17 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SON FPOSTA .. Hergün Mes'ut bir Filozofun ölümü 'Yazan: Muhittin Birgen Viyana, 13 Eylül u satırları yazdığım — sırada benüz ölüm haberi gelhniş de- gildir. Fakat, bu sabahki Viyana gazete- lerine göre artık ümid yoktur: Çekoslo- vakyanın eski relsi, Thomas Masaryk, seksen yedi yaşında, ölüm döşeğinde, baygın bir halde, hayatın neticesini bek- liyor. Etrafında her taraftan koşup ge- den ailesi, devlet adamları ve nihayet sa- de Çökoslovakyanın değil, bütün dünya- nın teessür ve esefle bakan gözleri, bu yaşda affetmiyen bir akciğer iltihabı ile, kendisini kaybetmiş ve gözlerini şimdi- den kapamış, sükün içinde, ağrı ve 1stı rab hissetmeksizin yanıyor. Bu, rikkat verici bir sönüştür. Bu sönüp giden insan, bir devletin ku- rucusu, bir milletin şefi ve bir fikir sis- teminin mümessilidir. Hayatta filozoflar için sandet mümkünse bu, bir istisna O- Jarak, benim hatırlıyabildiğim kadarile, ancak Masaryk'e nasib olmuş bir şeydir. Filozoflar, ekseriya zamanlarının, fikir. Jerinin üstünde yaşarlar ve bunun için manevi saadetin lezzetini hemen daima öldükten sonra tadarlar. Halbuki, bu ölen filozaf, bu lezzeti hayatta tattı. Bu- gün, eğer hakikaten gözlerini kat'i ola- rak, dünyanın ışığına kapıyorsa, artık orada görmek istiyeceği bir şey bulun- madığına kani olarak gidiyor. v Masaryk, 1850 tarıhinde Çekoslovak- yanın mütevazı bir ailesinin mütevazi bir çocuğu olarak dünyaya geldi. Büyük insanları ekseriya küçük aileler yetişti- rirler; Masaryk de bunlardan biri oldu ve az zamanda iyi ve insan kalbi, keskin zekâsile kendini gösterdi. Onun içtimal hayatta yeni ufuklara doğru açılan göz- leri, o zamanlar henüz intişar eden Karl Marx mektebinin ortaya attığı sosyalizm fikirleri üzerinde durdu. Marx'ın ilmi neşriyatını en iyi anlamış ve en iyi tefsir etmiş olanlardan biri olarak maruf bu- lunan Masaryk, uzun müddet bu yeni fikrin zahirl cazibesinin tesiri altında kaldıktan sonra, onu bir takım mistik unsurlardan temizlemiş, fanteziye kâçan taraflarından ayıklamış ve kendisine eve velâ sosyal-demokrat, sonra da nasyonal- demokrat, fakat, hakikaten demokrat bir felsefe yapmıştır. Habsburglar imparatorluğunun — sana- yide ve medeniyette eni ileri gitmiş olan bir parçasında, milliyet ve sosyalizm fi- kirleri arasında İnkişaf etmiş olan bu felsefe, Çekoslovakyada sürt'atle taraftar kazanan siyasi bir faaliyetin bayrağı ol- du. Daha ziyade mutlakiyeti seven Habs- burglar imparatorluğu devrinde arada | bir Çek diyet meclisinde ve yahut Viya- | na veya Peşte Reichsratlarında şürültü- | yü ayyuka çıkaran Çekler, hemen daima | onun etrafında toplanmış insanlardı. | Realist Masaryk, ctrafında topladığı bu | kuvveti, cihan harbi esnasında müstak- | bel ve müstakil Çekoslova: hesabına sevk ve idare etmesini bildi ve gerek da- | hilde, gerek hariçte elde etmiş olduğu manevi nüfuz ve kuvvet sayesinde, harb- den sonra, bugünkü Çekoslovakyanın kurulmasını temine muvalffak oldu. Çekoslovakyanın teşekkülünder. itiba- Ten 935 senesine kadar hez reisliğinde bulunan bu ihtiyar filozol, artık kuvvet- lerinin azaldığını görünce, kendisi bir kenara çekilmeğe ve yerine kendi — şa- kirdlerinden biri olan Beneş'in getiril- Mesini tavsiyeye karar verdi. Çekoslo- vakyanın bugünkü relsi, onun tevsiyesi- ne müttefikan boyun eğen Çekoslovak- yanın intihab ile, iki sene evvel bu mev- kie gelmiştir. Umumiyetle lüo:nır arasında ve bu azada Mara felsefesine kiymet verip bu- nun üzerinde kuvvetle çalışmışlar ve durmuşlar arasında eğer tek bir mes'ud | filozof - politikacıya tosadüf ediliyorsa, | bence bunun sebebi şuradadır: Ma-| garyk, realist bir insandı. Komünizm id. diasile dünyanın altını üstüne retirmiş olan veya henüz getirmek istiyenler, da- ima kendilerinin en realist aldukları- vı iddia ederler, fakat, ayni zamanda, hiç » hissetmeksizin, fanteziye ve mistikliğe kaçarlar. Halbuki, bu büyük afam ne fantezi, ne de mistiklik arkasından koş- tu; sadece realist oldu. Bu gayede Çekos- lovakya en kuvvetli bir nasyonalizmin Resimli Makale: Avrupanın şimal memleketlerinde insanın vasati ömrü 50 yıl evvel ö6 seneydi, soh yarım asır zarfında bu yaş haddi 55 den 60 a, 60 dan 70 e çıktı. Ve 70 yaşındaki ihtiyar bir Bgenç.kadar dinç görünmiye başladı. Kral Faruk nişanlısı İle bir gezinti yaptı Sa Majeste Kral Faruğun nişanlısı Feride, bugün şimdiye kadar devam e degelen an'anenin hilâfında olmak ü - zere nişanlısı ile birlikte sokağa çık - Mıştır. Yalnız, her zaman yüzü açık ge zen Feride bu sefer Valide Kraliçenin tütunduğu gibi yaşmakı giymişti, Halk yeni nişanlıları hararetle se - lâmlamışlardır. — Yukarıdaki Kral Faruğun annesi Kraliçe Nazlının resmi sokak kıyafetini göstermektedir. en makul bir sosyalizm ile anlaşlığı de- mokrat bir memleket olmuştur. İddia e- dilebilir ki orada hüküm süren disiplinli ve sakin demokrasi Fransadaki farfaralı ve hattâ biraz da yalancı demokrasiye nisbetle çok yüksek bir seviyededir. Bu- nu anlamak için, Praha'nın sokaklarında biraz dolaşmak, kahvelerinde biraz oltur- mak ve birkaç Çekle konuşmak kâfidir. O, o kadar realist idi ki, çekilmek za- manı gelince çekilmesini de bildi Büyük bir eser yaptığından emin clan bu adam, denilebilir ki, üstünde oturduğu sandal- yanın kendisini eskitmesine razı olma- mış, bilâkis kendisi bu sanda!yayı eskit- mek istemiştir; cumhurrelsliğinden bel. ki de bunun için istifa etmişti * İşte, sönmekte olan insan böyle bir in- sandır. O, bir millet içinde er yüksek bir makamın ilim ve faziletle de e!de edile- bileceğine, büyük nüfuz ve hâkimiyet- lerin mutlak kılıç veya yumruk kuvve- tile değil, felsefe ve ahlâk yolile de ka- ISTER İNAN İSTER İNANMA! Dün kalabalık bir aile Büyükadaya gitmişti. İskele rıhtı- mının kenarına dizilen masaların iki tanesini birleştirerek turdular. Garson geldi. Aile reisi birer bira istedi. Fakat bu gazino meselâ pazar gibi kalabalık günlerde kadehle bira vermiyor, şişeyle satıyordu. Garsona sordular: — Sebeb? dediler, garson anlattı: — Bir müşteri gelebilir, 20 kuruşluk bir yeri işgal edebilir, mücasesenin kazanmasına mâni ola- bilir, de ondan! — Pekâlâ, öyleyse bize iki şişe bira getir. Bu aile epeyce müddet iki şişe biranın sonra giderken müessese gahibini çağırttı ve göyle söyledi: iİSTER resim | den evvel temizlik! T HERGÖN BİR FIKRA | Altmış etti Papalardan biri, bütün rTuhanilere altmaş yaşından genç hizmetçi kullan. mamalarını emretmişti. Birkaç zaman sonra; papaya, bir manstır rahibinin yirmi yaşında bir hizmetçi tuttuğunu haber verdiler. Pap, rahibi çağırttı. — Sen, dedi, yirmi yaşında bir hiz. metçi tutmuşsun! — Evet peder.. Yirmişer yaşlarında iki hizmetçim vardı. Yirmi yaşında bir üçüncü hizmetçi daha tuttum. Böylelikle üçünün yaşları mecmuu altmış etti ve ben de emrinizi yerine .ydhnig oldum. * Amerika bahriyelileri Fransız kadınlarına Fazla rağbet ediyorlar Amerikalıların Avrupada bilhasza Fransada evlenmeleri pek kolay ol - maktadır. Geçen hafta bir Amerikan kruvazörü Fransada Viıllefransa gelmiş ti. İki gün içinde on heş bahriyeli ken- dilerile evlenecek on beş güzel Fransız kızı bulmuşlardır. Nikâhları ayni günde Villefrans be- lediyesinde kıyılmıştır. Çünkü kruva- zörün üç günden fazla orada kalması mümkün değildi. Şimdi genç zevceleri ilk vapurla Amerikaya gidecekordir. Bundan bahseder. bir Fransız ge tesi şöyle diyor: «€Bu meselede hoşa git- miyecek şey, on beş yeni gelinin balayı seyahatlerine yalnız başlarına çıkmala- rıdır. Fakat seyahatin sonunda her bi- rinin yeni kocalarını bulacakları mu- hakkaktır. Çünkü Amerika bahriyeli- leri büyük harpte Amerikalılar ile Fransızlar arasında kıyılan nikâhların mes'ut neticeler verdiğine kail bulu - nuyorlar.» diyor. brreeeeeenesesenen eee seere n serereLE A ERELeEeRneeeser enenen zanılabileceğine, tarihte pek ender ola- rak tesadüf olunacak bir misaidir. Bu- nun içindir ki Çekoslovakyayı kurmak için Avusturyayı parçalamak lâzım gel- diğine İnanmış ve o yolda senelerce uğ- raşmış bulunan bu adam, bugün ölüm döşeğinde yatarken, bütün Avusturya matbuatı ondan yalnız hürmet ve tak- dirle bahsetmektedir. Muhittin Birgen bir bardak bira ile başında eğlendikten İNAN W Sıhhati temizlik temin eder. $8 Avrupanın şimal memleketlerinde halk kendi vücuduna hürmet etmesini bilir, mümkünse kendi evinde, değilse hü- kümetin yaptırttığı halk hamamlarında meccani olarak her gün yıkanır ve bilir ki sıhhati temin eden şey her şey- tir, ömrü arttıran da budur. 1 SÖZ ARASINDA Pipo ve ampul Ne vakit icad edildi? Eski İngiliz ve Galo - Ramen mezar- larında kil, demir ve pirinçten yapıl- ma pipolar bulunmuştur. Şekilleri bu- gün kullandıklarımızdan pek az fark- hdır. Piponun asıl memleketi Afrika di, Burada, yerliler muhtelif yaprakla- rı kurutarak, pipoya doldurur, içerler- di. » 1689 da Ayvrupada çamur pipolar kullanılmıya başlandı. Bunlar hâlâ da Holandada, Fransada ve - İngilterede müstameldir. başlandı. * Ampul ilk defa olarak 19 uncu asrın ilk yarısında yapılmıya başlandı. Edi- son da 1879 la 1881 seneleri zarfında, ilk elektrik ampulünü kullanışa yarar bir şekilde vücuda getirdi. Ampul fabrikaları da 20 nci asrın başlangıcında kuruldu. | 12 yaşında bir kız | Doğurabilir mi ? Geçenlerde Fransız zabıtası içtimal bir faciayı meydana çıkarmıştır. Fransız gazeteleri, bu facianın tafsilâtını verir - ken, 12 yaşında bir kızın gebe kalıp kala- mıyacağı Mevzuu üzerinde de duruyor- lar. Hâdise oldukça çirkindir. Laroch Furyon şehrinde oturan 12 yaşlarında bir kızın hastalandığını gören anası, kızını hastaneye yatırmış, fakat aradan üç gece geçince kızcağız 4 kilo ağırlığında bir ço- cuk dünyaya getirmiştir. Henüz 12 yaşında olan kızcağız biraz sıkıştırılınca, öz babası tarafından gebe bırakıldığı meydana çıkmıştır. Viedansız baba zabıta tarafından yakalanmış, adli- yeye verilmiştir. 3 — Sizi kalabalık günlerde kadehle bira vermemeye sevke- den sebebi ve muhakemeyi biliyoruz, fakat yanıldığınızı sa- nıyoruz, bakınız biz 12 kişiyiz, kadehle bira verilseydi hiç olmazsa ikişerden 24 bardak içecektik. 20 şer kuruştan 480 kuruş verecektik. Halbuki kadeh vermemenize kızarak sa- dece iki şişe ile ikli ettik. 70 şerden 140 kuruş eder, Bunu 480 den çıkarırsanız 340 kuruş ziyandasınız, demektir. Gazinonun sahibi muhakemeyi ve hesabı evveli anlaya- madı, anlayınca da — Efendim yanlı: meye devam buyurı 1STER şaşırdı ve bağırarak: slik olmuş, bundan sonra da kadehle iç- unuz, dedi, INANMA! 5 1702 den itibaren de anber ağacın-| görünmek iste dan ve tahtadan pipolar kullanılmıya |olmağa çalışmak ve arada sırada ken- E. Talu rada sırada beni arayıp, hal ve hatırımı soran aziz dostum Derdmendle #arşı karşıya oturuyor - duk. Birden, ne münasebetle bilmem, damdan düşer gibi: — Kibar adam kimdir? Nedir? Bir insana kibar adamlık vasfı hangi ölçü Üzerine verilir? Sen bana şunu tarif ve izah edebilir misin? dedi. — Kibar adam mı?, Ne mânada? — İlâhi, dostum! Kibar adamın ne mânadası var m: ya?. Lâkin seni biraz daha maksadıma yakınlaştırmak içn şunu söyliyeyim ki, (kibar) dediğ'm zaman ne şıklığı, ne zenginliği, ne de doğum asaletini nazarı itibare almıyo- rum, Kibarlık, kastettiğim mânada her kıyafette, her seviyede olabilen bir şey dir. Bunu herkes az çok sezer de tarif edemez. Sadece: «Kibar adam.. efendi.. adam.. hanım kadın.. Hanım efend der, geçeriz. Ekseriya o şahıs hakkın- da, - her kimse - bu sıfatlardan birini tevcih hususunda reyler ittifak eder. Niçin? Gel de izah et. İşte ben bugün, senden bu izahı istiyorum. — Vallahi Derdmend.. mütecavizi tarif bunun kadar güç olmasa gerek - tir. Öyle iken, yetmiş yedi düvel Mil - lJetler Cemiyetinde aylarca kumpas kurdular da içinden zorlukla çıkabil - diler. Ben de senin, bugün, sualin kar- .| gısında: «Pes!» diyorum. — Ya! Ben de ne vakittir bu müşkü- lün hallile kendi kendime uğraşıyo - rum, Vardığım netice şu oldu: Kibar « lık her şeyden önce samimiyet ve dü- rüstlük istiyor. İçini dışına uydurmı - yan adam, ne yapsa nafile, bir türlü kibar olamıyor. Amma, içi dışına uv - gun her adam kibar mı? Değil. Fakat kabalıkta samimiyet gösteren bir ada- mı, sahtevekar olana cemiyet daima tercih etmiştir. «Kibarlık fitridir, iktisap olunmazs diyenlere de pek hak vermiyorum. Benliğini disiplin altında bulundura - cak kadar irade sahibt olanlar, kibar muhitte düşe kalka ve etrafmda gör- düğü iyi şeyleri benimsiyerek hazme- de ede, kendine kibar bir hüviyet te - min edebilir. Bunun için de iki şeya dikkat ve iline etmek lâzımdır: Nasıl orsa, hakikaten öyle di nefsini sıkı bir imtihana tâbi tula- rak kötü görünen itiyadlardan, alışık- hıklardan vazgeçmek. Bunlara muvaffak olan adam, 23 zamanda âmmenin hürmetine ist/hkak kesbedebilir ki bu da beşeriyetin tev « cih edeceği en büyük sosyal mükâfattır. S — — ———H—— — 25 kişiyi boğulmaktan kurtaran adam Avusturyalı bir gazeteci kendi memle- keti. dahilinde bir seyahat yaparken Krems şehrinde köndisine #«can kurta - ran» lâkabı verilen Franz Göbl isminde bir kayıkçıdan bahsediyor. Bu kayıkçı hakikaten can kurtarandır. Çünkü sekiz sene zarlfında Tuna nehri sularında bo » ğulmak üzere olan tamam 25 kişiyi | | Dün hava gene sıcak geçti Kandilli tasat istasyonunun verdiği malümata göre dün hava tamamen açık olarak — geçmiştir. Rüzgâr ekseriyet- le lodostan, -fakat mütehavvil — ola - Tak saniyede aza- mi 6 metre sür'at- le esmiştir. En fazla sıcaklık 28, en az sıcaklık ta 18 olarak kaydedilmişlir. Dün öğleden sonra hava tazyiki 761 1 bulmuş, rutubet derecesi de yüksek olar rak kaydolunmuştur. Güneş : SA47 — Üğle * 1208 Müddi : 15,39 — Akşam : 817 Yetsi —1 1981 — İmsak (— 401 Kumi seve 1953 — Arabi #ene 1350 Hhzır 1365

Bu sayıdan diğer sayfalar: