16 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

16 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İttihat ve Terakkide on sene 16 inci kısım No. 6 Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? - Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Dönüp dolaşıp mes'uliyetlerin en ağırı Enverin sırtına yükleniyordu ve galiba da tarih bu hâdiseye bu suretle karar verecektir Hakikatte, bizimkilerin bir tek|miış yaşını geçmiş olduğu halde, peri- vazifeleri vardı: Şşan bir halde Türkiyede, ömrünün son Kendilerine her suretle bu kadar em- devrinde sürünmeğe mahküm bulu- niyet ve itimat göstermiş, onlara mem- | nuyor! leketin en mühim hizmetlerini ve dev-| Bahsettiğim günahkâr insan, vaktile letin bütün siyaset ve kuvvet anahtar- | ittihatçı idi ve ittihatçıların da ağzı ka- larımı teslim etmiş olan Azerbaycana labalık, iddiası bol ve fakat, her işten karşı, her türlü siyaset fikrinden uzak | kendisine bir hisse çıkarmak istiyen durmak ve onun parlâmentosu etrafın- zümresinden bulunduğu için, iltihatçı- da teşekkül etmiş olan kanuni hükü -|ların merkezinden yüz bulmaz, fakat Mmetinin emri altında uhdelerime düşen |Enver Paşa tarafından himaye görür- vazifeleri ifa eylemek. dü, Demek ki dönüp dolaş:p mes'uli - Haddi zatında Azerbaycan milli bır y_ellen'n en ağırı Enverin sırtına yükle- devlet yapabilir miydi? Böyle bir dev-|niyor ve galiba da tarih bu hâdiseye let uzun müddet yaşama kudreti. gös-, Du suretle karar verecektir. terebilir miydi? Bizimkilerin vazifeleri| Fakat, ekseriyeti Azerbaycanda gü- bunu düşünmekten ziyade, kendilerine Nahkâr bir rol oynamış olduğunu söyle- karşı bu kadar emniyet göstermiş olan | diğim «bizimkilet», yalnız ittihatçıl: bir memleketin kanunt ve meşru hü -| dan ibaret değildir. Büyük fedakârlık- kümetine sadakatle hizmet etmekten | larla Azeriler tarafından esirlikten ka- ibaretti. Başka bir şey yapmıya kimse- | Çırılarak kurtarılmış, yahut harp so- nin hakki yoktu. nundx Asya içerilerindeki esaretten Fakat, bizimkiler, maalesef, bunu Memleketine dönerken Baküde kalmış yapmamışlar ve Azerbaycanın gerek V© yahut ta işgal ord!.ısılı birlikte mem- dahili ve gerek harici siyasetinde mü-; 'ekete avdet etmeyip orada - hizmete him bir rol oynamışlar ve Azeri târihi-| 8ifmiş olanlardan tüccarına, mualli- nin acıklı bir safhasında ağır mes'uli-| Mine, politikacı: varıncıya kadar yetli bir yükün altına — girmişlerdir.| Perkes vardır. Bütün bu unsurun için- Onları bu ağır mes'uliyetin allına s0-| G6 İsimlerini Azerilerin hayırla yâdet- kan saik, şuursuzluktan, fikri seviyele- "kl"_* ınsıı?lır da yok değildir; fakat, ri çok eksik siyasi terbiyecileri ve siyasi “Kseriyet günahkârdır. görüşleri çok noksan ve nihayet ahlâki Şimdi :günıhmı mahiyetini anlat- kuvvetleri o günkü şartlar içinde ken-| M!Ya geçiyorum: dilerine tabil rollerini oynatacak salâ-| AZerbaycanda kalmış veyahud mül- betten mahrum bulunan bu unsur, A- teci veya muhacir olarak oraya gitmiş zeri halkının milli ve kütlevi hayatına | bulunan Türklerin ilk kabahatleri bu tasarruf edecek dereceye kadar - git- memleketin dahili ve haric! siyasetine miştir. «Bizimkiler» dediğim unsur, o sırada Azerbaycanda gerek misafir, gerek| ğinden: hizmet halinde bulunan Türklerdir. Milli Azerbaycanın mukadderaâlinda, derece derece, bunların hepsinin de mes'uliyetleri vardır. Bu mes'uliyetle- rin en büyük kısmı bizim İttihatçılara | düşer, Fakat, bu İttihatçılar artık «İt- tihat ve Terakki» değildirler. Onun içine girmiş, onun hareketlerine karış- mış, fakat o tarihte artık münferit po- İ Ğ ol - Hükacler haline asimis - het ea ai ay dühe İlânma kacar vecik gibi artık İttihat ve Terakki yoklur,!mmft' Betmitcibi karar ilân tarihin. meydanda dolaşan insanlar, ıar'ıhenî:îm a T GK ŞS ŞA Ka tasfiyesi yapılmış olan bir hırvketinüm ",mm“ hakkında malümatları geriye kalan, dağinik, perişan unsur- olan kimselerin malümatlarını mahke- Arıl köyünden Köse Mahsen oğlu Memik, Arıl köyünden Köse Şaban oğ- lu Şaban umumi harpte Erzurum cep- hesine sevkedilerek ölüm tehlikesi kar- şısında kaybolmuş ve şimdiye kadar da hayat ve mematından haber alınama- mış olduğundan — bahisle gayipliğine hüküm verilmesi istenmiş ve bir sene de ilân edilmişti. Bu müddet bittiğin- larıdır. Hepsinin kafasında bir başka fikir ve maksat vardır ve hepsinin de kalblerinde başka türlü hisler vardır. İçlerinden bazıları, hâlâ iktidarı elden birakmak istememiş, ön senelik bir meye bildirmeleri lüzumu ilân olunur. Diyarıbekir Tapu rektörlüğünden : Eşhası hükmiyenin emvali gayri Di- İ'son POSTA | nın TARİHİ TEFRİKASI SĞ Yazan : M. Resin Özgen ;&l L Hükümdar vezirinin yalan söylemesini ihanet sayıyordu, elinden gelse onu idam edecekti Çocuk, gene o serbestlikle verdi: — Kurus! Hükümdar, (Kurus) ismi önünde i- ğildi ve dikkatle çocuğun yüzüne bak- tı. Ona yabancı gelmiyordu. Birine ben ziyordu; fakat kime? Nihayet: buldu Kızı Frengise, kızı, bu çocuğun yaşında iken onun eşi gibi bir şeydi. Efrâsyâb, bu benzeyişe şaştı kaldı. Çocuğun yü - zü, bakışı ne kadar kızının küçüklüğü- bü andırıyordu! — Baban kim senin? — Mihirdat.. Vezir Harpağın çoba- nı! Hükümdar.. Bir defa daha hayret et- ti. Veziri Harpağın çobanının oğlu han- gi tesadüfle kızına bu kadar benziyor- du? Çocuk, temizce giyinmişti. Halin- de, asil, mümtaz sınıfa mahsus bir eda vardı. Biy çoban çocuğunda, kabil de- gğil, bu kadar yüksek meziyetler bulu- namazdı. Çocuğa karşı içi de kayna: mıştı. Beyninde, «Kurus» ismi, dalgı dalga, ses veriyordu. Kızmin oöğluü da, doğar doğmaz «Kuruss ismi veril 'miş(i. Ve ona benziyordu. Efrüsyâb.. Bir şüpheyle sarsıldı. Ya- nında duran vezir Harpağın yüzüne baktı. O, bu tesadüf karşısında h tiği hayretini yenmiye çalışıyor.. Yüzü , sapsarı duruyordu. Bu anda.. Artambağ, hükümdarın yanına sokuldu, Dayak yiyen çocuk ta, onu görünce, koştu; onun yanına s0- 'kuldu, Artambağın bir şeyden hab. yoktu. Hükümdara, çocuğu gösiererel — Oğlum! dedi, Dedi. | | Efrâsyâb.. içini kemiren şüphesini halletmek için vesile arıyordu. — Ö)*le mi? Fakat bu çocuktan.. Ço- | ban Mihirdadın oğ'undan dayak — ye-| iiniş! Deyince, Artambağın şeref ve hay- siyet damarı kabardı. Bir çobanın oği kendisi gibi nüfuz sahibi bir a: zadenin oğlunu nasıl dövebilirdi? Hü- kümdar, onun, Çobanın çocuğuna serl sert baktığını görünce: — Yok! Ona bir şey söyleme! O, hü- kümdarlık vazifesini yaprıv” Dedi ve Artambağa, h— senin nasıl cereyan ettiğini anlattı. Asi.zade, ço- bana atıp tutmaya başladı ve sözünü: — Asilzadelere el uzatacak — kadar Çocuğunu şımartan o çobana anlatırım. tehdidiyle bitirdi. | idam edeceğini., ettiği takdirde, kendisini affeyliyeceği- ni, hattâ kendisine büyük bir mükâfat vereceğini yeminle söylemesi üzerine: — Şevketli hükümdarım! Çocuk, be- nim öz evlâdım değildir. Sekiz sene evvel, vezir Harpağ, beni çağırttı. Ba- na, yeni doğmuş bir çocuk verdi. Bu- nu, gölür, dağda bırak, Hükümdar böyle emretti. Dedi. Ben, çocuğu aldım, Dağa götürmeden eve uğradım. O gün, benim de bir çocuğum doğmuştu. Eve gittiğim vakit, onu ölmüş buldum. Ka- tim, çok müteessir idi; elimdeki çocu- Bu görünce, evlât edinmekle ısrar etti. Ben de ölen evlâdımın acısile yavruya acıdım; karımın istediğini yaptım. Diyerek, elinden geldiği kadar efen- disi Harpağı koruyarak tevilkâr bir şe- kilde hakikati itiraf etti. Efrâsyab.. çobanın — söyledik'erine inanmakla beraber, zihninde dü - ğümlenen bir noktaya dayanarak: din? Her halde, onu Harpag söylemiş- tir ve çocuğu muhafaza etmenizi de sun, Deyince, çaban, bir an tereddüd etti; fakat hükümdarın epeyce yumu- ö h cuğun ismini nereden öğren- | cevap |hükümdarın, inkârda devam ederse,|ce inandığı için, çobana, bir kese altif fakat hakikati — itiraf| verdi ve kendisini serbest bıraktı. Ço" cuğu da, muhafaza olunmak üzere bit rem daijresine gönderdi. * Efrâsyâb.. Günlerce kararsızlık $ de yaşadı. Veziri Harpağa, işi ciddi madığı için.. hele çocuğu öldürttüğünü ve gözlerinin önünde gömdürdü söylemesi gibi bir yalan için çok sinirleniyor.. Ondan, bir SU* retle intikam almak hırsıyla yanıyor” du. Kızına, bilhassa damadı Siyavuşa karşı içindek! kin de yenidef alevlenmişti. Onların, şimdiye kadâf, yalnız bir kız çocuklarından başka ©f kek evlâdları olmamıştı. Amma Kurt” sun, gene, bir şeamet alâmeti gibi önü” ne dikilmesi, evhamını körüklemiş, l" bal ve saltanatına olan şiddetli merbü” tiyetini incitmişli. Bu yüzden, onlarâ da diş biliyordu, Kurusa gelince.. Onâ karşı, arada bir, büyük babalık sevgisi kabarıyor.. Öyle iken, onu, önünde d0* laşan canlı bir felâket addediyordu. Efrâsyâb.. kendi kendine bir karaf — o'tenbih etmiştir. Doğru söylemiyor-| veremediği için, bir gün, başkâhini Ça" girtti. Onunla uzün uzün konüşlü. Kâhin, derin bir düşünceden sanra: — Kudretli hükümdarım! Sekiz set€ ğü içih tekrar cesaretini| evvel tahmin ettiğim gibi, mukadderi” değiştir topladı ve efendisini korumak azmiyle| tın tecellisi, bugün, seyrini evvelki söylediklerinde ısrar etti. Son- Ta: 4 — Şevketlim! Çocuğun ismini, bir im. Onunla konuşurken, yeni doğan ve kendisine Kurus ismi verilen çocuğunun çalındığını, bir da- ha da bulunamadığını söyledi. Ben de, 'isim hoşuma gittiği.. daha doğrusu kı- zınızın beğendiği bir isim olduğu için, kendisine hürmeten çocuğa Kurus de- mekte devam etlim. Sözlerini ilâve etti. Efrâsyâbh., Bu akla yatan sözlere iyi- gün sonra bir saray hademesinden | SOCUK H kızınızın | YüNü oynamasile, miştir; çünkü torununuz, rüyanızın de lâlet ettiği şekilde hükümdar — olmuf tur. Evet.. Onun çocuklar arasında Vt lara mahsus bir hükümdarlık ©* ilâhi takdir yerini bulmuştur. Onun ikinci bir defa V€ 'hakikf mahiyette hükümdar olmasına, artık, ihtimal kalmamıştır. Sağ olsutt lar, iki erkek çocuğunuz var. Onlar dür rurken, bir İran şehzadesinin sulbult dan olan torununuzun Midya hüküm” darı olması ve onun size zararı dokuP? maması mehaldir. Müsterih olunuz. (Arkası var) SATIŞ İLÂNI Üsküdar İcra Memurluğundan: 22579 ikraz numarasile Tahsin tarafın dan borç alınan para mukabilinde Vakıf ! Hükümdar, bu defa da: — İyi amma:. Mihirdad, vezirim Har- pağın çobanı imiş Deyince, Artambağ, hükümdarın mâksadını anlıyarak muztarip bir va: giyette duran vezire baktı ve: — © halde, siz kudretli hükümdar:- mın bu işde adilâne bir hüküm verme- İlerini bekliyorum. mücadele içinde haklı veya haksız ola-| menkuleye tasarrufları hakkındak; ka- rak kazandıkları her hangi bir şöhreti,|nundan evvel Diyarıbekirde mevcüt yeni vukuat içinde de mühim bir rol|Protestan cemaati tarafından mübayaa Oynamak için kullanmak sevdasma| ve vakıf edilip bugüne değin mezkür düşünmüştürler. İsim tasrih etmek iste cemaatin malı olarak tasarruf etmekte miyorum; farih zaten anonimdir; buloldukları dört ev ve üç dükkân ve iki vukualın mes'üliyetlerini — sonradan |âtsa ve bir bahçe hissesi 2762 sayılı va- takdir etmiş olanların bir çoğu, son-| kıflar kanununun 44 üncü maddesine radan vlcdanlarını yokladıkları zaman|tevfikan cemaat namına muayyen iki kendi kendilerini itham edecekler ve|sene sonra tescil olunmak üzere bun - VA kendi kendilerine hükümlerini vere-|larla bir alâka veya hir iddrası olanlar| Çocuklardan sonra, ilk evvel cür'et- ceklerdir. Bir zamanlar, Bakâünun zen-| var ise mahkemeye müracsa'la hüküm Jiler.. Sonra da mütereddiüler 1nabede gin bir insani ve Azeri Türklerinin en| istihsal ederek Diyarıbekir Tapu İda -| girmişler.. Dua etmişlerdi. Ortada, bir iyi ve en idealist bir demokratı olup|resine tebliğ ettirmeleri ilân olunur. |mabed meselesi kalmamıştı. bugün Türkiyede, altmış yaşında işten çıkarılmış ve perişan bir halde bulu- nan bir Azeri dostum, kendisi le o za- manın vuküati hakkında konüşütken bana şu hikâyeyi anlattı: Geçenlerde o zamanın büyük günahkârlarından ve şimdi de işi yolunda bir adama rastgel- miş. Türke karşı kin tutamıyan bu dos- tum, eskileri unutmuş ve bu zatla ko- nuşmak üzere selâmlaşıp ona elini u- zatmış. Bü zat, hayret etmiş, ve: — Demek, siz hâlâ bize el vermek- ten iğrenmiyorsunuz! Demiş! K Demek oluyor ki bu sözü söyliyen insanın vicdanı, sonradan çok sızlamış ve kendi kendisini mahküm - elmiştir. Bunu görmek nlsun, o on yedi senelik bedbaht muhacir için bir teselli idi. O muhacir ki, Azerbaycanda bir Türk gördüğü zaman ona.clinde bian Ve ol- gayan iyiliği-yapardı ve bugün < B XAİ Nöbetçi EKczaneler İstanbal cihetindekiler: Aksarayda: (ğcref), Beyazıddak — (Asa- dor), Karagümrükle: (Kemalı, Samat- yada: (Teofiles), Fenerde: (Emilyadi), ' Alemdarda: — (Abdülkadiri, — Eyüpte: (Hikmet Atlamuz), Eminönünde: (Beşir Kemal) Küçükgaza,'da: (Hikmet Co, mih, Bakırköyünde: (Merkez), Şehremi- ninde; (Hamdi), Şehzadobaşmda; — (İ. Halin. Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Galatasaray), (Ga- rih), Galatada: (Hidayet), Kurtuluşta; (Kurtuluş), Maçkada: (Feyzl), Beşiktaş- ta: (Büleyman Recep), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalarda: - Üsküdarda: (Ahmediye), Sarıyorde: (Oz- man), Kadıküyünde: ), (Osman :f—l).:w—: (Halk) — Heybeli- Hükümdarın zihnini, yalnız, kızına benziyen bu çocuk işgal adiyordu. Ar- tambağın ricasına ehemmiyet vermiş görünerek: — Merak etme! Bu işi, ben hallede- rim, | Dedi, Sonra arkasındaki büyük rüt- beli zabitlerden birine döndü. Kurusu göstererek: — Bu çocuğu alınız! Betaberinizde saraya geüiriniz. Babasını da buldur- mak için, şimdi, adam gönderiniz. O da saraya getirilsin. Diyerek emir verdikten sonra yürü- dü. Vezir Harpağla beraber arabasına bindi. * Efrâsyâb.. Saraya gelince, derhal, çobanı istetij. Vezir Harpağı bile oda- sına almıyarak, onu, tek başına İstic. vap etti. .. öeKi ei t Çoban.. bidayetle İnkâr etti Fakat Paralar idaresine birinci derecede ipotekli olup paraya çevrilmesine karar len ve tamamına yeminli üç ehlivukuf tarafından 801 lira kıymet takdir edil miş olan Üsküdarda Solaksinan mahalle sinde Tophaneli oğlu sokağında eski u yeni 9 sayılı bir tarafı Saide ve Eminenin, Eminenin kerimesi Gülüzarın bahçes/ ve bazan Vasil ve İlya Bostanı, bir tarafı Veysi kerimesi Fatma Zehra'nın bahr çesi ve bir tarafı bazan mumaileyhin vebazan Yusufun maabahçe hanesi arsafi ve tarafı rabii tarikiam ile mahdud maabahçe bir bab hanenin evsafı aşağıda yazılıdır. Bina tamir kabul etmiyecek derecede harab ve ahşaptır. K Zemin kat: Zemini toprak bir avlu, asma bir oda, bir helâ, tahta bölmeli kö- mürlük, üç gömülü küplü diğer bir avlu, bir kuyu, bir merdiven altı, zemini toprak mutfak, gusulhane, diğer kısımda toprak bir ahır bahçenin etrafı kısâ duvarlı içinde bir kuyu ve yemiş ağçları vardır. Birinci kat: Bir sofa, iki yüklü bir oda, bir helâ, bir dolap. İkinci kat: Bır sofa, bir tahta bölmeli iki yükü havi iki oda, bir helâ, diğer t sımda birincı katta bir sofa, bir koridor üzerine birinde yük ve dolap olan üç ©” da, bir helâ, bir kiler, tahta bölmeli diğer bir odayı havidir. Mesahası, Umumu 397 metre murab bar olup bundan 168 metre murabbi bina ve geri kalanı bahçedir. Yukarıda hudud, evsaf ve mesahası yazılı gayri menkulün tamamı açık arttır” maya konmuş olup şartnamesinin 18.6.937 tarihinden itibaren dairemizde tarafından görülebileceği gibi 27.7.037 tarihine müsadif salı günü saat 14 (0f dört) den 16 (on altı) ya kadar dairemizde açık arttırma ile satılacaktır. Arttif” ma bedeli muhammen kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde *? son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere 11.8937 tarihine müsadif S'II'F# günü saat 14 den 16 ya kadar dalremizde yapılacak olan ikinci a gayri menkul en çok arttırana ihale edilecektir. Taliplerin muhammen kıymeti- nin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey #kçesini veya m'lli bir bankanın temi> nat moktubunu hâmil bulunmaları lâzım dir. Müterakim vergiler ile vakıf icare” si, ve belediyeye nit tenvirat ve tanzifat rüsumu satış bedelinden tenzil oluna” caktır. Tâviz bedeli müşteriye aittir. 2004 numaralı İcra ve İflâs Kanununun (126) mcı maddesinin dördüncü fıkrasına tevfikan bu gayrimenkul üzerinde ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu hak” lJarımı ve hüsüsile faiz ve masarife dair olan idâlalarını, ilân tarihinden itibaref (20) yirmi gün içinde evrakı müsbitele rile bildirmeleri, aksi halde hakları tapal gicillerile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalacaklar! hetle alâkadaranım işbu maddenin mezk kür fıkrasına göre hareket etmeleri VE daha fazla malümat almak istiyenlerin 937-5457 dosya numarasile müracaatlaf? ilân ölünür. — * (3420). * K SA Ağ A BABAD ST İ A Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: