22 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A (S Düşüncelerini ukalâlığa vardırmadan söyleyen kadın.. Teyzeciğim, Ben kadını şöyle tasavvur ederim: VÜCUDU : Orta boylu, balık etin - de, güzel bacaklı, elâ gözlü, güzel tenli, ağız ve burun ufakça, muntazam ve küçük dişli. TABİATİ: Uysal, muhitine hürmet- kâr, karakter ve şahsiyet sahibi. TAHSİLİ: Düşüncelerini ukalâlığa vardırmadan söyliyebilecek kabiliyet- te, umumi malümatlı.. İstenbul : Mahmet Öz (Adres matbanmazda saklı) -- Kadının tahsili olsa da, olur, olmasa da Teyzeciğim, İşte benim düşüncelerim. Kadın: uzun boylu, ince belli, kara kaşlı, kara gözlü, zayıf olarak tasavvur ederim. Rengi mat, dişleri düzgün, ağ- zı küçük olmalı, TABİATİNE GELİNCE: Dehşetli uy- sal, anlayışlı, zeki olmasa bile öyle gö- rünmesini bilir, yalnızlığı ve sükütu bilmez olmalı. Tahsili ise olsa da olur, olmasa da, bence müsavidir, Sus (Hakiki edres matbanmızda saklı) Se d ek » Katlının enaşağı artatahsili olmalı Çok kıymetli Teyzeciğim, Normal tipte, az esmer, tatlı sert ve Çok bilgili olmakla beraber ailesinin vaziyeti içtimaiyesi ile terbi; zati - yesini aramak muühayyelemde yaşıyan kacınlardandır. Temelli yuva kuracak bir kadının bilmesi ve bilfiil yapması gerekli olan işler iyi bir anne olmak için daima sıh- hatli olmak (şişman olmamak), kendi yiyecek ve giyeceğini yabancı ellere — Milli roman Bir çekişte kopardığı şeritten serbest kalan sekiz on kadar mektup yerlere saçıldı. Mavi, açık pembe, eflâtun, saman rengi, 'nefti tenklerdeki bu zarfların her birinin üzerinde kalın bir yazı ile numaraları vardı. Üç, dört, sekiz... Bu yazının Nilüfere ait olduğunu anlamakta geçikmedi. Karısı herhalde bu mektupları sıra- ya koymuş ve her şeyde olduğu gibi intizaminı burada da göstermişti. Heyecanına hâkim olmağa çalışa- rak önünde serilen ve anlaşılmak için sadece sükünet bekleyen mektupları sıraya koymak için birer birer elden geçirdi. Ve «l» demi rengindeki mektubu açtı, hamlede imzasına baktı. — Suat Pertev, Bu isim ona yabancı gelmiyordu. Suat Pertevden gazetelerde bahse- dildiğini hatırlıyordu. Biraz daha ileri ilk gidince bunun eski bir mahalle kom-| | şusu olduğunu da hatırladı. Evet, Su- at Pertev.. doktor olmak için fakülte- ye gittiği halde muvaffak olamayınca babası tarafından İsviçreye yollanmış, Beğendiğiniz SON POSTA kadın ve erkek tipleri nedir ? Her cevap yolliyan okuyucuya hediye verilecek, neticede en güzel cevap Okuyucularımdan ricalarım Açtığım ankete gösterilen büyük Ka Er bi e GD A Mart 22 Ğalıklı Rum Iıastalıan_esriîe Atatürkün büst (Baştarafı 1 inci sayfada) ı Hakkı Şinasi, Ankara saylavı Taptas Vali Muhiddin Üstündağ, Sıhhiye Müdürü Ali Rıza, Fatih Kaymakamı, gazeteciler ve Rum vatandaşlar ve bü- yük bir halk kitlesi hazır bulunmuş - tur. Törene saat 15 de Balıklı hastanesi idare heyeti ikinci reisi ve Eskişehir saylavı Özdamar'ın bir nutkile başlan mıştır, Hatip müessese için bugünün en şerefli bir gün olduğunu söyledik Silâh başına! numarayı taşıyan çağla ba- | |Kim olduğumu bilmemenize sahibi 50, ikinci 25, üçüncü 10 lira ı mükâfat alacaklar bırakmıyarak kendisi yapmak ve içten gelen bir arzu ile yuvasına bağlı bu - lunmak, en az orta tahsilli bulunmak ve bir müzik çalmak saadetimin sem - patisini arttırır. İzmit; (Muzzeler A) ““Teyze: Adresiniz yoktur. Hediyeniz gön- derilmesi için bu parçayı keserek ve ad- Fesinizide yazarak matbasya yollamanızı —— Kadının güzel olması hiç de şart değil.. Bence kadının yalnız güzel olması şart değil, Siyah saçlı, kara gözlü, u - zun boylu kadın hoşuma gider. Fakat kadında en çok aradığım şey namuslu bir ev kadını, müşfik bir anne, kocası için nazik ve sadık bir eş vasıfla ilâveten kıskançlığını bell memesini, sosyetelerde kibar ö r iki de lisan bilmesini Konan Yasaf, Yezişehir, Ankara a Erkek herşeyden önce centilmen olmalı Erkeklerde esmer rengi severim. Sa- decf kurduğu yuva için çalışmalı, eve erken gelmeli, geldiği zaman da içki içmekten çekinmel Bir kaç dil bi. len, centilmen olanları tercih ederim. Hoşuma giden meslek daktor, harici - yeci ve mühendisliktir. Ankara (İmzasız ve sadressirz mavi zarf kâğıt) No. 17 Bürhan Cahit Fakat Suat Pertev nasıl olup ta son- radan zengin olmuştu. Bunu bilmiyor- du. Bilmeye de lüzum görmüyordu. Fakat karısına bir dosya olacak ka- dar mektup yazan bu adamın vaziyeti şimdi şüphe uyandırıyordu. Genç yüzbaşının gözleri imza üze- rinde ancak bu kadar durdu, ve yavaş yavaş mektubun serlevhasına kadar yükseldi. Suat Pertev bir numaralı mektubu- na şöyle başlıyordu. Nilüfer hamımefendi. İşittim ki bir hafta sonra nişanla - niyormuşsunuz. Bu nişanı ailenizin ışrarile mi kendi muvafakatinizle mi Yalnız 'kabul ettiğinizi bilmiyorum. sizin saadetinizi görmek istiy: küçüktenberi, daha lisenin ilk sımıfla- rına gittiğiniz yaşlardanberi bilen, se- ven ve takdir eden ve sizin için iyi fi- kirler besleyen bir gencin bu sırada meye mecbur mazur görüni imkân yok.. size kendimi daha evvel tanıt » mak lâzımdı. Sizi yıllarca bir gölge gi- alâkadan memnunum, Cevaplar is- tediğim gibi okunaklı ve kısa.. Yal- niz ihmal edilen bir kaç nokta var ki benim için halli müşkül oluyor. Te in fazla yorulmamasını is- fiyorsanız onlara da dikkat etmeli - siniz: 1 — İmzalar okunmuyor. Oku - naklı olmalı, hattâ, isim, imzanın yanına bir de alelâde şekilde yazıl- malı. 2 — Bazı mektuplarda adresler vazih değil, yahut hiç yok. Bu tak- tirde adressiz cevâğların sahipleri- ne karşı anketimin şartlarını nasıl yerine getirebilir, hediyelerini ne - reye gönderir ve cevaplarını mü - sabakaya nasıl sokarım? Adres ya- zılmalı, fakat vazih şekilde neşri is- tenmiyorsa bu da ayrıca bildiri! - meli. Okuyucularım — arzularının tamamen yerine getirileceğinden emin olsunlar. bayanlar da adreslerini yazmakla beraber vazih bun temedikl Bu de düşürüyor. Bundan sanr: plarda bu nok- tanın da tasrihini ric, ederim. TEYZE Hediyelerimiz Dünkü 5 - 10 numaralı cevapları gönderen okuyutularımızın hedi - yeleri ki vi dolma kur miştir. Bunlardan İstanbul dışın - da buluna! kuyucuların bhediyele- ri poslta ile adreslerine derhal gön- derilmiştir. İstanbulda bulunan o- kuyucuların da idarehanemize ge. lip hediyelerini almaları lâzımdır. Pazardan başka hergün müracaat edilebilir. hayata karışacak, Ne kadar haksız ol- duğumu itiraf ederim. Çünkü — senin gibi hılkatin bir bir itina ile yarattığı bir malüku elde etmek için etrafında dolaşanlar pek çok olacaktı. - Yalnız ben seni (affedersin, bu kadar teklif- sizce muhatap sigası kullanışımı sa- mimiyetime bağıyla ) evet ne diyor- düm, ben senin o kadar benim olduğu- başka gölgenin girebileceğine ihtimal ver meden tarihi pek eski olan bu göni iyorum. na inanmıştım ki aramıza bir davasını açmakta geçi Fakat nişanlandığını, hem de — bir yeni kılıç takmış zabite nişanlandığını hata ettiğimi anladım ve yıllarca sen - .dcn habersiz için için kaynayan bu gö- lnı'ıl macerasını anlatmak için bu mek- tubu yazmağa karar verdim. Beni tanıdın değil mi? Sen lisede iken arasıra annenle bize gelirdin. Ben de 0 zaman fanüiteye devam ederdim. Hattâ bugün nişan- Jandığını söyledikleri Fikret de o 7a- İman kuleliye giden haşarı, çapkın bir ye bağıran ve mektep takımında santr- for oynayan Fikret. O zaman hemen hemen hepimiz gocuk sayılırdık, Benim mektebin dar çerçevesine 'an Tuhum kalıp, formül naza- İriyelerine tahammül edemedi. Terket- n ve ÂAvrupaya gittim. Hayatı tanımak için Avrupaya git- orada da haylazlık ettiği için aylığı ke-|bi takip ettiğimi itiraf etmem lâzımdı. |mekten başka çare yoktur. Anladım ki silmiş tekrar İstanbula gelmiş bir züp-| — Fakat ne bileyim ki benim hayalimi|insan Avrupada okumasa, sadece o-İlayını bulsunlar. pe idi. doklduran bu mahlük bu kadar çabuk,|rada bir zaman yaşasa beş on üniver- Si ss aai ni ae Bi Dü l SA ASA hal Z j kadar aber alınca, bu geçikmede ne karar | L a Avrupa seyahatim| günleri ten sonra sözlerine devam ederek de- miştir #Müessesemiz mahiyeti itibarile ha yatı sarsılmış, ümitleri kırılmış insan- İları sinesinde toplar. Ve onları yeni- |den sıhhat ve tümitle hayata çevirmek |için uğraşır. Ümitleri kırılmış olanları ,bu büstün karşısında bir müddet |düşündürmek ve bütün gönüllerini o- na çevirtmek bundan sonra müesse - semizin en büyük tedavVi vasıtaların- dan biri olacaktır. O, en yüksek ve en zengin bir hayat ve ümit kaynağıdır. Bizim hayat ve ümidimiz de bu kay - maktan beslenir. Bu kaynaktan kuv- vet alır.» İki asırlık bir mücssese Saylav Özdamar'dan sonra heyeti idare reisi Lâzaraki bir söylev ver - miştir: «18 inci asrın ortalarına doğru İstan bulda vebanın tahribat yaptığı bir asır da Evliya çelebinin «Sahrayı Süley - man» diye yad ettiği bu çevrede 1753 senesinde vebalıların bakım ve barın- ması için kurulmuş olan mücssese - şimdiki şeklini almıştır.» Bundan sonra Cumhuriyet hükü - metinin hastahanenin mesaisinde gös termiş olduğu teshilâtı şükranla yad eden halip Atatürke ve büyükle za şükran hislerini ifade ederek söz - lerini nihayet vermiştir. Valinin nutku Bundan sonra Vali Üstündağ kısa ve güzel bir söylev vermiştir: «Sayın saylavlar ve sayın halk, memlekette bütün varlığını iade eden, yakın şarkta yepyeni bir hayalın te - mellerini atarak, milletler arasın - daki münasebetlerde acvgi ve say- giyi tal ve güzel — rollerinde site diploması almış kadar uyanacak ve açılacak. Ben bunun filf tecrübesini yaptım. Avrupada kaldığım müddetçe hayas tı büsbütün başka buldum. Ve yaşa- manın muvaffak olmanın ne demek olduğunu ve nasıl olduğunu öğren - dim. Zeki insanlar için kalın kitapların İkapkâra sayfalarından ahkâm çıkar mağa lüzum yoktur. Onlara — tabiat öyle bir imtiyaz vermiştir ki hayatın esrarını ve dünyanın meçhulâtını ken- di kendilerine keşfederler. Keşfederler, hem de onu muvaffakiyetleri için alet böyle neticelendi. İstanbula döndüğüm zaman büsbü- tün başka bir insan olmuştum. Her şeyi başka görüyordum ve bizim üle- ma üdeba diye tanıdığımız manken- lerin sadece hümekâ olduklarını an- ladım. Memleket derin bir karanlıkta yüzüyor. Altın yığınları içinde aç se- fil yaşıyor. Gözlörini hayata ve haki- kate kapamış, kör değneğini beller gi- bi kuru ekmekten başka bir şey ver. meyen mahdüt işlere bağlanıp kalmış, kıvranıyor. Babam söz de doktordu. Fakat doktorluğu bir kazanç vasıtası değil adetâ bir şefkat vesilesi sayıp bir çok müşterisine üstelik bedava ilâç bile verecek kadar dar fikirli, zavallı bir adamdı. Halbuki saadet ve servet zeki ve bilgili insanların tabit haklarıdır. Ye- ter ki bu hakkı almanın yolunu ve ko- (Arkası var) Hastanenin bahçesine konan Atatürk'ün büstü kullanarak — bize hayatın — ni * metlerinden zevkle ve rahatça istifade ihtimallerini bağışlayan Atatürkün bir heykeli en insani duyguların maddi ifadesi demek olan bir hastahanede bir sağlık ve hayat yurdunda ne değerli me kadar yakışıklıdır. Atatürkün milli we insanf yollardan beşeriyete ifa etti- &i büyük hizmetleri dalâlete düşmüş in sanların ruhunda kin, hırs ve taassup şekillerinde baş gösteren hastalıkları te davide kazandığı eşsiz muvaffakiyet- leri iyice kavrıyan ve meydanında duy duğu şükran borcunu bir heykel şek- linde millete arzetmek isteyen Balıkli Rum hastahanesi mütevelli heyetini gösterdiği bu pek yerinde kadirşinas- hık hareketinden ve eserinden dolayi takdir ve tebrik ederim. Burada hastâ miz iki asra yakın bir müddet içinde Jğıma şifa arayanla, hastalarına şifa vermiye koşan inğan yüreklerine bun- dan güzel bir teselli kaynağı ve dahâ İbüyük bir kalp kuvveti düşünüle mezdi, Bu temiz hareketin öteki eşit kurum lara örnek olmasını diler bana bu ka * dar şerefli vazifeyi verenlere te * şekkür ederim.» Vali müteakiben heykelin korde * lâsını kesmiştir. Büstün altında «Dün yanın en büyük adamı Atatürk» ke * limeleri okunuyordu. Bando Cumhu: riyet Marşını çalmış ve ondan — sonrs hastahane müdürü ve baş hekim doke tor Yusuf Petraki Atatürk Balıklı hastahanesi bahçesine rekze * dilmesinden mütevellit sevincini a! mış ve Atatürke şükranlarını arzet * miş Vali ve diğer davetlilere teşkkü! etmiştir. Merasimde Galata, Kurtuluş, Kut kapı, Beyoğlu, Samatya, Beşiktaş, ÂY navutköy, Kuruçeşme, Yeniköy, köy, Balıklı kilisesi, Tarabya, Bü: dere, Yenimahalle, Bakırköy, Yeşil * köy, Kadbköy, Kuzguzcuk, Üsküdat Büyükada, Heybeli, Burgaz Rum €€ * maatleri namına Büste çelenkler köt müştur, Merasimin hitamında davetliler zırlanan üç büfede mükemmelen İ edilmişlerdir. har Atletimiz Ali İrfanın Londrada Bir muvaffakiyeti (Baştarafı 1 İnci sayfada) gü Cambridge'den Godfrey Brown Dnlik sabakayı 48 saniye 4/10 da kazâl süretile üniversitenin 440 yardalık ni rekorunu tesis etmiştir. Bundan velki 49 saniyelik rTekoru dâ |Brown tesis elmişli. , a eeei içten d0 D kadem atmak suretile yeni bir ünvef site gülle rekoru tesis etmiştir. BU dan evvel gene kendisi tarafından idi dem İ sis edilen rekor 45/9 buçuk kal Son Posta kıymetli atletimizi tebrik eder. Ajansın notu: 1936 sen retle ntuvaffak olan kıyın atletinin tesis eltiği yeni imivef:l'! S korunun metre hesabile uzunlül Jıeî' metre, 3 santimetredir, Bundan “ ki rekoru 14 metre, 72 tdi. Anadöli ö jansı bir kere daha kendisini harf' le tebrik eder.

Bu sayıdan diğer sayfalar: