16 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Lehistanda bir aile faciası Kocasını yılana sokturarak öldürmek isteyen kadın kaz- dığı kuyuya kendisi düştü, yılan tarafından öld Madam Pastnick Varşovadan bildiriliyo! #Kocasından kurtulmak isteyen bir ka- dın, büyücü bir çingene karısı ile yaptığı müşterek bir plâna kurban gitmiş, erkek kurtularak, kadın ölmüş, çingene de cina- yet mahkemesine sevkedilmiştir. Zabıtanın yaptığı tahkikat neticesinde Bütün tafsilâtile ortaya çıkan bu aile faci ası hakkında Leh gazeteleri gu malümatı vermektedirler : Varşova para borsası — simsarlarından Pastnick bir kaç gün evvel çok keyifli bir balde evine dönmüştür. Oturduğu apart- manın kapısını açınca her gece olduğu gi- bi yine kansile karşılaşarak hiç yoktan bazı sebeplerle, kavga edeceğini tahmin ettiği halde bu sefer öyle olmamış, mutat hilâ - fina karısı ortada görünmemiştir. Borsacı merakla yatak odasına girince feci bir man- zara ile kargılaşmıştır. Alt üst olmuş bir yatağın içinde k yatmak- tadır. Elinde kuvvetle sıkılmış ölü bir yı- lan vardır.. Karısının kendisinden kendi aleyhinde plân kurduğundan haberi arını cansız ol bıktığından ve olmayan Pastniek çok — müteessir ol - muş, kadının zehirli bir yılanın taarruzuna uğrayarak öldüğünü ve can havlile de yıla. ni öldürdüğünü zannederek pek büyük bir teessür ve heyecana kapılmıştır. Derhal odadan dışarı fırlayaray yukanı katta yatan hizmetçiyi uyandırmış ve diğer taraftan telefonla bir doktor getirtmiştir. Doktor kadının bir yılan sokmasından öl- düğünü söylemiş, yılanın da en müthiş ze- hirli cinsinden olduğunu anlatmıştır. Doktor ile Pastnick arasında bu sözler teati edilirken doktorun gözü karyolanın altında duran bir kutuya ilişmiş, kutu tet» kik edilince Pastick bundan ademi malü - mat beyan etmiş, hizmetçiden kutunun ne olduğunu sormuş. aldığı <cevap şüpheyi büsbütün davet etmiştir. Hizmetçi: — Bu kutuyu iki gün evvel bir çingene kadın getirdi, bunu madama veriniz, fakat sakın ağzını açmayınız, baçıncın felâket gelir dedi. Ben de içine bakmadan hemen madama götürüp verdim. Demiştir. Bunün üzerine doktor kutuyu açıp tet- GÖNÜLİŞLERİ rile, ister sevişerek evlenmiş olunuz, bu kadının istikbalini karartma; yoktur. Bahusus anne olmak üzere bu- lunan bir kadın sokağa atılmaz. Onun- la nikâhınızı da yapınız, çocuğunuz göz- lerini dünyaya gayri meşru bir çocuk ©- Tarak açmış olmasın. Karınızı Bebdaht etmeye Hakkınız yoktur «İki senedir evliyim. Karım şimdi ge- be. Tabiatı hırçın ve sinirli. Olur olmaz geye kızıyor, beni de kızdırıyor. Evde bir kavga bir gürültüdür gidiyor. Bu kızla #evişerek değil, ailemin zorile evlendim. Hattâ aramızda henüz nikâh da yoktur. Fakat simdi nikâh yapmak üzereyiz. Halbuki öte taraftan, bu kızla evlenme- den evvel bir başka kadınla sevişiyor- dum. Yalnız o kadın evli. Ne yapacağı- gı şaşırdım. Bana bir yol gösterini Ankara: A, Ş. N. G. Bir defa seviştiğinizi söylediğiniz ka- din evli olduğuna göre artık ondan hayır yoktur. Kaldı ki bugün kocasını alda- tan bir kadın yarın sizi de aldatabilir: Şimdiki karınıza gelince, gebe ka - dınlar ekseriyetle sinirli olurlar. Bu 2a- manda erkeğe düşen vazife sabir ve ta- hammül göstermektir. İster ailenizin zo- yaşında iken evlendirmer. Zaten bu yaşta bir çocukla evlenilemez. Bu kız, daha ne ev mes'uliyetini, ne de analık kik etmiş ve yılanın bu kutunun içinde ge- tirilmiş olduüğunu anlamıştır . Pastnick bu sefer de karısının bir çin- gene tarafından suikaste uğradığımı zan - netmiş ve polise müracaat ederek, çingene- yi tutturmuştur. Çingenenin tutulması ile facia da meydana çıkmıştır. Çingene karısı evvelâ inkâr ettikten son- ra, demiştir ki: — Madam Pastnick beni bir gün çağır- dı, yorum, o kadar nefret etsin ki bir daha e- ve gelmesin, beni bırakıp kaçsın, bunun için büyü yap dedi, bana istediğim kadar da para verdi. kocamın benden nefret etmesini isti- Ben büyü yaptım, lâkin büyü sonra büyüyü kuvvetlendirmek için bu yı tutmadı, landan istifade etmek lâzım geldiğine kani oldum, fikrimi madama söyledim, © da kabul etti ben kutuyu açmamasını kendisi- ne sıkı sıkı tenbih etmiştim. Kim bilir de- mek merak edip kutuyu açmış ve bu felâ- kete uğramış. Müstantik büyücünün bu ifadesile kana- at etmemiş, rınca, kadın: — Madam kocasını öldürmek içi çingeneyi biraz daha sıkıştı kim senin anlıyamı bulmasını benden rica demiştir. yacağı bir çare ti, ben de bu çareyi buldum Madam ile çingene kazdıkları kuyuya kendileri düşmüşler, gene de cinayet mahkemesine sevkedilmiş- tir. madam ölmüş çin - İlân kuleleri Şehrin 60 muhtelif yerine 3 metre S0 santim kutrunda afiş ve ilân klü- beleri yaptırılması - kararlaştırılmıştır. Bunların bir kısmı hususi surette yap- tırılan elektrik tesisatiyle aydınlatıla - cak ve bu suretle afişlerin gece güzel bir şekilde görünmesi temin edilecek- tir. Belediye mimarları tarafından bu iş etrafında projeler hazırlanmaktadır. Yakında işe başlanacaktır. hakkınız * Edirnede İstasyonda K. Y. Doğanı Bir baba hiç bir zaman kızını on dört yükünü taşıyacak kadar kuvvetli ve ha- war değildir. Kaldı kâ aranızda küfüv farkı da vardır. Kızcağını beyhude ha- yallere düşürüp zehirlemeyiniz. * Heybelide Cevdet: Askerliğinizi bitirmeden hiç bir taah- hüde girmeyiniz. Askerlik yapmak üze- re başka bir şehre gidebilirsiniz. Ar - kada kalan nişanlınızı kontrol edeme - yince şüpheye düşersiniz. Hem kızı bed- baht edersiniz, hem kendiniz bedbaht o- lursunuz. TEYZE SON POSTA Mareşal Pilsudski'nin kalbi ehistan istiklâlinin kahramanı mü - teveffa Lehistan cumhur reisi Ma - reşal Pilsudakinin ölümünün — yıldönümü münasebetile Beyoğlunda Terra Santa — Arzı Mukaddes kilisesinde dini âyin ya - pildi. Anadolu ajansı da Varşovadan bil- diyor ki: Leh cumhur başkanı, ordu genel müfettişi ve hükümet azaları pazartesi gü- nü Vilnaya hareket edecekler, ve salı gü- nü Mareşal Pilsudskinin kalbi, kert mezarlığında hazırlanan kabre kona- Vilna as- cakmış! Leh istiklâlinin kahramamı Mareşal Pil- dine konulacak kalbi, bana, asırlarca sür - müş olan Lehistan istiklâli mücadelesinin İbüyük kahramanlarından — Kosciuszkonun ölürken kendi kanile yazdığı iki kelimeyi hatırlattı: Finis Polonia! Lehistan bitti!.. iki kelime, yüz elkli yıldanberi, ümit- j en acı manasile ifade eden bir söz olarak bütün dillere geçti. Kosciuszkonun kanı ile Pilsudskinin kal- 'ılu aşık olmuştur. hıklarından biri idi. Türk ordusu Merzi - fonlu Kara Mustafanın kumandasında Vi- Orta Av. kral Jan Leh imdat yanayı muhasara ettiği zaman, rupanın bu muazzam beldesini byeskinin kumandasındaki ordusu kurtarmıştı. Bir asır sonra da, Rusya Çarı, Avustur. mparatoru ve Prusya kralı Lehistanı Jan Sob - sdeki düşmanlığını u- inda taksim ederlerken, yeskinin Viyana öz Lehlilerin imdadına biz Türkler koştuk. Mağlüp olduk ve Lehistan istiklâ hutarak, kurtaramadık. Fakat Lehliler anlamış- | Türk atlarının Vistul ır « müuğundan su içtiği gün kurtulacaktır! lardı: Lehistan, Zaman zaman büyük milli kıyamlar ol- du. Butilar ateş ve kan ile boğuldu. Nite- kim 1794 te Leh mil |ko da böyle bir milli kıyamın kahramanı tperveri Kosclusz- Loldu ve öldürüldü. Nihayet cihan harbinde Galiçyaya gön- derdiğimiz bir Türk kıt'asının atları Vis- tul urmağından su içliler. Ve cihan harbin - den sonra, Lehliler iki asra yakındır hasret yaşadıkları milli istiklâle kavuştular. Reşad Ekrem Koçıı Kadınk eti Yaz kıyafetleri | | Size bugün küçük bir yaz caketi veriyo- rum ki.. şimdiye kadar giydiğiniz yün işle- rinden tamamile ayrı bir modöle Tyrolien. Düz beyaz yünden yapılmış önü ve e- tekleri kırmızı, siyah, sanı, yeşil renklerle işlenmiştir. Onu yazın beyaz keten esvaplarınızın Üerine giyebilirsiniz. — Belinize işlemelerin içindeki renklerin birine uyan süet veya deriden takacağınız bir sentür bu çok zarif ve sade kır kiyafetini daha güzelleştirir. M. F. sudakinin Vilna askeri mezarlığındaki lâh- | bi, Leh milletini istiklâle kavuşturan yolda | Lehistan, Avrupanın eski ve büyük kral- | alih Mahmut, İstanbulun en ta- nınmış avcılarındandır. Çok — ger- miştir. Çok görmüştür, çok adam tır. Buna rağmen aşağıda - okuyacağınız yazıyı ve bunu takip edecek olanları ge- tirip önümüze koyduğu zaman itiraf e- deriz ki anlattığı şeylere inanmakta güç- lük çektik. İstanbulun meşhur avcisı bi- zim şüphe dolu bakışlarımız karşısında isyan etti. Bütün vakaların yaşanmış olduğunu, kahramanlarının kısmen sağ, kıamen ölü bulunmalarına rağmen mu- hitlerinde herkesçe tanındığını, anlat- tıklarını bizzat ağmlarından dinlediğini ve bunu her zaman ispat ödebileceğini söyledi. Bunun üzerine biz de çok meraklı olan bu hikâyeleri koymakla beraber ha- kikat oldukları bahsında kendisini oku- yucularla başbaşa birakmayı — münasip gördük. okuü « şeyleri Merkez mu « ı Aşağıda (yacağınız İstanbul postahanesi habere den — Bay Fağzından |dim: | — sOtuz sene ka dar oluyor. Genç - evlen. Medi - üze - âmirlerin « Âşir'in dinle « n, henüz miştim. dine battı Bay Âşir tinde (Maan) posta merkezinde muhabe- ve memuru idim. İstasyon *le kasaba ara- sında takriben bir kilometre kadar bir me- ule vardı. Evim kasabada olduğu için ak-« ..m sabah bu küçük yokuluğu yapmağa mecburdum. Medinede hacılar bulunduğu zaman çok muhabere olduğundan bazen gece geç saatlere kadar vazife başında kal dığım da olurdu. Bir akşam yine biraz ge- çikmiştim. Güneş grup etmek Üzere idi. Merkezden çıktım. Kasabaya doğru düz şoseyi takibe başladım. Kasaba ile şimen- |İdüler istasyonunun ortasına yakın bir yer- *| |de çatısı çökmüş, boş harap bir ev vardı, etrafı yıkık duvarlarla çevrili olan bu evin yanına yaklaştığım zaman ortalık artık ka- İrarıyordu. Zaten gelip geçen pek az olan yolda bu saatte kimseler' yoktu. Yoluma İ|devam ederken önümde küçük, yavru bir |siyah kedi peyda oldu. İnce bir sesle mü- İtemadiyen miyavlıyarak tenha yol üstünde sağa sola koşup duruyordu. O kadar gü- İzel, cana yakın bir şeydi ki dayanamadım nımp eve götürmek istedim. Fakat ayakla- İmmin arasında dolaştığı halde bir türlü tu- tamıyordum. Oradan oraya sıçrıyor, bir türlü elime geçmiyordu. Bir aralık yolun sağ tarafındaki kumluğa atladı. Ben de inat ettim hayvanı mutlak yakalamak istiyor- dum. Ne kadar zaman geçti hiç bilmiyorum birden kedinin önde ol - duğunu gördüm. Ürktüm, etrafıma bakın- dım görünürde yol filân yoktu hiç tamıma- dığım düz kumluk bir yerde idim. Alnım- dan ter damlıyordu bunalmış bir halde i- dim. Kendimi topladım. Aklıma gelen bir âyeti okuyup üfleyerek güzlerimi kapadım. Biraz sonra baktım kedi benden dört bet metre kadar ilerde büzülmüş, büsbütün kü çülmüş bir halde bana bakıyordu. Orta - hk ağanyor, sabah öoluyordu. Nerede £ - dim?. Bütün gece nerelerde dolaşmıştım? uzamakta Geceleri yolcuları çöllere sürükleyen kara kedi Anlatan: Salih Mahmut Şimdi ne yapacaktım?. Başımda şimşek gie bi çakan bu suallere bir türlü cevap bulas miyordum, Kedi hâlâ karşımda hareketsiş duruyordu. Ona arkamı döndüm ve sür' - atle nereye gittiğimi bilmiyerek ilerlemeğe başladım. Hiç arkama bakmıyordum artık, ütün âsâbım bozulmuş, boşanmıştı. Üze- f edemiyeceğim garip bir hal, bir ağırlık vardı. yak sesleri işitiyorum gibi geliyordu. Gü- Arkamdan mütemadiyen a. meş doğmak üzere idi ben hep ona doğru, aydınlığa doğru gidiyordum. Birden bü« yük bir hafiflik hissettim. Karşımda güneş bir parça belirdi. Renk renk altın saçlar 4 hudutsuz kumlara yayıldı, serpildi. Dön « düm baktım. Arkamdaki kedi kaybolmuş. tu. Durdum üstüm başım toz toprak için- de idi. Saçlarımın aralanna kumlar dol « müuştu di tım. Biraz dinlendikten sonra etrahı iyice gözden geçirmeğe başladım. Doğu tara « fında ufukta belirsiz halde Maan görünü. yordu. Arada bir kaç saatlik yol vardı. Öğleye doğru kasabaya gelebildim. Al. lera meraktan çılgın bir hale gelmişler İs « tasyona merkeze gidip sormuşlar. Oradam akşam vakti ayrıldığımı anladıklan sonra bütün bütün endişeye düşmüşler. Jandarı malara müracaat etmişler. Herkes beni a. ryamaya başlamış. Başıma gelen hali oldu. ğu gibi anlattım. kindim, silindim bir sigara yak « Yerli bir ihtiyar bir daha ezandan sonra yoldan —yalnız geçmemekliğimi ve böye le bir hayvana benzer bir mahlük görüne €e hiç bakmıyarak yoluma devam etmeklb #imi tavsiye etti. Komşular geçmiş olsur diye evime geldiler. Bu felâketten sağ ve sâlim kurtulduğum için ailem bir kurban bile keserek dağittı. Bana ihtiyat tavsiye eden ihtiyar Mu « anlı şunları da ilâve etmişti: (Böyle şeyler buralarda sık sık değilse de ara sıra gö » rülür. İnsan daima müteyakkız ve kendi- ne hâkim kalarak onlara uymamaya, ka- pılmamaya dikkat etmelidir. Bunların pe- şine düşüp uçurumlardan düşerek yarala- nanlar, ölenler olduğu gibi bütün bütün kaybolup bir daha hiç dönmiyenler de vare dır. Ben bir kaç defa böyle garip mahlük- im. Fakat iç bir zaman öne m için zararlarını görme- dim. Size de bunu nasihat ederim. Böyle bir şeyle karşılaşınca ilk yapılacak şey*o- nunla hiç alâkadar olmıyarak, hattâ başka şeyler düşünmeğe gayret ederek yola de« vam etmektir. Bay Âşirin hikâyesi burada bitti. Kendi- sine teşekkür ettim. Kendisini benimle bes raber dinleyen mutasarrıflıktan müteka « it Bay Ethem de bizzat başından geçen bu- na benzet bir vak'ayı bize anlattı Salih Mahmut Yarın Bu sayfalarda Belgrat intıbaları Ercümend Ekrem Talu Çöken Boğaziçi: İstinye Suat Derviş Tarihten sayfalar: Beşik alayı Reşat Ekrem Koçu Korkunç maceralar Salih Mahmut ! l » »

Bu sayıdan diğer sayfalar: