24 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

24 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B A —— — Tarihten sayfalar : Hatice Sultana Lâtin harflerile Sarayı yapan mimar Türkçeyi öğrenmişti, Arap - harflerile bir türlü yazamıyordu. mektuplar Kceği fakat Yegâne çareyi Lâtin harflerile yazmakta buldu Yazan: Reşad Ekrem Koçu Hatice Sultan güzel, ince bir kadındı On dokuzuncu asır başlarında, Osmanlı Paratorluğu siyasi felâketler içinde yur Yazlanırken imparatorluk tahtına oturmuş *dan üçüncü Selim, memlekette bir yeni. yapmak, devletin teşkilâtını — Avrupa Yevletlerinin şekline benzetmek, Avrupa leniyetinin nimetlerinden, © zaman ko- YA bir taassup içinde bulunan kendi mem- ttine de tattırmak istemişti. Etrafına u- Yanık fikirli bazı memleket çocukları top- gti Üçüneli Selimin en samimi t - Takarları arasında üç tane kadım siması gö- Tünüyordu ki bunlar padişahın üç kız karâ deşi idi: “Hı—ı Sultan, Beyhan Suktan, Şah Sul- Bunların içinde de bilhassa Hatice Sul- Tan, güzelliği, zekâm ve zarafeti ile tema- Yüz etmişti. Erkek kardeşinin bütün ısla - KŞt teşebbünlerinde samimt bir müyaviri a. 1 Hatice Sultan Adilşah Hasekinin kızı Ü Lakebi yokuşunu çıkarken talk” bir Henk ile tezyin edilmiş zarif bir türbe gö "inür. Burada büba oğul, Üçüncü Mus » Ha ile üçüncü Selim yatmaktadırlar. Tür- benin yanındaki kapştdan Lâleli camüne ir. Bu kapının hemen solunda, hanımel- Ve yaseminlerle örülmüş parmaklıklı Pencereden bir merkat daha görülür burada da Adilşah Haseki ebedi uyku- dalmıştır. Hatice Saltan 24 mayıes 1762 de doğ- k Doğduğu zaman İstanbulda üç gün Rece donanma yapılmıştı. Ön yedi ya- Köda iken de Seyit Ahmet Paşa ile ev - e h ki Tei Üçüncü Selim kendisine o ka- bir sevgi ile bağlı idi ki, Osman :l-nu an'anesine göre #ultanlar ha- ,_:-lsa.s.ımuı.iıwıoıu... esnasında, Danimarka sefiri Ba » dö Hülg'ün Büyükderedeki yalısını Fevkalüde hopuma giderek sefirin uğramıştı. Sultanın bu ani ziya- pek ziyade mütehassis olan sefir sultanı parlak bir surette kar » b Hatico Sultan Baron dö Hübş'ün yalısını K parklarını gezdikten sonra on- * olmuştu. Kendi sarayını da ta- &ttirmek ve böyle bahçeler yaptırmak _.""lndı bulundu. Bazon da — kendisine 4T ve ressam Melling'i tavsiye etti. ice Sultanın sarayı, Nebâdâbâd, o w çubukluk yaseminleri ile meşhur & Ortaköyde — Defterdarburnunda idi. “Yin selâmlik dairesinde ressam Mel- k"î' derhal bir daire tahsis olunmuştu. Vanı İine ayrıca «Sultan mimarlığı» ün » Verilmiş ve bir maaş bağlanmıştı. Mel. _h':*nuıı işe başlamıştı. Sarayın bir kıs- f!'fı K p dehili tertibatını değiştirdi. Sade ve ç bir üslüp ile tezyin etti. Melling, vmi- B TEsam, nakkaş ve bahçıvan» olarak .,_':nı. bir taraftan saray inşaatını idare AA A, diğer taraftan bahçelerin, park - ş Plânlarını çiziyordu; ufak modelle - ı.k“l;_-ı-mı. sultana takdim ediyor ve her| kh’—.Hınu Sultan tarafından, — büyük şılanıyordu. Mimar, Hatice Suktan sara - yında büyük bir hürmet görüyordu. Az bir zaman içinde türkçeyi mükemmelen ko- nuşmağa başlamıştı; fakat arap harflerini bir türlü öğrenemiyor, mükemmel konuş- tuğu halde, bu harfleri bir araya getirerek bir tek satır bile yazamıyordu. Halbuki ar- tist Melling, yapmak istediği şeyleri sul - tana (âtif ve selis bir üslüp ile yazmak, an- Tatmak istiyordu. Bunun için çok güzel bir Ççare buldu. Muhterem, güzel ve — sevimli sultanına lâtin harflerini öğretti ve büh'” dan sonra artist ile, Hatica Sultan, a lâtin harllerile yazılmış türkçe mektuplarla mu- habere ettiler. Üçüncü Selim, Hatice Sultanı sık sık zi- yaret ederdi. Bü ziyaretleri esnasında Mel- lingin vücuda getirdiği eserleti görerek fev- kalâde beğeniyordu. — Padişah, Mellingi Beşiktaşta bir saray inşasına memur et - ti, ki Mellingin Beşiktaşta yaptığı bu sa » rayın yerine, sonradan Çirağan sarayı ya- ldı. Hatice Sultan sarayı, İstanbulda misil - siz bir şöhret kazanmıştı. Melling bah - çede ağaçlardan bir çıkmaz yol, dolam - baç, Lâbirent yapmağı teklif etti: Boylu, yaprakları gayet sık ve dalları makasa ge- lir ağaçlar, gül, leylâk ve akasyalar dikil- di; bunların arasında dolambaçlı, yanla - maçlı yollar yapıldı. Üçüncü Selim bir gün kız kardeşine gelişinde bu bahçede dola - gazak Fevkalâda eğlendi. Hatice Sultan, diğer bir gün da bu bahçeye cariyelerini sahvermişti. Kızların çiçekli dolambaçlar arasında yollarını kaybetmeleri, gen ve şüh kahkabalarla çıkmağa — çalıştıkça dönüp, dolaşıp ayni yere gelmeleri pek eğlenceli olmuştu. Sultanın bundan sonra cariyelerine bah: şedeceği en büyük lâtüf, Lâbirentte eğlen- melerine müsaade etmek olmuştu. İstanbuldaki ecnebi elçiler bile Hatice İSultanın sarayını görmek, bahçelerini gez- mek isterlerdi. Bunun için Mellinge mü « racaat ederler, sanatkârın tavassutu le mü- saade alırlardı. Sultan bu ecnebi misafir- lerine çıkmazdı. Fakat onlara saray şeker- lemeleri, buhurlu kahveler, nefis şerbet » ler ikram ederdi. Hattâ, sarayının her ta- rafını gezebilmeleri için kendisi en tenha bir köşeye, hamam dairesine çekilirdi; gengâzenk somaki mermerlerden yapılmış olan bu hamam, cidden İâtif ve zarif idi. Bir gün Hatice Sultan sarayını ciki Si - cilyav gefiri Kont dö Lüdof ziyaret etmiş- t. O zamanlar İtalya bir çok hükümetler. den mürekkepti. Sicilya adası ile Napoli bir krallık olup adı «İki Sicilya krallığıv idi. Sefir ve ailesi sarayı gezip dolaştıktan, büyük bir misafirlik görerek şerbetler içip, şekerlemeler yedikten sonra — kayıklarına dönünce, sultanın haşmetli bir hediyesi ile karşılaşmışlardı: Kayığa nadide Kişmir şalları, müzeyyen ve kıymetli Hind kumaş- | * ları, sırmalı çevreler, saray şekerlemeleri, gülyağı şişeleri konulmuştu. Bu misafir « perverlikten pek ziyade mütehassis olan Kont dö Lüdof, Hatice Sultana mukabela etmek istedi. Hem arzı şükran etmek ve bem de sanatkârane vazolardan ve nadide mücevherlerden mürekkep- olan hediyesini SON POSTA Cim Londosla karşılaşacak — olan Türk pehlivanının anlaşılması için ya- pılan seçmelerin finali dün Taksim |stadyomunda neticelendirildi Geçen haftaki müsabakalard? pö - rülen intizamsızlığa rağmen, Dinarlı |Mehmetle Kara Ali arasında yapılan dünkü final güreşi stadyoma üç bin - den fazla seyirci biriktirmişti, Müsabakalara tam saat dörtte baş- lanması, tertip heyetinin geçen hafta- ki tenkidlerden hayli mülhem olduğu- nü gösteriyordu. Hakemlerin-seçiminde de, hiç bir iti raza mahal bırakmıyacak kadar tam |bir bitaraflık gösterilmişti. Orta hakemliği, Galatasaraylı Maz- har Hocaya verilmişti. Yan hakemlik- lerinden birisini Çoban Mehmet, diğe- rini Cemal pehlivan deruhde etmiş - Herdi. Vakit geçirmek için yapılan ama - tör güreşlerinin neticelendirilmesin - - den sonra ringe evvelâ Dinarlı Mehmet pehlivan çıktı, ve uzun uzun alkışlan- dı. Ondan sonra hoparlörde şu sözleri duyduk: — Kara Alinin Mülâyim güreşinde sakatlanan sağ bileği şimdi doktoru ta- rafından sarılmaktadır! Bu sözler, bu dedikodulu final gü - Yeşinin geçirdiği safhaları bilenleri hay- li güldürdü. Çünkü Kara Ali, Mülâyimle yaptı- ği güreşin ertesi günü, sağ celinin sa - katlığından bahsetmiş, ve Dinarlı ile güreşemiyecek halde olduğunu söyle- mişti. Bu mâzeret, dün yapılan güreşle- rin tehir edilmesine sebep - olmuştu. Fakat bir gün sonra, Kara Alinin eli- nin iyileşmesinden bahsetmesi, ve gü- |* reşe hazır olduğunu bildirmesi yüzün- dendir ki, dünkü güreşlerin - tehirine küzum görülmedi. Fakat Kara Alinin bütün bunlar - dan sonra, bir haftadır kimseden giz - lemediği sağ elini, Taksim stadyomux da, ve güreşten üç dakika evvel dokto- runa (!) sardırması, hem de bileğini sardırttığını hoparlörle ilân ettirmesi hayli garip görüldü. Alaturka güreşleri hiç kaçırmadan takip ettiklerini söyleyenlerden bazı - ları: — Kara Ali hep böyledir... diyor « ler, ve izah ediyorlardı: — Onun her güreşte bir tarafı sa - kattır. Her güreşe bir tarafını sararak gıkar. Ve yenildiği takdirde onu be - hane eder. bayİ alöğlardı K Güreş meraklılarından birisi de, Ço- ban Mehmedin hakem konulmasını doğru bulmuyor, ve: — Çoban Mehmet, Kara Aliyi tut- maya mecburdur... Çünkü vaktile Ka- « ra Aliye, kendisine yenilmesi teklif olunmuştu ve Kara Ali, bu . teklifi, kendisine hayli para verilmesine rağ - Sayfa 7 Seçme Müsabakaları Bitti Dinarlı Mehmet, Kara Aliyi Yendi Cim Londosla Güreşecek Dünkü maçta Kara Ali ringe kolu sarılı çıktı, neticede güreşi bıraktı. Dinarlı Mehmet de galip sayıldı Maçı dikkatle takip eden seyirciler livan da, galibiyeti kazanmak ıçin, hiç bir Mamafi, çok tekrarlanmış da olsa, | tuvvet ve zekâ israfından kaçınmıyorlar. Kara Alinin, ringe sakat sakat çıkması b Mehmedin kırk beş dakikalık yüreşin er on beş dakikasında 120 saniye din- lenmeğe razı olmamakta haklı olduğu bel- k. Çünkü dakikalar geçtikçe ki, Kara Ali kuvvetine Dinarlı Mehmet ise, tekniğine ve... anlaşılıyor tecrübesine, Nefe- ve sine güveniyor. Çünkü Kara Ali, boğuluyor gibi solu- başlıyor. Dinarlı, Kara Alinin sarılı koluna iliş- miyor bile. Hem srasına göre, çok işine yaraya- men kabul etmemiş, fakat, o güreşle- | cağı halde. rin yapıldığı yerden çekilip gitmekle, Çoban Mehmede karşı hayli Mtüfkâr davranmıştı. * Dinarlı Mehmet - Kara Ali maçı Nihayet, saat tam 17 de iki pehlivan karşı karşıya getirildi. Ve tırnak mua- yenesinin yapılmasından sonra güreşe başlandı. Güreşte, seri hareketler görülmü - 'or. Fakat dikkatle bakılınca anla - şıliyor ki, Kara Ali çok kuvvetli, ve Dinarlı Mehmet, kuvyeti iflâa ettire- bilecek kadar teknik. H Kara Alinin ezici kuvvetinden öyle ustaca kurtuluyor ki, — alkışlamamak imkânsız. Kara Ali, Dinarlının, Maksosu inle- ten makaslarından müthiş kuvveti ve tahammülü sayesinde kurtuluyor. Kara Ali, Dinarlının bütün oyunla- rını, ezici kuvveti sayesinde kırıyor, ve Kara Ali, sonsuz kuvvetine rağmen, Dinarlı Mehmedi hiç bir tehlikeli kav - rayışa düşüremiyor. Biri yaman bir el. Öteki cıva. Biri tü tuyor, öbürü kurtuluyor, Ve en bedbin seyircilerde dahi kanaat var ki, ikt peh- kızını Hatice Sultana gönderdi. O gün te-Jsa olsun çekinmiyecekti. Fakat Mılluıı bu sadüfen üçüncü Selim de kız kardeşinde| muazzam işi taahhüde cesaret edemedi. Bu bulunuyordu. Bir melek kadar güzel olan Matmazel Lüdofa, Fransanm sabık İzmir konsolosunun kızı olan Matmazel Amürö refakat etmekte idi. İki genç kız Hatice Sultana takdim edildiler. Sultan, Matma- zel Lüdofun vakur ve sakin - tavırlarına, melek gibi yüzüne ve narin vücuduna hay- ran olmuştu. Matmazel Amüröye gelince, © da zeki bir esmer güzeliydi. Şen ve şuh bir kız idi. Bir ergenun getirildi. Matma - zel Amürö alafranga klâsik parçalar çaldı. Sonra iki kız beraber dans ettiler. Kız kardeşi matmazellerle meşgul olur- ken, üçüncü Selim ressam Melling We be - raber, bir kafee arkasından kendilerini sey- rediyordu. Kızlar Selimin pek hoşuna git- ti. Bilhassa danalara bayıldı. Mellingi gön- dererek tebrik ettirdi ve kızlara kıymetli hediyeler verdi. Mellingin Beşiktaşta yaptığı âaray da bitmişti. Sanatkâr padişah tarafından o ka- dar takdir olundu ki, Selim kendisine «Ser- mimaranı hüssan Ünvanını vermeği tasay- vur ediyordu. Üçüncü Selim Sarayburnunda kendisine mahsüus bir saray daha yaptırmak ve in - şaatı da Mellinğe vermek istedi. İstediği ve memnuniyet ile, takdir ile kar-İtakdim etmek üzere harikulâde güzel olan | kadar mermer kullanacak, masraf ne olur- | sarav yaptırttı. sırada evvelce Franşa — sefiri ile beraber gelmiş olan ve zamanın en muktedir mi - marlarından bulunan Mösyö Koffor de İs- tanbulda bulunuyordu. Melling onunla be- yaber çalışmak İstedi. Koffer, adını şark payitahtında ipka edecek muazzam bir â- bide yapabilmek fırsatını elde ettiğinden dolayı memnun, bu teklifi hararetle ka - bul etti. Saraya başlanmak üzere idi ki Na- polyon Bonapartın ani surette asker dö - kerek Mısin zaptettiği habari geldi. Sara - yın inşasından vaz geçildi. Koffer ve Mol- ling de Ormanlı padişahının yanından u - zaklaşmağa mecbur oldular. Az bir zaman sonra da Melling İstanbulu terketti. Melling İstanbulda kaklığı müddetçe, Hatice Sultandan gördüğü fevkalâde te - veccükten istifade ederek İstanbulun her tarafını gezmiş, Türklerin günlük hayatına, düğünlere, alaylara, merasime, üâbidelere, İstanbul ve civarının tabül manzaralarına ait bir çak resimler yapmıştı. Hatice Sultan öldükten sonra, Nebâ » dübâd ikinci Mahmudun kızı Adile Sul - tana mesken oldu. Adile Sultandan sonra da metrak, ssız, harap olup gitti. Niha » yet ikinci Abdülhamit bu sarayı yıktırdı, |neticede Karamürsel bi: yerine Naime ve Zekiye Sultanlar için iki| Ak-Yeşil takımı »İman Yurdu üçüncülüğü kazanmıştır. Güreş böylece devam ededururken, Ka- ra Alinin korkunç bir feryadını duyuyo- ruz: — Ahhhhi, Sonra o, Dinarlının altından — fırlayıp, sarılı bileğini tutarak — ringte tam — bir tur yapıyor. Ve kısa bir münakaşadan #onma ringten iniyor... Hakem hey'eti bir araya — geliyor, ve radyo söylüyor: — Kara Ak. kolu fazla acıdığı için gü- veşi biraktı. Fakat bu ana kadar, onun 23, Dinarlı- nan ise (9 puvanı var.. Halk isyan ediyor: Va verilen karar, bu isyanı bir derece- ye kadar yatıştırıyor: — Fakat, Kara Ali güreşi bitiremediği için, Dinark galip sayılıyor. Binaenaleyh Cim Londosla o karşılaşacak... Bu kararı candan alkışlamayanlar, sa- yılacak kadar azdı. * t Güreşten Sonra Güreşten sonra, Kara AB, Cerrahpa- şa hastanesine götürüldü, Ve giderken, sa- h bileğini göstererek: — Ne yapayım? dedi... Tek kol... Dinark Mehmet ise: — Çok müteeasirim... dedi... Her gü- reş neticesi münakaşalı oluyor. Ya sakat- hk çıkıyor, ya hakeme itiraz ediliyor. Şu Cim Londas güreşinden sonra, bu işi bir defa daha tekrarlarız — inşaallah, Çünkü böyle yenmek, yenilmekten beter, Mecbur olmasam, sakat bir rakiple tutuş., mazdım, Sağ eline el sürmedim. Daha ng yapayım. Sırtüstü altına uzanacak değildim ya?, Selim Tefik Amatörler arasında Amatörler arasında yapılan güreşlerde Alı, Yunus Emine iki dakikada tuşla ga- lip geldi. 87 kiloda Abidin 12 dakikada Ahme- di tuşla yendi. Ve Mevlud da İsaya sırtını yere geti- rerek iki dakikada galip geldi. Karamürselde yüzme müsabakaları İzmit, 29 (Hususi) — Karamür - selde yüzme havuzları, İzmit Valisi Hâmidin huzurile açılmıştır. Merasim parlak olmuştur. Kalabalık bir seyirci ve davetli önünde yüzme müsabaka - ları yapılmıştır. Müsabakalar çok heyecanlı olmuş, inciliği, İzmit , İzmit ld - ikin

Bu sayıdan diğer sayfalar: