15 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

15 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ki Hergün İran transit yolu Yazan: Muhittin Birgen ugün mühim bir hâdise Cereyan ediyor. Trabzon - Tebriz transit yolu üzerinde, yeni nakil vasıtalarile ilk hareket başlıyor. Yol için, yeni açılıyor, demek doğru olmaz, çünkü yol eskidir. Hattâ, tarihin en eski ticaret yolların- dan biridir; fakat, bu eski ticaret yolu- nun yeni bir ticaret yolu olabilmesi için, yeni bir zihniyetin doğması ve işe yeni bir enerjinin karışması lâzmi geldi. Yol gene eski yoldur; fakat, yolun hali deği- şiyor ve üzerinde işleyecek olan vasıla- ların mahiyetleri büsbütün buşka oluyor. Yani yol, bir yandan ıslah ve ihya edi- lirken, bir yandan da bu yol üzerinde mazotlüu kamyonlar ve' yolcu otobüsleri işletilmesi, Trabzon - Tebriz yolu üzerin- de inkılâp mahiyetini haiz bir yenilik vü- cüde getirmiş bulunuyor. * Cihan harbinden evvelki zamanlarda, bütün kusurlarına ve nakil vasıtalarının ipitidalliğine rağmen bu yol, İranın itha- lât ve ihracat işleri itibarile mühim bir mevkii haizdi. Senede bu yol üzerinden çoktur, ekseriya: dırmaktan çekinirler. kırk bin tona kadar nakliyat yapıldığını ş Bydetüğüniz aaroanlar GENANL | Pabaz, Mahkümlara para harpten sonra bu mikdar düşe düşe, ni-| Veren hâkim hayet bin, bin beş yüz tona kadar düş- müş ve İranın transit yolları âdeta değiş- matir. Yolu bu kadar ehemmiyetten düşüren sebep, bir taraftan yolsuzluk ve pahalı- lık, bir taraftan da gümrük müşkülâtı ol- du. Yolun bozulması münakaleyi güçleş- tirdikçe bir malın bir taraftan diğer ta- rTafa gitmesi pek çok zaman sarfedilme- sine (40 - 50 gün kadar bir müddet) se- bep oluyordu. Halbuki, kış mevsiminde bilhasa artan bu müşkülât, bazan imkân- sızlığa kadar çıkıyordu. Bu suretle İra- nan dahili ticareti bakımından en büyük faaliyet mevsimini teşkil eden Nevruz zamanında - mart ayı - İranın mühtaç olduğu malları bu yoldan getirmesi im- kânsız bir hale geliyordu. Pahalılığa ge-| de bir alacak verecek davası olmuş, fa- lince bir malın bir kilosu, vasati olarak,|kir mahallelerin birinde ev sahibi olan ©n beş kuruştan aşağı nakledilemiyordu. |bir adam fukara bir kadından 17 şilin Halbuki yeni başlayan hareket, nakil|istiyormuş. Kadın fevkalâde fakir düş- müddetini nihayet bir haftayı geçmiye-|tüğünü, son zamanlarda da hastalandı. cek bir hadde kadar indirdiği gibi ma-|ğı için kazanamadığını söylemiş. Hâ - zotlu nakil vasıtaları da gerek yolcu ve|kim ne yapsın? Haklıyı haksızı ayırmak Içimizde bir âmirin karşısına çıkıldığı zaman onun fik - rine mt bir fikir veya mütalea serdetmekten korkanlar pek — Evet efendim, hakkınız var, deyip geçerler. Âmiri kız- SÜZ A Hayatta her vakit «evet efendim»>» ci olanlar terakki mer- diveninin en alt bosamağında kalmıya mahküm oldukları- ni bilmelidirler. Belki düşmezler, fakat bir kukladan ibaret sayıldıkları için yükselmeleri imkânsızdır. RASIN HER GÜN DA FIKRA ı DA İdam mahkümunun Soğuk kanlılığı İtiraf Karı koca tık sık kavga ediyor, er- kek her kavgada karısına dayak atı- yor.. İş mahkemeye düşüyor. Erkeğin karısını dövdüğüne şahit yok. Erkeğin bunu inkâr edeceği de muhakkak. Hâ- kim düşünüyor.. Üyle bir sual sora- yım ki diyor, itirafa mecbur kalsın. Erkeğe dönüyor: — Uzun uzadıya izahata lüzum yok, diyor, sualime; evet yahut ta hayırla cevap verirsiniz. Şimdi size soruyo - rum: Karınızı dövmekte devam edi- yor musunuz? Erkek cevap veriyor: — Hayır. Hâökim kadına dönüyor, «Karınızı dövmekte devam ediyor musunuz?» sualime «hayır» cevabını vermekle ko canız sizi dövmüş olduğunu itiraf et- .mlı sayılır. Mi Üzere, suçlu idam sehpasının — yanına Yazı Çok Olduğu için |. Bugün Konamadı / İspanyada . Büyük bir İngiliz muhri- bini parçalıyan garip inf: (Baştarafı 1 inci sayfada) — Filhâkika, merminin bir delikten girdi ği diğer bir delikten de çıktığı tesbit edilmiştir. İngiliz Akdeniz filosu kü mandanı vuku bulan yardımdan dolı!: hükümet ve makamata teşekkür €t * miştir. z Harday torpido muhribinin bugü — facia kurbanlarının cesetlerini C:bğ *ÜĞ lüttarığa nakledeceği hıldır.lmekted:r—' Jüime> zırhlısının kumandanı dE miştir ki: «İnfilâk — gürültülerinden İ muhribinin hasara uğradığını anlayd ” — rak derhal Lazana ile dört balıkçı 8€ — misine muhribin 'dımına g'ııme!cl'ı' Ş ni ermrettim, Tahlisiye sandallarının " Tile bir ölü ve dört yâralı getirildi. GE | milerimiz başı gittikçe suya gömW< ve batmak tehlikesine maruz bul! muhribi çekmeğe muvaffak oldum"( Muhrip sağ tarafa yatmıştı. Bulun! ğu yerde batmaması için evvelâ ka oturtmak istedik ve en yakm . doğru çeklik. Sonra yüzmekte devatf — ettiğini görerek Almeriaya kadar g9 — tirdik. Cebelüttarık 14 (A.A.) — Deniz Mit ( kamatı Hunter mühribinin kendi itile Almeria limanına geldiğini bildi” mektedirler. a| Dötaşan bir şayiaya göre infilâkı hur sule getiren bir Franko tıyyıre;ın"! muhribin yanına attığı bombadır. b heyecan ) Londra 14 (A.A.) — Hunter muhri' — binde husule gelen hasar, burada bü yük bir heyecan uyandırmıştır. muhtasar olan ilk haberler, bu hust büyük bir ketumiyet muhafaza edi mesini emretmektedir. Deniz makum# tı tarafından kazanın sebepleri hakkili” — İngiliğ — Misırda müthiş bir cani idama mah- | da hazırlanan mufassal rapor, kabini küm edilmiş ve hüküm infaz edilmek | tevdi edilecektir. Kazanın harici sebepler - dolayısil? — gerek eşya tarifelerinin çok büyük bir|lâzım, kadını her şeye rağmen 17 şilini nisbette - yüzde altmış kadar - ocuzla-| vermeğe mahküm etmiş. Japonyada halk getirilmiştir. İmam suçludan son bir|vukua geldiği tahakkuk ettiği takdi suçlu | bükümetin infilâkın müsebbipleri hakt * masını temin ediyar. Demek uluyor ki ye ni transit münakalesi âdeta bir inkılâp mahiyetini haiz olacak derecede mühim- dir. * İran transit yolundan Türkiyenin - bayli istifade edeceği muhakkaktır. ! kat, ondan daha mühim istifadeyi İran hükümeti elde edecektir. En az bir za- manda, en az bir ücretle şimali İranın bir kısım mahsulit ve mamulâtını Trab- zona indirecek olan bu yeni teşkilât, İran iktısadiyatının inkişafına pek büyük bir yardımda bulunacaktır. Mukabilinde ? - randan hiç bir şey istemeksizin, bu mem- “ Jekete, bu vasıta ile bir fayda temin et- mek bizi bilhasa memnun eder. Büyük bir inkılâpçı kudretiyle İrana günden gü- ne büsbütün yeri bir manzara vermeğe muvaffak olan Şah Pehlevi Hazretlerinin ' yapmaya muvaffak oldukları işlerin bü- yüklüğünü uzaktan gördükçe her 'Tür- kün ne derecede memnun olduğunu söy- lemek fazladır. İran ne kadar kuvvetle- nirse, Türkiye, bundan kendisi kuvvet- lenmiş gibi memnun olur. Bu transit yo- lu, İranın inkişafına ve yükselmesine ne kadar yardım ederse, biz de bundan o kadar memnun oluruz. Zaten, gene bu- nun içindir ki, transit işlerinin kolaylaş- Ması için Türkiye gümrükleri de tran- sit muamelelerinin gümrüğe taallük e - den taraflarını âzami derecede basit bir hale getiren, yani kolaylaştıran yeni usul ler de koymuştur. Bütün bunların gayesi, bir taraftan transit ticaretinin inkişafını temin ederken, öte taraftan da bu vası- ta ile iki memleket arasındaki dostluk bağlarının kuvvetlenmesine yardım et - mektir. Ümit ediyoruz ki yol kâmilen 5- lah edilip mükemmel hale geldiği tarih- ten itibaren iki memleket arasındaki dost luk ta büsbütün kuvvetlenceektir. Muhittin Birgen Kadın: — Bu parayı nasıl vereceğim diye hüngür hüngür ağlayınca hu sefer çan- tasını açmış ve kadına: — Al diyerek 17 şilin vermiş. Trende domuz derisine tahammül edemiyen Mihrace Geçenlerde Venedik — istasyonunda büyük bir kıyamet kopmuş — ve Hint mihracelerinden Alvor'un yüzünden tren yarım saat kadar gecikmiştir. Bu teahhürün sebebi şundan ileri tgeımiş: Mihrace Alvor 'lfirycsleye Bgit- İmek üzere kendisine tefrik edilen kom partimanın içine girince, birdenbire jtersyüzü dönmüş, derhal memuru çâ - |gırmış: — Ben demiş domuz derisinden ma- mul yastıklar üzerine yaslanamam İBunları buradan derhal çıkar, at! Tren memuru: — Bunlar devlet malıdır, ben çıkarıp atamam, deyince, hâdise şeftrene ak- setmiş. Şefiren de bir şey yapamamış. Polise gitmiş. O da müsbet bir cevap veremeyince, valiye sormağa karar ver- mişler, Nihayet vali mihracenin arzu- sunun is'af edilmesini emretmiş, Bu se fer devlet demiryolları ile vilâyet ma- kamı arasında ihtilâf çıkmış, Devlet demiryolları idaresi: Valiye ne oluyor. O ne karışır de- Ve ni yet vali yastıkların bedelini Bergama muhabirimiz anlattı: ricinde toplanmışlardı.. İSTER İNAN «Memleketin ileri gelenleri Holânda sefirinin Berga - mayı ziyaret edeceğini öğrenmişler. İstikbal için kasaba ha- | diler. Bütün bunlar olup bitmiş idi ki, Holânda sefiri hususi otomobili ile çıkageldi ve evvelce sefir diye karşılanan za- tın bir Alman profesörü olduğu anlaşıldı.. İNAN İSTER İNANMA| «Tam bu sırada İzmir yolundan bir otomobil göründü, | içinde ecnebi bir zat vardı. Memleketin ileri gelenleri bu I İSTER a A e A A AA? — a A ÖO e — cephesi Halk cephesi fikirleri Japonyada da yayılmış, fazla taraftarı olmamakla be- raber boyuna propaganda yapıp duru- yorlar. Resim halk cephesine mensup o lan Japonların İspanyaya yardım te - min etmek için sarfettikleri emeği ve yaptıkları propaganda afişlerini gös - termektedir. eeeecnneccnn vererek satın almağa mecbut — olmuş, bu sefer mihraco, — kendisine — karşı taannüt göslteren memurların azledilme sini istemiş. Kumpanya buna Trazı ol - mamış. Nihayet memurlar değiştiril « miş ve tren de öylece kalkmış. İşin en şayanı dikkat tarafı, bu kadar gürültü ve patırdının yarım saate sığmış olma- sıdır, İSTER İ zatı Holânda sofirt*eanarak karşıladılar, kendisine şehrin görülecek yerlerini dileği olup olmadığını sormuş, da: — Yanıma elinde kâğıt ve kalemi ©- lan bir adam getirin demiş. Maksadı, boğazına ip geçerken his -| vel daha az ehemmiy sedilen şeyleri dikte ettirerek yazdır - makmış.. — Cinayet işleyeceklere, idamın pek © kadar tevahhüş edilecek bir şey ol - adığını ispat etmek istiyorum demiş. Ve gırtlağıma ilmik geçerken: — Arkadaşlar, korkulacak — bir şey yok.. Ah.. Canım acıyor, demiş. Ve baş- ka bir şey söyliyememiş, İpnotizma ile diş çıkarma usulü Londra -hastanelerinden - birisinde Ipnotizma vasıtasile diş çıkarmak tec - ’rübdui yapılmış ve Brandmen ismin- de bir kadın üyutulduktan sonra iki a- zı dişi çıkarılmıştır. İngiliz gazeteleri- nin yazdıklarına göre dişler çıkarılma- dan evvel bir çok hazırlıklar yapılmış- tır, Madam Brandmen günlerce hasta - neye gitmiş, kendisini uyutacak doktor târafından muhtelif tecrübelere maruz kalmıştır. Son günü dişlerini çıkarmak için kliniğe girdiği zaman tamamile ta- bif bir halde bulunuyormuş. Doktor el- Jerini vurupta uyu deyince hemen göz- lerini kapayarak detin bir uykuya dal- mıştır. Bu arada dişler biraz kan akarak çıkarılmış ve bundan sonra doktor ma- a uyandığı zaman cereyan eden şe- yi düşünmemesini tenbih etmiştir. NANMA! gezdirdiler, bir de yemek ziyafeti ver- (edeceğine şüphe edilmemektedir. İhakkında iki şık üzerinde ısrar kında pek kaf'i bir tarzı hareket ittihaf , bundan €V” — hâdiseler d07 bile gemilerine karşı hiç dahale kabul etmiyeceğini beyan © tiği hatırlardadır. Madrid 14 (AA.) — ri bildiriyar: Almeriadan Febüs ajansıta ' bir haberi, kaydı ihtiyatla telâkki mekle beraber, aynen veriyoruz! Son dakikada, hâlâ Hunter '“3* torpido muhribinin başına gelcnıd_u * İngiltere hüküme' Haovas muhlhî" Ş elen at M mektedir. Bu şıklardan en az itimâat dileni İngiliz gemisinin, sahilde E]_ e vâzifesini görürken bir torpilin pat ması Jle kazazede olmasıdır. En _IIY”” ü üzerinde durulan şık ise, Hakiki “şae sebebinin bir Alman torpidosunda” inlft lan bir torpil olmasıdır. Zira, Zuuım’: teknesinde, biri giriş, biri çıkış © üzere iki delik bulunmaktadır. Tahkikat neticesi Londra 14 (Hususi) — Hun! “hn' pidosunda “vuku bulan infilâkın (? Ce katını yapmak ve kazazede gemiyi bit belüttarığa götürmek üzere, bUBÜN (, çok İngiliz harp gemileri R larına gitmişlerdir. Yapılan ilk tahkikattan sonra riye :curoliı:in neşrettiği 'Nb“îe :?.' re, Huhter sabili bir mayn'e € ve infilâk bu çarpma neticesinde vukü bulmuştur. Reklâmcılığın harikalar! Amerikada açıkgözlerin b.İr'lıl V'w isminde bir sabun imal etmiş BU Te Amerikada ve İngilterede 0 kadar " ça bet görmüş ki bütün diğer HFi Vk" lanmağa başlamışlar, Dük dö : müracaat etmeğe karar vermiş Şimdi bir heyet bu Tâübaliliğin ’:,.. dilmesi için Vinsor düküne ııd'“w’:_ 5 miş. Bunun için dükün evi ü ter 107 bah Hiyorlarmış. "

Bu sayıdan diğer sayfalar: