12 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

12 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L A BAA a aa eee d Hergün Yeni İtalyan ordusu . Milletler Cemiyeti değişecek l .Cızdıle'ı'ım'ı arasındaki fark * İtalyanın yeni ordusu cınzvıede Milletler Cemiyeti konu ga dursun. İngiltere, Habeşistanın ilhakı karşısın- ida Avrupa siyasetini >meşgul olsun. İtalya, artık Habeşistanı İtalyaya ilhak İn kalmıyarak daha ileri gitmeğe ve yeni hırslarını temin için tedbirler almağa baş- lamıştır. Daha şimdiden Habeşistanda yerliler - den mürekkep bir milyon kişilik yeni ve Mmuazzam bir ordu ihdasna karar vermiş tir. Bu orduyu İtalyan zabitleri talim terbiye edecek, ve son sistem — silâhlarla techiz edecektir. Bu yeni ordu. İtalyanın Afrika ve Asyadaki yeni emellerini te - min işinde kullanılacaktır. İşte son gelen İngiliz gazetelerinin ver- dikleri haber budur. Ve Habeşistan mu - zalleriyeti karşısında İtalyayı artık dur - durmak kolay olmiyacaktır. a * tayine — çalışmakla * Milletler Cemiyeti değişecek B inin mukadderatı taayyün ediyor. Azasından olan bir devlet, gene aza- * gandan olan diğer bir devlete harp ilân e- der, onu mağlüp edip topraklarını ilhak eder de, buna karşı hiç bir şey yapamaz - *a, artık © cemiyetin hikmeti vücudu kal- maz. Bunu Londra da, Paris te artık itiraf ve kabul ediyorlar. O halde artık bugün- kü Milletler Cemiyetinin yaşamasına lü - zum kalmamıştır. Onun yerine İngiltere Milletler Cemi - yetinin wlâhımı ve yeni baştan, yeni esaslar dahilinde kurulmasını teklif ediyor. Fransada iktidar mevkiine geçmek ü - zere bulunan Leon Blum yeni bir silâh « sazlanma konferansının toplanmasinı isti- yor, Ne olacağı henilz tahmin edilemez. Yalnız muhakkak olan bir şey var: Ar- tak Fransa ile İngiltere anlaşıyorlar, Ay ba- gında teşekkül edecek Yeni Fransız kal nesi beynelmilel meselelerde İngiltere ile birlikte yürüyecektir. İngiltere ile Fran - asetine yeni ugün Cenevrede Milletler Cemiye - sanın elele vermesi, dünya bir istikamet verebilir. Bugün için biricik ümit noktası buradadır. * Gazetelerimiz arasındaki fark B elgraddan dönen arkadaşımız, bize oranın gazetelerinden de birer nü - * müne getirdi. Teknik itibarile bizimkiler- den pek farklı olmuıyan bu gazeteleri tet- kik ederken arkadaşımız anlattı: — Şu gördü; 2 24 sahifelik Prav- da gazetesi satışsızlıktan gikâyet — ediyor. Zavallının günlük baskısı 250 bin imiş. Bir binası var, bizdeki Düyunu umumiye bina- amı hatırlatır. GCülüştük ve geçtik. GCeçtik amma, bu gülüşmenin arkasın- lenen acı hakikat bizi ayılıtı. Bugünün gazeteciliği haber gazetecili - ğödir. Arkadaşlarımız Bolgrada gittiler, gel- diler. Hâlâ yol hatıralarını, Tâkatları neşrediyorlar. Halbuki Belgrada muhabir gönderen diğer gazeteler için bu bahis artık maziye karışmıştır. Onlar da Belgrad konferanslarına ait artık bir keli- me bulamazsınız. Avrupa ajansları haberi bir dakika daha evvel haber verebilmek için binlerce lira sarfediyorlar. Onların bir dakikâ razı olamadıkları haberleri, biz bir da oradaki mü- | gecik- mesi: Bafta sonra mektup halinde neşretmekte İhebzir görmüyoruz. İşte aradaki fark buradadır. Türk gazeteleri teknik itibarile çok iler- lediler, fakat hâlâ havadis gazetesi olama- dılar. Fare tutan midye Amerikada fare- mutfağa gi- rerek, pişmiş nin mid- yeleri yerken, ora da duran ve henüz kabuğu — açılmamış olan başka bir mid- ye gğzını açmış, na- mİ olmuşa dimuz, farenin — kuyruğu, Bsirenin ağüsledri içizi girmik ve midye kapanınca, fare de yakalanıp kalmış. SON POSTA Resımlı Makale ı y u MNaNInsan Ça- İman munllır Her âletten çıkan ses başka başkadır. Orkestra gefi bu ayrı ayrı sesleri işitir, onları birleştirip bir âhenk — da- hilinde çalmalarını temin eder. Yüzlerce âlelten çıkan — ses, sanki bir âletten çıkıyormuş gibi falsosuz, Iâtif ve âhenkli olur. Ayni hey'eti şefsiz olarak dinleyiniz. Her telden başka bir ses çıkar, Birincisi artırır. disiplinin, — ikincisi anarşinin — ifadesidir. Di. Ki Orkestra şefi Wi / MA Ze siplin mühteie küvvetleri bir araya getirerek bi Hinde çalıştırır. En kıymetli kudretler bile anarşi mağa mahkümdur. Anarşi kiymet öldürür, disiplin kaymeti Bir cemiyette de ber ferd ayrı bir telden çalar. Ferdler e- rasında disiplin bir ühenk vücuda getirir, bu sayede nizamlı bir cemiyet meydana çıkar, Nizamsız ve disiplinsiz cemiyet anarşi içinde ölüme mahkümdür. Polis hafiyeliği Yapan Münebbihli saat Pariste — hirsızın Bizi bir. evi müş, apırdığı eşyar lar arasında bir de İVHERGÜN BİR FIKRA | Balkan katarı Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü A- ras, Yunanistanın Paris sefiri Mösyö Politis ile beraber o gece Belgraddan Parise hareket ediyorlardı. İstasyona, her iki devlet adamını u- gurlamak üzere bir çok kimseler gel - mişti. Bu meyanda Rumen hariciye na- zırı Mösyö Titülesko ile bizim gazeteci arkadaşlar da vardı. Bir atahk, fotoğrafçının biri resim al- soy- çalar saat — varmış, adamcağız, — eaali cebine sokup soka- ğa fırladıktan son- ra, tam polisin ya geçerken N mundan x zil çalmağa — başla- & ü mak için yaktığı magnezyumlu am - pulü demiryolunun üzerine fırlattı, attı. bir surette patlayın - lesko, gülerek: — Aman, dikkat! dedi; treni yol - dan çıkaracaksınız! Bunu işiten Son Posta Rumen nazırına hitaben: — Korkmayın, efendim! İedi; bu tren Balkan antantına aittir, yoldan kolay kolay çıkmaz! RULMACA 1234 5 6 ? © 9 mış, polisin nazarı dikkatini celbetmiş ve yapılan sorgu üzerine suç meydang çıka- rak, hirsaz yakalanmıştır. * fe mofthumu kalmadı ba, alevler içinde yandığı sıra- larda, Amerikan konsolosu, on kilometre ötede bulunan İngiliz — sefarethanesinden telsiz telgraf vasıtasile yardım istemeği dü şünmüş, balbuki, $. O, 8. işareti, İngiltere sefaretine gideceğine Vaşington civatın - daki Arlington Amerikan filosuna vasıl ol muş, filo da telefon vasıtasile Londra, ha- riciye mezaretini meseleden haberdar et « miş, hariciye nezareti Cibuti — açıklarında bulunan torpütolara telbdz telgrafla emir vererek, iki saat zarfında, konsolosun yar- dımına” koşulmuş. telgraf mevceleri şu he- #aba nazaran havada 32,000 — kilometre yol katetmişleri. mümessili, tuttuğu * Habeşistan Üzerinde gözü olan devletler Habeşistanın âkibeti hemen hemen ta- ayyün ettiği şu sıralarda ba ülkenin evvel- ce kimlerin iştihasını celbettiğini merak e- den bir muharrir merakını gu yolda izale etmiş: 1911 de Alman Harden şöyle yazıyor- muş, Afrikayı taksim etmek.. Misın İn - OONYO UB UN — | — Yugoslavyanın payitahtı. 2 — Çüncü şahın, beyn. çoban gocuğu, 3 — ruma, 4 — Fransızca #«yaşalo, nota. ö — Lehin aksi, yemek konacak şey. 6 — Ez- ki arap harflerinden biri. 7 — «Deli» ye ilâve ile büsbütün deli olur. 8 — Yaz de- Bil, saça düşer. 9 — Soru edatı, orak ne gilizlere, Fası Fransızlara, Habeşistanı da Almanlara vermek lâzımdır. 1913 te ayni fikir tekrar ediliyormuş. * Norveçte kurtlar tekrar şehirlere Inı T 1860 senesine kadar Norveç halkı kurt- |yapar? Tarla hayli yüz göz olmuştu. Fakat o ta -| rihten itibaren açılan ciddi mücadele ve yapılan yollar neticesinde kurt - tehlikesi Narveçlileri, korkutmaz hale geldi. Bu 4c- 1860 tanberi kurtlar ilk defa olarak şehirlere inmeğe başlamışlardır. Bir Nor- veçli İtalyan-Habeş harbini telmih ederek: — İnsanlar kurtlaştı. Onlar da bizim a- Yakarıdin ağığıyar | — Çamaşır sarılir, rabit edatı. 2 — Elzem. 3 — Eski bir arap harfi, mesaisi. |4 — Yenir. 5 — Kokulu. 6 — Hane, rabit edalı. 7 — Uzağı gösteririz, bir si- Jâh. 8 ——:Nola, nota.'9 — Bir kuş, Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: ne, ramızda yaşamakta bir mahzur görmü - yorları demiş. (söÖöz A ARASINDA l “Felâket yalnız gelmez,, Sözünü niçin Söylerler ? ” Amerikada çiftçi- Tik eden Nathan ir- minde bir adamca- ğızı arı sokmuş, ya- Tanın Üzerine biraz amonyak sürmek i- gin sür'atle eve ko- şarken, — bacağım bir yılan sokmuş, bu sefer tedavi e- dilmek üzere leti- Fnmet döğüğüüerek gölire: doğrü Yel aidıiı sırada, kuduz bir çoban köpeği dişlerini biçarenin baldırına geçirmiş. Bu üç başlı felâketten kurtulmak için Nathan hâlâ uğraşıp duruyormuş. * Sabık Kayserin Unvanları Holandada yaşayan Sabiık Kayser Vilhelm, kendisine Majeste diye hitap e- dilmesini istediği gibi bütün eski Ünvan- larını kullanmaktan da zevk — düymakta- dir. Bugünlerde sekseninci yaşına basacak olan Kayser Vilhelm'in Ünvanları şunlar- dir: Almanya İmparatoru ve Prusya Kral, Brandbourg Margravı, Pornberg Burgravı, Hohenzolların kontu Silezya hükümdar ve birinci Dükası, aşağı Ren ve Poznani büyük Dükası, Vestfali, Engern, Wendes Kasulıl Dükaları, Frankfort Senyörü, ikinci Vil- helm.» Bu ünvanlarla bir kartvizit dizmek her- halde matbaacıları ürkütür, * Amundaenin saati Soövyet Rusyanın maruf arziyat âlim - lerinden Obrucha Leningrad müzesine, ku- tup kâşifi Amundsene ait olduğunu söyle- diği bir saati hediye etmiştir. Profesör bu saati şimaldeki yerlilerden aldığını söylemiştir. Yerli, Amundsen ka - filesine, yiyecek ve içecek tedarik ederek bir takım kolaylıklar gösterdiği, ve buna mukabil de hiç bir şey istemediği için A- mundsen kendisine saati hediye olarak ver- Nâ, gra. 4 — Ayva. 5 — Afi, lümba, 6 — Ha, in. 7 — Ulah, fa. & — Tü, du, kat. Yukarıdan aşağıya: 1 — Ayı anut. 2 — Yulaf, lâ. 38 — Rayiha, 4 — Ad, aht. 5 — Gal 6 — Kar, atf. 7 — Ara, ak. 8 — Ra, abi. 9 — Azı, |— Ay, Ankara. 2 — Yurt, arâz. 3 —İanıt. "T YN LT OAT Ç AAAT AD LT İSTER İNAN Şehir Tiyatrosu bu yıl kış temsillerinde şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir rağbetsizlikle karşılanmıştı. Salon — hemen her gece bomboştu. Maddi zarar fazlaydı. Belediye bu zararı kisşmen olun kapayabilmek için bu yıl artistleri bir ay fazla çalıştırdı. Fakat ne yapsa boştu, küçük tiyatroyu doldurmak mümkün olamıyordu. Şehir Tiyatrosu şimdi tatil devresine İSTER ü. Artistler İNAN boş | dan da büyükçedir. İSTER İSTER İNANMA! durmaktansa kendi hesaplarına temsillere devam etmeğe ka- rar verdiler, belediyeden eski Asri sinemayı — kiraladılar ve temsillere başladılar. Fiyatlar bir lira ve yarım liradır. Tiyatro- ya da bir kaç gareteci müstesna olduğu halde kimse bedava giremez. Fakat salon tıklım tıklım doludur. Oturmak için boş yer bulmak mümkün değildir ve bu tiyatro Şehir Tiyatrosun- İNANMA! Sözün Kısası Negüsün arslanları Bdı elime geçen bir gazetede oku- dum: Felâket ânında memleketile milleti- ni kendi hallerine bırakıp kaçan Haile Se- enkazı kariş« E. Ekrem-Talu elgraddan İstanbula dönerken, yol lâsiye'nin yanan sarayında, tıranlar, imparatora aid dört arslanın kav« Tulmuş leşlerini bulmuşlar. Bu bedbaht hay- vanların dördünün de pençeleri kesilmiş- zira arslan urnakları, Afrikada, kârlı biş ticaret metadır! Derler ki aralan, çölün mutlak hüküm- dar)dır. Ve gena ondan — bahsederken, asalet ve azametini söyleye söyleye bitire mezler. Hayvanat bahçelerinde, kafes ar« kalarında gördüğümüz arslanların huzurun- da, içimizden, ta'zim ile eğilmek hissi ge- lir. Bu tevkir duygumuzu bütün arslanlara #ümullendirmişizdir. Arslan dendiği vakit, Bazarımızda, hilkatin en necib, en azamet- li varlıklarından biri tecessüm eder. Bütün bunlardan dolayıdır ki, yukarı« da tekrarladığım havadis okunduğu zaman ilk duyulacak şey derin bir merhamet ol mak lâzım gelirdi. Lâkin ben, Gönlümün ne merhâmet damarları, ne de tevkir duygusu galeyana geldi. Birkaç ta« ne başı boş çapulcunun ellerinde kazanç meta: olan bu sekiz çift pençenin âkibeti beni kıl kadar mteessir etmedi, | — Evet, diyeceksiniz, oralarda bunca insanın kanı dökülür, bunca hânüman sö-< nerken, ne de olsa dört hayvanın âkibetfi Üzerinde durulur, düşünülür, onlara acınıt mı? Haklısın elbettel Hayır! Ben sizin gibi düşünmedim. Be- nim için, bir hayvanınki de olsa, can, canı dır. Fakat işte bunların, bu arslanların bu türlü ölümü beni lâkayit bıraktı. Felâket ânında, memleketini, milletini kendi hallerine bırakıp kaçan bir hükümda< kul olmak zilletine katlandıkları içint z”%.... zi P bu arslanlara — acımadım. ta brrrenkeeeeker ee sak ı ser kensekke AAA beremeerem e neneereal Biliyor Musunuz ? | — Lâle nereden çıkmıştır, şimdi eri çok nerede ekilir? 2 — Fransız ve İspanyol — ordularına karşı senelerce mukavemet eden Rif mücal hidi kimdir? 3 — Götenin en meşhur eseri hangi sidir? (Cevapları Yarın) * (Dünkü Suallerin Cevapları) | — Paristeki Bastil hapishanesi Fram< tız ihtilâlinde halk tarafından — 1789 da temmuzun 14 üncü günü zaptedilmiştir. 2 — Baküs Romalıların şarap ilâhıdır, ilâhlardan Jüpiter ile Semelenin oğludur, Yunanlılar buna Dionysos derler. Sarhoşx luğun, ayyaşlığın timsalidir. 3 — Türkiyede ilk defa Sirkeci istasyo- nunda Abdülhamit zamanında — trenlerin hareket emri için bir memur «tamaml.x, diye bağırmış. memur işinden — çıkarılmış bunu haber alan padişah kendisine — bir madalyon göndererek memuriyetine iade etmiştir. 4 — Fatih Sultan Mehmet mayıs ayında salı günü sabahleyin saat 9 ile 10 arasında zaptetmiştir. İstanbulu veserecererererA e AreeKeReRArerERALAr A nAAAR Özlü sözler Kadınları birbirine bağlıyan, sempati te-! ziyade, birbirlerine mütekabi- sirlerinden len tevdi ettikleri sırlardır. Adrien DIW Hayatta sevmekten daha tath olan yal- nız bir şey vardır: Sevmek ihtiyacı, S. Pınar Can sıkıcı bir insan olabilecağini tah « min edemiyorum. | — Her hangi bir insanla konuşürken dai » ma yeni bir şey öğrenmeğe çalışırım. Bil- hasıa gu- saşa, iz insanlar bana bir çok yeni şeyler ilham ederler. Ha- yalimdeki Bismarek'la konuşmakla bir bah- çıvanla konuşmak urasında hiç bir fark gö- rTemiyorum. Ben dalların aşılandığı ağaçlarla değil kalbleri ayni hislerle çarptıran şeylerle meş Emil Ludwig gul oluyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: