13 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa -— — En kuvvetli şair. rToMAncI v Faruk Nafizin Cevabı Şiir Faruk Nafiz: — Sen, diyor, anket yapacaksın diye | ben kâinatla düşman mı olayım? Hem ıu-ı alinin çizdiği hudut öyle dar ki, içinde pe- rende atmağa değil, kımıldamaya imkân yok. Biraz israr,, hatır kırmaktan daima ka- gınan uysal şâiri yumuşatıyor. Ve istedi- ğim cevabı veriyor: — Meşrutiyetten sotra gelmiş en kuv- wetli şâir Yahya Kemaldir diyeceğim. Fakat tevazuu şiar edindiğim için. Hem onu di- ğerlerine tercih edişimin bir sebebi daha war: Yahya Kemalin, bende ve bir kaç ar- kadaşımda unutulmaz tesirleri vardır. Bit- tabi gençlik devirlerimizdeki tesirlerinden bahsediyorum. Sonra ben, ne pahasına olursa olsun, «üstadı ların inkâr edilmelerine muarızım. Kaldı ki, Yahya Kemalin — şiir taralı; töylenildiği kadar boş değildir. Bence, o * * * “Bu bahiste kimseyi gücendirmek umurumda bile değil: Bugünkü halde Reşad Nurinin en kuvvetli romancı olduğuna kaniim.. bu kanaatim değişmiyecek kadar kuvvetlidir,, Faruk Nafiz görlerin çok uzun zamanda yazılmasını bü- yük kusur sayanlar da haklı sayılamazlar. Eğer her çok düşünen insan mutlaka güzel eser verebilseydi. bütün melânkolik- ler birer dâhi olurlardı. Bu itibarla, sadece uzun ve dimaği bir ıkıntınrın eser yaratmağa kâfi sayılamıyaca- Şana göre, Yahya Kemalde de başka me- ziyetler var demektir. Hem Yahya Kemal, hiç bir şey yapmamış olsa bile, devrinin en temiz İisanını kullan- miş, en öz duygularını — mısralaştırmıştır. Onun bir gşürini olfuyanların, kendi hisleri- nin dile geldiğini görmeleri için şâir olma- larına lüzum yoktur. Çünkü o, herkesin hissini terennüm &- den bir şüirdir. Ve biz onu beğenirken, başkalarını da beğenmiş oluyoruz. — En kuvvetli şüri? — Bu kolay değil. Hem kolay olsa bile, gürlerinden birini ötekinden üstün tutmak- a üstadı gücendirmiş olacağız. Maamafih oldu olacak hatırın için bu fedakârlığı da yapayım: En beğendiğim şüri — «Ses» tir. — Ya en kuvvetli romancı? Faruk Nafiz geniş bir nefes aldı: — Bu bahiste kimseyi gücendirmek u- Mmurumda bile değil: Çünkü bu günkü hal- de, Reşad Nurinin en kuvvetli — romancı olduğuna kanüm. Ve bu kanaatim — hatır gönül endişesiyle değişmiyecek kadar kuv- vetlidir. Ben şürde de, romanda da, tiyatroda da en samimi görünüş ve gösterişe Üş- kim: Âşıkı olduğum bu hususiyeti herkes- ten fazla Reşad Nuri de buluyorum: Uslü- bunun samimiyetiyle insanı, cana yakın bir dost gibi derhal kavrıyor. Ve insana, mevzuunun orijinal — olup elmadığını, tekniğinde kusur bulunup bu- Tunmadığını düşündürtmüyor bile. — Bir de hikâyeci adı söyle üstad? Farak Nafiz hiç düşünmeden: —Peyami Safa! dedi. Ve ilâve etti: — Onun hiküyeleri beni sade eğlendir- miyor. Ben, bu geniş kültürlü ve derin ilmi birer tetkik gibi okuyorum. Cevabını tamamlayan şâir, saklayama- dığım bir gülüşün hikmetini merak etmiş- ti. Öna sade: — Hiç! dedim. Ve dostuna yaptığı bu fatta düştüğü gafleti yüzüne vurmamak için, Peyami Safanın imzasiyle hikâye yaz- madığını söylemedim. Aynlırken 0: — Bu, dedi, ne zaman çıkacak? — Neden sordun? O: — ©O günkü «Son Postav yı almamak için! dedi, ve bü kabil hasbühallerde ara sıra yaptığım İâtifeli azizlikleri ima ederek güldü: — BSenin eline düşen muharrir, kurt ağ- zına düşmüş kuzudan beter oluyor da! Şimdi bu cevabı okuyanlar, Faruk Na- fizi, isimlerinden bahsedilmesi — uğrunda kurt ağrına düşmeyi bile göze alan şöhret düşkünlerinden sanacaklar, ve: — Eğer öyle olmasaydı, Naci Sadullaha bile bile mülâkat verir miydi? diyecekler- dir. Ben, onu bu zannaltına düşmekten kur- tarmak için: — Üstad, dedim, bu son cümleni yaz- mayayım. Fakat o, bu cevabının sade — benim a- leyhime tefsir edileceğini düşünmüş — ola- caktı ki, güldü ve: — İşine gelmiyor galiba? diyerek, ve- kavrayışlı yazıcının hikâyelerini biraz da | 'SON POSTA kâyecimiz kim ? —— GMS Şehir tiyatrosunda TOSUN Eski Darülbedayide oynanan eser - lerin ekserisi adapte idi. Bazan da te- lf eserler oynanırdı. Fakat tercüme, bu sahnede nedense yer bulmazdı. Şehir tiyatrosu kurulduktan sonra bunun ak- si yapıldı. Tercümeye fazla ehemmi - yet verildi. Telif gene eskisi gibi kal- dı.. Adapte eser hemen hemen — hiç oynanmadı. Bu sefer sahneye konulan «Tosun» Şehir tiyatrosunun adapte eser oyna- mamak inadını kırmış oldu. «Tosun» De Lötrazın Bichon'un - dan alınmıştır. Bichon son yılın en çok tutunan komedisidir. Mevzuu şudur: «Demir - Ziya bisiklet fabrikası sa- hiplerinden Demirin kızı Leylâ; fab - rikanın muhasebecisi Tekinle — sevi - şir. Demir, bunü haber aldığı za - man kendine çok yardımı dokunan ve önsüz iş — göremiyeceğini — bildiği Tekini kovamaz. Fakat kızını muvak- kat bir zaman için Bursaya gönderir.. İ-zyll Bursada kaldığı müddet te sev- gisini kaybetmez. Tekin de hakeza! Demir Bursadan dönen kızını ortağı Ziya ile evlendirmek ister... Buna lü- zum vardır: Çünkü Ziya kendisindeki hisse senetlerini satmak arzusundadır. Demirin parası yok ki senetleri alsın. Eğer kızını verirse; Ziya her halde bu hevesten vaz geçecektir. Gene orta- Bt kalacak; Demir de fabrikaya eskisi gibi hükmedecektir. Demirin oğlu Yavuz Mahsume adlı bir kadınla tanışınış ve bir müddet be- | raber eğlenmişlerdir. Mahsumenin bir çocuğu vardır. Mahsume, bu çocuğun Yavuzdan olduğunu; Yavuzun çocu - ğa bakması lâzim geldiğini - bildirir. Yavuz vak'ayı babasına açamıyacak- tır; bir çare bulunur. Çocuk güya Tekinle Leylânın ço * cuğu diye eve sokulacak, bu vaziyet karşısında Demir de kızını Tekine ver- miye razı olacaktır. Tosun (çocuğun adı) eve go(irilir.’ Demir Tekini kovar, Tosunu da Te -| kine bırakır.. Demirin baldızı Şahinde bali boynumdan aldı. Naci Sadullah Bir Defa Düşen Bir Kız Kurtarılabilir mi 426 yaşındayım, memurum. 22 ya- şında kocasından boşanmış ve fena yola sürüklenmiş bir kızla sevişiyorum. Bu kızın mazisi temiz. Bence iftiraya uğra- dığı da muhakkak. Evlenip bu kım kur- tarmak istiyorum. Zamanla mazisin - daki bu ufak lekeyi sildireceğime de e- minim. Fakat burada akıl dartıştığım, arkadaşlarım bana gülüyor ve böyle bir tecrübenin tehlikeli olacağını söylüyor- lar. Siz ne dersiniz, RE Kadın vardır ki hovarda tabiatlidir. Bir erkekle kanmaz. Evlense de, evlen- mese de kendisine başka erkekler arar: Tıpkı çapkın erkekler gibi. Fakat kadınlar vardır ki, bir gün bir Haaf halinde bir defaya mahsus olmak Hizere ayağı sürçer. Sonra kendini top- lar, günalanı örtmeğe ve unuturmağa GÖNÜL İŞLERİ kendisine hatırlatılmasına imkân ver - memek Tüzımdır' ... ... Gökükte Ö, Orkan: Sevdiğiniz kız mademki - nişanlıdır. Artık onu mukadderat ile başbaşa bı - rakmak, rahatsız etmemek, daha dürüst bir hareket olur. Onun için kızı arama- yınız, rahatsız etmeyiniz ve takip etme- yiniz. .*... «18 yaşında bir gencim, Babamdan 1000 lira kadar lıııir— kondum. Bu para ile evlenmeği düşünüyorum. Ar - kadaşlar ve tanıdıklar bu para ile bir iş tutmağı, evlenmeği sonraya bırakma - mi tavsiye ediyorlar. Siz hangisini tav- siye edersiniz? Necip İş tutmanızı tavsiye ederim, Evlen- mek nasıl olsa mümkündür, fakat iş için her vakit elinize böyle bir fırsat geçmez. TEYZE ihtiyar bir kızdır.. Tekinin apartıma - nına yerleşip çocuğa bakmıya başlar. Ziyanın hisse senetlerini de o alır.» Eserin üçüncü perdesi bütün vod - villerdeki gibi anlaşma sahnelerinden ibarettir. «Yavuz, çocuğa sahip çıkar. Fakat © da çocuğun asıl babası değildir. Ya- vuz kandırılmıştır. Çocuğun babası Zi- yadır. Ziya çocuğu alır, çocuğa ba - kan Şahindeyle de evlenmek istediğini |. söyler. Leylâ, Tekine verilir. Yavuz mekte- be döner. Şahinde Tekini bisiklet fabrikasına murahhas aza yapar. Demir, kendi - sine torunlar yetiştirecek olan kızile damadını kucaklar.» Mevzu, orijinalitesi olmıyan, klâ - || sikleşmiş bir vodvil mevzuudur. To » suna benziyen vodviller çoktur. Hattâ eskiden milli sahnede Tosunla hemen hemen ayni mevzuda bir adapte vod- vil oynanmıştır. Fakat Tosun bu tarzda yazılmış o- lanların en güzelidir. Birinci perde - nin biraz uzunca olan başlangıcını is- tisna edersek bütün sahneler gerek sah- ne Trüklerinin, gerek esprilerin iyi ter- tip edilmiş olmaları itibarile mükem - meldir. Milli an'anelerle alâkası ol - madığı için adapte etmek pek güç ol- mamakla beraber lisanın temizliği ve esprilerin yerli yerinde ve iyi kulla-|" nılmış olması, adapte eden muharrire bir muvaffakiyet payı ayırır, * «Tosun» u Şehir tiyatrasunun vod- vilde muvaffak olan artistleri oyna - dılar. Ziya rolünü Behzat yapıyordu.. Behzat, muhakkak ki sahnemizin en değerli artistidir. Bu kolay kolay iri - şilmez değerini «Tosun» da bir kere daha belli etti. Şahinde rolünü yapan Neyire biraz Dünkü Lık Maçları Galatasaray y Anadoluyu, Fenerbahçt€ Vefayı, Beykoz İstanbulsporu yend * Fener kalesinde beyecanlı bir görünüş İstanbul lik şampiyonası maçlarından| — İkinci devre Fenerbahçe, büyük bir Galatasaray, Anadolu oyunu dün Taksim stadyomunda oynandı. Galatasarayın hücumuyla başlayan o- yun daha ilk anlarda Anadolu kalesi önün- de geçmeğe başladıysa da hemen — uzun müddelt devam eden bu hücumlar netice- siz kaldı. Bir hafta evvelki oyuna nazaran dün bozuk bir oyun gösteren Galatasaray oy- |da kat'i bir hâkimiyet elde edemiyordu. Bizde futbolün en çürük tarafı futbol- cuların yapacakları maça göre oyuna çık- |maları, bu suretle her oyunda standard bir varlık gösterememeleridir. Galatasarayın dün yaptığı maç bu dü- nadığı maçı hafif telâkki ettiği için oyun- |, kimiyet elde ettiyse de nedense pek b oynayan Fonerliler sayı çıkaramıyor, tün gütleri isabetsiz, o nisbette de hufif liyordu. Yirmi sekizinci dakikada bir kargi hıktan Naci ikinci, dört dakika sonra Naci üçüneli sayıyı yaptı. Bir parça gevşemiş olan Vefa bir dakika sonra dördüncü golü yedi. Dörzt golden sonra canlanan Vefi soldan bir kaç hücum yaptılar. Uzaklard gekilen bir firikikten Muhteşem — Vefan birinci, üç dakika sonra yine Muhter uzaktan çektiği bir şütle Vefanın il golünü yaptı. Tamamiyle değilse bile hâkim oynam güncemizi taniamiyle ispat etmiş ve yaka-|ğa başlayan Vefa nihayet 4 - 2 mağlüp © larak sahayı terketti. Beşiktaş 1 - Hilâl 1 İstanbul lik maçlarının en sonunda b kunan Hilâl takımı, Hikte ikinci — vaziyı elan Beşiktaşla yaptığa dünkü maçta b yük bir muvaffakiyet göstermiş, netici iki takım| « | berabere kalmıştır. , Hilâl takımı sol açıkları vasıtasiyle golü yapmış, - buna pek az sonra Beşik! mukabele etmiştir. İlk devre | - | berabere geçmiş, ikli devrede büyük bir gayret sarfeden t lar vaziyeti değiştirememişler ve oyun B Beykoz - Birinci lik maçlarından olan Beyi İstanbulapor arasındaki müsabaka da hayecanlı olmuştur. İlk devrenin sonlarında Beykoz bir porun , İkinci devrede daha düzgün oynam ibaşlayan Beykoz bir sayı daha — yaj maçı 2 - O kazanmıştır. Fener kalesine Vefa'nın neticesiz bir akını İlayabildiği bir iki fırsatı Anadolu takımı İhemen sayı ile neticelendirmiştir. Her bü- 4 yük takımın rakibini ihmal etmesi bizde sk sık görülen ve ona da sürpriz ismi ve- rilen gayritabitlikleri doğurmaktadır. Kat't bir hâkimiyet ile kazanacağı ka- noksanları çok defa klüpleri hesabına bir (gök zararlara mal olmaktadır. Anadolu takımı kargısında bocalayan ve üç dört akında üç gol yiyen Galatasa- rayın dünkü oyunu diri olacak bir netice ise de, futbolcuların bu kanaatlerini her şe- ye rağmen değiştirmiyecekleri de tabildir. Bütün oyun esnasında âdeta tek kale oynayan Galatasaray dört, Anadolu da üç gol yapmış ve oyun 4 - 3 Gülmtasaray Te- hinde-bitmiştir. Fenerbahçe 4 - Vefa 2 Lik maçlarının eyi oyunlarından — biri lelan Fenerbahçe - Vefa maçı Kadıköy sa- hasında yapıldı. Birinci devrede Fenerbahçe bir, Vefa slır, ikinci devrede Fenerbahçe üç, Vefa iki gol yaptı. Fenerbahçenin hücümuyla — başlayan loyun daha ilk dakikalarında Vefa kalesi (önünde geçmeğe başladı. Sol taraftan bir kaç hücum yapan Fenerbahçe dokuzuncu dekikada ilk golünü yaptı. İlk — devre bu şekilde | - 0 F:neııı lâmde bitti. sinirli, biraz hodgüm ve ıçınde çocu- tiyar kızı tamamile canlandırdı. De - fi operetten iyi vodvil oynıyabilecek- noatiyle maç yapan büyük takımların bu € 'ğa karşı büyük bir sevgi saklıyan ih-|rollerini çok iyi yaptılar. Feriha, Be mir rolünde Hâzım, Tekin rolünde Vas|de Semiha ve Samiye kusursüzduları Doğanspor - Beylerbeyi ğ İkinci lik maçlarından olan bu oyun ref atadında oynanmıştır. İlk devre | * | berabere bitmiş, il devrede Doğanspor iki, Beylerbeyi de sayı yapmış, oyun 3 - 2 Doğansporun lebesiyle bitmiştir. Güneş - Topkapı İstanbul lik maçları oyunlarından olâfl Topkapı, Güneş arasındaki maç Taksi stadyomunda yapılmıştır. İki tarafın düzgün oyunuyla geçen mif çı 3 - | Güneş takımı kazanmıştır. S rteşkılatında d gişiklikler mi olacak? İdman Cemiyetleri ittifakı bugün karada bir kongre akdederek yeni ni yapacaktır. Federasyonların Ankarâl makli üzerine Federasyon relsliklerinde z değişiklikler olacaktır. Futbol Federaryonu Reisliğine meb'usu Adnan, Atletizm — Federasyo Reisliğine Vildan Âşir veya Şekib. T Federasyonu Reisliğine Tokat — Meb'ü Süreyya namzet olarak gösterilecekli İttifak Reisliğine Erzurum meb'usu zizin tekrar seçilmesi ve umumi sekri liğe de beden terbiye enstitüsünden İmeddinin intihabı muhtemeldir. lerini ortaya koydular, Hc: ikisi dia, Muammer ve hattâ kısa rollerif'

Bu sayıdan diğer sayfalar: