17 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

17 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Nisan KA a aa Âhmet Riza, | :::d'n dolayı nadim bulunduğunu im. Hattâ son defa, ölümünden ğ Bün evyel, kendisini ziyaret etti - - Mrada bana aynen şöyle söyle - N — Ben hayatımda en büyük hatayı h "an, istifaya taraftar olmakla b çt Halbuki benim vazifem istli- Simek değil, padişaha ve Ahmet W gibi kanunu esasf ahkâmı - L.H:'“hlfınıile mükellef — oldukları ©na muhalif hareketler için yar- €denlere karşı memlekette - bir Me Yapmaktı. Benim en büyük ha- ıı"'İuı İzzet Paşanın istifası “îıl“. İzzet Paşa bu tarzda hareket Dabi lâzım geldiği zaman bunu ya - hir lir bir insan değildi. Zayıf ruhlu "Ylıeh;ı idi. Bunun için bumk!ndı arzumla seçtiğim arkadaş- feda edemem!» diyerek istifa- L"'—n' verdi. İzzet paşa, bu tarihi 1 yaparken, kendisini, bir kısım q lın, ezcümle bizzat ittihat- n ve bu atada Cavidin de zaafına M olduğunu söylerdi. Doğru - H'.' Cavid, onu zaafa sev - | M. Fakat, bizzat İzzet paşa, pa: % karşı cephe yapmıya kadar gi- h& bir adam değildi, Bunun için, ,_hr!d—ıki arkadaşlarile birlikte isti- q inı verdikten sonra, kendisin - #ğır ve çok cesurane bir hare- ı,%"luk üzere, padişahın müdahale- kle karşı oldukça şiddetli - kelime- Düm Ptotestoyu ifade eden bir istifa - © Yazarak istifa etti. âname, kanunu esasi meselesi- m sadakat yeminini ortaya atıyor Ülh Padişahın bunca sadakatsizlik etti - q“ı *öyledikten sonra hükümetin bu- Yapamıyacağını ilâve ederek istifa- ü Mecbur olduğunu bildiriyordu. Son 'etimin bir sebebi de İzzet paşa - tarihi vesikayı istemekti. Ba - İi “ki üç gün içinde buldurup verme- Yd etmiş olduğu halde, ertesi gürt b 4 etti. -Türkiye tarihinin mühim Tağr, üm noktaşsına aid bu vesikayı d"h.“ mek isterdim. Muvaffak olama: Vahdettin kızıyor “Bfanın üslubu, o zamanın telâk- İ e göre, hakikaten mütecellidâne n 'dişah buna kızdı. Ahmet Riza eneıı günü âyanda «şevket - h.hu, gı böyle — bir dil kullanmış ahi dolayı İzzet paşayı şiddetle ı""::d:e müvahaze ediyor ve hattâ, _.,wd“em. cezalandırılmasını — bile k. lu. O zaman memleketin nasil bir irticaa doğru gitmekte oldu - ılılııl için, on sene evvel, Abr karşı meşruütiyet — fikrini 'q uğrundaki mücadelesile şsöh- a Va ahibi olan bir adamın o dakikada” [ı:;"“ Böz önüne getirmek kâfidir. h,, Paşanın istifa etmesini, herkes %hvı herkes bekliyor, herkes bunun Zamyı Salışıyordu. İstifa edince, sadra - o.,n_ıi- başlıca iki talp — çıktı; Biri Ferit paşa, öteki de Ahmet idi. Fakat, Vahdettin her ikisini Pöbimadı. Damat Ferit paşoyı, a - Tn iş beyi de, «sabıkalır tanıdığı | ı.___'mumau Tevfik paşayı sad - liğa getirdi. Tevfik paşa, yumu- *i, renksiz her tarafa gider bir ai di. İlk kabine teşkili teşebbü - . İkinci Ü SON POSTA İttihat ve Terakkide on sene I___—- E 14 üncü kısım Nıo.6 ü suNu Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen —— İzzet Paşanın Vahdettine karşı kullandığı sert kelimelerden dOlayı tecziye edilmesini istiyordu İzzet paşanın istifası üzerine inhilâl eden Başvekâlete getirilmeleri — düşünülen iki şahısı Ahmet Rıza, Damad Ferid, defasında, nisbeten mutedil gördüğü) kadar dahi gittiler. «İngiliz muhipleri muhaliflerden bir hükümet yaptı.İ cemiyeti» diye teşkil edilen bir cemi- Muhaliflerin en edebsiz zümresinin | yet o sıralarda kuruldu. İngiliz muhip- tazyiklerine rağmen, bir dereceye ka- |leri cemiyeti, yarı açık ve yarı kapalı dar kanunt ve meşruti bir siyaset ta - bir şekilde doğrudan doğruya İngilte- kip etmek istedi. Fakat, bunda da mu-'renin himayesini isteyenlerden mü vaffak olamadı. rekkepti. Saray, bir zaman evvel Tevfik 'PIŞİ hükümeti «Hünkâr iskelesir muahedesile kendi- sini Rusyanın himayesi altına koyma- Bu fena günlerin karanlığını tasvir yı kabul etmiş olduğu gibi, şimdi de etmek çok güçtür. Tevfik paşa hükü- meti teşekkül ettikten sonra mütareke tatbikatı da başlıyordu. Ne sultan, ne de her renkteki yardakçıları, İttihat ve Terakki başlarının çıkıp gitmiş olma - İngilterenin hımu)esı altında hüküm sürmek -istiyordu. ise bu siyasete tavassut etmek ve bu- nun mukabilinde miskince geçinmek arzu eden bir sürü edebsizden mürek- İngiliz - muhipleri 'Rde çok söylenmiş olduğu, Alı-l <a aile aa kep oluyordu. Türkler içinde böy! c bir hareket ol- duktan sonra, karma karışık unsurları larına tağmen * ve galiba bilhassa bun- dan dolayı - kendilerini emniyette| hissetmediklerinden, bu emniyeti düş-| man silâhlarının gölgesi altında temin etmek arzusile, mütareke — şartlarına muhalif olarak müttefiklerin İstanbula asker çıkarmalarına müsaade — ettiler, Müsaade etmek şöyle dursun, bunu onlardan gayri resmi !Ck lde istemeğ, lan Beyoğlunun manzarasını tahmin etmek kolaydır. — İstanbulda Türkter, birdenbire memleketin elle - ründen kaçtığını gördüler ve bütün (Avkası var) —- ı İstanbul Beledıyesı İlânları I Çöpü denize atmak işine talip olanların nazarı dikkatine Belediye, şimdilik Azapkapı iskelesi ile muayyen bir zaman sonra Hayreddin iskelesinden çöpü mavnalarla denize a'mak işini bir mütcahhide vereceklir. İş aşa- #ıda yazılı şartlar dahilinde yapılacaktır. Bu şartlarla bu işe talib olacakların riyaset makamına hitaben yazacakları tahriri tekli'lerini izahat yerebilecek bir memurlarile birlikte 22 nisan 937 tarihine kadar bizzat temizlik Müdürlüğüne getinncleri Yüzu- mu ilân olunur. 1 — Denize dökülecek çöpün miktarı yevmiye vasati olarak 280 - 300 metre mikâbıdır. (Bir metre mikâbı çöp takriben 400-450 kilodur.) 2 — Bu çöpler şimdilik yalnız Azapkapı iskelesinden alınacaktır. Lâkin sonra- ları Hayreddin iskelesinden de almak mevzuubahis olabilir. 3 — Son çöpler öğleden sonra saat 3,5-4 aralarında gelmiş olacaktır. 4 — Mütcahhitler her mavna doldukca mavnaları iskeleden uzaklaştıracak ve -| son çöp de geldikten sonra ya o gün veya ertesi gün bu mavnaları Marmara denizi | açıklarında cenuba doğru olan akıntıyı bulduktan sonra denize dükeceklerdir. Banun için asgari olarak, Ahırkapı feneri ile Oxia denilen yüksek Hayırsızadayı | vasleden hat üzerinde ve Kınahadanın şimal burnunu bordaladığı mahalle kadar açılmak lâzımdır. Lâkin çöpün tekrar sahile gelmesinden müteahhit mes'ul oldu gundan icabı halinde bu âkıntıyı buluncaya kadar 10-15 mil açıklara kadar gitmek mecburiyeti vardır. * 6 — Müteahhitlerin kullanacağı tömorkörler Evrin, Namazgâh, Çeken, Aydın, Yılmaz römorkörleri âyârında bir römorkör olacak ve işe başlamadan bu işe elve: rişli olduğuna dair Liman riyasetinden bir tasdikname getireceklir. 6 — Müteahhitler bu mın'akalara kadar açılamıyacak sert havalarda iskele üze < rinde çöp bırakmamayı taahhüt edecekler ve bımun için kâfi mikdarda yedek muv- na ihxzar edeceklerdir. 7 — Mavnalar da bu işi başarabilecek kabilieytte olacak ve işe başlamadan Li- man riyaseti tarafından muayene edilip birer takdikname alacaklardır. 8 — İhale şimdilik bir sene olacaktır. Bumun için müteahhit teklif edeceği bedelin bir senelik tutayr üzerinden kanuni teminatı vermeğe mecbur olacaklardır. 9 — Çöpün şarta muhalif olarak sahile gelecek şekilde dökülmesi veya sert ha - valarda kâfi mikdarda yedek mavna bulundurulmaması hallerinde beher gün için müteahhidin istihkakından 100 lira kesileceği gibi bu içler de mütes sabına belediyo tarafından hiç bir ihtara lüzum — kalmadan — tem'ı tir (B.) (2149) nam ve hei edi! Bir uzlet veinziva hikâyesi Yazan: Salâhattin Enis Şükür olsun ki Allah, duami kabul etti. Artık ben ne memur, ne gazeteci, hiç bir şey değilim. Sadece Sultanselim civa- rının en tenha, en hücra mahallesinde ken- disine bahçeli küçücük bir ev edinmiş bir insanım, beni oldukca terfih eden bir te- |kaüd maaşım vüar. Namerde mühtaç değilim, Sabahları da- iredeki imza defterine — yetişebilmek için kalb ağrısı uğrıyacak — kadar yataktan kalkmakta istical etmiyorum. Hele tram - vaya yetişmek için ak saçlarıma rağmen bir çocuk gibi de koşmuyorum. Evim, ahşab. Üç odadan ibaret. Mahal- "İlem sessiz ve sakin. etomabil gürültüsün. den, tramvay sesinden o kadar uzak ki in- san burada kendisini âdeta terkedilmiş bir köyde sanıyor. Eski evimde karyolam somyalı ıdi. Kol- tuk ve kanapelerim — imodern ve kübikti. Onları sırf öğrenmeğe düşkün olarak almış- Um, Senelerce oturduğum bu kübik koltuk ve kanapelerde bir kere bile rahat ettiği- mi hatırlıyamıyorum. Hele somyalı kar - yola, bana âdeta bir iskeletin kaburgaları (ğstünde yatıyormuşum — hissini veriyordu. onun için Sultanselim civarında taşındığım ile o sırada birdenbire ayaklanmış o -| bu eve, bu gülünç eşyadan hemen biç biri- sini nakletmedi hepsini satıp savdım. oturan |Semyak karyola yerine yer yatağım, kü- koltuk ve kanape makamına hepimizin çok iyi bildiğimiz ve çok sevdiğimzi ma kadı ikame ettim. Yalnız şu noktayı itiraf muhitte etmeliyim: Kendi yarattığım bu yalnız terkos ve elektrikten müstağni ka- lamadım ve onları oldukları gibi muha - faza ettim. Sabahleyin dairede çalışmak, akşamları herkesin evlerine döndüğü saatlerde yor - gün ve argın, bütün bir günün yorucu hamulesile iki büklüm matbaaya koşmak ve oradan sabaha yakın saatlerde hurda haş olmuş bir halde eve ve yatağa nvdet etmek ve sabahın saat yedisinde uyanmak bende en son kudret ve tahammülü öldür- baha yakın santlerde evime dönerken serseri bir kurgunun beni arkamdan vurmasını ve © roda bir ah!.. bile diyemeksizin beni can - #z ve hareketsiz bırakmasını kaç geceler, müştü. O kadar ki çok zamanlar, Şilesarzu etmiştim. Biliyorum: Herkes gibi, hayatta benim için de nasib ve mev'ud olan vazife, ev (velâ, hazırlanmış ve mukadder olan bir çukuru doldurmak ve sonra bir toprak çı - kıntısı bırakmaktır. Çok zamanlar düşünürüm: Toprağın al- *<İti mm, yokaa üstü mü daha rahat diye-... Kat'i kararımı veremem. Belki altı daha yahat... musunuz2 .7 O, #badi bir uyku olduğu için... Uyku, uykul, — Benim — senelerdenbesi hasretini duyduğum uykul.. Uykunun ne tatlı bir şey ne yüksek bir mimet olduğunu, fasılasız günde en gayri müsaid şartlarla yirmi saat çalışan bir adam olarak ben bi- Onu ancak şu kara toprağın kapkara olan göğsünde bulaca - | İğum diye çok kere düşündüm. * yeni evime ve yeni muhitime in- edit İk gecelerimi, ye- alar.va' süküme içinde hep bu İtbak » ni evimin »| tinde nasıl içten ve yürekten gelen bir temenni | Ölümü neye bu kadar Sevdim' biliyor! müzlim düşüncelerin buhranlarile harap ve muzmahil bir surette geçirdim. Fakat günlerden sonra yavaş yavaş ta- bil hayata alışmağa başladım. Yeni muhiti- min, sükunu bunda en büyük müessir ve â- mil oldu. Şimdi artık uykuya eskisi gibi müştak ve mütehassir değilim. Çnül erkenden yatıyorum ve sabahları da çok erkenden, hattâ güneş doğmadan uyanıyorum. Sonra alaca karanlığı henüz gitmemiş olan v0 - kakların eğri ve çukurlu kaldırımlarında Sultanselim camiine doğru yürüyorum. dan sonra ü okşiyan bir sabah havasının nemli rüzgârile geniş avduda yürüyerek Halbce bakan kısa duvafın önünde duruyorum. Aşağısı baş döndürücü bir uçurum... Bu azametli yerden, camiden çıkıyorum. aşağıdaki evler, cele- hemen oracığa çömelmiş ürü te benziyorlar, Ve daha ileride Hali sünde barındırdığı gemilerin ve yelkenlile rin direklerile, tıpkı, sırtıma ve bağrına ok- lar saplanmış parlak cildli kablettarih ya - şamış bir ejderha müstehasesini andırıyor. Ve daha ileride Okmeydanı ve biraz be- ride Eyüpsultanın, hayal meyal seçilen in- ce minaresi ve servili sırtları... Göz bu noktaya gelince, insan kendisi- mi bir lâhza ölümle yüzyüze hissediyor O eski genç günlerimde | vakitler bazı sinema gecenin geç tiyatro — dönüşle - kanapesine gömüldüğüm — otomo - bilin, karşı taraftan gelen bir. otamabi çarpışması tehlikesile mâruz kaldığım daki- kalarda bütün tüylerim diken diken olur ve ölümün tehlike ve başiyetile bütün vü- cudüm sarsılırdı; fakat gimdi çok kuv - vetle histediyorum ki, ölümden korkmu « yorum ve kanaat getiriyorum ki ben, bu- gün ölümden daha çok kuvvetliyim. Bu dakikada, Halice bakan cami avlu- -İsunda bütün manzaranın benim için silin - uyarak kendime geliyorum ve ya » vaş yavaş evimin yolunustuluyorum. Scs- siz ve sedasız sokaklar, birbirine yaslanan evler.. kiminin kafesli penceresinde 'hafi£ bir Wşık var, Bu şıklı de, mutlak bir rük Sokakta nik ran! lepci Arnavad Hü cundan beyaz dumanların öyle keyifli ve Jöyle kıvrıla kıvrıla bir çıkısı var ki gayti Dihtiyari duruyorum. *| O dumanı tüten salep güğümünü itina Çile kaldırıyor, muhteviyatını ağzı yayvan porselen kadehe dolduruyor. O, doldurur- ket tatlı bir süt kokusu burnuma kadar ge- liyor. Sonra zencefil ve tarçınlığı yerinden çıkanıp salebin üzerine dökerek bana u - zatıyor, Arkamı sokaktaki ağaca dayıyo- tüm. Ve yavaş yavaş onu içiyorum, Saba- han serin havası içinde süt, saleb, zencefil we tarçın kokusile râyihadar olan bu :lık mayi, boğazımdan geçerken ilimlerime ka- dar asındığımı düyüyorum. Evdekiler uyanmasın diye yavaşca a - mnahtarla evimin kapısını açıyorum. Ayak- kablarımı oracıkla çıkararak — terliklerimi giyiyorum. Doğruca yemek odasına giri - yorum, Bu odada biz, hem oturur, hem yemek yeriz. Mbilyası çok #ade ve basit: Üç pen- cereyi boydan boya kaplıyan bir -makad. Kenarda bir yemek masası: Üstünde 1 bir yemek saksısı.. Duvarda gömme iki raf. (Devamı 15 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: