12 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Mayis Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: 3 Yı_!_(ılan Put ostanın tefrikası : 19 Yazan: Ronald Kaox Heykel açma günü de halk dinlediği d nutukları sürekli, ateşli alkışlarla kar- g.,ı"m"em'" .:::"::;";ı::;,:’ şılamış, en yüksek sesle marşlar oku- rTomancısı ” Anthony Berkley, Freeman Vills muş, heykelin karşısında şapkasını çı- Grofts, Father Ronald Knox, Do- || karak yerlere kadar egilmiş, daha sonra Tothy 'Sıynı. Russell Thorndike general Almedayı da aynı şekilde, al- kahramanları meçhul altı zabıta kışlamıştı. YTomanı yazıyor ve hatillerin keşfi- Halkı çoşturan ve merasime heye- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- |'.an veren bir sebep te devlet duq'menlı- iyi «George Cornishs € bırakt- | < AA Cambaya ait evi yakmağa te - Yorlar. Bunlardan Freeman — Ville |. Do ektiklerine ait fısıltılardı. Hem Grofta ile Doroty Sayers'in ııa'l";- bu teşebbüs Gambanın ev içinde bu . Bi okudunuz. Polis müfettişi de fik- | JX Kip CU Tini anlattı. Şimdi üçuncu muharrir bulunan her kimse yalnız bir iz bırak- Rovald Kuox'un eseri başlamıştır. 6 mül , bir tarafa «intikam alan» diye yaz- Bu eser bitince gene polis müfet- | mış, tişinin katilimasıl tayin ettiğini ken- di ağzından dinleyeceksiniz. |mıştı. L R | Bu «intikam alan» ın kim olduğunu ö ya bulunduğunu “, |hanği fırkaya mensup Taddeo şehri tam bir tatil / geçiri -İpilmiyordu. Fakat hu:dıu.ı ı,;ı.î.î L':ilı. Mağazalar, fabrikalar, ’“l:: ı?' edilerek tskir;ııkılınn epsine dar! talar bomboştu. Herkes Gamba için |),, indiriliyordu. Yapılan tunç l;I.:;;'kslin küşad merasimin | — pi; aralık sokakların duvarlerina: de hazır bulunmak üzere büyük mey-| porsembe akşamı Gamba yakılacak» dana koşmuştu. diye yazılmış. fıkıı_ bu"yııılır. zabıta kendisi heykelinin küşad tarafından silinmişti. Hukümehn yarı Tesminde hazır bıılunınıyaulftıı bE (çesmi gözetesi bu _ıel_ıdme.n nnhıermıâ tevazu değildi. Çünkü kendi şerefine ; / 4 yi Gün bükümetin tam resmi Bir nutuk söylemekten çelıı'nmiı'f(î" gazetesi );l;:ıi tekzip em”':l"Aımedn ğini söylemi , fakat merasimden bir |— y ( Oi n sonra gener. tün önce h':“'l"'d'i' şayi olmuş. Ba etomobille «İlham kaynağı cn'g.ba::u_l Yüzden merasimde hazır bulunamıya* |) — — LA Aeğru hareket etti. dnı , Saktı. Heykel, akşamleyin saat dokuzdll'mk bir kaç gün evveline kadar, baş mek ü n askerlerini se -| — n Cemiş ve burada yeılfş!:ııştı. lömlamakla y;î:f:'tîmiş. daha sonra HisIkuki aym gün kilise ile hükümet Millete hitaben radyo ile bir kaç söz| — y bip onlaşma imzalanacak ;-, .öyıe'ni“i— 'aradaki ayrılık kşlhıı:ıhı. Baş _Peı ko- Sonbahardı, akşamları ortahk se -| O cun hiddet edıg__ınlnş:ıvâm lz:nz;m .inlediii için doktorlar Gambanın ev> (1 7 aması bek'î"%w. h : îcjkt’ mek den çıkmaması için israr etmişler, o da şahsi bir dava yuzı.ınden ış;: ıv_bıl;r a Tadyo ile söz söylemeğe razı olmuştu. (, n l Amiş yalnız ıkımeıg _;_ .d"' ğ Gamba'nın kendisi merasimde hazır sust mabedden bıiğn_ aziz Taedüs Luı““'m"lli' için General Almeda büyük kiliseye naklini rica etmişti. : leymi açmıştı. Zaten heykeltraş h'! Gamba, ölmüş kimselere eh:mn.ıı)ct n bulan da oydu. Heykeltraş bayan | — Te giği için başpapasın dileğini y; Üniversiteye mensuptu ve bütün mem-| — b l fakat b; ızışhnırnı i "İute «llham kaynağı» ünvanile ta - dikilen ıııi)uıbı. bedel, bir mil r:P Z ) Tilan Gambanın şahin gagasına ben - 1 istemiş ve bu arzusunu gı * Ziyen burnunu, karma karışık kf’ı' “İneral Almedaya bildirmişti. z Fnı muvaffakiyetle çızmq ve ölmez ____(_A_'kv çası bi bir ever vücuda getirmişti. Bu bayan a !’“ Bgün merasime bayan Al’“'ed' d':.' ADYO #tirak etmiş ve mevkiini deiı!-k:f“ ı'e :ıııi sevdiği ıdıml ınaîln-.c;:ıı '&ı g:o;ie Bu Akçıml(l wm Mmasını zevk ile lemiş. y ywd“"unz)ıılkkını birleştiren ve bütün lSTANİUİ- ça borcunu ifa eden Gamba için yaptığı | —17 Jakılâp dersi, FKST ae heykelin her kes tarafından seve seve 1 Tengirşenk “ı:: ebeRe DAT Kemal iyarlık e |a gae İak, ; .ebni:volunmuındln bahtiyarlı ;ıı:;uıık ( ('u::'l vi ;'.;y:-lnıınl '; , Siz SO RİEŞ K ee Ci ve Gilbe' Genezal - Almeda'nın kendis 7 ıp.._ınııw".".;;ıo: Stüdyo — erkestraları, Yarı, muhteşem Bir askerdi. Orduya d'"nırak bir hükümet yapan ge - heral günün birinde kendisini Gamba İk, ve Gambanin hatırlamadığı lmı:— ı'“c birleşmiş buldu, bu birleşme y'u- Zünden memleketin ana yasasma bağlı Dlan fırkalar yıkılmış, Gambayı mem- €tin başına getirmiş, gencral Al .» | Meda da omn sağ kolu olmuştu. y Bu memlekette her kes süyliyeceği Tözü ancak fısıldadığı için bu çeşxf fıı',"E"din general Almeda'nın / vazi- Yetinden memnun olmadığı ve ıkıqm Tecede kalmak istemediği ıoyirıu - Xordu, Fakat bir kimse de bu iki adem Tasında ayrılık çıktığını — anlatın Kesaret edîmiyoıdu. Bilâkis Almeda Ykelin açıldığı gün Gamba'nin mu: *Fakiyetlerini saya saya bitereme - haberler. 4 “'s!:î 5Z.Zıı den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile - BÜKREŞ 20: Plük, 20,20: Piyano - Şarkılar, 21.25: Dvorak), cektir. (8: Plâk, 19, emüan sönatları, 20501 ';aınııik“hııeı (BuİİİN- Fore, (23.25: Orkestra ıı-ıııı.(_ı 8,20: Piyı ü 1 : mno - 17.10: Dans musikisi, 18, şarkı, 18,40: Mühtelif, I.9.25: Hax Reye- in şarkılarından, Şubertin şarkılarından, 0,30: Piyes, 22: Smıeıınıım( .e ;:i::ezı konser, 23,15: Keman musikisi, VARSŞOVA 19,20: Org musikisi (Bah, !.iıı). 20.4: Şıılul'ıı. 21,45: Matem “newıyı.ıı.ılz.u : Poem senfonik, 22.30: Şiir. 23,45: Şopen pEPEAEE YŞ (T orkestrası, 20,30: refakalile). 19: Opera n e şarkıları (Çingene musikisi Z M::'mkımıu. 21: Stüdyo piyesi, 'un — eserlerinden — piyano 23.30: Piyano - şarkı, MOSKOVA Bl; nutku buraya naklederek Dk Pa Cuları yormak istemiyoruz. ç“"k; meraklısı - okuyucular bu ç:;n- Dutukları her halde bir çok defalar € emişlerdir. Magnolia Y“'d"_m'n PI İ L'ık"l mikrofonun başına geçtikce mg etin halâstan Öi ne kadar ibela & ü Ğ idare .ılunîiuiun:n anlatır, daha sonra| — 18,30: TT N Ze acan ai vekği alâstan biri memleketin refağ mnde Si ;n, e neşriyat. Yüzdüğünü uzun uzadıya M::l 22: Yabancı dvı'YAM in.:a,::::ü. G;::::_zdımlekkf" her nel — 18,15: Kadio korosu, 19: — Muhtelif, lr. haşlarında bir|20.30: Karışık amele korosu, 21101 Max Kişhiyette olursa olsun, hrlâtî. ölümünün yirminci yıl dönümü mü- kükümet bulunmasıdır. Açılmış, Gamba merasime iştirak et -|p. koposa aitti. Fakat Gamba burasını | | 19.45: Muhtelif, 20.10: Şen armonik mu-İpi, için yeni bir cihaz yapılmıştır. Fo- SON POSTA o ? 13 rakamı nasıl uğursuz sayıldı ? Meşhur. İngiliz muharriri Mister Welles yazdığı umumi tarihte «ipti- |dai insanlar sayı ile meşgul olmağa başladıkdları zaman 12 gibi bazı rakam- lar türlü türlü taksime müsaait olduk- ılıırı halde 13 ün hiç bir taksime müsait olmamasını hayretle karşıladılar. Bu yüzden 12 rakamını sevdi ve 13 ü be- genmediler.» diyor. O zamandanberi 13 rakamı sevim- sizliğini muhafaza etti. 13 ün uğursuzluğu bugün insanlar arasında en çok yayılan batıl itikatla- rın biridir. Bu yüzden bir çok oteller- |de 13 numaralı oda, vapurlarda 13 nu- maralı kamara yoktur. — Bu batıl itika- din aslını — bilen yoktur. — İskan - dinavya esalirine göre, 12 yarı ilâh biri iltihak etti ve bu suretle sayıları (13) e vardı. Bu Loki yarı ilâhlar için- de insanları betbaht etmeğe uğraşan bir ilâhtı. Bu yüzden 13 rakamı uğur- suz sayılmıştır . Diğer bir rivayete göre Almanların Valhallasındaki kâhramanları - bekli - yen bakirelerin sayisı 13 tür. Bu yüz- |den bir çok muharrirler, 13 sakamını uğursuz sâymışlardır. İsanın Havarilerile yediği son ye - mekte Judas on üçüncü misafir ola - rak temsil edilir ve Judasın İsaya iha- neti dolayısiyle 13 yakamı uğursuz sa- yılır. Ön üç rakamına kargı hissolunan efret umumidir. Fransada bir ziya - fete 13 kişi davet etmemek için azami |dikkat gösterilir. Bütün Avrupa — ve Amerikada bu âdete riayet edilmekte- ır. Buna mukabil 7 rakamı hem uğurlu, hem uğursuz sayılmaktadr. — Akatlar, | Âsuriler ve Babil halkı 7 rakamını mu- |kaddes tanırlardı. Muhtelif eski mil - letler, yedinci oğlun yedinci torunu - nu fevkattâbiiye kuvvetler sahibi say- |makta idiler. Yedi rıığı:lmn uğur tirdiğine inananlar 15 armının u- ;nuzş:ıl getirdiğine inananlardan az değildir. N NDE Damar hastalıklarını teşhis için yeni bir cihaz Amerikada damar v....lıkları teş- tograf makinesine benziyen bu cihaz ile gözümüzün içindeki kan damerları muayene olunmakta, ve damar sertli - ği gibi âraz aranmaktadır. Bu cihaz sayesinde damarların vahim bir arıza- ya uğramasına karşı gelmek mümkün olmaktadır. nasebetile eserlerinden, 23,30: Hafif mu- siki, 24,45; Dans, 13 Mayıs Çarşamba İSTANBUL 17: Üniversiteden nakil, inkılâp derdi, Kemal Tengirşenk tarafından, 18: Muhte- Kf plâklar, 19: Haberler, 19,15; Plâk neş- viyatı veya Retransmisyon, 20: Halk mu - sikisi (plâk), 20,30: Stüdyo caz orkestra- #, 21: Saray sinemasından nakil, İstanbul konservatuvarı konseri. Saat 22 deni sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile « cektir. / |vardı Sonra bunlara Loki namında| dokunmuştu. Fakat annesinin sözlerile ba- Sayfa » Bodin. valisi Süleyman Paşa —on dört|tutan ve kitap karıştıran yumuşak ve ince yaşındanberi savaştan savaşa giden, Tuna| ellerini kendi ellerinin arasında sıktı: kıyılarından Bavyera ve Titol dağlanna, | — Kim bilirl.. Kaç yıldanberi bu böy- Vistol kenarlarına kadar bütün — ülkeleri | lel.. atının nallarile çiğniyen ve titreten bir as- | — — Fakat niçin?.. kerdi. Genç kadın yaşlı gözlerini silerek cevap Üç oğlunu da kendisi gibi yetiştirmek ) verdi: ü istiyordu. Bunun için benüz sekiz on ya -| — Seni beğenmiyor o... Geçen xün şında oldukları halde bellerine kılıç tak-| «Böyle kız gibi bir oğlan doğurmaktanır mış, ellerine ok vermiş, birer azgın ata|sahiden bir kız vereydin banal..» — diye bindirmişti. haykırdı. Halbuki... | Bunlardan ilk ikisi dilediği gibi olmuş-| — Küçük Osman annesinin boynuna sa lardı. nldi, öptü vez Fakat üçüncüsü onlara benzememişti | — Ağlama!.. Artık ağlama!.. Bir hoca kızı olan ikinci karısından olan| — Dedi. bu çocuk bütün gününü ve hattâ gecesini| — İki gün sonra konakta bir telâş görül- anne babasile beraber geçiriyor, henüz ba-|dü. Halayıklar ve uşaklar fena haberi Sü- cak kadar bir yumurcak iken arapça ki -|leyman Paşaya kadar yetiştirdiler: — Osman ortada yok... Süleyman Paşa bu telâşlı insanlara bü-s karak güldü: tapları su gibi okuyordu. Solgun ve beyaz bir çocuktu. Kitaplardan başını kaldırmıyordu. — Ben âlim olacağım! — Ne telüş edersiz. Softa olmak için Diyordu, kim bilir hangi şehrin hangi medresesine — Süleyman Paşa ise hocaları ve hacıları | gitmiştir!.. B bir türki sevemiyordu. O dünyaya boyun eğdirmek ve söz geçirebilmek için bir tek vasıta biliyordu: Kılıç... Kılıcını iyi kul- |lanmasını bilen bir el öpülmeğe ve sıkıl - mıya İâyıktı. Fakat mindere bağdaş ku -| likler yapılıyordu. Akın akın halk kırlara rüp ta kamış kalemle cidirktan keramet | dağfliyor, öbek öbek toplanarak eğleni- yumurtladıklarını sanan hocalardan ne ba-|yorlar, oyunlar oynuyorlardı. Havayı gü - yır gelinmiş! Onlar da bazan lâzımmış am-| zel bir kebap ve pilâv kokusu doldurmur ma, olmasa da olurmuş. gibiydi. Bu yüzden küçük Osmana rastladıkça: Süleyman Paşanın ipek çadırı çayırın — Gene kitap mı kemiriyorsun, yumurz- | yüksekçe bir noktasına kurulmuştu. Ken « cakl.. Anandan farkın yok senin de...|disi de iki tarafında iki oğlu olduğu halde Haibuki baban gibi olmalıydın!.. bu çadırın önündeki sedire oturmuştu. Der dudak bükerdi. Davullar ve zurnalar çalmağa başlamış, İ Küçük Osman ilmin de insanlar için |sipahiler çen ve oynak Anadolu türküle « faydalı ve lüzım olduğunu anlatmak için |rini söyliyerek oyuna dalmışlardı. doğrulur, fakat Süleyman Paşa onu hiç| Çok geçmeden harp oyunları da buş « — — dinlemeden yürüyüp giderdi. ladı. Akın ve savaş olmadığı zaman hemen | — Çoluk, çocuk, kadın ve erkek binlerce hemen her gün şehrin büyük meydanında | kişi çayırın etrafını kuşatmıştı. Dinç ve çe- cirit ve kılıç oyunları, ot talimleri, nişan -| Vik sipahiler, bir yıldırım hızile koşan at cilık yapılırdı. Söleyman Paşanın iki oğlu |lar üzerinde bir baştan diğer başa sanki İ bunlarda hepsinden usta idiler ve babası- | suyorlardı. nn göğsü guürürla kabanıyordu. En yiğit erler buradaydılar. Küçük Osman on altı yaşlarında iken| — Çâyırın ortasına keçeden bir adam şekli bir gün bu oyunları görmek için meydana | koydular, ve babasının yanına doğru gitti. Sessizce| Sipahiler önun yanından şimşek — gibi seyrediyordu. Süleyman Paşaya haber ver- | gecerken yalın kılıçlarını sallıyorlar, ikiye diler. Paşa onu “baştan ayağa kadar süz- | bölmek istiyorlardı. dü. Kaşlarını çattı, ağarmış olan sakal ve| — Fakat yapamıyorlardı. Biyiğini sivazladı: Keçeden adam zedelenmiş bir halde fas — Sonlu- İ » |at henüz ayakta duruyordu. Süleyman Paşa oğullarına döndü: — Haydi, ne durursunuz2.. Çayın dolduran halk arasında bir alkış sesi koptu ve iki delikanlı biraz ötede iki seyisin tattuğu hâlis arap atlarına sıçra « dılar ve her hiri diğerinden önce varınak için sürdüler. Lükin yolun henüz ortasına varmışlar- dı ki halk kalabalığının arasından küçük ve zayıfça bir ata binmiş olan bir sipahi fır- Tadı. Onu kimse tanıyamadı, çünkü başı- n hafif ve geniş bir sarıkla iyice sarmış, yüzünü de gözlerinin hemen altından baç hyarak örtmüştü. — Sipahiliğe özenen bir köylüdür.. — Bu atla ve bu kalıkla niçin artaya çı- kar? — Doğm, ne yapabilir ki? — Maskara da olamaz mı? Böyle konuşuyorlardı ve o, dosdoğru keçeden adama saldırırken — gülmek için hazırlanıyorlardı. Lâkin şaşılacak bir şey oldu. Meçhul sipahinin o cılız ve çelimsiz atı hâlis bir arap atı kadar çevikti ve onun sıyırdığı kilıç, keçeden adamı iki Parça yaparak yere sermişti. Gülmek ve öğlenmek için açılan ağız « (Lütfen sayfayı çe.g_) * Aradan tam bir yıl geçmi, Mayis ayının güzel bir günüydü. Şehrin | dışarısındaki büyük ve geniş çayırda şene na git! Örası ya D Sonra iki tarafında duran iki yakışıklı, dinç ve yetişkin oğlunu kollarile sardı: — Haydi yiğitlerim, göreyim sizi... Küçük Osman kızarmış, sararmış, a « Zarmış, renkten renge KirMişti. Çekilip gi- derken son dela geriye baktı. Biri on se - kiz ve diğeri yizmi yaşında olan iki büyük kardeşinin birer al at üstünde meydana fir- ladıklarını, karşılarına gıkan sipahileri ko- valadıklarını gördü. O gün ilk defa olarak sahideh annesi nin yanına gitti ve önun dizlerine — başını koyarak sessizce ağladı. Annesi onu öptü, kucakladı ve avuttu: — Ağlamak. Denli olan yalnız sen de- Hilsin! Baban bana da uğramıyor, gülmüyor ve artık sevmiyor. Osmanın gözlerinde merak ve heyecan görüldü: — Niçin? Diye sordu. % : j bana da Babasının sözleri ve bakışları ona çok kışları onun kalbinde yordu, Genç kadin oğlunun yalnız saz kalem derin yaralar açı -

Bu sayıdan diğer sayfalar: