25 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

25 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MÜTAREKE GÜNLERİNDE İTTİHAD VE TERAKKİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen SON POSTA Herkes tarihi içtimaın neticesini merakla bekliyordu Düğüm Talât Paşanın sözlerile çöz lecektı, © tabii bir liderdi, o kendisini Talât Paşa yapmamıştı, onu Talât Paşa, muhalifler de dahil olduğu halde, bütün millet yapmıştır Akşam oluyor... Sükâtü âzalar bir- birlerine sormıya başladılar: İçtima e- lacak ırm? Akşama doğru, toplayıp toplamıyacağını birbirlerine soran, taplanmaktan bık - valinin ida- re meclisini miş, geç vakit vazifeden usanıp bir an dare mec- içtimada — hep valinin dedikleri şeylerin karar altına alınacağını — bildiklerinden, huzur hakkına rağmen, içtimaı iştah - evvel evine gitmek istiyen hei âzaları vardır ki, verilecek sız karşılarlar. Bir kısım merkezi u .- mumi âzaları da bugün artık » vazi - yette idiler. Bezgin ve bıkkın, evlerine kaçmak, orada yarın için - kendilerini bekliyen musibetlere şimdilik göz yu- marak, yorgun ruhlarını biraz dinlen- dirmek istiyorlar. — İçtima olacak... Denildi. Can sıkıcı bir şey olmakla beraber, vazifel Herkes boynunu bük- müş düşünüyor. Bekliyor; ben de o - rada oturmuş, gelene gidene, girip çı- kana bakarak, düşünüyorum. İşte, şu Rıza bey, sabık bir topçu binbaşısıdır. İşte Atf. Manastırda Şemsi paşaya kurşunu attığı zaman bir mülâzimdi, genç bir mülâzim. İşte, Hilmi. O da öyle, bunlar ,inkılâb denilen kargaşa - hk arasında tesadüfün ve aynmı zaman da inkılâblara aid bir tekâmül kanu nunun asıl köklerinden koparıp buraya getirmiş olduğu insanlardır. Bu insan- lar, Abdülhamidin çürüyen ve çürü - ten *rejimi içinde, bir takım tesirlerin kuvvetile ve bir takım temiz hislerle harekete gelmiş olmakla beraber siya millet ve devlet mefhumlarının asıl delâletlerini bura- da yeni öğrenmeğe başlamışlardır. On ları buraya, yavaş yavaş, Talât paşa getirdi. Talât paşa, her hangi bir inkı- lâb içinde, tedricf surette sivrilip çı - kan bütün insanlar gibi, giderek siv- rildikçe, devleti merkezi umuminin daimi müdahalelerinden kurtarmak is- tedikçe oraya, karakteri kuvvetli, fa- setin asıl manasını, kat yumuşak başlı unsurların getiril -| Mesini istemişti. Bunların en iyi bil - dikleri şey, asker olmak, sevmek ve icabında onun için ölmesini bilmekti. Vukuat, onları muhitlerin - den çıkarmış, köklerini topraklarından sökmüş, buraya gelirmiştir. Biliyo - rum ki, hepsinin de yarın için yiyecek ekmekleri ancak vardır ve öbür gün ne olacakları da hiç belli değildir. Bu- nunla beraber, tevekkül ve süküt için- de, kaderlerini bekliyorlar... Talât Paşa inkılâpçı idi ? Talât paşa? O da bunlar gibi değil mi? Yarım tahsilli, basit bilgili bir in- #an, on bir sene evvel basit bir posta ve telgraf memuru... Hayır, o bunlar gibi değildir. onda inkılâp adamlarına Nöbetçi Eczaneler Bu geceki nöbetçi cczaneler şunlardır: İstanbul cihetimdekiler: Aksarayda: (Şeref). Beyazıtta (Arador). Fenerde: (Hüsameddin). Şehremininde, (Hamdi). Karagümrükte: (Kemal). Ba- matyada: — (Rrofilos). - Şehzadebasında: (Üniversite). Eyüpte: (Arif Beşl: minönünde: (Beşir Kemal). Kü zarda: (Hulüsi), Alemdarda: (Sırrı A - sım). Bakırköyünde: (HNâl) Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk) (İzmet). Taksimde: (Niz : (Necdet). Yenişehirdi Bostanbaşında: — dİtim (Süleyman Rocep). Ağdalarda: tİmrahor). Sarıyerde * Büyükadada: (Şinasl Rıza), (Halk) Galata - Roğaziçi ve Üsküdarda ri) lide: (Nu- Heybe- vatanlarını | Talât Paşa mahsus vasıflardan pek çoğu vardır: Zekâ, ateş, fikir seyyaliyeti, şahsi ca- | ve arkadaşları tara zibe, her şey. Onun tatlı bakışlı gözle- İnalk şarkıları. 20.30: Ömer Riza tarafından | ri, sesinde titreyen sevgi çeşnisi bu - gün hâlâ gözümün önünde ve kulakla- Onda bir inkılâbcı vseksapel» i vardır, bir nevi şeytan tü yü! O, bu sayede toplamış, herkesin emniyetini rımın dibindedir. herkesi - etrafına kaza sadrazame lığa kadar gelmiştir. Rolünü gayet ta- bit oynayan halis bir demokrat, Talât bey? bir miş ve yavaş ya — Kimdir bu —— Edirneli, 908 tarihinde larak - işitildiğ şan bu sual ve bu cevabı bugün de pek Onu — İstanbul, Türkiye bu suretle tanımaya başladı. posta memuru daha ismi ilk defa o zaman, ağızlarda dola- güzel hatırlıyorum. Sonra muhalifler, ona başka bir vasıf daha ilâve ettiler: — Eğirneli, ailesi meçhul... ne! Detliler. bile zihnimi tırmalamadı. Çinge- Çingene? Bu sual bir Bu nereden çıktığımı, nasıl çıkabileceğini düşünmeğe bile lüzum görmedim. Bu- gün 1937 senesi, şimdi hatırlıyorum ki ben Talât paşanın kimin oğlu oldu- ğgunu bile öğrenmeğe lüzum görmemi- mişim. Onu öylece «Talât bey» diye tanımışım ve «Talât paşar diye son defa elini sıkmışım. Çingene! Öyle olduğu zaman dahi o değişecek değil. dir, Dünyanın büyük inkılâplarından Ror naylı bürün akidele- |ri ve bütün müesseseleri — ile yıkmış olan İsa, dört çivi ile bir haç üzerine çivilendiği gün, kimse onun babasını düşünmemişti. Talât paşa da, koskoca bir impara- torluğun insanları arasından — kendi kendisine sivrilip çıktı. Kendisini, elin- de top ve tüfekle, herkese cebren ka« bul ettirmiş değildi. -Etrafından vey toplayarak, kendisini herkese sevdire- tek ve herkesten itimat kazanarak, ya- vaş yavaş sivrildi. Demek, o turihte, memleket, inkılâpçı ve inkılâp lideri olarak ancak onu çıkarabiliyordu. İn. İkilâp liderleri bu suretle meydana çı- |İkarlar ve devirlerinin bu suretle ancak tabii bir ifadesi olurlar. | O kendi kendisini Talât paşa yap - İmadı. Onu Talât paşa bizler yaptık, birini yapmış, bütün memleket, hatta icinde muha- lifleri dahi olduğu halde, bütün millet! O kadar ki, © gün T şimdi çok güzel hissediyo- rum, eğ şa * gelmiş, banaş — Israr etme, Muhittin, Tanini çı karmak lâzım ve senin devam etmen İzarurt... , | Demiş olsaydı biraz evvel, iki ja » cobine karşı şiddetle mukavemet et - miş olduğum halde Talât paşaya mağ- lüp olur ve: — Peki! Derdim. Neden? Bunun sebebi i edilemez. Bir inkılâp devrinde insan- ar, böyle, sebebini bilmedikleri tesir- hareket eder- in kuvvetleri a Bu günk Progı- m 265 - Mart - 937 Perşembe 'TANRUL Öğle neşriyatı 1230; Plâkla Türk musiki. 12.50: Havadis. 1305: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam Neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19,30: Konfi İzans: Üzküdar Halkevi namızla Reşat Kay- Ünar (Terbiyede tenkidin rolü). 20,00: Sadi dan Türk musikisi ve Arapça söylev. 20.45: Safiye ve arkadaşları tara ve halk şarkıları. Sant 2,15: Ajans borsa habe a sololar, Öpera | ve oöperet ıı.ırc.ş arı. BRUKLEF 18: Konser (Yunan musikisir, 1945 foni könser, 2115 Plâk neşriyatı, — (hafif müzik), 2145: Baberler. BUDAPEŞTE 1840: Müuhtelif havalar, 1945 Bachdan parçalar, 21: Salon orkektrası, 23,15: Plâk neşriyatı, MOS: Haberler. PRAG 1540: Plâk meşriyalı, 16: Değişik program. 16,10: Bratislardan nakil. 17: Edebi program 1848: Haberler. 19,.26: Cenubi Bohemya halk | şarkıları. 20: Fauat. 21: Haberler. 21.20: Plük neşriyatı. VİYANA 16$: Verdiden parçalar, muhtelif havalar. 1945: Beethoven'den, Wagner'den parçalar, VARSOVA 19: Tiyatro 19,80: Yunan musikisi (kon- 2015: Senfonl konser, 213 1. 23: Johan OChristilan B Yarınki Prograrı 26 - Mart - 837 - Cuma İSTANBUL Öğle neşriyalı: 12,430: Plâkla Türk müsikisi. 12,50: Hava- dis, 1305 Mühtelif Plük neşriyatı. Akşam neşriyat 18,30: Plâkla dans müsikisi. 1930: Spor musahabeleri: Eşref Şefik. 20,00: TTürk mu- siki heyeti. 20,40: Ömer Rıza tarafından A- rapça söylev. 2048: Vedin Rıza ve arkadaş- ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı« farı. Saat Ayarı. 21.15; Örkestra. 22,15: Ajans ve borsa haberleri. 22; ökla sololar, Ope ra ve operet parçaları. * Şehir Tiyatrosu Misetul Bülre.yesi Tepebaşı sthıMlSl dram kısınında akşam sant 20,30 da KRAL LiR Yazan : îhıılıcıpuıre Türkçeye çeviren: Seniha — Bedri Fransız liyalrosa Operet - kısmında akşam saat 20,30 da SAZ-CAZ TAKVIM 25 Resiul senel BB PERŞEMBE Arabi sene 18368 Kasım 138 Rumt sene Mart NA')A[İ — Muharrem | | z salona ikişer kurulmuştu. Her dn:ıı n r adamla bir kadın uzan dı. Önlerinde İtalya ile Kartaca- nın en güzel yn'nişle.r.. İspat | rapları ve çeşit çı ardı. | Salanun ucunda Yunan esirleri çal alıyorlar, şarkı s yorlard:. Kolkola kucak kucağa, bi: | sarap içen ve yemiş yiyen çiftler bu emiyorlardı. Aralarında leniyor; açık saı | hareketlerde bu'lunuvıı'.:ıı'dı divandan diva | yarı | 1k D.ııa a gül dınlar beya aşlı erkekleri çıplı n ko! tu. | Bu sırada kapı açıldı ve dizlerinden beline kadar bir bez pa: esmer, iri yarı bir adam içeri bmı En baştaki divan: İ çeneli orta | gildi: — Etendimiz, Azatlı Terenç gelmiş. Ha memi Tica etti. sahibi olan Orsalasın yüzünde bir ldü. Kolunu çekerek oli — Dostlar! or musunuz? Te - renç gelmiş. Şusevimli muhar- riri Terenç..” Ben onun h üncelerine bi Şi |onun süyledikleri | ğiriyorum. Bize y cektir. Bağıranların arasında kadınlar daha çoktu ve daha coşkun görumavoııard— — Gel, Terenç! Buraya gel! Boş di- van vari. Onu kimse paylaşamıyacak gibiydi. Bir Azatlı olduğumu hiç bir an unu! madım. Romanm büyük ve temiz kanlı adamlarını uzaktan selâmlar ve onlara sokulmak terbiyesizliğinden sakınırım!, — Birak şimdi şu lâfları! Yeri di onların! Orsalas araya gi: — Ben ev sahibiyim. Beni dinlemesi zım gelir. Terenç hemen cevâap v — Hepinizi dinlerim. Zira yirmi dört yil Romanın kölesi olduğumu unuta - mam, Hepinizin kölesiydim, beni azat ettiniz! Ben gene sizin kölenizim! Fa - kat mademki Orsalos ev sahibidir; önce onun sözlerini yapmama, sanmam ki kimse razı olmasın! Orsalosun önüne kadar yürüdü ve e- ğilerek selâm verdi Terenç, hoş geldin. B sevindirdin ki.. Deminder mecliste bir şev eksik, fakat bi nedir? di di hem öğ 'dum, Şim- hem de buldum. $: ye düşünüp duruyor endim, na elimle şarap sunayım. Bakalım bu bir Kartacal: köle kada; becerebi'l- or muyum? Köma konsülü, rdek bir azatlının v € Y ı bi hıxıdı.ı. bir ses ukmd Romayı yıkacağım! Yazan : yanın şa- | 4” | düni bi Kadircan Kaflı olduğunu unutmamak ta lwd' BirCakalelti Yaşa, Terenç! Terenç kendisine sunulan şarabıni yudum yudüm içiyor; İdolduran aşk havasını Romaya ürüyen bir Kartaca ordusu imiş gibi zevkle seyrediyordu. * Terenç elindeki uslu uslu duran kız! Onu pencereye doğru tutu: aşıyordu önce, bugün, Akdenizi e getirmiş olan büyü bardi içinde şaraba bakıyordu. a büsb hm uz hali e İzengin Kartaca büsbütün yıkılmak ü- rpimyorlardı zereydi. Roma generalı Sipyo onu ku « N şatmış, açlığa mahküm etmişti. | ha, aşk sesleri ve çı ş- | Ölüleri yiyor, açlıktan ve susuzluktan Karla; hat |kıvrana kıvrana ölüyorlardı. hların bütün vi 'mnm veri dınların saçi la vermemişti. İç, ka- tün Kartacayı on yedi gün cayır cayır yanmıştı. Ondan sonra © mühteşem saray -| mübetler ve büyük kaleler yerle bir edilmiş, Romalı bir papas burada otu- rana lânet elmişt Terençin va Roma alının pençeleri arasında bir daha dirilmeme'e üzere tarihe karışmıştı Terenç orayı iyi hatırlıyodu. İncir ve armın gölgelerinde yaşa lük yıllarmı nasıl unutabil maya boynunda ip ve ayaklarır zincirle, kım olarak getirildiğini, bı ordu, Bütün sevgililenden iyükleri ve zenginlerile de tanışmr onların meclislerinde aranmağı ba! çıplak ve sarışın bir kadın onun yanına geldi, dizlerine oturmak istedi. Terenç hafifçe onu itti: — İhtiyarlamışım... Ramatizmadan bacaklarım tütmuyor! Diye mırıldandı. Orsalos ve dostları hayat lelsefe yapıyorlardı. — Sen ne dersin Terenç? Diye sordular. — Dadını çıkaramıyan için, akıp gi- den bir sudur. — Anlat! — Şarap, kadın ve para!... Bunları mümkün olduğu kadar çok harcamalı! İçimizden ne geliyorsa öonu yapmalıl! Her şeyden önce atın hakkını vı İnsanı bahtsız eden şeyler, gene insan koyduğu nizamlardır. Del:kanlı! Ker kadına bağla le & hakkında | bın sarhoşluğu a isi bül n bir dünyaya (a | zevk ö | Kadınlar da erkekler de bu sözleri |çılgin gibi alkışladılar. A n çiftler eşlerini değiştiriyot. (Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: