10 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

10 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergun Dünya gergm!ıgı içinde Balkan memleketlerinin Vazifeleri eee Yazan: Muhittin Birgen er yüzünde 1914 dekine benzer Bir hava esiyor. Dünyanın her tarafında sinirler gerilmiştir. Bu gergin- lik eğer 914 den evvel bu dereceyi bul- muş olsaydı, şimdiye kadar çoktan her tarafı ateş kaplamış bulunurdu. Eğer bu- gün, her tarafta selerberlik emirnameleri neşredilmemiş ve insanlar iş ve güçleri ile meşgul iseler, bunun tek sebebi, mil- let kütlelerini ateşe sevkedecek insanla- rın ekseriyetle henüz dünkü ateşin için- den çıkmış insanlardan mürekkep olma- larıdır. Bununla beraber, bu gerginlik bu halde devam edemez. Ya bu kadar geri- len ip kopup top patlıyacak, yahut bu ipi gevşetmenin - heyhat! - bir çaresi bu - lunacaktır. Ateşten korkanlar ve iddialarını sulh yolile elde etmek istiyenler, nihayet, ta- rih akıntısı içinde bir takım milli mev- eudiyetlerin ve milli iddiaların istikbal - lerini müdafaa vazifesile mükellef olan insanlardır. Hayat baştan başa bir mü- cadele olduğuna göre, bunlar, günün bi- rinde, mücadeleyi göze almaktan da çe- Ad.ılemzlık ve kuvvetin hakka tahak- kümü esası üzerine kurulmuş olan bu - günkü dünyanın, bu ihtiyarlamış ve sır- tındaki kanburları her gün biraz daha büyüyen sulhu yaşatabileceğine kani de- ğilim. İkibüklüm kameti ile, değneğini kaka kaka, yürümeğe çalışan bu su'h, fakrı, sefaleti, kuvvetsizliği istismar & den bir madrabazdır. Hakkın hâkim o ması icap eden sahada yumruğunu kul- lanan, her gün insanları birbirine karşı yeni yeni tuzaklar kurmaya sevk ve teş- vik eden bu şeytan kafalı ve şeytan ruh- lu ihtiyar sulh, ya son dakikada erişen bir hidayetle, hak dinine girecek, yahut gü- mahlarının altında ezilerek yıkılıp gide- cektir! * İçinde yaşadığımız günlerin tehlikesi- me baktıkça gözlerimi, etrafımızda ye - gâne can kurtaran simidi gibi görünen Balkan paktına çevirmekten kendimi a- lamıyorum. Dünyada harp tehlikesi ol - madığı zaman, diplomasi için güzel bir edebiyat mevzuu teşkil edebilen Balkan paktı, harp tehlikesi arttıkça Balkan memleketleri için en mükemmel bir ba- yat sigortası ve bugün için tasavvuru mümkün olabilen yegâne kurtuluş âleti- dir. Fakat, bir şartla: Harp tehlikesi art- tıkça Balkan paktının çemberleri de o- tomatik surette sıkışmalıdır. Büyük dev. letler tarafından küçük milletlerin birer kukla gibi oynatıldıklarını hep bi- liyoruz. Küçük devletler, ayrı ayrı dükları zaman, dünya hâkimlerinin el- lerinde, böyle, birer kukla gibi oynamıya mahküm kalırlar; ötekiler, en evvel a - teşe bunları atarlar; en mühim hareket- leri bunlara yaptırırlar ve hattâ harp çı- karma mes'uliyetlerini de bunların sırt - Tarımna yüklerler. 914 harbini çıkarmak için, Çarlık Rusyası, Sırbistanın eline si- lâhı bile bile ve mürettep bir plâna göre verdi. Yarın, bir harp çıkarmak başka bir büyük devletin de ayni mn)— yette bir harp çıkarma şekli bulaca çok küvvetle tahmin ederim. Bunun için, Balkan milletleri, aralı rındaki paktı bugün daha sıkı bir ha getirmek vazifesile mükelleftirler. Ayrı hare ayrı hiç birinin kuvveti, mühim bir si- | €t yasi hareket yapmıya kifayet etmiyecek olan bu devletler, olmazsa ateşin kendi evlerini sarmasına mâni olabilecek bir kütle teşkil edebi - lirler. Buna kat'i olarak kaniim. * İtiraf etmeliyiz ki Balkan devletleri rasında bugün mevcut olan pakt, güni birinde her hangi sıkı bir tehlike karşı - sında imtihanı muvaffakiyetle verebile- cek bir kuvvette gözükmüyor. Bugün mevcut olan kuvveti her vesile ile arttır- manın ve bir dereceye kadar müşterek ve kollektif bir teşkilâta bağlamanın ehem- miyeti vardır. Yalnız birbirlerinin ma - mnevralarına askeri heyetlerle iştirak et- meleri kâfi değildir; umumi bir badi içinde müşterek bir müdafaa istratej temin etmeğe de mecburdurlar. Bilhassa diplomatik aksiyon itibarile kuvvetlerini — birleştirmelidirler. Bir devletin — mes'ul adamı söz söylediği zaman, herkes na- birleştikleri zaman hiç | Iyiliğe iyilikle mukabele eden adam azdır, fakat kötülüğe Kötüyü şiddetle değil, iyilikle ıslah ediniz, çiddet ve kö- kötülükle mukabele edeni her vakit görürüz, bu gibi hare- — tülük bir lâstik topa benzer, gittiği yerden muhakkak geri ketlerde bulunanlar bir yangını söndürmek için üzerine pet- Tol dökmeyi düşünen delilere benzerler, karşılaşacakları ne- tice ya ölüm, ya sefalet veya mahkeme sırasıdır. İ SOZ RASINDA Dünyanın en büyük Kuşunun civcivleri | Dünyanın en büyük kuşunun en kü Çük nümuneleri olan yumurtadan yeni çıkmış olan deve kuşu yavruları, yeni | geldikleri dünyaya hayretle bakıyor - Jar, Maamafih bu civcivlerin ÇI) yu - murtadan çıktıkları zaman bir tavuk büyüklüğünde olduklarını da kaydet - mek lâzımdır. FHırsızlık hasialıgına tutulan bir kadının itirafları Bir Amerikan gazetesi Cleptomane —hırsızlık hastalığı— bir kadının iti - raflarını neşretmektedir. Eğer bu Clep tomane müstesna bir mevkide bulun - nan kadın Şikagonun en sek mek- teplerinden birisinde psikoloji ve ah - lâk profesörü bulunan Coan Hinkl nin Hazreti Meryeme ..cdı,.rı söy- lerlerdi. Profesör vicdanına ağır gelen şey -| leri tahlil etmekten çekinmed için mektebin yanındaki ma, nın vitrin- 'Jerinden bir şey aşırmak hakkında mü cadele etmesi mümkün olmıyan bir tah rike maruz kaldığını ve oraya bir şey çalmak için gittiğini bilmekte olduğunu söylemektedir. Mağazaya girdikten son arzusunun daha ziyade ayrı ayTı ıhyh—dllılen zaman, ses- leri bu hudutsuz kubbe ve şu cehennemi a içinde kaybolup gitmeğe mah - g. Fakat Balkan — milletlerinin mes'ul ağızlarının her biri diğerleri için röz söyliyebilir kuvvet ve salâhiyeti ka- zandığı gün, milletlerin hakları ve sul- hün müdafaası için sarfedecekleri her ke- Hme, Amerika cumhurreisinin kuvvetli sözleri kadar mühim akisler yapabilecek- tir! Muhittin Birgen İSTER İNAN İstanbul gazetelerinden birinde aynen Bindiğimiz tramvay Eminönünde dur dünyanın en uzun tramvay kaları vardı. çeyrek geçiyor, sürekli bir kalabalık bir renk dalgala halinde akıvar, herkes telâşta, duran yalnız biziz. yollar sa- | İSTER | HERGÜN BİR FIKRA | Kurdların kuşların kadısı değil ki Bir tarihte lnur.buı kadısı olan zat rüşvet alır, hak yermiş. Kadının bu halini şeyhislâma anlatmışlar. Şey- hislâm şaşırmış: — Benim bildiğim, demiş, İstanbul kadısı kurdun, kuşun — bile hakkını yemez. Şeyhislâmin sözüne cevab ver - mişler: — O cihet öyle olabilir, fakat ne yapalım ki kadı kurdlara, kuşlara de- ğıl insanlara kadılık yapıyor. I'lllstlnde çok Iuymem İskeletler bulundu Arkeoloji ve antropoloji mütehassıs- bir kitabı durl gözle beklemektedirler. Bu kitab, herhangi beynelmile! bir ro- man, bir edebi eser kadar bütün dün- yada alâka uyandıracaktır. Zira, eser- de, meşhur âlim Mc Cown tarafından Filistinde Karmel dağı etrafında kovuk larda bulunan 9 iskeletten bahsolun - maktadır. Me Cown iki senebenderi, bu iskeletlere yapışmış olan toprak taha- kalarını silmekle meşguldü. Bu iskeletlerin bulunmas: keyfiyeti, antropoloji sahasının altıncı belli başlı keşiflerinden birini teşkil etmektedir. İskeletlerden altısı erkek, ikisi ka- tanesi de üç buçuk yaşın - :laki bir kız çocuğuna aiddir. Bunlar - dan dördü asli hey'etlerini muhafaza etmektedir. Diğerleri parça parçadır. İskeletler taş devrine aiddir. Ve ta- Jinamile bambaşka bir ırka mensup ol- /duklarını isbat etmektedirle Yakışıklı bir bı;k;örün başına konan talih İngilterede son yapılan bok bakalarında ağır siklet boks. müsa- leri ara- "|İsında Cak Dul isminde bir İrlandalı te- Fakat Dul pek güzel bir | mayüz etmiş! delikanlı olduğu için bir çok İngiliz ka dınları boksörü ele geçirmeğe çalışmış- bir Amerikan kadını birinci çıkmıştır. İsmi Madam Kunt olan bu kadın ge - çenlerde ölen kocasından milyonlara varis bulunuyordu. Boksör bu kadının evlenmek teklifini kabul ederek şart koyduğu bir daha boks maçına girme - meyi de kabul etmiştir. Çünkü Madam Kunt boksörün güzelliği için evlen - mekte ve herhangi bir maçta çehresi - nin altüst editmesine razı olmamak'ta - dır. şü satırları okuduk: muştu. Önümüzöe Saate baktım, beşi | SI Nihayet sürüx görünce baktım. Al İNAN İSTER de tekerleklilere kapalı oluyoruz, gene duruyoruz. » sürüklene Köprüyü bitirdik. Öteki saati gelir, atanın suratına isabet eder, İyilik ise karşınızdakini utandırır, insan dayağı bir müddet geçince unutur, fakat- mahcubiyetin acısını ölünceye kadar içinde saklar, Hapyvanları uyutan Macar doktoru Doktor Völgyesi, bir Macar âlimi - dir. Hayvanlara tatbik ettiği ipnotiz - me tecrübelerile meşhur olan doktor, şimdi Budapeşte hayvanat bahçesinin müdürlüğünü yapmaktadır. Kendisi en vahşi hayvanları bile, bakışları ve ba- zı masaj üsüllerile gayet kısa bir za - manda teskin etmektedir. Evlilik hayatının her saati için JO00 dolar ödeyen Amerikalı Dünyada en pahalı evlilik hayatını geçiren Amnerikalı büyük bir fabrika - tör ölmüştür. Milyoner fabrikatör ka - rısile yalnız N1 gün yaşayarak boşan- mış ve bu boşanma için tam 200,000 |© dolar tazminat vermiştir. Amerika gazeteleri büyük fabrika- töre || günlük evlilik hayatında her saati 1000 dolardan fazlaya mal oldu- ğunu besap etmişlerdir. Ehli hayvanlar insanlara ne vakıt alıştılar Eskidenberi insanların bildiği ehli hayvanlar at, boğa, horoz, ve koyun - lardır. Bu müsabakada zengin ve dul |dan ibaretti. Milâdın dördüncü asrın - |da kediler vahşi hayvanattan madut i- i. Hattâ bunlarda büyü bulunduğu ri- vayet edilir ve görenler korkuya tutu- lurlardı. Dördüncü asırdan sonra kedi ehli hayvanlar arasına girmiştir. O vakitler ir ziraatçi bu hayvanların tarla fare - lerini imha ettiklerini tesbit ederek ke- dilere ük bir kıymet vermiş ve bun dan sonra insanların arkadaşlığına ka- bul edilmişlerdir. — .o ISTER İNANMA! Arada sırada biraz kımıldar gibi 'a on var, Tam 35 dakikada Eminönün- den Karaköye gelebilmiştik. İNANMAI! Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Dan Ko!of Türk Pehlivanlarını Parise Davet ediyor Sofyada çıkan Utro gazetesinin 7 teş- rinievvel tarihli nüshasında meşhur Bul. gar pehlivanı Dan Kolafa yaptığımız da- veti mevzuu bahseden şu yazı intişar ct- miştir: «Dün gece İstanbuldaki Son Posta ga- zetesinden bir telgraf aldık, Bu telgratla meşhur milli göreşçimiz Dan Kolof, a 10 ve 17 sinde en ileri gelen Türk pol vanları ile Amerikan usulile iki maç y mak üzere İstanbula davet edilmekte vı gazete, her bir maç için Dan Kolofa bin frank teklif etmektedir. Maçlar, Dan Kolofun uhdesinde bu nan Avrupa şampiyonluğu ünvanı yapılacaktır. Malümdur ki Dan Kolof şampiyonluk üÜnvanını korumak üzere bir kaç gün eve vel Parise gitmişti. Dün gece telefonla kendisile görüştük ve İstanbula davet e- dildiğini bildirdik. Dan Kolof, İstanbulda güreşmeyi mı nuniyetle kabul edeceğini, hattâ Sofya- da bulunduğu vakit böyle bir daveti bek- lediğini bize söyledi. Fakat şimdi orluk pek geç kalınmıştır. Teklif edilen lerde İstanbulda bulunması imkâ dar. Çünkü bu ayın 18 inde Rigulo ile Pa- riste güreşmek mecburiyetinde bulunu- yöor. Dan Kolof, Türkiyede her kimle olur- sa olsun güreşmeğe daima hazır oldu « ğunu ve en geç, ağlebi ihtimal önümüz- deki baharda İstanbula gitmeğe âmidae | bulunduğunu da ilâve etmiştir. Dan Kolof, Türk pehlivanlarının ke disile güreşmek hususunda acele e leri takdirde, Parise gelmelerini, ayrıca teklif etmekte ve orada kendilerile iste « dikleri vakit güreşeceğini de bildirmek- tedir.> Dan Kolofun Utro gazetesine verdiği beyanat hiç bir şekilde bizi tatmin eder mahiyetle değildir. Daha evvelki yazı « mızda ileri sürdüğümüz fikirde ısrar e- deceğiz. Bu Bulgar pehlivanı 'Türk gü- reşçilerine 29 eylülde meydan okumüş ve anlaşıldığına göre hemen Parise ka « çar gibi hareket edivermiştir. Binaena - leyh Türkiyeden davet beklemiş olduğu hakkındaki iddiaları tamamile yersizdir. Nitekim o0 meydan okur okumaz — «Son Posta» Türk gücü ve Türk pehlivanlı -« ğının şerefi uğrunda en büyük fedakâr- lıkları göze alarak harekete geçmişti. Fakat ne yazık ki göspodin Dan Kolof «Son Posta» nin teklifinden daha çabuk harekete (!) geçti. Güreşçilerimizin Parise gitmesi selesine gelince Son Posta esasen Tekir« dağlı Hüseyinin bu kış Parise gitmek ni- yetinde olduğunu ilk evvel haber ver- i. Eğer gidecek olursa Bulgar pehli- orada hesabını görebileceği mu « hakkaktır. Aksi halde bu karşıilaşma ba- hara kalıyor demektir. Fakat bakalım, göspodin o zaman da ne bahane çıkarâ: cak? on Posta» okuyucularına Tekirdağlı Hüseyinin muhtemel Paris seyahati hak- kında hakiki haberleri en muntazanrı ve doğru bir şekilde verecektir. Ankaragücü, Gençlerbirliğine Sekiz gol attı Ankara, 9 — 1935 » 936 yılı Ankara şampiyonluğu için bugün şehir stadın- da oldukça kalabalık bir seyirci kütlesi önünde Ankaragücü ile Gençlerbirliği takımları karşılaşmışlardır. Oyuna baştan nihayete kadar hâkim olan Ankaragüclüler bu çok mühim maçı sı karşı sekiz sayı gibi büyük bir farkla kazanmışlardır. Vindsor Dükü Almanyada askeri Fabrikaları gezecek Berlin 9 (A.A.) — Windsor dükü ile re- fikasının Almanyaya yapacakları ziyaret hakkında öğrenildiğine göre, dük ve re- fikası Almanyanın muhtelif yerlerinde askeri fabrikaları ve müesseseleri geze « ceklerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: