14 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

14 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İltihat ve Terakkide on sene İTTİHAT VE TERAKK * üncü kısım İNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Enver Paşanın ne kadar parası olduğunu kimse bilmezdi, fakat AAA bir .- ” Y © G'"Vyıdı Perzemişel şehri kumandanile Vermişti. Parayı alan zat, Kırım hükü- Metinin İstanbulda mümessili vazile- #ini yapan Sabri Ayvazof idi. Parayı alıp da Kırıma yollıyacağı sırada cepr heler bozulmuş ve hükümet de istifa €tmiş olduğu için Enver paşa, Sabri “Yvazof'a müracaat etmiş ve kendi - Şinden kırk bin Hira almıştır. Bu ma - Umatı bana veren zât, bu muamelele- Tin teferüatına vakıf olan bir dostum- r, Enver paşanın İstanbuldan çıkarken bi, -Kafkasyaya gidip orada bir ÜWVVet yapmak ve yeni bir mukave - et cephesi açmak idi. Bunun için pa- Ta lâzım olacağını düşünerek bu su - Tetle para tedarikine teşebbüs etmiş '_liıı anlaşılıyor. 'ver paşanın götürdüğü para bun- San mi ibaretti? Biraz evvel bahsetti- Bim 2500 Hira ile bu 45,000 Hradan Maadası hakkında benim malümatım Yoktur. Hattâ, son zamanlarda Mitat ükrü beyle konuşurken gördüm ki ©nun bu kırk beş bin liradan hiç haberi tmamıştır. Mümkündür ki Enver pa "_humı yakın dostlarına hiç söyleme- Miş olsun ve bunun gibi söylemediği 4ka parası da bulunmuş olsun, Enver paşa, büyüklüğü ve tantana- Yi severdi. Napolyonu çok okumuş, ©nu kendisine taklid eçdilecek bir misal Olarak almış, onun — bir çok şeylerini Bilmiyorum, En hoöş ve taze meyvaların usare lerinden istihasl edilmiş tabi bir mey- Va tuzudur. Emsaflsiz bir fen harikası olduğundan tamamen takkit edilebil - Mmesi mümkün değildir. Hazımsızlığı, mMide yanmaklarını, Muannit ekşiliklerini ve inkıbazları giderir. Ağız ko- ı.mıuııı izale eder. Umumi hayatın in- Hzamınızlıklarını en emin surette islâh Ve insana hayat ve canlılık bahşeder, İNGİLİZ KANZUK E & Beyoğ'u - kstanbul TT ADT ) ancsi çok rivayetler dönüp Ka a & K eee Enver Paşanın üç muhtelif resmi fethedeceği memleketlerde kendisi için hakikaten bir imparatorluk mevkü| yapmak da ister miydi? Bir insanın ka- fasının içerisine girmek, hattâ en ya- kınında olanlar için dahi kolay değil-| dir. Buna rağmen, bütün - zâhiri al bu noktada dahi Nâapolyonu taklid etmek fikrinde bu - Böyle bir adamın debdebe ve tantanayı sev- diği gibi para toplamak ve, tedricen, serveti sayesinde kendisini herkese ka- bul ettirmek fikirlerine kadar gideceği muhakkak idi. Harb esnasında onun hakkında bazı şeyler söylendi. Çiftlik- ler aldığı rivayet edildi. Kendisi sultan kocası olduğu için aklığı veya almadı- ği şeyleri tetkik ve tahkik etmek biraz müşküldü. Bunun için, onun para ve varlık bakımından metler, bana onun lunduğu kanaatini vermiştir. hakiki vaziyetini | öğrenmek kolay olamazdı. - İttihat ve Terakkinin hem Osmanlı 'hanedanı i- çine, yeni bir kan sokmak ve inkılâb unsuruna #arayda bir mevki temin et-| mek, hem de Makedonyanın — ihtilâl kahramanlarına.bir nevi mükâfat ver- mek maksadile padişaha damad yap - tığı Enver paşa, debdebeli yaşayışa kolay alıştıktan sonra, belki de, elin - den geçen mestür tahsisattan kendisi- ne de bir hisse ayırmış olabilir. Gayet nu yapıp yapmadığını tamamile bil - mek de kabil değildir. Muhakkak olan bir şey varsa şudur ki Enver paşanın ıl""'“; Hakkı paşa ile ortak olduğuna dair hiç bir şey işitmedim ve benim görebildiğim hudud içinde bu yolda hiç bir alâmete tesadüf etmiş değilim. Ya- kın arkadaşlarının dahi - bilmediği ve |benim yeni zamanlarda öğrendiğim bu kırk beş bin lır.ıdan'buşkı bir şey bil - miyorum. Seyid Caferin de bilmesi icab eden bu kırk beş bin lira mesele- sinin ise doğruluğundan eminim. | — İstanbulu terkedenler arasında ye- İgâne zengin İsmail Hakki paşa idi. İs- tanbuldan aiyasi bir mülteci gibi aynıl- |dıktan sonra gidip İsviçrede yerleşen İve orada, bir takım işlerde, bir bayli 'para batırmış olduğu hikâye edilen İs- mail Hakkı paşanım üç yüz bin liraya yakın bir parasının Kamhi'de battığır Di evvelce anlatmıştım. Osmanlı or dusunun harp esnasındaki levazım re- Lisi, herhalde parasının mühim kısmı” ni daha evvelden İsviçreye bulunuyordu. Cayet mühirg bir iş ada hakkında masallar hikâye İ edilen bu zat harp kanunları ile ikt İyapmak işinin başka ve sulh içinde, at Yavuzda Kayzer Vilhelm ile çıkarmış | £ Nişte Bulgar Başkumandanile normal şartlarla tacir ve iş adamı ol- manın da büsbütün başka şeyler oldu- ğünü öğreninceye yemiştir. İttihat ve Terakki başları, Enver kadar hayli para hunu tutmak üzere torpidoya bindikle- ri zaman bunların aralarındaki bağ ar- tk kat'i surette kopmuş - bulunuyor du. Kırım topraklarına ayak bastıkla-| * rı sırada da artık birbirlerinden ayrılı- yorlardı. Öküz ölmüş, Osmanlı impa- ratorluğu batmış, ortaklık da — dağıl- mışti. Kırımdan sonrasina ait bildik- lerimin hikâyesini sonraya bırakarak, şimdilik, onlar kaçtıktan sonra İstan- buldaki vaziyetin hikâyesine dönece- ğim. Onların kaçışı, İttihat ve Terakki- nin dağılışı demekti. Manevi bozgun bu suretle başlamış oluyordu. Başsız kalan İttihat ve Terakki, teşkilât ola- rak, dağılmaya mahküm — bulunduğu gibi, İttihatcılar arasında da fikir bir- liği kalmıyacaktı. Fikrin bu suretle parçalanışı, daha onların kaçmaları hâ- disesi hakkındaki tefsirlerde göründü. Bir kısım gayet iyi yapmış oldukları fikrinde idi. Diğer bir kasım da bunun tamamen aksi olan bir mütaleada bu- gizli ve kapalı bir jinsan olduğu için bu- | 7 Bu günkü F 4 Nisan 827 : İSTANBUL Öğtle neşriyatır — 1230: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Ha - vadis, 13,06: Muhtelif plâk mneşriyatı. Aksşam neşriyatı: 1830: Plâkla dan$ musikisi, 19,30: Berk ve arkadaşları tarafından mandolin orkestra - 83, 20: Nexlhe ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2930: Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20,45: Bimen Şen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarnkıları: Saat ayarı, 2115 Orkestra, ogram ba 2115: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi gü- | nün programı, 22,90: Plâkla gplolar, opera ve operet parçaları, Yarınki Program 15 Nisan 937 : Perşembe İSTANBUL Öğle neşriyatı: 2,30: Plâkla Türk musfkisi. 1250: Hava- dis. 1305: Mühtelif plük neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dan& müzikisi, 10,80: Kon - s: — Doktor Salim Ahmet tarafından K tufeylâtı), 20 dan Tü aşve halk şarkıları, 20,30: Ömer Tuza tarafından arapça söylev, A5: Safiye ve arkadaşları tarafından Türk ve hülk şarkıları: Saat ayarı, 21,15. 5: Ajans ve borsa - haberleri, sololar, opera ve operet par - çaları. SAİR Yazan Karel Çaptk Rusçadan çeviren: Alaz yol, Binalar sıra sıra. Bir, iki. Ord Dünkü kısmın hülâsası dür.» bu ne demek?, Bana bunları izalB Babahın saat dördünde sür'atle zeçen| (—. tomobll ihtiy T manda sar- ; ::ı (I;Llı[':ufeıçıcıı ığâııız&âeîhu. Bir po-| — Şair sükünetle cevap verdi: lis bu hâdiseyl görmüştü. Fakat otamü- —Bu, Jitnaya caddesidir. Orada ev bilin rengini ve numarasını tayin edemi- | le> d sıra halindedir. yordu. İkinsi bir şahit daha vardı. Üi | —— p . P T ee ol duğu ne malüm? Niye Narotinaya cad versite Fen fakültesinden - Klonik Jan. l hakkında malümat vere 1 Si Klars | desi olmasın da, ille Jitnaya caddesi ol n? miyordu. Klarik'le beraber bulunan şair Nerâ'in de itadesi alındı. O otomobile hie | sun? — Çünkü Narodnaya caddesinde ev ler sıra sıra değil de ondan, dikkat elmemişti. İfadesine şöyle devam dâa daha uzun görünüyor. Ortada bir ka- Güzel, Devam edel din yatıyor... js»:a niye öyle kırmızısın?», bu Şair birdenbire duraladı. Bir şey ha-| lamış gibi idi. — Durunuz, durunuz, dedi. Ben eve l it bazı şeyler ka - k demektir. baş- . Affedersiniz!, «Gidelim 120 - İile, dünyanın öbür ucuna, hattâ Sin « le!», Bu ne demek? ilin geçişini ifade eder. İş- ö bah karanlı — Bomboş bir cadde sal Süzü kız nen me bir cevapla komiseti | gelince gal! te o kadar. — Ya 120? — Bilmiyorum. Bu olsa olsa otomo- bilin sür'atini göstermek içindir. — Demek böyle, ha. Güzel. Fakaf durun. Ya şu «<hattâ Singapura bile'» sözleri nereden çıktı?. Niye başka yes re değil de, bill Komiser heyecanla bulunan kâ elini uzattı. — Aman verin şunu, dedi Şair, kâğıdı vi — Canım, o kadar mühım bir şey de- ğil Bir şiir bu. İsterseniz sıze de oku- yayım. Şair gözlerini yarı yarıya kapadı. aşını bir yana eğdi. Ellerile hareket- ler yaparak ve her mısrajm aonunu uza- tarak şiirini okumağa başladı: Kapkara bir yol. Binalar sıra sıra. Bir, iki., Orda dur. Kızım, Sen niye öyle kırmızısın? Gidelim, 120 ile, Dünyanın öbür ucuna, Hattâ Singapura bile, Dur, dur. Otomobil uçuyor. Bir ceset, 'Tozlarda yatıyor. Ey solmuş gonca çiçek! Bir kuğu boynu, Bir kuğu göğsü, Ve bir tanbur. — İşte şiirim bu. — Allah aşkına bütün bunlar ne de- de pek bil « da Matlaylar yaşadığı için olsa ger Peki, bu otamobilin Malaylarla ne sı var? Şair, güç bir sualle karşılaşmıştı Sustu, cevap vermedi. Komiser tekrar sordu: — Belki de otomobil esmer bir renk- te idi., Öyle değil mi? Bu olamaz mı? Sizin fikrini: şey olsa ge « 1 takdirde bu «Singapur» ke» in olmaması Jâzımdi. Komiser ilâve & — Görüyor musunuz, otomobil ya kırmızı, ya mavi, yahut esmer renkte olacak. Hangisini seçmeli? — Esmerini seçiniz! Bu iyi bir renkke tür. Komiser şiiri okumağa devam etti* «Bir ceset tozlarda yatıyor. Ey solmuş gonca çiçek» dediğin altmışlılr dilenci karısı mı? Şair, âdeta kendini tahkir - edilmiş dı. Çalık bir çehre ile cevap verdi: : — Ben altmışlık dilenci karısı ( — Zannediyorum, ki aniaşılmıyor.| şiir yazacak değilim. Bu, doğrudan Ben bu şiirden, JS temmüuz. günü, sa- | doğruya (âaletâayin bir kadımı ,fade e- bahın saat dördünde, Jitnaya cadde -| diyor. sinde, hüviyeti meçhul bir otorgobilin, Pek 60 yaşlarında Bojena Mahaçkaya i minde sarhoş bir dilenci karısını nediğini, kadının ifade veremiye bir halde hastaneye kaldırıldığını, ö - lüm halinde olduğunu.nasıl anlıyabi - Hirim?.. Yanılmıyorsamı — siz şirinizde bunların, hiç birisinden bahsetmiyor - sunuz!.. — Fakat azizim, sizin bt söyledik - lerinizin bepsi hiri taraf r, Şiir ise iç hakik: Yir ifadesidir. iserinin ağzından gâyri ih- y döküldü — Deme Allah aşkına!. Neyse. Bana irinizi ver mdi anlar, gördüğüm kazanın ben- balarıdır. Anlaşıimıyor mu?, âr bir ifade ile ce - ya şu «bir kuğu boynu, bie göğsüs ne demek?. Bunlar da histerin bir ifadesi m' Şair, kâğıdın üstü diz — «Bir kuğu boynu.. Bir kuğu göğ- «» acaba bu ne olsa gerek?. Kamiser: ünu söruyorum ya, dedik ım. Her halde kuğu - fiyari şu r misin berce tahlil edelim:

Bu sayıdan diğer sayfalar: