18 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

18 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

g- &z w h SÖON POSTA | “Lüküs Hayat,, operetini seyreden Nimet teyze anlatıyor Ah, ah... Şuna bura uymanın zara- emı görürüm görürüm uslanmam. Ge- ler geldi. Kaçtır konuya * Ayol o taratora - a filân beni götür - meyin, hoş yorum.. Zorla değil ya derim.. Derim amma gene her se - ferinde seksen dereden su getirir; al- lem ederler, kallem ederler. Kandırır- lar Geçen akşam da öyle oldu. Konu komşu toplandılar.. - Nimet teyze, dediler, seni Lüküs hayata götürelim. Birdenbire kahkahayı salıverdim. - Ne güldün? iye Jular.. m, ben buna Lüküs di- ye tefe koyup yedi mahalle- mişliniz. Şimdi siz söylüyor- z de ne yapardım. lan öğrendim. O oyun 1 maytaba almak için- Vâfı uzatmıyalım. Han gibi bir ye ti girdik Sonra bak- Uk m eriyor, ak çaldı. O kerevetteki per- anıverdi. Aydınlanır aydın - kurya maskarası gibi giyin- elinde bir levha zıp zıp Zıp Kara kaşu kara güzlü delikanlı zıplıyarak ya çıktı. Zıpladı. Zıpla- dı, kefare çe ı daha hep sıraya dizildiler. O çalgıcıları değnekle korkutan adam kızları da değnekle korkutuyordu. O değneği sal- ladı mi kız hemen yana kaçıveriyordu. sağımda bizim Hürmüz Hanımın kızı iye dedim, bunlar hangi a mın ilânlarını gezdiriyorlar? ©O mağaza ilânı değil, oyunun adı. — Oyunun adını bilmiyor musunuz da öğretiyorlar. — Biliyoruz amma oyun böyle baş - hyor.. Sahi hatırlamıştım. Hani rahmetli Küçük İsmail Efendi yok muydu? Or- ta oyununa çıktığı zaman o da böyle yapar: Oyunun adı neyse en evvel onu söylerdi. Şimdi alafranga taratoralarda Tâvhalara yazıp gösteriyorlarmış. Kızlar gittiler, perde iki tarafa açı- hverdi. Karşımıza bir acayib yer çık- tı. Kahve desem kahve değil, mahal - lebici dükkânı desem mahallebici dük- kânı değil! Bir alay ipsiz sapsız herif aralarında da bir kadın var... Amma ne kadın, hani bizim mahalledeki Şir - ret Zehra onun yanında zemzemle yı- kanmış gibi kalır. Çaçaron mu çaçaron. Ortaya çıkıp «ah bu erkekler»e diye şarkı söylemesin mi? Doğrusu “bizim zamanımızda erkek kısmı dediğin a - teşli olurdu. Erkek erkek diye erkek - Jere neler söyledi de, o kerevetteki er- kekleri bir yana bırakalım bizimle be- Taber oturan erkeklerden biri bile ses çıkarmadı. Neyse herkesin kanı uyuşmuş bana ne âlem.. M © kahve gibi yerdeki jnsonlar bırsızmıslar, Hatta © - şirret geldi. Bizim rah - metli de geneli - ğinde tıpkı onun gibi kara gözlü kara kaşlı — idi. Hem de onun gi; diği gibi çapraz yelek giyerdi. Çapraz — yelek dedim. Şimdiki - ler ona ne diyor- lar bakayım: Kar- voze, Hah Karvo- ze.Yaşı bizimkine benzemesin deli « kanlı doğrusu tığ gibi Idi. Amma o da hırsızmış, a vallahi kanım kaynamışken bu- nu işitir işitmez yu h Atıfet varmış; o nu soyacaklarmış. Bir iskemle ge « rimde bir polis oturuyordu. — Ayol pulis baksana dedim. Ne gü- lüp duruyorsun. Hükümet sana bunun Elmaslı Atıfetle 6 güzel evin güzel sahibi nuşmıiya: Kız meğer şarkı da söyl miş. Memiş seni seviyorum diye - bir şarkı da söyledi. Erkek de ona uydu. için mi para.veriyor, Şu herifleri bir a-| Oh yaşasın.. Yalânsa iki elim yanıma rada iken yakalayıver de ilâlemin ma-| gelecek o taratoradaki insanların kar- |l, canı emniyette kalsın! Bana dönüp: — Kadın sen sus! Demesin mi. Bunlar pulis değil.. Pu- lis kurusu.. Baktım bu sefer de bir gü- zel bahçeli bir ev çıkıverdi. Hani züp- pe-mi züppe bir herif, yanında da be- nim gibi kendi halinde bir kadıncağız bahçeye geldiler. O züppe züppe ko - nuşurken kadıncağız da şemsiyesi e - linde boynunu bükmüş duruyordu. Bir kızcağız gözüktü. Ufacık tefecik esmer güzeli. Amma üsl(üme iyilik sağlık bir eteklik giymiş, vallahi lâf diye söyle- miyorum. Bacağının yarısı meydanda Hani kızım olmadığına şükrettim. Züp- pe herif ona birşeyler söyledi. O da kı- rıttı kırıltı. Ne olacak zaten ne matah olduğu etekliğinden belli. Meğer bu kiz hizmetçi imiş. Ev sahibleri Seyizde imişler.. 'Tuhaf şey bu güzel evin sahiblerinin seyizlerle arabacılarla ahbab olup, on- lara misafirliğe gitmiş olmalarına şaş- madım desem yalan söylemiş olurum. O züppe herifle kendi halinde kadın orada iken bir erkekle bir kadım daha geldiler. Erkek vallahi billâhi hanı eşi bulunmaz bir adam.. Öyle bir erkek bugüne bugün beni istemiş olsa bir şeycikler demem. Helâlından olduktan sonra şıp diye nikâhımızı kıydırır. ve uğrunda ölünciye kadar saçımı süpür- ge yapar karılık ederim. Amma karısı.. Hani öteki züppe he- rif hapşırmış ta o burnundan düşmüş sanki.. Bir şeyler dediler işte gittiler. Kaldı o kısa eteklikli kız. — Meme, ı Hanâ beni istese valalhi varırım Dedi. Bir delikanlı ortaya çıktı. De- ü da öyle imiş. İçer'ı bir delikanlı | likanlı ile kız başladılar aşnafişne ko- şısında sanki tenhada imişler gibi yap- Rıza Bey dedikleri adam madıkları kalmadı. Tevekkeli demez - ler, Âşık herkesi kör, dört yanını du- var sanırmış, Onlar gitti. Başı kabak bir adam geldi. Bir de kesik saçlı ka- dıin.. Bu kadınla bu adam karı koca imişler.. Doğrusu kadın güzel giyimli, alımlı çalımlı bir kadındı. Hani bizim mahalledeki başkâtibin gelini gibi mo- delden giyinmişti. Amma zavallının kocasının parası yokmuş. Zaten felâ . ket felâket üstüne gelir, derler. Mısır. daki akrabalarından birinin de kocası ölmüş evlerine gelecekmiş.. Ve o za. vallılar bu parasızlıkta bir de misafiri ne yapsınlar.. Misafir de geliverdi.. Hangi kocası ölmüş ya.. Fettan mı fettan o nasıl ka- dındı Allahım? Tarifle bitiremem. Ko- cası ölmüş umurunda mı. Yanına tak- mış bir alay züppeyi geçmiş âralarına şarkılar söylüyor. Gülüyor. Eğleniyor. Amma bakın ne oldu. eve hır- sızlar geliverdi. Tam hırsızlar eve gi - tecekleri zaman bütün evdekiler hır - sızla yanındakini: — Buyurun Rıza Beyefendi, safa gel- diniz. Diye karşılamasınlar mı? Doğrusu hırsızlar şaşırdılar, ben şaşırdım, perde de kapandı. Şöyle çantama bir bak - tım. Ne olur ne olmaz hırsızlar oraya gitmeden evvel ben dalmışken çantamı da çalarlardı ya! Perde gene açıldı. Hırsız da me hir - sızmış.. Rıza Beyefendi diye ortaya çıktı. Elmaslı kadınla başladı kırıştır- mağa. Amma neler yaptı neler. Onun © ilk defa arkadaşı yok mu o da |lnıtbdıı.lıınlı|ıvıtdl.£ylıyı Berlin olimpiyadlarır D sonra spor hareket'ks KZAY Türk sporunda durgunluk x ' A N | A Buğa aF bu Ve kökünden sarsıldi Olîmpiyadlnrdan_dö_nen federasyonlar lşl T gibi sporu kendi seyrine bırakarak istirahat€ Yazan : M. Nuri Vural Zemini, zamanı olmamakla bera-|layan federasyon bugüf ber spor hareketlerimizin oldukça dur-;nedense girişemiyor. gün ve bozuk ğiden işlerinin yavaş ya- vaş hoşnutsuzluk tevlit etmeğe başla- dığını söylersek hata etmiş olmayız. On birinci Berlin olimpiyadının ko- ca bir teşkilât bütçesini silip süpürmesi memlekette devamlı ve esaslı hareket- leri kökünden sarsmış bulunmaktadır. Varını yoğunu Berlin olimpiyadına sarfeden Spor Kurumu bir gösteriş mahiyetinde olan olimpiyada iştirâk- ten sonra dahili faaliyetini icap ettirdi- ği kadar geniş ve esaslı tutamadı. Berlin olimpiyadından dönen bütün federasyonlar hemen hemen işleri bit- miş gibi spor işlerini kendi seyrine bı- rakarak ilerde zühur edecek faaliyetlere intizaren istirahate çekildiler. Memleket sporunu ufak tefek him- metlerle hazırlıyanlar her türlü yar- dımdan mahrum kaldıkları için elleri kolları bağlı sırası gelip de esecek olan hareket rüzgârını beklediler. Ne garip tecellidir ki bizde her ©- limpiyad dönüşü tıpkı bugünkü man- zara memleket sporunun üzerinde bir karabulut gibi dolaşmaktadır. Futbolcularile, güreşçilerile, basket- bolcularile, eskrimci, bisikletçi ve yebk kencileri ve bir okadar idarecilerile Berline kadar gitmiş olan Türk Spor Kurumunun hey'eti mecmuası düne nazaran bugün ne farketmiştir? Futbol maçlarımızda mühim kom- binezonlar mı görüyoruz? Güreş faaliyetinde baş döndüren müsabakalara mı şahit oluyoruz? Memleketin her tarafında basket- bol turnuvaları mı tertip ediliyor? İ:İön sesi duymaktan ve Epe şa- kırtığından gözlerimiz mi kamaşıyor? Yoksa bisiklet turlarından, yeni yeni yıldızlardan mı bahsediliyor? Bizde spor mevsimlere göre yapıl- madığından bu sıraya dizilen işler ara» sına su sporlarını da iliştirivermek iş- ten bile değildir. Bize öyle geliyor - ki koca Berlin olimpiyadı müsbet faaliyetleri bile kes. &. Evvelce yüzücüleri bir salonda top- sen kadınını birak başkalarına git. Se - nin kadınını da elinden alan olur. Ondan sonra efendicağızıma söyli - yeyim., Sahici Rıza Bey geldi. Atıfet|safe 4 ; denilen kadın da yalancı Rıza Beye| mütemadiyen değişen * yij gönlünü kaptırmış. Öyle erkeğe de gö- nül kaptırılır mı? Kendisini soyup so- ğana çevirecek. Elmaslarından olacak, | y alık arayıp ta bul nan paraya muhtac. Dilenecek te far- kında değil. Bari bir hayır işliyeyim dedim. Ayağa kalktım: — Hişt Eltmaslı Atıfet bana bak! Dedim: Sakın o herife inanayım de- miyesin: O meşhur hırsız Rızadır. He- men polise teslim et.. Etraftan bağırdılar: — Sus kadın! — Neye susacakmışım. Siz de hırsız- Ja ortaksınız galiba, Sen misin bunu söyliyen o arkam - daki sırada oturan pulis, hırsızı yakâ- hyacağına beni yakalayıp kapı dışarı etmesin mi? 'Tüvbeler tövbesi bir daha m: tara - tora.. Oraları taratora değil adeta hır- sız yatağı. '..' $ t Hi' Yalova hamamlarınt Beb çin gönderilen yüzüc hık timsali olan bu Er sene mahrum h!ıyv'h:' î'lı Şu veya bu sebebi bir B ı&î değiliz. İi Haftanın muayyet e İun bilmem hangi 867 Yalovaya çalışmağa git bt tir. Bunu her idareci kolif il':li: dir edemez. b İşin içyüzünü uzull : bile lüzum gömıüvof"'" kei kın olan alâkamız bizt İglili y ! den taraflarını )mla!'“u t deş Her vesilede deşile dar çıkan spor işlerimizin b? kâr edilmez bir hakikattif' # na,, Biz Spor Kurumundaf FF aa ları olan Federasyonlar # dik öye ram istiyoruz. ; , g 1 Bay Spor Kurumunun ağyâra karşı bizi mlw’ «Yapıyoruz, yııpılncıkl" ve süslü kelimelerle cv;?, kitlerimizi öldürmemel Ka J ı,q; Kros Kaf'litın opi ampıyor” şampiy oli ” Üçuncu müsav __:q[. müzdeki pazatâ — . #i İstanbul Kroa Kant? nın üçüncü müsabakât! pazar Veli efendi tır. FALPREE: Geçen sene ayni pilmiş olan bu müsabü” iğl, ” uzaklığı ve pistin büyük Öğ tısı altında olmasına 108 sim daha cazip olaca rTuzZ. Bir Kros Kantriden ? K koşusu şeklinde yal e , BEZ kanın çalı ve hendek bir ı dolu olması bu işe ayrt! Tf 'N ti bir heyecan vermiş *” ğ Mevsim icabı uzun : zerinde yarış ya; A koşucuları - için B | tün bozukluğuna ılı_ıj rinde yarışmak zevkiB! ket olacaktır. Üç bin ve beş bin ©? y? fe üzerinde yıpı ğ büyük, küçük bütün i landıracağı için muVM B n müsabakası olarak 35' * $, Teşkilâtımıza dahil ? hiç değilse üçer atlette? takımla bu müsabak? sarfedecekleri ufak bir 9 şılamağa çılıçıuğ; n telif renkleri altıı n atletlerin toplu bir ' bu müsabakalar ümit " gfi ve alâkayı görürse k bir hareketine gelecek ? dide şahit olacağımızâ İ 'Tövbeler tövbesi tövbeler tövbesi. |dırl Hatf 3 Nimet Mustafa

Bu sayıdan diğer sayfalar: