30 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

30 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Bııuıulıınuıı Alafranga güreş iflâs ve yerini Madam Sımpson S$SO0ON POSTA serbest güreşe terkediyor! * * » ( Paris rigklerinde yeni bir Türk pehltvanı belirdi - Bir teşkilât yaparak Türklük namına güreşen profesyonel pehlivanlarımızı zaptırapt altına almalıyız - Türkün kuvvetini dünyaya tanıtmış olan pehlivanlarımızın bugün mezarları bulunamıyor serbest güreş rdı. Avrupa bu a beraber se ipada â- ortadan ıların güreş sini zannederler. Hattâ, bunu gösterir. DU 'bir şekilden başka birşey Meselâ, beymelmilel amatör güreş £e 1, Olimpiyat oyunları, alafran K de bugün alafranga — güreşin verdiği an uzaklaşmış bulunuyor. k alafranga güreşlerini 4 se a edilen olimpiyat oyun! yetleri sahasında, bir de, se- nede bir iki, çarpışan beş on amatörün yinmi dakikalık kaideli boğuşmasında görüy ğ Son aylarda Paris; harbi umumiden evvel, Amerikadaki #por faaliyetleri - nin merkezi olan Nevyorka, Şikagoya döndü. Bütün serbest güreşçiler boy/ ölçüşmek için evvelâ Parise gidiyorlar. Ç inkü; Pariste Fransızların yeni bir vardır. İsmi Deglandır. Her ne dünya şampiyonluğunu kaybot- e de Av—up.ıdn bir varlık ve ınş da ;.,odı Pariste, Fran ka; bir de Bulgaryı Bu Bulgar ı Dankalof vardır. pehlivanının zorlu olduğu t r. Bu hafta gelen Fransız gazetelerinde Pariste bir de Arif isminde bir Türkün belirdiği yazılı... Arifin kim olduğunu bilmiyor dir belli değil.. 1 ıg_ıdı böyle bir peh n bildiği Adapazarl: 'Lı buki bu pehlivanımız elyevm Ada- eden Arifin Fransızca bir Harputlu Türk - ür. Serbest güreşi de Amerikada öğ- renmiş olacaktar... 'ransız gazetesi Ermeni Kuvaryani- Bu pek ı Rus y ediyor. Methede ede emiyor. i niyi hef ni Cim Londos güre gelip Cim Londosa yenilenKuvaryarı sek bir pehlivanmı: meydan okuyor. bit Fransız gazetesinin bir tarafı tuhaf- |1 ça gitti. Arif pehlivandan sitayişkâra- ne bahsederken küvvetli bir «Osmanlı» sporcusu ll'yc yazıyor. Bu Fransızlar ne acaip adamlar, on beş —onclır daha hâlâ Türkle Osmanhlığı tefrik edemi- yecek bir haldedirler, Biz Türk güze- tecileri böyle bir hatd yapmış olsak der hal bizi tefe koyarlar. Gene, Fransız gazetesinin neşr na' nazaran, Arif Dankalof ve Degla- na eş bir güreşçi imiş, Görülüyor ki; madığı halde; Türklük namına Ameri kada ve Avrupada güreşenlerin adedi ek—silmiynr Hiç umulmadık bir yerden yeni bir isim ortaya çıkı)or 'hı-kun olarak yürüyor. Bu yazıyı y ken aklıma Koca Yu suf geldi. Eyüpte yatan, mezarı bakım sızlıktan harap olan ve mezartaşının üzerinde ci diye yazıs. tırladım. ı olan Türk aslanlarını ha- hiç bir teşkilâtımız ol- | an pehlivanı Kara Ahmet | İstanbulda Cim Londosa yenilen Kuvaryaninin Paristeki 'güreşlerinden bir intıba Koca Yusuf, hiç bilmediği halde, fev kalbeşer yaradılışı itibarile bütün dün ya güreşlerinin baş pehlivanı idi. Ken- di okkasında, kendi âyarında olan bü- tümn ecnebi pehlivanlarını zorla yener- di. Koca Yusuf, alafranga güreşin elit- Yesini bile bilmediği halde; dünyanın *« meşhur pehlivanlarını Pariste birer Maçtan diğer bir intıba birer yenmiş ve Türk gibi kuvvoetli darbı meselini dünyaya tanıtmıştı Gene, Koca Yusuf, serbest güreşi elifbesini bile bitmediği halde; Amı kaya gilmiş ve dünyanın en yüksek |serbest güreş ehlivanlarını birer birer *ıkm; cık yenmişti. | i Peh 1 Kara Ahmet te, Ko ca Yusuf boğulduktan sonra; Pariste .yapılan cihan pehlivanlığı müsabaka- rında, yelmiş iki buçuk milletin peh 1nt yenerek dünya birincisi ol- in muştu, Kara Ahmedin mezarı bugün bir ha- Onun mezarını ziyaret eden zarını bile bilen bir tek Türk sporeusu var mıdır? H&ıtkı( y Kogi Yusuf; Ameri- ulh da B:ıhr Muh un dznn sula- rına vücudunüu mezar eyledi. O da, va- tanında ölmüş olsa, Onun da nin yazdığına ve A- rif pehlivanın güreştiği ve berabere ; | kaldığı pehlivanlara bakılırsa Deglam yeneceğe benzemiyı Kara Ali de evvelki sene Parise n*bütün pehlivanları yendiğ &e Değlana elli beşinci dakikada ye , bu gü neden D__ aha n anlatlı: duğunu çduği Ben, Dinarlı ve Mülâyim ile Parise gittiğim zaman serbest güreşi hiç bilmi yordum. Birkaç bildiğim alaturka o - yunlarla diğer pehlivanları yendim. Deglana gelince; bu, dünya şempiyonu olan adam doğrusu bana çok hafif gel- mişti. Ve beni dünyada yenemezdi. Fa kat; serbest güreşin üstadı olan bu peh Nvan nihayet, beni elli beşinel dakika- da eline geçirdiği bir oyunla yendi. Eğer; ben bir parça güreş bilmiş ol- saydım, dünyada Deglan beni yen ımz di. Nitekim bir parça serbest gür rendikten 80 İspanyada tamamile muvaffak oldum. Zaten beni Degi dan başka hiç birisi yenemedi. Ben, bu yazıyı, okuyucularıma nız Paris güreşlerinden bahsetmek iç yazıwıd.m Bu yt vardır. Bın.s ah yucularıma bi bir teşkilâta rak güreşme Alafranga güreş vefat etmiştir vet; belden 1 kadan, üçer da bu güreş son Berlir sonra, büsbütün v tir. Hattâ, Mac hokkabazlığa çevr len bu r'urvş'ır şikâ yel e bulunmuşlardır. adan ibaret bulun atlurından mellik sahasındar serbest güreş işgal lr. An-_ııu Jer elinde kalan üçer lakikalık alafranga güreş oyun bakar olma bir Türk sılatile düşünmek tindeyiz. Meselâ; Pariste bir fransızca gazetenin yazdığı Osman h Arif pehlivan kimdir? Arif pehlivan, Pari: miştir? Türklük şerefin da temsil edebifecek vasıfta mıdır? ma, diveceksiniz ki; «Herkes diyarı ecnebiye güreşebilir de bize ne?..» | Bü iş zannedildiği kadar basit değ'k yri Tînf. kimseler Tür- Koca Yusuf ve F ra Ahmedin torunu irr— bi kada, Avrır |ler yapmak ne sıfatla git- ecnebi divar â- gidebilir, Ameri- burada ne su- vakıf miyiz? iSpor kurumu, Avrupa ve Amerikada öldüğünü oku-| ız.unmx birdenbire d niçin Kraliçe olamadı? Simpson sırasına göre sevgılılenn ehemmiyet verdık!*rı ufak teferrüatlı işler hakkında da uzun uzun konuşur Eğer Madam Simpson İngiltere tah tına Sekizinci Edvard ile müşterekel oturamadıysa bu münhasıran onun diye kadar ik$ kere evlenmiş ve boşan| rçoş olmasındandır. İngiliz efkârı umumiyesi, kralının yanında onun tabtını paylaşacak olan | Krağçenin hânedane mensup olmıyan bir kadan, hattâ bir Amerikah olma- sına bile tahammül ederdi, yalnız iki bere boşanmış bir kadın olmasaydı... Bununla beraber Vallis efsanelerde halkm içinden çıktığı balde tahtlara çıkan bütün kraliçeler gibi yerini dol- durabilirdi, bir Kraliçe için kendisin- de lüzimgelen meziyellerin bepsi var &. Zekâsı, Kraliçeye yakışacak tavır ve hareketleri, parlak şahsiyeti kendi- Bİni bir taç ortaklığına sürüklüyordu, Be yazık ki... Bakdvin işin içine karış- ft ve talihin gidişini değiştirdi. Madam Simpson ha şimdiye Bir sürü müphem ve esassız dediko- | — M ga Simpsonun yeni bir ves dular değil mi? Vaellie' Tk kntşgul etmsllsi ç Böen burada Vallis ile, uzun seneler i bi " süren samimi dostluğumuz — esnasında |» — ” Z BŞT ka hemmiyet verdikleri ve sonra da bizzat hâdiselerin içinde |. , ö vknda © yaşadığım sıralarda, gördüklerimi sa- | (Y'Er hakkında uzun dıkane bir suürette anlatmak ( Güzelliğin çeşidi var Eğer güzellik denilen şey, e. sevgililer ufak teferr uzun kon bazan alnı çatılır, Kralla dünyan mühim işlerini müzakere etmeğe yulur. Ve bu çi birle n nazarları ne vaki? bir- ile karşılaşsa Vallisin yüzüne bir r |pent n dudakları yeni i açılır. Vallis kalabalığı sever, ağır başlı- Vallis sad-dir, kendisi»d taze bir dır, düzgün düşünür, ve tabiidir. Ahbapları Bir muharrir Vallisin çehresini saat lerce tarif edebilir. Yüzümde anlatıl - |liği makla bitmiyecek hazineler vardır. |kibarlı Gözleri © kadar koyu eflâtundur ki, In | Ban b.ıktı.ı hayran olur, Gözlerini u: n ve onun daima güze olan fevri hareketle- rinden ederler. Hülâsa Vallis mükemmel bir arka- ve Kralın sevgisini, aşkını izah budur. Dinleme- vi bilen Vallis en renk ve hara- bulund mete tsiz mevzula; katar, münakaş ı ığu şan tarzdaki bir isti çok iyi bilir. Bulunduğu her toplantının en kuv- vetli nükte saçan kadını olarak ma- ruftur. Nazikür, birisi kendisine ehemmi- yet vererek gülünç bir şey anlatacak olsa, n lünç olmasa akinin hatırı kırılmasın diye r. Vallisin yakın ahbap! dan biri bana şu sözleri söylem — Eğer beni ıssız bir adaya na decek olsalar ve yanıma bir tek arka- daha kısadır. S 1 | daş almama müsaade etseler ben arka- Fakat son zamanlarda |40 gi 0 L K Vallisi alırdım. J'İ";İ,İ:.İ hğf,;:;îr_' Vallis zengin - olduğu zamanlarda vi atırtama- (pi eski ahbaplarını ve dostlarım hiç bir zaman unutmamıştır. Hayatın en kederli devirlerinden en mes'ut devir- lerine geçmesini bilmiş ve hiç bir za- man bulunduğu mevkün içinde kendi- sini kaybetmemiştir. Bugün — bile iki sabık kocası, kendisinden bahsettikle- ri zaman: — Hayatımızda — tesadüf ettiğimiz en mükemmel kadındır, demektedir- ler. Gayet sadedir, mücevherden hoş- lanmadığımı evvelce söylemiştim. Zen- ginlik ve ihtişam içinde dahi olsa onun içi de tıpkı üstü başı gibi sadedir. O- nu kokteyl masasının — başında içkiyi sallarken gördüğünüz zaman tabit o- gzınızdan şu kelimeler di ne kndır sları | mütevazı ve ne kadar sade bir kadın,.. (Arkası var) tlerinin hepsi kay- | Meclise yak tebessümünü Kral EBdvard | Sürüklemesi an sökmesini bekliyen bür hasta gi rayı- de üzerine düşma- içinde görmiyel zarlarımızı onun ralı hal öonü Mi ör NUN K eder gibi, yene e- gene alis 39 yaşındadır. kendisine 30 Buna dan fazla d a: çok zayıflam zayıfladığınıe | ktir, ufak ayak - üşünde bir asalet gö zükür, ve © ki dünya herkese ha 'f.mnn ister. gil b. bır xa— vır takınır. Tebessüm ettiği zaman im sana güneş dudaklarından doğuyor - muş gibi tuhaf bir his gelir. Güzel olm lâ ke dik eder, F na müşfik gi zünün çizgileri o kadar güzelleşir ki... Vallis Kralın yanında bulunduğu nediis tas- |e larak a kadar kamı sıcak,

Bu sayıdan diğer sayfalar: