22 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

22 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eç sagaarşRa v 2 Savfa Hergün Tuna sahillerindeki ; Tantanalı siyasi nümayiş Yazan: Muhittin Birgen' iyanada günlerce süren bi V yete erdi. Kon Ciyano, beraberinde refikası 3- â la- duğu halde Budapeşteye geldi ve carlar bu genç Hariciye çiftine muhteşem bir kabul merasimi yaptıl. İstasyon halılarla süslendi ve bütün istasyona Macar ekâbiri hep birden geldiler. Şehir baştan Ja donandı. Halk, mis: bayraklar- €e sokaklar- da heyecanlı tezahürlerle «hoş geldi- nizl» dedi. Sonra, onların Budapeşte- deki misafirlikleri müddetince ziyafet- Jer, şereflerine tertip edilen opera ga- (Söz AaRrasıIı laları birli gazetefinde günü gününe takip eti bu misafirlik müddetinde, şunu gi düm ki Macar matbuatı bu yüksek de- ar receli misafirlere karşı ancak kral hakkında kullanılan bir dil ile m madiyen Macaristanın hürmet ve mu- habbetini ifade ediyorlardı. n Ciyanonun ne zaman ismini zikretseler yanına Edda Muşsolini ismi- ve ettiler. yük bir hürmet gösterdi verlikleri, neşe ve şetaretle hur kibar sınıfa mensup ları pervane gibi onun ctra laştılar; meşhur şekerlemeci Jerbo'nun en güzel şekerlemeleri kutu kutu Du- na Palota oteline taşndı, en meşhur çi- çek mağazaları Bayan Ciyano için mü- temadiyen buket hazırlamakla uğraştı- lar; hülâsa, güzel havalarla geçen mi- safirlik günlerinde Macarlar, İtalyanın ve Musolininin bu genç mümessilleri- ne karşı hürmet, itibar ve muhabbet göstermek namına ne mümkünse onu yaptılar. O kadar ki, gazetenin ifadı ne göre,/edanselmeği çok seven, ki barlığı ve zerafeti ile meşhur bu güzel bayan» Macaristandan pek güzel hâtı- ralarla âayrıldı ve <tekrar geleceğim ve bu semavi şehri - citta celeste . tekrar göreceğim!» diyerek gitti. Bu, ancak krallara karşı yapılan, hat tâ belki krallara karşı dahi bu derec nadir görülen misafirperverlik tezahür. leri arasında devlet adamları siyaset- ten de bahsettiler. Fakat, ziyaretin so- nunda neşredilen tebliğ, yalnız birta- kım umumi sözlerden, iki memlekxet arasında tam bir fikir birliği bulundu- ğunu ifadeden başka birşeyi ihtiva et- medi, Esasen siyasi meseleler daha zi- yade Viyanadaki üçler konferansında münakaşa ve hal'edilmiş bulunduğu i- çin Budapeştede yapılacak yeni birşey kalmamış bulunması iktiza ederdi. Bu- dapeştedeki büyük ve bakikaten mu- tantan bir siyavi nümayiş oldu. Bu nümayişin hedefleri nedir? Maca ristan «şart ve kayıt olmaksızın hukuk- ta müsavata iştiyor; Muahedelerin de- ğiştirilmesini steyen Macar tövizyon- culuğunun”İstediği şeyler var. Bunlar- dan ümidi kesmemiştir: 918 in küçült- tüğü Macaristan günün birinde mutlâ- ka, hudut haricinde kalan — Macarları tekrar hudutları içine almaya ahdet- miştir. İşte, bu defaki büyük nümayiş, Macaristan'n bu davayı müdafaa uğu- runda kul'andığı mânevi taarruz siya- setinin ye©i bir tezahüründen başka bir ŞELW. jin Macaristan tarafından görünüşü | böyledir. Bu büyük nümayişin İtalyı tarafından görünüşüne gelince, o da ene Avrupa ve Akdeniz meselelerinde talya siyasetinin yaptığı bir cenah ta-i arruu, ve daha doğrusu bir cenah nü- may'şidir. Bununla İtalya da, kendi ba- kımından ve kendi hesaplarıma göre, muhtelif yerlerde tesirler yapmak isti- yor, Siyasi manevra bakımından kuv- vefli olan İtalya, bu defa da bu cenah nümayişini yaptı. Vaziyetlerinden muz tarip olan Macarlar, bir nevi siyasi mi- ting mahiyetindeki bu nümayişte rolle- rini güzel oynadılar. Onların bundan memnun oldukları kadar İtalya da yap tığı işten gayrimemnun değildir. Bu safha da kapandı. Şimdi işin başka bir safhasına geçilecek, Hayat bir mücadele ise milletler için de mücadeleyi bir dakika bile elden bırakmamak bir zarurettir, Daima ileri takip etti. Pester Lioyd Galan ve şövalie SON POSTA Resimli Makale: W Hayatta muvaffakiyet şartları.. Kü sük bir konferans, Budapeştede bü- yük bir siyasi nümayişten sonra niha- Bazıları hayatta muvaffak olabilmek — Para, tahsil, zekâ, şans muhakkak ki için sadece paraya, bazıları sadece tah- ayrı ve başlı başına birer kuvvettirler, sile, bazıları ise sadece zekâya, biraz fakat müsaid bir fırsat çıkmadığı tak- da şansa güvenirler. dirde bu kuvvetlerden hiç biri yalnız başına iş göremezler. kuvvetten birer parçasını bir yere ge hepsinin esasıdır. NDA *| 27 lira vermemek İçin hapse Giren zengin kadın Hangisi ana, Hangisi kızı Anlıyabilir misiniz? M | HERGÜN BİR FIKRA Ketumluk Süleyman Nazifin — yanında, bir gün zekâsı nisbetinde geveze bir memurdan bahsediliyordu. Orada bulunanlardan biri, adam- cağızı müdafaa edecek oldu: — Canım efendim.. doğrusu ya, © kadar boşboğaz değildir. Hattâ ekseri ahvalde, bir kulağından gi- ren.. Derken, Nazif cümleyi ikmâl ede. rek: — Ağzından çıkar! dedi. Bu gözlerin kaç Para ettiğini tahmin Edebilir misiniz? Şu gördüğünüz güzel kadınlar bir anneden doğma ikiz değildirler. Bir a- na ile kızıdır. Her ikisi de meşhur Foks film Mmüessesesinin artistlerin- dendir... | — Soldaki kızıdır. Sağdaki de annesi- dir. Bunlar daimi surette bedeni hare- ketler yaparak — bu güzelliği, taraveti muhafaza — etmişlerdir. Güzel kızın, burdur, güzel annesi Madam Ray: — Ben sa-| — Peki Kravford bir sinema yıldızı-| — Hakikaten gözü pek olan Barones, bahları aç karnına bir elma ile kahval- |dır. Binaenaleyh, güzeldir. Cazibelidir. |geçenlerde otomobil sürme nizamları- tımı ederim. Öğleleri de bir sebze ve |Hele öyle muhteşem ve gönül çekenina muhalif bir harektte bulunduğun- komposto yerim, demektedir. wz,:: ;ırdır ki, değme delikanlı kar-|dan, mnrllrmı'cî_î İn:.iliz lirası ceza- « İK a Şısı: luramaz. ya çarpılmıştır. at kadın bu cezayı İ ’;ıg 'lle_r ede_şems'y eilk !îe;a İşte bu artist bir film çevirirken, rol|yermemiş, mahkeme - son bir tebliğ angi tarihte kullanıldı? — |icabı projektörlerin neşrettiği müthiş|göndererek, 48 saat zarfında parayı ö- | İngilizler 18 inci asra kadar şemsi -| yakıcı ışıkların karşısında fazla kalma-İdemediği takdirde 2 ay hapis yataca- |yenin ne olduğunu bilmezler ve yağ -İsı icap etmiş. Ve gözleri bozulmuş. |ğını bildirmiştir. murlu günlerde ıslanıp dururlarmış. İDerdini kumpanya müdürlerine anla- Barones para vermektense, hapse Nihayet 1740 senesinde Jonas Hanvaz 'tamayınca mahkemeye baş vurmuş. |girmeği tercih etmiştir. isminde bir adam su geçmez bir bezi |Mahkeme de kendisini haklı bularak.| Resimli posta kartları ne |başıpın üzerinde germek suretile şem-kumpanyayı, artiste 2 bin lira ödeme- icat edildi? siyeyi vücuda getirmiş, ve nihayet o|ğe mahküm etmişler.. Siz ne dersiniz, LAĞT N l ee i tarihten itibaren şemsiye berkes tara-|değer mi?... K":W“'"I denilen şey ne zaman i- fından kullanılmağa başlanmıştır. . cat edildi ve ne zaman kullanılmağa 49 kişilik. tiyatro Evli insanlar daha çok. . |başlandı? Bunu merak eden Amerikas Miyanada «49 kişilik tiyatro» ismi delirîyorlarmlş Ki merıklıhl.r:.dıı Hd YIFIİ! uıî altında yeni bir teşekköl kurulmuştur.| — Amerikada evli erkeklerin kurduk-İpar. Gratürma Drlan . Sonm aa Bu tiyatroda tamam 49 tane yer var-|ları tuhaf bir cemiyet vardır. Bu ce- ':ıl Almanyada basılmış oldı bi İdır. Ve içeriye ellinci müşteri alınma-|miyet bekârlık cemiyetidir. Kadınla- |1 CYYc Almany g Oduğu maktadır. Bu tiyatro hey'etini kuran |rından bıkan erkekler gizlice teşkil et-| , , Tz ; kimseler niçin 49 seyirçiden fazla iste-İtikleri bu cemiyette ara sıra toplan-| ÜZUN Yaşamanın yeni. sırrı mediklerini şöyle anlatmaktadırlar: — |makta ve birbirlerile dertleşmekte i-| — Almanyanın Fredrik Saduski isim- «Hükümet elli kişiden fazla müşte-|mişler. Hi en yaşlı adamı doğdüağu günü tasit ei ri istiap eden temaşa mahallerinden e-| — Bu gizlt cemiyetin mensuplarından |diyordu, İ'w'dl” tau Yaşammtirika ğır vergiler almaktadır. Biz az fakat|olan bir doktor geçenlerde çok dediko-|esrarını kendisinden öğrenmek istedi- İtemiz müşteri ile ve kazancımıza kim- İseyi ortak etmeden hayatımızı temin etmek için bu çareye baş vurduk.» ye doğru gitmeğe çalışan bir mücadî—le_ bizimki gibi, an sekiz seneden beri hiç durmiyan bir cidal,.. Hayat budur! Muhittin Birgen Londranın tanınmış - güzellerinde: Barones Stutterhein, dilberliği kada: otomobil merakı ve otomobil kullan- KA YA makta gösterdiği meharet ile de meş- Doktor bu konferansında, deliler a-|Fredrik: rasında yaptığı bir tetkikte deliliğin en bekârlardan gayet az insanın delirdiği- |dedi. ni söylemiştir. borü Bu konferana üzerine kadınlar dok-İyapmağa karar vermişlerdir. '——_————— İSTER İNAN Bazetelerin birinde — şöyle İSTER İNANMA! Dünkü bir havadis vardı : «Son günlerde sokaklarda satılan balıkların bayat olması yüzünden bu balıkları yiyenlerde zehirlenme alâmetleri görülmüştür..» Bu havadisi okuduktan sonra birkaç gün evvel gaze- telerde çıkan bir başka havadisi hatırladık: O havadis te İSTER göyle idi : uİstanbulda son günlerde müthiş bir balık bolluğu vardır. O kadar çok balık tutuluyor ki, bunlar para etmiyeceği görülerek tekrar denize atılıyorlar.» Bu vaziyete göre bir taraftan bayat balıklar şehirde satılırken, öbür taraftan tutulanı taze balıklar denize dö- külüyor, demektir. İNAN İSTER İNANMA! & Hayatta muvaffak olmak için bu dört tirmeye çalışınız, bu mümkün olmazsa içlerinden sadece tahsili tercih ediniz, v A'M!h: eğer uzun 7""_“_“ tu. Bir şey yemiyordu. Ön çok evli insanlar arasında olduğunu, |istiyorsanız kat'iyyen evlenmeyiniz! |.. yağlı piliçlere, tavşanlara bile iltis İkinciteşrin 22 , q Sözün Kısası Sözüm ona.. L W olmıyan, manasız ve jüzümM suz bir takım «lâf perseng» leri VAF dır: — Sözüm ona.. sözüm bundan dışf* rı. hâşâ men huzur.. efendicâğızl! söyliyeyim.. anladın mı, efendim sef* sin?, demem o deme değil.. yani ya, yeceğim şul. vs.. vs.. * Ben, bu tâbirleri dillerine dolamış ©7 lanlardan pek hazetmem. Bunlardâ ya bir parça riya, yahud ki biraz KAT rarsızlık sezerim. Samimi ifade, kelâfi silsilesinin arasına böyle fuzuli durak* lar sıkıştırmaktan müstağni kalmali * dır. Ben bilirim ki, benimi E. Ta'ı ehcemizde; nereden türediği bt le ahbabca kü* Sözüm ona.. sözüm bundan dış$' rı.. hâşâ huzurunuzdan.. Demesine ne lüzum var? böyle bir parantez yapmakla, bana râci olabileceğini düşünmüş. n le bir ihtimal hesaplamış olur ki, asll . beni gücendirecek de budur. — Demem o deme d yetinden şüphe ifade eder. Bu itibarlif hakareti de; bile her halde istih © fafı gösterir. — Efendime söyliyeyim.. arfladın mts efendim sensin? 'Tâbirleri de, gene söz söyliyen kim * senin, mesrudatından pek de emin ol « madığına, daha biçimlice, bir yalali uydurabilmek için lâf arasında vakil kazanmak istediğine delil gibidir. Hâsılı kelâm: Pek eski zamnıılanqw konuşma ezgisini yâdettiren bu âmi < yâne, bu manasız ve lüzumsuz lâf per- senglerinin bugün için ve bugünkü. dişe göre lehcemizden uzaklaştırılmaslı bunların - sır/ görenek ve alışkanlık « Ja - kullanılmaktan vazgeçilmesi diji © mizin tasfiyesi bakımından gereklidilğ S Biliyor musunuz ? 1 — Laplasse kimdir? 2 — İslanbul içinde ilk memba suyy nerede çıkmıştır? 3 — Ki&ber kimdir? (Cevabları yarın) — * li Dünkü suallerin cevabları : 1 — Avusturya imparatoru Fransovst Jozet Umumi Harbden 2 yıl sonra öle müştür. 2 — Paristeki meşhur Elysde sarayi, 1718 da yapılmıştır. : 3 — Alfred Capus tanınmış Fransıs gazetecilerinden ve facia muharrirle « rindendir. 1858 de Aix'de doğmuş, 1922 de ölmüştür. İki Mekteb, Şarab isimli tiyatro eserleri meşhurdur, B D 4 — Milâddan evvel 400 ile 413 yıla larında Makedonya krallığında Arche — laüs bulunuyordu. Bir senelik uykuya yatan yılan Takriben bir sene evvel Berlin haye vanaı bahçesine müthiş bir yılan geti- rilmişti. Boyunun 9 metre olmasından du uyandıran bir kooferans vermiştir. |ler. 114 yaşında dinç bir adam olan kinaye olarak yılana Goliat ismi verik - mişti. Fakat Goliat'ın hiç iştihası yok« üne konulan ! A fat etmiyordu. Gözlerini açıp ta bun: ? torg protesto etmek için bir miting|ları görür görmez sanki iğrenmiş gibi tekrar gözlerini kapayarak uykuva da- hyor ve mütemadiyen uyuyordu. Ge- İiçen bir sene içinde dört defa derisini değiştiren Goliat hiç bir şey yeme- miş, çok fena zayıflamıştı. Mütehas- sıslar yılanın öleceğine hükmetmişler- di. Nihayet geçen hafta Goliat'ın ars tık yemek yemeğe karar vermiş oldu- ğu memnuniyetle görüldü. Hayvan bit piliç ile bir tavşanı gövdesine indirdik- ten sonra bir de domuz yavrusunu ye di ve tekrar uykuya daldı. Hayvanın gene bir sene müddetle uyuyacağı zan” nolunmaktadır. ” 1 İ İ ı j İ | )

Bu sayıdan diğer sayfalar: