11 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

11 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İzmit Kâğıt Fabrikası İşlemeğe Başladı ü —zzw Türkler İcat Etmişler Ve İlk Kaa aa e Deae Seerkantte, Türkler Kurmuşlardı © ao? İzmit (Özel) — Kâğıt W;:D' Tübelere başlarmış ve nümunçlik kâ - Bitlar çıkarmıştır. Yakında ni Piyasaya verilecektir. Bu münasei»” . kâğıdın — ve kâğıtcılığın bir tarihini Nesi tesis etmişlerdir. — 2 nci asırda Mısırda biraz tekâmil bir şekilde kurulan #irmenleri, Arapların ları üzerine 12 nci asırda A'ı-ıup_ey: Beçmiştir. A i kâğıt ım.“'rük e hanelerindeki ustalar da gene lerdi. Kıiğıı sanayü bu uıihıe_n sonra her Bün terakki ede de, l.ınu .ııır_dı M Manyada muazzam kâğıt Afabnkann._ aHi Yükselmesi ile medeniyetin "“""kı e$siz eserlerinin bulmasında başlıca kküyorl i mil olmuştur. İ ğ ülkede mede"âğ'bü Kİ jsallerin Tüzkler: ilk kağpıdı keten, pamuk, ke e YA İi Gbe " Nevir ve zamktan müre Ve Türkler bu büyük ge bi d yapmışlardı. Bunu su tazyıka | .e mücid olmal Zalyeni Tebir Beçirerek * değirmenlerde döve döve eti aai lerle T öetmer üstü ndiriyor —,D"ü yyada ilk Tesmi evrak — İtalyada a a D30 Rojeye vit bir diploma kö- kâğıdı 1407 de Almanya - G aa orsluğda kurulanı kâğıt fabrika sı imal etmiştir. — C. Y. Yunanistan Kasaplık Hayvan Alıyor İzmir 9 (S!: posta) — P“'::.:î: ’omıhn mün”ebîîıi::on:n:ıı:mısm. hFPthIL::':;';’ ve Katine yapurile "::âob.a kuzu ve 1589 baş koyun 3h - ” edibdişti Ayazoni Yunan vapu * “vüklemek üzere limanı- hayvan ihraç edilecektir. Teşi üe d 'Türk - Yunan kasap- ihraç şirketi henüz Iıı_lı_ve— İşie|kE verkişE aştır. Bu şirketin fanliyete m ihracatı artacaktır. küğıt fabrikasının Perdah makinesi . Türkler istilâ ettikleri her aa kurmalarının baş - i de kâğit imalât- Âsı ğ ; yada, Amı:;; he aati ilk ustaları da Türklerdir. Başka mib . n ölr Bigada bir Genci vurdular “rümünden birkaç Bu genç ölümünden bir gün evvel “ben bugünlerde öleceğim,, ŞÜ Biga (Özel) — Hacı Pahlivan î*'._ liği köyünden Hacı Rüstem oğlu (EE Met doktor gece köy tiderken pusuya düşür €a ile vurularak blrhn* tarip tarahı Ahmedin bir kaç Vel karısına: , — Ben Si vasiyetini yapmasi, borçlarını bildirmiş M i ağu bel- Ahmet doktoru kimin vurduğu h değildir. İşin içi bir kııdm]ı_ıı-ıliı. mağı - olduğu - tahmin edilme CU Tahkikata müddeiumumilik € koY Muştur, ASN ea izmir Panzıyıı::sı:l Yardım Tahsi: | İzmir 8 (Son posta) _-Pıngîvıh::o;.n; tesi başkanlığı, gilâyet mecli: Ve vurarak 936 İzmir pıınıry.m_ı_ııayu ü “ tahsisatı konmasını iı!m_ııştır. racaat tetkik edilmektedir. /BONPOSTA Öğütülen Âltınlar Bir Köylü Kadının Beşi- biryerdeleri Değirmende Öğütüldü Kızılcahamam (Özel) — Bugreler köyünden Alinin karısı Aliye değir - mene öğütülmek üzere buğday götü - rürken bütün servetini teşkil eden üç beşibiryerde altınmı evde — bırakmayı muvafık görmemiş, bir çıkın yapmış, buğday çuvalının içine atmıştır. Değirmene varınca buğdayı değir- menciye verecek, altın çıkınını da koy- nuna koyacaktır. Fakat değirmene git- tiği zaman bunu unutmuş, değirmenci buğdaylarla beraber altınları da değir- men taşlarının arasına dökmüştür. A- liye de bir kenarda oturup buğdayının öğütülmesini beklemeğe başlamıştır. Bir aralık değirmende tatlı bir-gıcır- tı hâsıl olmuş, değirmenci bunu taş - larda hâsıl olan bir ârızaya hamletmiş, fakat neden sonra Aliye altınlarmı hatırlayıp ta bağıra bağıra değirmene girince iş anlaşılmıştır. Değirmen taşları sökülüp te altın- lar aranmış, fakat ikisini celenerek una karıştığı, birisinin de ta- mamen silinmiş ve ezilmiş hale geldi- ği görülmüştür. Aliye şimdi dalgınlı - ğının doğurduğu büyük zarara ağla - maktadır. #amamen in- İzmir Ticafet_ odası İhracat Tüccarları — İçin Biri Beyaz, Diğeri Renkli İki Liste Hazırlıyor İzmir 9 (Son posta) — Pamuk mahsulünü ıslatarak satışa arzeden bazı tüccarlar hakkında İzmir ticaret odasınca alınan kararlar. -Ankara Türkofis ' zanlığı tarafından tas - dik edilmiş ve kararlardaki isabet mü- nasebetile İzmir ticaret odasına ofis merkezinden bir teşekkür mektubu gönderilmiştir. Hileli satışa sapanlar ve dış piya - salara sun'i fiatlar empöze edenler muayyen müddetler için ihracat mua- melesi yapmaktan menedilecektir. Bu gibiler, cezâ müddetleri esnasında yal mız dahilde alım ve satım muamelele- rine iştirak ederek bir nevi komisyon- tuluk vazifesini görebileceklerdir. İz- mir ticaret odası, ihracat tüccarları için iki liste hazırlamaktadır. Bu listeler - den biri beyaz, öteki renklidir. Renkli listeye gitenler ihracat yapamıyacak - lardır. İhracatçılar yalnız beyaz liste- de adları geçen firmalar olacaktır. Karaman Işığa Kavuştu Karaman (Özel) — Bozulan ark tamir edilmiş, elektrik santralı çalış - mıya başlamış, 20 gündenberi karan- lıkta kalan şehir ışığa kavuşmuştur. Karamıniı Sıtma Mücadeleşi Karaman (Özel) — Bütün nahiye Konuşma: Edebiyat GCazetelerde edebiyat anketlerini o- kuyor musunuz? — Verilen cevapların hepsi biribirini andırıyor: — Bir nesil kavgasıdır gidiyor. Her şeyi bir yap- tık; bizden sonrakiler - veya evvelki- ler - hiç bir şey yapmadı... Sanırsınız ki her şairimizin, romoncımızın eseri çoraklık ortasında mevcudiyetine ken- |di de şaşmış bir vak'adir. Bugünküleri beğenmiyen dünkülere İşöyle diyemez miyiz? | — Sizin bu kadar böbürlenerek id- dia ettiğiniz gibi büyük bir şey yap- tığınız doğru olsaydı yine sizin iddia ettiğiniz gibi Bizden sonra şiir, duruverir miydi? Yaktığınız ateş ne kadar cılızmış ki böyle çabucak sönü- vermiş!... Demek ki sizin eserleriniz- de kanaatlerinizi, ecsthetiklerinizi etra- fa yayacak, kökleştirecek bir kuvvet yokmuş. Bulunsaydı bugünkü genç - lerin birkaçında olsun tesirlerinizi gö- rür, yazılarını beğenir, öğerdiniz. On- lar için birer hiçtir demekle, farkına varmadan, kendi hiçliğinizi itiraf etmiş oluyorsunuz, Dünküleri hafifsiyen bugünkülere de şunu söyliyebiliriz: | — İddialarınızda kuvvetini etraf - tan alan bir kök olsaydı sizden evvel- lkileriıı eserlerinde de onun izlerini gö- rürdünüz. Sizin eserleriniz hasım bir âlemde nasıl yetiştiği anlaşılmaz, et- rafta hiç bir örnegi, habercisi bulun - maz şeylerdir demek mi Hayır; iyice bakın, biz yaptık dediği- niz şeyin büyük bir kısmını dünküle- rin yazılarında bulursunuz. Ta eskiden beri uzanıp gelen zinciri devam ettiri- yorsunuz; başka türlü - olmasına da imkân yoktur. Elbette siz de yeni bir unsur getirdiniz; fakat öteden beri mevcut unsurların hiç olmazsa bazı.- larına dayanmadan yaşıyabilecek, hat- tâ doğabilecek bir yeni unsur yok - tur. Hayır, ne dünküler bugünkülerde kendi tesirlerini - görebilir, ne de bu- günküler onların yazılarında kendileri- ni haber veren unsurları bulur. Çün- kü bütün bu böbürlenen, iddialı insan- ların hiç bir «iddin» ları yoktur, yani yapmak istedikleri, bilerek yaptıkları bir şey yoktur. Onlar ancak kendile - vine hayrandır. Bir takım musralar söy- lemişlerdir ve onları sırf kendilerinin olduğu için severler. Sade kendi «ben- lik» lerine hayran oldakları 0 kadar bellidir ki şimdi göklere çıkardıkları herhangi bir arkadaşlarını, yarın bir se- beple araları açıldı diye hiç bir değeri olmadığını ilân ederler. Gerçekten sev- dikleri bir tek muharrir vardır: ©o da kendi kendileri. Bâri samimi olsalari.. «Hangi şa - iri beğenirsiniz?» diye sorulduğu za- man: «Zamanımızın en iyi Türk şa- iri işte benim» deseler!... Bunu diye- mezler; çünkü bu, iyi düşünülecek olursa, bir nahvet, benlik eseri değil- dir. Çünkü: «En iyi gair benim» diye- bilen adam, davası olan bir adamdır. O, hak yolun, güzel yolun kendi tut- tuğu yol olduğunu söyliyen adamdır ve o yolu gösterebilmesi icap eder. istiyorum ? |mize gelmiş ve köprü kurulacak yeri ve köylerde sıtma mücadelesine haş -| Zaten gösterebilirse en iyi şair kendisi lanılmıştır. Bütün köylüler mücadele|olduğunu söyler. Öyle bir söz, karşı- doktorları tarafından muayene edil - |sındakini şaşırtır., güldürür, — kızdırır mektedirler. izahat istemiye sevkeder. «En iyi şair Pazar Ola Hasan ©. Diyor Ki: z Hasan Bey — Eyvah! Öy- le ise, yıllardanberidir. Halici dolduran —Kâğıthane — deresi yandı, desen el Bundan sonra belediye alacakmış | -e “Sayta Anketleri Yazan: Nurullah Ataç |benim» sözü mücerret bir iddia olarak kalamaz, muhakkak bütün bir muha- keme silstlesinin sonu, — neticesidir. Onu ancak kendini bir davaya bağla- mış, eserinde kendi benliğini değil, da- vasının parıltısını gören odam söyli - yebilir... Hem «sahte tevazü», nahve- tin başlıca unsurlarındandır; kendini beğenenler ondan vazgeçemez. Anketlere verilen cevaplarda doğru söyler yok mu? Çok: Bütün yıkıcı kı- sım «falanı beğenmiyorum» - deyince hak veriyoruz; ancak beğendiklerini saymağa başlayınca iş kötüleşiyor. Dik- san'at | o hakın, beğenilenlerle beğenilmi- lyenkr arasında büyük farklar yok. Şairlerimiz kendilerinde, kendi neail: lerinin adamlarında meziyet saydıkla- rinı başkalarında görünce iğreniyer- lar. Yani kendi kendilerinden hoşlan- mayorlar. Afrin Köprüsü Bu Sene Yapılıyor Gaziantep (Özel) — Kilis şosesi üzerindeki Afrin köprüsü Nafia Vekâletince yirmi dört bin üçyüz lira- ya bir mütehhaide ihale — edilmiştir. Mütehhait Emin Hüsnü Görgü şehri- Islâhiye mahallinde tetkik etmiştir. On güne kadar inşaata başlanacaktır. Adrin köprüsü betonarme olacak, 54 metre azunluğunda ve tek kemerli olarak yapılacaktır. Arabkirde Bir Hırsızlık Arapkir (Özel) — Burada bir hur- 81z tünemiştir. On beş günde bir ev s0- yulmakta, kurnaz hırsız hiç bir iz bi- rakmamaya muvaflak olmaktadır. Bu ay içinde de üç ev soyulmuştur. Bun- lardan muallim Lütfini nevinde hemen hemen hiç eşya bırakılmamış, hattâ çe- kilmiş kahvesine kadar aşırılmıştır. Za- bita bu kurnaz hırsızın yakalanması için ciddi tedbirler almıştır. | Çocuklar muharebe oyunu oynuyor, lazdı. İki çocuk karşılaştı; biri: — Baml Dedi, öteki aldırmadı. Tekrarladı: — Bom dedim ya, sen mağlüp ol- dun yere yat.. Çocuk kızdı: — Yatmıyacağım ban mağlüp olma- dim, Çocuğu sordum: — Sen mesin, öteki arkadaşın ne? — Ben Huabeşim, © da İtalyan! * Habeşistan Milletler Cemiyetine so- rayor: M l — Hani karac, zecri tedbirler hak- kındaki fermanımız nerede? Milletler Cemiyeti cevap vemiyor: — Tozdan, dumandan — ferman 0: kunmuyor kil istiyorlarmış. Nihayet onlar da: gelsia! demiş oldulara * Böyle bir havadis görebiliriz: #lmlyan membalarından ahnan ha berlere göre Adisababanın bombarzdı- manı filen değil sembolik bir tarzda olmuptur.» * Habeşler hep bir ağızdan söylüyor- larmış: «Teknede hamur» «Sokakta çamura «Ver allahım ver» «Bir sulu yağmura sax Bd j Ünrt irğ ni Si 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: