Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
T L T çi $ '”'î'_””î— ...'.,-44*”'4-*4 rer BAA : £ Gölein SÖRLE : a S a S L n A yT 4 PN b aır BK f l l » ? İ İkinciteşrin 10 ___2__%1!(& NİNi z M SON POSTA " AA <» z x ) . ğ Resimli Makale Hergün — | Avrupanın harp ve sulh Mukadderatında h İngilterenin rolü , —Yzan; Muhittin Birgen —- on günlerde muhtelif Avrupa s devlet zümreleri arasında göüze çarpan hareketler, kâh devletler ve kâh içtimai sınıflar arasında en şiddetli şekillere giren mücadelelere baktıkça, faraza İspanyadaki barut fıçısınâ dö- kunacak bir tek kıvılcımdan bir büyük ÂAvrupa' yangını çıkabileceğini düşün: memek imkânsız olüyor. Fakat, işlerin bir de başka tarafı var: Acaba, ÂAvru- pada cereyan eden bu işler hakkında İngiltere ne diyor? Büyük bir sür'atle silâhlanan, bir yandan mevcut eskimiş silâhlarını değiştirirken bir yandan da bunlara yenilerini ilâve etmek sureti- le kuvvet varlığını belki de birkaç mis- li arttırmakla meşgul olan İngilterenin *Avrupa işlerinin alacağı istikametler üzerinde tesiri elbet harbe veya sulha doğru gidiş hareketini bir dereceye ka- dar idare edeceği muhakkaktır. * Acaba İngiltere ne düşünüyor? Bu| merak verici suale doğru ve kat'i bir cevap vermek, hattâ bugünkü İngiliz hükümetinin başında bulunan muhafa- zakâr fırkasına mensup mühim şahsi- yetler için dahi kabil olmasa gerektir ki, onların arasında da muhtelif siya- set temayülleri vardır. İngiltere siya- setinin hakiki yapıcıları İngiliz devle- tinin birkaç mühim müessesesinin bir- kaç mühim dairesidir. Bunlarını ne dü- şündüklerini bilmek kimseye müyes- ser olamaz. Fakat, şurası cihanca ma- lümdur ki bütün şu —Avrupa sahnesinde oynahan siyaset oyunu, bü- ,tün şu diplomasi cambazlıkları, bütün hareketler, hep İngilterenin karşısın- da yapılır: Avruanın muhtelif memle- ketlerini idare eden herhangi bir baş, Milletler arası siyasetini alâkadar e- den herhangi bir mesele üzerinde her gün bir hareketi düşünür, tasarlar ve yaparken mutlaka zihnini İngiltereye teveccüh âden düşünce kısmı, en bü- yük yeri tutar. Bu bakımdan denebilir ki çok uzun bir zamandan beri Avru- pa, sahnede oynamış, İngiltere ise ku- İiste oyunu idare etmiştir. Dönüp dola- şip herşey Avrupada onun istediği ta- rafa doğru gider. Bu gidişte bazan İn- giltereyi mağlüp olmuş gibi gördüğü- müz zamanlar da vardır. Fakat, işler, dünya nisbetinde kararlara varacak şe- killere girdikçe nihayet görürüz ki her şey daha ziyade İngilterenin istediği is- tikamete doğru gitmiş ve onun istedi- ği neticeye varmıştır. İngiliz İmparatorluğunun büyük mad di ve mânevi servetlerine dayanan bu siyaset kuvveti bugünlerde hep sulhten bahsediyor. Bu, harbin yakın olmadı- —ğını gösteren kuvvetli bir delildir. Bir zamandan beri Almanyada göze çarpan sükünet, müstemlekecilik propaganda- sının birden bire duruşu, Polonya Ha- riciye Nazirınıin Londraya seyahati gi- bi hâdiseler gösteriyor ki Avrupa mil- letleri kendi aralarında ne düşünür ve ya yaparlarsa yapsınlar, bir gözlerile de öteki tarafa bakmakta, İngilterenin çehresindeki mânaları tetkike ehemmi. yet venmektedirler. Her kim ne yapar- sa yapsın, İngilterenin istikametini gör meden karar verecek değildir. Madem- ki bugün İngiltere sulhten bahsediyor, şu halde hükmedebiliriz ki yakın bir zaman için bir harp, ancak, herhangi bir barut deposunun kaza eseri olarak patlaması mahiyetinde birşey olur. İn- giltere, sulh istiyor, çünkü silâh kuv- vetini arttırmaya mühtaç olduğunu an lamıştır. O, bir taraftan sulhü uzata- cak, bir taraftan da silâhlanacaktır. A- ra yerde sulhü, İngiltere için faydalı olmasa bile, hiç olmfazsa zarar vermi- yecek bir istikamette uzatmaya imkân * olursa İngilterenin bunu yapmaktan çekineceğini zannetmeğe sebep yoktur. Bugün harbin hiç bir tarafta dostu yok- tur. Hülâsa, Avrupa ve cihan işlerinin alacağı istikamette, bilhassa Avrupa- nn harp veya sulh mukadderatında İn- gilterenin oynayacağı rolün ehemmi- yeti çok büyüktür. O ise henüz ahvali — yakından takip etmek ve kâh tazıya «tut'» kâh ta tavsana «kaç!» demekle' ge. meşgüldür. Sulha karşı büyük bir dost- hissi beslediklerini her sözlerile te- (sö Amerikada bir yenilik:|* A BO Bazı adamlar vardır, mütemadiyen servetçe kendilerinden yüksek olan- lara bakarlar, iç çekerler, niçin onla- ra benzeyemediklerini düşünürler, kendi kendilerini bedbaht ederler, Bazı adamlar da vardır ki, fakirdir- ler, sıkıntı içindedirler, fakat içleri ferahtır, zaman olur kendilerini mes- ut görürler, çünkü kendilerinden yu- karıda olanlara değil, aşağıda olanla- ra bakarlar. Saadetin sırrı yağmurlu bir günde, kalabalık bir tramvayda giderken, geçen muhteşem otomobillerin için- dekileri değil, sokakta yalın ayak yü- rüyen, soğukta titreyen zavallıları dü şünmektedir. ARAS Kadınlar yelkenli Arabalar kullanıyorlar| Şimdiye kadar denizde yelken a- çıldığını bilirdik amma karada da yel- ken açıldığını görmemiştik. Son gelen Amierikan gazetelerinin birinde gördü- ğümüz şu resim, Amerikada çarşıya, pazara giden bayanların yelkenli hu- susi arabalar vasıtasile hiç yorulma- dan işlerini gördüklerini anlatmakta- dır. Dünyanın en güzel kadınını arayan milyarder Amerikalı bir milyarder, dünyanın en güzel kadınının adresini kendisine verene büyük * bir para vaadetmiştir. Bü haber dünyanın her tarafında du- yulmuş. Ve bir çok kimseler bir çok yerlerden milyardere en güzel tanıdık- ları kadınların adreslerini bildirmişler- dir, Bu kadınların içinde hakikaten bi- zim de güzel diyebileceklerimiz olru- gu gibi bir dudağı yerde bir dudağı gökte zenci güzelleri, derisi üzerine bıçakla resimler yapılmış Avusturalya- güzelleri de vardır. yit eden İngiliz devlet adamlarının bu sözlerinde samimi olduklarına tama- men inanırım; ancak sulhün İngiltere- ye hiç olmazsa zarar vermemesi lâzım- dır. İş böyle oldukça sulh devri de u- zayacaktır. Muhittin Birgen * HERGÜN BİR FİKRA Sormak, kabahat! Ayni zamanda, Kültür Bakanlı - giının yüksek memurlarından olan tanınmış bir muharririmiz Anado - luda bir tetkik seyahati yapıyordu. Bir gün, mühimce bir şehirde si- nemaya gitti. Oranın âdetlerine vâ- kıf olmadığı için, yer gösteren ada- ma sordu: — Burada sigara içilir mi? — Hayır, bayım! Yasaktır! — Peki amma, bu yerdeki izma - ritler nedir öyle ise? Adamcağız yere baktı ve lâkayt bir tavırla omuz silkerek: — Onları, sormadan içenler at - mış olacak, bayım! dedi. * Rişard Ştrav'se Altın madalya verildi — e ğğT : P : z | Londranın Rayal Filarmonik Cerni- yeti konserinde, meşhur bestekâr Ri- şard Ştravs'e bir altın madalya veril- miştir. Böyle bir tevcih yüz senedenberi ilk defa olarak — yapılıyormuş. Buna mukabil Rişard Ştravs de, bestelediği yeni bir operetin ilk sayfasını cemiye- te hediye etmiştir. Mısırlılar televizyona vakıf imişler Mısırda tetkikatfa bulunan bir â- lim, eski Mısırlıların televizyonu keş- fetmiş olduklarını iddia etmiştir. Âli- min böyle bir iddiada bulunmasına se- bep eski mezarlardan birinde gördüğü taş üzerine yapılmış bir resmin aynen şimdiki televizyon âhizeleri biçiminde olmasıymış! INDA Otomobil kazalarına Karşı yeni bir tedbir: Omuzlara konan ayna Son zamanlarda öotomobil kazala- ıntn artması üzerine yalnız önünü de- gil ayni zamanda arkasını da görmek isteyen İtalyalı bir adam, koluna tak- tığı bir ayna ile arkadan — gelebilecek tehlikeleri de görmektedir. Aletin ismini bu genç İtalyan (20 inci asır tehlikelerinin can kurta- ranı) tesmiye etmiştir. Çin kadınları Dansingde Çinliler fevkalâde müteassıptırlar. mazlar. Ayaklarını demir papuçların içinde büyüterek zavallıları alil bıra- kırlar. Son zamanlarda bu taassup, ya- vaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Bun- dan dolayı Çin kadınları ve kızları memnuniyetlerini beyan etmek üzere mış, Ve dünyanın bir çok yerlerinde sistemi orada tatbik ediliyormuş. Greta Garbo başını dinlen- direcek yer arıyor Meşhur sinema artisti Greta Gar- bo büyük bir keder içindedir. Holi- vutta oturmaktan, kalabalıktan dola- yı, hoşlanmamaktadır. İsveçte ise bü- tün millet kendisile iftihar ettiği için gene rahat? aedememekte, her gün çeşit çeşit ziyaretçileri kabul etmek 1stırar rında kalmaktadır. Bunun için Fransada Normandi- yada dünyadan alâkasını kesmiş bir yerde bir şato kiralamıştır. Bu kışı ora- "da geçirecek ve başını dinleyecektir. İSTER Bundan iki gün evvel, 103 numaralı Fatih - Beşiktaş arabası, Sirkecide bir yük arabasile çarpışmıştiır. Bu, her gün, birçok yerlerde eşine rastladığımız şekildeki hafif çarpışma neticesinde ne tramvay arabasının cilâsı, ne de yük arabsaının kenarı aşınmıştır. Fakat bu adına kaza bi- le diyemediğimiz temasın bütün zararını da halk çekmiş- tir. Çünkü hâdise mahalline memurlar gelip te kazanın NAN İSTER miştir. Arabaların Sirkeci muhitinde İNAN geçmiş, ve, yirmiden fazla araba, biribiri arkasına birik- da kaza sayiaları çıkmasına sebep olmuş, ve bu yüzden vaziyet karşısında, şehirde seyriseferin inkitaa uğrama- masina kâfi derecede dikkat olunabildiğine artık: ... İSTER İNANMA! e) » İNANMA! edinceye kadar tam yirmi beş dakika birikmesi, vak'ayı görmiyenler arasın- bulunanlar hayli telâşlanmışlardır. Bu - Kadınlarını kolay kolay sokağa çıkar- mütemadiyen dans etmekteler imiş. | Şanghayda meyhane kadar bar açıl- henüz tatbik edilmeyen (Taks Görl) | |sonra geldikleri yere gitmişlerdir. Ara' |tirildiğini görerek hayret içinde .’ı'.aıl'1 ; “tıraptan üstün olduğunu sana kim söy* /“çesidir. Yaptığı bir harp neticesinde Hercule'e yenilmiştir. ;ı_ ü ğ » , İ Ha 5 çi Sözün Kısası Maddi ıztırap.. Manevi ıztırap.. ! E. Talu A nkara trenindeyim. Benimle aynı kompartımanda, zeki, cerbezellii iki tane de delikanlı var. Gündüz treni olduğu için, sonbahaf da başka türlü bir güzellik arzeden :A’ nadolu yakasımdaki İstanbul köyleri seyrede ede İzmite kadar geldim. Burada, birazdan gözden kaybede *| cek olduğum denize son bir veda bâ* | kışı atfettim. Bundan sonra manzafâ | değişecek.. Eskişehire kadar zengille feyyaz bir tabiat, sonra, Türkün enef” jisini imtihan etmek için yaratılmış hi$ sini veren step başlayacak, : Rejimin yüzaklarından biri olan An Çetinkayanın himmetiyle azami der_e-' | cede kısalan bu Ankara yolculuğu güll düz daha zevkli oluyor. Benim gibl herhangi bir iş takibi için değil de yurt iştiyakı ile yola çıkmış olanar biraz dâ o yurdun köşe bucağını gündüz gö ile görmekten hâz duyarlar. |& Böylece etrafa bakınıp giderken, tret li nimiz bir istasyonda iki tane yük ka* | 'e tarmın ara yerine kısılıp kaldı. Bu var | 'a ziyette uzunca bir müddet bekledik Üş Seyrine dalacak birşey bulamayıncaı h yol arkadaşlarıma teveccüh ettim: Ko* kf nuşuyorlardı. İ hi Delikanlının biri, ötekine aşkın felt dî sefesini izah ediyordu. Gençlik bu! O<4 |Ti na yakışan mevzu aşktan başka ne ola“ | ©t bilir? : |& Uzak bir âşinaya dair taze bir habef | ti işitiyormuş gibi kulak kabarttım: Tarmi | Bi bu esnada, genç, sevginin, karşılıkli hi olmazsa, hâsıl edeceği mânevi ıztırabıti | ©1 şiddetinden, bu-ıztırabın hiç bir şeyâ bi makis olamıyacağından, maddi ıztırap- | 'i lardan hiç birinin, hiç bir vakit bunum la ölçülemiyeceğinden dem vurmağd | başladı. ( Bu bahsi çok dinlemiş, pişkin bir a4 - dam kayıtsızlığı ile, o aralık kendi - kendime şöyle düşündüm: f » — Hey gafil çocuk! Sen bu sözlerin$ | le kimi, yoksa kendini mi kandırmak | istiyorsun? Mânevi ıztırabın maddi 17 ledi?. Şu dakikada hele bir dişinin ağ* rısı tutsa, o zaman görürsün gününü! Biliyor musunuz? | — İtalyadaki Lombardiya eyale -| tinin merkezi hangi şehirdir?. 2 — Madagaskar adasi hangi yıldâa Fransızların kolonisi haline gelmiştir? 3 — Yıllarca Osmanlı devletini uğ“ ; raştıran, binlerce Türkün kanına mala- lan Girit harbinin patlak vermesinin sebebi nedir? F ai d o -o c S F | | (Cevapları Yarın) - * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Hippolyte Amazonların krali « 2 — Osmanlılara elçi olarak gelen iki kadın vardır. Biri Uzun Hasan ta< rafından Fatihe, ikincisi Gürcistan ta- rafından dördüncü Murada gönderil : 3 — Rus ihtilâlcisi Lenin, Simbrisk- de doğmuş, 54 yaşında ölmüştür. Asıl ismi Vladimir Ulyanoftur. -— ;—or .—i mı — — Bir pazarı midelerine indiren arılar Cenubi Rodesya'da Bulagngi cad desinde her haftanın bir gününde par | | zar kurulmaktadır. Geçenlerde geni | | böyle bir pazarda ahali alış veriş içim | | toplandıkları bir semtte müthiş bir ari | hücumuna uğramışlar, pazardan kaç' | | mağa mecbur - kalmışlardır. Pazardd || insan kalmadığını hisseden arılar teşs || hir edilen şeker ve şekerli maddeler Ü- || zerine konarak saatlerce yiyip içtikteni —| dan bir kaç saat geçtikten sonra geleri pazarcılar malların hepsinin yenilip bit mışlardır.