15 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

15 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şapkacı dükkânlarında bir dolaşma Kadının şapkasından karakteri anlaşılırmış? Şapkacı Bay Necmi « Ayvrupada bir istatistik Yapılmış, veremlilerin ekseriyetini kadın şapkacılar teşkil ediyorlarmış ,, diyor Bütün dünya kadın ""':'“ başlıklarını Taya toplasanız, AYRİ renkte, ayni bi g—,:_“' çift şapka k 2S1nız. — Ka < - #apkalarının al - w şekil, girme - leni ı.hîıç ilmak, yeni model yaratmak zor- inde kıvranmaktadırlar. Yazan 1 Naci Sadullah Ü 'f' k . Bir şapkacı camekânı k gibi - insanlara Kanun | tifeyi tatlıya bağladı: b_._:kmaxm İrmekten bile zor - bir vazife yük-| — Anlaşıldı... Biz bir şey seçemiyece - bulunan kadın şapkacıları, yeni | Biz... Kendisi gelip beğensin bari!.. d Sonra, bir kapı yoldaşı samimiyeti, ©| madde sayesinde neşeli adamdan neşele- dası ve lisanı kullanarak, satıcı kadınla | rini kaçırıyormuş. Hattâ tecrübesini bir " kadınlar arasında hayli dediko -| derileşmiye girişti: & diran bu modâl buhranı etrafın- Bey, #apkacılarını dinlemek üzere| O sırada, gözlerim sokağa dikilince,| gidenlere benzemişler. Oğluna çıktım. |hayretten gayri ihtiyari: Doğrusu —Slimler de çok garip 9o Cemâlle birlikte, camekânı çeşit| — Aa... dedim, ve Cemali dürterek ilâ- | oluyor! İşleri — ekseriyetle , ters Ne OY Birdik, h.,;_î'thzmwı yerlerde olduğu gibi Meldi karşılanmamız Nhu:;“““" önlemek için, hüvi - Mek Mmecburiyetinde kaldık. T .,.,_".l';’“t bakın ki, girdiğimiz mağaza- ..ü—.:;lhk uzun bir mazisi — varmış. Tevarga A Sahibi dükkânı, babasından İkı—: Rapmı,, TEPkacısıymış. etiie yata, Yana; * kır saçlı, güler yüzlüt ba - #apkalarile dolu bir mağaza- | ve ettim: e ; k giyii olduğu halde, başın- Mmaksadımızı ifşa ettiğimiz |kadar gık giyinmiş olduğu ha'de, basıne | v D ll tmiş, İstanbul şehrinde açılan | — Sizin iş te zor ha?... — Şu hatunun bir resmini çeksene? O da tersine çevrilmiş boş bir çingene muhte -| peti var... Dükkân sahibi güldü: birer müşteri kisvesi altında | — Çingene sepeti değil o... — Ya nedir? Yolcu mu? Evet... Seyyah yani... — Nereden anladın? — Daha İstanbula o şapkalardan gel-| ; bir lokatnta garsonu nera- | medi. Çünkü!. — O üstündeki tüy ne? — Tüy değil o... Raradi... Daha fazla pot kırmamak için, sual gormayı erbabına bırakip, salıcı madamla ,yarıda bıraktığımız mevzuda konuşma -ı ya giriştim: — Kadınlara şapka beğendirmek me - sele demek? Kadının olanca dertleri deşildi: Şinua şapka... Hem © kadın yolcu! | Miş olduğunu düşündüm. Sabahleyin kal- İnsanlara neş'e verecek Wsawriyeaen bir madde keşfetselerdi Âlimin biri bir madde keşfetmiş, bu baloda yapmış; baloda gülüp oynıyan ka dınlar erkekler bir anda cenaze peşinde n mneşesini kaçıracak — şey- şfedeceklerine neşesizlere neşe ve- yler keşfetseler, sanki daha iyi bir toz.. Bu tozdan bir parça üfürüldü mü? Herkesin keyfi ye- rine geliyör. Ah bu bir keşfedilse: Bu hır gürlü dünyada bir gürün, zerresi bile kalmazdı.. Bir an için bu tozun keşfedil- Ş ler kı recek Kınca insan şöyle bir parça burnuna çe- ki veriyor. Artık ne üzüntü kalıyör, ne iç sıkıntısı.. Biraz sonra, kapıya vergi mak için hazırlanıyorsunuz. Karınız yanıbaşınızda: — Yazlık manto almazsan- seninle bir gün bile oturmam. « Hemen toz: O da hemen şarkı söyleyip oynamıya başlıyor. Boynunuza sarılı - yor.. — Ne mâanto isterim, diyor, ne de şap- ka, dar sevimsiz olursa olsun; gözüne kestir. diği erkeğin karşısına geçip neşe tozun- dan bir parça serpti mi? Erkek neşelene- cek, umacı gibi kadını neşesinden ahü gö Tüp: — Aman, diyecek; meğer sen neymiş- sin de ben farkında değilmişim. A * Facia muharrirliği belki güçleşecek. Çünkü bir facia temsil edilirken müzibin biri neşe tozu serpince facianın en feci sahnesinde aktörler kahkahayı koparacak lar; tabil seyireiler de birlikte... Facialar için bu bir tehlike amma vod- viller için gerek muhârrirlerin, gerek, aktörlerin, gerek te seyircilerin çok le - Ühine bir şey... Vodvil kötü mü.. 'Toza |kuvvet. Tozun dozu çoğaldıkça, vodvil | seyircisinin kahkahası da çoğalır. İyi| vodvil yazan muharririn eseri değil, ne- şe tozunu fazla serpen muharririn eseri muvaffak olur. * Dosta mektup bir ay... «Mepinizi bekteriz bilmiş ol alay malay.» İşte biz de nihayet verdik şimdi kararı. Topladık bir araya hısım akrabaları. ' Bu haftanın sonunda geleceğiz muhak - kak. geliyoruz diye telâşa lüzum yok bak. bir oda, bir de karımla bana, ı.ı._.....ı...,;-—ııuu—; Bizi sen İskelede o gün olur mü bekle. Gelirken — yanımızda — birar — eşyamız varda. Hamal filân bulmazsak kalnuyalım bir darda.. * * ELERA GAŞ P Ce Aşka dair Kalbe ilk giren kadın; hafızadan en , Nihayet dünya yüzünden dayak, kö - | Son çıkandır. tek kalkacağı gibi, harp te kalkar. Bir - birile karşılaşan orduların üstüne dev - LA o Ç | — Meselede söz mü efendim! Bir şap- B Burası, Antika yok... Şapkacı dükkâ- / ka beğenmek için 40-50-70, hatta yüz şap- Sokakta tramvaya atlıyorsunuz. Polis | letlerden birinin gönderdiği bir tayyare düdüğünü öttürüp tramvayı durduruyor. / ile bir parça neşe tozu serpmek harbi - kayı üçer beşer defa giyip çıkaranlar var- X Şapkanın antikası olmaz mı?. (dır. Bu provalar en azından, bir, bir bu- K ik saat sürer. Bu bir buçuk saat zarfın- e..&_:: duran dört köşe yemişlik 4a da bir taraftan şapkayı, bir taraftan SAĞ Tn glderdine kadını methetmek lâzımdır. Kadınlara M SM.Ü; değil mi? kompliman yapmak istiyen çapkınlar gel — Daha #yi o ,sinler de bizden ders alsınlar... Alimal - Utükası » Si Ya işte.. Şapkalarınızın en |/ , yola getirmedik tek kadın bırakmaz- K Sinirlen, meki Jar. Çünkü her gün bu işi göre göre, birer bir €n satıcı, iri göbeğinden yağlı| kompliman yapma mütehassısı kesil - K dişlerini sandığı foto Cemali kaçırmak | dik. sıkıp münakaşayı | Güldüm: — Desene... Kadınlar, erkekler gibi ko- — İn aşağı, karakola ceza vereceksin. Şimdiki gibi: — Eyvah! Demiye mahal! yok. Toz imdada yetişir, üfleyiverin. — Haydi karakola! Diyen polis.. — Haydi, dostum, der, seninle gide - lim de şurada bir iki tek atalım. Parası da benden! * Ölü evine: durdurmağa kâfidir. Eli silâhlılar, silâh- larını yere atıp neşe içinde birbirlerine sarılırlar. *& Kalbin dili gözdür. Gözü kör olan- ların vay hallerine. ** Dalkavukları sevmezler, fakat kov mazlar da... ** Aşk operaya benzer; insan canının İlâhi âlim, sana ne diyeyim.. Ömrün sıkılacağını bildiği halde gene — ona oldukça neşe yüzü göremiyesin bari. Ne olurdu, şu neşe kaçıran mâddeyi icat e - deceğine, neşe veren bir madde icat et - seydin de bugünkü asık suratlı dünyanın yüzünü güldürseydin! İMSE' gider. ** İnsana aşk oku değeceğine araba ©- ** Kadın, sevildiği için değil; sevilmek istediği için sever. & ku Kaç numara olacak istediğiniz ı—ııJı;ıy kolay külâhıgiymiyorlar! Ve kendi-| — Başın sağolsun! demiye gidiyorsu- %!iliıı Ü Jeri bu kadar müşkülpesent davrandıkları | nuz? Cebinize neşe veren tozdan koy - Ş xw_lh::ım göslerdim: halde erkeklere her çeşit külâhı reva gö-| mayı ihmal etmemelisiniz.. Herkesin Karısın, şına ölç... Bunun kafasile | yüyorlar! hüngür hüngür ağladığı eve siz tozunu. n '“Mn::.î: bir boydadır! İkinci girdiğim mağazanın sahibi Nec-| zu serpip girdiniz mi.. Biraz evvelki hıç- Bizkin öetci, b:' çeşidine alışmış olan | yi adında genç, nazik bir Türk. Necmi | kırıklar, kahkahaya çevrilir, “ Ve kutus, teklifi hiç yadırgamadı, ' peyoğlunun yegâne Türk kadın şapkacı- Çocuklarını cahli ve perişan kalmasınlar.. to ndan çıkardığı bir şapkayı, fo- sıymış: İki gözü iki çeşme ağlıyanlar, zıp zıp Ve < neşlin başina geçirdi: zıplamıya başlarlar. Gramofonlar kuru -| || Okutmak isteyen lasıl> — Kadınların anlayışsızları, diyor, şap- 5 - T ka ) Foty Ceııu_ a Çiehetin * bişimlneç renginö, - malaatimsina, |27 İskilar 'içilie Va 'Cüneseyi bir. gelin Bir baba a TU Südak bükeie” Meshür soğukkanlılığile “içiliğine değil, fiatına göre para verir- Za OFG SN Hirakar '< Şimdi Aksarayda Yusufpaşıda bekci - 20 Brecama — Bu Beyan İkyize bir amazon vereyim mi? teteken, * Pirbirimize baktık. Ve müş- & xğ;mu: demekte karar kıldık. malto? Bd Pek demode bir şey!.. S Havar,, Be :“';ııîı ı:,: le ı.dımz var?. #e PK u sonuncu taral pek beğenmtip; — Onu WW Börelim! beğenmedik. Foto Cemal, 1â- Jert. — Şaşmayın... Anlatayım... Şu gördü- sınız. ğ Muharrirsiniz, bir beyanat almak is - ğünüz şapka için, şık bir bayandan 7 lira | tiyorsunuz.. istesem, dudak büker... — Bu hususta söz söylemiye mozun Halbuki, kırk lira istesem, şapkaya âşık | değilim! olduğu gündür! Çünkü ona göre, bir ma- | hn kıymeti, fiatının yüksekliğile, düş - künlüğile mütenasiptir. Bu itbarladır ki, en pahacı mağazalar, en hünerli şapkacı olarak tanınmışlardır. Çünkü bu anlattı- |ğım zihniyette kadınlar, maalesef ekse- riyeti teşkil etmektedirler. — Şapka modeli bulmakla güçlük çe- | kildiği doğru mu? | — Zor olan şapka modeli bulmak değil, şapka modeli beğendirmektir, Çünkü bu- gün, kadınlara şapkaları doğru giydir - |mek, şeytana külâhını ters giydirmekten İ eüçtür. Maamafih, dediğiniz buhran da, (Devamı 12 inci sayfada) Cevabını aldınız mi, artık kapıyı ka - | Payıp çiıkmak lüzumunu hissetmezsiniz. Tozu serpin. — Dur kardeşim, dur, keyfim gelmiş - ken sana şu işi minelbabilelmihrap bir anlatayım. der ve o tatlı tatlı anlatır, siz de not edersiniz. * Allahın güzel yaratmadığı kadın gerçi bu asırda boya ile, göz süzmekle güzel - leşti amma gene bunlarla da güzelleşemi- yenler, peşinden erkekleri koşturamıyan- lar yok değil, Artık onların da bahtı a « çıldı.. demektir. Ne kadar çirkin, ne ka - lik yapan Sivas vilâyeti Zara kazasının Kaplan köyünden Ahmet Turanoğlu Mus- tafa bize yazdığı blir mektupta diyor ki: —. 11 çocuk babasıyım. İstanbulda Xa- ganıp çocuklarımı yetiştirmek için kö- yüme muntasaman para gönderiyorum. Çocuklarımın — bütün Ihtiyaçlarını temin edemiyorsam da, bu kadar knlabalığın pe- Tişan olmasının önüne geçiyorum. Fakat asıl düşüncem onların tahsilidir. Oku - madan, tahsil görmeden yetişirlerse istik- ballerini temin edemiyecekler. Memleketa daha nafi bir uzuv olarak yetişemiyecek- ler diye körküyorum. Bu altı erkek çocuk * €ğet okurlar, toprağı daha İyi işliyerek kullanmasını bilerek hareket ederlerse, bittabi hem memle - kete, hem de atlesine büyük faydaları te- min edilmiş olur, hayırsever vatandaşla- rımdan dilefim şudur: Bu altı oğlumdan kaçını isterlerse istesinler, alıp okütsun- veyahut makineyi Şimdi Ankarada oturan seyyar satıcı İbrahim diyor ki: «Ben seyyar satıcıyım. Sermayem 5 ll- radır, Bu para ile günde nihayet 20 ku « ruş kazanırım. Fakat geçenlerde Eminö- nünde satış yapıyordum, yasakmış, bele- diye memurları tuttalar, merkeze götür- düler ve 20 lira cezaya mahküm ettiler, 6 lra sörmüyesi olandan 20 lira ceza, bu nasil iş?» BSoralım bakalım, d Ankara fırın işcileri çok çalıştırılıyorlar Ankara fırıncılarından biri gönder - diği mektupta Ankarada firin işçilerinin her gün nizami mesal saxtihden Tazla ça- lıştırıldıklarını, bu yüzden bir çok işçinin hhi vaziyetlerinin göcle görülecek ka - dar kötüleşliğini lddla etmektedir. An - kara sıtıhat müdürlüğünün bu husüsla lâr, büyütsünler, yeter ki, çocuklarım kör — nazari dikkatini celbederiz. üldlnme'd ._..*'ı LA L ASN A

Bu sayıdan diğer sayfalar: