24 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nasıl külâh BIR TERZI OYUNU giydirirler? Yazan: Osman Cemal Kaygılı Bu yılki kırk gün kırk gece yaz şen - Hklerinde bir de eski esnafın peştemal kuşanma töreni yapılacaktır. Bu, 'çok hoş | bir şey olmakla beraber, bari oldu ola - cak, festivali tertip edenler, bu yılki şen- Hklerde yeni esnafın müşterilere nasıl ve ne biçim külâhlar giydirdiklerini de yaptırtsalar! Ben, bundan bir iki ay önce, bazı es - nafın bana nasıl ve ne biçim külühlar giydirdiklerini bir gün Son Postada yaz- mış olduğum gibi geçen hafta da başka |» bir gazetede, gene bazı esnafın bana oy- namış oldukları oyunlardan birer parça dem vurmuştum ki bunlardan birisi bana r terzi oyunu idi., © gazetede, bir parça çıtlatmış olduğum bu oyun hâlâ devam ediyormuş ta benim haberim yokmuş! Şimdi belki de aziz okuyucularım be - nim burada uzun uzadıya miş bir iskarpin oyununu da okumuş ola- taklardır. ma diyecekler ki şimdi: — Esnafın oynadığı oyunlar hep sana mı rastlıyor böyle? Tabif bizim gibisine tayyare piyangosu, devlet kuşu rastlıyacak değil ya! Esnaftan bazılarının oynadığı bu o - yunlar, elbette yalnız bana değil; başka- larına da rastlıyordur. Fakat herkesin e- H kalem tutmadığı ve herkesin benim gi- bi dertlerini uzun uzadıya yazacak say- faları yok ki tutsun da bunları birer bi- rer yazsın! Hiç şüphe yok ki bu gibi ya- zılarımla ben burada esnaf elinden canı yanmış bir çok zavallılara tercüman olu: yorum, Gelelim, şimdi hâlâ devam et - mekte olan bizim terzi oyununa: Bir akşam vitrinleri renk renk, * çeşit çeşit kumaşlarla bezenmiş altlı üstlü bü- yükçe bir terzi dükkânına dalıyorum. Maksadım: Kendime hafifçe bir ku - maştan tek bir pantalon yaptırmak... Lâ- kin terzibaşı ağzımdan girip burnumdan |büsl | bozukluklar yetmiyor: | ınlıtacııgımı bu terzi oyununu okumadan önce gene | başka bir. gazetede benim başımdan geç-| çıkarak bana o akşam o tek pantalonla birlikte bir de kostüm ısmarlattırıyor. Uzatmıyalım: Üç gün sonra pantalonu almıya geliyoruz, bir de pantalonu diz - lerimize geçiriyoruz ki Allah pantalon eyliye! İstanbulun eski antika tiplerinin Ham- sinin şalvarı haltetmiş yanında! Herife pey vermemiş olsaydım panta- lonu orada bırakıp ve kostümden büsbü- tün © savuşacaktım. Fakat peyim ya- sacaktı. Derken terzibaşı çene yapmıya başladı: Tın yeleceksiniz, bu pantalon yö - receksiniz, mum yibi!. Nerede kusur var, biz bepsini düzelteceğiz! Ertesi gün git Bütün dünkü o gibi şimdi haz- nesi de bir hayli darlaşmış, paçalar kı - salmıştı. 'Terzibaşının yeni çene numaraları ü- zerine biz o gün de oradan eli kolu boş ıar.n Jp iki gün sonra gene oraya damla - dik. Bu sefer baktım mübarek, ütü kuvve- tile biraz giyilir gibi olmuşa benziyordu! Bu defa terzi başı, tezgühtar, kalfalar, çıraklar hep birden etrafımı sar- dılar. Akşam, tam mağazanın kapa: ı dar vakitte ve loş bit yerde hepsi den gayrete gelerek mahud nesneyi ba- na yutturdular, Bir de ertesi gün onu giyip de akşama kadar dolaştıktan sonra, ne görey gene aynı hamam, aynı tasa dönmesin mi? Çizgiler bozuk, ütüler çarpık, dizle- rin yukarı iç tarafları pot içinde hazne dar, bel geni Bgün terzibaşı bana kostü - mü edecekti. Bunun i pantalonun bile iki defa provas: mıştı ve bu kostüm için terzibaşı şu teminatı vermişti: (Devamı 11 inci sayfada) GÖNÜL İŞLERİ Çocuk ağzında Yersiz bir şarkı İzmirde oturan bay Z. Ayakarşı memlekette metres hayatı yaşayan giftlerin gittikçe çoğalmakta - olduğu fikrinde: — Fakat kabahat erkekte mi, ka - dında mı? Bir türlü anlayamıyorum, diyor. . Okuyucumun mektubunda — insanı Güşündürtecek bazı görüşler de var, size bir kaç parçasını nakledeyim: — Düşüne düşüne mes'uliyeti daha ziyade kadına yükliyeceğim geliyor. Filhakika bence derdin başı bazı an- nelerin çocuklarına sağlam — terbiye verememelerindedir. Bakınız şu hâdi- seye: 15 mayıs günü tayyare şehitleri için yapılan ihtifale gidiyorduk. Şehitliğe sapan yolun kenarında bir sürü çocu- ğu sıralanmış gördük. Hep bir ağızdan şu şarkıları söylüyorlardı: «Bayan baysız olamaz, Bay bayansız olamaz!': sadaydım, bir Rus kadını ahbabım vardı. Bir gün bu kadın (5) yaşındaki Çocuğunu da alarak bir mesire yerine Bitmişti. Çocuk orada sıkıştı, annesinin kulağına fısıldadı. Annesi de ona: bir oldu; yordu. likte gittiler. vermezler diyemiyeceğim, fakat istis- naların çokluğuna dikkat etmez misi- niz? yetiştiren annedir, diyeceğim, bil - mem siz bu fikre iştirak etmez misi - Diz?» girmekle iktifa ediyorum. —— —— — —a ——— Ve arsız arsız da gülüşüyorlardı. * Hatırıma geldi. 6, 7 yıl evvel Bur - — Mezarsız bir yere git, dedi. Çocuk gitti, gitmesile de gelmesi — Mezarsız yer bulamıyorum, di « Nihayet mezarsız yeri aramaya bir- Ayni ahlâk salâbetini bizimkiler de Netice olarak: Erkek ve kız çocuğu Ben sadece mektubu sütunuma ge- TEYZE im zaman pantalon | FOX'UN İKI GUZEL YILDIZI Rochelle Hudson Delma Byron Çift Şahsiyetli Yıldızlar Sinema san'atkârlarını nasıl tanırız, haddizatinde kendileri nasıldırlar Z Bir Amerikalı muharrir Holivudda|kadaşlarının, şimdiye kadar tanıyama Hâdiseler Aarşısı Otomobilden ilhamlar Bu yazının henüz serlevhasını yazmış-| tım. Arkadaşlarımdan biri gördü; — Vaz geç, dedi, yazma! Bordum: — Neden? — Böyle bir yazı yazdıktan sonra bize artık selâmı sabahı kesersin de... * — Kalabalık yerlerde niçin korna ça- larlar? — Herkes korna sesini duyup kaçsın İdiye!.. — Bilemedin; herkes korna sesini duy- sun, bizi görsün diyedir. * Açık otomobil kapalı otomobile mü r. Açık otomobilde insan ken ha iyi gösterebilir. * Herkesin gözü büyüktedir. Fakat ne dense hiç kimse otobüsü otomobile tercih .| etmez. * Otomobilin fenerlerini müreffeh ya gıyan insanın gözlerine benzetiyorum... Benim gibi fakirlere doğru, bir kere bile dönmüyor. * Bir kadına sordum: — Ev idaresini bilir misin: Dudak büktü; cevap vert — Ben otomobil idare ederim. * Dolmuşa bir adam var. Külüstür tak » si var. Lüks taksi var. Külüstür hususi var, Lüks hususi var.. Beş parmak gibi hiç biri ötekine benzemiyor. * | “Adam otomobil altında kalmıştı. Avazı çıktığı kadar bağırıyor, saçlarını yolu - yordu: — Eyvah ben şimdi ne yapacağım? — Merak etme, dediler. Yaran hafifse; bir iki günde geçer. — Ona üzülmüyorum. Karıma nasıl cevap vereceğimi düşünüyorum. Bir ka- dının idare ettiği otomobil altında kal - dığımı duyunca kıskanacak, bu yüzden demediğini bırakmıyacaktır. * Otomobil sahibi evli adamın kıskanç karısına acırım: Her akşam bir kere ga - raja gidip otomobilde kendi sürdüğün - den başka bir esana kokusu var mı, yok mu?, Muayene etmek mecburiyetinde - dir de... İMSET | yıldızlar arasında çok enteresan bir tet- kik yapmıştır. Bu tetkik sinema san'at- kârlarının çift şahsi; meydâna çıkarmakla ha yük bir alâka toplamıştır. Sinema muharririnin iddiasına gö - re halkın tanıdığı, karakterini çizdiği sinema san'atkârları haddi zatında bu karakterden bambaşka bir hüviyet ta « şımaktadırlar, İşte bu tetkik içine gi - ren yıldızlar hakkında muharririn tes- bit ettiği çizgiler şunlardır: Fred Astaire Bu san'atkârı halk nasıl tahmin e - der, bilir misiniz? Gamsız, kasavetsiz, vaktini dansinglerde, terzilerde, eğlen. celerde geçiren bir adam... akika —şıklığa son — dere - ce düşkün olan bu san'atkâr ata binme- adasız çalışır, yüzü az gü arının kederlerine iştirak n olduğu kadar onlara maddi, manevi yardımlarda bulunur, Ginger Rogers Halk bu güzel ve sarışın yıldızı «ka- bına sığmaz bir kız» olarak tanır... Ö- nun daima güler yüzlü, şakacı, hobba bir mizaç sahibi olduğunu sanır... Halbuki Ginger Rogets iş haricinde çok ciddidir. Stüdyodaki işi biter bit - mez hemen spor elbiselerini giyer ve dolaşmağa çıkar, Stüdyo haricinde yü- züne hiç bir şey sürmez. Katharine Hepburn Halkın ve ayni zamanda stüdyo ar- Carolle Lombart'ın en yeni yesimlerinden biri olduklarını bu san'a! arasında bü-|lamamışlır, ı dıkları bir şahsiyettir. Herkese karşı çok nazik davranâl ın hakiki şahsiyeti anlaft Gene Raymond Halk tarafından tam mânasile romalf Sinema âleminin yeni ve sevimli yıldığk June Storey tik bir delikanlı olarak tanılan bu S&7 şın san'atkârın romantizm ile yakıll dan veya uzaktan hiç bir alâkası yokt tur. Yüzde yüz bir sporcudur. Boks, yür me şampiyonlarına bile ders vere' derecede iyi yüzme ve boks bilir. Clark Gable Stüdyoda güler yüzlü, şakacı 0185 bu san'atkâr stüdyoda, kadınların KAP şısında, erkeklerin ve halkın gözün' üç muhtelif şahsiyet taşır. N Kadınlara karşı nazik, fakat 1âübü” değildir. Fiirtlerden hoşlanmaz. erk€ * lere karşı nezaketten ayrılmaz, takb onların karşısında çok ciddidir. Stüdyoda hoşsohbet bir arkada$ î lan Clark Gable evinde ağır başlıdı! Ve az güler. Yeni filmler Lilyan Harveyin yeni filmi niş Lüyan Harvey, ezeli partoneri Vİ Fritsch ile birlikte (Yedi tokat) adif bir film çevirmektedir. Bu film eğlenceli bir komedidir. Müzik * dahi zengindir. «Varşovada bir vak'a» Bir Alman stüdyosu bir Leh stü ile birlikte Almanca ve Lehçe (Va'F, vada bir vak'a) adında bir film çevi” mektedir. dyts"

Bu sayıdan diğer sayfalar: