18 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

18 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K 2 Sayfa a yi dt Hergü Moskova - Berlin Düellosu Yazan: Muhittin Birgen —4 er şey değişiyor; hayatla değiş - m yen hiç bir şey yok. En değiş- — Mez zannettiğimiz -şeylerde bile öyle dıgışnw!er oluyor ki bunları haxro'ıe görüyoruz. Böylece, hiç değişmez ve vahul pek — güç değişir zannettiğimiz şeylerde dip- — JTomüsi kaideleri ve devletler arasın - /— daki münasebet usulüydü. Son günler- de gördüm ki artık onun da temelleri — sarsılmış. Eski diplomasi an'anelerine, — devletler arasında münasebette bulun- * manın klâsik usullerine göre ölçülme dâzım gelseydi şu dakikada bütün Av- — rupa bhudutlarında kıyametin. kopmuş — bulunması icap ederdi. Halbuki, hiç bir tarafta böyle bir şey yok. Yalnız bol — bol hazırlık var. * Rusya ile Almanya arasındaki mü - — nasebetlerden bahsetmek istiy | Fenberg koöngresi mün — Hitlsrin, Goebelsin ko n şa aleyhinde ateş püsküren gâh radyoda dinledikçe, gâh lukça hep şunu di lerin yüzde b: ene evvel söylenmiş olsa y dı, çoktanberi ordular birbirlerine — miş bulunacaktı. Şimdi ise - çok şü - — kür! - bu söz hücumu bir söz muka - belesini mucip olmaktan bir şey şyapmadı ve Moskova ile Berlin arasın- da yalnız bir yandan bir söz düellosu — gereyan etti ve her iki tarafın yaptığı &skeri gösterişler arasında bir de silâh şakırtıları duyduk. Sade Rusya ile Almanya arasında mı? Hayır, Nurembergde atılan - taş - “Tar arasında İngiltereye ve Fransaya )um-r uçan parçalar da vardı. Zavallı kl.mk mektebin muhafazakâr ve sadık şakirtleri olan İngiliz ve Fransız dip - lomatları! Onlar da, benim gibi, bu söz- leri işittikçe hayretten ve heyecan « — dan kim bilir dudaklarını nasıl ısır - mışlardır! Eskiden, böyle devletten devlete, resmi ve hat rı resmi bir — ağızla taş atılmak değil, bir toz kon - durulacak olsa derhal tarziye taleple- — ri, ültimatomlar ve saireler harekete gelir, selerberlik emirleri verilirdi. Şim- — di ise neler söylendi de orta yerde — rılmaktan kanları akan dudaklardan başka bir şey görmedik ve bu suretle — bir harp belâsından kurtulmuş olduk. * Acaba kurtulduk mu? Şimdiki halde kurtulduk gibi görünmekle beraber işin hakikatini Allah bilir. Bu kadar büyük sözler boşuna söylenir, bu ka - — dar ağır taşlar beyhüde firlatıhr. m? — Zannetmiyoruz. Şu dakika eğer harp çık — miş bulunmuyorsa bu demektir ki he- nüz hiç bir taraf kendisini bu işe ta - — mam hazırlarımış hissetrhiyör da, hatp bundan dolayı çıkmıyor, Yoksa bu du- manın altında elbet yanan bir ateş var- dır. Zannediyoruz ki ateş bugünkü ha- linde her iki tarafın da diğer tarafa karşı duymakta olduğu bir şüphelerime — ve korku hissinden ibarettir. Bu müte- kabil şüphe ve korku da boş değildir; çünkü her iki taraf ta biliyor ve göri — gyor ki mukabil taraf kendi aleyhine bü — tün küvvelile çalışmaktadır. Geçen gün de yazmış olduğumuz gibi, Avrupadaki — bugünkü gerginlik sade milletler ara - sındaki menfaat ihtilâflarının doğur - duğu bir gerginlik değildir. Bunun ya- mıbaşında bir de Avrupada insanlık ca- miasını iki sınıfa ayıran ve bu sınıf - — ları birbirinin karşısına düşman olarak — koyan bir içtimal ayrılma ve içtimai hu- — Bümet hareketi de vardır. Dün birbiri - — le düşman olan iki devlet arasında bu- -— gün dostluk kurmak, yahut bumun aksi- ni farzetmek mümkündür. Fakat, için- — Ge bulundukları içtimai amıflara göre birbirlerini en amansız. bir düşman telâkki eden iki hasım sınıf arasında dostlük yapmıya imkân yoktur. Bu - - Bun için bir taraf, diğer taraftan daima korkacak, daima şüphe edecek ve bu /— Bteş te böylece yanıp gidecek. Ne zamanua kadar? Göreceğiz, İ Yu-|ların evlenmesi i “| Yemek pişirmesi- MResimli Makale — —— esımlı Makale Evinizde çocuklarınıza ve | Safrada karınızla yapa - Eylâl 18 müuhitinizde yaşıyanlara cağınız bir münakaşa belki|lecek bir kadeh karşı fena bir örnek olmak-|o dakika için sinirierinizi belki muvakkat tan çekininiz.. teskin edebili: İvs,—rehilir.. » Akşam eve dönünce içi- K Fena örnekler.. Fi Fakat münakaşanın ço - cuğu kavgacı, içkinin de müstakbel bir sarhoş yap - Ması ihtimali pek çoktur, dikkat ediniz! içki size bir zevk Z ARASINDA (Söz AF Ingilterede yemek pişirmesini bilmiyen Kızlar evlenemiyor İngilterede kız- çin muhakkak su rette yemek pişir mesini - bilmeleri lâzım geliyormuş, ni bilmiyen bir İn giliz kızı kim olur sa olsun, ne ka - dar güzel olursa olsun evlenemi - yormuş. Bunun için de bilhassa son zamanlarda genç kızlar mutbak işle- rine fazla alâka gösteriyorlarmış. * Delinin izdivacı Holivutta çok garip bir hâdise ol - muştur. Bu hâdiseden n Fransız| gazeteleri bahsetmektedirler, mesele | şuduür : Bir gün Holivutta Breadner'in ver- diği bir garden partiye, koşu kıyafetile | bir genç gelmiş, Breadner bu genci ora | da bulunanlara yeğenim diye takdim etmiş ve kendisinin uzun senelerden beri Avrupada yaşadığın: söylemiştir. | Delikanlı, orada güzel bir kızla uımş-lW mış, kızı otomobiline alarak en yakın | nikâh dairesine götürmüş ve evlenmiş- lerdir. Tam dışarı çıkacakları zaman nikâh dairesinin yanındaki meydanlı- ga bir tayyare inmiş, içinden yedi ki- şi çıkmış ve delikanlıyı alıp götürmüş- lerdir. Gelenler meşhur bir timarbane- nin gardiyanları ve delikanlı da sene- lerden beri ifakat bulmayan bir zır deli imiş. : * Sekizinci Edvard'ın aşçısı kaç llra maaş alıyor? Sekizinci Edvard, Fransız yemekle- rini çok sevdiği için, babasının aşçısı- na yol vermiş ve Fransadan yeni bir aşçı getirtmiştir. Bu aşçının aldığı ay- lık 150 İngiliz lirasıdır. Yani bizim pa-, tadır. * İsviçre denizci devlet oluyor İsviçre denizci bir devlet olmağa ka- rar vererek bir gemi sipariş etmiştir. İsviçrenin ilk ticaret filosunun gemisi 500 tonluktur. Bu gemi Ren nehrinin ıslah edilmesi üzerine Bal'de yapılan liman ile Londra arasında işleyecek - ramızla 900 lira kadar birşey m'm'ık_"yı_yükıek SETMER tir. | HERGÜN BİR FİKRA , I Mü balağı Mehmet dayı senelerce İstanbul - da çalışıp biraz para sahibi olduk - tan sonra köyünün yolunu tuttu. İh- tiyarlamıştı. Son günlerini köyün - de geçirecekti. Köye girerken yol kenarında eski çocukluk arkadaşı Ahmede rüstgel- di. Hoş beşten sonra beraberce yo- la devam teklifinde bulundu. Ahmet yerinden kımıldamadı: — Olmaz, dedi. Babamı bekliyo rTum. — Amma yaptın, | baban sağ de mek ha!, Allah öm ü artlırsın!.. — Sağ ya, sağ.. Büyük babamla ağıla gittiler, dönüşte beraber şeh- re gideceğiz!, Mehmet dayı korktu, sesini çı - karmadan köye doğru yürümeğe başladı. Allah Allah! Ahmet delir - miş mi idi? Biraz ileride imamla karşılaştı. İmam kendisinden 20 yaş büyüktlü. Solâmlaştılar. Mehmet dayı hayret ve korkusunu ona da açtı: — Yahu, bizim Ahmede bir hal olmuş. Deli midir, nedir?. Büyük babasile babasının sağ olduklarını söylüyor?. Haydi babası sağdır di - yelim?. Büyük babasının sağ olma - sına nasıl akıl erer?, Bu vaziyette ihtiyarın yaşı kaç olur?, İmam şöyle düşündü, ve sonra: — Vallahi, dedi, Bllyük babasının yaşını bilmem amma, kulağına ilk e- zanı ben okumuştum. DAT * Kahve içen balıklar Budapeştede çı- kon — Technikmi: ç, Naoplo gazetesi ya zıyor : Meksikada ge- çen sene, piyasa - için 35 milyon çu C val kahve denize dökülmüştü. Ara- ggij dan kısa bir za - man — geçtikten sonra denizin yüzü bir sürü ölü balıkla rak zehirlendikleri anlaşılmıştır. Bu Yııgos!avyamn Küçük Kralı Vaktini nasıl geçiriyor ? On üçüncü yaşına basan Yugoslav Kralı Ikinci Piyer tatil zamanlarında, arkadaşlarile bahçede ziraat, inşaat iş- lerile meşgul olmaktadır. Resim, Piye- ri, bir yaz günü bahçede, çıplak olarak araba sürerken göstermetedir. * 20,000 - kişinin Idamına karar Veren hâkim Hâkimler idam kararı vermekten çok çekinirler. U- fak bir dikkatsiz- lik yüzünden ebe diyen vicdan aza bi altında kala- caklarından kar - karlar. — Şimdiye kadar idam hük - mü veren mahke me reislerinin i - dam cezaları iki yüzü buldu mu fevka- |.. Sözün Kisası | Boğazda o;;r—a_nları Tebrik ede.im! * irketi Hayriyenin düşünen ve if leyen bir kafa ile idare edildiğine hem de müteşebbis ellerde bulunduğu- na inanmak lâzım. Bu yaz Boğaziçine taşmacakların eşyalarıni bedava gö « türmekle işe başladı, derken ucuz bilef usulünü çıkardı, ar dan da gece eğ- lenceleri yaptı. Düşünen dimağ'ın bu « luşlarına son mu gelir, şimdi de hef vapur iskelesine bir radyo koyacak, bekleme salonunda bı nlere vapur- ların hareket saat ni bildi k, ay- yıca da plâkla halkın boş vakit geşir < melerini temin edecekmiş, * Düşünce fena değil, hoşa giden taraf- ları da var, mahzur cihetinden hatırımd hiç bir şey gelmiyor, olsa olsa bizi ha« yatta biraz daha lâkayd davranm hştırması, Şirketi Hayriye vapurları müstesna, bütün diğer nakil vasıta müuntazaman kaçırmaya mahk: mesi ihtimali düşünülebilir. bir defa vapurun kalkmak üzere ol « duğunu radyodan işitmeye alışacağız; diğer şirketlerin istasyon veya kele- meyiniz. Fakat oralarda trenin yahut vapurun kalkmak üzere olduğunu radi yo ile haber vermek kimsenin hatırıng * gelmemiştir. Vapur ve tren de sizi al: madan savuşup gitmiştir, çaresiz kat « Tanacaksınız. * Daha evvel benim başıma g: İngiliz istasyonunda trenin kalkmasıs mı bekliyordum. Ben etrafıma bakınırs ken önümden yürüyüp gidivermesin mi, ne düdük, ne kampana.. ben itiyadın esiri, onları bekliyordum., Aksiliğe bakınız. Bavullarım da trenim içinde değil mi idi? Şimdi bütün Boğa« ziçi halkının, memleket dışımnı bırakı « nız, memleket içinde de ayni hale düş« mesinden korkarım.. Ben bavulları bulmuştum, Boğaziçi halkının a; mazhariyete ereceğinden çok şüpheli « yim. * Buna mukabil kararın gramofon plâğı çalarak bekleyenleri eğlendirme tarafı« na hiç diyeceğim yok. Yalnız acaba aki şamları şurada burada birer çilengir sofrasının kurulduğunu görür müyüz dersiniz?, Bir tarafta radyo, karşıda de- niz, bazan da ay aydınlığı.. bana, zevk ehli hesabına fena olacak gibi görün« müyor.. Her ne kadar şarkıya, denize, ay aydınlığına ve beyaz suya dalarali radyonun ihtarına rağmen vapuru ka- ' çırmak tehlikesi var ise de.. Si Sözün kısası: Lâtife bertaraf; ben Şir- keti Hayriyenin bu teşebbüslerine de « vam ederek geçenlerde söylendiği gibi Boğaziçinde yepyeni ve eğlencel! asrf — bir mahalle yapıvereceğine de inan « maya başladım. Kim bilir, onu görece- ğimiz zaman da belki çok uzak değil - lâde çok sayılırdı. Halbuki 1666 dalgir, Laypzigde ölen Karfzov 46 senelik hâ- kimlik hayatında 20000 insanı ölüme| Biliyor Musunuz ? dolmuş, bütün balıkların Cafeine yuta- |ımahküm etmiş ve kendisi de ölürken: — Hiç vicdan azabı duymuyorum, balıkların umumit kıymeti üç milyon|haksızlık yapmadığıma eminim de - dolar kadar tahmin edilmektedir. miştir. Kızılcahamamdan yazılıyor: Aksak köyünden Yusuf oğlu Salihin eşeği Balbaş oğullarından Mehmedin köy civarındaki harmanını mu- sallat olmuş. Arada sırada fırsat bulunca harmana da- hp güzelce kurnmı doyurmakta imiş, Geçen gün Salih gene eşçeği harmanda görünce artık dayanamanış, he - men belindeki keskin bıçağını çekince biçare bayvunın her iki kulağmı lâ dibinden kesip salıvermiştir. Biraz sonra sahibi hayvanını bu halde görünce derhal bu ku - İSTER İNAN İSTER İNANMA! | — Botantolar kimlerdir? 2 — Güldanilerin payitahtı ncresi idi, ve kimin tarafından tesis edilmiş ” tir? 3 — Azerbaycanda kaç milyon lnsıll yaşar?.. (Cevapları Yarın) * lakları kesik kayvanma atlamış, kanları aka aka merke- || - Dünkü Suallerin Cevapları: şecektir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! ve gelip hükümete şikâyet etmiştir. Kanunmu buna ne ceza keseceğini bilmiyorum. Bu eşek kulaklarının kesil- oluyor ki eşek kulağı kesiliyor. İkide birde buna cür'et edenlere ve eşeklerin kendilerine pek yaraşan kulakla- rımı kökünden kesenlere ceza verilse fena olmaz, Çünkü bu gidişle Köylerimizde kulaklı eşek bulmak çok güçle - | — Karakas Venezuellâriin mer * kezi hükümetidir. 2 — Kap cenubi Afrikadadır, İngi “ lizlerin müstemlekesidir, nüfusu bizilü nüfusumuzdan 13,617,000 azdır, şaraPı meyva, mücevher, altın ve saire yeti$” tirir. 3 — Sibirya ile Türkistan hududun” da bulunan Balkaş gölünün derinli 10 ile 90 metre arasında değişir. Halbukd -

Bu sayıdan diğer sayfalar: