17 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

17 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa Yeni memurin kanunu ı projesinin esasları fiyeti tehir edilmiştir. et edecek —ısu.mden t edilmiş, ve bir tâ- arı haklarına sahib kı - 4 tanzim edilirken, diğer taraftan onları idare eden otorileyi etlendirici tedbirlerle teçhiz eden maddeler de hazırlanmıştır, Bu projeye göre devletin ümme hiz> meti kadrosuna dahil daimi bir vazi -| feye ücretli aaşlı olarak tâyin e- | dilenler memmir aduedıl.m şlerdir. Müstahdemler, memurluk - sıfat, ve şartlarını haiz olmıyan kimselerdir. Projeye nazaran devlet memurlar ü- zerinde murakabeyi kuvvetlendirecek- ir. Bu meyanda hiç bir memur 'Türk tinde dahi ecnebi ile evle - cektir, Projeye idareten azil ce- avithal &dilmiş bulunmaktadır. Memurlar hakkında tutulacak gizli fiş- lerle içki kullanıp kullanmadığı, ku - uBaştarafı 1 inci sayfada) ı Mmar oynayıp oynamadığı ve borçlu o- lup olmadığı da tetkik edilecektir. inden islila eden memurlar ©0 daireye alid münakasalara beş sene müddetle giremiyeceklerdir. Proje bir takım yeni mülâhazalar da- ha der) tmektedir. Proje mütaleaları alınmak üzere Ve- kâlçüere gönderilmiş ve Vekâktkr de! mütalealarımı bildirm Bü meyanda Nafıa rın beş sene müddetle mensub olduk- 1 dairelerin münakasalarına giremi- hüküm ümmeı yecekleri hakkındâki yan kamisyonun nazarı tmiş ve bu maddenin ta- edelerle Nafia memur- aki kanunun tayin ettiği etmiştir. Ziraat projey dikkat yin ettiği müeyy Vekâleti de memurların evlenmeleri | *? Vekâlet emrine alınma keyfiyeti ise 'ceza olmaktan çıkarılmış, idari bir ted- hakkındaki maddeye temas etmiş ve watandaşlık kanunile bu maddenin te - nıkuz teşkil ettiğini söylemiştir. Fil - a bu madde ecnebi ile evlenen kün eşini Türk olarak kabul etmek- tedir. Bundan başka memurların siyasetle uğraşabilecekleri hakkında bir gazete- de çıkan havadisin de doğru olmadığı anlaşılmış ve memurların âmme hiz - metlerinin selâmeti namına kat'iyyan giyasetle uğraşmamaları derpiş edil - “miştir. Memurluğa duhul Memurluğa ilk alınacak - olanların ler arasından W(ilebilmı leri İ- Sezadan Ferideye mektuplar: Hiliyor musun Feride bizim evde iki haftadan beri kim var?) küçücük bir kız! Hayret ediyorsun değil mi? İsmi Ayşe, koyu siyah gözleri küçü- cük, beyaz toparlak yüzünde iki kıy- metli taş gibi parlıyor. Yukarı doğru kalkık, sivrice pambe dudakları var, İkâ günlük vahşilikten sonra küçük, ince kolları boynuma sarıldı. Doktor on beş günden fazla oluyor, gene hastalarının çokluğundan şikâyet ederek eve pek geç gelip, hastaneye çok erken gidiyordu. Ben bu hasta çoklu- ğuna hiç inanmadığım için, onun son günlerde acâibleşen hallerini benden gizlemek için böylece kaçtığını sanı - verdune, Böattü büçünlerde bir gece'de hayatı tehlikede bir hastasından bah - sederek, eve gelmedi, hastanede kal - dı. İşte gene bu sırnlarda bir gece eve pek endişeli, durgun bit yüzle geldi. Yanında Salim Naci de vardı, Yemek | vaktine kadar bahçede oturduk, fa - kat kocam yerinde bir türlü rahat e -| demiyor, sık sık ayağa kalkarak, ge -| niş adımlarla bahçede dolaşiyordu. Se- |* » Naci onun bu garip haline bir ara- çin açık memurluğun Iâakal on beş gün evvel ilân edilmesi icab etmektedir. Bugünkü memurin kanunu terfide kı- demi esas ittihaz etmiş bulunmaktadır. Yeni projede kıdem kadar liyakat ta - derpiş edilmiştir. Terfi hususünda eh- liyet ve kıdemi birleştirerek ikisini bir- den göz önünde bulundurmak esası te- min ve başka türlü düşünmek ihtimali- ni tamamen selbedecek derecede sarih bir ifade kullanılmıştır. , Tahvij muameleleri Bir memuru, diğer bir memyırluğa nakil ve tahvil edebilmeği o memurun rızasına bağlı bulundurmak, Idare ma- kinesini ehemmiyetli sektelere maruz bıraktığı için eski memurin kanunile konulan esas dairesinde memurların tahvil edilebileceği hakkında maddeler konmuştur. Memurlar bulundukları yerin haya- sile imtizaç edemedikleri lakdirde de- rilmelerini istemek haklarını da js- sal etmişlerdir. Hususi vaziyetleri haiz olan mahal- lerde üç sene hizmet etmemiş olanla - rin, müsteşarlık, valilik, umum!? mü - dürlük makamlarında kullanılmıyaca- iına dair kayidler konmüştur. İnzibat cezaları Bugünkü memurin kanununun, me- murların inzibat noktasından maruz kalacakları cezaları gösteren madde - sinde esaslı iki değişiklik yapılmıştır. Bir cezanın tesirli olabilmesi için ceza görenin üzerinde derhal tesirini gös - termesini temin elmek icab etmiş, eski |kanunda mevcud olan kıdem ı—ıdıurek cezası memurun bunü üuzün zaman geç- tikten sonra hisseltiği anlaşıldığından kaldırılmış, buna mukabil . bugünkü kanunun ilga etmiş bulunduğu azil ce- zası muvakkat olarak yeniden ihdas e- dilmiştir. Azil muvakkattir ve iki ay- dan iki seneye kadardır. bir olarak derpiş: edilmiştir. Vekâlet emrine alınmak memurluk hukuku Ü- zerinde hiç bir lesir yapmiyacaktır. Memurların malirem dosyalar mün- dericatını ifşa etmeleri, ceza ile tehdid altına alınmıştır. Fakat smemurluktan ayrıldıktan sonra evvelce öğrenmiş bu- lundukları mahrem malümatı ifşa e - denler hakkında eski kanunda bir ka-| yid olmadığından projeye bunun İçin de bir büküm konmuştur. Bundan başka proje memurların me- zuniyet ve hastalıkları hakkında da hükümler vazetmiş ve bir- memurun Yazan: Perld Perlide Colâl lık merhametle hıkırık bakarak bana döndü: SON POSYA Hergün Fransızlarla biraz Daha açık , Konuşalım Yazan: Muhittin Birgea —« (Baştarafı 2 inci sayfada) da bir muaheze ettik. Her defasında bir kaçamak cevab bulan Fransa hükü - metine karşı dalma sabır gösterdik Nitekim daha da göstermekteyiz. Fa - kat, bu hal devam edecek olursa, bu - nun günün birinde Fransayı mütecaviz mevkiine koyacağında şüphe yoktur. Eğer biz sulhun hararetli taraftarı ol- masaydık, şimdiye kadar bu tecavüz - leri tesbit edip mukabelesini de yapa- bilirdik; fakat, bu asırda yaşıyan bir millet için son haddine gelinciye kadar gabretmesini bilmek te bir zaruret ol- duğundan vazifemizi yapmakta kusur etmedik. * M. Dö Martel'i sade biz değil, her - kes tanır; bilhassa onun Amiral Kal - çak'la olan münasebetlerini, kara gün- de de, ak günde de dostlarımız olan Ruslar çok iyi bilirler; gene ayni mös- yönün Çindeki marifetlerini de- İngiliz dostlarımız bilirler; en sonra Fransa müstemlekecileri bu zatı bizim başımı- za musallat ettiler; Eğer biz istemiş ol- saydık M. Dö Martel'in tecavüz ha - reketlerini şimdiye kadar çoktan tes - bit etmiş ve ona, dünyanın eski dünya olmadığını, şarkta ve Türkiyede derin inkılâblar vukua gelmiş bulunduğunu göstermiş bulunurduk. Sulh namına sabrettik, ediyoruz, fakat, her şeyin bir haddi vardır! Ümid ederiz ki bu sözlerimize M. Dö Martel de gücenmiyecektir. Onun şahsı ile bir alâkamız yoktur. Kendisi çok muhterem ve valanını çok seven bir Fransız olabilir. Fakat, kullandığı müstemlekecilik üsülleri ve bu usulü kullanan zihniyeti biz iki memleket a- rasındaki dostluğun en günahkâr ve meş'um bir yıkıcısı olarak tanıdığımız için onu böylece ifşaya ve Fransız ef- kâr umumiyesinin dikkatini çekmeğe lüzum görüyoruz. Fakat, söyliyeceğimizin hepsi bu ka- dar değildir. Yarın da devam edece - Biz... Muhittin Birgen ancak iki senelik mezuniyetini bir a - rada istimal edebileceğini söylemiştir. Halbuki bugünkü kanunda memur üç senelik mezuniyetini bir arada istimal edebiliyordu. Proje bundan başka, in- zibati cezalar ve komisyonlar hakkın- da da hükümler ihtiva etmektedir, Ma- —— |amafih proje henüz Meclise verilme * miş olduğundan kesbi kanuniyet ettiği takdirde ne şekil alacağı malüm değil- dir. '——_M lim Naci dikkatle bizi süzüyordu. Ben gayet sakin: — E.. devam ediniz doktor, dedim. _y Şimdi zavallı çoçuk ne olacak? 2A | , Dudaklarında kırık bir tebessüm ge. zinerek hemen cevab verdi : — Çocuk tabii Darülâcezeye verile- cek. Fakat ben düşündüm ki.. — Doktorun gene bugün pek fazla| Yüzüme korkak bir tebessümle ba- hastası vardı, dedi. Yorgun düştü za - vallı. Biraz rahatsız galiba.. Ben hayretle kocama bakıyordum. O her zaman hayata küskün gibi dur- gun, garip bir adamdır ama, hiç bu kadar perişan, muztarib halini görme-|Ma' miştim. Hiç sesimi çıkarmıyarak Selim Na « cinin bulduğu bahaneye inanmış gö - ründüm. Sofrada üçümüz de çok az konuş - karak susmuştu. Yavaşca sordum: — Evet, sonra?.. Mütereddid bir tavırla devam etti: — Düşündüm ki, zaten sen pek yal. nizsın. Sonra başka kadınlar gibi dur- dan çaylarda, sinemalarda, sokakta gezerek eğlenebilen bir kadın değilsin, Bu küçük kız da o kadar acınacak bir halde ki.. onu evimize alıp, evlâdımız gibi büyütsek nasıl olur diye, aklım « dan geçti. Hem senin için de belki tatlı tuk, Yalnız bir azalık kocam, bir şey bir meşguliyet olabilir. hatırlamış gibi elini alnına götürerek bana döndü: — Az kaldı unutuyordum Seza, de- di. Bir kaç gün evvel bizim hastanede yoksul bir kadım öldü. Genç bir dul. Beş yaşında bir de kızırvar. Hattâ kim- Geük obnadığı icin soni güülerde küçü 4 ğü de getirip bastaneye bırakmışlar. Ben de acıdım, kalmasına müşaade et tim, Başhemşire çocukla meşgul olu «İkin bir tavırla © İyorlu |büsbütün ortada kaldı. tan körkar gibi sık sık duraklıyor; Se- |gu.ılcnn bütün israrı bu küçük Doktor yüzüme, ne diyeceğimi an- lamak ister gibi dikkatle bakarak sus- İtu. Selim Naci ağır ağır elindeki mey « İwayı soymakla meşguldü. Söze hiç ka« 'rı!m'yoıdu Saklıyamadığım bir şüphe ikisini de süzüyordum. Acaba şon | te bulunmak fırsatını bana verdiğiniz- vak'a-| den dolayı çok memnun ve mütehassis Prâps otelinde dü A' mühim mü lakatl (Baştaralı 1 inci ııfıdı) kili 'Tevfik Rüştü Arası ve Dahiliye Vekili Şükrü kayayı kabul buyurmuş- lar ve kendilerile iki saat kadar görüş- müşlerdir. Hatay meselesi hakkında murahhas heyetimiz son talimatı almıştır. İtalyan sefirinin ziyareti Saat 19 da İtalyan sefiri Karlo Galli, Perapalas oteline gelerek Hariciye Ve- kili Tevfik Rüştü Arası ziyaret etmiş- tir. Sefirin ziyareti bir saat kadar sür- müştür. Bu görüşme çok samimi ol - muştur. Atatürkün nezdlerinden ayrılış Başvekil İsmet İnönü, Hariciye Ve- kili Tevfik Rüştü Aras, Dahiliye Ve - kili Şükrü Kaya saat yirmi raddelerin- de Atatürkün nezdlerinden ayrılarak Sirkeci istasyonuna gelmişlerdir. Riyaseticumhur Başyaveri “Coelâl, saylav Kılhe Ali, Salih Bozok, Vali ve Belediye Reisi Muhittin Üstündağ, Em- niyet Müdürü Salih Kılıc, Üniversite Rektörü Cemil Bilsel ve daha birçok zevat ta heyeti murahhasamızı teşyi i- çin Sirkeci istasyonuna gelmiş bulunu- yorlardı. İtalyan sefiri Karlo Galli de istas- yonda idi. Sefir, müteaddit defalar baş vekil İsmet İnönü, ve Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras ile görüşmüştür. Bu görüşmeler, çok samimi olmuştur. İtalya ile görüşülecek dostane mevzularımız var Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras bu görüşmeler hakkında muharririmi- “Türkiye en müreffeh yurd olacak ,, (Baştarafı 1 İinci sayfada) den bu maziyi dalma hatırımızda ya « şatmalıyız. Mektebiniz. 55 yıl evvel memleket ekonomisinin inkişafı için bütün ümidlerin kırıldiğı ve kapitülâs- yonlarla karşılaştığı bir devrede açıl - mış ve hur vermiştir. Bu karşılaşmanın ne müşkül şerait içinde sürüp gittiğini size tekrar edecek değilim. Yalnız şu kadarmı kaydedeyim ki, kapitülâsyon- »| ların kırılması ancak Türk milletini her şeyi göze alarak atıldığı büyük mücadelenin sonunda kabil olmuştur. Bu nesil kendisine düşen vazifeyi i- fa ettiği takdirde Türk tarihinde em- salsiz bir şeref kazanacaktır. Sizi 9 şe refe iştirake davet ediyorum. Türkiye dünyanın en İleri, en refahlı memleke- ti olmalıdır ve olacaktır.» İktısad Vekilinin nutku çok âalkışlan- dı. Vekil nutkunun sonunda Ticaret mektebinin ismine ve kendisine tevec- cüh eden vazifenin ehemmiyetine u - yar bir şekle gelmesi lüzumuna işaret etti. Atatürk gençliği İrşat buyurdular Yüksek Tiçaret mektebinin 55 inci yıldönümü münasebetile dün gece Pe- rapalâs otelinde verilen müsamereyi şerefleridiren Atatürk gençliğe iltifat.- larda bulunmuşlardır. Büyük Önder huzurlarına kabul bu- yurdukları mektep mezunlarından Ba- yan Meliha Nuri Tunca arkadaşlarına alkışlar içerisinde şu sözleri söylemiş- tir: «— Arkadaşlar: Atatürk Yüksek İktisat ve Ticaret mektebimizin diplomalarından hazır buliman bayanlardan birini, beni hu - zuruna kabuj etti. Dediği şudur: «— Yüksek ilim meşâlesini ellerinde tutan ve bununla bütün Türk âlemini aydınlatan kıymetli, seçkin bir muhit - da mi toplanıyordu? Küçük bir kız ço« oldum.> Guğu! Hayır, hayır bu olamaz.. Selim Naci & indeki bıçağı hafif, ha- üne bakarak gayet ıi- Beıı de siz, arkadaşlarım namına de- n ki: «— Büyük Önderim! Size arkadaşlarım adına muhabbet - Fakat-annesi ölünce küçük ka| fi tabağına vuruyor. Kocama bakıyo-| Jerini, hürmetlerini ve hissiyatlarımızı rum, Şimdi o da çok tabii görünüyor. | söylemeğe kelime bulamıyorum. Feda- Kocam söyliyeceği şeyleri unutmak- Gulwymk yüıume bakıyor. kârlığımız, bütün maddi ve manevi fe- (Arkası ' vatd |ragatimiz, sizin sevk ve idarenizde bu- r ki: «Görüyorsunuz ki, $ ıt görüşüyoruz. Başka N€ Aramız, her vakitkindef midir. İtalya ile görüşectt” tane mevzularımız vald Başvekilimizle İtalyafi ” sındaki mülâkat ta çok # tur. Hey'etimizi teşyi © İspanya mnsh)ıaıguvn da bulunmuştur. Fransız sefiri öbür Bu esnada Fransız nından M. Geri Haridi! mumi kâtibi Numan Rif? cioğlu ile görüşmüş, Frop pezartesi günü Ankı derek sah günü şehrin ye gideceğini söylemiştif! | «Cenevreden havadis ? Hariciye Vekili Tevtif sın riyasetinde bulunan / etimiz. meyanında RU Umumi kâtibi Hasan B Vekâleti umumi kâtibi W mencioğlu, — müşavirler? ti polis müdürü Sadri dır. Hey'etimiz B ç ile diğer zevat tarafındaf tır. Hey'etimiz, pa: rede bulunacaktır. Tev hareketinden evvel g «— İstediğiniz havadif den bekleyiniz.» demiştir, 'Il'-r' 4:!33'! ğ Fransanın haf Mukabil tekli) ni (Baş tarafı 1 inci SY) Fransız ajansının V? | Cenevre, 16 (A. A) jansı bildiriyor: Mılleller Cemiyeti kı inde ve Vellington V£ da toplanacaktır. Bu toplantı beyneln büyük bir ehemmiyet #4 çok milletler bu toplan!” bakanları tarafından t&f lardır. Eden, Delbos, Rüşdü Aras bu meyant” ) Müzakere edilecek run Sancağı meselesidi” . Türk Fransız dele.eh"[ lantısından evvel hasusi parak Türk teklifine Freğ Na kabil tekliflerini müzi dir. Sancak meıelumdıl' A danzig meselesini te iki Bek ve Grayzer de Son posta — Anadf” yaptığı yukarıdaki ha alan dünkü nüsham FF P£ Müşahitlerin B Antakya 16 (ALA.) Z ÖÜ bildiriyor: y , Milletler Cemiyeti sabah Süveydâa Alevi © vakkuf ederek - köy l6 fikirlerini almışlardır. CZ l 3 lan Türk ulusunadır.? — Atatürk cevaben: d «— Sözlerinizdeki KU genişliğini anlıyorum Ve 4 ğımı söylemekle bahti) Meliha Nurinin bu SŞ ları tarafından fevki İ mütemadi alkışlarla kaP Ük; Büyşük Şef, bir müde eh müsahabeleri sırasında Üğfğku, | terbiyesi ve inkişafı hât” Mür şatlarda bulunmuşlar at ç rinde hararetle konü Atatürkün iltifatlari ÜŞ leri hissiyatları, rafından derin bir heyfi mıiş ve öylece dinlenm İ İsmet İnönünüN Müsamereyi şereflef a > önü de gençliğe iltifatlâtş *i Jar ve bir büfe hazırla” gamerenin bundan SOf mel İnönünün dave neyver gençliğin yüksek milliyet duy! miştir. .-:

Bu sayıdan diğer sayfalar: