29 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

29 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- dür: — Si ve kontrolü alt Almanların müstemleke İstemekte Kullandıkları tez Yazan: Muhittin Birgen B inlerde Almanyanın müs -| ileke davası gene günün me- se ne girmiştir. Evveliki gün rde Londra ve Paris Eelmiş bir kaç ltelgraf, bu mesele € fındâa Almanya ile Fransa ve İng arasında resini ve yarı rtesmi münaka- | şa ve müzakerelerin devam — etmekle lan bahsediliyordu. Bir riva - yüte göre, eğer Almanya bazı nevi si- yasi tanhhütlere girişecek olur, yan İngikere ve Fransa ile elbirliği etme - ğe, Avrupanın sulhunu rahatsız etme- meği iaahhüt ederse kendisine Togo ve Bamerun müstemlekelerini iade e- decekmiş. Diğer bir rivayete göre de şöyle bir Almany n sırf iptidai madde tedariki derdü ibaretse bu iki memloket, kendilerine malolan fiat esası üzerinden Alman - yaya lâzım olan bütün iptidaft mad - | deyi vermeğe hazırdırlar. Şu şartla ki... âlh. İşte, Almanyanın müstemleke da - valarına bir hal şekli bulmak için bu- “> gün yapılan tekliflerin esasları bun » — Tardır. Bu teklifler belki resmi ve ni - * haf şeyler değillir. Fakat, her halde bu esaslar üzerinde konuşulduğu an -| laşılıyor. | * Halbuki Almanya büsbütün başka türlü düşünüyor ve başka bir şey is- tiyor. Almanyanın tezine, Dr. «Şaht» i Jer» ünvanlı İngiliz dilmiş bir m | adır. Bu lenin geniş bir hülâsasını Fölk'şer Be- obahter'de okudum Resmi Almanyanın bu en büyük tısat adamı, bu makale ile Al müstemleke lüzumunu izalı için ta - mamen iktısadi bir esasa istinat eden mühim bir tez meydana atıyor. İngiliz umumi efkârına hitap eden bu tez şu- ızun «Almanya için müstemleke sahibi olmak iktısadi bir zarurettir. Çünkü, bugünkü iktısadi darlıktan — kurtul: bilmesi, millet olarak yaşıyabilmesi için Almanyanın bir otarşi yapması, yani kendi iktısadi kuvvetlerile kendi kendine işlerini görebilmesi ve başka bir ifade ile kendi hudutları içinde ve | kendi parasının ölçı iptidaf madde todarik edebilmesi lâ » zımdır. Fransa, İngiltere ve Amerika tarafından tatbik edilen parayı dü - gürme usulünden iyi neticeler alına » bili.. Çünkü bu — memleketlerin - muhtaç oldukları -iptidai maddeler, ayni para ölçüsü dahilinde hareket e- -— den müstemlekelerden tedarik edile - - cektir. Halbuki Almanya, böyle bir tedbirden — istifade edemez. Çünkü kendi hudutları içinde iptidaf madde bulunmadığı için, onun parasını dü - şürmesi iptidaf maddenin pahâalan - ması demek olur.» Tezin esası budur. Bu esasın ikinci bir kısmı da vardır ki o da şudur: «Bir memleketin is' deyi istediği yerden arayıp bulabilme- si için doğrudan doğruya kendi idaro- ında bulunan bir sa- ha içinde, mahsulünü ancak uzun za- manlarda verecek olan işletme teşeb- büslerine girişmeği ve bu işlere mühim — nisbetle sermaye yalırmayı göze al- - Ması lâzımdır. Bu da ancak bir müs- temleke üzerinde siyasi bir hükimiye- tin vücudü ile mümkündür.» Doktar Şaht işe bu davada Alman tezini böyle ifade ettikten sonra ona şunları da İlâve ediyor: «Bizce mesele Almanyanın otarşik bir iktisat sahibi olabilmesindedir. Bu da ancak Mmüstemlekeye sahip olması: na ve bu müstemlekelere endişesizce ğ saıınaâvely'ıarıbiıip müstemlekedeki para ölçüsümü anavatandaki para ölçü sile hemâhenk tutabilmesine mühvıî - kıftır. - Askeri noktalarda endişelerin bentaraf edilmesi için ise Almanya her nevi fedakârlıkları kabul etmeğe ha- o zırdir. Tezin bu son kısmı ile Almanya İk- tısat Nazırı demek istiyor ki: «eMüs- “temlekelerin askerlikçe istifade edil- miyeceği hakkında Almanya istenile- ,5#1 yaplıktan sonra “|düğü üzere iki gözünün oyuklünnda.nw ge Makale: Resimli Bazan âcil ihtiyaçlar karşısında sıkıştığımız zamanlar olur. O zaman ilk iş olarak sağdan soldan ödünç pe- ra almayı düşünürüz. SÖZ ARAS Anasını öldüren Hintlinin kendisine Verdiği ceza Gkudra Sante isminde bir kaç sene evve| bir kaza netice- sinde annesini öl- dürmüş, bir gün odun kırıyormuş, balta elinden fır- ladığı gibi annesi- nin kafa tasını patlatmış, bu su- retle istemiyerek bir Hintli anasının ölümüne sebep olan Santi 40 kendi kendisini cezalandırmak iste- miş ve gözlerini bizzat oymuştur. Bu la resimde görül- bir ip geçirip ucuna bir torba bağla- mış ve dilenciliğe başlamış. Gece gün- düz topladığı paralarla - Brahman'ın mâbedine kurban kesiyormuş Musikişinasları deli eden bir icat İsviçreli bir. mühendis bütün bir| örkestraniın yı no ihtira etmiştir. Piyanonun tuşlarına basıldığı takdirde müteaddit âletlerin seslerini çıkarmağa imkân oluyormuş. Ve bir insan en zor orkestra parçala- * İyını çalabiliyormuş. Bu haber musikişinaslar birliğinde çok fena akisler yapmış, profesyonal müzisyenler aç kalacağız diye bu ihti- raı tel'in etmişlerdir. Kanaatkâr bir meclis Gucensland diye bir diyar vardır. Oranın seksen — kişiden ibaret olan meclisinin hemen hepsi de kanaatkâr insanlarmış. 22 senedenberi orada iş- leyen ufak bir dükkân nihayet meb- usların hasisliği yüzünden kapanmağa mechur olmuştur. Bundan — evvel bir kaç defa da bazı meb'uslar konuşula- cak işlerin kıtlığından olacak meb'us- lara fazla masraf ettiren bu dükkânın kapatılması için kanun lâyihalayı tek- Kf ettikleri de olmuştur. cek bütün teminatı verecektir. Fakat, kendisine mutlaka müstemleke lâzım- dır. Bu iş sulh yoliyle ancak bu tarz- da hülledilebilir.» İşte, Almanya ile Fransa ve İngilte- re arasındaki müstemleke münakaşa- larının bugünkü hali bu vaziyettedir. Mesele zannedildiğinden daha ciddi bir safhadadır. Esasta Almanyanın haklı olduğunu teslim etmemek hak- sızlık olur. Fakat, hak başka, siyaset te başkadır! Muhittin Birgen İSTER İNAN İSTER İNA | Belediyenin iktisat müdürlüğü şehrimize ; seyyahların şehre kolaylıkla çıkmalarını tedbirleri ihtiva etmek üzere bir rapor hazırlfamıştır, bu rapor muvafık görüldüğü takdirde Şehir Meclisine sev- İSTER İNAN İSTER İNANMA! SÖON POSTA B Ödünç almıyalım Bi Ödünç almak öyle bir iptilâdır ki biraz içkiye, biraz da kumara ben- zer, bir defa alışılınca mütemadiyen sürüp gider, Ve insanı daima mah- cup mevkide bırakır. İhtiyaç karşısında kaldığımız za- man bu ihtiyacı ödünç alarak mu- vakkaten geçiştirmeyi değil, fakat o ihtiyaca tekabül edecek parayı bul- mak suretile gidermeyi düşünmeli- yiz. Kadının fazla yemek Yemesi boşanma Sebebi olur mu? Paris mahkemeleri çok tuhaf bit sez boşanma davasile ' Mmeşgül — bulun- maktadırlar. Bir zevç mah- kemeye resmen müracaat ederek, #on zamanlarda karısının iştihas- nın fevkalâde a- çıldığını — söyle- miş, ve karısının nafakasını temin edemediğini ileri sürerek boşanmak is- temiştir. Adam mahkemede davasını şu şe- kilde teşrih etmiştir: | — «llk zamanlarda bu halin geçece- &ini tahmin ederek borç harç edip ka- mnma yiyecek tedarikine uğraştım. Bu gün artık karımı beslemekten âciz ol- |duğum gibi borçlarımı da ödeyemiyo- İrum. Beni u çok yemek yiyen kadın- |dan kurtarınız. Kadın kocasının sözlerine hak ver- miş, ağlayarak: — Kocam doğru söylüyor, başıma tuhaf bir hastalık geldi, bir türlü doy- mak bilmiyorum, elimden geldiği ka- dar yememeğe gayret ettim, kocamı çok sevdiğim için, bu yüzden kendi- İsinden ayrılmak istemiyordum. Fakat |midemle başa çıkamadım... Şimdi be- ni boşarsa bu sefer aç bülâç kim bilir ne yapacağım, demiştir. Mahkeme kararını vermek için da- vayı iki ay öteye talik etmiş ve o müd- |det zarfında kadının iştihası kapanma- dığı takdirde ayrılma kararını verece- ğini bildirmiştir. Boya'4 « Ö metre uzunluğunda bü- XK endilerini köpeklere ısırtıp lunan bu yılan avını yakalamak iğin — para kazanan açıkgözler atlayarak koşmakta ve üç metre yük- | Bohemya'da üç arkadaş para ka- seklikten beş metre- mesafeye kadar |/ zanmak için bir çare düşünmüşler ve sıçramakta imiş. şöyle bir iş yapmağa karar vermişler: Yılanın zehiri muhakkak insanı öl- Üçü de beraberce köylerde dolaş- dürmekte olduğu için adanın Fsle- mağa çıkıyorlar ve sıra ile kendilerini menkli memurları böyle bir yılanı öl- köylülerin çoban köpeklerine ısırtıyor- dürene yüz frank veriyorlarmış. Yıla- larmış, köpekler birisini ısırınca, diğer nın sür'ati aslanın — sür'atinden fazla | ikisi şahitlik ederek köpeğin sahibini imiş. dava ediyorlar ve böylece kazandıkla- Kralın taç giyme merasimi| t tazminat bedellerini paylaşarak ya- y . e şıyorlarmış. gününde 25 bin polis Şirüllyü Yadür bar yüzdm 0 örtüki çalışacak bizim paramızla on beş bin lira topla- Kralın taç giyme günleri yaklaştık-| mağa muvaffak olmuşlar, ça Londrada-da telüş baş göstermekte- | kendisi de“.ı;nı binerek ortalarda ni- dir. Londra polis müdüriyeti bütün |zam ve intizamı temin edecektir. Lon- memlekette mevcut — olan bir milyon |drada bulunan — sabıkalılardan 20 bin polisten bu iş için 25 bin tanesini seç- |kişi, polisi meşgul etmesinler diye bir mektedir. — Polis — müdürü — bizzat hafta evvelden tevkif edileceklerdir. NMA! fakat bizim — bildiğimize göre bu mesele en a: on yıldanberi incelendiği| halde bir türlü haşı esası da gümrük kay - gularına dayanmaktadır. Onun için biz bu defa da hal- ledilebileceğine inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen; * HERGÜN BİR FIKRA İftira etmeyin Ahmet Vefik Paşa Bursada vali iken maiyetinden biri kendisini zi- yarete gitmişti. Faşa ile konuşur- ken ikide bir : — Sayenizde. Diyordu. « — Sayenizde bir kulübe yaptır- dun. dedi.. — Sayenizde geçiniyoruz. Dedi.. Her ne söylese muhakkak cümleye : — Sayenizde.. Kelimesile başlıyardu. Bahis çoluk çocuğa intikal etmiş- ti: — Sayenizde, dedi, iki tane oğ- lum var, Ahmet Vefik Pasa artık kendisini tutamadı; muhatabının sözünü kes- ü: — Günahtır, karınıza iftira etme 4 Cava adasında korkunç ve garip bir cine yılan bulunduğu — anlaşılmış- tır. Yerliler bu yılanın adına — «Uçan yılann diyorlarmış. gelecek |- kedilecektir. Güzel di temin edecek (| 1527 d Sözün Kısası Hatay bayrağı İsmot Hulüs! Oğluma; . Oğlum, buü bayrağı görüyor musun? Rengini seninle benim bayrağımdan aldı. Seninle benim bayrağıma bakas rak aylandı, yıldızlandı. Ve yurdu« muzda bayrağımızın yambaşında belir di. Gel oğlum, seninle birlikte onu seve giyle, saygıyla selâmlıyalım.. Çok sevdin değil mi? Sana çok ya- kın geldi değil mi? Bir an gözlerini a- yırmak istemiyorsun değil mi? Ben esa sen böyle olacağını bilirdim. O Nasıl gözlerini ayıra Böyle olmakla beraber o bur misafi , gidecektir. Ayrılma miyor musun? Olmaz.Buna im Çünkü onun çocukları var, rından uzak kalmanın acısını düuyüyor, Bir an 'evvel çocuklarımı kucaklamak için gidecektir. Çocuklarını da tanırsın.. Onlar senin Ööz kardeşlerin.. Ama bu öz kardeş şimdi kendi yurtlarında kendi rına sahip olmadan oturuyor, tuluş gününü bekliyorlar, Ojğlum, Rengini seninle benim bayra; alan, seninle benim bayrağıma baka- rak aylanan, yıldızlanan bu bayrak ne kadar evvel oraya varırsa o kada ai Çünkü kendi çocuğuna, yani s: öz kardeşive kurtuluş müjdesini götüre« cek odur. Yalnız mı yola çikacak,.. Hayır oğ- lüm yalnız nasil yola çıkabilir?. Ona rengini, ona şeklini veren büyük bays rak yolculuğunda bir an bile yanından ayrumıyacaktır. O bayrağı bizim bayrağımız döğur- du. Doğuran, doğurduğunu hiç ulu ar- ? , İsmet Hulüsi rupp fabrikalarının 125 inci yılı Almanyanın meşhur top fabrikası Krupp 125 inci'yılımna basmıştır. Bugün İdünyanın en büyük fabrikalarından İbiri olan Krupp müesseseleri kurulun- ŞAYA akar Bayli' Galokiaria Karülar mışlardı. Bugün fabrikaya ismini veren Fre- deric Krupp, Alteuessen şehrinde bir demirci ustası idi, Uzun seneler düe #ünmüş, ve top imaline mahsus husu- si bir çelik keşfetmişti. Yalnız para bu- lamadığı için keşfini ortaya atamıyor- a. Bir hayli tülüddet “para aradıkdanı sonra, maksadına muvaffak olamadan öldü, işi 20 sene sonra oğlu ele aldı, o sermaye buldu ve yedi sekiz amele ile işe buşladı. 1862 de amele miktarı bi- ni buldu, 1910 da b umiktar 33000 na çıkmıştı ve 1914 de ise Krupp mücs- seselerinde tamam — seksen bin amele çalışıyordu. Dikensiz gül «Gülü aeven dikenine katlanır» darbı meseli artık hükümden düşmüş- tür. Çünkü Nevyorklı bir bahçıvan |dikensiz güller, meydana gelirmeğe muvaflak olmuştur. Strey ismini taşıyan bu bahçıvan bu neticeleri elde etmek için üç sene mütemadiyen çalışmış ve nihayet bey- nelmilel çiçek sergisine dikensiz gül getirmeğe muvaffak olmuştur. Bahçıvan dikensiz gül fidanlarının beberinden 300 tane - gül toplamıştır. Biliyor musunuz ? | — Ulbangi nehri nerededir? U - zunluğu ne kadardır? 2 — Sully Prudhomme kimdir? 3 — Brezilyada Amazonun ka'ların- dan biri olarak akan Tapajos nehrinin üzunlüğü kaç kilometredir? (Cevapları Yarım) * Dünkü Sunllerin Ceovapları: 1 1801 de İngilizler Fransızları yukarı Mısırda Kanap şehrinde mağ « Tüp etmişderdir. 2 — 1882 yılında Amerikada reisi » cumhur Chester Alan Arthurdur. 3 — Meşhur tarihçi ve filozot Mak- yavel 1469 da Ploransada doğmuş, ür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: