24 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yi H H -babanın kalbinde kalan iltiyam bul - 6 — Sayfa gaearr —— <— a “Ay;eyi kdçırdılar * ——— —— .. — Kızın gözü önünde bir adam öldürüldü, cesedi gömüldü Garip bir macera: Bir baba 15 yıl evvel kaybettiği kızına torunlariyle birlikte kavuştu Lâdik, 18 Eylül (Hususi) — Tüccar- gdan Akif Bostancı tam on beş yıl önce bir akşam yuvasına dündüğü zaman ev halkım telâş içinde bulmuştu. Bunun sebebi Bay Akifin 7 y çük Ayşenin meydatidün ması idi. Baba ve anno civarı aradılar. Konu komşuya sordular, poliso, jandarmaya baber verdiler. Fakat bütün araşur - ybolmuş ol- malardan hiç bir netlce çıkmadı. Ve a- | çüncüye yüklendiler ve adamı yere ya- | radan da tam 15 yıl geçti. * Bay Akif yaşlandı. büyüyüp evlendiler, Diğer çocukları Ayşe ise, ihtiyar ndaki kızı kü- | Başandan çuval çıktı. O zaman ken - dimi üç haydudun ortasında ve dağba- şında buldum. Haydutlar ateş yaktı - lar, etrafında çevrelendiler. Konuşma- ya başladılar. Fakat ne söylüyorlardı, anlayamıyordum. Gil kullanıyorlardı. «Adamın başını kestiler» Çok geçmeden sesleri yükseldi, ara- larında kavga çıktı. bir olup ü- tırdılar, Başını kestiler, bir çukar ka- zıp cesedini gömdüler. Bülün gece gü- İzüme uyku girmedi. Korkumdan tiril tiril titriyordum, « Beni sattılar» Çünkü yabancı bir SON POSTA Eylül 24 _Zong;ıl('l';ık pazarında bir kaç saatte neler gördüm ? Yıllık yumurtalar nasıl satılır ? |-Bir peynir alış verişi - dükkânlarda satılamayan mallar - bir ihtar: yerlere tükürmeyiniz hastalık yapar Zonguldak (Husust) — Zonguldak kâasabasında cumartesi günleri —pazar kurülür. Pazar, müstahsil ile müstehlik larasındaki mutavassıtı kaldıran bir ü- lhm satım yeri olması itibarile iyi bi şeydir. Pazar yerinde müstahsil köylü, müstehlik şehirliye malını daha mü - İsait şartlarla satmak, şehirli de satın &- İleeagım kesesine daha uygun şartlarla almak imkânlarını elde ederler, İki ta- rafa bu avantajları veren, istihsal e - denle istihlâk edenin doğrudan doğru- maz yara müstesna, unutulup gitti, nü-| Sabah olunca tekrar yola düzüldük. fus kütüğünden kaydı bile silindi. Ve bir hayli yürüdükten sonra bir kö- Bu vaziyette Ayşenin dirilip meyda- | ye geldik. Haydutlar orada beni sattı- na çıkacağına, çıktığı zaman da herke-|lar. Sonra ne oldular, bilmiyorum. Fa- $i hayrette bırakan bir vak'a anlataca- | kat ben Zeytinli adını taşıyan bu köy- ğına kim inanır? Bununla beraber bu|de, bu temiz ailenin yanında bir evlât inanılmıyacak vak'a olmuştur. gibi kaldım. Beni asıl ebeveynime iade * edeceklerdi, fakat kim olduğumu bir 'Tam bir ay önce Bay Akife Vezir -|türlü anlatamıyordum, Nihayet ara - köprü hapishanesinden bir mektup gel-|dan seneler geçti, beni evlâ: edinenler di, bu meklupta hülâsaten : öldüler. Zeytinliden kalkıp Elaltı köyü- — «Elaltı köyüne gidiniz. Orada Ay-|ne geldim. Orada evlendim, çoluk ço- ge adını taşıyan bir kadın vardır. Bu|cuk sahibi oldum. kadın Lâdikli olduğunu söylemektedir. Bir gün.., Sizin on beş yıl önce kaybetmiş oldu-| Bir gün bu köyde kapı bitişik kom- gunuz kızınız olabilir.» deniliyordu. şumun kocası bir suç işlemiş, Vezirköp * rü hapishanesine yollanmış, orada di- Bay Akif dakika kaybetmeden söy- | ğer mahpuslarla konuşurken bahis bon lenen köye gider, Ayşeyi bulur ve gö- | den açılmış, uralarımda Lâdikli olanlar Tür görmez, aradan onbeş yılım geçmiş | da varmış, Âyşe adını işitince Lüdikli olmasına rağmen kızını tanır, ağlaya - Tak kucağına basar. F ; İ i anlattı, dedi ki : Başıma bir çuval — «Bir akşam üstü evden çıktım. Ha m gu gidecektim, teyzeme mi gide- sokağa sapınca birden bire başıma bir çuval geçirildi. Sırtlanıp götürüldüğü- Bir müddet gittik. Sonra dürdu! “GÖNÜL İŞLERİ! Kocasına kendisini Sevdiremiyen kadın Ekseriya kabahatlidir Ankaradan «Ümit» imzasile mek- fup yazan kızcağızın derdi: — «Sekiz yıldır etliyim, kocam e- vine iyi bakan bir adam. Fakat ba - na karşı pek lâkayt. Hiç bir gün kıs- kandığını görmedim. Sesim — güzel, hiç bir gün söyle demez. Ut bilirim, keman bilirim, hiç bir gün çal, de - mez, Aramız iyi değil. Buna kısmen kendim sebebim. Sinirim var. Mü - temadiyen kavga ederiz ve beni dö- ver. Başırm alıp gideyim, dedim. Ai- lem kendisini geçindirmekten âciz.. Kocam bunu biliyor, bildiği için de daha fazla haşin oluyor. Ne yapa - yım?» * Bir kadın sevilmezse, kendisini sevdirmezse bu her şeyden evvel kendisinin kabahatidir, kadının ilk silâhlarile nefsini techiz etmemiş de- mektir. Kendisine birinci tavsiyem: Anne olmanın çaresine bakmalıdır. Çocuk öyle bir bağdır ki erkekle ka - dını kopmak bilmez bir zincirle yek- diğerine bağlar. Çocuğun sesi de iki tarafta sinir bırakmaz, kadın ve er- kek kendi seslerini bırakıp anun se- sine dalarlar. Çocuğun gelmesine in- ler düşünmüşler, içlerinden birl : Neticeyi biliyorsunuz L * başına bir roman mevzuu olabilir. Bir mecn ua toplattırıldı wessül edilmiştir. tizaren yapılacak şey, derhal güler Yüzü takınmaktır. Bu, o kadar güç bir şey olmıyacak.. Kadın farzet - gin ki, müstakbel çocuğu hesabına hayat tiyatrosunda bir rol yapmak- tadır. ... Sarıyerden İsmail imzasile mek - tup yollıyan okuyucum diyor ki: — «Yaşım 26, Şimdiye kadar hiç bir kadınla tanışıp sevişmedim. F'a- kat geçenlerde tesadüf karşıma bir kız çıkardı, bu kız da beni sevmiye başladı. Şimdi her gün anneme git- mekte, kendisine gelin olmak iste - diğini söylemekte, komşularım da bu kızı almaklığımı ısrarla istemekte - dirler, Fakat ben öğrendim ki bu kı- zın bir kaç dişi eksik, boynu sıracalı, dili de küfürbazmış, kimseye bir şey söylemeden size soruyorum.» * Zevahir bu kızın aleyhinde görün- mektedir. Erkekten evvel sevdiğini söyliyen, seçtiği erkekle evlenmek - te ısrar eder, kendisini peşkeş çe - ken kız, aile kadını olamaz. Dişleri- nin eksikliği, boynunun suracası da sıbhatinin yolunda olmadığını gös - terir, Dilinin kötülüğü ise ahlâkının bozuk olduğuna delildir. Vaz geçi - niz. FTEYZE — Bizim Bay Akitin kaybolan kızı- Bay Akifin bulduğu sadece kızı de-|dtr belki. demiş, babama bir mektup evlenmiş, iki de ço-| yazmış ! cuk sabibi olmuştur. Binaenaleyh Bay , Kızın orman hikâyesi, basşı kesilen a- dam hikâyesi, korkunun tesirile ihtilâl Ben hâdiseyi haber alır almaz gidip | geçiren 7 yaşındaki bir çocuğun rüya- Ayşeyi gördüm, sergüzeştini bana ken- | sı mıdır, hakikat midir bilmem, fakat i ki ne olursa olsun, Ayşenih kaybolduk- tan 15 yıl sonra bulunması bile başlı Şehrimizde ilk nüshası çıkan Propa- ganda adındaki mecmuanın neşriyatını müddeiumumiler müstehcen bulmuş ve toplattırmağa başlamıştır. Ayrıca gazete hakkında kanuni muameleye te- ya temasa gelmesile bu iki unsurdan «hancı tavuğu» gibi geçinen mütevas- sıt zümrenin ortadan kalkmasıdır. Fakat Zonguldak, pazar yeri ekseri- yetle çürük, bozuk, ıskarta malların stoklandığı bir avarya mela deposuna benzelmek çok isabetli bir teşbih o - lur. Zonguldağın pazar yörinde yumurta ve tavuk satan bir kaç köylü ile, altı saatlik yoldan sırtında getirdiği bir de- met odun, bir küfe dağ kirazı, kucak kucak ebegümeci, l1âbada ve hindibağı parasile köyüne iki paket seki: Kİ - gara ve yarım kilo zeytinyağı götüren üç beş köylü kadmı istisna edersek sa- tıcılarm Zonguldak çarşısından güç e- den esnaf olduğunu gö Z. «Pazar yerinde her şey ucuzdur». Bu, halkın güç değişen bir kanaatle inandığı bir kaziyedir. Onun için dük- kânda satılamıyan çürük, çarık malla - rın, bozuk, sakat ve kötü eşyanın pa « zar yerinde «akşam pazarı» nârüları a- rasında hakiki değerinin iki misli fiatla kapışıldığını görmek her zaman müm- kündü Pazar yerini belediye hudut içine al- mıştır. Ve usulen burası belediyenin mürakabesi altındadır. Fakat salaş ser- gilerde metre yerine tahta bir ölçü, dir- hem yerine taş, tuğla ve kiremit par çalarının kullanıldığı her zamanki va- kialardandır. Açık hava lokantası «Köylü saftır» alış veriş eden halkın bu kanaati de pazar yerinde bir kaç a- çıkgöz tarafından istismar olunmakta- dır, Çünkü, her hangi bir köylünün e - line beş on kuruş vererek dükkânda aylarca kala kala çürümüş ve cılklaş- mış yumurtayı, «tavuğun altından ta- ze Çıktır teranesile sattırmak mümkün- dür. Nitekim; ücretle tutulmuş köylünün saf yüzüne, taze saman içine yığılmış kar gibi yumurtalara kanıp alış veriş e- denler bir daha pazar yerine ayak bas- mamağa başlamış - lardır. Pazar yerinde iyi B denebilecek yağ en- der bulunur, Buna mukabil acı, kötü ve karma karışık yağ - lar harcı âlemdir. En iyi cins peyni- rin kırk kuruşa sa - tıldığı kalabalık bir serginin önündesi - niz. Eğer satıcının size sunduğu nümü - neyi tadacak olur - sanız bu nefis ve çok ucuz - peynir- Zonguldak pazarı den bir kaç kilo almanız iş -|belerinin başlarında bile belediyenin şu ten bile değildi. O gün iyi bir|levhaları okunur; : okazyona —çatmanın huzuru için-| «Yerlere tükürmeyiniz hastalık ya- de evinize gelip sofrada çoluk çocuk |par.» * ayni peynirden ağzınıza koyduğunuz dakika ağzınızla beraber şap gibi yan- dığınıaa anlarsınız. O gün peynir alış verişinde aldatılmış olmanıza rağmen paranızla bir tecrübe satın almış olur- sunuz. Çünkü bir dahaki saferde 40 ku- ruşa en nefis peynir satan sergide, tuz- Tu su, karma karışık yağ ve bir nevi ilâçla peynir kılığına konulan herzeler arasına bir kaç parça «tadımlık» peynir kalıplarının yerleştirildiğini gö- recek kadar basiretiniz artmış olur. Zonguldak belediyesinin tezkere ke- sip ruhsatiye resmi aldığı pazar yerin - de tiksinmeden dolaşamazsınız. Hay - van gübrelerile, çürük meyvalarla kap- h olan toprakta halka sıttılan gıda mad-| deleri gelişi güzel serpiştirilmiştir. Rüz- gârla savrulan toz zaten toprağa seril- miş olan bu maddelerin üstüne kalın bir örtü çeker ve bu örtü halkınm yiye- ceği gıda maddele - MKİREZ Değirmencilerin toplantısı rini pislik ve mik -| — Değirmenciler dün Ticaret Odasın- ? roptan korur ! da toplanarak muamele vergisinin ken- K Biraz daha ileri | G noktai nazarlarından tadili etrafında iz — pazarın konuşmuşlardır. :a“;îlînmılu Yi Değirmenciler bu toplantılarına büş« MN lamadan evvel Anadoludan - gelmiş o- mına girersiniz. Bu-|yan değirmencilerle İstanbuldaki mes« rada gene toz ton -İJakdaşları iki mıntaka değirmencileris rak içinde nereden|nin dileklerini bir rapor halinde Tica« geldiği, kimin sırtm-|ryet Odasına vermişlerdir. dan çıktığı belirsiz Müzakereleri neticesini de aymca palasparelere Trast -|bir raporla alâkadar makama arzetmişe larsınız. Bu palas - |lerdir. e idendir Si "e pareler e nevitendir| Milli Müdafaa Vekili Ankarada memuru Bunları istim etüsüne koy « Şehrimizde bulunan Milli Müdafaa, makta bile tereddüde düşer, Vekili General Kâzım Özalp d)în ak- şamki trenle Ankaraya ğıniçuı. Pazar yerinin gazino kısmı da var- dır. Burada galibarda boyasile «buz gi- W.s'.vıky. “i.. lh"f Bir Çekoslovak firması Karacabey, bi şerbet» yapan meşrubat büfelerine, hayvan gübrelerile örtülü toptak gg -| N e a nak istediğinden dün bu firmaya nümunelik olarak 10 ton' tüne mangalını, tavasını oturtarak ki- l bir halitadan köfe lazartan açık ha-| g, yacabey soğanı gönderilmiştir. va lokantacısına rastlarsınız. İ Bütün bunlara reğmen Zonguldak|Bir Belediye tahsildarı kayboldu belediyesi şehrin temizliğine titiz bir| — Belediye muhasebesinin - Beyoğlu hassasiyet gösterir. Şimdi çöpçü kulü-| şubesi merkez tahsildarlarından Rem- 9 ” zi bir haftadanberi kaybolmuştur. Mu- rakaplar -derhal tahsildarın hesaplarını tetkik etmişler ve hiç bir pürüze tesa- /düf etmemişlerdir. Komşularından ya- pılan tahkikata göre Remzi Balıkesire gitmiştir. Fakat her ihtimale karşı be- lediye bu kayboluşu ilâna karar - ver- miştir. Bursaya seyyah gitti Dün sabah limanımıza Alman ban- dırali Milvoke vapurile — 340 seyyah lr. Vapur akşam saat altıda Mudanyı ya hareket etmiştir, Seyyahlar Bursaya gideceklerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: