14 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Kalan görüntüleme: 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a K te Eian ” HL M A y A, d Sikea C) ——— U —— e T e e Ç w Fransızcadan tercüme edebi roman he) » bu sefer bana hitap ederek: fendimex:iîiğ etmeği unutuyordum e - zin odan . Bu gece evimizde ve si- Miz var ığa îakl_l.ı bir odada bir hasta- edebilir miayzi;şurultü etmemenizi rica Zmıgef;;q? Bürültü etmemekliğim lâ - inci gıgmı ihtar edişleri, bununla a ayrı :Ym-du_ Ve her iki defasında Yai Syrf sebebler gösterilmişti. dim, Dahanlyede ufak bir hisle ürper- İzah edeîı açık söylemiş olmak için değildim. n Ürperen, hakikatte ben TUmuZda'm ahtelŞuurumdu; tahtelşuu- hık Uran €vcut olan, biz uyurken uya- zimkînden :î bizimkinden başka, bi - | han mahlüktun hisleri, hafızası buîu-' ; Öteki z Pinın ı:lğğğınm, yani kapalı kalan ka- Beçti. Buluan sıcak bir hava cereyanı SOğ Hnd“EMuz methal oldukça öte tarai mdîrhalde bu kapalı kapının Cut olmalı daha sıcak bir daire mev- Üi ydı. kOkqu bîcak hava cereyanının güzel koku hava olduğunu anladım. Nün b nî Hiyamadım, yalnız bu koku- Bibi oldu umî Çarpması beni şaşırtır kokuy kin tahtelşuur benliğim Ve ha tanımıştı.... inonkalen arkasında meycut üliyamada € Oolduğunu anlamadan, dim, N, açılan kapıdan içeri gir- dor 'vîrndı_kîp”îm arkasında bir kori- : İ Oridorun nihayetinde de Mı: basamakpl- î?u kapıyı da geçince knl'dıv ; h bir merdivene geldik. 5 Eden k: Mmethalin döşemesini teş- iz kenarl Tmizi taşların ayni idi, yal- " mErğ;n tahta idi ve çok eskiydi. b'a daha ; ©Mi çıkınca delilim son bir ir Şl- Kendimi zifiri karanlık S duldüm. İçeride bir şeye DElilj , sin eşikte durdum. Yerde g g fherinin camını çıkarmış, -Vakr:aıı:ır demir şamdanın mum- ... Ydınl K Tz kizrüd la bir oda înm_ca' buranın rüstik ve k:ak yerdekî duğunu gördüm, Eşya 0- TYola ile hi l_:onu şamdandan ve bir s'“ktlı- unl İT iskemleden başka birşey Yasıydı. Dayır Ca gayet basit köylü eş- t Hayırh ğm beni selâmladı: Endim, dedi. p. SeCe temenni ederim e- Tn Sabah s'.- îlat rahat uyuyun. Ya- Terefine ». A bizzat ben uyandırmak — Dail Olacağım di la beraber uyandırırsınız de- Satakıa Çfdum. ha beraber.. hattâ belki de... » €Evvel e hil'nz Bu Mişti Size dilğ de Allah rahatlık versin, de- Ven YAr çekildi ende, Sonr Seslerini aç D €t tabil olarak söylen- k » gitti. Evvelâ -merdi- ça Oridorda akseden ayak rüîşfttim. b im. Kapının kapandığı- seldü"“ ğ urâ’ demir sürgülerin sü- biî]eri' evin ğrium' Şaşaladım. Sürgü Bicirti ile öıtirjı sessizliği içinde tatlı k ”yOIamn ) ETnleye otur dîrîk Ucundaki hasır is- * İske hüp E;lğîî, d-l-l şünmek, kafamda dö- inİİZam v duşı_'mCe sağnaklarına bir l_tat Oturur .9 ©£ İçin Oturmuştum, Fa- İN bir şey ge TAZ hiç ümid etmedi- İı.B d’-l'şuncı=.-lıı-rimi yarıda kes- Ğ l-lhmdu-u %f_ğ gffdîrğir;î ğdaâm dört E:î_uvarma üU duvarlar çiğ renkli Yet kaba bi ir İT tarzda kap- ane olan i Ri ; e eşya ile yer- ediyor ğîmdan büyük bir te?îadytî - n müddett»e;îeîlı_asıl odanın hali ; Yi i : hi rmadığın burada hiç kimse- Bini g-.muha faza böş pinla Ulun kokusum duruîan lOkUı_ı ;te bur_anm lüzumsuz OSte'riyordu Mek için kullanıldı- üddet kapalı ve yerlere mahsus küf m, gayet tabii gö- h; biı—_koku yoktu, bilâ- * Bo Potia c nan. telrieiei V de kapalı kapının arasından sızan ko- kuyu hatırlatan ve şimdi bütün bu ©- dayı kaplıyan ılık ve canlı, güzel bir ko- ku burnuma çarptı. Gerçi aynı koku değildi. Fakat aynı cinsten başka bir koku, her kadının odasında duyulan, muhtelif esans kokularile kadın koku- sunun birbirine karışmasından doğan ince bir halita! Havayı teneffüs ettim ve kokuyu tahlile çalıştım. Şimdi duyduğum ko- kuda helyatrop ve gül çeşnisi vardı. Halbuki demin duyduğum müge koku- yordu... O zaman, bütün benliğimi sarsan şiddetli bir sademe ile, şaşkın ve çılgın gibi yerimden fırladım Müge kelimesi- re bir şimşek ziyası gibi parlamıştı. Methalde duyduğum müge kokusu, be- nim pek iyi bildiğim, her zaman kokla- nin bu iki hecesi, zihnimde birdenbi- dığım bir koku, metresimin, yani Ma- deleine'in kokusuydu... Göğsümü tazyik eden bu müthiş 1Z- tırap içinde iken, zihnime hücum eden başka bir fikir, birdenbire bütün soğuk kanlılığımı iade etti. «Şimdi anlıyabil- diğim bu hakikati çoktanberi keşfede- mediğim için cidden budala, kör ve deli imişim» diye düşündüm. Bunu çok da- ha evvel tahmin edebilirdim. Şüpheli hareketlerine bir türlü mana vereme- diğim ev sahiplerinin ilk saçma sapan sözlerini işittiğim anda anlamalıydım. Bilhassa bu kokuyu, o kadar yakıcı ha- tıralar, yaşanmış râşelerle benim ben- liğime nüfuz etmiş olan bu müge koku- sunu, nasıl oldu da ilk intişarında his- sedemedim. Nasıl oldu da üzerime bu kilitler vurulmadan, bu odaya, bu mah- bese tıkılmadan, burada âciz bir mah- bus gibi kapatılmadan bu kokuyu anlı- yamadım. (Arkası var) " Belediyenin Halkından ricası ne önünde bulundurulur. ve saire atılamaz ve yığılamaz. lâzımdır. nur. — (ĞİTİ) Şehrin sağlığını ve temizliğini korumak. ancak herkesin her yerde ve her işte tomizliğine son derece dikkat ederek Belediyenin bu yoldaki çalışmalarına var kuvvetile yardımcı olmasile kabildir. Belsdiye bu sahada sayın halktan ilk vardıun olarak hiç bir vatandaşın şehri kirletecek, pisletecek bir hareket yapmamasını dilemektedir. Belediye zabıtası talimatnamesinin 8, 15 ve 24 üncü maddeler: aynen eşağıya yazılmıştır. Madde —8 Cadde ve sokaklara hiş bir şey atılamaz ve dökülemez. Tükürmek ve sümkürmek yasaktır. gelip alması için madeni bir kap içerisinde sabahları dükkân veya ha- Madde — 15 Dükkân veya ev sahipleri veya kiracıları dükkân ve- ya evleri önündeki yaya kaldırımlarını her zaman temiz tutacaklardır. Madde — 24 Boş yerlere ve arsalara süprüntü, gübre ve paçavra Sekizinci maddeye göre herkes tarafından tedariki mecburi olan çöp kapları - nın devrilip çöplerin kapı önlerine dökülmesine mâni olmak ve binaenaleyh so- kağa çöp atmak suçu karşısında kalmamak 'çin bu Belediye nizam ve yasaklarına daima tiayetkâr bulunan İstanbulun sayın hal- kının bu maddelerde yazılı hususlara da çok dikkat ve riavet etmeleri rita olu- Iİstanbul Sayın Süprüntüler temizlik arabasının kapların kapaklı olması caktır. sömi kok kümürünün 24 liradır. ÜUzmmm> likte Basiret han 3) &L B ATAZ evvel methal- h d Üüi Üa P OÜ ' l İstanbul . Limâmı Sahil Sınhiye Merkezi Satınalma Komisyonundan : Merkezimiz ve mülhakatı ile Çanakkale merkezi ve Urla tahaffuzhanesi am- barlarıra teslim edilmek şartile 567 ton kriple madear kömürü ile Çanakkale am- barına teslim 12 on iki ton yerli sömi kok kömürü kapalı zarf usulile satın alma- A — Tahmin bedeli, Kriple maden kömürürün beher tonu 17 lira 50 kuruş ve B — Kömürün şartnamesi Merkezimiz levazımından parasız alınır. C — 3 Ağüstos 937 Salı günü saat 15 de Galatada Kara Mustafa Paşa sokağın- da İstanbul Limanı Sahil Sıhhiye Merkezi Satınalma Komisyonunda yapılacaktır. D — Eksiltme kapal: zarf usulile yapılacağından isteklilerin eksiltme başlama- dan bir saat evvel teklif mektuplarını Komisyona vermeleri ve teminatlarını ya- tırıp mekbuzlarını almaları şarttır. Aksi takdirde eksiltmeye giremezler. F — Kriple ve kok kömürünün muvakkat temina! parası 765 lira 83 kuruştur. F — Eksiltmeye girecek olanların kömür tüccarı olduklarına dair Ticaret oda- sının 1957 senesine dit vesikalarının ibrazı sarttırz. _ z MOTOR TEKNESİ VEYA KOTRA ARANIYOR 16 beygirlik konacak yeni yapılı bir deniz tenezzüh teknesi H veya kotrasına ihtiyaç vardır. Taliplerin tekne fotoğrafisile bir- «4170> Yüz diretli salonda yüz genç adam meşale tutuyordu. Titrek ışıklar işlemeli mermer sütun başlıklarına yükseldikçe soluklaşıyor: renk renk mozayiklerle süslü tavanda sanki milyonlarca minimi- ni kelebekler uçuyordu. Kambiz bir yatak kadar geniş olan al- tın tahtının üstünde gerindi ve mücev- herli altın kadehini uzatarak bir canavar giti bağırdı: — Şarap!... İran hükümdarının uzun beyaz har- maniyeli uzun beyaz külâhlı vezirleri iki taraflı ayakta duruyorlardı. Yarı çıplak delikaniılar ve yarı çıp- lak genç kızlar hizmet ediyorlardı. Or- tada birkaç gün evvel Mısırdan gelen kırk kiz incecik tüller içinde dansedi- yorlardı. Fıskiyeden havuza dökülen su darmnaları sanki bir elmas yağmuruydu. Kambiz bu kıvrak danslara bakarken derin bir arzu ve heyecan duyuyor; da- ha çok içivordu. — Artanyva nerede? Dive bağırdı. Bu, onun con zamanlarda çok bağlı kal- dığı iri kara gözlü, uzun kara saçlı, iri yvücuolu Yuran kızıydı. | Yunanlı k:z koşarak geldi .ve hüküm- darın vanına uzandı. Kembiz şimdi onunla beraber, yanak- larını birbirine sürterek bir kadehten şarap içiyordu. ÂAyni zamanda bir kolu- nu gerç cariyenin beline doğru atarken mırıldanıyardu: — Seni bana hiç kimse unutturamıyor! Senin eşin yoktur. Hizmet eden genç kızlarla oğlanlara çıkıştı: — Hani şarap? Kadehte şarap kalma- dığını görmüyor musunuz? Şarap yerine kanınızı içmemi mi istiyorsunuz! Eğer daba tatlı alaydı bir an durur muydum? Bu genç kızlarla oğlanlar şu vezirle- İvin ve memleket büyüklerinin çocukla- rıydı. Onlarm hükümdar sarayında hiz- met etmeleri gilelerine şeref veriyordu. Sarhosluğu son dereceyi bulmuştu. Vezirlerden bir kaçı birbirlerine kor- kulu bakışlar attılar, mirler verirdi. ter gibi kıvırarak homurdandı: bunların. Hem de şu havuza atın... ve Kambiz de onu daha çok sardı. havuza attı. “Salonu titreten boğuk hırıltılar kesildi lakıp duruyordu. Jerin dansı başlamıştı. Avrtanya dansedenlerin ortasındaydı numaraya müracaatları. | * Böyle zamanlarda Kambiz en küçük sebehlerle fena halde kızar; korkunç e- İşte gere gözleri âöndü, Danseden kırk kıza son dela bakarak yüzünü buruştur- du. Kadehi ortalarına fırlattıktan sonra parınaklarımı bir insanı boğazlamak is- — BRu ne biçim danstır? Dans değil uy- ku iHâcı... İstemiyorum! Hepsini boğun Artanyaniın yüzünde korkunç bir za- fer aydınlığı vardı. Hükümdara sokuldu Yüz direkli mermer salonun her tara- fından iri yarı kırk adam çıktı ve çığ- hklar atarak kaçmak istiyen zavallı kırk cariyeyi birkaç dakika içinde boğarak Fıskıyenin suları esmer ve çıplak vü- cudlu Mısır güzellerinin yaptıkları koca yığın üstüne elmas serpintileri halinde Göne Yunan çalgısı ve Yunanlı cariye- BAŞIMDADIR Yazan: Kadircan Kaflı Bir aralık salonün ucuna baktı ve ora« da en çok güvendiği vezirlerden Prek- saspı gürdü. Preksasp bir ay önce Persepolis ve cie varındaki halk arasına bir satıcı kıyafe« tile karışmıştı. Çünkü Kambiz hergün iş« lediğ. korkunç cinayetler ve korkunç İş- ler yüzünden halkın soğuduğunu duy- muş: bunun derecesini öğrenmek iste- mişt. Bu işi de Preksasp'dan daha iyi yapacak adam bulunmazdı. Preksasp oraya tam Kambizin son kor- kunç emri verdiği sırada girmişti. Sa- lonur. boğuk hırıltılar ve korkunç çığlık- larla karıştığı dakikalarda yetinde mıhlı koalmış, kımıldamamıştı. Kambiz'in gözlerinin kendisine baktı- Şını görünce hemen ilerledi. Kamıbiz öksürdü. Ensesinde - topladığı örgütü saçları biraz dağılmıştı. Preksasp hem onu düzeltti, hem de hükümdarın arkasına kuş tüyü yastıklar koydu. Kambizin hoşuna gitti ve mırıldandı: — Hiç şüphem yoktur ki sen benim en iyi vezirimsin! Yoerlere kadar eğilerek teşekkür eden vezirine sordu: — E!.. Söyle bakalım, benim hakkım- da halk arasında neler konuşuluyor? Tam sırasıydı. Preksasp her zamandan daha cesaretli bir kalp taşıyordu ve hü- kümdara sarhoşluğunda pek korkunç olduğunu söyliyebilirdi. Zaten ona da böyle emir veriimişti. Kambiz ilâve etti: Z — Doğrusunu söyle! Dosdoğruyu öğ- renmek istiyorufi, Çekinme! Farzet ki ben gözlerimi ve kulaklarımı sana ver- dim. Preksasp anlattı. Sözlerini şöyle bitirdi: — Böylece her yerde büyük hükümda- rımızın methini dinledim. Sizin bütün gelmiş ve geçmiş hükümdarlardan daha zencin, cömert, kuvvetli, merhametli ol- duğunuzu sövlüyorlar. Fakat... ; Vezir yutkundu. Kambiz bulunduğu yerde dikkat kesildi ve sordu: — Sonra? — Şaraba biraz düşkün — olduğunuzu da söylüyorlar!... Kambiz içini çekti ve acı acı küldü. Olduğu yerde doğruldu ve âdeta ho- murdandı: — Biliyorum. Şarap bana aklımı kay- bettiriyor, demek istiyorlar. Fakat... Birdenbire tahtından fırladı. Her za- man başucunda âsılı duran yayla oku al- dı. Yayı gerdi ve oku yerleştirdi. Salo- nun titrek meşaleleri altında bir direğe dayanarak ayakta duran on altı yaşla- rında sevimli bir genci gösterdi: — İşte oğlun orada duruyor, Preksasp! Eğer bu okla onun tam kalbine vurursam sen de anla ki ahali yalan söylüyor. Eğer vuramazsam o zaman ahalinin sözü doğ- rTu imiş! | Herkes büyük bir korku ile o tarafa baktı. Preksaspın gözleri yuvalarından firlam mişti: : — Fakat... Fakat, o benim:.. Diye kekeledi ve hükümdarın tutmak istedi. Geç kaldı. Delikanlı kanlar içinde yere serildiği (Devannı 11 inci sayfada) * elini Kambizin neşesi sön, dereceyi bulmuştu. idir 'T . dör. d F !

Bu sayıdan diğer sayfalar: