27 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

27 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Bir dilenciye gönül veren zengin kadın * * * Kanadalı milyoner kadın fakir bir köylü kıyafetinde seyynlıal ecleı'kı:ı'ıf :ıyı:n dl:rly)ıe- sine uğrayarak dilenecek hale gelen bir delikanlıyı sevdi ve onunla evlendi ik kraliçesi kim olacak? güzell w Norveç güzeli Tunus güzeli Bu sene Avrupa güzellik müsabaka- sına iştirak edecek olan güzellerin Pari| * se gelmiş olduklarını iki gün evvel ha- ber vermiştik. Malümdür ki, güzellerin güzelini seçecek olan jüri heyeti her se- ne başka bir yerde toplanır. Bununla | beraber bütün güzeller Hk defa Paris- te içtima ederler ve bİr seçilecekleri yere giderler. a Bu sene Avrupa çok karışık olduğu için güzeller berrak bİr gemayı ancak 'Tunusta bulabilmişlerdir. İntihap bu ayın otuzuncu cuma gü- yapılacaktır, müsabakaya 15 millet irak etmektedir. Mısırda oturan bir Rus kızile bir Ge- ni Madrit dahilt gailelerle meşgul öl- ğu için meşhur İspanyol güzelini Holanda güzeli r. irlandada İngiltere güzelinin yanrın- enin en meşhur Londradan yazılıyor: James Paul, Campbeli, atlet vücu'lu, güçlü küvvetli bir delikanlıdır. Ve ek- seri delikanlılar gibi de SPOTA bayılır, “İskoçyanın tabif güzelliklerle dolu bir köyünde doğan ve Londrada hüukük tah Silini bititen Panl, müthiş bir futbolcur dür. Bulunduğu amatör timin yıldırım Bibi süratli orta muhacimidir. Oyun S- hasına çıktığı zamanlar, futbolün derin âhengine susamış deli dan ziyede genç, gürbüz delikanlıları seyreden genç kızların eri hep Paule takılır, beyecanları, Onun akan Oyunile kabarır, ve sanki, sa hada onunla birlikte topü sürüyormüş Bibi olurlar... İşte böyle bir delikanlı olan Paul'ün Barip bir sırrı vardır. Daha mektenle i- ken sevdiği bir genç kız, ilk önceler Uy: $âl iken sonraları her nedens€ tok İgil’ sebep göstermeksizin Paule yüz çevir- Miştir. Unurlu, o nisbette dti spordaki Mevkiinden şımarmış olan Paul, bu dar beyi hazmedememiş. Edememiş ama,| için için kendini yemiş, ve bir daha ka- | Y9 din yüzüne hakm_;ım:;:'ı yemin etmiş Ve ”dî:ı::e'::::î:;:ı 'l'îp::::nbuım İ G iRaRA$TE |e , sonra kn_nnşıdan dönl:niycn il Si eei sanların katiyetile ileriye doğru yi * müştür. den manastıra kapandı an - şımdıhk muvakkat - bir misafiri- gotik yapılı kapı- bir an için durak- Madam Mobel Samimt olmak her zaman İyi ve doğrudur. Kanadalı bir dilenci umi-l miyet ve açık kalbliliğinin mükâfatını görmüş, milyoner bir kadınla evlene - rtek dünyanın en mes'ud insanları ara- sına geçmiştir. Amerikada sun'i salon hayatından bakmış olan Mabel isminde milyoner bir kadın bu yaz, her senekinden baş- ka türlü bir seyahat yapmak istemiş ve fakir bir köylü kadını kılığına girerek trenin üçüncü mevkiüle Kanadaya git- mişti. Mabel trende giderken yamına düşen üstü başı yırtık bir adamla ahbab olmuş, adamcağız ona şu macerayı an- latmıştır : — Halime herkes acıyor... Ben bir zaman zengindim, gençtim, çalışıyor- dum, iyi de para kazanıyordum. Ha - yata hazırlıklı olmak için çok iyi bir tahsil yapmıştım. dÜİniversite hayatında iken bir kızla . İtanıştım, ve onu sevdim, © da bana karşı lâkayd de gildi, mekteblerimizi beraber bitirdik, ben onunla nişanlan - mak ve müstakbel yuvamızın esasla- Kafkas güzeli da kendisini ayrıca temsil ettirmek ih- tiyacını duyduğu için O da fevkalâde güzel bir kız seçerek bu müsabakaya iştirak etmektedir Avrupa güzellik m ç mal memleketlerini İsveç ve Norveç gü zelleri temsil edeceklerdir. 1929 da dünya birinciliğini kazanan Macaristan ile 1930 da dünya ikinciliğini kazanan Yunanistan tekrar müsabakalara işti- rak etmişlerdir. Akdeniz güzellerinin içinde Lübnan- , Tunuslu ve Faslı kızlar da vardır. Fransız güzeli on yedi y da bir kız olan Matmazel Lyne Lassale'dir. Ho- landa ve Belçika, birinciliği Kazanmak için uğraşmaktadırlar. 'Tunusla bü bü- yük seçme hararetle hazırlanmaktad Bütün güzellerin üzerine takılan göz ter bilhassa Tunus güzelinin üzerinde uzun müddet kalmaktadır. abakasındı zel bir kızdı. Boylu boslu, endamlı idi. Siyah kavılcımlı gözleri ruhuma kadar nüfuz eder, beni kendisine bağlardı. Kaç kere kendi ağzından : — Rober senden ayrılmıyacağım, dediğini duymuştum. Onunla bera ber ne hülyalar kurmuştuk. Ben iyi bir avukat olmak için çalıştığım sıralarda «|o da mekteplerin birinde hocalık edi- yordu. Bir gün aramıza kara kedi gir- di. Bu kara kedi, senelerce beraber o- kuduğum, kardeşim gibi sevdiğim bir arkadaşımdı. Sevgilimle ilk defa onu konuşturmuş, benim ağzımdan derd- lerimi ve aşkımı ona söylemesini bu arkadaşımdan rica etmiştim, kendisi- ne fevkalâde itimadım vardı. Bazan gezmelere üçümüz lenir, ve geri dönerdik. Arkadaşımın tek bir tefevvuk noktası vardı: Ablası zamanın maruf adamlarından ve gali- ba bir sefir ile evli idi. Aradan bir kaç ay geçtikten sonra evvelâ nişanlımda ve sonra da arkada- şımda garib haller gördüm. İkisi de benden uzak kalmak, bana sokulma- mak istiyorlardı. Nişanlım bulunduğu evden çıkmış, daha ucuz bir yer bul. mak bahanesile benim arkadaşımın 0- turduğu mahalleye taşınmıştı. Arka - futbolcusu lemiyenler tarikatine — mensupturlar. Bunun için de, Patl ilk evvelâ, el i reflerile, Y salonuna alınmış, de- lilinin uzattığı siyah cübbeyi giymiş, ve akşam duasını yapmak üzere beyaz cübbeli rahiplere Katilmıştır. Ve gece de uzun ve yasız yatakhanenin bir kö- şesinde kurulu olan ot minderde kıvı1- hp uyumuştur. | Söz söylemiyenler tarikatine girebil- mek birtakım merasime, — ve bilhassa baş keşişin tasdikına bağlıdır. Bu da, bir. Çırlil" €en az altı ay beklemesi de- mektir. Bazan senelerce, bekleyenler de vardır. Paul hakiki ve öz bir keşiş yamağı oluncaya kadar, bu manastırm misafiri kalacak ve çıraklığa kabul edi- ra ancak dünyaya «sön ve hakiki alla- ha ısmarladık..r zamanı' gelecektir. Ve © vakit tarikatin azat kabul etmez kö: lesi olabilecektir. caktır. Bu iki tecrübe devresinden son- | tir. Birkaç gün sonra D rını kurmak istiyordum. Sevgilim gü- | şe, *İrafından hiyanet görmeden sevilece - beraher gider. cür içi! Va aa ee Ü İ G da keşişlerin YAP- | pilecek ? Robel daşımla bir olarak bana hiyanet ettik- lerini söylemek haysifetime dokunu - yordu. İkisine de bir iki defa bu vazi- yetten hoşlanmadığımı — ifade ettim. Meram anlatamadım. Ve bir gün azi- zem gazetede ikisinin resmen nışan - lanmış olduklarını okudum. İşte o zaman aklım başımdan çık - tı, işimi gücümü bıraktım. vurulan bu sillenin tesirini azaltmak için derbederliğe başvurdum İşimden gücümden oldum ve nihayet anlatıl - ması uzün yollardan geçtikten sonra şu senin gördüğün pejmürde hale düş - tüm Mabel arkadaş nârına yanmış olan bu adamı teselli edecek olmuş — Gençsin demiş, çalışırsın vaffak olursun. Eski günleri unutur- Yüzüme mu - sun, zengin olursun. Dilenci kılıklı adam — Ah, ahbabım, diye sözüne devam etmiş, dünyada para hiç bir şey temin etmiyor. Bugün dilenerek hayatımı temin ettiğim halde, gözüm parada değil, ruh Fferahlığı ve saadet başka Kİ Mabel suali değiştirmiş: — Zengin bir kadın bulsan, evlen- mez misin? diye sormuş, dilenci deli- kanlı: — Eğer onu sevebilsem, ve onun ta- ğgime kani olsam, belki mes'ut — olu- TUM. O sırada garib bir hâdise olmaş, Mabel büyük bir cesaretle: — Azizim demiş ,benimle evlenme- ğe razı olur musün, beni karılığa —al- mak ister misin? Kopuk dilenci düşünmüş: — Ben namuslu bir insanım, demiş, seni ancak sevebilirsem alırım. Onun müddet beraber yaşıyalım, Birbirimizden hoşlanacağımızı anlar * sak evleniriz. Fakat şunu da bil ki eve ne getirirsem onunla iktifa eder, fazla şeyler istemezsin. Mabel bu şarta razı olmuş, ve fil « hakika iki ay sonra da dilenci ile ev - lenmiştir. Mabel o zaman servetini Or- taya çıkarmış, ve kocası ile müreffeh bir hayat sürmeğe başlamıştır. Sabik dilenci, şimdi mühim bir fabrikanın müdürü olarak karısının parasını Ş * letiirmektedir. tuğa yeni çan külesinin inŞ cak harcı, tuğlayı taşıyacaktır Söz söylemiyenler tarikatinde hef Lins ve boyadan insanlar var: Mütekâ- çler, avuk Jar, birçok ] ; : lince de, hususi merasimle; fakirlik, Manastırın kâtibi İngiliz gazetecile- imeti iffet, mamus ve-itant yeminlerini ede- a v 'a birader, yahu! baba cektir. Bundan-sanra siyah —cübbesini| — — Paul bizim sürdüğümüz basıt ha- K ü e çıkıraı':ık. ve söz söylemiyenler tarika- yatı sürecektir. Kendi elimizle yetiştir- Alli bir l—.ı::.d'ur veyahut baba, baş tinin azasına mahsus beyaz elbiseyi gi- | diğimiz zerzevayğan müteşekkil yemek K _0_?" gibi olmadan konuşama yebilmek mazhariyetine nail olacaktır, | lerimizi yiyecek, Ve sabahları, bizim | £ 'keljme söylerneye cesaret edemez Çıraklık devresi iki yıldır. Bu arada, yaptığımız gibi saat ikide kalkacaktı! ler. Bütün :ır)ıı'anğıı Gileklerini el Ve isterse, tarikatten çıkıp, geldiği yere Kendisine ne iş verilirse, emiredilir » işaretlerile x_,_pmf,m Onun için bilâ dönebilmek hakki vardır. İki yılın s0- | onu yapmakla v #kelleftir. demisli ün .r;ı,;nu;ıx;da. tam bir süküt hüküm nunda, yeni birtakım taahhütlerle üç| — Amatör futbolcü ilk gününü, Manas- | ö ver senelik bir mânevi konturat daha im- | tırın uzağında bulunan patales tarlı Bakuıım harici dünyanın velvelesi. salayacaktır. O zaman da bu müddetin | sından patatesleri küf kleyip, n—nl ni vaalasün ea y amatör NU bitişine kadar, Manaslırdan ayrılamıya | nastırın kilerine taşımakla geçirMiş - | polcü Püul, burada ne kadar dayana-

Bu sayıdan diğer sayfalar: