15 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

15 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Orhan Selim KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 42 Alnının terlerini siliyor. Ustanın, bir| — Kuzum Sait, dedi. Şu benim işi yaz günü Kadıköy vapurunda gördü-|ihmal etme... ğü ateşçiye benziyor. Minimini adam ayaklarını delikten dışarı sarkıtarak o-| O gece evde ustanın anası, oğluna: turdu. Tam bu sırada, onun yanındaki| — Başka bir eve taşınalım, Nuri, delikte bir parmak adam daha bel-irdı.ıdedı Hem ucuz, hem de senin işine ya- Bunun da yüzü gözü kömür tozu için-'kın olsun. de, belden yukarsı çıplak ve üstüpüsile| Usta cevap vermedi. Fakat bütün bu da terini siliyor ve bu da ötekisinin |gece bunu düşündü. ikiz kardeşi gibi tıpatıp ona benziyor. Başka bir eve, başka bir mahalleye Çok geçmeden kazanın bal peteğini|taşınmak. Nereye? Kasımpaşaya.. İşi andıran boru delikleri bu birbirine ben-|Kasımpaşada. Hem orada daha ucuz ziyen parmak adamlarla doldu. Hepsilev bulunur. bacaklarını aşağıya sallandırmışlar bir| Gülizar uyuyordu. Birdenbire onu u- yorlar, bir yandan | yandırdı: ackip bir türkü söylüyorlar. Yalnız us-| — Gülizar, dedi. Anamın teklifine tanın duyduğu, sözlerini anlamadığı,İne dersin? Başka bir mahalleye taşın- çök kederli bir türkü... mak.. Ustanın yüreği burkuluyor. Dişleri-| — Sen bilirsin Nuri. Taşınalım. nin arasından ıslık çalarak bu kederli| — Peki amma Gülizar, bu mahal - türkünün makamına uyuyor. leyi, mahallemizi bırakırken hiç yüre- Birdenbire omzuna bir el dokundu. | ğin yanmıyacak mı? Uykudan apansız uyandırılan bir cep-| Gülizar cevap vermedi. Onun için he nöbetçisi gibi sıçrıyarak silkindi. O-İher yer birdi. Nurile ve Ömerle bera- muzuna dokunan adam: — Amma dalmışsınNuri, diyor. Ne wakit geldin? Seni tâ karşıdan tanı - dım.. Ustaya bu sözleri söyleyen Saidtir. İmalâtlı Said usta. Üç dört yıldır bir- birlerini görmemişlerdi. Usta birdenbire öyle bir sevinç duy- du ki, çocuk gibi bağırarak Saidin boy- nuna atılmak istedi. Said soruyor: — Öyle nereye bakıyordun ? — Şu karşıki kazana... — Orda ne var? — Bilmem. .hiç.. ne bileyim bu zin- cirler, kazanlar, pervaneler, demirler karaya vurmuş deniz hayvanları gibi, Sait gülerek, ustanın sözünü kesti: — Sende teşbih merakı eskidenberi yardır, dedi, ben de yeni geldim bura- | “ ya, İmalâttan usta istediler. Sen nerde çalışıyorsun ? — Şurda... — Hal. Hüseyinin atelyesinde mi? — Evet.. — Akai herifin biridir... Seni be - nim atelyeye aldırayım... Usta yalyardı âdeta: — Çok iyi edersin.. ne zaman alabi- Hcmen olur mu?, — Xıımn ettin.. dökmecilerde çırak ayartmıyoruz. Hem fabrika, hem as- kerlik. Fakat elbette bir kolayını bu - luruz... İşbaşı düdüğü çaldı. Nuri usta, «akşama buluşuruz» de- yip uzaklaşan Saidin arkasından, dok- torun arkasından bakan bir hasta gibi bakarak atelyeye girdi. Akşam bir türlü olmadı. Makinelerin ra, ne ötekilere karışmamış, karışama- mış gören usta her dakika biraz daha kederleniyordu. Ona öyle geliyordu ki bu torna tezgâhı bile kendi dükkânın- daki torna tezgâhile hiç bir alâkası ol- mıyan, başka maddelerden, başka işler görmek için yapılmış bir makinedir. Paydos düdüğü çaldığı vakit Nuri usta atelye kapısında kendisini bekli - yen Saidi buldu. Havuzlara doğru yan- yana yürüdüler. Büyük havuzda bir torpido kızağa çelıilmişei. — Şunı bak, dedi. Altından suyu gekilince cakasını nasıl kaybetmiş.. Nuri usta sordu: — Harp çabuk bitecek mi dersin? Ben dükkânı kapattım. Tezgâhı filân sattım. Hata mı ettim, dersin?. — Harp çabuk bitecek diyorlar. Tez- gâhı kime sattın? — Bilmem tanır mısın, bir Ali usta wardı. Benim eski dükkân komşusu, Son zamanlarda işini büyültmüştü. O, aldı. — Askere gitmedi mi? — Bedel verdi. Hem gitmez ııığ ol. sa.. İşini uydurmasını bilir. Yürüdüler. Ayrılırken usta' *| Ustayı görü ber oldukta nsonra. Onun için bütün dünya yalnız Ömerle Nuriden ibaretti. i Bu dünyanın bir kenarından bakan bir de kaynanasının yüzü var.. Sabahleyin erkenden usta, anasına: — Kasımpaşaya gidin de ev bukm bugün, dedi.. Sokağa çıktığı vakit bakkal dükkâ - nını açıyordu. Durdu. Bakkalla uzun uzadıya şurdan burdan konuştu. Fa - kat mahalleden taşınacaklarını söyle - medi. Medreseli mahalleye saparken Ali ustanın çırağı Hasanla - karşılaştı. Hasanın üstünde asker elbisesi var. ce eğildi, elini öptü. — Seni görmeğe geliyordum usta, |dedi.. gidiyorum. Hakkını helâl et.. Durdu. — Yutkunarak, kıpkırmızı, sanki çok caki bir kabahatin özrünü di- liyormuş gibi: — Yenge hanımın da ellerinden ö- İperim, dedi. O da hakkını helâl etsin.. Beraber yürüdüler. Ayrılırken usta: — Hasan, dedi, biz de mahalleden taşınıyoruz. Kasımpaşaya gidiyoruz.. Hani, ne yalan söyleyim, bu Kasım - paşaya gitmek cepheye gitmek gibi bir şey geliyor bana.. Orda fabrikada çalı- şayorum. Amele olduk senin anlıya » cağın.. Hani şeytan, git gönüllü yazıl.. «Tek gözüme bakmayın, beni de Ara- 5bistana, Kafkasa filân bir yere gön - derin» de diyor.. Hasan: — Etme ustam, dedi, çoluğun çocu- ğün var. Gün gelir gene dükkânını a - çarsın... Usta güldü: — Bizden geçti artık o iş Hasan... dedim ya.. Kasımpaşaya gidiyoruz.. Bülbülderesinel... e KASIMPAŞADA İLK GECE Kasımpaşaya taşındılar. Mahalle, bir yokuşun etrafına dizili kararmış tahta evlerin mahallesiydi. Geceleri tersane işçilerinin, Lâz kayıkçıların, İstanbullu bahriye çavuşlarının — toplandığı bir kahvesi ve bir Yahudi bakkalı var. Nuri usta yeni evine ilk geldiği ak- şam eşikten içeri kederli girdi. Anası ve Gülüzar ona yeni evlerini şirin gös- termek için ellerinden geleni yaptılar. İki kadın aralarında konuşmadan, birbirlerine açılmadan gizli bir ittifak aktetmişlerdi sanki, Evin erkeğine ü- züntü vermemek, onu, sanki hayatla- değişen hiç bir şey olmadığına inandırmak istiyorlardı. Evin ocağı daha yakılmadığı için o gece beyaz peynir, zeytin, ekmek ye- diler. Anası, oğlunun asık suratına ba- kıyor ve: — İşte istediğin oldu, Nuri, diyordu. Bir kaptan fazla yemek ne olacak, bir kat elbise yeter, diye söylenip duruyor- dun, Allah bizi ne dosta, ne düşmana muhtaç etmesin de sade zeytin ekmek yeyelim, razıyım... işe gidefken ÇArkası var) | İkümeti, şimdi şunları kabule âmadedir: SON POSTA Yeni Boğazlar mukavelesinin he sonundan evvel imzası bekleniyor (Baştarafı 1 inci sayfada) hasıl olmuş ve mütehassıslar ba anlaşma dairesinde maddeleri tesbit ile meşgal olmağa bBaşlamışlardır. Mütehassısların vazifelerini yapmaları ve tamamlama- ları için bugün öğleden sonra yapılacak içtima tehir edil- miştir. ( Umami kanaat, yeni Boğazlar mukavelesinin hafta sonundan evvel, yani perşembe veya cuma gü- nü imza olunmasıdır. Harp gemileri hakkındaki itilâf Montrö, 14 (A.A.) — Boğazlardan harp zamanında harp gemilerinin geçişi hususunda bugün öğleden sonra muvakkat bir formül kabul edilmiştir. Bu formüle göre, Milletler Cemiyetinden bir vazile alan harp gemileriyle Türkiyenin iştirak ettiği bir anlaş- manın ifası zımnında icap eden harp gemileri Boğazlar - dan geçebilecektir. l-—vuı-ra—ohıö—uıılı&ııw ko Muhtelif heyeti murahhasalar hükümetlerinden bu|nan kaldırlmasına razı olmuştur. Gayri me'mul bir bapta talimat istemişlerdir. Bu talimatın bu gece gelmesi bekleniyor. Fransızlara göre vaziyet Montrö, 14 ÇALA.) — Havas muhabiri bildiriyor: Öğrenildiğine göre, İngiliz delegelerinin Londradan aldık- Tarı son talimat çok elâstikidir ve pek yakında bütün taraflarca kabul edilebilecek bir uzlaşmaya varılmasını ümit ettirecek bir| Fakat Framsa ile İngiltere, İtalyasız bir iş yapılamıyacağı mahiyettedir. Siyasi müşahitlerin söylediklerine göre, büyük Britanya hü- ! — Türkiyenin talebi veçhile Boğuzlar kaldırılman. — 2 — Sovyet barp gemiler gemilerinin, harp cınasında, Boğazlardan komisyonumun Tamış bulunuyorlaro demektedir. Romanya Dış İşleri Bakanı Belgrad, 14 (Hususi) 01 tülesko, Boğazlar konferansında hazır bulunmak üzere göne kadar Montrö'ye hareket edecektir. Biber çıwalları I Bısıkletçılerıınız Romanyadan geld İçinde Polis memurları Zabıta Tevfik isminde bir adam yaka- lamiş ve müddeiumumlliğe vermiştir. Tev- fik eski vapur idarelerinden birinin me - muruüdur. Bir iki gün evvel Tahtakalede boya ve baharat ticareti yapan Nesimin dükkânına gitmiş: — Siz bir müddet evval vefat eden ai lenizden oldukça mühim bir servet tevarüs ettiniz ve bunu hükümete haber verme - diniz, eğer hükümet bumu haber ahrsa ce- zası ile beraber bir kaç bin lira para ödi - yeceksiniz, diye söze başlamış ve bu me - seleyi hükümete ihbar etmemek için uyuş- ma teklifinde bulunmuştur. Nesim basit bir şantajcı ile karşılaştığı- mı sanarak: — Haydi canım işin mi yok, ben böyle | sına iştirak eden bisiklatçilerimiz dün gürültülere pabuç bırakmam demiş ise de | Bisikletçilerimiz puvan hesabiyle bu varüs ettiği servete mütcallik bir çok şey- lerden vukufla ve en hurda teferrüatına ka- dat bahsederek Nesimi her şeyi pekâlâ bil- diğine inandırmıştır. Bundan sonra da Ne- simle Tevfik arasında pazarlık başlamış- Di (Baştarafı 1 inci sayfada) Tevfik bu işi hükümete haber verme - bu yüzdendir. Habeş çeteleri bir taraf- Habeş çeteleri gittikçe çoğalıyormuş mek için Nesimden bin lira istemiştir. Fa- tan Adisababa cenup hattını kesmeğe kat Nosim bu parayı çok yüksek lıılmu.'çahpyol. diğer taraftâan — Adisababa - ve nihayet Tevfikle 600 liraya uyuşmuş -| Dessic hattmı kesiyor, ve Harrar etra- tur, yoRS fında dövüşüyorlar. gePka F e B ae Vaziyetin, Adisababayı - tahliyeye — Amma, benima şimdi param yok, ya- |sebep olacak derecede vahamet peyda rın gel, parayı vereyim demiştir. Tevfik |etmesi muhtemeldir. Çünkü demiryo- Romanya bisiklet Federasyonu tara fiından 148 kilometrelik yol m ku bulmadığı takdirde cuma veya cumartesi günğ yeni vele imza olunacaktır. IHyıılırııiımıyıl Roma, 14 (Hı_)—]wrııhd'lııi gazetesi Boğazlar konferansından bahseden bir yazısında «Tü gazlar meselesi üzerinde sür'atli bir anlaşma — yapmak Köstenceden şehrimize gelimi; n min müsabakayı kazanmışlar, fert İ Tevfik ayak diremiş ve Nesimle ailesine, te- | Je de bir ikincilik, bir dördüncülük bir de beşincilik almışlardır. Rc:mımıı buıkleıçıhı zıhtımda goı termektedir. Habsburglarm geçişine dair olarak Sovyetler Birliği tarafından kabul $ lecek bir uzlaşma bulunması. Buna mukabil, İngiltere, bugünkü ve yarınki mıntaki Taşmalarla biribirlerine bağlı devletlere nit gemilerin ge? bestisini derpiş eden 23 üncü madde hakkında kat'i mul ni muhafarza etmektedir. n l İyi haber alan mahafilin teyid eylediğine f Türk ve Sovyet murahhas hey'etleri arasında noktai nazar ayrılığı kalmamıştır. Şimdiki halde, Fransız murahhas hey'eti, İıııdlıı: yetler Birliği arasındaki noktai nazar ayrılığını gidem Tışmakta ve bu hususta hakem rolü ifasına gayret Bu fikir ayırlığı, müstakbel Boğazlar mukavelenamesi € içinde mıntakavi anlaşmaların tatbikine ait bulunmaktad Alman menbalarının verdikleri haberler Avdeti üç sen€ Geri bırakılm Paris, 14 (A.A.) — Echo de gazetesi, Londradan istihbar edi Belgrattan gelen ve Alman « turya itilâfnamesinin gizli bir # sinin Hababurgların saltanat müf na getirilmeleri meselesinin te buna muvafakat edip dükkândan çık - mıişlır. Tevfik çıkar çıkmaz da Nesim doğru polise müracaat edip vak'ayı eksiksiz an- latmış: — Na yapayım, bu parayı vereyim mi? diye sormuştur. Bittabi polis kendisine bu adamın yakalanacağını söylemiş, fakat: — Sen'ona şimdilik sadece yüz lira ver, o yürz lirayı da hemen şimdi bize göster demişlerdir. "Tertibat alınıyor. Nesim yüz lirayı vermiş, polisler bu « mun numaralarını tesbit etmişler, ayrıca pa- raları da işaretlemişlerdir. Ertesi gün de 3 sivil polis Nesimin dük- kânma gitmişler, iki memur biber çuvalla- rının İçine girerek gizlenmişler, bir polis te bir müşteri gibi tezgâhta oturarak mal almıya başlamıştır. Bir müddet sonra da Tevfik gelmiş, Ne- simi görmüş, 600 İirayı istemiştir. Ne 600 lirayı tedarik edemediğini, ancak yüz lira bulabildiğini, mütebakisini de blâhare vereceğini söylemiş, Tevfik te — şiradilik kaydile yüz Hrayı alıp dükkândan çıkmı- ya Bazırlanmıştır. 'Fakat bu srada tezgüh- ta müşteri sifatile oturan polis — yerinden kalkmış, çuval içinde bulunan diğer iki lu münakalâtı ile Deasie yolu kesilecek olursa Adie;babanın vaziyeti fenala - şır. İtalyanların Adisababayı — tahliye- den başka, Mmuhasaradan kurtulmak için dövüşmeleri de beklenir. Roma, 14 (A.A.) — Adisababa'dan gel:n haberlere göre General Gelo - so'nün kıtaatı dün sabah Mega'yı İr - galo'ya bağlıyan Yavello şehrini işgal etmişlerdir. Diğer birtakım haberlere göre Habeş çetelerinin taarruzundanberi Adisaba - ba - Cibuti demiryolu münakalâtı dur- muşlur. Bu haberlgre İtalyan mühen- dislerinin Habeşlerin berhava etmiş ol- dukları köprüyü yeniden yapmağa ça- lışmakta oldukları ilâve edilmektedir. rak tekzip etmiştir. polis te meydana çıkarak Tevfiği yakala: mışlardır. Tevfiği teşvik eden varmiş "Tevfik yakalanınta suçutu itiraf etmiş: — Artik ortada inkâr edecek Vvaziyet kalmadı. Fakat ben bu adami tanımazdım. ekim o da beni tanımaz, bana banları dişçi Davit öğretti ve beni bu işleri yap « Çekoslovak Başvekili Viyana, 14 (A-A.) — Hodf raya gelmiştir. Kendisi mü! seyahat etmektedir. Hodza, ne lovakya sefaretine, ne de fedi p wekâlet dairesine gitmiştir. mıya © teşvik etti demiştir. Bunun üzerine dişçi Davit te narak getirilmiş, fakat Davit T! madığını, kendisine iftira edildii miştir. Zabıta gerek Tevfiği, Davidi haklarında tanzim edilet birlikte müddeiumumiliğe sevk! müddetle tehir edildiğini natık V Ha dilz eee ddi uyandırmaksızın karşılanmıştır. Metaksas İtalyaya gi £ Atima, 14 (AA) — Anadolu mın hususi muhabiri bildiriyor: Ehefteros Antropos gazeteni, B Metaksasın İtalyaya bir seyahat n yazmıştır. Başbakan bu haberi kf aya Hariciye Nazırı Mf

Bu sayıdan diğer sayfalar: