27 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

27 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? Soyfa Franko denizaltı Meselesinde Türkiyenin vaziyeti Yazan: Muhittin Birgen maraya bir Frankist”denizsltı girmiş olmasından şüphe edilmesi hâdi seleri hakkında ecnebi devletler ta verdi. Gazetemizin dünkü neşredilen bu notalar meseleyi recede tenvir ve izah etmektedir. Bu notaların verilmesi sebepsiz değil- dir. Boğazların enternasyonal hukuki bir vaziyeti vardır. Türkiye devletinin emni- yet ve selâmetine tallük etmiyen ahval- de bütün milletlerin gelip geçmelerine #çık bulunması icap eden Boğaz tuları » nın eraniyet ve asayişini temin münha - sıran Türkiyenin hakkıdır. Bu, Türkiye için bir hak olduğu kadar ayni zamanda bir de vazifedir. Bunun için, Türkiyo iki hâüdise karşısında devletlere lâzım gelen malümatı vermiş ve icap eden tebliğatı da yapmış bulunuyor. Türkiyenin son günlerde tesbit ettiği iki vâkığ vardır: Biri, kara sularımızda bir İspanyol hükümet gemisinin torpil- lenmiş olması, diğeri de Franko hükü * metine ait olması lâzım gelen bir denızal. ti gemisinin Marmarada görünmüş oldu. ğuna dair bir şüpheye düşülmüş bulun - masıdır. Bunlardan başka, bizi yalnız in- sanlık düşüncesi bakımından alâkadar e- den bir hâdise vardır ki o da ilk deta ka- ra sularımız haricinde batırılmış olan İs- panyol gemisinin kaptan ve taylasının akibetleriydi. Hükümetimiz bu hâdiseye yalnız insanlık duygusile alâkadar vl - müştur. Evvelce de söylemiş olduğumuz veçbi- Je, kara sularımıza sokulmak ve yahut Marmaraya kadar girmek teklifsizliğin- de bulunan bir denizaltı gemisine karşı Türkiye hükümeti lâzım gelen tedbirleri | almakta tereddüt etmemiştir. Bu ted - birler şunlardır: Kara sularımızda veya Boğazlarda ve yahut Marmarada — tesadüf — edeceği - miz her hang! bir denizaltı gemisine hnr—l g Türkiye hükümeti, bu gemiyi batır - mıya kadar giden muhtelif muamelele - | Tin tatbikinde kendisini serbest ııyıynı.W Kara sularımızda her hangi bir ecnebi - nin bu tarzda hareketlerine, her hangi bir korsanlığa karşı müsamahakâr ola - mayız. Kara sularımızda veya Boğazlar- da göreceğimiz bir harp gemisine karşı enternasyonal hukukça muayyen alan şartlar dahilinde we yapmak lâzım gelir- se onu yapacağır. Böyle bir gemiye kara sularımızda le- sadüf edersek yapacağımız müamele İle Boğazlarda veya Marmarada tesadül et- tiğimiz zaman tatbik edeblleceğimiz ted- birler arasında bir fark olmak zaruri - dir. Birincide, faraza, gemi kara sula - rTımıza yanlışlıkla girmiş olduğunu ildla edebilir; bu takdirde y k musme- le başkadır. Fakat, Boğa: ve Mar - maraya bizden izin ulmaksızın ve yân- lışlıkla girilemiyeceğine göre böyle bir ihtimalde, bir tnsan, girmek hakkırı haiz olmadığı bir yerde neye uğrarsa denizaltı da ayni akibete uğrar. Boğazlatın hudu- du içinde bulunan her hangi bir harp ge- misine karşı Türkiye hükümeti, hunu tmhaya kadar her türlü muameleyi yap- mıya ve her türlü tedbiri tatbika salâ - hiyettardır. * Görülüyor ki hükümetimiz son gün » lerdeki hâdiseleri tetkik ederek lâzım gelen tedbirleri almıştır. Hâkimiyet hakkına karşı her hangi bir tecavüze de- Bü, hattâ en ufak bir teklifsizliğe bile müsamaha ile bakmıyacağı şüphesiz olan Türkiye devleti, icabında en şiddetli ted- birlere kadar gideceğini devletlere bu suretle bildirirken kendisi ile rösmen vünasebette bulunmadığımız — Franko hükümetine karşı da lâzım gelen- tebli- gatta bulunmuş oluyor. Ancak, şu nek - taya da işaret etmeliyiz ki 'Türkiye hü - kümeti, meçhul bir denizaltı gemisinin Marmaraya kadar girmiş bulunduğuna tamamen kani değildir. Bu hususta yal- nız eşüphe» ye düşmüştür. Açılmış olan tahkikat ve tetkikat ile bu şüphenin ha- kikatle olan alâkası ve münasebeti tes- bit edilecektir. Yapılacak tetkikat ve tahkikalın neticede bu şüpheleri takvi- ye etmemesi temennisindeyiz. Yarın bü- tün İspanyayı temsil ederek kendisıni resmen bütün dünyaya tanıtmak !ddia - Hergün ı saAaN AM Resimli Makale: edenle, intikam almayı düşünenler pek Kendilerini nefrete ve intikama sevkeden hissin karakter- lerindeki zaüftan ileri geldiğini görürsünüz. Bu gibi adanı- ları gayelerine varmaktan alakoyan da 9 yaşındaki Gelinin Ğ Kapyın babası davacı Bir mücdet evvel Amerikada Ev - nik isminde dokuz yaşında bir kız ço- cuğu evlendirilmişti. Fakat — damadın babası Con mahkemeye müracaat e - d_en—k bu nikâhım bozulmasını istemiş- Con'un nikâhın bozulması için gös. terdiği sebepler ne yaş küçüklüğü, ne de sıhhf mazeretlerdir. Kayımbabaya | göre gelinin ne evde ne mektepie bir şey öğrenmesine imkân yoktur. Çünkü Evnik bu yaşta olanlara nisbetle pek ahmak bulunuyormuş. Bundan başka bir yumurta haşlamasına bile kadir de Blmiş. Bütün bunlara rağmen yirmi iki ya- şında bulunan damad gelinden fevka - lâde memnundur. Bu memnuniyetini mahkemede ısrarla söylemiştir. Bu va- ziyet üzerine de mahkeme, kayınbaba- nn verdiği boşanma iİstidasın: reddet- miştir. — — Muhitimizde yaşıyanlar arasında düşmanından nefcel tükleri gayeye varanlar enderdir. Bunları çoktur. Fakat güt- tetkik ediriz. — acizden mütevellit Düşmanmızı biliniz, bu, sizin için bir kuvvettir. kendilerini nefretle takibe, kendilerinden intikam almıya lüzüum yoktur. Zayıf düşer, istediğinizi yapamaymca da Fakat bir tembelliğe kendinizi — bırakırsınız. İnsanın düşmanını hissen kahretmek için yapabileceği en iyi şey şahsar kuvvetlenmek, tehdidin) her vakit yapahile- tembellikleridir. yaşamaktır SOÖOZ ARASINDA H HERGON BİR FAKAA | Nişan İstibdat devrinde Anadoluda bir vilüâyette yaşıyan mütegallibeden bi- rine bir nişan verilmiş. Mütegallibe - den olan adam nişanı göğsüne takıp valiyi ziyarete gitmiş.. Vali ile biraz şuradan buradan konuştuktan sonra, göğsündeki nişanı göstererek: — Bana bir nişan gönderildi, demiş, buna memnunum. Fakat her zaman bindiğim bir atım var, onun için de ayrıca bir nişan istiyeceğim, gönde- rirler değil mi? Vali cevap vermiş: — Böyle nişanlar bazan eşeklere de gönderiliyor, fakat atlara gönderil - diğini şimdiye kadar hiç duymadımı. * Bir oluruşta 233 yumurtla yiyen 4 arkadaş Avustralyalı bir delikanlı, lokantadı oturmuş öğle yemeğini yerken üç arka - daşı daha gelmiş, onlar da yemeğe başla- mışlar. Derken söz yumurta yemeğe dö- külmüş. «<Ben fazla yerim, sen fazla yer- sin» şeklinde iş iddiaya dökülünce dört kafadar <ne duruyoruz, bakâlım, hangi- miz yumurta şampiyonu olacağızs de . mişler, ve işe girişmişler. Sonunda: En yaşlıları 69, ortancaları 60, küçükleri 59, Avustralyalı delikanlı da 5l tane olmak üzere tâam 233 yumur- ta yemişler. 5000 sene sonra insanlar nasıl olacakmış? Amerika âlimlerinden ker düşünmüş, taşınmış, orijina! bir şey sında bulunan bir siyasi hareketin enter- nasyonal münasebetler bakımından bu kadar büyük teklifsizliklere ve savgısız- hklara kadar gitmekte beis görmemiş bulunması her halde höş bir şey değil - dir. Ümit ederiz ki hükümetimizin aldığı bu kat'i vaziyet, bu gibi hâdişelerin te - kerrürüne mâni olacak ve bilhassa Mar- mara meselesi nihayet bir şüpheden da- ha ileriye giden bir vâkıa çeklini almı- yacaktır. Muhittin Birgen İSTER İNAN Dün acele bir iş için otomobil ile Sil tik. 36 kilametre süren asfalt yolu terte de bir çöp bile yoktu. Sebebini merak müze bir çöpçü ilişti, arkasında temiz süpürge, hürek rastgeldiği çer çöpü toplayıp duruyordu. Durup sorduk ve öğrendik ki Nafia Vekâleti bu yolun X İSRER bulmak istemiş ve nihayet 5000 sene sonra insanların ne olacağı hakkında e- tüdler yapmış, Çıkardığı netice de oldukça garip: 5000 sene sonra bütün İntanlar bas. tan aşağı saçsız, yanı kel olacaklar - mış. Hiç birinin tek bir dişi bulunmı- yacak. Çünkü kimya ilmi © kadar iler- liyecekmiş ki, insanların yemek yemeğe ibtiyaçları kalmıyacakmış, Sonra göz- ler de rüyet kuvvetini kaybedecek, her Vaterlo zaferi Falaka sayesinde Kazanılmış İngilşerede çocuk mahkomeleri yehi bir terbiye usulü takip etmektedirler. Suçu sabit olan çocuğu, gayet güçlü, kuvvetli ve neş'esile maruf bir papazın yanına gönderiyor, ve dayağın cennetten çıkma olduğuna inanan papaz da, mahke- me kararını yerine getirerek, suçluyu bir güzel falakaya yatırıyormuş. Bu su - retle bir çok yolsuzlukların önüne ge - çilmiş olduğunu söyliyen papaz diyor ki — Ben dövmeyi, hele falakaya yatır « mayı sevmem. Vazife Ycabı, birisini döv- düm mü, hastalanır ve birâz viski içmeğe mecbur olurum. Falaka, gayet sıhhi bir İrlânda âdetidir. Sonra gayet işe yarıyan ve bugün de tatbik edilebilecek en mo - dern bir terbiye usulüdür. Meşhur Vaterlo muharebesinin dayak sayesinde kazanıldığını bilir misiniz' Eğer meşhur falaka mütehassısı doktor Keate, askerleri falakaya yalırmasaydı, tarihte böyle bir zafer kaydedilemiye - cekti.» gözlük takacakmış. İngiliz âlimine göre 5000 sene son- raki insanların ayaklarında bir tek par mak bulunacak, e'lerdeki tırnaklardan kes baştan aşağı miyop — olacakmış ve'eser kalmıyacakmış!, ivriye gidip gelmiş- miz bulduk, Üzerin- ettik, orada gözü- bir elbisa, elinde İSTER İNANMA! Üzerine 5$ kilometrede bir memur tayin etmiştir. Bu me - murlar yakın köylerin halkındandırlar, ayda 22 lira aylık ile giyecek alırlar, ve yurdumuzun can damarlarından biri olan bıı< güzel yolu ter temiz tutarlar. Basit bir şey diyecek- siniz, öyledir. Fakat şimdiye kadar akla gelmemiş olmasına: İNAN İSTER İNANMA! | cek bir vaziyette bulunmak, andan sonra da sükün içinde |motörle işleyen bütün vasıtalar, 010 €| İ bizim rahmetli Kel Hasanındır. # " | 4850 şer ve torpido muhripleri 1350 5 ' İtonluktur. İngiliz harp gemileri F Miş: kırk İbilmem hangi oyunda tatbik eylm”"_ bir putlaştırma usulünü fen bugün Tef men hakikatlendirmiş bulunuyor. san merhum, o — adını unuttuğu!_“ < oyunda, elinden kurtulmak istediği bE” YASüstos D 4 .- - f— Sözün Kısasi Estepeta Şuar —K Tdla K omik Kel Hasanın, mezarındâ kulakları — eğer hâlâ düşme — bol bol çınlasın! Bundan otük yıl evvel tasavvur edin, sahnedtı Acaba, hatırlayan kaç kişi kaldı? Ha Kâlıyı, tılsımı kendince mücerrep: — Estepeta! Sözile bir anda put gibl dondurul sonra merhameti galip gelince de; - —Pün Der, hali tabiisine iade ederdi. — | O vakit alelâde bir maskaralık t€ lâkki edip de gülme ile karşıladığın! bu mücizenin, cenubi Afrikada, Takaf fenni bir surette tekrarlanmış o'.duıî": nu son zamanlarda gazetelerde oKU duk. İğtrıılıvıııı—kincdmolml' sın? — Geçenlerde Capetown şehrinü SEFSERETEĞEn —a mobiller, tramvaylar, otobüsler, fabfi * kalar, elektrik santralı, telefon şebektt si, ve hattâ telsiz cihazları hep ayni #i7 manda ve ansızın durmuş, ancak ÜÇ kika sonra tekrar işlemeye başlamiğ Yapılan tahkikat henüz müsbet Pit netice vermemişse de, dolaşan Tivay' lere göre bu durmayı, kimin tarafini dan icat ve tatbik edildiği şimdilik H olmıyan gizli bir şua'a atfetmek (Ö* zım geliyormuş. 1 Fennin bugün almış olduğu hız $4 ” yesinde her şeyin mümkün olacağın! İman edenlerdet biri de benim, ** mucidi henüz meydana çıkmayan B* şuaa da inanıyorum. Ancak, herhangi bir işde, hakkil yenmesini hoş görmem. Bugünkü gül” de motörle işleyen eşyanın — üzeri -0 tatbik edilen bu marifetin keşif şert vüLİi EE ETEF,E Lâmı, cimi — yahüt ki yeni ılfnb': ye uygun olsun diye — lesi, cesi !'“k“ tur! Yeni şuaa, teberrüken: — Estent şuama, (Rayon Estepeta) adı verilmt” N, Hasanın ruhu şâd olunmalıdır. ş Hem de siz, şuna bakın ki, dnm'l:: esaçmadır!'» diye hiç bir şeye gülm meli imiş.. Günün birinde hakikat Ol” veriyor da, insanı mahçup ediyor. E. Tali , Bir İngiliz filosu Limanımıza geliyor İngiltere Akdeniz donanmasına jy sup Delhi ve Despadeh kruvazörl ınj İngelfield, İcaros, İmogen torpido ripleri | Eylül çarşamba günü Fert mıza geleceklerdir. çt Gemniler, şehri top atmak l:e; selâmlıyacaklar ve mukabele gör Ki | lerdir. Delhi ve Despadeh kruvazöf” SAA Kin yedistne kadar lirçanımızda İŞ;,İ caklar ve ve buradan Varna ve oli tence limanlarımı ziyaret ettikten r ra dönerek Akdenize çıkacaklardi!. İngiliz gemileri limanım:zda büllür idet içinde resmi 7“"!( BU UPK HAV, YA i Dün hava bulutla geçti | Yeşilköy rasat merkezinin verdiği t lâmata göre dün hava umıt lutlu olarak — geç- miştir, Bu yüzden en fazla sıcaklık 25, en az sicaklık |. ta 17,5 olarak kay- İ dedilmiştir. Rüz. gâr yıldızdan sani. beş — metre sür'atle — esmiştir. Hava tazyiki de 754 ü MWW Dün de gene rütubet del olarak kaydedilmiştir. Güneş : K İzindi 1 16,0 — Akşam # Çş€ Yata 1 231 — İmsak ? Çasi | Rumf sene 1353 — Arabi sent O Hızır 114 g '

Bu sayıdan diğer sayfalar: