13 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2000 liralık paketi kaybeden posta memuru dün tevkif olundu İstanbul postanesi nakliye yi — Sen şimdi ifadene devam et, he lel ru Orhanın, vazifeten kendisine tevdi olunan paradan 2000 lirasını çaldırdı ğından bahsetmesi üzerine, hakkında tahkikata başlanmış, kendisi, dün yaz- dığımız gibi, müddelumumiliğe geti» rilmiş, oradan Sultanahmet üçüncü sulh cezaya verilmiş, fakat hakkında- ki muamele tekemmül etmediğinden, dosya müddeiumumiliğe geri gönde rilmişti. Orhan, dün akşam üstü, Sul tanahmet ikinci sulh cezada tekrar sorgusu yapıldıktan sonra, tevkif e- dildi. Dün akşam üstü, müddeltumumi- liğin tevkif isteğile ikinci sulh cezaya gönderilen Orhan, 34 yaşında olduğu: Du, İ8 senedir posta memurluğu etti- ğini, 43 lira maaş aldığını, evli ve dört Yaşında bir çocuk babası olduğu gibi karısının yakında başka bir çocuk da) doğuracağını, Sirkecide Ebüssuud cad desinde oturduğunu söyledi. Bu suretle hüviyeti tesbit edildik- ten sonra, hâkim Salâhattin Demirelli, kendisini esastan sorguya çekti. Orta boylu, tıknaz, esmer bir delikanlı olan! Orhanın sırtında, posta memurlarına mahsus resmi elbise vardı. Dalgın ve şaşkın duruyordu. Heyecanlı bir halde sözlerini tekrarlıyarak, o baştan sona, sondan başa atlıya atlıya, şunları an- attı: — Merkezden teslim aldığım san- dık ve kolileri, köprüden Haydarpaşa- ya giden vapura koydum ve içinde pa- ra ve evrak bulunan çanta elimde ol duğu halde, ahali arasina oturdum. Çünkü, vapurlarda posta memurlarına ait hususi kamaralar yoktur. Çantayı kucağıma aldım, açtım, Beze sarılı © lan paraları yanıma koydum. Çanta- nın dibindeki kâğıtları araştırdım. Bu sırada biletçi geldi, benden kibrit iste- di, verdim. Arkada iki kadın oturu- yordu. Onların sigaralarını yaktı, Ku- tuyu tekrar bana getirdi. Orban, bu aralık duraksadı ve hâ- kime: — Ben, dedi, sar'aya müptelâyım. Onun için, belki yolda götürülürken, sar'am tutar da yere düşüveririm. Be- ni, ikametgâha bağlayıp serbest bıra- — Ha, evet.. Pekil Derken, nedi- yordum? İşte o sırada paralar yanım- da, minder üstünde duruyordu. — Oğlum, hiç para, bilhassa böyle emanet para minder üstüne bırakılır mı vapurda? Etrafında yankesiciler bulunabileceğini hiç düşünmedin mi? — Ben, mevki kısmında oturuyor- dum! Birinci mevki! — Oğlum, hırsız mevki farkı ayırt eder mi? Her yere girer! Bilhassa bi- rinsiye! Peki, devam et, bakalım! — Vapur Haydarpaşaya yanaştı. Doğru 12,15 treninin fürgonuna bii dim. Defteri çıkardım. o Haydarpaşı Selimiye memurlarına dört çanta tes- lim ettim. Tren, düdük çaldı. Hamal lar, daha demir sandıkları yetiştireme- mişlerdi. Ben, acele koştum. Neyse sandıkları da yüklettik. Tren, Kiziltoprakda tevakkuf et- ti. Ha, yolda, ayni vagona benimle be- raber binen bir hamal, benden sigara istemişti. Arada kısa bir müddet meş-! gul olmuştum. İstasyonda hamal, Kı-| zıltoprak emanetlerini indirdi. Ben, sarktım, teslim ve tesellüm evrakını! imza ettirdim. Tren kalktı. ODerken,! Erenköyüne verilecek postalari hazır- larken, bir dene göreyim? İçinde 2000 lira bulunan kıymetli paket yok! Telâşla, şeftreni çağırdım. Araştırdık, bulamadık. Sonra, (o Erenköyünde de |safirin cevap verirken ciddi davran - SON POSTA Hâ ca arşısı Şerhli mizah pların bazan sayı, ökseriyetile de ile satıldıkları Babâli yokuşunu rüm, Köroğlu matbaası letaifs gözüme renk. Paza , Evime gider «- çar - fıkralar var. ış tarzları dikkatimi celbediyor: Misafir ev sabibine tevcih: kelim Bu bir cü cümleye de misafi cevap verecek. Yazıda cevapian ev vel şöyle bir girizgih yapılmış: Nüktedan olan misafir kendisine söz| iyen ev sahibine şu tarzda mülâha- zada bulunmuştur. Cevap yazılı, cevabın sonunda da gene bir cümle var: Gerek misafirde ve gerek ev sahi - binde handeler. Kendi kendime: — Şerhli fıkra, diyorum, fıkrayı nakleden ev sahibine cevap veren mi - roayıp lâtife ettiğini evvelden haber veriyor. Ve sonra da, bütün bu ko - nuşulanların gülmiye vesile olsun di- ye konuşulduğunu, ilâve ediyor. Tuhaf görünür amma, hiç te tuhaf değil. Mükemmel bir buluş. Mizah larının çok kere şunu bunu kız - ni görüyoruz. Keşki mizah ya - ziları yazanlar da; «Bu bir şakadır, ciddiye sadece güldürmek için mıştır», Tarzında cümleleri h yazıları - nn münasip yerlerine koysalar hiç te fena olmuyacak... almayın; İMSET mevkuf kalırsam? Bana inanınız, Ben masumum. Hakikat, elbette meydana vaziyeti anlattım. Maltepeye, Pendi-| ğe de uğradık. Pendikten «Bu Eren- köy paketini yanlışlıkla Kızıltoprağa vermiş olmıyayım» diye oraya telefon ettim. Orası «Hayır» dedi. İstanbula telefon ettim, «Grup dairesine soru- nuz, Erenköy kolisi orada kalmış ol- masın» dedim. Onlar da «hayır» ce- vabını verdiler. Hülâsa, 2000 liralık Erenköy paketinin nerede ne olduğu bir türlü anlaşılamadı! Orhan, bu sırada ağlamağa koyul| du, yana yakıla yalvarıyordu: — Rica ederim, 18 senedir namu- sumla hizmet ediyorum, Ben, nasıl o- lar da bu parayı yerim? Yersem, para, boğazıma, dizime durur! Devlet, bana hizmetime mukabil para veriyor, çün- kın, çok rica ederim! Hâkim Salâhattin Demirelli, şöyle dedi; gn giy ga GONUL İŞLERİ diniz, tahsilini bitirmemiş, Okuyucularıma Cevaplarım Lâlebde Bay A. F.Ç. ye; Eskidenberi dilimize oyerleşmiş bir söz vardır. Bir kız bin erkekle konuşur, bir erkekle evlenir derler, bilirsiniz. Kaç göç olduğu zaman - larda bile kızı talibi ile bir kaç ke - Time konuştururlardı, bahsetti kızın namus ve şeref dahilinde kal mış olması şartile bir başka erkekle konuşmuş olmasında büyük zarar görmüyorum. Fakat yaşça sizden büyük oluşu fenadır, sonra da bu - günkü kazancınız yuva kurmıya kâ- fi değildir. Kızın kazancını hesaba katmayınız, evlendikten sonra ça » ışmıya devam etmesi mahzurludur, bu şerait al « enizi doğru: bulmam. * Samsunda Bay T.K. K: Tuttuğunuz yol doğrudur, sebat e küt Ben, sar'alıyım, hastayım. Beni tevkif etmeyiniz, Hem karım nerdey- se doğuracak. Ona kim bakacak ben zanmak çağına gelmemiş bir gencin ağzında «evlenmek» kelimesi sade- ce gülünç olur, tatbik sahasına gi - yerse facia doğurur. İkinizin de ö - münde vakit var, bekleyiniz. * Sultanahmette Bay (Ali K.) a: Kızı düşünmekte haklı bulurüm. Ağlebi ihiima! maddi vaziyet dola - yısile endişede olacaktır. Bu ciheti bir defa da siz tetkik ediniz, eğer kazancınızı ve istikbalinizi iyi gö: - rüyorsanız vardığınız muhakeme - ! nin neticesini ona da anlatınız, Gene muvafakat elmezse o zaman menfi vaziyet almasında ablasının tesiri - nin derecesini ararsınız. * Balı de (Z.Z.) & para ka - |) | sıkar! Yalvarının size, inanınız banat| 1609 numaralı kanuna göre vilâ- yetçe bu memur hakkında takibat ic- rasına muvafakat edildiğine dair tez- kere okundu. Ve hâkim Salâhattin Demirelli, Orhanı ceza muhakemeleri usulü kanununun 104 üncü ve 105 in- ci maddelerine göre, derhal tevkif et- ti. Dosyanın, müddeiumumiliğe iade- sine karar verdi. — Oğlum, sen bu parayı ihtilâs mı ettin, yoksa çaldırdın “mı, dü de kayıp mı ettin? Bunlar, tabkil lecek. Fakat, bugünkü vaziyete göre, senin tevkifin lâzım geldi! Orhan, gene imasumum» diyordu. Jandarma, koridorda bileklerine kelepçe vurdu. Orhan, dün geceyi tev- kifhanede geçirdi. Müddeiumumilik, dosyayı istintak dairesine verecek, tahkikat derinleşti. rilip genişletilecektir. Açık söz, Cumhuriyetğdavası «Açık Söz ve «Cumhuriyeti gar| zeteleri arasindaki karşılıklı davaların duruşmasına, üçüncü cezada dün de- vam gdildi. Yakışık almıyan neşriyat iddialari. le açılan ve birleşik görülen bu dava- larin geçen duruşmasında, «Açık Sözü vekili, gazetesinde çıkan karikatürle. rin altlarındaki yazılarla beraber ehli vukufça tetkikini istemiş, ehlivukuf, teşkil edilmişti. Dünkü celsede, ehlivukuf tarafin- dan verilen rapor' okundu. Raporda, um. İçinde bir çok| i-| üzerine almak iste: dert yanarak, «ben| 7 Bir aşk faciasınin korkunç neticesi Lise talebesi hocalarını taşve sopa ile öldürdüler Meksikalı muallim evli olduğu halde, genç bir kızı iğfal etmiş, mahkemede kabahatı talebesinden Son posta ile a i Meksikada vuku bulan bir facla- n bahsetmektedirler. Mesele şudur: Meksika şehrinin liselerinin birinde nazarı | muallimlik eden, hem de idari bir vazife almış olanşbir muallimin karısı hastalanıyor. Muallim karısını sana - toryoma yatırdıktan sonra 12 yaşın - daki ufak yavrusunu da civar kasaba- birinde oturan hemşiresine yol- yor. Kendisi de bir ailenin yanın: pansiyoner olarak giriyor. O tarihe ka- dar iyi bir aile babası olarak tanman muallim, bundan sonra birdenbire de- gişiyor, Evvelâ evli ve karısının sanatoryom- da hasta olduğunu gizliyor. Ve evin 15 yaşığiski kızlle alâka peyda ediyor. Bir gün de asıl karısı, sanatoryomda, kocası tarafından ghmal edilmesinin, azabile yanıp tutuşurken kızın baba - sına müracaat ediyor. Jullette'i sev - diğini ve müsaade ederlerse onunla ni- şanlanmak istediğin anlatıyor. Pansiyonun salribi ana, baba, bir müddettenberi kendi evlerinde oturan meslek sahibi bir insanı damat olarak evlerine kabülde tereddüt etmiyorlar, Şimdiye kadar hiç bir suihalini gör - memişle”Air, üstelik kızları da onu se- viyor, .* ıkika Juliette daha evlene- a değildir amma, nikâhları - y asi için nasıl olsa iki sene geçeceği için, o zamana kadar bekle - mek te mümkündür. Bu mülâhazalar üzerine kızlarını muallime nişanlamağa muvafakat edi- yorlar. Ve iş olup bitiyor. Diğer taraftan sanatoryomda yatan. kadın bunu haber alınca, uzun yaşa - Jediye kaldırıyor. * Juliette ile muallim n Jüliette hâmile kai bir de mua- Şakanın mahsulü çocuk dü ya geli - yor. Bunun üzerine muallim evden ka- çarak tagayyüp ediyor. Genç anneyi, ıztırabı, derdi ve ço - cuğu ile başbaşa bırakıyor. Hüdise tabii mahkemey? intikal e - diyor, Muallim mahkemede kabahati ianmadan Bu kız dur. O ayni evde oturan ve Jebem olan Karlo ile alâka sıf t çup bir yenç vardır. Juli gün birbirlerine rastgelirler, fakat ha- gmesile bibirlerini selâm- Jamaktan başka bir şey yapmazlar. Muallimin, bu büyük günahı talebe- sinin Üzerine atması, büyük bir aksülü- meli mucip oluyor. Karlo iftiraya uğ- «mevcut dört nüshadaki karikatürle- rin eğlence olmaktan fazla-bir şey ol- Hiadığı, hiç bir tehzil ve hakareti mü- tezammın görülmediği, altındaki yazı. lara gelince, bunların gazetenin 'neşri- yatını izah 'eden gazete sahiplerince tefsiri İâzım geldiğin yazılıyordu. «Cumhuriyet» vekili, bu rapora i- tirazla yeniden eklivukuf teşkilini iste- Vilâyete bir istida ile müracaat e- diniz, hakkınır: slabilirsiniz. Neti - İl | eeden bizi haberdar ediniz, bir defa da biz soralım, İ TEYZE İl! di. Fakat, hey'et, yeniden ehlivukufça tetkikat yapılmasına lüzum görmedi. mı 16 nisan saat 16 ya bırakıldı, ğe gra i San Fransisko körfezi üzerinde yapılan bu ye Müddeiumumiliğin €sastan mütaleası ğunda olup, dünyanın en büyük köprüsüdür. dinlenilmek üzere, duruşmanın deva-| İngiliz tirasına malolmuştur. Resmimiz köprünün gece manzarasın! mektedir, i bırakmak-| radığını yana yakıla anlatıyor. Mg hayet müddelumumi meseleyi bal yor. Karlonun, muallimin ve çocuğu kanları tahlil ediliyor. Karlonun Kö çocuğunkine uymuyor, fakat mupli " min kanı uyuyor. Rapor mahkeme celsesinde okudüf” ca büyük bir heyecan tevlit ediyo” Samiin sifatile orada bulun#”. yumruklarını sıkarak muallimi ku” tıyorlar. Suçlu güçhal ile kurtarılıyi Fakat asıl facia ertesi günü mekt # oluyor. Arkadaşlarına böyle alçakça tira eden bir muallimi istemiyer vi beler, kapıda onun gelişini bekliyo”. ve taşla, sopa ile hocalarını öldü! yorlar, * Gazetelerin yazdıklarına göre e rn umumiye fslebelerin o kadar yehi de imiş ki, hükümet hocalarını Baç, denler hakkında takibat bile yapa! mis. Tımarhaneden deli kaçıracaklarmış | Timarhaneden deli kaçırılmak çe nilir.mi? Bir davada, bu iddia yi Viktorya isimli bir kadının Yumt© simli oğlu Bakırköyde tedavi edir bir gün Y « oraya gitmi hastayı kaçın” maksadile, «siz görmeyiverin, n€ sanki» yollu bir teklifle; karti; gardiyanlar, bunu o âmirlerine İvermişlerdir. muş. Hastanın anası, isimli bir komşusile İziyaret sırasında, Dördüncü cezada, Viktorya, e cuğum iyileşti, eve gönderdiler. De önce kaçırılmak istenildiği doğrü ğildir.» diyor. Yasef de, öyle söyl yor. Hakyeri, İ nisanda şahitleri dir yecektir. Dünyanın en büyük köprüsü nr prü, 6,1/4 mil ug ünün inşası 16 4”

Bu sayıdan diğer sayfalar: