4 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

4 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Evinde entari giyen parmağını kaldırsın.. Matbaanın kala - balık bir zamantı idi. Bütün — arkadaşlar çalışıyorlardı. Be - nim bu sözüm Üze- — Tine başlarını kaldı- Tıp, baktılar; ben de onlara baktım.. iç - “derinden yalnız bir kişi parmağını ka! - dırdı: Said Kesler.. — Demek bir kişi Nyar? . izüle — Evet ben varım, ben entari giye- rim, Sen bunu niye sordun? — İngilterede pijamanın modası geç- . Miş, şimdi onlar da entari giyiyorlar- — — Onlar da canlarının rahatını öğ - — Tenmişler. — Entari rahat mıdır? : — Ne demezsin azizim rahat da söz mü? Püfür de püfür. — Ya, pijama? — Birak şunu canım.. — Dur bakalım; daha biraz sorup #oruşturayım.. 'Telefona yapıştım; doktor İbrahim Zatiyi buldum: — Doktor. — Söyle Bayi — Pijama mı sıhhidir, entari mi? — Zâütiâlileri, kendinize çorab alır - ken, ayakkabı alırken de doktora so - . rar da öyle mi alırsınız? — Bu öyle değil.. gazeteye yazaca - — Entari sıhhidir! — Neden? — Vücudün her tarafında aynı taz- | yiki yapar, ve vücudü sıkmaz. 'Bu da oldu. Şimdi çalmacak bir kapı daha vardı. Entarinin en ileri giden mü- dafil! avukat Rami.. yazıhanesinin ka - pısından içeri Şeyh Keşteri meydanına Atlıyan Hacivat Çelebi gibi atladım: — Vay nuru aynim, vakti şerifin ha- ır olsun.. — Gene ne var?.. — Davayı kazandın üstad! —Hangi davayı? — Entari davasını.. artık İngilterede de entari modası çıkmış.. »- Ben, dedim, bu olacaktır ve olma- - lidır, —- Biz demek entariyi çok seversi - hiz. — Entarinin rahatlığı başka hangi elbisede vardır?. İnsan entarisini şöyle bir sırtına giyse oh ne mükemmel! — Entari ile sokağa da çıkılabilir mi? — Sokaktan maksad iş yeriyse o ol- maz, ama mahalle içinde entariyle mü- kemmel gezilir.. — Şallak pallak bir görünüş olmaz mı? — Ne münasebet, tertemiz bir görü- Büş. Oh entari! — —OH! Diye içini çekip: — Entari.. - .Derken sanki sevgilisinin hayalini göz önüne getiren bir âşık halini almış- S — Siz entarinizi nereden alırsınız?.. — Evde dikerler.. her kadın gecelik . Entarisi dikmeyi bilir.. — Şu geldi aklıma, erkekler entari - den vazgeçtiler, — Kim demiş — O kadar hiddetlenmeyin, yani de- mek istedim ki, bazı erkekler entari yerine pijama giydiler, fakat yalnız evlerinde! Kadınlar da pijama giyme- ye başladılar, ama onlar sokakta da gi- Yiyorlar. — Ha, bak buna bir şey diyelim, ka- dına pijama öyle yakışır, öyle yakışır ki, hani paçalarını şöyle bol yapıyor - lar. Böyle pijamalı kadımlar yürürler- ken seyirlerine bakmıya doyum olmu- yor. «Sayın kariim, müsaadenle bir iki Entari modası bize de “J;atjhten sirayet edecek mi? — İstanbuldaki entari ve pijama taraftarları ile bir mülâkat Yazan : İMSET doğrusu şaşlım: Evli bir erkeğin bu tarzda bir cümle söylemesi ya büyük bir cesaret, yahud da bir gaflet eseri olurdu. Allahın bü- diğini kuldan saklamiya Jlüzum yok! Yani bendeniz, bir gazeteci karşısında değil ya, kime olursa olsun böyle bir şey söylemem, yerin kulağı vardır, der- ler. Kulağı olduğu gibi ağzı da vardır. Kulağile işittiğini ağzile Köroğlunun kulağına fısıldarsa hâlim nice olur? di- ye korkarım. Ne yapayım, kabahat bende değil! Söylemeseydi, ben de yazmazdım. Evinde: . — Sen, demek kadınları seyredez - sin? Di sa kıyamet koparsa sebeb ben im! — Bülbülün çektiği dili belâsıdır.» Nerede kalmıştım? Hatırladım.. bir sual daha sordum: — Gecelik entarisile yatarken entari insanın beline toplanır, rahatsız eder, — Enlüriyle yatmanın usulünü bil- mezseniz öyle, t onun bir usulü vardır. Entari biraz uzunca olacaktır. Ve ayaklar azıcık toplanıp, entari a - yaklar arasına sıkıştırılacaktır. — Yıktık perdeyi, eyledik viran, va- rayim sahibine haber vereyim. Deyip yanından ayrıldım. Pijamacı- larla konuşmak da fena olmiyacaktı. Lâalettâyin bir dükkâna girdim.. — Siz senede kaç tano pijama sa - tarsınız? Yüzüme, sanki ben onun kârını kız- kanmış da dükkânımın karşısına bir pl- jamacı dükkânı açacakmışım gibi sert sert baktı: — Ne yapacaksınız? Anlattım, yüreğine biraz su serpil - di: — Epey satarız! Dedi. — Ya, entari? — İsmarlama yaptıranlar oluyor, pıyoruz, fakat pek nâdir. İçinde gene bir korku vardı. Sualle- rime kaçamaklı-cevablar vereceğini an- lamıştım. Pijamacı kıtlığına kıran gir - medi ya, bir başka dükkâna gittim: — Siz senede kaç pijama satarsınız? Bit yüzüme baktı, bir de önündeki bizim dünkü Son Posta'ya!,,, İşi anla- mıştı. — Ne uğraşırsınız Allah aşkına?, — Hiç, entari ve pijama hakkında bazı şeyler öğrenmek istiyorum. — Vazgeçin bu işden! Camekândaki sıra sıra dizilmiş pija- maları gösterdi : — Ya, entari modası, bugünlerde taammüm edecek olursa, ben, bunları kime satarım? Nihayet güç belâ öğrenmek istedi - ğimi öğrendim. Pijama çıkmadan evvel bu dükkânlarda entari satışı şimdi satı- lan pijama mikdarından yüzde yirmi beş fazla imiş, Bir entari, aynı kumaş- tan bir pijamaya nisbetle yüzde otuz daha ucuza çıkarmış ve entarinin en 'son pijama modasından sonra da de - ğişmeyen şekline göre yakalar spor gömlek yakaları biçiminde imiş, göm - lekler gibi beline kadar açık düğmeli, beklen sonrası kapalı olurmuş. İki ya- nında yırtmaçlar varmış. Bu yandan yırtmaçlı fistanları biz de yakında giyecek miyiz acaba?.. ya- # SON POSTA ıkr Li İkinci Mahmut 1826 da Yeniçeri o- cağını imha etmek kararını verdikten sonra hazırlıklar yaptı. Nihayet yeni askerin şimdi Aksaray ve Sofular ara- sında bulunan Orta camideki Yeniçe- ri odalarıma hücum edilmesi: kararlaş- tırıldı. Fakat bir de Müneccim başıya başvurmak lâzim geldi. Müneccim başı uzun boylu tetkikler- den sorl — Bu bilirsiniz. dedi, Halbuki ertesi gün hücum edilmek mükarrerdi. Padişah taraftarı olan ye- niçeriağası Yusuf Paşa ayak direyin- ce Müneccim başı: ”— Olmaz, dedi. Burç akrepten kur- tulmayınca bu hücum olmaz!. . Yusuf Paşa kızdı : o odalardadır!.. dedi, * Bir başa bir valilik Uzun yıllar Osmanlıları meşgul e- den Dürzü reisle. rinden Maanoğ - C lu — Pahreddinin UAı> oğlu Emir Ali, Ahmet Paşa or - dularile karşılaş - tı. N - Emir Alinin T_;ğ /// ordusu — perişan * oldu. — Kendisi harp meydanın - İN Ülm, | i'—*v’-'*' sde da yaralı kaldı. i ancak bir hafla sonra yapa- — Burcu bilmem ama hucam, Akrep Elli paraya f Tütüncülerden Sayfa —7 iki cıgara! kimler ve nasıl perakende cıgara satın alırlar? *« Cigarayı teker teker alanlar çok kelime ile cevab Cigara oluyordum. Üstü başı uygun- mu diye sorduğum tütüncü bir tek verdi: «Sorar mısın!» r — Eskiden açık cigara satılmadığı * - suz biri gekli. Tütüncüye iki kuruş u -İçin pek tâlib bulunmazdı. Sa'le o : - Zattı: — Şurdan üç tane birinci ver! dedi. manlar bir paket tütün parasını denk- Jleştiremiyenler cigarayı ortaklaşa alır, Üç adet birinci nevi cigara alıp gitti.|hemen dükkânın önünde paylaşıvgrire 'Tütüncüye sordum: , — Ne o hayrola, cigarayı tek tek de yül satıyorsunuz? — Geçen senedenberi, — Böyle alanlar da çok mu? — Sorar mısın! derdi. ... t | Bir başka tütüncü ile konuşuyoruz: — Vallahi bayım, görüyorsun, bizim psnaf hep kayıkcı ve hamal esnafı. Pe- rakende cigara satmadan evvel halimiz Biz kfınuşurluen imiyır_hir kadınca- aşağı yukarı haraptı. Tek cigara satma- az yaklaştı, © kuruş verdi, on tane on |ğa başlıyalıberi, çok şükür geçiniyo - birlik cigara istedi. Sâde bunun şartı var: Tüz. , O sırada sırtında semerile müracasi — Muhakkak bir kutuya koy evlâ-| eden iki hamala ikişer cigara sattıktan dhm, diyor, çünkü oğlana biriktiriyo -| sonra, sözüne devam etti: ruüm, diyorum, satın aldığımı anlarsa paran var diye asılır. Ben söze karıştım: Valide, az içsin diye mi böyle alı- yorsun? ” Yüzüme ters ters baktı: — Neden az içsin diye böyle alacak- paşım? İki senedir işsiz, benim üç ay- da bir aldığım 27 kayme ile geçini - yoruz. Eh köşemde bucağımda kalan- | 3 sehzade: Beyazıt, Süleyman, Ka - |. _Hn s—îra'd:ı Şam Yeniçe.rîlerden ve E- | ları da meydana çıkardım. Oğlana gün- Mir Alinin evveke hayli #hsanına 'ııaıl de 5 cigaradan fazla vermiyorum. Gün- olmuş bulunan Deli Hüseyin isminde | de beş cigara, 7 kuruş kahveparası. biri, Emiri yaralı görünce: l — Neden yedi kuruş? — Ya Emirülarap!.. dedi. Senin ba-| .— . .Bizim mahalle kahvesinde kahve şın mübarek bir baştır. Onun sebebile | barası üç buçuk kuruştur da ondan. bir insan nice devletlere nail olur. Bu|” .. Oğlun necidir? kada_r ihsanını göndun'ı Başınd'an geleî — Gemilerde ateşci idi, gemisi çü - cek ihsana da ben nail olayıml.e - dedi | yüğe çıkarıldı, İki yıldır boşta geziyor. ve başını kesti. ... > Bılihım yüz altınla Trablusşam va- | Hayht zaruretlere, zaruretler hayata liliğini aldı, pasıl uyuyor! Rizde bir lüks ihtiyaç gi- *. bi görünen cigara gitgide nasıl bir za- Kanlı bir liste rüret olmuş ve bu zarüretin karşılan - Dördüncü Muradın saftanatı zama- | ması için lüzumlu çareler kendi ken- nında idam edilen maruf zevat şunlar- | Ailerine, kimseler fank etmeden nasıl 'dır: ,yerleşmişler? Osmanlı padişahlarından dördüncü ,Padişahın öz kardeşleridir) 5 Sad Muradın ölümle cezalandırdığı cigara râzam: Mere Hüseyin, Hüsrev, Recep, l tiryakilerini asrımız o kadar mâkül ve Mehmet Paşalar, 6 Defterdar. 5 Yeniçe ,0 kadar tsbii insanlardan sayıyor ki bu ri Ağası, | Sipahi ağası. ! Şeyhislâm, |ihtiyacı en fakirlerin temin edebilmesi bir şair (Nef'i). 16 paşa. 7 Sancak be- |.için, İnhisar İdareleri ayrıca yevmiye yi. 10 kadı, 4 kâhja, 20 meşhur zorba, Verip, &yfica ışc[ çalığtırarak kıpı_uık: 1 tabip (Emir Çelebi). 3 şeyh. ! Dürzü | ları kutuları açmağa, her talebe cevab Beyi ve bir oğlu. | Kırım Nogayı ve | Vermeğe mecbur oluyorlar. bir oğlu, | patrik, | Kırım Hanı, | Gür- cü Hanı, | Moldavya Voyvodası, | Fran sız tercümanı, | Venedik taciri. * Padişahın atı Ürkerse ne olur ? 1634 de Dördüncü Murat Edirneye gidiyordu. Şehre. girerken otuz kadar Hintli Derviş genç padişahı görmek mazhariyetine kavuşabilmek üzere bir köprünün alhtına saklandılar, Padişah köprüden geçerken birdenbire otuzu da çıkıverdiler, Dördüncü Muradın hay- vanı bu kalabalıktan ürktü, şahlandı. Padişahı yere düşürdü. Bü yüzden biraz sonra otuz Hintli- nin başları kesilip yol üzerine bırakıl- di!.. * İstanbulda arabaların meni 1647 yılında İstanbulun sokak ve caddelerinde arabalar menedildi. Çün- kü padişah tahterevan at ve araba ile gezmeğe çıktığı zaman yolunu daima arabalar kapayordu. Bu yüzden Sad- râzam Salih Paşaya şu emri verdi: «Arabalar şehre gelmesin. Şehitde tek bir kişi arabaya binmesin, İstan- bul içinde bir tane bile araba gör- mek istemem!.» Bir başka tütüncü dükkânına yaklaş- tım, X — Şurdan, iki birinci cigğara versene dedim. — Açık cigara yok.. — Neden açık cigara yokmuş? Her yerde satıyorlar. Sende niçin olmasın? Beni galibâ İnhisarlarda memur san- dı. Ve galiba (Yok) demesinin cezayı jistilzam edeceğini tahmin etti: — Vâüâr ama bayım, şimdi kutuyu aç- — İşte böyle, adamına göre ikişer ta- gpeden, beşer, onar taneye kadar alı - yorlar. Bir tane de alacaklar ama beş paralar ortadan silindi, otuz para veri lerse paketin on beş kuruşa geldi galiba hesaplamışlar, elli para verip iki tane alıyorlar, Biz böyle könuşurken dükkâna iki küçük çocuk geldi. İki küçük küfeci Röcuğu. Ayakları çıplaktı. Elli para u-? Zattılar: LElli paraya iki cigara 2 — Ağabey, iki duman versene, de « diler. Ben, hayretle bakarken, tütüncü, iki cigara uzatarak lâtife etti: — Alm bakalım, sanki ananızdan do- ğar dnğmı;z. dudağınızda izmarit var- di. İğte o zaman umuma faydalı görül - nen her tedbirin bir de zararlı tarafı okduğunu anladım. İşsiz ameleye, fakir halka, küçük esnafa hattâ her yerde ol- duğu gibi anaforculara perakende ciga- ra satışı yaramıştı ama, bu usul! küçük : tiryakilerin türemesi bakımından biraz — fena olmuştu. Küfelerini afili afili sol omuzlarına Aasmış, iki küçük küfecinin cigara du - manlarını savura savura geçip gitmesi ” de perakende cigara satışının bir neti- cesi değil miydi? K.T. Elektrik Şirketindeki tetkikat raporları Elektrik Şirketinin gümrükten yap tığı malzeme kaçakçılığıle tarife me - selelerini tetkik eden komisyon çalış« masını bitirmiştir. Her iki tetkikin so- nu bir raporla tesbit edilmiştir. Ha - zırlanan bu raporu komisyon reisi Şe- fiğin bu akşam Ankaraya götürmesi muhtemeldir. Diğer taraftan Vekâletin daveti ü« mak, cigarayı saymak, uzun iş. Bir de zerine Ankaraya giden İstanbul Güm« açık cigara havasına göre ya çok kuru-|rükler Başmüdürü Mustafa Nurinin yor, kaskatı kesiliyor, yahud da nem -İşeyahati bu raporla sıkı surette alâ » lenerek berbad oluyor. kadardır. Bu rapor Nâfıa Vekâletine D'kh: ei!.iı:n, önünde du:duğum_ tü - götürüldükten sonra Gümrük ve İn * tüncü Beyoğlunun en işlek yerinde. p. rlar Vekâleti tarafından da közden Kendi kendime, eh, adamın hakkı var, gedim, bir kaç cigara için gelenlerle uğ- yaşabilir mi? — Demek, siz perakende cigarayı gökluk satmıyorsunuz? — Satsak akşama kadar başka iş gö- şemeyiz. Herkes neredeyse tek tek alıp Âçecek de, (cigara almamışım) diye ar- kadaşlarından otlamağı kâr sayacak. Buna can mı dayanır. Maamafih sizin güzel hatırınız çin buyurun iki tane. — Eskiden açık ciğara isteyen olmaz mıydı? geçirilecektir. İnhisarlar Vekâleti bu raporu gözden geçirirken Mustafa Nuriden izahat alacaktır. Hüseyin isminde bir genç içine su gdoldurduğu ve' mumla ağzına |mahirane bir şekilde kapadığı bir gi - İşeyi bakkala rakı diye satmis, — fakat hiylekârlığı anlaşılınca — yakalanarak — ladliyeye verilmiştir. * gayet* ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: