10 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

10 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA jtt HARBİN Yazan: ihad ve Terakkide on sene nuncu kısım No. 4 İKTISADİI VAZİYETİ Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — Memlekette biri askeri diğeri iktısadi iki diktatör vardı İtilâfçılar, İtt hatçıların a leyhinde propaganda yaparlarken işi izam ediyorlar, Suüistimalleri bütün İttihatçılara teşmil eyliyorlardı. Talât Paşa mecliste irat ettiği bir vutukta bu meselelere temas etmiş ve bu işlerin “her şeyden evvel bir ahlak meselesi ,, olduğunu söylemişti. Fakat, W umumi olarak şunu sö: lerinde dadır ki harb esnasında el- limak pean idhal edilmiş mal Besi Bö zi istisnasızca geniş mik - sil azanmışlar, sermaye sahibi ol- unda VE Du sermayeyi de harb ema ir, muhtelif tarzlarda işletmişler »- de ği kazanmak güç bir iş ali ii insanın elinde biraz para ol- alta ş, nla bügün biraz mal alıp bir meleği a rel satması kâfi idi, Bu mua- olmak £ rada bir tekrar etmek zengin ifeş Sn kâk gelirdi. En büyük mâ- sinde, angi malın memleketin nere - olduğunu ki neresinde daha pahalı derip İmek ve bu malı oraya gön- getirmek işinde idi. ldiniz mi, artık zengin 2iyade giye emekti, Bu işleri, daha &ol olan Türki, ve memurlukla meş - meygul İ ler değil, ncak, ticaretle sermayeleri arb ile birlikte birdenbire m gayri yeSmdiliğinden artıvermiş ? Türkler bilirlerdi. Harbde anl Yeni tar, | SP olanlarda onlar olmuş - Bunu da Yapabi olup çiktiniz. i Gözlerimizi N erimizi kendi üzerlerimize iü iyoruz Re bilme güz. böyle olmasına rağmen, daha ziyeği i Dir bisle, biz, Türkler, dakilere gi, e lerimizi kendi aramız ikm dikeriz, Bunun için, barb es İN e geçin vE ittihatcılardan, yahod öy- zengin ii arasından bir kaç kişinin ütün e görünce bu, hemen ? z fında tihateığı Harbe ın hı te allik gk en mahldl Mimle a timil bi, i Yi toplay, mun ne eNinek bili Niteki, bir haksızlık olurdu. m öyl, i Ate ihata de olmuştur. Ha —i yı tutup d at dala unların h anl İktihaş Sİ etme Yetleri yı sökün yz değildi. Zâkiren yüksekten atış ve Terakkinin ruhunu tem sakımından hiç “a çok ifrat edilmiştir. İttihaş Terakkinin kabahati bah, ) ahati, Z2at takım, Bildi, | N Meşru anda b tiyet hareketinin başları ara “eme n MaMIŞtı.. Fakaş endi adı > dini taşıyan rejimin temizl teming : kd kalmiştı ki asıl kabahat Mamış değil, İttihat ve Terakki, belki de çok çalışmış, fa- vi an AŞIN AN tcılara teşmil edilerek de-| “imdir? Bu eserin baş tara- Gm gibi, ittihatcının ve it- vdudu mâalüm değildir. « “üm eden tarihlerde, harp ittihatcı olmıyan insanlarm a da pek azdı. İttihatcılar düş- 1. mra yerlerine geçen itilâfcı - ki bunlar, pislik ve bakımından emsali az görü lardan, mürekkep murdar bir | u hakle, «İttihatcılar» gibi çok sım altında bütün bir küt- "p bunu harb esnasında u - nfaatleri aleyhine bitip tü- ö miyen bir dalavere ile itham ların içinde fena unsur- VE taraftan gizli gizli menfa- treleri yapanlar vardı. Fakat, em mikdarları az, hem de| ehemmi- ktu, Bilâhara siyasi ihtiraslar bakıldı UP da işlere daha yakından »nd, — Zaman görüldü ki harb esna iki, ihatcılara isnad edilen fena hat ve Tarakkinin en büyük ka bu ruhu temsil eden insanların hlâklarının bozuluşunda ve bir hag simaller yapmalarında de - tihat ve Terakki inkılâb deni - m hemen hiç edebsiz çık - O, bu hususta hiç çahış- Jahlâk meselesidir. Bunlara karşı ka - nun ile bir şey yapılamaz.» Manasını ifade eden bir şeyler var- dı. Bu şikâyeti onun ağzından kaç defa işittim! Kendisi dünyanm en basit ha- yatını yaşıyan bu namuslu ve vatan- perver insanın ağzından kaç defa: — Biz, Türkler kazansınlar, ticarete : p zandıkları, ticarete alıştıkları yok, ser de bir kaç kişi çıkıp vurgun vuruyor. Buna bir çare bulmalı ! Yahud: — Arada bir ufak tefek, yahut daha büyükce bir kaç fenalık yakalıyoruz. Fakat, yukalıyamadıklarımızın, yahud kokusunu bile alamadıklarımızın he - Talât Paşa sabını Allah bilir! kat, muvaffak olamamıştır. Diye derdlerinin parça parça dökül- Hiç unutmam, Talât paşa #adarcte | düğüne şahid oldum! Fakat, bütün bun geçtiği zaman meb'usan meclisinde ka- lar dönüp dolaşıp ahlâk meselesine binesinin beyannamesini okurken bu!dayanıyor. O buna çare bulamazdı. meselelere de temas etmiş ve takriben! Ahlâk çaresi normal zamanlarda bu - demişti ki: «Hükümet idare makine - mizin islâh edilmesi ve bir takım yol-İmeli, memlekette siyast ve iktisadi öy- suzlukların önüne geçilmesi hususuna İle bir sistem kurulmahdır ki bu siste- da ehemmiyet verecektir. Fakat, bunun 'min içinde her şey vazifesini normal o- her şeyden evvel bir ahlâk meselesi ol- (larak görsün, herkes hayatını normal lunur. Hayat normal bir akış içine gir- paşa bu #atırları okuduktan sonra bir dönüp bakmak lüzumunu hissetme - aa dutmuş, yutkunmuş, bu sırada sin, hem de makine, böyle fenalıklara gözlerini etrafa bir dolaştırmıştı. Bu! mahal bırakmıyacak normal bir işleme duğunu unutmamak lâzımdır.» Talât olarak kazansın da hem gözü fenalığa| alışsınlar, diyoruz ama Türklerin ka -| * bakışta: içinde dönsün. Halbuki o zaman her «5 Biz ölüm böğineler var: ki han | 907 pormalin besicinde idir Ne devler bundan Kabanları. ötekim siz de hı |ve siyaset makinesi normal işliyor. »€ liyorsunuz. Fakat, ne çare ki bunların de iktisadi işlerde bir ölçü ve nizam hü- hakkından gelmek güçtür, çünkü ber küm sürüyordu. o. iki diktatör şey dönüp dolaşıp insanların ahlâkle. vardı: Enver paşa, İsmail Hakkı paşa: rına dayanıyor. Ahlâkın düzelmesi ise Biri. askeri diktatör, öteki de iktısa - ne kanunların şiddetile, ne de Allahın |İ ilhamile olur. Hattâ biliyorum ki sizin içinizde bile var: İçinizden bir kaç kişi) | Harb devrinin büyük bir muamma bana müracaat etmiş, şu İsmail Hakkı! şı da bu İsmail Hakkı paşa idi. Bir ri İpaşaya söyle de bana vagon versin, ge-! yayete nazaran kurnaz bir menfaat ginemiyorum! diye ricada bulunmuş-| perest, diğer bir rivayete göre de bü- jtur. Kaç taneniz de vardır ki ona doğ-| yük ve fedakâr bir levazımcı ve gece- rudan doğruya müracaat etmiş ve ba-| ni gündüzüne katarak orduyu besli- zılağınız da almıştır! İşte bütün bunlar! yen büyük bir sai makinesi... Onun şlerinde temiz olmadığını iddia eden- ler pek çoktu. fakat, kendisine yakın biz takım İnsanlar da vardı ki zavallı: Ismail Hakkı Paşa lerlerdi. İttihat ve Terakki başları a- rasında da muhtelif kanaatler vardı. Bu adamın esrar içinde cereyan eden levazım faaliyeti etrafında bu kadar dedikodu olduktan sonra onun bir ke- nara çekilmesini isteyenler ise pek İçoktu. Bunlardan biri de Talât paşa i- di. Kaç defa bunu Enver paşadan iste- miş, o da her defasında : — İmkânı yek, Den onsuz yapa - mam, ordu aç kalır!. Cevabı ile onu tutmuştu, Talât pa- şa onu biç sevmezdi, neden sonra an- ladım ki oda İsmail Hakkı paşanm yaptığı işlerde temizliğe itina etmediği- ne kani olanlardandı. Uzun zaman be- nim de zihnimi işgal eden bu büyük muammayı, balle yarıyacak bir hâdise benim elimden geçti. Cahid beyden men'i ihtikâr komis- yonunu devraldığım sırada idi. O, o kadar bunalmıştı ki işleri alel'acelz ba- na devrederek Almanyaya gidiyordu. O sırada bana dedi ki; — Abranosyan'ın elinde büyük mikdarda kaçak kumaş bulunduğu an- aşılıyor. i Hasan deposu : istanbul, Ankara, Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişehir. | (Arkası var) AZ. YEMESİ İNEK. İM eman RMA, SL kaman veee köyle dığı” i vü delin sadik indi | nin parasiz, beş parasız olduğunu söy-| ç Hikâye L İki hırsız ren: Nurullah nın her k du aç Yazan: Claude Orval reketini sa üzerine k . Dük bom » bakarak sorduz olsa bir ğı rüzgâr sallamış yumruk Kadar oradan boyuna rüzg nun mermerini kaplıyan tozun üzerine Marouille bir herge-| ger amıştı. Gustave dişlerini gülüp: m mi var? dedi. râivene doğru dönüp: - O kerata yukarda olacak! homurdandı. yır, dostum, buradayım, Berju irkilip arkasına dör ranlık bir köşede ince, uzun bir çehre belirmişti Marouille yavaşça yaklaş - biri parma ledir» diye delik var yor... Sen burada dur, ben gid nı getireyim... İaronille kalktı; yavaş yavaş, saya» diye 3 iy ve bir müddet bekledi, ek « sıkılıp cebinden bir ri çıkardı, demincek M ü yere baktı. Birde: nn» edebsiz kerata! dedi. evvel çıngırağın niçin çal Marouille'un oturdü- ğu yerde bir siyah tel vardı, bunun bi? üphesiz çıngırakta idi i kendisi çekip çıngırağı çal » ama niçin? Gözü viski dolu . bardaklara birdenbire sıçrayıp: Bugüne ne getirdin bakalım? Gustave koynundan uzun, yassı bir faza çıkardı ve bunu, hırsızlara yataklık eden Marouille'a uzattı. He- rif yüzünü ekşitti: Yazık... Şimdi in - k kil iliştiş ciy Yooo, ben ğ — Anlaşıldı, öyle dalavereye | Yarınki nushamızda : k gelemem... Bana Merdi vene öyle martava'lar yulluramı doğru bir baktı tan sonra eğildi Çingene Aşkı sen par ve çabucak bar» ben gide Yazan: Selçuk Galip dakların (yerini Ama gene değiştirdi. Sonra oyun etmi gülerek: karsan Koca avanak! dedi; dem banâ Mareuille bu tehdide aldırmadan: | dünyaları bahşetse içmezdi ama Bin frank işine geliyor mu? dedi. | şimdi iş d pi Zannedersem hem Gustave'ın nefesi kesiliyor gibi oldu; cağım, hem de inelleri geri i bir alev parladı ve eli hemen tabancasına gitti. Marou” iMe, şaşılacak bir çeviklikle onun üze- rine atıldı ama Gustave daha atik dav- ranmış, oni ınâ yaklaştırmamışu. — İşte elli bin frank, dedi. Artık bi- Maşal ribir en şüphemiz kalmadı yal cakları iyileşmiş! Ben de emin olabilirim, değil mi? Kim Parmağı da tabancanın / teti belli etmiyeceksin. idi, Marouille hiç cevap vermedi; olabilirsin. duğu yerden kımıldamıyor, ne yapması şerefine... v lâzım geldiğini tasarlamış gibi düşün- Berju, gözlerini gülü uille'a dikmiş, viskisir gö izlerinde tehiike rdiven gıcırdadı; Marouille ağır iniyordu. Bir deste kâğıt para u- celi düşünceli duruyordu. Gustave) Y© ini içti. sert bir ses enbire bütün vücudünü bir titre * — Şimdi beni dinle, dedi. Sen edep- |” apladı, elindeki bardak yere < siz bir hergelesin, bunu herkes bilir. zim Beni ei iki kübik Ama baş n bilmeyi; uş, parmakları ile masanın Kena nim OR Bi i , | sumsiki tutunmuş, Marouille'a dehşetle lise de hafiyelik, ediyorsun, bunu ispat bakıyordu. Marouille, berikinin bırak ıncayı almış, onunla oynamağa Berju bir titreme daha geldi, göğsünden bir hırıltı çıktı ve diz i yere çöktü... Marouille yavaşça: - B 1! dedi, Sen, kendince kurs ip, bardakların yerini değiş- ? Senin akı; edeceğini elde ettim... Sen, arka srenin hali ne olaca 2. Şi eden deli yola gözler la cevap verdi: çibi olsun, Ben gidip yü- zetireyim. bakıyordu: yim deme ha! dedi Ama şunu da söyley tesa- düfe bi im isi işi lım, senin edim. zleri duymamışti bile... roullle omuzlarını silkti, parasını onra gidip dükkânın kapı hı. Kepenkleri takarken kem Berju ona — Bir oyun e zin bir dolabı açtı, | k çıkardı: ın, değil mi? Hele | ra ş bu n deffetmek lâzimenış... O da bü“ şundan bir ti İskoç viskisi, y sa ği kor, çuvalı da Gustave Berju, elinden tabancasını 3 Devlet Basımevi Direktörlüğünden: Yangın tesisatına konacak Motör ve tulumba Tahmin fiat Pey akçesi Lira 7. 800 60 Basım evimizin yangın tesisatına ilâve elilecek bir adet motör z tulumba sçık eksiltmeye konulmuştur. İhale 11/1/1937 Pazartesi günü saat 15 de Basımevi İdare Komisyonundan yap:lacaktır. İsteklilerin eksiltme çağından evvel ©( 7,5 pey akçesi olan 60 lirayı Ba- #smevi veznesine yatırmaları gerektir, Şartname İdare Komisyonundan alınabilir. o (3589) gidek eblki Mera siz ear öğiliğ kiral sini ği vsa di veceğim di Ben zehi» ri, ın geçecekleri düşünüp, | kendi ö ndeki dağa ko uk, , burada ne”

Bu sayıdan diğer sayfalar: