6 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

6 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Spor fac—ı'ıüarına artık Nihayet vermeliyiz ! Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) ket için pek büyük bir ayıptır. Geçen gün bir devlet adamımız, bizdeki sporun bu halinden şikâyet ve bunun sebebleri- ni spor âlemimizde türemiş bir takım beylerinin vücuduna atfedi k doğru bir gör üyet bu derebeylerinin de- ve- — bütün gildir; onların türemelerine meydan ren muhitin de bu dır. Bu mühit bi ye ben de, dencb olduklarını bildi tab ediyorum. bütün memlekettir rinin söz dinlemez 4 için, bu muhite hi- Ne zaman memleketimizdeki s«por ha- yatını hatırlasam, aklıma eski Türkiye- nin yumurta tokuşturma, horoz dövüş- türme, deve' güreştirme ve nihayet Ab- dülhamid devrinin sonlarına kadar yuşa- miş olan Salâları gelir. Ben çocukluğum- da çok defa görmüştüm: Bir yumurta tokuşturmasından bir kavga çıkardı; ho- rToz dövüştüren insanlar arasında çıkan kavgalarla insanların biri i yara- dadıkları bile görülmüş şeydir. Aşiretler arasındaki kahramanlık kavgalarının ya- digârı olan Salâlara gelince, ben çocuk- luğumda bunları da gördüm: Bir mahal- Jenin. bir semtin delikanlıları, diğer ma- halle veya semtin delikanlılarile muha- rebeler yaparlar ve bir tarafı diğerini kaçırıncaya kadar birbirlerine hücum e- derlerdi. Demek oluyor ki uzun seneler- denberi bu memlekette açılan mektep- lere sarfedilen tonlarca mürekkep ve kâ- ihda, yapılan inkılâplara ve söylenen nu- taklara rağmen, henüz bu horoz dövüş- türme ve Salâ ruhu ortadan kalkmamış- tır. Acıklı şey! Bu iptidaf ruh ile mücadele etmek mm. Başka memleketlerde de bazan bı lara banzer hâdiseler görülmesi için tesolli sebebi olamaz. Nerede olursa olsun, hangi millet içinde bulunursa bü- lunsun, temelleri ruh ve fikir üzerine rülmüş bulunan bir medeniyelin “men- subları arasında bu ruhun yaşaması lVâ- zımdır. Mücadele nasıl yapılmalı? Bir kere spor derebey geçmek lüzımdır. F falan marifeti göstermiş olmak, hiç kim- seye sporda efe rolünü oynamak hakkı- nı vermemelidir. İkinci derecede, mat- buat, bu efelerin yaptıkları tahrikâta alet ve vasıta olmaktan çekinmeği bir Vazife bilmelidirler. Gazetelerimiz bil- melidirler ki spora faydalı ve medeni bir istikamet vermek hususunda en mühim vazife kendilerinindir. Halbuki, garip Bir tesadüf eseri olarak Son Postanın bu facialhh maçın yapıldığı günkü nüshasın- da işaret etmiş olduğu günde, başka bir gazetenin sütunları bu efelerden birinin yaptığı tahrikâta oluyordu. Bu ruh de mücadele edecek kuvvet- lerden biri de mekteplerdir. Mektepler- de -hocalar talebelerinin üzerinde kuv- vetle tesir yapmaya çalışı rlar. Bu tesir iki taraflı olacaktır: Biri, «por taraf- tarlığını, klüpçülüğü menfur bir iptidaf- lik rölünden kurltarmak, kiübe politika sokmamak fikrini neşretmek, diğeri de Çocuğu yalnız sporla değil, fiklr ve ilimle de meşgul olmaya sevketmek. Üçüncü bir mücadele vasıtası da mın- takalar ve nihayet federasyon tarafından yapılacaktır. Bilhassa bunlar, spor poli- tikacılığına mâni olacak tedbirlerin itti- hazı ile mükelleftirler. Sporu spor olarak seven ve spor içinde bir nevi spor politi- kacılığı ve klüpçü ruhu sokulmasına kar- gt kuvvetli bir reaksiyon yapan şiddetli bir mücadele lâzımdır. Bu mücadele çok sıkı olmalı ve hattâ şiddetli nizamlarla yapılmalıdır. * Spor, kolu ve bacağı kuvvetlendirmek mukabilinde kalayı çürütmek ve ruhu daraltıp toleransdan uzaklaştırmak — de- Bildir. Spor bir takım derebeylerinin, spor namına sağa ve sola hücum etmele- ri, bir nevi spor politikacılarının bunu merdiven olarak kullanmaları değildir. Spor, salim bedende salim kafa ve salim Tuh yetiştİrmenin vasıtasıdır. Bunu böyle anlamıyanların kafalarına bu hakikatleri | sokmak için federasyonlar ne kadar şid- Getli nizamlar koysalar azdır. Spoör na- " munz şimdiye kadar yapılmış olan ahlâk ve terbiye faclaları kâfidir, buna bir ni- Napolyonu Vaterloda yenen İngiliz gererali Vellington azim ve iradesinin kuvveti ile tanınmıştı, bunun için ken- disine «Demir adam» lâkabı takılmıştı. bütün muvaffakiyetleri azim ve irade kuvvetile birlikte sinir kuvvetine de borçlu olduğunu söyler. Hayatta hiç bir gün asabiyete kapılmadığını anlatırdı. SON POSTA - tar, fakat bu hastalı Sizi kızdıran bir sö: ile mi karşılaştınız. sizi kızdırmak, sin? Fakat o kazandığı Bizi tecrübe ediyorlar. Y& Asabiyet en kuvvetli adamı en zayıf yapan bir hastalık- kzan kolaylıkla kurtulmak mümkündür: ze muhatap mı oldunuz, fena bir hâdise Derhal bu sözün ve bu hâdisenin sirf rlerinizi teerübe etmek için kasden ya- pilmiş olabileceği ihtimalini düşününüz ve harekete geç- meden evvel biraz bekleyiniz. SÖZ ARASINDA Budapeştede Misline tesadüf Edilmiyen bir dava * HERGÜN BİR FİKRA İyi ki bugün vurmuşsun Muharrir, Osman Cemal Babıâliden iniyordu. Tanıdığı bir avcıya rastladı. Avcı Osman Cemali görünce sevindi: — Bugün, dedi, bir tavşan vurdum. Nefis bir şey, akşama bize gel de be- rTaber yiyelim. Osman Cemal akşam avcının evine gitti. Tavşan sofraya geldi. Vurulalı birkaç gün olacak kt.. Tatvşanın eti aşağı yukgrı yarı kokmuştu. Osman Cemal derhal işi anladı: Av- cı, bunu kendi turmamış, Balıkpaza- rından satın almıştı. — Dostum, dedi, iyi ki bu tavşanı bugün vurmuşsun, yarına kadar vu- rulmadan kalsaydı her halde büsbü- tün kokmuş olurdu. Bu adam denizin Dibine inecek değil, Havaya yükselecektir | j Bu adam dalgıç değildir. Denizin dibine inmiyecek, bilâkis fezaya yük - Budapeşte mahkemesi bu hâfta ad- | *r * selecek, nasıl denizin dibinde hava yok liye tarihlerinde misline tesadüf edil- miyecek bir davaya baktı: Bir adamca- ğızın bir kanaryası vardı. Civelek mi civelekti. Sabahleyin 6 da ağzını açar, mütemadiyen öter dururdu. Komşula- Tının bü kuş cıvıltısından memnun ol- duklarını sanmayınız. Bilâkis uykusuz kaldıklarından şikâyet ediyorlardı. Ni- hayet içlerinden Roboz isminde — biri çıktı, apartımanın diğer katlarında o- turan kiracılara baş vurarak: — Şu zate haftada bir pengü gönde- relim, kuşa yem alsın da hayvan sesi- ni kessin, biz de rahat edelim, dedi. 'Teklif kabul edildi, bir pengü top - Janarak kuşun sahibine yollandı, kuş da sesini kesti. Artık rahattır. Fakat bir kaç hafta sonra bir ihmal neticesi bu paranın gönderilmesi unutulunca cıvıltı tekrar başladı. Bu defa komşular kızarak kuşun sahibi aleyhine bir şan- taj davası açlılar. : Müddeialeyh mahkemede: — Filhakika bana bir kaç hafta kom- şulardan bir pengü geldi, fakat ben bu parayı kuşün sesini kesmesi için değil, bilâkis güzel sesine mükâfat olarak yol landığını sandım. Hayvanın bir müddet ötmeyişi bu paranın gelmesinden de - ğil, hastalanmış olmasındandır, dedi. lahkeme icabını düşündü, Allahmn verdiği güzel bir kuş sesi insanları iz'aç edemiyeceği cihetle kuş sahibinin be - raetine karar vermiştir. Maamafih gazeteler kararın tefhi - mini müteakıp başlıca şikâyetçi - olan Çinden Amerikaya Yollanan İnsan kulakları 1 XX İ ll Ve NOT » Amerikanın İndiapolis şehrinde bir «güzellik ens i» üç beş fane insan kulağına ihtiyaç görmüş. Vücudunun bir parçasın: kesip de kim satar? Bü müessese Çinde bir ticarethaneye yaz- © ticarethane de ölülerden kesmek suretile mi, yahut da ölüm mahküm - larından alarak mı bilmiyoruz, her ne şekilde ise üç beş tane insan kulağı te- darik ederek bir kutunun içinde Ame- rikaya yollamış. Amerika gümrükçü - sünün ispirto kolculuğu — zamanından kalma bir göz açıklığı vardır: Bu insan kulaklarını görünce memleket içine s0- kulmasına mani olmuş. İleri sürdüğü se bep: — Amerika kanununun sarı ırka mı—r.' sa, orada da yoktur. Binaenaleyh tay- yareci tıpkı dalgıç gibi giyinmekte, ok- sijenle teneffüs için tertibat almakta - |dır. Ve bu sayededir ki meşhur İngiliz tayyarecisi Adams, tayyaresi ile 16,440 metre yüksekliğe yükselerek İtalyan albayı Fezzi'de bulunan yükseklik re- korunu İngiltereye getirmiştir. Dakikada (150) kelime yazan 8 yaşında bir çocuk Geçenlerde Pariste bir «Stenoğrali» müsabakası yapıldı.. Bu müsabakaya Parisin en meşhur stenoğrafları girdiği halde neticede birinciliği sekiz yaşında Jilber isminde bir çocuk kazandı. Bu çocuk 930 yılında da gürbüz ço- cuk müsabakasında birinciliği alan ha- rikulâde zeki bir yumurcaktır. Müsa - baka esnasında okunan fenni bir ma kaleyi şayanı hayret bir sür'atle yaz - mış, bir tek yanlış yapmamıştır. Mü - abakada bulunan meraklılar yumur - cağın dakikada yüz elli kelime yazdığı- nı tesbit etmişlerdir. Jilber mektebinde de bütün dersler- den birinci gelmekte, babasının bütün iş mektuplarını bizzat kendisi yazmak- tadır. ——— ——— insan uzuvlarına tatbik edilemez dü - üncesile hemen bir dava açmış ve da- Roboz'un müddelaleyhe yaklaşarak 50|sup insanların Amerika toprağına hic- yayı da kazanarak kulakları teslim al- pengü mukabilinde kuşu — satın almış olduğunu söylüyorlar, Maksadı hiç şüp olduğu kadar uzağa yollamaktır. et etlmelerine mani olduğudur. Fakat güzellik enstitüsü derhal pro- lan bir kanun yedek parça halindeki miş. Yalnız bu insan kulaklarının ne işe müze ilişirse onu da naklederiz. K — c GRE ni el F S T C e GAT SO SÜ MN İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bu yıl yaz mevsimini geçirmek üzere Heybeliadaya mu- sevi vatandaşlarımızdan 200 aile göç etti ve yaz mevsimi- nin başlaması ile birlikte Heybeliladada 2 tane musevi ev tellâlı peyda oldu. İki tane musevi kasap, iki tane musevi İSTER sebzeci, iki tane de Biz bu şerait esnafının yaz me' İNAN İSTER müsevi man'fatura mağazası açıldı. dtında Heybelinin kışmm kahrını çeken yerli iminden memnun kalabileceklerine inan- madık, fakat ey okuyucu son: İNANMA! Temmuz 6 Sözün Kısası Kediler hâmisi Bayan Mebruke'ye E. Tala M uhterem bayar, Arkadaşım Naci Sadullahın si * zinle yapmış olduğu mülâkatı büyük bİf haz ile okudum. Bir vakitler, Bebekte 0* turmuş ve sizi lil de maalesef, kedilert karşı beslediğiniz sevgi şöhretini tani * mıştıra. ©Ö zaman bu, bana, ihtiyar bir kad mecnunane bir manisi gibi gelmişi gize çok acımıştım. Fakat mülâkatı oku* duktan ve Naci ile de görüştükten sonr&k hakkınızdaki zahabimı tashih ettim; v€ gönlümde, merhamete bedel size karşf derin bir hürmet ve takdir kaim oldu. | Kedilere ötodenberi benim de bir zâfımd vardır. Fakat, bir türlü cesaret edip t& evime bir kedi alamadım. Zira, bu garifı oynak ve sevimli mahlükun nankörlüğü hakkında, kulaklarım dedikodu ile dol « muştur. Ve, insanların nankörlüklerin« yetiren ben, bir de kedilerinki* e, meseleyi kökünden halletmiş, önce Insanları deneyip te sukutu hayalimi en elimine uğramaktansa, hayat tecrüs yazmakta tereddüt eden şair Faruk Na: fizin yerinde ben olsa idim, en güzel ka« sidemi, sizin bu derin felsefenizin ve çok — isabetli hayat nazariyenizin ilhamile in- şat ederdim. Haklısınız bayan! Elli üç kedinizin elli üçü de bir araya gelse, tek bir insanm nankörlüğü, vefasızlığı kadar nankörlük ık edemez, tek bir insan Sevginizl hasrett arın, fazlaca hırpalandı zaman tırnaki açacakları yara çabtuk unulur cinsinden- dir; ve bir kedi tırmığının acısı nihayet İnsanlara gelince.. Onları denemek küle © fetine bile katlanmayışınızdan anlıyorum ki, numaralarını çoktar: vermişsiniz. İnsan kalbi kemirmekten hâz duyan hemcinslerimize, koyun ciğerile kifaf e- den kedileri tercih etmek aklı seliminize delâlat eder. Sizi tebelil ederim! Ve inşallah, yakın vakitte, sevgililerj niz adedinin 53 den 530 a çıkmasını dile, rim, muhterem bayan! a Çocuklarına temiz bakmıyan ana baba hapse mahküm! Londra gazeteleri, Elper Hurt is * ) minde bir adamla karısı Madam Elsi' « nin çocuklarına temiz bakmamak suçu ile belediye tarafından mahkemeye sev- kedildiklerini ve üç hafta hapse taeh « küm olduklarmı yazmaktadırlar. İ Mahkemede şahit olarak da çocuk- ların muallimleri dinlenmiştir. Mual « limler çocukların pisliği yüzünden di « ğer talebelerden tecrid edildikleri, mü- teaddit nasihatlere rağmen ana, baba « nın söz dinlemediklerini söylemişler « dir. Hâkim mahkümiyet kararından son- ra ana babaya şunları söylemiştir: «— Eğer beslediğiniz köpek olsay < dı, sizi köpek beslemekten meneder * dim. Fakat bunlar birer insandır. Ma « alesef İngilterede henüz hâkimlere si zin gibi insanları hastaneye gönderip — kısırlaştırmak salâhiyeti verilmemiş « İs Yaaraeanaanearenerene secesenseRnEnerne ee cenaaanennene KA Biliyor musunuz ? 1— Havagazı ne zaman keşfedilmiş" ! he yok ki biçare kanaryayı mümkün |testoyu bastırmış, diri insan için yapı- | yaradığını öğrenemedik. İlerde — gözü- |tir? 2 — Eyfel kulesile Ayasofya camiünin yiksekliği arasındaki fark ne kadardır? 3 — Ayın dünyaya uzaklığı kaç kilo” metredir?.. (Cevapları yarını) Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Mısırdaki büyük ehramın yüksek” liğiliği 146 metredir. 2 — Bütün dünyadaki demiryollarınıf uzunluğu 1.222.000 kilometredir. 3 — İstanbulda Çırçır yangını 1908 d? ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: