18 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

18 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa > “Son Poste ,, nın tefrikası: 45 151 numaralı şehit (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) İ Yazan : A. R. Mu.âzım Asaf, Suadın odasına girmiş ve yerli kızın ona ne söylediğini sormuştu. Suat dayanamadı: “Bana ilânı aşk etti,, dedi — Evet. belli... Daha, henüz çok in değil, toysunuz.... Şu halde, sizden başka birlbir şey sormak için geldim. | ricada bulunayım. Şu genç mülâzim;| Demişti. Ve sonra, oradaki küçük sizden daha pişkin, ve daha açıkgöz|bir sandalyeye oturarak sözüne devam görünüyor. Benim bu arzumu ona eylemişti: ği i söyleseniz, derhal kabul edeceğine) — Suat!.. Doğru söyle. O İngiliz| eminim. kızı ile ne görüştün?.. Suadın kalbinde, müthiş bir isyan| o Suat, kısa bir tereddüt geçirmişti. alevi parlamıştı. : — Söyledim ya, efendim. “ — Affedersiniz, mis... Yaşım ve) Diye cevap vermişti. Fakat bu ce - terbiyem, böyle bir vazifeyi ifaye mü-|vabı verirken, sözlerinin titrediğini sait değildir. kendisi de hissetmişti. Dedikten sonra; dudaklarında ga -) — Suat!.. Tüaa, (Süveyş)ten kalk- rip bir tebessümle bu muhavereyi din-|tığımız gündenberi dikkat ediyorum. | leyen zabitlere: Sende; hür, mert, hiç kimseye benze- — Efendim!.. Artık burada işimiz,|miyen garip bir ruh var. Buna kanaat bitti. Gidebiliriz. getirdiğim için işte, ben de sana açıkça Demişti, söylüyorum... Sen, o kızla konuştu - Mağazadan çıkarlarken, zabitlerin | ğun şeyleri, bize söylemedin. > sualleri birbirini takip etmişti. Suat, bu müşkül vaziyetten silkin- Başta mülâzim, Asaf olmak üzere,| mek istemişti. Dudaklarında acı bir hemen hepsi de bü heyecanlı muha - n belirmişti. yi vereyi öğrenmek istemişlerdi. Sünt; | — İyi hissetmişsiniz, Asaf bey. bütün bu suallere, şü kısa yalanla ce - Hakikati, söylemedim. Daha doğrusu, vap vermişti: söylemek istemedim. — Efendim!.. Münösebetsiz kiz,| — Nisin?. k gaği i biraz canımı sıktı. «Bu küçük gemi ile Söylenecek gibi bir şey değil de Japoriyaya kadar nasıl gidebileceksi -|9nUn için. , niz. Bundan, hiç kimse emin değildir.» | — Yu halde. yalnız bana söyle. dedi. Ben de; «Biz, Türküz. Daima,| — Rica ederim, bana bu sözleri tek- yapılması güç olan şeylere atılırız; ve |rar ettirmeyiniz... atıldığımız işi de, başarırız.» dedim. — Ben de sana rica ediyorum, Su - Cevap, zabitlerin çok hoşuna gitmiş-|0t- Pu işi benden saklama. ti. Fakat yalnız mülâzim Asaf, derin Suat, bu israra mukavemet edeme- derin Suadın gözlerinin içine bakmış...) mişti. Başını önüne eğerek: A bir gülümsemekle iktifa etmişi| “— Efendiml.. Size, kısaca söyliye- yim. Bu kız, bana ilanıaşk etti, Asaf gülümsememişti. 65 © hakla; yanılmamışıra; Ben da böyle hissetmiştim... Sonra?.. Iya resmi bir iş için değil. sana hususi i | VR? tebessü Pe mâna İ ti. Mağazadan çıkınca, (Böğa) deni - len arabalara binmişler.. dört saat zar- finda, Bombayın en ziyade görülmeğe şayan olan yerlerini o gezmişler; geç) — Sonra.. bu geceyi beraber geçire- vakit gemiye dönmüşlerdi. lim; dedi. id Suat, serbest kalınca, dayısının ka -| — Enfes, bir teklif. niçin reddet - hi marasına gitmiş; avdetini haber ver #İtin? miş. sorira; uzunca bir sükün ve istira- 'Büyük mabedin kapısında yazılı /SON POSTA « Son Posta on Tarihi Tefrikam e 88 Yazan : Celâl Cengiz Tanzer acaba Nâraşın karısından öc | almağa kalkışmıyacak mıydı ? — Benim Ur'da karıma bakacak kimsem'yok. Onu sönden başka birine teslim edemem... Dedi. Mâya bu vazifeyi istemiyerek hattâ korkarak kabul etmişti. Nâraş, Tanzerin (Ölüm kuyusu)n- dan kurtulduğundan haberdar değildi. Sihirbaz Mâyanın korktuğu nokta şu idi; Nâraş Akada gittikten sonra, Tanzer acaba Nâraşın karısından öc almağa kalkışmıyacak mıydı. Mâya, Nâraşın sert bir adam oldu- gunu bildiği için fazla bir şey söylemek cesaretini gösterememişti. Nâraş bu konuşmadan bir kaç gün #onra, yeni hazırlanan ordunun başına geçerek, yurdundan ve karısından ay-| rıldı.. yola çıktı. . tün halk onları ölmüş biliyordu.. Ve kiminle karşılaşsalar, ilk duy - dukları söz şu oluyordu: « — Uğursuz hortlaklar!» Bir haftadanberi şehirde dolaştık - ları halde, hiç kimse onların ölmedi ne inanmıyordu. Tanzer vaktile Sumerin en meşhur kahramanlarındandı. O hiç bir savaş- ta yenilmemişti. Mâbet kapısındaki öğütler arasında: «Mağlübiyetten korktuğun gün, ye- nildin demektir!» Sözünü hiç unutmuyordu. Tanzer savaşlarda yenilmediği gibi, dostları arasında yaptığı güreşlerde de sırtının yere geldiğini hatırlamıyordu. Tunçay bir sabah kendisine sordu: — Senin gibi hiç bir meydanda ye- nilmemiş bir kahraman, şimdi sırtı ye- re gelmiş pehlivanlar gibi, Aciz ve mis- kin.. sokaklarda mı sürünecek? Gude- aya gidip halini anlatmaktan niçin çe- kiniyorsun? Tanzer karısının teşvikile bir gün saraya gitti.. fakat, yüzünü ince bir örtü ile kapadı. Gudeaya uzaktan gek ra Batı kapısında kendisini karşılamı” larını bildiriniz! — Pekâlâ, Söz veriyorum. . Şimdi ilân edeceğim dediklerinizi. Fakat, #£ kimsiniz? — Ulu tanrı böyle istedi. Size ki olduğumu söylersem, Tanzer yurdun dönemez. (Arkası var) Açık konuşmalar : ; Keşanda Behlül Teoman — «Tanzer» kel” mesi (Tanrının oğlu) mânasına kullamılmı$. tır. Sumer tarihinde bula bir kaç örn” vardır: Noran - zer 2 Noranın oğlu. Nabo - han - zer — Nabohamı oğla, Ürninzer — Urninin (Urlunun) oğla #© mektir. a Mektubunura vaktinde cevap veremedi Him için özür dilerim Celâl Cengi” imera an sönineke ni olan öğüdler.. Guden o gün Nâraşım arkasından büs yük mâbede gitti.. rahipleri topladı. Sumer ordularının muzaffer olması için Otanıya (oYalvardı . mâbet kapısındaki (atalar öğüdü)nü yüksek sksle oküdu: İmiş bir yabancı prens sıfatile “haber Öğle iğ 1) Ne kadar yükseklere çıkarsan gönderdi, 1230: Plâkla Türk musikisi 17,5y: HA” çık.. düşeceğin yer gene topraktır İ Sumere uzaktan gelen yabancı) is, 1305 Muhtelif Plâk neşriyatı. i 2 Harp te tanrıdan zafer dile ve| prenslerin ekserisi yüzlerini . örterek e iy drteekikiüken BAE mağlübiyeti aklına getirme Mağlübi-| gezerlerdi. Yusuf Hikmet Bayur, 18,30: Piükta dan yetten korktuğun gün, yenildin de »| Gudea, Tanzeri kabul etti.. nerden İaikisi, 1930: Konferans doktör Salim ei (Cihazı hazmi tüfeylatı), 20; Badi ve daşları tarafından Türk musikisi ve sarkıları, 20,30: Ömer Riza tarafından mektir 3) Kızına ve karına ok atmasını öğ-. geldiğini sordu. Tanzer sesisini değiş- halk tirdi: . ret. Harbe gitmese bile günün birin -| — Size dost bir memleketin pren-|ca söyler, 2045: Safiye ve arkadaşları ya | de komşusuna karşı kendini koruma: |siyiin, dedi, kendimi tanıtmadan, size md Tick om "Eyi: Alana ve DA sını bilir. mühim bir vak'adan bahsedeceğim... | haberleri, 2230: Plâkla sololar, Opera © 4) Serveti insan kazanır. Fakat, insanı servetle elde etmek kabil olmaz. İnsanları tatlılıkla kazanmanın yolunu Gudca merakla dinliyordu. Tanzer sözüne devam etti: — Sumer kahramanlarından biri, peret parçaları. BUKRES p 185: Hafif müzik, 18,55: Müsahabö, e Senfoni konser, 21: PJâk neşriyat, Bir anda, Suadın bütün kanı yüzü- ne hücüm etmiş.. boğazına bir şey tı- kılıvermişti, ; — Kız. cidden nefisti, Suat... Ya- zık.. çok budalalık etmişsin. Maama « fih, henüz kaybedilmiş bir şey yoktur. Eğer istersen... — Hayır. hayır.. Asaf bey... Müm- kün değil... — Canim, niçin mümkün olmasın? Hiç böyle bir fırsat kaçırılır m?.. Va- kia, ben de çok iyi biliyorum amma; ecnebi memleketlerde, âdetmiş.. böyle zevk ehli kızlar ve kadınlar; senin gibi körpe ve kıvırcık yabancı bahriyelilerle bir kaç saat hoşça bir vakit geçirmeyi büyük bir saadet addederlermiş. he Fakat.. bu; bir hayasızlık değil mi, Asaf bey?.. — Vallahi, onu bilmem.. rahatle; başının içindeki uğultuyu din- dirmek için kamarasına inmişti, Fakat daha henüz, brandasına w « zanmadan kapı açılmış.. içeri mülâ - zim Asaf girmişti. Suat; hiç ümit etmediği bu ziyaret karşısında, büsbütün sersemlemişti. Kısa bir şaşkınlıktan sonra, büyük fo- tograf makinesinin üzerine attığı fesi- ni alsrak giymiş. mülâzim Asafın karşısında dimdik durarak, terbiyeli bir asker tavrı göstermişti. Şu anda, mülâzim Asaf da iyi kelb- li we babacan bir zabit vaziyeti iktisap etmişti: ahatını bozma, Suat. Ben bura- Eir Doktorun Günlük Penemie Notlarından o (9) Soğuk algın! ğı | Ve romstizma Soğuk alğınlığı ve romatizma hakkin- dikirlere zaman zaman muhtelif kay stir. Bir zamanlar soğuk mwiyet verilmiyor. Ve culan ve yalnız. mikrop lu. Bu düşünceden ya- i. mikropların başlı - hatti bustların vücutta Ürere'eri vücut maddelerine 2a- tür verdikleri zıman baygösterir. Bugün (saprofu, yanl sararsız bir bat de, meğeli boğazda berman mikropların soğuk alma tesirile. vücudün müdafıa kuvsetleri yayılladığı zaman birdentire üzviyette tahrir edeli tesir ettikleri dü- şüncesi hâkimdir. e mit ağın muhahı gışasının £ yerlerineeki harareti termonlü. i ve damak bararelinin #telif olmak Üzere geri gini ve en huk soğuk üzere geri geldiğini gör- - Yalnız sana şunu söyliyeyim ki; | kızcağıza biraz da hak vermek lâzım. — Niçin efendim. — E.yavrum.. senin gibi bahriyeli de, az bulunur. Allah için söylüyorum.. lik, kıvır kıvır, tğ gibi bir bah. Hani ben de kadın olsaydım, m'de hoşuma giderdin... Maâma: iba kizcoğız senden Oümidini kesince, gözlerini bana çevirdi. Benim için de bir şey söyledi. tesirine vaş yavaş vüzi başına mevcu: Suat; kalbinin bir demir pençe için- de sıkıldığını hissetmişti. Ve ıztirapla kıvranarak: — Rica ederim, Asaf bey.. birakı - niz, şu zevzek kızın sözlerini.. gözü- termekten şmaksa- dı; bana, sizden izin almak ğer senin zabitin bu ise, edeyim; bu gece sana izin versin dedi rün ucu ile sizi gö ona rica gelmekte gesi alanlarda olmak müderdir. Dalma soğuk almamığa Çalğıniz «*) Bu motları erip saklayınız, yahut albüme yapıtırıp kolleksiyon yapımız, ntı zamanında bu motlar bir dektor mdndırın» vet'sebille, | r, kapı birdenbire açılıp ta mü İlâzim Haydar bey içeri girmeseydi; İ Suadı azaptan azaba sürükleyen bu muhavere belki de daha uzun sürecek- th: t s (Arkası va:) içindi. bulmağa çalış! 5) Ölmeden, yer yüzünde iyi bir e- ser bırak! Dünyadan göçtükten sonra adi anılmıyan insanın hayvandan ne| farkı vardır? Gudea, atalardan kalan bu sözleri rahiplerle birlikte takrarladı.. ve o gün gözleri ilk defa mâbette Tanzeri gör dü.. hayretle bir iki adım geri çekildi.. acaba kralın gördüğü bu adam bir ha- yalet miydi? Tanzerin Firat nehrinde boğulduğunu duymıyan kalmamıştı, Kral böylece söylenirken, ; Tanzeri rahipler de gördüler ve hep birden yer- epeyce zaman önce kendini Firata kap- tırmiş... akıntılar onu bizim. ülkemize kadar sürükleyip getirdiler. Bu kahra- manın adı Tanzerdi.. boğulacağı sırada | kendisini ölümden kurtardık. Gudea, Tanzerin ölmediğini ve bo- ğulacağı sırada ölümden kurtulduğunu işitince sevinçle bağırdı: — Ben geçen gün onun hayalini bü- yük mâbette görmüştüm. Demek ki Tanzer yaşıyor, öyle mi? — Evet, mellâ! Tanzer hem de gözleri görerek... — Ne diyorsun? gözleri nasıl görür Haberler. BUDAPEŞTE 1730: Festival programı, 19: Salon, tras, 2030: Çocuk Çigan orkestrasi, Haberler, 2150: Şarkılar, 2250: Open kestrası. vE o FRAG 20,5: Bratislaydan nakl, 21,5: M valar, 2130: Tiyatro, 2220: Plâk VİYANA 1925: Orkesira, 2120: Macar 22,10: Haberler, 22,20: Muhtelif havalar Dans havaları VARŞOVA : 1745: Plâk neşriyatı, 1740: Edebi Li babe, 1823: Müzik, 19: Tiyatro, mağ şarkıları, 21: Konser, 2155: Dans 75: Dans plâkları, w ubtelif yaşi yaşıyor. lere kapanarak bağrıştılar: lonun? Elâm kralı, Tanzerin gözlerine Yarınki Program — Tantım!Sen bu uğursuz hortla- mil çektirmişti.. “ Ye e | ği meden karşımıza çıkirdin? — Firat mâbudu onun gözlerini de öğe Büryan A Tanzer Çtenrilar tanrısı)na topma- İğa gelmişti, Rahiplerin ikralın hayretini görünce, kimseye sez- İdirmeden müâbetten uzaklaştı. Tanzer ve sevgilisi Tunçayın gözle. ri açilmişti, İkisi de hem dünyayı, hem de bi İbirlerini görüyorlardı. Fakat, bu dün. İ İyeyı ve birbirlerini görüşler neye ya- !rardı? açmış.. onu yurdunuza göndermek i- çin bir şartım var. 1250: Plâkla Türk musikisi. 1250 yn” 139: Muhtelif pldir neşiyakı. 5 < . Akşam neşriyatı: — Aman, oğul, onu bize gönde -| 47: inkılâp dersleri üniversiteden rin. Tanzer gibi kahramanlara çok | Yusuf Hikmet Bayar, 18,30: Plâkis j muhtacız. Ne-istersen veririm sanat /#ikls, 1938: Spor müsahabeleri eee ii N ya : 5 1, 2115: Ork ölmediğini, nehirden sağ olarak kur- nüre Kere eri dir 320: Saçların: köklerini kuvvetlendi. ei . İ20: Türk musiki heyeti, 20,30: Örer — İstediğim şudur, mellâ: Hemen! rafından arapça söylev, 20,43: Vedİs astra e pır tarıldığını ilân ediniz.. ve üç gün son-*jar, Opera ve operet parçaları. el amme e. iz senlik ii Dökülmesini keser. Ke) vi b mamer “g.derir ve büyüme ya feryadını ve Aöbetçi i czaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar pr Aksaraşda : ml). Penerdi imdi, “şehrin dört köşesine Tanzerin | arkadaşları tarafından Türk mi KANZUK SAÇ EKSİRİ (Sarım). Beyazıdda : (Ce - ; (Emilyadi), Şehreminin- aragümrükls : dyan), Şehzadeba #yüpte : Gilkmet Atlama; Eminönünde ; (Salih Necati), Küçükp İ) sarda : Gilikmet Cemlii. Alemdarda A KÜR Ye Ma CEsref Neşesi. Bakırköyünde : Lİstipan), bayat-werir. Kokusu Mâüf, K İİ Bevottu cihetimlekiler: a ko.ay bir saçveksridir. caddâsinde ; (Kanzuk). Galata- ” da : (İsmet. Teksimde : (Nizamedalm, : K Kurtuluşta : iNeedeti. Yenişehirde ? ingiliz Kanzu (Paronakyamı. Boştanbaşında du - meli, Beviktavta * YAl Riza). Eczanesi Boturici ve Aialarda: Üsküdarda : (Oman). Büy Vede : (Hal l (Ahmediyel. Beyoğlu - Istanbul

Bu sayıdan diğer sayfalar: