21 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

21 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H'Yreddın beyın geıımıw toplar dÜmdik duran İspanyol gemisinin gü - '—hlını karmakarışık ediyordu. LPıı'ıyollıı bunun üzerine artık tes- ha oldular Çok aeçınzdcn İspanyol donanma - .' en büyük ve değerli gemilerini ve n sekiz bine yakın askerini ölü veya iya" va doğru uzaklaşıyordu. — a BAŞKA NELER OLDU?... Söz uzadıkça uzuyordu. Hayred - "ı beyin on bir yıl içinde Cezayirde V8 civarında yaptığı kahramanlıkların b biri diğerinden daha büyüktü. Le- Ventler bunları büyük bir iftiharla ye- anlatmakta devam ediyorlardı. — Bunların içinde hiç şüphesiz en büyük ve heyecanla dinlemekte olan, Yeni leventlerden Küçük Ali idi. | c!uyiı sahiden heyecanlı yıllar ya- ı'Pıııycil amiralı denizden Cezayir | %lıe yürüdüğü sırada Telemsan | Sultanı İbni Hamun da yirmi bin A - | Tap askerile karadan yola çıkmıştı. Ya- | Tinda ayrıca İspanyollardan üç bin pi- Yade ile yedi yüz süvari vardı. —| İspanyol kumandanı Telemsan sul- j =lnm gelmesini beklememişti. Çün- MM kuvvetine çok güveniyor, ke 'Uğu parlak zaferin bütün paymı ndisine saklamak. istiyordu. Bu açık gözlüğün cezasını ağır bir ürette çektiği sırada Telemsan sulta- | fi yolda bulunuyordu. İspanyolların — Söradığı korkunç bozgunu öğrenince : ziyade ilerlemekten vazgeçti ve | 8eriye döndü. 4 Fakat Hayreddin bey kolay kolay Snun ynknsını bırakamazdı. Kazandığı i tamamlaması gerekti. Hayreddin bey Melina kaidi Hasan - Beyin yanına yedi yüz piyade ve iki Fin Arap süvarisi verdi. Melinaya #ünderdi. Hasan bey - İspanyollardan alıman bir kısım atlar, zırhlar ve İspanyol si- uhile şehre girince halk tarafından '—lııı bir sarette karşılandı. İki bin fap silâhlanarak onun etrafına top- | -Hı Bunu gören Sultan artık kaç - | ::. başka çare göremedi ve böyle İspanyollar — piyade oldukları için Stride kaldılar. Her taraftan kuşatılın- " hlmz yedi yüz süvari Tenez kale -| Tili, *ne kaçabildi; diğerleri kılıçtan geçi- İshak Reisin ve onlarla birlikte öl- h —Ütn kahramanların intikamları alı- "İıyıeddı beyin eline binden çok dnçmupıu Bunların arasından a- & yaralı olan ve İspanya kralının ak- Ku tndan bulunan Ferdinandı hususi €ve koydu. Onun her türlü rahatı- SA bakı Baktığı gibi yarasının büyük bir M tedavisi için emir verdi. Dliu esirlerden bir kısmı kervan - —.,İın bir kısmı artık yanmamakta biş eski hamamlara kapatılmıştı, fa- büyük bir kısmını koyacak yer bu- *damıyordu. | ılhrieddııı bey bunların da ayakla - kı Zincir vurarak şehre salıverdi. Şe- | ahalisinden dileyen her hangi bir :" Çağırıp kendi işini gördürüyor - F"Ğnandm yaraları geçtikten son- İ © da Cezayir kalesi içinde diğer e - BU atacma bapsedildi. h inlerce esirin ayaklarında zincir o M bile ellerini kollarım sallıyarak şe- “Son Posta'nın tarihi tefrikası Fakat fırtına devam ediyor ve İs -|hir içinde dolaşmaları —kı k bir i, haykırdı: orkuluydu. Jibaret bir kafile karaya düşen gemile- |* erkek sesi, haykırdı: / Banyollar hiç bir yardımda bulunamı - |Bunların her biri şehirdeki yerlilerden İtin sökülme ve parçalanma işinde çalı- h Kumandan Ferdinand bir kurşun - Ağır surette yaralandı. N.ıııımk'ınk dağınık bir halde Va -|kepimizin hayatı tehlikededir. na karar verildi, zaten elde bir çok ke- Zindanların bitirilmesine daha bü « reste vardı. Bunlar karaya düşen İs -|yük bir gayretle devam olundu. — SON POSTA Kıhrınıınlık, aşk, heyecan ve macera KORSANIN KIZI Yazan ; Kadircan Kaflı Numara : 32 lı!rrı kişiyi .hıklııı şehri ele geçirirler- | sıyordu. Bunlar bir gün ayaklarında di. Bunun ıçln Cıuyınıı ileri gelenle-|zincir olmasına rağmen başlarında bu- ri Hnyr_ııddfn_lf?_m konağıma gittiler: |lunan bekçilere saldırdılar; henüz İs- — Bir dileğimiz vardır. panyolların ellerinde bulunan Adaka- Dediler. leye doğru kaçmağa başladılar. Hayreddin bey onları her zamanki Bu haber şehirde duyulunca liğ ibi güler yüzle karşıladı l'ııın:iu. oran ikramda bu- büyük bir telâş kapladı. Eğer bu beş Yorülari ena ll ğ yüz esirin isyanı diğerlerine de sirayet ee eder ve hepsi birden baş kaldırırlarsa Pa Eüliki ni büyük bir felâket olurdu. Bunun için Cezayir ahalisi hermen silâhlanarak dı- şarı fırladılar. Esirlerin arkalarından koştular. İspanyol esirlerinin kaçarak kendile- rine doğru geldiklerini gören Adakale- (deki İspanyollar da sandallara bindiler, onlara doğru koştular. Fakat Hayred- din bey kaleden sıkı bir top ve tüfek ateşi açınca sandallardan bir kaçı dev- rildi, diğerleri de geri kaçtılar. Halk ile esirler arasında olan kav - gada bunlardan yalnız doksan — altısı anlattı - Dediler. düHıyreddin bey bu sözleri haklı gör- Karşılıklı konuştular, Esirleri kılıçtan geçirmek olamaz - dı. Azad etseler gene silâhlanıp Ceza - yir üstüne gelecek olan orduya girer - lerdi. p Bunun için onları sağlam zindanla- atmakta: öremi :; n başka çare göremiyorlar- sağ kaldi. En sonra halkın da yardımile ve e- HEÇNAĞA Dey İç . Te MA LA sirleri çalıştırarak zindanlar yapılması- ders oldu. panyol gemilerinin parçalanmasile el-| Bitince de bütün esirlere kaçmıya- edilmişti, caklarına dair yemin ettirilerek oraya Hemen işe kapatıldı. Boşlınnı bekçiler ve bekçi- Üç yerde Cezayirin pek meşhur e-İlere yardım etmek üzere otuz levent lan zindanları yapılıyordu. Bu sırada be' yüz İspanyol esirinden konuldu. (Arkası var) Satış Sağt Sahış dlanr eza İst. Dördüncü İcra Memurluğundan : 24131 İkraz No, sile Hasan Sabri tarafından borç alman 400 lira muka- bilinde Vakıf Paralar İdaresine birinci derece ve birinci sırada ipotekli olup tamamına yeminli üç ehli vukuf tarafından 1556 Bin beş yüz elli altı lira kıymet takdir olunan Kasımpaşada Camü kebir mahallesinde Kasap soka- ğında eski: 8 yeni: 6 No. hi sağı 14 solu 11, Arkası, 1, 2, 6 Harita No. l mahaller cephesi 9 metroluk yolla mahdut Zemin katı: Karosimen — antre, bir sofa, bir oda, bir helâ, Karosimen döşeli mutbah, çimento gusulhane, Mutbahta gömülü küp. Üst katı: Bir sofa, üç oda, bir helâ ve boğyumunda kömürlüğü ve bir kuyuyu ve elektrik tesisatını muhtevi ve mutasarrıfının tahtı işgalinde ve umum sahası 91,78 metro murabbar olup 49,50 metro | murabbaımda — mebna ve geri kualan sahası bahçe olan, beden ve bölme duvarları kâgir, döşeme ahşap, haricen — sıvasız bir kâgir evin —tamammın tamamı açık arttırmaya konmuş — olup mesinin 12 / 9 / 936 tarihinden itibaren dairemizde herkes tara- fından görüleceği gibi 22 / 9 / 936 tarihine —müsadif —salı günü saat (14 den 16 ya kadar dairemizde açık arttırma ile satıla- caktır. Arttırma bedeli muhammen kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde en son arttıranın teahhüdü baki kalmak üzere 7/10/936 tarihine müsadif Çarşamba günü saat 14 den 16 ya kadar dairemizde yapılacak olan ikinci ar ttırmasında gayri menkul gene muhammen kıymetinin 9675 ini bulduğu takdirde en son arttırana i- hale edilecek ve bulmadığı takdirde 2280 numaralı kanun hükümleri- ne tevfikan satışı geri bırakılacaktır. Taliplerin muhammen kıymeti- nin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesini veya milli bir Banka- nın teminat mektubunu hâmil bulunmaları lâzımdır. —Müterakim vergiler ile Vakıf icaresi, taviz bedeli ve belediyeye ait tenvirat ve tanzifat rüsumu satış bedelinden tenzil olunacaktır. 2004 — numaralı ic- ra ve iflâs kanumunun (126) ımcı maddesinin dördüncü fıkrasına tevfikan bu gayrimenkul üzerinde ipotekli alacaklılar ile diğer alâ - kadârânın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile fâiz we masarife dâir olan iddialarını, ilân tarihinden itibaren (20) yirmi gün içinde evrakı müsbitelerile bildirmeleri, aksi halde hakları tapu sicillerile sâbit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kala- cakları cihetle alâkadârânın işbu maddenin mezkür fıkrasına göre hareket etmeleri ve daha fazla malümat almak isteyenlerin 4777 dos- ya numarasile müracaatları ilân olunur. «551» Liseler Satınalma Komisyonundan: Yeni açılacak okullar için 7435 lira bedel tahmin edilen 625 adet dersa- ne sırası 36 adet yazı tahtası 20 adet yemek masası 27/8/936 Perşembe günü saat 16 da İstanbul Liseler muhasebeciliğinde toplanan - Komisyon - da kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır. İlk teminat 558 Liradır. Bu işe ıtııhı_KmuynıSdnewlqmdeMlüpw Bu işe girecekler ilk teminatlarını Liseler mühasebeciliği Veznesine yatırarak kapalı teklif- lerini belli saatten bir saat evvel Ticaret Odasının yeni sene vesikası ve bu .mmmummmummmw yını eksiltme kanununa göre kapalı zarflarına koyarak Komisyon Başkan - h—vııııılıdılüm «293n pnnı-! -Saya 9 vaya iniyordu. Tâ, gerilerden çatlak, ka- 8 Rl.l' Şl'h' . Arabalar, ağır ağır çamurlu yoldan, o6- müyor musunuz?. Kayış gibi gergin. Pullu oğkmun çerisi, Meriç ve Ergene kenarlarında yaz kış durmadan daolaşır « — Abe gün karardı, Süleyin mola et-|dı. Onlarda âdetti. Çeri delikanlılarından sin o karayağız delikanlılarl.. İbişin Süllü, eğersiz atı üstünde bir iki oynaştıktan sonra hayvanını ileri sürdü ve arabalardan birinin perdesini çekti: — Elendi (*) mola ediyor ana, çıkar oracıktan bir angi mezecik te, akşama tüt- sü yapalım!.. — Gene içecek misin abe Süllü (**)? Delikanlı, atından sıçrıyarak, yere at - ladı ve hayvanının, ipini, arabanın çen - gellerinden birine düğümledi. — Ba akşam içim yanıyor ana, içmez « sem kavruluruml.. Üzüm bağlarının yanındaki çayır ya » vaş yavaş çadırlarla doluyordu. Kuru ve keskin bir gürültü, bütün ovaya yayılıyor. çocuklar çıplak karınlarını şişirerek, otlar üstünde alabildiklerine koşuyorlar. Ateşler yamyor, dumanlar, Kara ormana doğru alabildiğine uzanıyordu, Süllü, tabakasından kalın bir sigara ya- karak yavaş yavaş yürüdü ve çergibaşı İb- rsamın çadırı önünde durdu. Reis, yeşil çi- menlerle kapanmış toprağın yumuşak ta - rafını ararken sordu: — Abe Süllü, ne gezersin öyle bapı - boş?. Git babanın yanına da, dokunsun adamcağıza bir angi hayırcağzın!.. Süllü, onun çakır gözlerine, hırça gibi sert bir sakalla sertleşmiş yüzüne baktı: — Abuş burada mı efendi?. dedi. Çeribaşı doğrulmuştu. Kaşlarını çata - rak delikanlının yamık, kuru yüzüne, kor gibi parlak gözlerine baktı: — Ne yapacaksın?. — Çığır onu, bir çift lâfım varl.. Reisin suratı asılınıştı. Elindeki sivri bü- yük temel çivisini yere atarak, avuçlarını birbirine vurdu ve omuzlarını kaldınp dü.- şürdü: — Gel ardımdan!. dedi. İkisi de ölkeli ölkeli yürüdüler ve kü- çük, kara bezli bir çadırdan içeri girdiler. Süllü kapının önünde dimdik durarak bek- ledi. Çeribaşı, köşede toprak — tencereye patates doğruyan kadına seslendi: — Abuş, lâmbayı yak ta gel, Süllü seni pay etmek istiyort.. Kadın heyecanla doğruldu ve başı- nı çevirdi. Deli « kanir ona yalvarır gibi bakıyordu ve | gözlerile: — «Razı Dol, razı ol!.» de - mek ister gibi gü- ılüyoı ve bekliyor- du. Çeribaşı karısına dikkatle — bakıyordu. Genç kadın, başından yemenisini attı. Gür siyah saçları yuvarlak omuzlarına dökülü- verdi. Süllü sevinçle oynaştı ve toprak ü- zerine serili keçi poatlarından birine otur - duz — Bu güz rahmet az düştü efendi, A - buşun gönlü kurudu. Talihin varsa, kışa suyunu sen verirsin, yoksa, bana kalır.. Çeribaşı homurdandı ve ayağa kalka » rak dikkatle karısının yüzüne baktı: — Susma Abuş, söyle, bu güz kuru - dun mu?.. Kadın önüne bakarak susuyordu. Çeri- başı ağır bir küfür savardu. ve kapıdan bızla fırladı. * Gece içinde bütün çadırların önlerinde ateşler yakılmıştı. Dümbelekler, kemanlar, zurnalar alabildiğine oyun havaları çalı « yor, kızlar, bol paçalı, yırtık ceketli kara- yağız delikanlılar ortada dmmıdıı dö - nüp oynuyorlardı. Bu gece dövüş vardı. Çeribaşının siyah çadırı içinde dövüşün ilk faslı başlamıştı. Çeribaşı İbraam ile, İbişin Süllü karşılıklı yere çömelmişler, Abuşun — verdiği dölu maşrapalarla durmadan içiyotlardı. Artık bu şana, ilk anda kendini gösterecekti. Kim çabuk kusar, çabuk sızarsa partiyi o kay - bedecek, Abuş elden gidecekti. Bütün bu şenlikler hep bu yüzdendi. Kızlar, durma- dan, pul pul paralarla süslü göğüslerini, - muzlarını titreterek İstanbul tellisi oynu - yorlar, ihtiyarlar, uzaktan çadıra bakıyor- lardı. İçlerinden biri derin derin içini çektir — Efendinin takıya dayanı vardır, se - kiz okka içse, «Hıhle demez. Yüzünü gör- (*) Trakya Çingeneleri resirlerini «efen- di» diye anarlar. (**) Süleyman. Yarınki nushamızda : Kazadan - sonra Çeviren: Nurullah Ataç biri, birinin kadınına göz koydu mu böyle bir imtihana tâbi tutulur, kazanırsa kadın onun olurdu. Kazanmadığı takdirde de ga- lip rakibine beş sene Haraç verir, onun u« şağı olurdu. İbişin Süllü de, iki bahar A « buşla sevişmiş, nihayet böyle sıkı bir dös vüşe karar vermişti. Çadırların ortasında bir meydan açıl « mıştı ve dört kenarda, kuru dal parçalarile tazelenen ateşler yanıyordu. Çeribanam çadırında Abuş, hep korku ve endişe ile parlıyan gözlerini Süllünün İözerinde gezdiriyordu. Dışandan durma- dan haykırmalar, keskin kahkahalar du « yuluyor, genç kadın, vücudunu sıkan dar ve pullu yeleği, bol şalvarı, esmer biz et yığınile dikleşen yarı açık göğeü ve boy - nundaki beşibirliklerle iki erkeğe durma- dan rakı uzatıyor. - Çeribaşı İbrahim, kız- gan gözlerile Süllüye bakıyordu. — Boğazın kavrulursa, Abuş sana su versin İbiş oğlu!.. İkisi de birbirlerinin — sızmıyacaklarını anlamışlardı. Çeribaşı yanıbaşında boşal - mış düran rakrı testilerine baktı ve saydı: Altı.. İçine bir endişe düşmüştü. Elini ağır ağır kaldırarak delikanlı ile alay eder gibi tekrar etti: ı — Ha, abe ne susuyorsun, Sülesenel. Boğazın kuruduysa Abuş sana su versin!. Süllü daha ağır baatı: — * ; — Abuş bana su vermez, dudağını ve- recek efendi!. dedi. Çeribaşı hızla doğruldu ve ayağa kalke tı. Gözleri ateş saçıyordu. Yumruğunu kal- dirdi. vez — Yürüt.. diye bağırdı. Çadırın kapısından hızla meydana h « ladılar. Abuş da arkalarından koştu ve a « teşlerden birinin kenarma uzanarak avuç- larını çenelerine ve dirseklerini — toprağa koydu ve gözlerini açtı. İki erkek, soluyordu. Çeribaşı: altoğlu yürül.» dedi ve ikisi de bir anda çarpıştı « lar, Bütün çeri halkı susmuş, kemanlar, * dümbelekler, avazlar durmuş, gölgeler san- ki taş kesilmişti. Uzaktan yalnız kavak yapraklarını uçu « Tan rüzgürın ve ine €e ince akan Ertge- mnenin sesi — vardı. Çeribaşı: «Dav « ran!e diye soluya « rak hızla yumruğu- nu kaldırdı ve ileri atıldı. Kalabalıktan bir ses: — Süllü gidiyor!. diye bağırıyordu. Sül- lü büyük bir çekiç gibi havaya kalkan yum- ruğa gözücile baktı, sonra tıpkı bir hngı gibi, başını ve vücudunun üst kısmını î: rek, koştu, koştu, koştu ve başile çeribaşı« nin karnına müthiş bir tos vurdu. Çeribaşı keskin bir çığlık kopararak el lerini açtı ve sırtüstü, toprağa yuvarlarndı. kıvrıldi, iki kat oldu ve inledi. Ortalıkta bir anda keskin çığlıklar kop« müuştu. Genç kızlar, delikanlılar, çocuklar dur« madan haykınıyorlar, dümbelekler dur « madan kuru kuru ötüyordu. Çatlak bir ses, gürültü arasında haykırdı: — Abe bizim yeni çeribaşımız Süllü mü? İnceli, kalınlı sesler, keskin haykırışlar- la cevap verdiler: — Hey, heyyyyyyler. Süllü hâlâ soluyor ve dumanlı gözlerle yerde kıvmlan çeribaşıya bakıyordu. Bire denbire koluna beş sıcak kadın parmağı geçti ve iki çıplak kol boynuna — dolandı. Süllü, siyah bıyıklı, çatlak dudaklarının - cak nefeslerle kapandığını duyarak doğ « ruldu: Abuş manldanıyordu: — Benim güçlü erkeğim!.. Taksim — bahçesinde Halk Oporeti Bu akşam 21,30 da büyük müsamere ŞiRiN TEYZE / Ayrıca orta oyumü, elektrikli — kukla, monoloğ — v.s. sreememen Ca l di

Bu sayıdan diğer sayfalar: