11 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

11 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Tarihi tefrika ,, No.12 YAZAN: KADIRCAN Kaflı Venedikli Şövalyeler Lâla Mustafa Paşanın Çadırına Girdiler Ve... Ağustosun beşinde topçu l’ııın- Bragadinonun mağrur yüzünde danı General Marninengonun yeğe-'bu değerli sözlerin hiç bir izi görül- ni Hanri Martinengo Lâla Mıuhfıımümdu. Türk başkumandanına hiç | YT Paşayı ziyaret etti: — Magosa valisi Bragadino bu aksam kalenin anahtarlarını vermek üzere buraya gelecektir. Dedi. -— — Bragadino bana şeref vere - cektir. Onunla birlikte kaleyi kah - ramanca müdalaa edenleri de gö - rürsem bu şeref artacaktır. Güneşin batmasına üç saat var - dı. Alay göründü. Bragadino bir ata | binmişti. Sırtında Venedik hâkim -| lerine mahsus kırmızı elbise vardı. Bir şemsiye onun başını gölgeliyor-| du. Onun arkasında yaya olarak As- tor Bagliyone, Lui Martinengo, An- tuvan Kirini, Andre Bragadino, Şarl Ragonasko, Fransova Strakko, Hektor dö Bresya, Jerom dö Sacil ile diğerleri bulunuyorlardı. Ban - lar mağlüp değil, galip bir kuman- dan gibiydiler Hepsi de zayıf ve solgun idiler. Yalnız Antuvan Kirini yirmi sekiz yaşının gençlik | ve parlaklığını hemen hemen - hiç " kaybetmemişti. | çular, tüfekçiler bu alayın geçtiği yolun iki tarafına toplanıyorlardı. Lâla Mustafa Paşanın çadırı ö - nünde iki tuğlu uzun bir mızrak var- dı ve tuğlar rüzgârdan yavaş yavaş sallanıyordu. Kapının iki tarafında iki top; onların yanlarında da gö - güsleri zırhlı, başlarında yüksek bir külâh olan iki Yeniçeri duruyordu. lerdi. Yuvarlak külâhları, kenarları ” yaziyette idiler. — faşıyanlar önde, mızraklılar on a - — dim geride ve okçularla diğerleri yanlarda bulunuyorlardı. Sağda da- — vul ve ortada bayrak duruyordu. İki çavuş Bragadino ile Bagliyo - , / aldılar. Acem halısı üzerinde bağdaş kurup Yeniçeriler, azaplar, topçular, ok-! Bunların bellerinde birez kılıç, o -| haslarınız bizim murahhaslarımızla muzlarında da sedef kakmalı tüfek-|çekişe çekişe mukaveleyi imza edeli © ler vardı. Alayın geldiği yolun iki|tam üç gün oluyar. Sizin yaptığinız tarafında acemi oğlanları dizilmiş-|bir... ' sarı şeritli kırmızı cübbeleri, dizle -| sini yükseltiyordu. Onun ardında — Finin altına kadar inen koyu mavi şal-| duran diğer kumandanlar bu yersiz — varları ile bir geçit resmine hazır Ve sert sözlerin, bu boş inatçılığın Argebüz denilen ağır - tüfekleri di. — me, Martinengo ve Kiriniyi çadıra 'mekle lehülhamd feragati dava ve müekkili j İmin bilâ kaydü şart hürriyeti şahsiyesinin Lüh Müstafa Paşa sedirde 'ei Bir| aldırmıyordu. Hemen yanındaki ge- neral ve amiralları tanıtmağa baş - ladı. Mustafa Paşa bunların arasın- da getrç amiral Antuvan Kiriniye daha dikkatle baktı Onun kaleye çı- kardığı asker ve erzak — olmasaydı Türk ordutunun bu kadar uğraşma- sına lüzum kalmıyacaktı: on ay on gün süren bu abluka iki üç ayda bi- tecekti. Lâla Mustafa Paşa Bragadinoya dönerek sunları söyledi: — Askerleriniz ve hastalarınız dündenberi kaptan paşanın on dört |kadirgasına yerleşmiş bulunuyorlar; |Kandiyaya doğru yola çıkmak için hazırdırlar. Fakat gemilerimiz sizi karaya çıkardıktan sonra - onların selâmetle döneceklerini kim temin eder? Bragadino birdenbire — kızardı. Gözlerini Lâla Mustafa Paşanın gözlerine mağlüp bir kumandan ve bir misafir gibi değil, galip bir düş- man gibi saplıyarak sert bir sesle cevap verdi: — Venedik, verdiği sözü bozmaz. Benim sözüm Venediğin sözüdür. — Çok iyi... Lâkin eğer bir rehin- le beraber olursa sözlerinize daha çok güveniriz. Bragadino köpürdü: — Yaptığımız mukavelede böyle bir madde yoktur. Bunu daha önce| söylemenize ne engel vardı? Bunu niçin şimdi söylüyorsunuz? Murah- Bragadino gittikçe kızıyor ve se- sonunu sezmişler gibi sararmışlar - Aldığımız varakada: Müekkilim mu- hasebeci Cevdetle muhasebeci alduğu mü- €ssese meyanesinde mütehaddes — ihtilâtın ,bir eseri sehvü kalem olduğu tahakkuk et- Lademi hâdiseleri zuhur etmiş olup maka iaca vaki itirarın — üsülen tet- kikiyte bilâ kaydü şart tahliye hususundaki di oturmuştu. Kürklü kaftanı ve ko - kararın refine aid olan halihazır safhada caman vezir kavuğu ile ilk bakışta 'dahi müekkilim tağâyyüp etmediği gibi o ZBSON POSTA. Futbolcu sinema yit İngilterede kadınlar futbola gittikçe merak sarıyorlar lagilterede son senelerde kadınların fut- bola karşı merakları gittikçe artmaktadır. Yalnız bir sene içinde Londrada kadınlar arasında yapılan maçlar bir hayli “yekün tutmaktadır. Kısa — pantalonları, bol yün gömlekleriyle sahaya çıkan 22 kişilik ka- din fatbol takımları halk tarafından şid- detle alkışlanmakta, bu gibi maçlarda bin- lerce seyirci hazır bulunmaktadır. —Daha ziyade erkek seyircilerin alâka gösl i bu maçlardan biri geçenlerde — Lon yapılmış, meşhur İngiliz sinema yıldızların- dan Mis Gracie de bizzat takımda yer al- mıştır. Yukarıdaki resim yıldızın topa — vuru: şunu göstermektedir. B takımları maçi İstanbul futbol şampiyonası B takım- ları maçlarma bugün devam — edilecekiir. Kadiköyde: Fenerhahçe - Vefa, Süley- maniye - Eyüp, Taksimde: Galatasaray - A nadolu, Tepkapı - Güneş, Şeref atadında: Beşiktaş - Hilâl takımları karşılaşacaklar- dır. Askeri liseler spor bayramı 23 nisan Hâkimiyeti milliye ve ço-| cuk — bayramnada — askerl liseler ara- sında da - bir #por — büyramiı — yapı- | lacaktır. Bayrama şehirde bir resmi geçitle <« |başlanacak, mütcakiben lise futbol — takım- Tarınin iştirakiyle Taksim stadında futbol müsabakaları yapılarak bu sene zarlında sparda derece alan talebelere mükâfat tev- zi edilecektir. Galşhsmy * Haydarpaşa liseleri müsabakaları Calatasaray - Haydarpaşa liseleri ara- sında yapılacak, futbol ve atletizm müsa- bakaları 11 mayısa bizâakilmıştir. — Tesbit edilen proğrama göre on mayısta jimnas- tik şenlikleri yapılacak, bir gün sonra da insana heybet veriyordu. Bir uşak kabil hilâh nizam harekâta tasaddisi ihti- altın saplı kılıcını ve diğer 'i_'uıılı de rücu ile olmadığı ve müekkilimin mücssesci müşarünileyhaya karşı evvel ve lâhlarını tutarak M::::hı..: hürmetkâr bulunduğunu — gördüğüm ta duruyordu: onun yanında | Küzum üzerine ceridei muteberinizi tavassut tibi ve Kıbrıs seferini yazan tarihçi | suretiyle umuma beyan ederim. Âli bulunuyordu. Lâla Mustafa Pa-| Vekili: Mehmet Nuri Ahmet — şanın iki tarafında derece sırasile | — ÜaREeeiL CEl / Piyale Paşa, Yeniçeri ağası, Kara - ADEMİi iKTİDAR Si beylerbeylerile sancak Beı gevşekli.,o 'chlıfi ve kazasker, ayakta idiler. En tesirli bir ilâç SERVOİN dir. ş Venedikliler başlarını eğerek se — Tâmladılar. Türkler sağ ellerinin uç. ları sağ omuzlarına değecek şekil -| dinçlik verir. Taşraya 175 kuruşa de kollarını çaprazlıyarak eğildiler. | —gönderilir. Lüâla Mut'afa Paşa ayağa kalktı.| Sirketi Merkez eczübesi Âli Rıxa V_Çok nazik bir şekilde gülümsiyerek | GEBE BAYANLARIN — Bragsalinoya şunları söyledi: — Sizinle görüştüğüme çok sevin- İN yüzlerinde ve vücutlarıtın muhtelif yerlerindeki siyah lekeleri dim. Bize şeref verdiniz. Sizin ka - — der yaman bir düşmanla hiç karşı - laşmadım. Eğer Sultan Selim sizin ne değerde bir kumandan olduğu- | Buzu bilmiş olaydı, üzerinize beş| yüz gemi ve beş yüz bin asker yol-' K “ardı. İ | ÇİL İLÂCI giderir. iki kse aurasında Taksim stadımda müsabua- kalara başlanacaktır. Hasan ©9 gece evde — Zaikaya verilmek üzere tam beş tane eserice- dit kâğıdının her tarafı baştan başa in- ce satırlarla dolu bir mektup hazırladı Ve ertesi akşam, Zaika yine ayni yer- de arkadaşile birlikte baş başa dertle- şirken bu mektubu tuttu duvarın diş tarafından onlarm kucağına bıraktı; sonra oradan tabana kuvvet alabildi- ğine uzaklaştı. Aman allahım, bu mektupta neler yoktu, neler... Tam beş tane eserice- did kâğıdının bütün — sayfalarmı baş- tan başa ince satırlarla dolduran bu mektupta Hasan, tâ çocukluğundaki o çok eski Kurban Bayramı hatıraların- dan başlıyor ve o hatıraları bütün te- ferruatile anlattıktan sonra geçen yıl © çocukluk arkadaşile incirlikte nasıl tekrar buluştuğunu, oradaki salıncak ve sarhoşluk vak'alarmı, sonra bir gün fulya tarlasında sevgilisinin kendisin- den nasıl yüz çevirip kaçtığını, geçen kışın tiyatro, cambazlane âlemlerini, en sonra bütün bu saf, samimi aşk- larının nasıl şimdi Zaikada taplanmı- ya başladığını uzun uzun tasvir edi- yordu. Okunması belki de bir saatten fazla süren bu upuzun mektup bitince arka- daşı Zaikaya takıldı: — Ayol, yazdığı mektuba bakılırsa Baksana.. Mübarek bir dalda durmuyor ki... ilk sevgilisinden sonra kantocu bir. kizı . eeviyorz-nünca bilmcen bangi tiyatronun aktrislerinden birine gönlü akar gibi oluyar, arkasından bir cam- baz kızına tutuluyor, derken başka bir cambaz kızı ile âşıkdaşlık yapıyor; en sonra da seni sevmiye başlıyor. İyi am- ma, ister misin bu, yarın seni de bıra- kıp bana âşık olmiya kalksın? Zalka biraz düşündükten sönra : —Hem de ne tuhaf, bütün bu yap- tıklarının hepsini söylüyor. — Öyle... Üstelik bunların hepsini birer birer sana anlatıyor. Böylesinin ağzında bakla da lanmaz. Yarn seni bırakıp başkasını sevmiye başladı miy- di, bu sefer de ona yazdığı mektupta |senin de adın geçecek demektir. Hem |bunları ilk tanışıp mektup yazdığı bir kıza böyle Birer birer anlatan onları kendi arkadaşlarma da anlatır. — Aman demci — Demesi var mı ya2 — Eyvalı! O vakit mahallede her- kesin ağzına bir parmak bal oluruz! — Ha şünü bile idin? — Şimdi ne yapacağım? — Hiç, ne yapacaksın, mektubu sanki almamış gibi hiç sca çıkarmıya- caksın! — A.. Nasıl olur kardeş? — Basbayağı olur! Zaika yine biraz derin derin düşün- dükten sonra: — Amma, zannetmem ki o bunları boş boğazlığından yazsın, saflığından Yüksek atlama dünya rekoru bunları bana yazmıştır. sanıyorum! Yüksek atlamada eski dünya rekort- — Daha iyi ya... Yarn vaktile seni meni olan Amerikalı Osborn, Saind Gamis|de sevdiğini yine saflığındân başkala- şehrinde durarak yüksek”atlama dünya 1.678 derece ile kırmıştır. Amasyada spor mıntakası kuruldu Amasya, (Özel) — İlimize gelerek tet- kikat yapan Halkevleri Spor Enspektörü Künü temin etmiştir. : : Bozkurt kasa- balarında: Merzifon Halkapor; Gümüşha- cı köyünde Cümüşspor bu yeni mmtakaya dahildir. Yakında mıntaka şamıpiyonası için *c- |maslar olacaktır. Ka amand:i yarım kalan maç yapılan bir atletizm maçında | rına yazar. Hem sen emin ol ki Zaika, sekorunulbu oğlan, bugün sana verdiği bu mek- tubu arkadaşlarına da anlatınıştır! * KaHi Mekteplerin imtihan tatilleri yeni başlamıştı. Hasanı ilk defa tiyatroya, ları, sol omuzlarına, sol ellerinin uç- | İhtiyarlara — gençlik, yorgunlara |Saim burada bir ispor mıntakası teşekkü-|kahveye alıştıran mehallenin ikinci ele başılarından tatlı dilli güler yüzlü çap- — Benim kulağıma bir şeyler ça- Karaman (Özel) — Orta okül sp0rhındı da.. teşekkülü ile İdmanyutdu arasında yapılan maç çok heyecanlı olmuş, Okul takımı İd- manyurdunu sfira kazı iki sayı ile yen- miştir. Fakat oyunun (ikinci haftayımı ya- pilmamıştır. İdmanyurzdu takımı hirçınlığa başladığı için hakem oyunu menetmiştir. — Ne gibi?.. — Galiba, aşağı mahallenin eleba- şısi Netameli Bahri bugünlerde senin peşini kollayormuş... . Sebep? Salâhattin birkaç saniye sustu ve birden lâfı değiştirdi: — Sen bugünlerde onların mahalle: sinden hiç bir kızla filân konuştun mu? — Hayır... — Hele hele, benden saklama! Bak, biz hep bir mahalleliyiz ve hep karde- şiz; biz daima biribirimizin — sırlarını bilmeli, icabında biribirimizi koruma- hyız! — Onların mahallesinden hiç bir hüclül hemiyüknllr H Düten göğikrllür sin ki, ben... — Evet bilirim, sen — çok — sıkıl- gan — bir çaocuksundur. Fakat başka mahalleden de hiç bir kızla konuşma- dm mı? Hasan durdu; düşünmiye daldı. — Ben, yalnız geçenlerde bizim mahalledeki sakallı feylesolun ortan- ca kızı Zaikaya..... — Ey, ne oldu, yoksa Zaikaya lâf bu oğlan hercai menekşenin - biri... |le de biz de ona göre davranalım! Ma- mı attın? — LAf atmak kim, ben kim? — Ne yaptın ya? Herhalde aranız- da bir şey geçmiş olmalı! — Sen nereden biliyorsun? — Bana kargalar haber verdi! — Canım şakayı bırak şimdi! — Şakayı sen bırak, doğrusunu söy- lâma, Netameli Bahri çirkef oğlanın biridir. — Netameli Bahrinin Zaika ile ne alâkası var? — Git te onu kendisine sor! Kim bilir ne alâkası var ki senin bugünlerde Zaika ile konuştauğunu duymuş, fena halde içerlemiş, seni arkadaşlarile ten- ha bir yerde kıstırıp marizlemiye ka- rar vermiş... — Hiç urnamümü ki"Zaika gibi bir kız öyle şirret bir kopuğa yüz versin! — Orası öyle amma, Bahri bu, bel- ki kızı yollarda göre göre ondan hiç yüz bulmadığı halde ona abayı yak- mıştır. — O başka... O, olabilir. İşte onun için sana bugünlerde aya- ğını biraz denk al, yalnız başına öyle kırlara filân pek açılma! diyordum. Salâhattinin bu kötü havadisi za- vallı Hasanın başından aşağı bir kazan kaynar su dökmüş; onun zihnini, fik- rini, gönlünü haşır haşır haşlamıştı. ( Arkası var ) Bir Doktorun Günlül Notlarından Devamlı Mide Bulantısı Ve (Oksıyorlar) Otuz sekiz yaşında bir hasta kadın.. Bir kaç ateşli hastalık geçirmiş ve: 1 — Her sabah kalktığı zaman mi - desi bulanıyor. Cumartesi 3 — İştihası zaman zaman değişiyor, Bazan hiç yok, bazan da var. 4 — Ağzında ekşilik, acılık hisse - diyor. 5 — Barsaklarında bazı ağrılar ve ha- seketler. hissediyor. Çok müshil kul - hanmış. bulantıyı geçimin diye hus- ai ev ilâçları ve bulantıya karşı aaneli, kloroformlü ilâçlar kullanmış. 6 — Apandisitten şüphelenmiş. Ame- liyat tavsiye edilmiş, muayene ettim. Maddci gaitasım ve mide asaresini tah- Kl ettirdim. Barsaklarında yaşıyan kâfi — derecede mebzul oksiyor yumurtalarını bulduk. Sokucan ilâer (Santonin) verdim. Bir hafta Afyon maden suyu içirttim. Ek- gili ve yağlı yemekleri kestim. Kırk beş tane oksiyor düşürdü, bulantı durdu ve tbaği sıhhatini kazandı. (C) Bu notları kesip saklayınız, ya- hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapmız. Sıkımtı zamanımızda bu notlar bir doktor gibi imdadıman yetişebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: