15 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

15 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Geceleri Anlatan : nınmış avcılarındandır. Çok B diştir. Çok görmüştür. çok adam TanıMIş-| ür, Buna rağmen aşağıda okuyacalınız yazıyı ve bunu takip edecek olanları Re> irip önümüze koyduğu zaman İtiraf C- deriz ti anlattığı şeylere tnanmakta BÜC- lük çektik. İstanbulun meşhur avcısi Di- zim şüphe dolu bakışlarımız Karşısında isyan etti. Bütün vak'aların yaşanmış olduğunu, kahramanlarının ksmen Sabı kismen ölü bulunmalarına l'llı"’": vER ha eee GG ÇŞ ve bunu her zaman ispat mıdıaei:l ayledi. Bunun üzerine bi de çok Merilli olan bu hikâyeleri koytmukla beraber Z kikat oldukları bahsında Kendisini OXU yucülarlk başbaşa bırakmayı münasip gördük. Şişlide bir konakta akşam içiyorduk. Bahis birden cinlere: atladı. Ev sahibi onlara dair İf hikâye etmekliğimizi 1rarla istiy0 Mersin ağadan — duyduklarımı Herkes büyük bir dikkatle da ev zahibi inandı. İki arkadaş ni silkip (hayal) dediler. Paris Ulümu siyasiye mek! yından olan Feridun Köprülü birden .:::: kalktı. — Hayal değil dedi. Ben B benzer bir vak'aya bizzat şahit oe Gözlerimle gördüğüm © hali ö'f"m" ı:"_ nutamıyacağım. Bakınız aynen size a9 e Politik Dört sene oluyor. Siyans Pol tebinin siyasi kısmını ikmale çıhnvrdv:: Sonbahar olduğu halde © sene Pu;,m,. yet sıcaktı. Çok da MWMA,;.M'; den yarım saat kadar dışarıda e sivanında güzel bir pansiyonda gaütekalt, dum. Odada pansiyonun sahibi TU ihtiyar bir polis memuriyle kanısı, e bizmete baksa 12/13 yoşlarında Diz * gocuğundan başka kimse ııknf, Y:::,: edanın pencereleri nehre karşı idi. zN evin on beş metre kadar yll!; AĞN tuğladan bir ocak bacası vı'ıdıA .eı L pesinde bir metre kadar çinko .:ıı) v konulmuştu. Yatak odamdan b imcerbü ocak daima görülürdü. Bir ıkııınm n tiyatroya gittim gece yarısından ı;ı e döndüm kapının anahtarı yanım a odum Gu için açarak odama çıktım, ı::;:m ve yatağıma uzandım. Biraz — ol İ sonra lâmbayı söndürdüm. Fakat nede K bir müddet uyuyamadım. Pınureçın( îı'm desi açık kalmıştı. Mehtap vardı. Yatı ı:' : yerden ocak iyice seçiliyordu. BfığmD: bir cismin hareket ettiği gözüme ıl?n:k Iııir katle baktım yanılmıyordum bu küsük ği çocuktu iki kolu ile ortadaki ince çınd adiyen dönüyordu. wakti çay perilere iklerimizi rdu. Ben anlattım. omuzlarır tebi mezunla- mek- aş MÜtemi Zîmğ;n—y::d'ı kadar tahmin olumîmıî du. Anadan doğma çıplaktı. v_.ı.kı"b.k. kıp pencereyi açarak tekrar dıkk;::e“ gi tım. O hep ayni halde ağır ağır q;nuyd“ dü. Bu çocük orada nasıl durıbı yarda Oraya nasıl çıkabilmişti. Sabaha .:: a cak tepesinde çıplak küçük bir çocuğun [u Âsi olabilirdi. Bu bir sürü suallere bir ı..l. cevap bolamıyarak çaşkın Bi balde Dakıp ekaldım. Hatınma aşağıda yatan — İhtyi Mösyö Kampanyağı bunu gör Salih Mahmut dinledi. Sonun- | V Çöndettiler. O gün bütün damlarda ağlıyan çıplak çocuk termek geldi. Sonra vazgeçtim v& perdeyi çekerek tekrar yatağıma uzandım. Biı_ tür- Iü uyuyamıyor, hep bu garip hâdiseyi dü- şünüyordum. Böyle ne kadar zaman geçti bilmem kulağıma bir inilti gibi hafif bir ses geldi. Tekrar kalkıp perdeyi açtım çocuk bu defa bir metre kadar olan ince çinko borunun tâ tepesinde ayakta duruyor, aya doğru mütemadiyen kollarını salhıyor, ağ- Bu tahammül olunur bir manzara çocuğun borunun tepe- edip —dura- İ ydu. ':::;ı.ı'.. Bir küçük sinde müvazenesini muhafaza İbilmesi mümkün değildi. İçime garip bir korku geldi. Tekrar yavaşça perdeyi çekip yatağıma yattım ve yorganı başıma çektim. Uyumuwm.. Uyandığım zaman saat ilerlemiş oda- ma güneş dolmuştu. Hemen yâ!ık(ııı. [',' Jayıp ocağa baktım. Çocuk orada değildi. Aşağı inip bütün — gördüklerimi 'Mo-,. Kampanyağa ve karısına ıı;uyf :(kınş, Ev- velâ gülüştüler. Vehmiçinde böyle bir şey örür gibi olduğuma hükmettiler. — Fakat girdiğim kat'i teminat karşısında şaşala- dılar, düşündüler neticede — hiç ı.i.; .::,..: veremediler. O akşam uyumayıp & :';w ğ ma bu başıma gelen hali m'i:,: rı;ıl:ı;'-ıı bunun bir hastalık oldu- ;]:u rüyada harekete gelen bir — insanın böyle damlar üstünde dolaşmasının pek . görüldüğünü söylediler fakat - bunun ç ;'n yaşında bir çocuk o)mııır:ı akıl ::.ji,ınediler. Bazıları sadece gülüp geç- tiler.. Nihayet düm bütün * akşam oldu. Erkence eve dön- gece elektriği kapayarak ;s- l bir şey göremedik. Herkes be- DN mnetti. Aradan dört beş i, Hattâ ben bile ken- ü kuataız geçti. ü gün Yükare etmeğe başlamıştım. Beşin- '"ı::e yine yatakta kulağıma bir ıes_.el- :- 'Hnmen kalkıp ocağa baktım ayni ço- | ııılk borunun tepesinde biçkirerak ağlıyor- M eeei du. Hemen koştum Mösyö ü Madam Kampanyağı uyandırdım. Benıııî 'udımı akıp onlar da çocuğu gördüler. hııyıı_ pdo— î' düdük çalarak devriye polıılı_n çağırdı. ;ııikleıli üç polis memuru geldi. Coclıık ü 'düu onlar borunun üstünde çırpınıyordu | ::ugöıdüıu, Birini ocağa çıkmak için uğ- mağa başladı. İtfaiye Alâtı getirtmek Ü- n:e bir memuru merkeze ıöndeıd_ilıı. :: :ndıwn geldi. O esnada ç“ü-'ı-,"flc:“_ ve kayboldu. Kendisini ıomod'ım:k de yarım saat kadar ağlayışını — işiti “j Ertesi günü Paris gazeteleri iseyi uzun uzu yazdılar. Ba- nim yanıldığımı za! ü bildirdiler. Ga- ktorlar mütalealarını bildir :ı: oıııııl>ıbivlıfi benimle ıonıı'ule_ı. Aı: bım bozulmuştu. Evi değiştirip Parise mek- İ Tettim. tep civarına naki et ğ Aradan bir kaç ay geçti. Bir gün Kam- nyak ailesini ziyarete gittim. O geceden ::nr’ı odalarını bir türlü kiraya ""m.d,.kî kerini ve çocuğun bir daha görülmediğini lediler. BAA K Fc,ndım Köprülü hikâyesini ev sahibi bayan kendisine yakın S â lup — olmadığını aşta bir çocuk & l;:gı.ı ol':ı'ıdun civarda bir çok çocuklar l"ulundıığuıııı fakat hiç birinin o gecelerde Ja öyledi. vlerinden ayrılmamış olduklarını söyledi. bitirince komşu- Haa l Ana, baba ve kardeşlerini zehirleyen çocuk İsviçre mahkemesi on Leş Ondra naSII sene hapse mahküm etti Albert Chuard isminde on yedi yaşın- da bir çocuk İleviçrede Friburg mahkeme- si tarafından on beş stene hapse mahkâm edilmiştir. Albert'in işlediği cinayet halk üzerinde o kadar fena bir tesir uyandırmış- tır ki, genç canavarın on beş seneye mah- küm edilmesine herkes mütecasir Meşhur sinema yıldızı. Anni Ondra | anlatıyor: Alnımızda Şmeling ile — sevişeceğimiz yazılı olduğu halde > birbirimize karşı | hayli zaman bigâne kaldık. İkimiz de Ber- linde Saksonya meydanında oturuyorduk. Evlerimiz hemen hemen yanyana denecek kadar birbirine yakındı. Her gün evine ya- yan döndüğünü görüyor- dum. Ve yine hergün o benim zoraki bi: lâkaydi ile evinin önünden geçliğimi sey- olmuş, vücudunun ortadan kaldırılması için, hu- susi teşebbüsler bile yapılmıştır. Fakat İse viçre ceza kanunu sinni rüşte vasil ölma- yan küçüklere bundan fazla ceza vereme- penceremden diği için, halkın arzusu yerine getirileme- miştir. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: tediyordu. Albört Chuard bürün öfradı' “üilesini | — Gözlerini benim'üzerime-ilk defa Şne- mahvetmek ve gerek mallara — ve gerek | ling çevirdi, ve günün birinde bir demet servete şahsen sahip olmak kararını kafa- | çiçek ile kartını da eve yolladı. Onun bu | sına koymuş. Bir sene evvel, bir gün baba- ,lındıkı muamelesine doğrusu kızmıştım. Nasıl olur da böyle bir adam, mahalle ço. cuklarının yaptıkları gibi bir aşk macera- sına çiçeklerle başlardı. Çiçek modasının geçmiş olduğunu bil- | miyor mu idi. Hangi devirde yaşıyorduk?. Maamafih itiraf edeyim ki: Çiçeklerin faydası olmadı değil, o tarihten sonra ken- disine alıcı gözüyle bakmağa — başladım, 1931 senesinin teşrinievvelinde idi, Çe- koslovak bir boksör olan Franto'nun ma- çını görmeğe gitmiştim, Kendim de Çek olduğum için, memleketteki diğer Çekler ile berazer zorla maça gittim, Yani vatan- perverliğim tuttu. Bütün © maç imtidadın- €a sizi temin ederim ki ben hiç bir şey gö- remedim daha doğrusu, yanımda — oturan ve birdenbire kızararak ayağa kalkıp ba- na gülümseyen adamdan başka bir şey gö- anlamışsınızdır. O adam sının çiftliğindeki samanlara ve buğdayla- | ra ateş vermek teşebbüsünde — bulunmuş, ortalığa epey bir zarar verdikten — sonra, yangının önü alınmış ve muztarip — baba oğlunun islâhi hal etmesini beklemiştir. Albert bir müddet sessizce ve mühitine uslanmış olduğunu, telkin et- tikten sonra, sahte oturmuş, ir reçete ile eczane- den arsenik tedarik etmiş ve mutfaktaki yemeklerin içine koymuştur. Fakat arseniği az miktarda kullandığı için bütün ev halkı zehirlenmiş, ancak ölmemiştir. Albert bu yaptığı işten korkmamış, bi- lâkis tecrübe peydah ederek ikinci bir te- şebbüse baş vurmuştur. Birinci defa ev hal- kını zehirlemeğe teşebbüs etmiş olması kimsenin hatınna gelmemiş, berkes bunun sebebini, kalay çalığı zannetmiş, çocuğun böyle bir şey yapabileceği akla bile ge- |remedim. Tal tirilmemiştir. komşum Şmeling idi. Albert aradan üç ay geçtikten — sonra Maç biterken halk Şmeling'i — tanıya- bir taraftan yine arsenik tedarik etmiş, ve| rak delicesine alkışlamağa başladı. O gaş- bu sefer zehiri idareli kullanmiyarak baba- | kın şaşkın bana ve ilk defa olarak söz söy- sının ölmesine, annesiyle dört kardeşinin | ledi: de !;hirlınrııelevin! sebep olmuştur. — Şimdi ne yapayım ben? 'apılan tahkikat neticesinde polis ni- çıkarak, strüha bağet bu küçül çanklen . şükeleemiştir. _;.,Bı,:ı e DA Tahkikat derinleştirilirken ruhan haydut| ” — gi gc benimle beraber doğan suçlunun, efzadından — evvel | üzerine çıkar misinız? komşulardan 11 kişiyi zehirlediğini, — bun-| <ST S H iğeden çdü 3 Tazaçinla Şlmüş öldiğe| — Çai Kaslda Sülmlin YASAT İ TE TLLER bürbirine kanşiyor, çılgın alkışlar ortalığı çın çın öttürüyordu. Daha şimdiden müstakbel kocamla beraber ba- İşmızın etrafında bir aşk çelengi örülmeğe başlanmıştı. iskemlenin Truvakarlar bizde yemek yiyorduk, yemekten — sonra gevezelik ettik ve iki ahbap çavuşlar gibi, içtik ve dansa ettik. ©O gi takip eden haftalar gayet gü- zel geçtiği halde beni sıkıyordu. Boş za- manlarımızda buluşuyor, geziyorduk, — fa- kat Şmeling bana bir türlü açılmıyor, bu da beni fevkalâde kızdırıyordu. Bazan ben kendi kendime: Şmeling beni — sevmiyor, benimle eğleniyor diyordum, fakat, başka erkeklerden bahsettiğim zaman — yüzünün aldığı şekil, benden ayrılırken gösterdiği tecssür bu fikrimi nakzediyordu. Birgün Maks Amerikaya gitmeğe mecbur eoldu, meşhur Hamas ile dövüşecekti. Ken- disini vapuruna kadar teşyi ettim. Hare- ketten evvelki sıkıntılı dakikalarda nihayet aşkını ifade edeceğini bekliyordum. — İlk sözünde kucağına atılmağa hazırdım. Hal- Truvakar mantolar hem şık, hem pratik bir elbise. Onu kendi takimi ©- lan etek veya ropla — giydiğ gibi, rengine uyan başka bir rop ve eteklik- le de giyebilirsiniz. — Sade yapılmış 'Truvakarlar düz - etekliklerle — sabah Akşamdı. Sirkecide tramvay — bekli- yordum. Her gelen tramvay — arabası basamaklara kadar insan dolu. — Değil girmek, sokulmak bile müşkül Uzun bir yolculğun sonunu — bekle- yen bir insan tevekkülü ile direğe da- kıyafetini de temin edebiliyor. Yalnız yandım. yünlü kumaştan olması lâzımdır. Biraz sonra yanıma bir ihtiyar ge- İpekliler öğleden sonra ve tuvalet di; elindeki büyük bir pakı e koy- du, ve sonra divanında yaslanan bir a« dam rahatlığıyla üstüne oturdu. Birinci mevki bir Harbiye - Fatih a- rabası, evvelkilere nazaran boş — dene- cek kadar az kalabalık. İbtiyar, ağır ağır yerinden du, arka sahanlıkta sigara içen kon. doktöre sordu: esvap oluyorlar. Bunların da koyu renklerden olmasına dikkat ediniz. Resimdeki Truvakar en son mo- dellerden biridir. Elbise siyah ipek pi- ke, manto beyaz ipek pikedendir. Man- tonun düğmeleri, şapka, gantlar ve portföy elbiseye uygun olarak siyah - tırlar. M.F. doğrul. Bir sinema yıldızının aşk hikâyesi l areeki — öelç Zi Maks Şmelling ile Anni Hayatta Gördüklerimiz evlendiler? Anni Ondra : “Şe;-elling Amerikaya giderken benimle evlenir misiniz ,, sualini sormuştu, diyor. Orada mağlüp olynca kendisine tek kelimelik bir telgraf çektim: Evet! Maks Şmeling Anny Ondra buki o0... O mahçup tavrıyla susuyor, mü-< temadiyen havadan sudan bahsediyordu. Ben dayanamadım. Birdenbire ağlaya- rak: — Hayret dedim.. sizin gibi iri yan bir adamın bu kadar mahçup olacağını aklı« ma getirememiştim. Nedir bu sözler, bun- ların şimdi s&ırası mı? Fakat © hâlâ susuyordu, kamarotlar çanlarla ortalarda dolaşmağa başlamıslare dı. Vapurun düdüğü sert sert çaldı. Elimi bedbin bedbin Şmeling'e uzat- tmt — Allah muvaffak etsin dedim. Döndüm ve yaşlı gözlerle çekilmek U- zere olan iskeleye dönerken birdenbire elimden çekti, telâşlı idi — Anny, Anny, benimle evlenir misin? İdedi. Kendisine çok kızmıştım. — Şimdi olamaz dedim. Gelinlik elbi- sem yok, sonra nikâhı kıyacak olan papaz treni kamrmış. Vapur ayrılıyor. O göz yaşlarını men- diline siliyor. Ben de söylediğim sözlerden dolayı büyük bir viedan azabı dum, Hamas Amerikada Maks'ı dövdü, ben bu haberi alır almaz derhal telgrafhaneya düyüyor- Bir saat sonra, Lamac, Franto, Maka | Kostum ve kendisine şu tek kelimelik teh grafı çektim: «Eveto Tevkifler, Mahkümiyetler Eminönünde oturan ameleden Şa- banın elbisesini çalan İsa hâkim kara- riyle tevkif edilmiştir. ** Balıkpazarında yağcı Nurinin dükkânında bir teneke zeytinyağı ça- larken yakalanan sabıkalı hırsızlardan Mustafa Sultanahmet ikinci sulh ceza karariyle tevkif edilmiştir. * Şark Şimendifer kömürlüğünden bir küfe kömür çalan İbrahim 3 ay, 15 gün hapse ve kömürün sirkat malı olduğunu bilerek almaktan suçlu İs- mail de | lira para cezasına mahküm edilmişlerdir. Tramvaylarda — Oğlum bu nireye vanı?. — Yolun sonuna. — Oturacak yer va mı? — Aradığın kadar. — Peki beni kaç paraya iletirsin? — Sen ne veriyorsun?. — Hele, biyol sen di baham! Bunun — covabını tramvay kalkmıştı. Kondoktör gülüyor, ihtiyar yerdeki paketine sarılmış: gidiyon? Naz itme hele. Ne istersen vireceğim, Beni vatman — vermlğş — Dür ülen! Nireye hemşerilerin yanuna ulaştır, he mi?! di« ye bağrıyordu. Muazzez FAİK

Bu sayıdan diğer sayfalar: