1 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

1 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sîl’nıtı » nin edebi tefrikası : 19 A B AA Yazan: SELÂMİ İZZET Alâkasını kesmek iç'n Ankaraya gi -|luyordum, çünkü ben ikinizi de çok se- den Mazlüm dün geldi... Ben şaştım,| verim. Sizin saadetiniz biraz da benim daha saat ondu. Hizmetçi de: — Bay Mazlüm sizi istiyor, dedi. saadetim olacaktı. Ben konuştukça Mazlum, yumuşu- Hemen koştum. Mazlüm sakin gdr'.ll_— yordu. Kaşlarının çatıklığı, yüzünün nüyordu. Ama istediği kadar sakin 8ö-| somurtganlığı geçiyordu. Bakışları tat- rünsün kalbinde kasırgalar estiğini an- lılaşıyor, hiddetini unutuyordu. ladım. — Hoş geldin Mazlüm; salona girse- Ne... — Hayır Sevim, seninle biraz soka- ğa çıkalım, bir maniin var mı? — Yok çıkalım. Teyzem nerede? — O evde, Ben seninle yalnız konuş- mak istiyorum. — Peki Mazlüm, mantomu glayım da... Sökağa çıktık. Mazlüm acı bir gü - lümsemeyle: — Sana, bana karşı gösterdiğin açık sözl ten dolayı teşekkür etmek is- tiyorum Sevim, diye birdenbire söze başladı, susmak hakkını da haiz değil. din. Vazifen bana doğruyu söylemek- ti. Vakit kazanmak için sordum: — Niye dair? Mazlumun yanında kendimi küçücük zleri de ok gibi kal- planıyordu. Kalbimin kalbi için ı, O zaman susltumsa, gene önu incitmemek, kırmamak için sustuğu- mu neden anlamıyordu? — Neden bahsettiğimi — anlıyorsun, fakat mademki anlamamazlıktan geli- yorsun, daha açık söyliyeyim. Neden Günülün Bakiyi sevdiğini benden giz- ledin?...... Başımı salladım, cevab vermedim. Ü devam etti: — Ablanı sevdiğimi ve onunla ev- lenmek istediğimi de biliyordun; bunun için Gönülün Bakiyi sevdiğini ve ona varacağını benden saklamamalıydın. Mazlum benimle bu kadâar sert, katı, tok ve hadid konuşmamıştı. Evvelâ a- falladım, sonra içimden bir isyan ka- bardı, bu kadarı fazlaydı, bu kadarı haksızlıktı. — Ben Gönülün Baki ile evleneceği» ni bilmiyordum Mazlum. — Peki, bana yaptığın imalar ney- di?. Demek Gönül beni sevmediğini, benim kendine göre bir koca olmadı- ğumı sana söylemişti. Titriyerek, — Evet Mazlum, dedim. — Maşallah!.. Benimle karşılıklı alay| ettiniz demek? — Bu nasıl söz Mazlum? — Doğru söz. Tekrar ediyorum, ba- na haber ve: ydin, benden hakikati gizlememeliydin. — Demek bunun için bana dargın- sın, hiddetinin sebebi bu öyle mi? %'y- leyse izin ver de sana bir sual sora- yım. — Sor. — Eğer doğruyu söylemiş olsaydım, bana gene kin besliyecek değil miy- din?.. İyi düşün ve doğru cevab ver, bugün açık konuşuyoruz. Mazlum gözlerimin içine bakarak bi. taz düşündü, sonra başını önüne iğdi. — Sahi, dedi, belkı de beslerdim? — Görüyorsun ya, seni darıltmam mukadderdi. Ne yapsam bana gücene- cek, daha doğrusu kızacaktın, Bunu an- lJadığım için bir müddet daha seni hül- yanla başbaşa bıraktım. Ancak bir ka- bahatim var, bu kabahatim de büyük: Bu mevzuu açmıyacaktım, seninle Gö- nüle dair bir şey konuşmıyacaktım. Fa- kat sen ö kadar coşkun görünüyordun, © kadar sabırsızlanıyordun ki ,işi anla- dığımı ihsas etmekten kendimi alama- dim,.. Bu garib bir izzeti nefisti, neti. cesi de işte meydanda; Seni bugün kar- şımda düşman gibi görüyorum, yani bana düşman gibi davramıyorsun... A- ma emin ol Mazlum, Gönülü seninle evlendirmek için elimden geleni yap- mak isterdim... Zihnimde ben sizi çok- tan evlendirmiş, çoktan yuvanızı kur- muştum. Daha çocukken, Gönüle mey- lin olduğunu seziyordum, — Sahi mi? — Her kız çocukta, her genç kızda, her kadında bu hassa vardır, böyle şeyleri derhal sezerler, sevda, kalb meyli onların gözünden kaçmaz... Seni ablamı sever gördükçe çok memnun o- meli; Ben devam ediyordum: — Bu son günler yalnız seni düşün- düm- Mazlum... Seni teselli etmek is- terdim. — Gönülün kalbime açtığı yara söz- le geçecek yaralardan değil Sevim... Birdenbire sustu ve sanki hıçkırı- yormuş gibi tekrar etti: — Sevim, Sevim, çok bedbahtım, çok bedbahtım Sevim.. Onun ıztırabı da tıpkı Bornanın ıztı- rTabına benziyordu, o da Berna gibi 8- zab içinde kıvran'yordu. İtiraf ederim ki ,bu iki erkeğin çektiği azab karşı- sında ömrümde duymad! ıztırabı duyuyordum. Benim de yüreğim par. ça parça olüyor, gözlerim yaşarıyor, girtlağımda hıçkırıklar düğümleniyor- du. Mazlumla ablamın nikâhlarında bü kadar Mmuztarib olmıyacaktım, buna da kaniim, Gözlerimin yaşardığını görmesin di- ye başımı öte yana çevirdim: — Beni de müteessir ediyorsun Maz- lum, acıyorum sana!. Uzun bir müddet konuşmadan, sessiz yürüdük... Neden sonra Mazlum ko- nuştu: — Seni kırdımsa affet Sevim, biraz evvel baksızlık ettiğimi itiraf ediyo- rum... Sen bana karşı daima müşfik davranmışsındır. bunu unutup sanı hiddet etmeğe hakkım yoktu. Affel, kendimi kaybettim. — Artık bundan bahsetmiyelim Maz- lum, Artık bunu unutmağa gayret ci.. (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Notlarından Dil ve Hıfzıssıhhası DU ağdın mühim bir uzvu ormakla bera- ber konuşmak, yutmak, tad duymak gi- bi mühim vazifeleri vardır. Şekli yarım beyzidir. Üzerindeki üfak taneler vası- tasile her hangi bir gıda maddesinin ta- dıini hissettirir. Aristonun (Dil sıhhatin aynasıdır) sözü bugün için de kıymetini muhafaza etmektedir. Bıhhatlı bir kim- sede dil penbe renktedir. Hastalıkla di- lin rengi değişir. Muhtelif renk paslarla kaplanır. Bu paslar bazı hastalıkların teşhisine yarar, Bütün bu pasları günde birkaç defa temizlemek lâzımdır. Kü- Çük çocukların dillerinin temizlenmesi için en iyi vasıtla bikarbonat dösüd'lü temiz tülbend ile dili silmelidir. Dilin tahrişine sebeb olan maddeler u. mumiyetle tütün, alkollü içkilerdir. Ay- ni zamanda sıhhat için de zararlıdırlar. Çok baharatlı ve çok sıcak yemekler de dü hazsasiyetini bozar. Çok babaratlı ve bilhassa çok sıcak yemeklerin ağızda. ve dilde kanser husule getirdiği her va- kit daktorlar arasında söylenmektedir. Ona göre dikkat etmelidir. (*) Bu netları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kollekriyen yapınmı. Bıkıntı samanınırda bu notlar bir dekler gibi imdadınıza yetişebilir. Çarşamba (©) Nöbetçi Eczaneler : (Sarım), dülkadir). Beyazıdda: (Cemll), Bamat- yada: (Teofilos). Eminönünde: (Salih Necati). Eyüpte: (Arif Beşir). Fenerde: (Hüsamettin). Şehremininde" (Nâmm). Şehzadebaşında: (İ, Hakkı), Karagüm- rükte: (Sund). Küçükpazarda: (Necatl Ahmet). Bakırköyünde: (Merkez), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde:; (Galatasaray, Ca- rih). Galatada: (Hidayet). Kurtuluşta: (Kurtuluş). Maçkada; (Feyzi), Beşik- taşla: (AlL Riza). Sarıyerde: (Asaf), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: İttihad). — Kadiköyünde: (Büyük, Üçler). Büyükadada: (Şinasi Riza). Heybelide: (Tanaş). SON POSTA 'SON Pnsnlr*! D SA İ TARİHİ | TEFRİKASI Zâl, o gece hiç uyumamıştı. Kuvvetini biraz topladıktan Gardiyan.. ayağa kalkınca son hiz - metini hatırladı. İpi aldı. Onu iki pen- cerenin arasında duvar bölmesine bağ- ladı. Zâl da ipin bağını muayene etti. O da düğümleri sıktı. Garı 3 | — İşte arkadaşım da böâ bağlardı. İpin öteki kısmı da uçuruma inip çık- jmasına kâfi gelirdi. Ha,, ben biraz sone ra kaleden çıkıp atların yanına gide - |eeğim. Sen acele etme! Gece yarısından evvel uçuruma sarkma! Tedbirlt dav- ranmak herhalde hayırlıdır. Dedi ve muvaffakiyet temenni ettik- ten sonra çekilip gitti. Zâl, sabırsızlık içinde kıvranıyordu. Gezindi, oturdu, arkast üstü uzandı. Vakit geçirmiye çalıştı. Ay, yavaş ya- vaş ufka iniyordu. O, harekete geçme- ni ayın batmasına birakmıştı. Ona öyle geliyordu, ki ay yerinde durüyor.. ufka inmiyordu. Kabil olsa elini u- zatacak.. ayı yerinden koparacak, uf- kun arkasına fırlatacaktı ZâAL. ayın battığını, pencerenin al - tında karanlığın koyulaştığını gördüğ zaman, göğsünü sıkan sıkıntısın. büşal- tır gibi derin bir oh çekti, Sonra pen- |serenin üstüne sıçradı. İpi yavaş yavaş laşağıya sarkıttı. Bu iş bitince pencere- |in içinde karnının üstüne yattı. İpin |düğüm yerine yakın kısmından tuta- ,rak kendisini aşağıya sarkıttı. Her iki felini İpin üzerinde kısım kısım hare- |ket ettirerek uçuruma inmeye başladı. | Zâl. ipin üzerinde birbirinin altında hareket eden ellerine yüklendiği için aşağıya doğru sür'atle değil yavaş ya- vaş iniyordu. İpin ucuna geldiği zaman bilekleri, avuçları sızlıyordu. Bu açı- dan kurtulmak için derhal yere atla- mak istedi; fakat ihtiyarı haricinde bir hareketle başını eğerek aşağıya baktı. Orada yere benzer bir şey — göremedi. Altında kapkaranlık bir boşluk derin- leşiyordu. Zâl.. zihhinde kıvrılan bir şüpheyle lıklar içinde yere, kayaya benzeyen bir karartı aradı. Bir şey Bir dakika atlayıp atlamamak karar sızlığı içinde kaldı. Bu anlarda, içinde şüpheler büyüdü. Gözünün önüne Bgar- diyan geldi. İpin 'kısalığının aebebini düşündü. Bilhassa bu noktaya fikri sap- landı. Nihayet son kararını verdi; U- çuruma atlamıyacaktı.: — Vay alçak gardiyan! Az kaldı o odun kafasile beni faka bastırıyordu. tırmanmıya başladı. Pencerenin kenı- rına bitkin bir halde ve son bır Bgayret- le atlıyabildi. Sallana sallana yatağına gitti. Arkası üstü uzandı. Gardiyan,. odasında uzun zatan ö- nüne serdiği altınları, mücevherleri seyretli. Sonra yarağına uzanarak is - tikbal hülyalarına daldı. Nihayet uyu. |ya kaldı, Sabahleyin erkence uyandı. İlk işi koynundaki servetini yoklamak oldu. Sonra, büyük bir merakla dişarı çıktı. Merdivenleri tırmanarak Zâlım odası- na doğruldu. Odanın kapısi bıraktığı gibi kapalı idi. Kapıyı açtı. Zâlın yata- ğina baktı. Orada kimse yoktu. Koştu, pencereden uzandı, Uçuruma sarkan ipi salladı. İpin bomboş sallandığını gö- rünce — Allah selâmet versin delikanlı! Öteki dünyada görüşürüz. Dedi; fakat o anda arkasından boy- nüna bir demir cember geçtiğini zan- netti, Nefesi tıkanıyor.. boğuluyordu. Zâl, o gece hiç uyumamıştı. Yatağın- dan biraz kuvvetini topladıktan sonra kalktı. Kapının arkasında durdu. Saat- lerce gardiyanın gelmesini bekledi. Gardiyan kapıyı açınca kapı kanadının arkasında sesini çıkarmadan durdu. O- nun pencereden baktığını gördüğü za. man yavaş yavaş ilerledi. Arkasına git- ti. Onun sözlerini dinledikten sonra iki elile gardiyanın boynunu yakaladı. Demir gibi kuvvetli ellerinin icinde onu boğmağa başladı sonra kapının arkasında bir kaç defa dâha baktı. Orada, karan. | göremedi. | | “|İf Siparişlerin doğruca fabrikaya Dedi ve can kaygusile ipe sarılarak | gaA R gardiyanı beklemiye başladı Zal, en büyük anahtarı kilide soktu, çevirdi, kilit açıldı — Vay mel'un! Öteki dünyada mı|mişti. -Ellerini güç halle kımıldatabili- görüşeceğiz? Madem, ki öyle istiyorsun 'yor.. yalvardığını gösteren işaretler ya- işte seni emeline kavuşturuyorum. Âs:1|pıyordu. sana Allah selâmet versin dedi. Yere çöktü. Gözleri yuvalarından fırla- LÜKS ve EKSTRA MAKARNALAR En Iyi makarnalardır. verilmesi rica olumur aaf Manisa Tarihi Memleket tarihlerini ayrı ayrı okumak milli hissiyatımızın şevkini artıran en şerefli ödevlerinden biri- dir. Merd, kahraman, âlicenab Türk- lerin tarih devrimleri içinde Mani- sada da mühim vak'alar kaydetmek- tedir. Manisalı Kemal Irmağın yaz- dığı bu resimli kıymetli eseri tavsiye ederiz. Satış merkezi İstanbul Ankara caddesi Cağaloğlu yokuşu No. 8 | AŞÇIBAŞI makalı ! | | | Zâl. büyük bir kinle, intikam hısile Gatdiyan.. nefes alamamaktan öyle| gardiyanın boynunu gevşelmeden sı- bunalmıştı, ki çabucak dizleri büküldü. | kiyordu. (Arkan var) Denizyolları İŞLETMESİ Acenteler'i — Karaköy — Köprübapı Tel 42362 - Sirkeci Mühürdarzade " Han Tel 22740 Karadeniz Hattı Postaları 1 Eylülden itibaren Karadeniz hat- tı postaları İstanbuldan Pazar ve Salı günleri &aat 12 de ve Perşembe günleri saat 16 da kalkacaklardır. Pazar postasından başka Salı postası da Hopaya kadar gidecektir. Mersin Hattı Postaları İstanbuldan Salı günleri kalkmak- ta ve dört aydanberi on beş günde bir yapılmakta olan Mersin birinci postaları 1 Eylülden ltibaren her hafta yapılacaktır. Mudanya Hattı Postaları 1 Eylülden itibaren Mudanya hat- tı yaz ikinci devre programlarının tatbikine başlanılacağından yaz bi- Tinci devre tarifesi mucibince İstan- bul ve Mudanyadan Cumartesi gün- leri 14 de kalkan postalarla Pazar günleri İstanbuldan 18 de ve Mu- danyadan 18,30 da kalkan postalar yapılmıyacaktır. Yeni tarifeye göre hergün İstanbuldan 8,30 da ve Mu- danyadan 11 de vapur vardır. <5734> İnhisarlar U. Müdürlüğündem I — Şartname ve nümunesine tevfikan pazarlıkla 10,000 metre Amerikan be- zi satın alınacaktır. H — Pazarlık, 16/1X/1937 tarihine ras tlıyan Perşembe günü saaât 15 de Kaba - taşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. IH — Şartname parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve gaatte 96 7,5 güvenme paralarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur, (8702) v 1 — Şartname ve nümunesine tevfikan tütün denkleri için «125/000> adet beyaz çul «başı bağlı» pazarlıkla satın alınaca ktir. 2 — Pazarlık, 20/1X/937 tarihine rastlı yan Pazartesi günü saat 16 da Kaba - ftaşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım” komisyonunda yapılacaktır. 3 — Şartnamoler parasız olarak her gün sözü geçefi şubeden alınabilir. 4 — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 95 7,5 güvenme para- darile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. <5708> avan I — Paşabahçe fabrikasında şartname ve plânına tevfikan yapılacak kömür yığma yeri Inşaatı açık eksiltmeye konulmuştur. Hi — Muhammen bedeli 6851,32 lira muvakkat teminat 438,85 liradır. TI — Eksiltme 16/1X/937 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat 14 de Kaba- taşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım kom IV — Şartnameler parasız olarak her gün İni nabilir. yonunda yapılacaktır. hisarlar İnşaat şubesinden ali * V — İstöklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 74 7,5 güvenme ne- Talarile birlikte adı geçen komisyona gelmeteri ilân olunur. «DTO4

Bu sayıdan diğer sayfalar: