27 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

27 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖN POSTA TELGRAF HABERLERİi Japon tayyareleri bir Çin| şehrini mahvettiler Çinliler büyük zayiat veriyorlar Japon kuvvetleri her tarafta ilerliyor. Çinlilere ait iki adada Japonların eline geçti Tokyo 26 (Hususi) — Bugün lapon hava kuvvetleri — büyük bir faaliyet göstermişler ve Nankin, Kanton ve Şanghayı bombardıman etmişlerdir. Şimdiye kadar 400 ölü ve 500 yaralı tesbit edilmiştir. Saat 10 ile öğle arasında Japon tay- yare filoları, 3 defa Narikin üzerinden uçmuştur. Tayyareler, evvelâ belediye dairesini, sonra — tersaneyi Ve üçüncü defa olarak telsiz telgraf istasyonu ile askeri binaları bombardıman etmişler- dir. Hasarat, mühimdir. 25 Eylül sabahı Japon tayyareleri, bir saat, fasılasız olarak Canton'u ve askeri mebaniyi bombardıman etmiş - tir. Canton, hemen hemen tamamiyle harap olmuştur. 24 Eylül gecesi ile 25 Eylül sabahın- da Yang - Tse sahillerinde Nankin ile Şanghayın yarı yolunda kâin olan Ki- angyin üzerinden uçarak Çinlilerin bu mıntakadada — Yang - Tse üzerindeki müdafaa sistemlerini teşkil eden istih- kâmları vesair tahkimat; mücasir su - rette bombardıman etmiştir. Tayyare - ler, ayni zamanda Yang - Tse'de de - mirlemiş olan bir Çin kruvazörünü de bombardıman etmişlerdir. Kruvazörde yangın çıkmıştır. Şimali Çin'de Paoting'e girmiş olan | Japon kıtaatı, derhal şehrin tathirine! başlamışlar ve Japon ordusunun 25 Ey- lülde saat 14,40 da resmen Paoting'e girmesini temin etmişlerdir. Tsangtcheou yakınında cereyan et- miş olan muharebe esnasında Çinlile- rin 2.200 maktul vermiş oldukları bil- dirilmektedir. Japon kıtaatı, Çin seddinin iç duva- rını Lingkvi'den — Taiteheou'ya giden yol boyunca aşmışlar ve Chansi eyale- tinin merkezine — girmişlerdir. Şimdi Çin kıtaatını takip etmektedirler Japonlar iki ada zaptettiler 'Tokyo 27 (A.A.) — Domei ajan - sından: Şanghay — cephesinde Japon hârb gemileri, Tehkiang eyaleti dahi - linde kâin Wengtcheou açıklarında bu- lunan Mouangtaio ve Houtou adında - ki iki adaya karşı cumartesi sabahı ta- arruz etmişlerdir. Bu iki ada, ayni günde saat 8 de Ja- ponlar tarafından işgal edilmiştir. Sovyetlerle Çin arasında gizli bir anlaşma yok Cenevre 26 (A.A.) —- Litvinof, Ha- vas ajansı muhabirine şu beyanatta bu- lunmuştur: «— Tokyo'dan gelen bazı haberler, Çin ile Sovyet Rusya arasında gizli bir muahede mevcut olduğundan bahset - mektedir. Bu haberler, hayal mahsulü- dür ve kat'iyen asıl ve esası yoktur.» İskender'iyede Polonyada Yahudi V nmen bildi- aleyhtarlığı arttı betile mel Yahudi sası Başvı mes'ul unsu; n Yahuc e karşı yapılan tecavüzlerin Yahudi hal- kı üzerinde hasıl ettiği fena tesirleri bil dirmiş ve Başvekil de bu gibi hâdise- lerin tekerrürüne mâni olmak için her vasıtaya müracaat etmek vâdinde bu - lunarak temi rmiştir. Büyük Şef Atatürk Tarih muallimleri Arasında (Baş tarafı 1 inci sayfada) fesörlere Beylerbeyi sarayında dün bir çay ziyafeti verilmiştir. Öğleden sanra yapılan bu toplantı - da çaydan sonra Tarih Kurumu Aşbaş- kanı Bayan Âfet davetlilene sarayı ve bahçeyi gezdirmiştir. Saat tam 18 de Büyük Şef Atatürk de Beylerbeyi sarayını şereflendirmiş- ler, muallimlerle hasbıhalde bulunara kendilerine iltifat etmişlerdir. Sant 16,30 da, Akay idaresinin bir vapurile saraydan hareket edilmiş ve Rumelihi- sarına kadar bir gezinti yapılmıştır. Bu* gezintiye Atatürk de iştirak buyur - muşlardır. Vapur — geç vakıt dönerek Köprüye yanaşmış, Atatürk motörle - rine rakiben saraya avdet etmişler, davetliler de Köprüye çıkarak dağıl - mışlardır . Yunan Kralı Selânik Sergisindeki Türk Paviyonunu gezdi (Baş tarafı 1 inci sayfada) fazla kalan majeste, gördüğü intizam ve mükemmeliyetten dolayı takdir ve teb- riklerini bildirmişlerdir. Ayın 24 ünde paviyonumuzda şerefine | resepgyon verilen iktisad nazırı, bir mek. | tub göndererek, tebriklerini teyid eyle | miştir. Dördüncü U. Müfettiş Kemaliyede Kemaliye, 26 (Hususi muhabiri - mizden) — Dördüncü umumi müfettiş General Abdullah Alpdoğan bugün ma- iyetile birlikte kazamıza gelerek tet - «kikatta bulunmuştur. . .. . . büyük bir panik İskende! 26 (AA) — Seksen bin işçinin Kral Faruk lehinde tertib ettik- leri bir tezahllir esnasında panik olmuş ve 25 kişi ölmüştür. 100 kadar da yaralı vardır. Habeşistanda yeni hâdiseler mi oluyor? Roma, 26 (A.A.) — Makalle'deki İtal- yan garnizonunun Habeşler tarafından kılıçtan geçirildiğine dair eçnebi memle- ketlerde çıkan haberlere, salâhiyettar İ- talyan mahafilinde esassız nazariyle ba- kılmaktadır. Almanya - Yunanistan ticaret mukavelesi Atina, 25 (Hususi) — Başvekil Metak- sas Yunanistan ile Almanya arasında her iki taraftan yapılacak mübadeleyi tevzin eden yeni ticaret mükavelesinin imza e- dildiğini ve Yugoslavya ile Yunanistan arasındaki ticaret mükavelesinin bir ay daha temdid edildiğini tebliğ etmiştir. İzmitte kanlı Bir aile faciası (Baş tarafı 1 inci sayfada) nen bir cinayet işlenmiştir. Bu acıklı hâdisenin tafsilâtı şudur : Gölcük fabrikalarında çalışan işçi- lerden yirmi yaşlarında Kadir ismin - de bir delikanlı Nazmiye isimli otuz yedi yaşında dul bir kadınla sevişmek- tedir. Nazmiyenin kızı İstanbu! lisesi talebesinden on dört yaşındaki Behice anasının bir erkekle bu tarzda müna - sebette bulunmasına tahammül ede - memektedir. Ana kız dün bu bahis üzerinde mü- nakaşa ederlerken Kadir içeri girmiş - tir. Münakaşa onun yanında da devam etmiş ve nihayet bir kavga şeklini al- mıştır. Kadir bir aralık gözü karararak ta- bancasını çekmiş ve genç kızı bir kur- şunla cansız olarak yere sermiştir. Kı- zını kurtarmak için aralarına girmek isteyen Nazmiyeyi de beyninden, me - mesi altından ve kolundan yaralamak suretile öldürmüştür. Bu feci manzara karşısında itidali- ni kaybeden katil yere düşmüş ve ken- di tabancasından çıkan kendi de can vermiştir. Türkkuşu filosu Adanada Bugün Diyarbekire uğrayarak Eskişehire avdet edecek Adana, 26 (Hususi muhabirimiz - den) — Yüzbaşı Zekinin kumandasın - da Sabiha Gökçen, Naciye Toros, Yıl- dız Uçman, Tevfik, Muammer, Said, Hilmi ve Feridin bulunduğu altı tay - yareden mürekkep hava filomuz bu - gün saat 10 da Konyadan şehrimize gel miş tayyare meydanında Vali, komu - tan, belediye reisi, askeri ve mülki er- kân ile binlerce kişi tarafından karşı - lanmıştır. Filo şehir üzerinde bir müddet do - Jaşmış, şehri selâmlamıştır. Tayyare - ciler doğruca Yeni otele misafir edil - miştir. Hava Kurumu bu gece şeref - lerine büyük bir ziyafet verecektir. Filo yarın sabah hareketle Osma - niye, Fevzipaşa, — Gaziantep, Birecik, Urfa yolile Diyarbekire — gidecek ve Kayseri yolu ile Eskişehire dönecek - tir. Filonun katedeceği — mesafe 2000 kilometredir. Yugoslav ordusunun Manevraları bitti Belgrad, 26 (Hususi) — Yugoslav ar- dusunun büyük manevraları bugün ya- pılan parlak bir geçid resmi ile sona er- miştir. Geçid resminde Yugoslav Kral Naibi Prens Pol ve Yugoslavya Başveki- li ve Hariciye Nazırı Stoyadinoviç de hazır bulunmuşlardır. Merasimden sonra verilen izyafette ilk önce Yugoslavya milli müdafaa nazırı general Mariç söz alarak kısa bir hitabe- de bulunmuş, bunu takiben misafir he- yetler namına Çek askeri heyeti reisi u- zun bir nutuk söylemiştir. Nutkunda ma- nevralarda gösterdiği kabiliyetten dola - yı Yugoslav ordusunu tebrik etmiş ve sözlerini: , e— Yugoslav ordusu, orta Avrupa sul- |hunun en büyük âmillerinden biridir. cümlesile bitirmiştir. Bundan sonra Yugoslav Kral Natbi Prens Pol söz almış, ecnebi delegelere tercüman olan Çekoslovakya heyet relsine teşekkür ettikten sonra orduyu ve onu yotiştiren kumanda heye- tini tebrik etmiştir. Ispanya harbi hakkında yeni tavassut plânı Londra 26 (A.A.) — «Sunday Ex - press» in yazdığına göre, İngiltere, İs- panya meselesi hakkında yeni Bir plân hazırlamakla meşguldür. İngiltere, İs- panyada dahili harbe nihayet verecek ve bununla beraber iki taraftan da hiç birinin galebesiyle — neticelenmiyecek bir tarzı tesviye etrafında bütün bü - yük devletleri toplamak istemektedir. Bu plân bitaraf bir hükümet teşkili gayesini gütmektedir. ——— Windsor Dük ve Düşesi Parista Paris, 26 (A.A) — Dük ve Düşes de Windsor, saat 10.30 da Viyanadan buraya gelmişlerdir. Kendilerini istasyonda sefir namına B. Dew, selâmlamışlardır. Dük ve Düşesin refakatinde hiç kim - se yoktu. Zabıta gazetecilerin Dük ve Düşesin yanlarına yaklaşmalarına mani olmuş, yalnız birkaç fotoğraf muhabirine müsaade edilmiştir. Ibrahim Necmi Dilmen'in konferansı Türk Dil Kurumu Genel Sekreteri İb- rahim Necmi Dilmen de dün İstanbul radyosunda Dil Bayramı münasebetile büyük bir alâka ile dinlenen bir konfe- rans vermiştir. Adana, 26 (Husust muhabirimiz - den) — Dil bayramı Halkevinde büyük merasimle kutlulanmıştır. Merasime yüzlerce kişi iştirak etmiştir. Leon Blum Cenevrede Cenevre 26 (A.A.) — Blum, refika- sı ile beraber, Pragdan buraya dön - müştür. Blum, Prag'a Masaryk'in ce - temsil etmeğe gitmişti. İzengin, askeri| Atalürk İçin (Baş tarafı 2 inci sayfada) savaş vasıtalarile mücehhez idiler. Memleketin başında hain bir halife, an'anelere dayanan bütün batıl kudret- lerile ulusal cereyanın önüne dikilmiş bulunuyordu. Atatürk bütün bunları iğgtiham eyliye- cek, Asırları tasfiye edecek, ve yerine bu- günkü Türkiyeyi yaratacaktı. Başarılmak istenilen işin dehşetini ve azametini anlatabiliyor muyum? Yani: Yok olmuş bir vatan var olacak, Boynu zincirlere uzatılan Türk ulusu hür olacak, 'Türkiye yabancıların ekonomik müs- temlekesi olmaktan kurtulacak, Bütün bir ilkçağlar devlet teşkilâtı yı- kılacak, yerini en modern devlet orga- nizasyonu alacak, Ve bu: Kanunlarile, Devlet şeklile, Ekonomisile, Siyasasile, Kültürile, Yollarile ve şimendiferlerile, Ordu ve donanmasile ve her şeyile... Davanın büyüklüğü ve genişliği nis- betinde bir de asaleti vardır: Davanın bütün içyüzünde ne bir ta- hakküm, ne bir istilâ, ne de bir herhangi şahsi hırsın tatmini mevcud değildir. Davanın içyüzü ve dışyüzü bir ulusun modern hayattaki yaşama haklarını isto- mekten ve âlmaktan ibarettir, * Atatürk ne aldı? Atatürk ne verdi? Bunu Sivas kongresinde Kara Vasıfın ağzından dinliyelim. Kongre kürsüsünde Kara Vasıf diyor ki: «— Biz mutlaka büyük bir devletin hi- mayesine girmek, mandasını kabul etmek mocburiyetindeyiz. — Bugünkü — vaziyet karşısında başka türlü yaşamamıza im- kân yoktur. Onların orduları var, silâh- |ları var, bizim tek bir neferimiz, tek bir süngümüz yok. Onlar driinotlar yapı- yorlar,, biz yelkenli gemi bile ya- Onların — tayyareleri var, uçuyorlar Biz — kağnılar- la çalışıyoruz. Düşmanlarımız — çok hazin taşıyor, biz gırtla- ğimıza kadar borçluyuz. Bütün büdce- miz ,borcumuzun bir yıllık faizini bile ödiyemez. Bu şartlar içinde, istiklâlimizi tanısalar bile, biz kabul etmemeliyiz. Mutlaka bir devletin himayesine girme- liyiz! İlh...> Halide Edib, Atatürke yazdığı bir mek. tubda Birleşik Amerika devletlerinin Fi- lipin vahşilerini medenileştirdiklerinden bahsediyor, ve bunun için Türk milleti- ne bu devletin himayesini tavsiye eyli- yor. pamıy p Z. havalarda eri * Atatürkün ne aldığını muarızlarının bu mütalealarından da anladık. Ne verdi? Onu da biraz önce davanın mahiyetini tahlil ederken tesbit ottik. İki gündür mütalea ettiğimiz tarihin şeflerinden hiçbirinin böyle bir eser or- taya koyamadığı apaçık göründü. Bütün bunlardan dolayıdır ki, Atatürkü onların hiçbirile mukayese imkânını göremiyo- rum, Atatürk, muarızlarının bütün kusuru- nu Türk ulusunu anlamamakta bulu- yor. Atatürke göre en büyük kudret, hazi- ne, varlık gene Türk ulusunun kendisiy- di. O her hangi bir badire içinde kendi kendini kurtarmıya yeterdi. * Bunda şüphe yok.. asla! Sı ÂLEMİNDE SUUT ÜSS DA MAT © Dünyanın işleri tersine döndü Yi Selim Ragıp Emeç T arihin bir tekerrürden ibaret olduğu hakikatini günün hâdisatı ne güzel ispat ediyor. Bir millet ki düne kadar teşkilâtsız bir idare içinde bocala- yıp duruyordu. Benliğini idrak — edip — kavraya « madığı için yüksek menfaatlerin! de bit tabi büyük bir ihmal ile bir tarafta unu- tup bırakmıştı. Fakat bir gün, vicdanı uyanan bu millet dalmış olduğu uyku - dan silkinerek güneş altındâ — tabiatin kendisine verdiği baklardan istifade et- raek istediği zaman bir çok müşküllerle karşılaştı. Bu müşküller türlü türlüdür. Mevcut vaziyete alışarak gidişatın de- ğişmesini hoş görmeyen veya bu uyanı- şın menfaatlerine uygun gelmiyeceğini anbıyan komşuların memnuüniyetsizliği ile ortalıkta kendilerine göre bir kuvvet mü vazenesi tesis etmeye muvaffak olduk- larını sanan büyük devletlerin homurda« nışları ve salre,. Daha müsbet bir misal göstermek icap eylediği takdirde bedbaht Çin'in içinde çırpınmakta olduğu feci vaziyeti de ele slmak mümkündür. Asırlarca zaman büs yük bir ihmale uğradığını gördüğümüz bu büyük ülkenin kalkınma hareketine mebde olarak, —meşhur Suün-Yat-Sen'in şimali Çin İle cenubi Çin arasında mut- lak bir iftirak hareketi vücuda getirmeye teşebbüs ettiği zaman, vaziyet tamamen dediğimiz gibi çıktı. Sun-Yat-Senin fikir. leri o gün, bugün durmadan mesafe al- mışlardır. Japonyanın Çin — arazi- sine karşı kat'i tecavüz kararını vermesi, bu kalkınma hareketinin ilerlemekte bu- lunmasının gözle görülecek ve el ile tu- tulacak neticeler vermesile alâkadardır. Fakat ne garip bir tecellidir ki Çinin kendisini esir etmek isteyen Japonlara karşı kullandığı bugünkü silâhlarını ona veren devletlerden biri de Japonya ol - muştur, Hattâ, v le Çine verdiği bir ültimatomda, Çin ordusunun bütün ih- rının Japon silâh fabrikalarından olunmasını esaslı bir şart olarak ile müştü, Bu suretle Çinin paracık- larını çekeceğini umuyordu. Çin or- dusunun, Japonya ile çok doöst olan Al- manya tarafından tensik ve islâh edildi- ğini söylemek de, mevcut garabeti teba- rüz ettiren bir hakikatlir. İktisadi âmil- lerin siyasi! erinde ne des rece hâkim olduğunu hiç bir misal bun- dan daha iyi ispat edemez. Neteki arpten evvel Almanyada sale tanat süren Hehenzölernlerle İngiliz tahtının hükümranı Vindsor a ara- sınki karabet, bu ikt milletin müthiş bir harbe tutuşmalarına mâni olamamıştır. Bu da gösteriyor ki milletler arasına menfaat zıtlığı girdiği andan itibaren, hiç bir bağ ve hiç bir hisst alâka, hâdi- satın tersine inkişaf etmesine mâni ola- mamaktadır. Fakat, son zamanda, bu tarihi hakika- ti zirüzeber oden bir diğer âmil, vaziyeti baştan başa değiştirmek istidadını gös- teriyor, Bu âmil, ideoloji davalarıdır, Ve her şey, meselâ Almanya ile İtalyanın anlaşamıyacaklarını — gösterdiği halde, bugün bu iki memleketin birlikte hareket etmeleri bu husustaki içtimal ve iktısadi telâkki iştirakinden doğuyor. Bu itibar ile siyasi vaziyete göz alıldığı zaman dünkü düşmanları dost, ve çok eski dost- ları da birybirine düşman olmak vaziyet ve meylinde görüyoruz.Çünkü, dünyada, kıymet unsurları mahiyetlerini değiştir. er, Siz, buna, büyük annenizin lisanile de diyebilirsiniz. m Ragıp Emeç Fakat ilâveye değer ki, bütün bu mah-| Halk rumiyetler içinde Atatürk de Türk ulusu için aynı şeydi. O da en büyük varlıktı. . Zaten bunlar, birbirinden ayırd kabul eder şeyler değildir. Türk ulusunda Atatürkü, Atatürkte 'Türk ulusunu buluruz. Atatürk halk çocuğu idi. Halk çocuğu olarak kaldı. O, padişahlık, halifelik ardından koş- mak şöyle dursun, teklifleri bile reddet- ti, Diktatörlükten dalma nefret etti. Türk milletinin böyle şeylere taham- mülü olduğunu zannedenler, anu, ve ta- bir kurşunla|naze merasiminde Fransa hükümetini| rihini bilmiyenlerdir, dedi. Atatürk Türk halkı için çalıştı selmesinde bildi. Onun hirsi bundan ileri geçmedi. Ne güzel, ne asil bir hars. Atatürk, bütün bir dünya önünde bir elinde Türk tarihini ve bir elinde Türk dilini iki meş'ale gibi yükseltmiş duru- yor. Bütün bir insanlık kendisini, ve onun göz kamaştırıcı, başdöndürücü eserini hayranlıkla seyrediyor, ve edecektir. Atatürkün eseri, mevzil kalmıyacaktır, Mazlum milletlere kurtuluş kalkanı ola- caktır. Atatürk budur! Mahmud Esad Bozkurt ve egemcl

Bu sayıdan diğer sayfalar: