4 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

4 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa SON POSTA Aşığı ile kaçan karısını boşamak için tam yirmi bir sene uğraşan adam İngilterede büyük harpten evvel açılan bir talâk davası çok garip bazı tesadüfler neticesinde yeni bitti HBA - İTALYAN DONANMASI İtalganlar, “Akdeniz bizim denizimizdir, diyecek kadar kuvvetli bir donanmaya malik midirler? Yazan: A. Comalettin Saracoğlu Büyük harp daha patlamamıştı. Ortalık sulh ve sükün içinde idi. Dün- yada ne radyo vardı, ne de televizyon Ne Faşistlik hüküm sürüyordu, ne de Komünistlik. İtalya Habeşistanı zap- tetmemişti.. Yirminci asır daha he - hüz başlamıştı. İngilterenin Kardif şehrinde Alber - isminde bir delikanlı, mzun burma Jayıkları, plâstron boyun bağı ile gümüş saplı bustonu, 'kahve- rengi melon şapkasile, şatrançlı redin- gotile bir çok genç kızların rüyasına girerdi. İşi de iyi olan Alber, muhi - tindeki kızlardan hiç birine bakmıya- rak, elmas ve altın diyarı Transvalin, İngiltereye geçtiği 1900 yılında, uzak bir kasabadan Emma iaminde bir kızla| , , eylendi. Emma da canlar yakan âfet - Ydi Nia — Gallellir. uğrandü kanlı bıçaklı olmuşlar, kanlar dök - müşler, nice aileler aralarındaki rabı- talarını koparmışlardır. 1900 dan 1915 yılına kadar, gayet mes'ut, herkese örnek bir aile hayatı geçiren Albere felek bu saadeti çol görmüş olmalı ki, felâketelr birbirini kovalamıya başladı. İşinden oldu, ço- cuklarından biri öldü. 15 senelik karı- sile hergün kavga etmiye başladı. Ve işin en feci tarafı, karısını bir gün ev- de âşığile birlikte yakâldı. Gözleri dönen Alber'in elinden bir kaza çıka- 'cağı anda,«İngiliz» binaenaleyh 80 - gukkanlı olduğunu hatırlaması tamiri | imkânsız bir vak'anın önüne geçti. Artık evin tadı, tuzu kalmamıştı. Adeta pansiyon hayatı yaşıyan Alber, namusunu kurtarmak, etrafın dediko- | dularına bir son vermek için mahke- Mmeye müracaat etti, ve karışını boşa- mak talebinde bulundu. Ortada iddia- c vardı. Suçlu yoktu. Suçlü — güzel Emma, kocasına bir mektup bıraka - Tak, Hindistana hareket ettiğini, bir da- ba geri dönmiyeceğini bildirdiğinden mahkeme iki tarafı dinlemeden bir ka- rar veremiyordu. Ve bu mahkeme ta- lik edildikçe edildi. Araya türlü türlü vak'alar karıştı. Davaya bakan mah - kemenin reisleri garip bir tesadüf ese- Ti birbiri arkasına öldüler, Mütareke oldu. İngiltere şenlik yaptı. Velhasıl iş 1936 yılının bugünlerine kadar gel- di, dayandı. Nihayet Alber aradan tam 21 sene geçtikten sonra, ruhan ve cis- men ayrı bulunduğu karısını boşaya- bilmek hakkını perçinleyen ilâmi ala- bildi. Ve hemen o gün, bekâr dostla- yına mükellef bir kokteyl partisi çekti. İradı gayrısafisi olmıyan binaların belediye tekâlifi İradı gayrısafisi mevcut olmayan gayrimenkullerden tahsili icap eden belediye tekâlifinin tahakkuk muame- lesi kaza encümenlerince yapılacak - tır. Kaza encümenlerinin tayin edecek- leri iradı gayrisafile, o binanın bulun- duğu mahaldeki diğer emlâkin kıy - metleri göz önünde tutulmak euretile konacaktır. Bu gibi emlâkin kesbi kat'iyet eden iradi gayrisafileri, kaza encümenleri- nin tahmin eyledikleri miktardan ek- iıik veya fazla olduğu takdirde; nok - sanı tahsil, çoğu da iade kılınacaktır, Bütün evkaf mallarına tapu verilecek ÜaKt ati oluğ dükvakönak meseni bulunduğu halde tapuda kaydına tesa- düf edilemiyen hayrat ve akarın tes- cil muamelesinin ne yolda yapılaca - ği tespit kılınmıştır. Tapu Umum Müdürlüğünden bü - tün tapu sicil mubhafzlıklarına bildi. rildiğine nazaran, bu gibi vakıf ma - hallerin, vakfiyeleri mucibince tescili icap etmektedir Bu suretle senedi alınamıyan vakfa ait bir çok mülklerin evkaf namına tapuya raptı temin olunmuştur. CÖNÜL İSLERİ! Acı bir Hayat hikâyesi Bu sabah mektuplarımı açarken acı bir hayat hikâyesi ile karşılaş - tım. Bütün teferrüatı ile yazmak mümkün değil, hâdise kurbanının adını söylemiye de tabif hakkım yok. Bununla beraber size küçük bir hülâsasını yapabilirim, Okuyu- sum diyor ki: «— Evlendik, ben bu izdivacı acı- yarak yapmıştım. Karım maddeten ve manen dengim değildi, çabuk piş- man oldum. Evlenmeden evvel duy- muş olduğum merhamet yavaş ya - vaş şeklini değiştirdi. Evvelâ hidde- te, sonra nefrete inkılâp etti. Belki ayrılabilirdim, bir kız çocuğumuz doğdu. Hiddetimi yendim, nefreti - Mi içime gömdüm. Çocuk şimdi üç yaşında. V€ beni şiddetle bağlıyan bir mahlük. Amma içimde o eski hiddetler, o eski nefretler tekrar ka- barmıya başladı. Bunun yeni bir sebebi var: Karımın beni aldatmıya başlamış olmasından şüpheleniyorum. Sakın bunu kıskançlığa hamletmeyiniz. O- na karşı o kadar lâkaydım ki, his - lerinin hakiki mecrasını değiştirmesi üzerimde —hiç tesir — yapmıya - cak. O derece ki — şüphelerimin doğru olup olmadığını araştırmaya teşebbüs bile etmedim.. Görüyor mu- sunuz, içtimal kaidelerin üstüne de çıkmak üzereyim. Fakat hiç sevme- diğim, hattâ iğrendiğim bu kadın tarafından üstelik bir de gülünç ol- maktan korkuyorum.. Ayrılalım, diyorum. Her ne pa - hasına olursa olsun, fakat bu defa da o küçük bebeğin hayali gözleri - min önüne gelince kararım sarsılı - yor. Fırtınalı bir denize tutulmuş bir tahta parçası gibiyim. Ne yapa- yım?» Okuyucumun mektubunu bu nak- tada kesmek ıztırarındayım, kendi - sine vereceğim nasihatlere bir başka yoldan isal edeceğim. TEYZE İtalyanların son sistem zırhlı krovazörlerinden (10.000) tonilâtoluk “ Trento ,, gemisi Bu haftaki deniz ve denizcilik mü - sahabemizde Akdenize «ebizim deniz» diyen İtalyan bahriyesine, aziz okuyu- cularımla birlikte 'kuşbakışı bir göz gezdireceğimizi vadetmiştim. Bugünkü İtalyan bahriyesi: Cihan harbinden evvel harpte — ve hattâ harpten sonra (1923) senesine kadar İtalyaya bir nezaket ezeri ola - rak «büyük devlet» denil! Bundan sonra iktidar mevkline gelen faşist re- jimi pek uzun deniz kı: a malik 0- lan İtalyanın geniz kuvvetlerini ten - sik etti. İtiraf etmek lâzımdır ki, (1921) se- nesinde başlamış olan Fr z deniz programının Fransaya yeni ve modern vahit harpler kazandırmış olmasının doğurduğu endişe de İtalyanın bu bah- ri dirilmesinde büyük &mil olmuştur. İşte İtalya, bir taraftan yeni rı diğer taraftan Fransız rekabeti sinin verdiği gayretle, (1925) sene- sinden başlıyarak, çok geniş bir deniz programı çizdi ve her sene bu deniz programının muhftelif fasılarını tahak- kuk ettirmek için, hattâ kudretinin fev- kinde büyük paralar sarfetti. İN bahri- Aşağıda zikredeceğim seneler hiza- sındaki rakamlar İtalyanın deniz büt- çesinin her sene hasıl baş döndü bir sür'atle artmış olduğunu gösterir: 1928-29 senesi 1,151.782,380 liret 1920-30 —»0 1,200/483,630 liret 1830-31 1/4475,000,000 liret 1032-33 1514,923(277 diret » Son iki üç sene içinde ise bu miktar akıllara durgunluk verecek bir yekü- na çıkmıştır. Hattı harp zırhlıları: g İtalyan hükümeti, para bakımın - dan, İngiltere Fransa gibi, zengin 0l- madığından daha tihan harbinden ev- velki zamandanberi büyük gemilerden ziyade küçük, fakat silâh itibarile di - ğer devletler bahriyelerindeki mü - masil hem sınıflarına üstün gemi yap - mak siyasetini takip ederdi. (1914) harbinden sonra asıl düşman ve ra - kip saydığı Avusturya - Macarıstan bahriyesinin ortadan yokoluvermesi İtalyan bahriyesini büsbütün rehavote sevketti. Lâkin yukarıda işaret etmiş olduğumuz veçhile faşizmin idareyi e- “|le alması ve Fransanın Akdenizde yep- yeni bir deniz programile ortaya atıl- ması İtalyanları da büyük gayretlere sürüklemiş olmakla beraber İtalyan do- nanması, hattı harp gemisi yüzünden, son seneler zatfında jinşasına başlanı- lan iki büyük hattı harp zırhlısından maada, zenginleşmiş değildir. Kaldı ki bu yeni vahit harplerin techizatı ik - mal edilmemiş olduğu gibi donanma da henüz bilfiil hizmete girmiş te de- ğildirler. Binaenaleyh bugün Ttalyan bahri - yesini Kavur» sınıfı iki, «Andrea Doryas sınıfı iki ki topu topu dört ta- ne dritnotu vardır. Dördünün mecmu tonilâtosu «86,533» tonilâtoya - varan bu dört hattı harp gemisi yirmi yaşını | Hafif kruvazörlere geçmiş ve ancak «30,5» santimetrelik top taşıyan teknelerdir, Zırhlı kravazörler ve kruvazör - ler: Hattı harp zırhlısı bakımından pek zengin olmıyan İtalyan bahriyesi bir çok paralar sarfile beheri (10,000) to- nilâtoluk «Trieste», «Trento», «Bolza- nor, «Zarar, «Fiume», «Gorizia» ve «Pola» isminde yedi tane son sistem ve sür'atleri saatte 32 milden 36 mile ka- dar yükselen yedi tane zırhlı kruvazö- re maliktir. Bu sınıf gemilerden üç ta- nesi daha inşa edilmektedir. Bunlatdan maada nisbeten eski ol - | makla beraber elân hizmet gören «San Marko» sınıfı üç tane zırhlı kruva - | 2ör de vardır. gelince, yeni Fr deniz Inşaatını adım adım ta - kip eden İtalyanlar «Kondottieri» sını- fi dedikleri beheri dörder tane «l5> santimetrelik topla mücehhez ve sür'at- leri saatte «40» mili geçen «İ2>» tane hafif kruvazör inşa etmişlerdir. Bu sı- nıftan daha bir kaç gemi denize indi- rilmiş olup ikmal edilmek üzeredir. Distroyerler ve torpidobotlar: İtalyanlar, Fransızların yeni muh - â | riplerini taklit ederek bir çok distro - yer denize indirdiler. Bunlar Fransız- larımki kadar olmagmakla bera- ber onlar kadar sür'atli Ve son sistem teknelerdir. Filotillâ rehber gemisi olmak üzere bugün İtalyan donanmasında 2 tane «Mirabello», 2 tane «Akvilâ», 3 tane «Leone>, eNavigotori» sınıfı diye anı- lan «l12» tane rehber gemisi ki tez - gâhta bulunanlarla beraber iki düzüne çok sür'atli tekne vardır. Hepsi de yeni gemiler olmak şartile distroyerlerin adedi «40>, torpidobot - ların sayısı da «30>» dür. Denizaltı gemileri: İtalyan bahriyesi denizaltı gemisi bakımından Fransadan göri kalmak is- tememiş ve maliyesinin vüs'ati nisbe - tinde bu sınıf gemilerden bir çok tek- neler yaptırmıştır. (35) tanesi küçük, (28) tanesi mütevassıt, (10) tanesi bü- yük olmak üzere bugün (75) kadar denizaltı gemisi İulyan donanmasında hizmet görmektedir. Bu gemilerden başka bir tanesi tay- yare nakliye gemisi olan (Miragliya) başta bulunmak üzere İtalyanların mayın dökücü, mayın tarayıcı, sarnıç, kömür ve mayii mahruk nakliye va - puru ve muhtelif deniz ve nehir gan- botları daha vardır ki bunları ilâve e- decek olursak _İ'.al_vnnlınn Akdenizde çok mühim bir deniz kuvvetine malik bulundukları moeydana çıkar. Akdeniz İtalyan denizi midir? Bu böyle olmakla beraber bu deniz kuvyetinin — İtalyanların — Akdenize «Mare nostro>» yani bizim deniz deme- lerini mazur gösterecek kadar denizde ezici bir üstünlük teşkil ettiğini he - men kabul edivermek için ortada hiç bir sebep yoktur. Bir milletin bir deni- ze benimdir diyebilmesi için o denizde kayıtsız ve şartsız fermanferma olmü"| sı iktiza eder, Halbuki, sırf rakama | tinat ederek söyliyebiliriz ki, evvet Akdenizdeki Fransız kuvveti Itiraz Ki bul etmez derecede İtalyan deniz kuv” | vetine faiktir. Sonra Büyük Britanyâ nn Akdeniz sularında bulunan kuv *| wetleri hattı harp gemisi, tayyare £ misi bakımından İtalyan kuvvetlerin€| hiç olmazsa muadildir ve bir harp £ hurunda bu denizdeki İngiliz kuvve leri yalnız başına kalsalar bile, İtalyafl bahriyesinin kolay koölay hakkındaf gelemiyeceği bir kemiyet ve keylıye” tedir. Binaenaleyh kala kala hava kuvvel” leri yani tayyareler kalıyor. 1914.191 cihan harbinde, bir kaç tane denizal! gemisinin tahribi bir tarafa bırakıla * cak olursa, hiç bir tayyarenin her haf | gi bir hattı harp zırhlısını, hattâ kü “*| Çük bir kruvazörü bile muharebedet hariç bırakmış olduğu görülmedi. i Tayyarelerin müstakbel harplerde * ki büyük kıymet ve ehemmiyetini aslf küçük görmemekle beraber, bir denif| harbinde hava kuvvetinin kat'i netict yi elde edecek müessir bir deniz.silâbi oluverdiğini kabul etmek, denizlerde” ki istikballerini münhasıran hava hâki” miyetinde arıyan milletler için, birsi fazla nikbinlik olur kanaatindeyim. — Habeş harbi sıralarında bir tarafık fazla meydan okumaları karşısında İf” gilizlerin neden dolayı fazla ağır ve çe" kingen davranmış olmalarına ge:int' bu keyfiyeti İngiliz bahriyesinin Ak * denizde acz ve füturundan ziyade BU yük Britanya deniz siyasetinin daimf uzağı görmek istemesinde aramak bel” ki daha mantıki olur. İ Son yüz senelik deniz vâkıâları göf” termiştir ki İngiliz bahriyesi güttüğü ber hângi bir emeli er Beç Takat daimi tahakkuk ettirmiştir. i Napoleon Bonapartın bahrf satveti” | ni «Abukir» sularına gömen İngiliz d? | niz siyaseti 1904 senesinde Rus denif kudretini (Port Artür) ün durgun ** | «Cuşima> nın azgın denizlerinde erit * miş ve nihayet 1918 senesinde de ah manyanın denizlere hâkimiyet hülyâ” larını- Sakapaflovun çamurlu derili lerinde söndürmüştür, İ Akdenizin her hangi bir milletin dö* nizi olmayıp mutlak surette kalması, can damarının bu denizde? geçtiğine iman eden Büyük Britanya * n bir umdesi halinde İngiliz admirâ” istinin beyninde yaşadıkça, şimdiye Kü dar bir muharebe kruvazöründen bi? mahrum kalmış bir bahriyenin bu dt nizi benimsemesi boş bir iddiadan ib#” ret kalmıya mahkümdür, Ve muhakkak olan bir şey vârsa © de Akdenizin sahibinin bugün ttalyaf bahriyesi olmadığıdır. Gelecek haftaki müsahabemde 267 okuyucularımı başka- sularda gezdif?” cek, anlara başka gemiler ve kuyyetli seyrettireceğim. * A, Cemalettin Saracoğlu

Bu sayıdan diğer sayfalar: