9 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SIHHİ BAHİSLER — Sinir hastalıklarının en fenası: Uykusuzluk Kaç saat uyumal;yız. uykusuzluk vücutte neler yapar, uyumak için .ne gibi tedbirlere baş vurmalıyız ? Yazan: Dokto: r Ftem Vassaf a Ş Sinir hıfzıssıhhasında uyku en Tüzumlü bir gıdadır. Uykusuzluk ise; sinir hasta - lıkları arasında, tedavisi uzun süren, bün ye, karakter, üzerine en çok zatar vere - nidir. Cümlei asabiyei merkeziyenin, maki- ne faaliyetini arttıran günlük ve bazan ya gecelik mesaisi g: lerde bir uyu şukluk ve yorgunluk meydana getirir. yorgunluk kandan dimâğa, dimağdaki v ku merkezine intikal eder. Yebe in hazım yolile intikal eden yemek. lerin ve içkil zehirleri de kana intikal eder. Bu suretle mihanikt ve fiziyolojik tesirlerin birleş - mesile artık göz kapaklarımız kapanmağa ve esnemeğe başlarız. ü uykunun bir müjdecisi gibi gelen ne, vücutta artan rehavet, nihayet bizi en mes'ut bir rüya hayatına kavuştu- yur. Uyku; uyuyabilmek saadetini bilenler için — kıymeti kadar büyüktür., ölçülemiyecek İyi bir uyku uyuyanın sabah neşesi ye - rindedir. Kuvveti yerindedir, zekâsı işler, düşüncesi bozuk değildir. Sinirler bütün bir gece elde ettiği bu istirahatten — sonra artık yeniden faaliyete atılmağa hazırdır. Programla yaşıyan insanlarda uyku w- yumakta zorluk pek gözükmez. Muntazam banyo, gıda, hareket, va - zile disiplini, uykuyu da saatinde yaptı - n Fiziyolojik uyku yaşa göre tayin edil - miştir. Çocuklarda uyku büyümeyi kolay - laştırır. Süt çocukları on sekiz saat uyu - mak ihtiyacındadırlar. Orta y 10-15 arası ve her halde on si oyumak İüzumunu hissederler. Yaş ilerle- dikçe uyku saatleri azalır. Otuz yaşını ge- çen insanlarda uyku sekiz saati geçmemeli- dir. Çok yiyen ve az hareket eden insanlar. da şişmanlık arttıkça uyku da beraber ar- tar. Gündüz uykularını uyumadan gi çocukları tten fazla Dü geçiren pek az şişman insan tanırım. — Şöyle bir kestireyim, diye vapurda, yelda, bir otomobilde, bir toplantıda uy - kusunu bir çeyrek saat olsun güzelce ah - verenler pek çoktur. Tabit uykunun haricinde gündüz uy - kuları öğle yemeklerinden sonra bir saat- Hk bir şezlong uykusu hazmi de kolaylaş- | tnr. Ekseriya yaz zamanlarında serin bir ağaç gölgesinde ve yahut bir deniz kena - mında bir çam korusu içinde geçen uyku- ları gece evdeki uykuya feda edenler ek- sik değildir. Uyku zamanlarını şaşırıp ta sabahlıyan- har, bir poker masası başında, güneşin do- #uşunu hâlâ mehtap zannedenler de var- dır. Böyle gayri muntazam Ve programsız geçen hayat sinirler özerinde büyük dar » |beler yapar. Uyku zamanının bozulması ve saatlerin intizamar. yüzünden nevras - teni buhranı geçiren pek çok bayan — ve y hastalar tanırım. İşte o zaman uyku ihtiyacını sun't bir vasıta ile elde etmek yollarına düşerler. Çok defa uykusuzluk |başağrısı şeklinde kendini gösterir. O za- an bir aspirin alırlar. Arkasından bir da- ha, bir daha, ve fazlalaşan aspirinlerin ver- diği kalb çarpıntıları içinde bazan dinen (ağrılardan sonra bir iki saatlik bir uyku temin edebilirler. Fakat iş bununla kal - maz. Aspirin başağrılarını — dindirmemeğe başlar ve kendi kendine bir ilâç modası ortaya çıkarır. | Komşulardan ayni masa başında uy - | ettikleri kusuz kalan arkadaşlar tecrübe ilâçları birbirlerine tavsiye ederler. — Bir veronal alınız, bromüral kulla » Maamafih Lubinal daha iyi gelir: Ben Sülfünal kullanımnm. Kloralı tecrübe ettiniz mi bilmem? Bunlar pahalı geliyor- sa Bromüre alırsınız, diye birbirlerine uy« |ku ilâcı sağlığı verenlere tesadüf ederiz. — Bir uykusuzluk için hekime — gidilir miymiş? Eczaneye uğra, eczaci sana uy ku ilâcının âlâsını verir, diye uykusuzluk tan muztarip olan bu hastaları ilâçlara a- lıştırıyorlar, Va hastalar değiştire değiştire kullan - dıkları, uyku ilâçlarının altında mahmurlaşan gözlerini sımsıkt kapıyarak yataklarında —iki tarafa dönerek uyku beklerler.. Ve gü - neş doğduktan sonra bu hastalar sabah ya- taktan kalkınca vücut dinleneceği yerde aldığı zehirli ilâcın tesirile dehşetli bir yor- gunluk içindedir. Göz kapakları şiştir, dil paslı, ağız sc- dır, iştiha hiç yoktur, hasta herkese çatar. Evde kendisine selâm verenleri haşlar. He- le ev işlerine ait bir mesele sabahtan mü- nakaşa edilemez. Karakteri tamamen de- Bişen uyku hastasını bütün bu ilâçlar müt- hiş bir sinir hastası haline koyar. tesirleri ilâhının — gelmesini İşte © zaman biz sinir hekimlerine mü » racaat eden bu hâtaları tedaviye başlarız. Etem Vassaf Evkaf Umum Müdürü şehrimizde Evkaf Umum Müdürü Fahreddin iper şehrimize gelmiş ve evkaf işleri yakından alâkadar olmağa başla - mıştır. Umum Müdür, dün Evkaf başmi - marı Nihatla birlikte Heybelide yapıl - maktâ olan Camiin inşaatını gözden geçirmiştir . bt İki kız Kardeşin Sevdiği genç «İki kız. kardeşiz. Bulunduğumuz semtte bir genç vardı. Bu genci ben se- viyordum. Fakat henüz duygumu ken- disine izhara vesile bulamamıştım. Der- ken kız kardeşim bu gençle sevişti, ta- mişti ve nişanlandı. Ben ses çıkarma - diım. Göz yaşlarımı içime akıttım. Der- dimi içime gömdüm. Fakat evlenmeleri yaklaştıkça ıztırabım artıyor. Taham - mül edemiyeceğimi zannediyorum. Kar- deşimi bedbaht etmel iyorum, Fa- kat yarın enişte diye hitap edeceğim bir is adamın karşısında vaziyeli idare ede « miyeceğimi, hislerime hâkim olamıyaca- #imi sanıyorum. Ne yapayım ? » Süheylâ Çok nazik bir mesele. Her halde şim- dilik vaziyeti idare etmekten başka ça- ve göremiyorum. Zannediyorum ki 2a- mmanla ümidiniz kesilirse aşkınız da ted- NÜL İSLERİ ricen söner ve iki tarafı da bedbaht et- mekten kurtulursunuz. Bir taraftan da başka birisile evlenmeğe çalışınız. Ha - yatınıza yeni bir adamın girişi sizi kur- tarabilir. * «Mektep arkadaşlarım bep yüksek ve zengin ailelere mensup kızlar. Ben de onların bayatını yaşıyorum. Fakat Ben fakir bir kızım. Bu muhit içinde kendime hayat arkadaşı bulamıyacağım muhakkak. Halbuki bu hayat beni çok çekiyor. Bir hataya kurban gitmekten korkuyorum. Siz ne dersiniz? » Fahriye Bu muhitten uzaklaşınız. O hayatın il başımızı döndürebilir ve sizi fe- lâkete sürükliyebilir. * Beşiktaşta B. A. Hıçkını! Mademki dört seneden evvel evlene. measiniz, Şimdiden kat'i bir adım atmak- ta acele etmeyiniz. Bu yazı da burada ge- giriniz. İlerde vaziyetin icabatına göre hareket edersiniz, l Ezop'un dil hikâyesi K zu üzerinde ben de biraz durmak rum: arikatürist Orhan Ural'ın günün hâdiseleri içinden seçtiği bir mev- istiye- Dilsizler Cemiyetinin kongresi! Ah dilsiz vatandaşlar, hiç şüphesiz bir Uzvunuzun yokluğundan ötürü içinizde e- bedi bir acı vardır, Fakat bilir misiniz siz« |de noksan olan o uzuv bazan bizlere büyük Felâketler getirir: Bülbülün derler, çektiği dili belâsıdır. ne bile Bir varmış, bir yokmuş, çok eski - bir devirde Esope adında bir Yunan — filozo- |fu varmış. Bu adam Ksantos adında birinin kölesiymiş. Ffendisi bir gün eşine dostuna bir ziyafet vermiş ve Esope'u çağırarak: — Esope, davetlilerime yer yüzünün en değerli şeyinden yemek yap ve — sofrada başka hiç bir şey bulundurma! demiş. Esope çarşıya mış ve dilden kaç türlü yemek yapmak mümkünse yapmış ve Ksantosun davetlile- Tine ziyafet günü hep dil yedirmiş. Ksan- tos kızmmış: 4 bir yığın dil al- — Ben sana yer yüzünün en değerli $ yinden yemek yap demedim mi? demiş. Esope: — Size yer yüzünün en değerli -#eyini |yediriyorum, demiş, dostluk dildedir, sev. gi dildedir, san'at dildedir, bilgi dildedir; hakikatın ve aklın nâzimı dildir; insanları dilimizle idare ederiz, ve Tanrılara dilimiz- le ibadet ederiz. Ksantos davetlilere dönmüş: — Gelecek hafta yine buyrun! Demiş, ve Esope'a dönmüş: — Gelecek hafta bize dünyanın en ba- yağı şeyinden yemek yap ve başka hiç bir şey bulundurma! Diye emretmiş. Bir hafta sonra Ksantos ile davetlileri ziyafet sofrasına oturmuş ve filozof Esope önlerine yine dil soframızda yemeklerini Ksantos kendini tutamıyarak: — Bu ne Esope?! Diye baykırınca, Esope: sıralamış, — Siz emrettiniz, demiş, dil olmasa kös tülük olmazdı, dil olmasa düşmanlık ol- mazdı, dil olmasa cenk olmazdı; hata dil- den çıkar; yalan dilden çıkar, — iftira dil den çıkar, riya ve tabasbus dilden çıkar. İnsanları dilimizle âsi yaparız ve Tanrıla- ra dilimizle isyan ederiz. Ve Esope dilinin zarafeti sayesinde e- sirlikten âzad edilmişti, ve dilini tutmadı- & için Delfi sitesinde idam olunmuştu. Amerikada Amerikada dimağın ve düşünceni kuvvetini ölçmek üzere vücude geti- rilen bir başka âlet tecrübe edilirken Amerika gazeteleri mücrimleri meyda» na çıkaran bir Aletin icadından ötedenbe- ri bahsetmektedirler. Bunlar son nüshala- mnda bu Gletin yeni bir muvaffakiyetini haber veriyorlar. Biz de nakledelim: Nevyorktaki bankaların birisinin kasa- sndan 50,000 dolar çalınıyor. Müdir hır- fızlığın piyasaya aksetmesinden korktuğu için failleri bizzat aramağa koyuluyor. Hidisenin şüyuundan korktuğu için bir gün kimseye haber vermeden banka müs- tahdemlerini çağrıyor. Ve tahkikata başlı- yor. Onlara diyot kâ! R — Bu hırsızlığı bu şekilde hariçten kim- şe yapamaz. Bunu muhakkak imemurları- önz yapmıştır. Veznedar namusla — bir a- damdır, ondan da şüphe edemem. — Bina- enaleyh bizim aramızda bir hıtsızın bulun- duğunu maalesef kabul etmek mecburiye- tündeyim, hirsız içimizdedir. Siz ise bunu kabul etmiyorsunuz! Demek ki yalan söy- leyenler var. Eğer yalanı gösteren bir âlet olsaydı benim sözlerimin ne kadat doğru olduğu meydana çıkardı. Hakikatı kontrol eden bir âlet. Direktörün ağzından — çıkan bu son tu. Reşad Ekrem Koçu tığını Bize tahtelbahir sat Söyleyen dolandırıcı Pariste mahküm oldu Paris Ceza Mahkemesi İsmail Derviş isminde bir Mısırlıyı 18 ay hapse mahküm etmiştir. Bütün Fran- sız gazetelerinde alâka ile takip edilen ve çok meraklı safhalar arzeden bu da- | ;anın esası dolandırıcılıktır. Vak'a şu- | ar: İlk sahne 1934 senesinde Fransız - ların muhteşem bir vapuru olan Piyer- Lotide geçmiştir. İsmail Dervişin kim olduğu, nereden geldiği malüm olma- makla beraber sevimli bir hali olduğu için bütün kadınlar onun sihri altında kalmışlardır. Bir akşam güvertede İemsil Derviş Fransa yüksek mehafilinin tamıdığı mosiden bir kadın olan Madar 'Bour- din ile karşılağıyor. Yarım saat sonra birinci mevki ka- marada tekrar buluşuyorlar. Bu sefer İsmail Derviş kendisine yol verirken tfak bir tebessüm — ediyor. Kadın bu tebessüme lâkayıt kalmak isteme- sabah İsmail yen bir vaziyet ahyor... Ertesi da güvertede dolaşırlarken, Dervişe arkadaşlık için bir Fransız Madam yaklaşıyor : — Madam diyor, müsaade ederse - niz size İsmail Dervişi takdim edeyim. Prafesyonel bir kadın avcısı olan İsmail Derviş güzel kadını teshir et mek için bütün kabiliyet ve şeytanı ni kullanıyor. Ve o gün akşama doğru cümle böyle bir âlet hakkında, gazeteler- de bir şeyler okumuş olduğunu aklına ge- tiriyor. Evet bir profesör hakikatı meyda- na çıkaran bir âlet keşfetmiş ve tecrübe- lerini yapmıştır. Bunun üzerine direktör telefon vtehbe- rini karıştırıyor ve mücrimleri meydana çı- karan profesör Killer'in ismini buluyor. Görüşüyorlar, nihayet direktör, profe» sörle mütabık kalıyor. Killer bankaya geliyor. Ve memurları teker teker tetkike koyuluyor. Sıra 25 yaşında bir gence geliyor. Pro- fesör bunu bir inkemleye oturtuyor. —Elin- de bir âlet tutuyor, bu âletin üç tane İâs- mücrimleri meydana çıkaran âlet AÂleti yapan Profesör “Benim robotlarım yakında Amerikadaki bütün müstantiklerin yerini tutacaktır,, diyor, Nevyork bankalarından birindeki sirkatin failleri de bu sayede yakalandılar Bu borulardan — birinl diğ ü çüncüsünü de dizine yerleştiriyor. Bunlar ile kalbin darebanını, teneffük ve Gsabı tetkik ediyor, boruların yerleşt ae Akşam yemeğinde ne yediniz? e tik borusu vardır. ini — bileğine, tilmesi bitince, «bu mu?o başlıyor, ve intikal — ettiripi «Siz de bu paraların aşınlmasına — iştitali gibi umumi sualler sormağa nihayet sözünü hırsızlığa ettiniz mi? Asıl müşvik kim?» di yar. Bu sualle sörüe naruz kaldığı zaman tabif *l memurun nefesi daralıyor. Deveranda ini tizamsızlı kbaşlıyor. Ve profesörün bunları muntazaman kaydediyor. Çizgilı birdenbire inhinalar ve ivicaçlar peyda e âlet wallerde mübalâgalı çiz> giler gösteriyorsa © suallerin hakikata uys gun olup olmadığını söylüyor. Profesör banka memurlarından diğer beş kişide de ayni işaretleri gördüğünden altıya baliğ olan şüpheli memurlar polisa teslim ediliyor, Ve filhakika parayı çalan« ların bunlar olduğu istintaktaki ifadelerile tahakkuk ediyor. Profesör Killer'in böylece istintak ya« pan Robot'u şimdiye kadar 3500 den faz. la mücrimi istintak etmiştir ve bunların en aşağı yüzde yetmiş beşi hakkındaki hükmü doğru çıkmıştır. Söylendiğine göre profesör Robot Ale. tini daha ziyade tekâmül ettirmeğe çalıp maktadır. Ve gu iddinda bulunmaktadır: — «Benim Robot'larım yakında Amerk kadaki bütün müstantiklerin yerini caktır. » tülae izdivac talebinde bulunuyor. il Dervişin plânı Kadının asalete düşkün — olduğunu gören İsmail Derviş sözlerine şöyle başlıyor: — Ben Kral yim, Çocukluğum saraylarda hanedan arasında ve sultanların içinde geçti. Bayramlarda ve münasip zamanlarda bana hediye olark verdikleri mücev - herler mühim bir yekün tutar. Hemen hemen beş milyon franklık mücevhe- İrim vardır. Ben tembel tembel otur - masını sevmediğim için, Türkiyenin ve Fransanın devlet ricaliyle tanıştım, şimdi Ankarada mühim bir iş peşinde- yim, ve bu yüzden çok para kazana - cağım. Fuadın amca zadesi - Bu masallardan sonra mehtaplı ve aşkla dolan geceler geçiriliyor. Niha - yet Madam Bourdin Atinaya kalıyor — ve Derviş de İstanbula geliyor. Tekrar buluşuyorlar Kış geliyor. Sevdalılar Pariste bulu- şuyorlar, İsmail Derviş Türkiye Cüm- inmek mecburiyetinde İsmail —a ae aa huriyetinden mühim işler aldığını, Tür« kiyeye tahtelbahirler satazoğını, dev « let bonoları üzerinde işler göreceğini, yağlandıra ballandıra anlatıyor. Yal nız bir derdi var: Bu işleri görmek için vermesi İâzım gelen teminat ak « çeleri kifayet etmiyor. Eğer bir mik « tar para bulsa ilelebet müreffeh yaşa- yabilecek servete sahip olacaklar, ev- lendikten sonra çalışmıyarak, dünya- da seyahat etmekle ömürlerini geçire- cekler, kışın, Mısıra, yazın sü şehirle- rine gidecekler... Madam Bourdin delicesine sevdiği adamdan bu programlar için servetini esirgemiyor, 284000 frank kıymetin - deki hisse senetlerini, müstakbel ko » casının avucuna bırakıyor. Paraları alınca İsmail Derviş bunları satıyor, tabif kadını bırakıyor, doğru İsviçreye ka - çıyor. Ve orada başka kadınlarla para- ları yerken Madam Bourdin ceza mah- kemesine müracaat ediyor. Ve İsmuil Devrişi yakapaça Parise getirttiriyor « Neticede İsmail Derviş 18 ay hapse, 500 frank nakdi cezaya çarpılıyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: