27 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

27 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güreşçilerimiz dün de 7 -0 galip geldiler Kasımpaşalı küçük Emin, Balkan şampiyonu Yunan Birisi mağlüp etti İstanbul mıntakası tarafından tertib edilen güreş müsabakalarının ikincisi dün Taksim stadyomunda İstanbul - A na takımları ar. da yapıldı. Bir gün evvel Belgrad atkımile yaptı- Bi maçı 7-0 kazanan İstanbul takımı dün kadrosunu diğer bir kısım güreşcilerle değiştirmiş olduğu halde bu müsabaka- yı da 7-0 gibi büyük bir farkla kazanmış oldu. İzmirde yapılan Balkan güreş müsaba- kalarında mağlüb olan Yugoslav ve Yu- nan güreşelleri bu vesile ile bir defa da- ha talihlerini denedikleri bu müsabaka- larda iyi bir derece almak için çalışmış- salar da bu sahada cidden büyük bir var- lık olan güreşcilerimiz giriştikleri işden gene tam bir zaferle çıkmışlardır. Dünkü müsabakalardan evvel ufak bir merasim yapılmış, her iki takım halka takdim edildikten sonra büyük bir kala- balık önünde müsabakalar başlamıştır. 56 kilo: Biris - Kmin Kenana galib gelen Yunanlı bu maçı da kazanmak için şiddetli bir hücumla işe girişti. ve on dakika süren ilk devre- yi galib bitirdi. İkinci devrede Emin çok canlı hücum- larla hasmını sarsmağa başladı. Yunanlı düştüğü köprüden güçlükle kurtuldu. Neticede daha atak güreşen Emin itli- fakla galib geldi. 61 kilo: Yaşar - Filipidis Bu sikletin en sağlam güreşcisi olan Yaşar sıkı hücumlarla haşmını zorlıyan bir oyunla işe başladı. Fakat ilk on da- kika berabere bitti. İkinci devre başladuğ zaman Yaşar Salto tecrübelerine ehemmiyet veriyor- du, Nihayet salto almağa muvaffak ola- rak 1441 dakikada galib geldi. 66 kilo: İzzet - Polihroni İzzet Yunanlıyı ezer şekilde sarşmağa ——— 0 ——— ——— — v CÖNÜL İŞLERİCZ, İki kadın arasında Bir erkek Adı M. A. harfleri ile başlıyan bir oküyucum bana şöyle bir sual soru- yor: — Farzediniz ki 12 yıl evvel evlen- diniz, aradan iki yıl geçtikten sonra hayat icabı taşraya gittiniz, karımız mühim bir vazifedeydi, burada kaldı, siz gittiğiniz yerde bir müddet yalnız yaşadınız Derken önünüze melek gibi bir kadın çıktı, tam ön sene onunla evli gibi vakit geçirdiniz. derken ka- der sizi tekrar İstan! getirdi, o ka- dını da alarak geldiniz, onu bir baha- ne ile bir akrabasının evine yolladınız,, kendiniz karınızın yanına gittiniz, şimdi ne yaparsınız? Vaziyeti birlikte 9, 10 yıl yaşadığı - nız, o melek şeklinde gördüğünüz ka- dına söyleseniz ölecek, söylemeseniz waziyeti idare etmenin imkânı yok.. diğer taraftan zevceniz siz yok iken bir evlâtlık almış, bütün muhabbetini re bitti. İkinci devre başlar başlamaz İz- | zet hasmını yere aldı. Yunanlı köprüye geldi. İzzet bu vaziyetten istifade ederek bastıra bastıra 11.50 dakikada tuşla galib geldi. 72 kiloe: Saim - Marko Saim bir gün evvelki maça nazaran daha canlı göreşiyordu. Ayakta güzel o- yunlar yaparak hasmını yere indirdi. Ve yerde bir kafa kol kaparak yedi dakikada galib geldi. 79 kilo: Hüseyin - Kampaflis Yunanlı ilk dakikada güzel bir salto yaptı. Hüseyin bu vaziyetten kendini güç kurtardı. Fakat ilk devre, Hüseyinin gali- biyetile bitti. Hüseyin üstte çalışmağa başladı. Yunanlı her fırsattan istifade e- derek ayağa kalkıyordu. Hüseyin buna rağmen her defasında hasmını yere al- yardu. Nih: güzel bir künde ile 16 ncı dakikada galib geldi. BT kilo: Mersinli Ahmet - Solakis Yünanlıların en iyi güreşcisi kolay ko- lay büküleceğe benzemiyordu. On dakika ayakta geçti. Bu ârada Mersinli bir kafa kol yüzünden az kaldı yeniliyordu. Bu vaziyetten güçlükle kurtuldu. Devte” Ahmmedin 'lehinde bitu. Yerde ve ayakta geçen devrelerde Yu- nanlı daha ziyade müdafaa ile vakif ge- çirdi. Neticede Ahmed ittifakla galib i- | lân edildi: Ağır siklet: Çoban Mehmet Çardis Yunan takımının en zayıf güreşcisi Çardis âdeta Mehmedle güreşmek iste- miyen bir şekilde uzaktan dokunup elini ateşe değdirmiş gibi hemen kaçıyordu. Hâalk bu vaziyete katıla katıla gülmeğe başladı. Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çe- kirge gibi rakibine nihayet sarılan Meh- med bir kafa kol ile 2.22 dakikada galib ona vermiş, sizi dersiniz? unulmuş gibi.. ne * Bu okuyucum içine düştüğü müş - SON POSTA HÂDİSELER KARSISINDA Alacaklı, borçlu Yirminci asırda iki cins insan var: Bir cins borçlu, diğer cins de alacaklı! — Bir de ikisi arası var! Diyeceksiniz.. on bin insan arasında bir terebilirseniz on bin Ji- 'ya söylediler: — Borçlu ölmez, benzi Alacaklı başını salladı: — Biz ölenlerini de çok gördük! dedi. * Börç para bulmak güçtür.. mak borç para bulmaktan dah yüzden iş arıyanlar gündengü yor, borç arıyanlar çoğalıyor. * sararır! fakat iş bul- güç.. bu e azalı- | Çocuğa sordum: — Alacaklı kime derler? Cevab verdi: — Babam evde iken, netcinin ba- bamın evde olmadığını söylediği adama! K Yüz motre yarışında birinci gelen süy- ledi: — Koşuyordum, bir de baktım; arkam- n alacaklım.. birdenbire hızla- « ve birinci oldum! * — Bourcun ne kadar? — Kırk lira! — Ne ayıb şey. — Borçluyum! — Borcun ne kadar? — Kırk bin lira! — Rica ederim bayım, rahatsız olma- yın, buyurun, oturunuz! ğ Borçlu alacaklıdan kaçar, fakat alacak. himan da kaçtığı biri vardır: Traşcı! * — Büu ay bütün borçlarımı ödedim. — Parayı nereden buldun? — Bir yerden borç aldım, * — Bana bir ödeme emri geldi. acaksın? — Mademki <örleme>» emrini tık ne diye ödiyeyim?.. aldım, ar- İsmet Hulüsi geldi. Bu son müsabaka ile de şehirler a- rasındaki müsabakalar bitmiş oldu. Bü maçtan sonra Mehmedie Mersinli bir gösteriş idmanı yaptılar. Balkan şâmpiyonasında büyük bir var- lık gösteren güreşcilerimiz hakkında dü- şüncelerini sorduğum — Yugoslav güreş cileri kendi rakibleri hakkında şunları | söylediler: Kenan — Çok iyi ve cesur bir güreşci- dir. Henüz fazla tekniği yoktur. Yaşar — O Berlinde olduğu gibi hâlâ iyi bir şampiyondur. Yusuf Aslan — Çok çalışkan ve girici bir güreşcidir. Bununla beraber bütün maçlarını puvanla kazanmaktadır. Ankaralı Hüseyin — Ayakta yüksek bir güreşcidir. Yerde daima müdafaa yap- | aktadır. Mustafa — Onun için söyliyebilecek bir sörümüz yoktur. Söğukkanlı ve akıllı gü- reşiyor. Robert Taylor şimdi Fransada bulun- maktadır. Burada hayranlarından aldığı m ktüpların sayısı haftada 2.000 i aşmak- tadır. Genç artistin gelen mektuplar ile uğraşmağa vakti olmadığından bu iş için üç hususi kâtibe tutmuştur. Biri mektup- ları münderecatlarının nev'ine göre tas- nif ediyar, ikincisi kendisine bildiriyor, üçüncüsü İcap eden cevapları hazırlıyor. Robert Taylora bir Fransız kadın mu- harriri hangi kadın tipinden hoşlandığı- ma görmüş, san'atkâr şu cevabı vermiş - tir: « Ben, sarışinlardan da, esmerlerden de, kızıl saçlılardan da hoşlanırım! Ben- ce kadının mizacı saçlarının renginden gçok daha ehemmiyetlidir. Tercih eyle- diğim kadın sarkadaş» olabilecek kadın- dir.> Robert Taylor, sinema san'atkârı olu- İşuna çok memnundur. Başka hiç bir mes- lekte gözü olmadığını söylemektedir. Şimdiye kadar yapmış olduğu rollerin |hiç birini tam manasile beğenmemekte- dir. Greta Garbo ile çevirmiş olduğu «La Dame aü Camille» filmini özenerek çevir. diğini söylemiştir. Bu film hakkında mü- nekkitlerin ne düşündüklerini öğrenmeği Çoban Mehmed — Mehmed her zaman büyük kuvveti ve cüşssesile iş görmekte- dir. Yunanlı güreşcilerin pehlivanlarımız hakkındaki düşünceleri ise şudur: Kenan — Kendini çok iyi müdafaa e- den bir güreşcidir . Yaşar — Her zaman hücum yapmakta ve yakaladığı ilk oyundan istifade et mektedir. kül vaziyeti maalesef kendisi hazırla- mıştır; 1 — Bir erkek meşru zevcesinden 10 yıl müddetle ayrı yaşayamaz. Y4 - şadığı takdirde, hele çocuğu da yoksa onu unutmuş, onun tarafından da u - nutulmuş demektir. 2 — 10 yıl sonra vaziyet tazelenme- seydi bu şekilde devam edip gidebi - lirdi. Fakat şimdi dert açılmıştır. 38 — Bu erkeğe 10 senedenberi refa- kat etmiş olan kadına hakiki vaziyeti anlatmakta fayda görmüyorum. Yapı- Yusuf Aslan — O da Yaşar gibi hasmı- na göz açtırmadan hep hücum ediyor. Bi- raz hırçın olmasa daha iyi. Ankarah Hüseyin — Hariçten görün- düğü gibi değil, çok dayamık'ı bir güreş- cidir. Mersinli Ahmed — Sağlam, dayanıklı, neş'eli ve her zaman hücum yapan bir güreşeldir. Mustafa — O tahminden fazla kuvvet- il. Ben bir oyununu gördüm. Ama onu iyi biliyor. Çoban Mehmed — Onun büyük kuvye- tini ancak ben takdir ediyorum. lacak şey meseleyi 10 yıldanberi ayrı yaşamaya alışmış olan zevcoye bütün çıplaklığı ile anlatmaktır. Sanırım ki makul bir kararı ondan * beklemek mümkündür. z z TEYZE Yugoslav kafile reisi Rihter: «Balkan müssbakalarında bütün neticeler çok doğru olarak sahiblerine verilmiştir.» Yunan kafile reisi Vekusis ise: «Fin- Dünyanın en güzel erkeği Robert Taylor evleniyor Meşhur sinema yıldızı diyor ki: “Bence bir kadının mizacı saçlarının renginden daha çok ehemmiyetlidir. Tercih eyliyeceğ m kadın bana berşeyden evvel “arkadaş ,, olabilecek kadındır,, Acaba Robert Taylor kiminle evtenecek? çok arzu etmektedir, Robert Taylorun da bazı itikatları vare dır: Tasarladığı şeylerden son dakikaya ka- dar kimseye bahsetmez, Filmlerini çevirmeğe mutlaka pazartesi günleri başlar, Parmağında âdi bir yüzük bulunmak- tadır. Bu yüzüğü çocukluğunda takmış- tır. Kendisine şans getirdiğine çok kuv- vetle kani bulunmaktadır. Hiç bir vesile ile. yüzüğü parmağından çıkarmamakta- dr. Spotlar içinde en fazla tenis ile biniti- liği tercih etmektedir. Danstan da çok hoşlanır. Müziği çok sever. Müzik için: « — En kıymetli arkadaşımdır.» demişe tir. Güzel piyano ve viyolonsel çalar. Gene ayni Fransız muharriresi izdivaç edip etmiyeceğini ve İzdivaç hakkında ne düşündüğünü- sormuştur. San'atkâr şu cevabı vermiştir: « — Size bir. şey söyliyemiyeceğime tidden müteessifim. Çünkü yakında bu husuğta bir karar vermek üzereyim. O vakit ne düşündüğümü — anlıyacaksınız tabil.r Myrna Loyun tavsiyeleri Evli bir kadın ne kadar gayret ederse etsin diğer kadınların relzabellerlnl ön!lyemaz Tanımmış, güzel sinema yıldızlarından Myrna Loy bir sene evvel Paramount kumpanyasının müdürlerinden Arthur Hornblow ile evlenmişti. İzdivaç hayatından çok memnun bu- lunan sevimli yıldız, evlilik hayatında saadetin ne suretle temin edilebileceğini göylece anlatmaktadır: vli bir kadın ne kadar gayret e - der ise etsin diğer kadınların rekabetle- rini önleyemez.. Onun için her şeyden evvel rakibeleri kadar güzel ve şık olma- ğa gayret etmelidir. Evli erkeklerin başka kadınlara karşı daha iyi muamelelerde bulundukları, on- ları daha hoş gördükleri doğrudur. Ka- dınlar kocalarının bu hallerini bir dere- ceye kadar hoş görmelidirler. Çünkü bu haller izdivaç hayatının tuz biberidir. Fakat «zevce> kendi güzellik, ve cazi- besine kani bulunmalıdır. Kadınlar ev- lendikleri gün hemen saadete kavuşa- Myrna Loy'un en son resmi Kadınların çoğu ocaklarına daha fazla Tândiyalı antrenörün mevcudiyeti Türk caklarını sanırlar. Saadet o gün pek bu-| merbut bulunsalar, daha fazla merbut takımında bu büyük farkı bize de göstere lunmaz, Fakat saadet için savaş izdivacın | bulunmağı bilseler emin olunuz ki bo- miştir.» dedi. Ömer Besim ilk gününden itibaren başlar, şanma vak'aları çok azalır.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: