September 1, 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

September 1, 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a "i BE R b $e : —£ Saşfa j.f Ü — fevkalâde mühim ve müsbet nazariye ile, ilim tarihinde ve hassaten dilcilik gün bir felâket karşısında da kalabilirler. ilminin tarihinde bir merhale, — ha- | kaybederler, servetleri mahvolur, en kuvvetli kanaatle- — şaır: Merhale tabirini az görürüm — biz |rinin bir sabun köpüğüne benzediğini görürler. — Çağ başlangıcı teşkil eder. Hayat yalnız felâketlerle dohe değildir. Yaşryanlar iha- — — t Bu iddta, sırf benim kendi iddiam|netlerle de karşılaşırlar, en güvendikleri dostlarının, en — değildir. Kurultay mesâisini Başından | inancı:kları arkadaşlarının, — Bsonuna kadar pek yakından takip et-| uğrarlar, -— miş bulunan, muhtelif memleketlerin E yüksek kültür muhitlerine mensup!her gün, her adım başında yalan ve riya ile karşılaşırlar. — ön beş kadar muhterem âlim de, içi-| Yalan ve riya... Bunlar insanın hamurunda vardır ve in- — Müizden bu intıbala, bu kanaatle ayrıl-|sanın bütün diğer naktseleri gibi bir bakışta belli olmaz. Döğrudür dersiniz, yalandır. Dostluktur dersiniz, riya« — raporda, Türk dehasının mahsulü olan — rim yapacak mahiyette, tamamile ori- — jinal, enteresan ve derin bir - teori'dir. — nin hallile de ilgilidir..» deniyor. — şümulü de, ehemmiyetle bi — dik edilen Türk teorisi, artı — sönraki ilmi tetkikatta esax tutulmağa | daki Branov — hamzettir demek oluyor. köyünde eski Bu vâka, şimdiye kadar istiane e-|za man lar dan - dilen klâsik metodların iflâsı ile onun | kalmış taştan % de, bir kısım ecnebi dil bilginleri, pek | bulunduğu — yer- — olması demektir ki, bu yeni metodun ., hu nu yor dü. Hergün |Resimli Makale Güneş - Dil teorisi Ve ecnebi ilim âlemi E. Talu çüncü Dil Kurultayı dün akşam mesdisine nihayet verdi. Hayat yalnız ihanetle de maktadırlar. Türk ve yabaner, dil bilginlerinin İdir. bir arada çalışmış oldukları «Güneş - nirlerinize hâkim olabilirseniz, vazıh ve kat'idir. mektir, bayat sizindir! Komisyonda, ittifakla onaylanan bu «Güneş - Dilp, teorisi için; Linguistik üâleminde, esazslı bir dev- Bu teori, yalnız Hisaniyat meselelerin- & ileğil, ayni zamanda en geniş ve en çetin antropoloji, bio - psikoloji ve kab- lettarih, tarih ve arkeoloji meseleleri- Yıld"","n Meydana çıkardığı Define Prag — civarın belerine le tas- bundan Bu suretle, ilmin başlıc: /" yerine Güneş - Dil metodunun um[uıinmh.ykzndğî' 9, igıumıılçh. #tihar ile Geğen”parar ga WAĞEİ Komisyonun toplantıları neticesin-|nü bu heykelin g noktalar üzerinde Türk arkadaş- görüşlerile mutabakatlerini bil- Diğer kısmının tam bir mutabakat de " köylülerin tima esnasında müthiş bir fırtına kop- muş ve bu arada heykelin üstüne bir / beyan edememeleri ise, Güneş - Dil te- ldı düşmüştü. ' orisini tamamen tetkike vakit bulama- ş 3 ” — mış olduklarındandır. Fakat bunlar da,| , Heykel yıklırımın tesirile ikiye ay- . leketlerine döndükleri andan iti- |"'lmış ve içinden 16 ncı asra ait bin - baren çok şayanı dikkat gördükleri bu | İerce altın ve gümüş sikkelerle bir çok ğ riye üzerindeki etüdlerini derin- | mücevherat dökülüvermiştir. — kikatlerden biri de şu olmuştur ki, Türk |laşılmıştır. b kutunun içine bu kıymetli para ve mü- Bunların bu vaziyetlerini baklı gör- |cevheratın — yerleştirilmiş olduğu ve mek icap eder. Zira Kurultay müza-|bunların otuz sene muharebeleri esna- — kereleri esnasında meydana çıkan ha-|sında buraya saklanmış bulunduğu an- Çekoslovakya hükümeti — diline vukufsuzluk, ilimle iştigal eden '/heykelin içinden çıkan ve bugün mil - — Türkçe bundan sohra, ilmi tetkikat — 3le uğraşanlar için iktıza eden vesaitir. — daima ve daima ilerliyecek ve daha ni- kimseler için çok mühim bir noksan | yonlarca kron kıymetinde bulunan bu teskil eder. |defineyi hükümete: mal etmiştir. Temizlik rekoru ve Normadi ç Gemiciler, gemilerini çok çabuk te- ven başına geçmiştir. mizlerler, buna alışmışlardır. Dünya - We komisyon raporunun nihayetin-|da temizlenmesi son modern şeraite de çok güzel ifade olunduğu gibi: göre yapılan, sür'atle bitirilen, fakat — aSade dilcilik sahasmda değil, u-/ayni zamanda da en uzun süren gemi mumi kültür sahasında da yepyeni bir |Normandidir. — Yolcular Amerikaya ;m nğuc_ehhe: ıll:ıı:âtıı.ııl::'ı'lln..nm'l'urki!.'v. ç'ku.hanm'::';:lzî( ::;’::":âî hızla ilmin lâyetenahiyeti — içerisinde müştür. ce hârikalar yaratacaktır. Bu temizlik makme_ dairesinden ka- — Buna, bizimle beraber, dünya ilim|maralara kadar hiç bir yet bırakılma> “#leminin de kanaat getirmiş olduğunu|dan yapılmaktadır. Gemi de esasen bilmekle bahtiyarız.. 48 gaatten biraz fazla rıhtımda kal - maktadır. Yolcular ancak hareketten bir iki g? saat evvel gemiye alınmaktadırlar. getirmiş is şehri, şimdiye kadar leylek “nedir bilmezmiş. Uğurlu olarak telâk- ki edilen bu hayvanlardan 13 tane bir- “den Nangise gelip bir otelin damına konmuşlar. Gerçi leylekler uğurludur amma 13 fane uğurlu gelmemiş, önce otel yan- mış, ötelin yandığına yüreği yanan sa- Nibi de, sektei kalbden ölmüş, aradan üç gün geçtikten sonra şehri su bas - Omış, ihtiyar papaz ölmüş. — Bu hâdiseden sonra şehir Balkı bir kaç leylek bir arada görünce büyük bir Sinir kuvveti hayatta en lüzumlu bir meziyettir. Teh- * like karşısında, telâket karşısında, ihanet kuşıımdı.ırı- ğ lan ve nyı karşısnda sinirlerinize hâkim olunuz! i Resimde gördüğünüz canbazlar ekmeklerini sinirleri Bu bahse dair elan bundan önceki Nin kuvveti sayesinde kazanmaktadırlar. Hayat da bir — yazılarımda da işaret eylediğini gihi!cunbazhaneye benzer. Hayatta da onlar gibi tehlikeleri bu üçüncü Kurultay, ortaya koyduğu istihfaf edenler muvaflak olur, hayatı kazanırlar. Hayat yalnız tehlikelerle dolu değildir. Yaşıyanlar her en sevdiklerinin — ihanetine dolu değildir. İ Eğer hayatın tehlike, felâket, ihanet, yalân ve rTiya doe -Dil» komisyonunun, son gün Kurul-|lu olduğunu bilir ve bunlarla karşılaştığınız takdirde si - - faya arzettiği rapor bu bususta sarih, muvaflak oldunuz de - Dün saat 11 de Büyükadadan kalkan vapur Kınâalı a- daya geldiği zaman bir adam elbiselerile kendini kaldı- Tıp denize atınış, boğuluyormuş gibi hareketler yapmağa başlamıştır. Bittabi bu feci manzara herkesi müteheyyiç ecıh.hüh—hünııhlrhxlhmhıı.mb nizde boğulmak üzere bulunan zavallı adamı kurtarmak khçupmpnmw.uhhh hercümerç içinde hir kenarda bir adamın katılırcasına İSTER İNAN İSTER İNANMA! ÇT 3_;. ; SON POSTA Sevdiklerini Yaşıyanlar (söz AĞ_SIN_D'AWİ HERGUN BİR FIKRA | Borç Koca Ragıp Paşa Veziriâzamken, bir gün İstanbulun zengia tüccar- Tarından birinden yüz bin liralık bir bore zldı. Fakat horeunu bir türlü veremiyor, zarif ve edib bir adam olan tüccara karşı hergün bir parça daha mahcub oluyardu. Tüccâr, Paşanın bu mahcubiye - tini anladı. Bir bayram günü Pa- şayı evine yemeğe davet etti. Sof- ra mutantan bir şekilde süslenmiş- ti. Envar türlü yemekler gelip gi - diyor, fakat Paşa mahcubiyetinden bir türlü yiyemiyordu. Zarif ve kibar. tüccar Paşanım halini görünce nihayet cl çırptı, u- şaklarından birine kısa bir emir verdi. Uşak biraz sonra sofraya altın kapaklı bir sahan getirdi. 'Tüccar kapağı açınca, Koca Ra- gıb Paşa şaşırdı, kaldı. Sahanın | - çinde kuru çam dalları arasında Ten fakirhanemizi teşrif buyur - makla borcunuzu ödemiş nuz!. — dedi. ——— E—”— —— . 'Takıî tayyarelerinin İşledikleri ilk Memleket: Madagaskar oldu. - a Pariste, Nevyorkta ve Landrada ol- İSTER İNAN İSTER İNANMA! gülmekte olduğu görülmüş, umumi feessürle alay eder || mermerlerimiz var. Floransadan getir- gibi bir vaziyet alan bu adama herkes kızmış, fakat bir || meğe lüzum yok! demiş. aralık denizde boğulmak üzere olan adama; — Allah lâyıkını versin yahu. Herkes sahi sandı, seni boğuluyor zannetti. dediği işitilmiştir. Kendini denize atan, kadınları ve çocukları tehyiç e- den, herkesin sinirini oynatan bu adam meğer şaka ya- pıyor, kendini boğuluyor gibi güstererek gönül eğlen- diriyormuş. Sinir kuvveti ( ]f_ Si Gözlük taşıyanlar Beynelmilel bir Cemiyet kurdular Bunların hanşümül bir mahiyet — alaca - ğinı söylemekte - dir. klüp açılır a - çılmaz 30 bin aza gözlüklü insan vardır. Bütün dünya - 'dıki gözlüklülerin milyonlara baliğ o- Hlacağı tahmin edilmektedir. Cemiyet azalarına, eğer taahhütle - tini muntazaman ifa etmislerse sene - de bir kere meccant gözlük dağıtacak, ve yine senede bir kere dünyanın en mârüf göz doktorlarına meccanen mu- ayene ettirecektir. Besihovenin mahzonleri Beethavenin hayata gözlerini açtığı evin şarap mahzenleri tayyare hücum- larına karşı muhafaza edilecek şekil - ide tamir edilmektedir. Almanlar bu mahzenlerde Beethovenin el yazısı e- serlerini sakhyacaklar, ve her hangi bir hücum karşısında bu eserlerin mah- volmamasına çalışacaklardır. Bir za » manlar nefis şarapların saklandığı bu yerlerde şimdi nefia musiki parçaları- a elneBelyektedi çe li mıyan bir şey Madagaskarda var. Bu olan şey nedir biliyor musunuz?... Tak- si tayyareler. Taksi tayyareler artık tıpkı otomo- biller gibi büyük meydanlarda halkın emrine âmade tutulacak ve herkes is- tediği yere tayyare ile gidecektir. Asıl şayanı dikkat olan cihet tay - yare taksilerinin otomobil taksilerin - den ucuz oluşu imiş... A meri kada| Yeryüzünün müsbet, hakiki varlık « gözlük — kulla -|larını ihmal edip de câlem nişin) ol « | nanlar bir klüp|mak, hâdisata tepeden bakmak, yahul teşkil etmişlerdir. |ki inzivaya çekilerek, cezbeye tutular reisi|rak hiç bakmamak bu asrın adamınd, bu klübün &i -|yakışır bir hal değildir. Eylöl 1 Sözün Kısası Ne âlemdesin? izim arkeoloji müzesinin yaratır Bcııı olan Hamdi bey merhum dermiş ki: A — Bizler, oturmağa ne kadar teşne — insanlarız! Dikkat edin: Muhaverele- rimizin yüzde doksanında oturmâ masdarı mevcuttur. — Birine rastladık — ma, sorarız: f — Nerede oturuyorsunuz? Yahut ki: — Ne yapıyorsunuz? diye sorduli — mu: — Hiç.. oturuyorum.. cevabını alı 'î Tız. Uslu otur, otur oturduğun yerde, durmak oturmak bilmiyorsun, otu « — raklı bir ev, filâncanın evine oturmağa — gitmek, ve daha bunun gibi, hepsi de — oturmağa ait bir sürü tâbirlerimiz vare dır. | Ve bunu söyledikten” sonra da, — Hamdi bey: | — Biraz da ayağa kalkıp yürüseli ne iyi olurdu! dermiş. N Onun gibi, dilimizin tinire dokunami bir hususiyı aha vardır ki; o da «âe — | lem» kelimesidir. — Ne âlemdesin? — Kendi âlemimdeymı, — Pederiniz ne âlemde? R — Hiç! Kendi âleminde.. İşte bu tâbir, hakkında - kullamlaii” — kimselere biraz havailik, dalgınlık, — meczupluk, hattâ enâilik tevcih edi « — yor gibidir. Onun için, ben, banar — Ne âlemdesin? Diye soranlara: — Burada, yeryüzünde, benim 3H düşünen ve çalışan insanların arasın * dayım! Ş Cevabını veriyorum. Ve dikkat ettim: Hiç kimse de bes nim bu ceyabıma kızmıyor. ; ... ı SETRYOT L AEEARAE 1 — Eyfel kulesi Beyazıt kulesin « den kaç meiro yüksektir) i 2 — Şimdiki Mısır Kralt Faruğun — büyük babası, yani hanedanının mü * essisi kimdir?. 3 — İstanbulun fethi sırasında Gas lata kulesi ne işe yaramıştır). Ve Fa- tih Sultan Mehmed bu külenin üstünü niçin yıktu'mıştır? ü (Cevabları yarın) j * ? (Dünkü suallerin cevabları) 1 — Harbi Umumi 1914 ağustosu « — nun 2 sinde başlamış, 1918 teşrinieve —— velinin 11 inci günü nihayet hulmuş- tur. Bu harb tam 52 ay devamı etmiş- tir. 2 — Matbaanın icadından bugüne kadar tam 500 yıl geçmiştir. B — Pilevne kahramanı Osman Pa- şa Amasyada doğmuş ve 63 yaşında ölm Beemem e eeet W :wlı.ııılmıdııçlıııüu L İngilterede Norwich şehrinde oturan Mister Littleproud çok sevdiği karısınt kaybetmiş ve onun mezarını yaptırmak için Floransadan mermer — getirmek * istemiş. Fakat mezarlığa bakan papas buna şiddetle muhalefet etmiş ve: — İngilterede kâfi derecede güzel Mister Littleproud israr etmiş, par | pas inat etmiş nihayet mahkemeye — | düşmüşler, mahkeme henüz kararımı —| vermemiş, Norwich halkı mahkeme * nin bu kararını merakla bekliyormuş. Yalnız Mister Littleproud hasmın! mağlüp edecek bir delil bulmuş, o da. v

Bu sayıdan diğer sayfalar: