15 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

15 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y Z veryay ; - Ve e P Y aT YT ÇO ÇO O ÇAT TU 8 Bayfa D Korku Hikâyeleri — | Yarım adamların ölümü Örgü Nakledenz Fikret Âdil Yazan: Moris Level Üç kardeştiler, Korkunç, iğrenç ve müthiş ihtiyar Üç kardeş. Kadın, iki koltuk Geğneği ile sürükle -« me sürüklene yürü « yebiliyordu. Erkek « lerden biri kördü, el- leri boşluğa uzan « mış, parmakları ha- #ayı yoklıyarak, dal- ma ayni gayri mev - €ut noktaya bakarak dolaşabilirdi. - Öteki erkek, başı önüne iğilmiş, yüzü donmuş gibi hareketsiz, ba - kışları endişeli, ha - Hinde sinsi ve muz - tarip bir ifade ile, onları takip eder ve ağzından tek lâf çıkmazdı:. Hem sağır, hem dilsizdi. Bu üç kardeşin birbirlerini şiddetli bir ğ muhebbetle sevdikleri söylenmekte idi.| Sağır yatağa girince uyumuştu. Kör, Daima Heraber gezerlerdi. Biri olmadan bunu nefes alışımdan anlıyordu. Artık ötekilerini görmek imkânı yoktu. Hıçlend!şe_u mahal yoktu. Tekrar dualar o- Ve müsterih olmağa başladı. Biraz sonta da, sağırın dönüp yatağına girdiği- ni duyunca büsbütün sakinleşti. bir vak't kilise kapılarında gözükmezler, | kumağa başlarlı, hattâ, yavaş yavaş dalı- reddedilmemeleri için güpe gündüz mer-| yordu bile.. Lâkin, demin iki defa du'y- hamet yalvaran diğer dilenciler gibi avuç :;'ğ“ M::Lb" SO ialala TeDerrür gmazlerdı. Hiç kimseden bir şey de is-| edince, sıçrı ;mmzlırdî. Onçlı:ın vaziyetleri bizatihi| Bu gürültü, bir tahtaya vurulan hafif bir yalvarıştı. Bu kâfi idi. Esrarengiz bir| darbeleri andırıyor, ve Zaman zaman da şekide, karanlık yollarda dolaşırlardı. bir mırıltı olarak duyuluyordu. İhtiyarlık, gece ve sessizlik sanki onlar-| — Kör, yatağının üzerinde doğruldu. De- da teşehhüs etmişti. minki korkular gene baş göstermişti. Dü- şünmeğe çalıştı. Mantık ile korkuyu def'e karar verdi: — Ne diye korkuyorum?.. Gece birçok gürültüler olur.. Belki de kardeşim sa- yık'ıyor. Evet.. Zaten demin kalktığımı da duymadım mı?.. Lâkin ayni gürültü gene vardı! Neden? Yoksa kapiı mı vuru- luyor? Hayır... Kapının vuruluşunu bi- Hirim. Bu o gürültüye benzemiyor... Durdu, Müthiş bir şüphe ile titreyerek ellerini ısırdı: «— Yoksa?.. İmkânı yök.. İşte gene du- yuluyor.. Daha vazıh duyuluyor.. Şimdi eminim.. Tırmalanıyor... Tırmalanıyor... Hayır.. Vurmrağa başladı. Sesini duyu- yorum... Ağlıyor... İmdat.., Yetişin! Ve kör, sağır kardeşine: — Kâlk.. Kalk.. Yetiş.. Görmüyor mu- sur? Diye bağırarak yatağından fırladı. Çıl- gn gibi idi. Saçlarını yoluyor, yürümek, kaşmak !stıyor, korkudan buna muvaffak rvordu. Taş kesilmişti. Şimdi inilti- ırış, darbeler detlenmişti. Kör, ellerile duvara tutunarak, oşyalara çar- pır devirerek sağır kardeşinin yatağına doğra yürümeğe başladı. Korku, körlere mahsus hassasını da kaybettirdiği için, düşüp kalkıyor, ötesi, berisi yaralanıyor- du. Bir taraftan da ağlıyar: — AL.. gözlerim yok.. Görmüyorum! Diye fervat ediyordu. Böyle ilerlerken, masaya çarptı, üzerindeki sürahiyi i, şangırtı korkusunu büsbütün ar- tırdı ve haykırdı: — Yetişin... İmdad!... Tara bu esnada, bir aksisada gibi, fer- yadına bir başka feryat cevap verdi ve kör, görmeyen gözlerine rağmen feci ha- kikati gördü. İhtiyar kız kardeşini, tabu- tun içinde, kendisini sıkan, hapseden tah- taları kıormığa çalışır vaziyette, ölüm- lerden bin defa daha korkunç can çekişi- ni gördü, Derrek ölmemişti.. Orada.. Bir kaç adım ötede duruyordu. O da onun ayak seslerini, feryatlarını duyuyordu... Halbuki kör olduğu için bir' türlü ona yardım edemiyordu: — Cesaret.. Kardeşim.. Geliyorum.. Ya- Tahbil Ne olur. bır dakika için.. Bir sani- ye.. Bir an için müsadee et te göreyim.. Göreyim, bileyim ve sonra tekrar beni ebodi gecene bırak.. Yahut.. Lütfet ta sa- ğır kardeşim uyansın.. Allahım., Ne olur.. Sara sığınıyorum. Bunları söylerken, kör, kollarile de is- timdad ediycrdu, bu hareketlerinden bi- ri mtumlara rastladı, devirdi.. Söndürdü. Mum, sönerken, eline damlamış, sıcak bir kan tesiri bırakmıştı. 'Tabuttan, gürültü gittikçe artıyor, »bu- n& mukabil boğuk boğuk feryatlar azalı- yordu.. Derinleşiyordu.. * Bir akşam, şehrin dış mahallesinin en son noktasındaki kulübelerinde, kadın kardeşlerinin kollarında, sönüp gitti. Hiç sesini çıkarmamış, ağzından tek bir şikâyet bile çıkmamıştı. Yalnız, uzun, acı, muztarip ve nevmid bir bakışını dil- siz kardeşi görmüş, elinin ant bir takal- Hisünü de kör kardeşi hissetmişti. O ka- dar. İhtiyar kadın, ebedi sessizliğe, gene gessiz bir sürette karışmıştı. Frtesi gün, ük defa olarak iki kardeşi yalnız olarak gördüler. Bütün gün öteye, ber'ye birbirlerini sürüklemişler, her za- man kendilerine ssdaka verilen fırının önünde dahi durmamışlardı. Akşam ©- Junca da ihtiyar kız kardeşlerinin, yerde bir şilte üzerinde uzanıp yatan cesedinin bulunduğu ıssız evlerine dönmüşlerdi. Birarz 'sanra, adamlar geldi. Cesedi ta- buta koydular, iki kardeş yaklaşıp son defa olarak onu alnından öptüler, tabu- tun kapağı kapatıldı. Onlar da, adamlar Np gidince, tabulun büş ve ayak ucu- na bizer mum yaktılar ve ölüyü bekle- meğe başladılar. Dışarıda, rüzgâr artmıştı. İyi kapan- mıyan sokak kapısı sallanıyordu. İçerde de, titreşen iki mum ışığı ve derin bir süküt. İki kardeş öylece, dua ederek, eski za- manlarını hatırlayı füstü durdular ve ağladılar.. Ağladılar.. Nihayet, yorularak, oldukları yere yıkı- hp kaldılar. Uyandık'arı zaman, tamamile gece ol- muştu. Mumlar hâlâ yanıyordu, fakat tü- kenmelerine az kalmıştı. Sabahın ayazı kendini hissetlirmeğe başlamıştı, titredi- ler. Ayni anda bir başka sebebden de tit- rediler. Bir gürültü, bir kımıldanış du- yar gibi olmuşiardı. Dinlediler, Tekerrür etmeyince yataklarına uzandılar, ve dua etmeğe başladılar. Birdenbire ikisi birden yataklarında doğruldular. Gürültüyü tekrar duymuş- lardı. Eğer yalnız olsalar, aldandıklarına hükmedebilirlerdi. İkis! de ayni zaman- da, avni gürültüyü duymuşlard. Lâkin birisi görmeden duyabiliyor, biri de duy- madan görebiliyordu. Bu sebebden al- dandıklarına hükmederek tereddüt edi- yorlardı. Fakat ne de olsa, bir fevkalâde- Hik vardı. lsiz kalktı, odada dolaşmağa başladı. kardeşinin sağırlığını unutarak Kör, sordu — Ne var?. Ne oluyor?.. Niçin kalktın? Ve cevap bekledi. Kardeşinin dolaştı- ğen, adımlarını — gittikçe sıklaştırdığını duyuyordu. Acaba ne görüyordu? Niçin cevap vermiyordu. Müthiş bir korku ile dişleri birbirine çarpmağa başladı. Fakat| Kör diz üstü yere düşmüştü.. Oraya sönrâ hetırladı. Kendi! kendine: buraya sürüne sürüne, nihayet bir yata- — Öyle yal. dedi. Beyhude sordum.. | ğa, sağır kardeşinin yatağına vardı. El- Duymaz ki! (Devama TI inci sayfada) POSTA .e HK A O L | Bluz Altta! Önü efabo> u ,beyaz bluz.. Kolları düz, yakası yuvarlaktır.ra bep ayni sıraların tekrarı. Jabo, ilik «band> ının yanlarına dikilmiş ikişor kat dantelden ibarettir. Örgüsü — İliği pirinç iğne, yani iki ters » iki yüz ilmik. Sıranın sonuna hep ayni, iki sıra birbiri gibi. Üçüncü, dör- düncü sıtalar da ters ilmiklerin üstüne yüz, yüz ilmiklerin üstüne ters örülecek- tir. Beşinci, altıncı sıralar ilk iki mra gibi olacak. Sanra üçüncü, dördüncü - sıralar tekrarlanacak, Sonuna kadar hep böyle devam eder. 42 beden için önü (108), arkayı 106, kolları 7T0 NNmikle başlamalıdır. ADIN Sağda — Beyaz - yeşil renkte önü sivri uçlu jile, Örgüsü — Jerse yani düz örgüdür. Bir örgülü | aıra bütün ters, bir sıra bütün yüz.. Bon- Nasıl örülecek Ön: «3> tane ilmikle başlayınız. Her|1erj yuvarlaktır. İki ufak cebi vaf- # | sırada sağ taraftan el>, soldan «2> tane| , — ie. b çıra kordonla ımdam' arttırmız. Boyu (15) santimetre olunca Çocuk takımı xi 7 — 12 yaşlarındaki çocuklar $ Şik bir takım. Ketenden, pikedefi , sor'dan yapılabilir. Ceketin ön © yan dikiş tarafına (15) ilmik ilâve ediniz. | "e bluz'a — düğmelerle m"*'“g | (5) santimetre dümdüz örünüz. Sonra Önünde ve arkasında ikişer epli> Sİ (8) ilmik birden arttırınız. (29) uncu san- | pıuz düz beyaz pike yahud ket timetrede kol yeri açınız, İkinci ön bunun Şamamile aksidir, Arka — (90) ilmikle başlayınız, Kollar — (25) ilmikle başlayınız. Çirgiler: Bir gıra beyaz, bir sıra yeşil- dir. Örgünün üzerine sonradan işlenmiş- tir. Her çizgi ikişer sıradır. Elbiselerin süsleri Siyah ve kayu renkler hemen hemen gözden düşmüş gibi. Açık, ve iç açıcı renklerle, pastel renkler bunlara tercih e- diliyor. Ve her türlü elbiseye de uyuyor. hattâ meyvalardan yapılmış küçük şap- kalar çok moda... Bunlar bilhassa empri- me tuvaletlere pek güzel uymaktadır. Tuvalet şapka almak niyetinde iseniz Yeni bir elbise yaptırmak arzusunda ise- | böylesini tecrübe etmelisiniz. niz kumaşıcı bu renkler arasında seçme- | “s--ssrcececececcccnecccue: lisiniz. * ğ Eski zaman keseleri yeniden moda ol- Halılar nasıl temizlenir? du. Kadifeden ince, yumuşak deriden, satenden iki müselles kestiriniz. Bun- ları birbir'ne ekliyerek böyle bir kesze yaptırınız. Beraber kullanacağınız robun rengine kolaylıkla uyar ve pek şık olur. Bilhassa aaşam için. * Bu yaz sırf çiçekten, küçük kuşlardan Yazlık tayyör — e Beyaz Üüzerine kırmızı benekli kumaş- tan tayyör bluz mercan renginde organ- didendir. I Her kadın bilmelidir | Halı, sık sık süpürülmekle tamamile temizlenmiş olmaz. Tüylerinin arasında her gün biraz daha toz toplarır. Bu yüz- den halıları arasıra daha derinden temiz- Temek lâzımdır. Bu iş zannedildiği kadar Bgiç değildir. Halıyı bahçede çimenlerin Üzerine ters yüzüne (tüylü tarafı çimene gelmek üzere) yaymalı Pek sert olmiyan bir çubukla ters tarafından iyice dövme- H. Bu usul açıkta halı silkmekten çok daha iyidir. Çünkü çıkan tozlar çimenle- te dökülür, Silkeni ve etraftakileri rahat- BZ etmez İkinci bir usul de <kapaklıyarak> te- mizleme üsülüdür. Halıyı - gene ters yü- zü üstte olmak üzere - düz bir yere mese- 1â bir taşlığa yaymalı. Ters tarafından her yanını alelâde bir tencere kapağile iyice sürtmelidir. Böylece tozlar taşlığa dökülür. Dökülmiyenler de yüze çıkmış oldukları için bir süpürülmekle tertemiz olur. Bazan halıların rengi soluklaşır, par - laklığını kaybeder. Bu da halının yüzü- nün fazla toz tutmuş olmasındandır. Yal- nız süpürmekle giderilemez. Halıya eski, parlak rengini isde için onu sıkıca süpür- meli. Sanra beyaz bir bezi sulandırılmış «amonyak»> a batırıp bütün yüzünü kuv- vetli kuvvetli silmeli. Pırıl pırıl olur. Halılar nasıl yıkanır — Eğer halının bütün bunlarla temizlenmediğini görür- seniz yıkamak çarelerini aramalısınız. Halıları yıkamak için bol ılık suyu sa - bunla iyice köpürtmeli, içine biraz da sir- ke dökmeli, Bu suda balıyı sıka sıka yı- kadıktan Bonra ılık, sabunsuz sudan ge- çirip düz bir yerde, meselâ çakıllar üze- rinde kurumıya bırakmalı. Sirke halının rengin! parlatır. Yıkan - madan sonra yepyen! görünmesine yar - dım eder, yapılmalıdır. Sivri uçlu yakası A Üzerine çıkarılır. Güzel bir takım Lâcivert etek, beyaz limon cektt H su beyaz organdidendir. r Yemek bahsi En iyi türlü nasıl yaplh'-v Yenecek kadar koyun kıymı!“:ı",' kıyılmış büyücek bir soğan ile $ zartınız. Buna (kullanılan kıymâ küçük k parçalara doğranmı$ we ayni mikdarda Ayşekadın ayni mikdarda dolrgglik tatlı biberi tane de acı biber), ayni mikdardü ve kıymanın iki misli ağırlığında vi tesin kabuğunu soyup çekirdeki?” Üğgii koarınız. Dilm dilim kesilmiş VE ,dî' kızartılmış iki üç patlıcanı da HÂVE T ten sonra tuz biberin! serpiniz. BİF Öigir — suda bıçak ccunda biraz karbottt tikten sonra süzüp içine koyunu” cereyi çok yavaş aleşte pişiriniz ? yt :5.’ NW AAA

Bu sayıdan diğer sayfalar: