30 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 BSayfa Ispanyada çarpışan ecnebiler Franco'ya esir düşen bir tayyarecinin macerası Karısının güzelliği sıyesîndo—-hıyıhnı kurtaran Amerikalı tayyareci, başına gelenleri anlatıyor Amerikalı tayyareci Dahi Hatırlarsınız, Amerikanın en güzel kadınlarından madam Dahl tayyareci ko- casının General Franco kuvvetleri tara- edilmesi üzer: generale «kocamı idam etmeyiniz, bana ve g liğime bağışlayınız!» diye yalvarmış, Ge- | 6 neral Franso da, ona Salam sile buluşmak iznini vermişti. Dahi, idam hükmünden beraet eder et- mez, mide rahatsızlığını tedavi ettirmek için hastaneye naklolun: ni ziyaret eden gazeteciye şöyle demiıştir: — Evvelâ şurasını biliniz ki, Amerika- lılarca pc habersizdir. Ben, bir harb olduğunu bili- yordum ve bütün bildiğim, alâkadar ol- duğum da bundan ibaretti. Valer ümeti beni uçuş hocası sıfatile 300 İngiliz lirasi aylıkla istihdam etmeğe talib olunca bunu kabul ettim. Esasen, cumhuriyetçiler tarafında çalı- şan Amerikan tayyarecilerin hepsi bu bol aylığın hatırı, cazibesi için bu işi ka: bul etmiş bulunuyorlar, Amerikalı bir askert pilotun kızıl olduğunu düşünmek abesti 'Teklif a nası! mı vaki oldu? Meksika ha- va ku Tinde uçuş talimleri yap- tırmak üzere Meksikaya gitmiştim. Bir müddet sonra kontrat müddetim bitti. Bir gün, bir arkadaşımdı İsbanya- dan gelmiş bir adamın eski Meksika şehrinden Vera C gek bir pilot aradığı: ni buldum, Bana salâhiyetini haiz old pilot istihdam edebilece panyada muallim sıfatile çalışmak üze re ayda 300 İngiliz lirasına da kon yapmıya hazır olduğunu söyledi. Orat ki İspanya sefirile b İspanyada başka bir iş 'a götüre- dum. Kendisi- hükümetinin harbe » vüdetk yapmıy: işti- tiler. Ben de kor £ Burada bir hatam aldu. Bu Tayyarecinin güzel karısı !ğzm Yaman da işler çok başka türlü cere- yan etti. Zira, Valensiya hükümeti pilot-| larını Rusya ve Fransada yetiştirdiği | için, benim muallimliğime — ihtiyaçları kalmamıştı. O zaman, eya askeri pilot gi- bi çalışır ve yahut istifa eder, çekilir gi- n> dediler. Onlara muhtaçtım. Ame- ya dönmek için ne param, ne de tek bir vasıtam yoktu. Denize düşen yılana sarılır. Tekliflerini kabüle mecbur öl- dum. Şubata kadar hududa gönderilme- dim. O zaman da yalnız bomba tayyare- lerine refakat ettim. Daima Madrid cep- hesinde bulunuyordum, Kontratım her ay yenilendiği için, 12 nisanda yenilemedim. Fransaya gittim. pandisit ameliyatı o Tekrar dön- meğe niyetim yoktu, Tedahülde kalan param vardı. Paristen teşebbüslerde bu- lundum. «Paranı almak istersen Valen- siyaya dönmelisin» dediler, Yeni baştan | Valensiyaya geldim, baktım. Bu para al- mak işi epeyce uzıyacak. Neye boş du- |Jrayım, dedim ve bir ay müddetle tekrar pilot yazıldım. Üç hafta sonra da hududa gönderildim. Brunette üstlerinde vurul- dum. Paraşütle nasyonalistlerin hatları- na indim, Oradan Salamanca'ya sevkedil- dim. 7 günlük bir ihtilât memnuiyetin- | den sonra. beni nazari hapiste tuttular, Müdafaa vekili olarak ta gayet namuslu, csna yakın bir markiyi tayin ettiler, Has. talanınca de gördüğünüz hastaneye ya- tordılar, Kaçmıyacağıma dair söz vermiş- tim. Esasen böyle bir şeye de lüzum yok- tu Bütün dünyaya ilân edebilirsiniz ki: General Francoya gösterdiği lütuflardan dolayı, minnettarım. Şimdi de beni di-| ğer bir tayyareci ile mübadele etmek ü- | zere Valensiya hükümetile müzakerede- dirler. Ama, netice ne olacak bilmiyo- rum » | |Gemi kurtarma şirketi takdir edildi Sön fırtınada Midye limanında vu- len deniz kazasında büyük yar- hizmeti görülen Türk gemi kur tarma şirketi derilen bir mektupla takdir edilmiş “CÖNÜL İŞLERİ! “ Bu kızla Nasıl tanışayım?,, Bu suali bana Maçkada oturan oku- yucum Bay T. A, V. soruyor, tekrar edeyim, söylediği: — Aparlımanımızın karşısında otu- ran bir genç kızl tanışmak arzusunı yım ve senden bir yol gös yorum, cümlesidir. termeni isli- Bu suale nasıl şündüm: Bi şebbis gençlerde ryıklarda tesadüf ganlarda tesadü ha bilmre m ne k ki bu kadar basit bir meseleyi kendi- liğinden balletmiyerek benden akıl is- tiyen okuyucum benden öğrendiği u- sulü de tatbik edemiyecektir. sadüfe bıraksa daha iyi ol * Emirgânda Bayan «C, D.» ye: Artık sizin için yapılacak bir şey r. Evlenen, çocuk sahibi olan, bır yuvası bulunan kadın genç kızlık za- manında önüne çıkan iki yoldan fe- nasını tercih etmiş olduğunz anlaşa da- hi geri dönmek imkânına malik değil- dir. Kızım düşünme, baft ti lki o da ayni SON POSTA Konuşma Sözden söze Nurullah Ataç an o kadar ayrıldı ki vinçle: şairlere hiç bir eser ilham du, Büyük gibi n dünya- yı ve dünyada herkesi en yakından a!l kadar etm's olan hâdiseler üzerine Haşim'in şiirlerine bakın: 1914 ten 19 kadar uzanan cehennem yıllarının - hiç bir aksini bulamazsınız. Yalnız bizde değil, Frenklerde de böy- le, Meselâ bir Paul Valry'nin marzume- lerinde, şatrin o yıllarda - bir insan ola- rak - kiç şüphesiz duyd bın, yahud ümidin bi r izinı göz siniz. Henri de R&gnier'nin harb şiirl var: okunur şeyler değil; Paul Claudel'in, Patl Fort'unkiler, eserlerinin en zayıf ta- raflar Çünkü zamanımızın ferdiyetçi sar'at. kârı, herkesle beraber duyduğu heyeci ların bir san'at eserine mevzu olabilece- Bini hatırına bile getirmiyor. Olsa olsa onlar-hakkında fikir yürütüyor. İngilte re'nin datma bir Fesint şairi bulunur; bu adam kralın tahta çıkması, ölmesi, has talanması gibi vakalar veya devleti alâ- kadar eden diğer hâdiseler hakkında manzümeler yazar. Fakat Tesmi şair (poğtb Ia: tabiri, san'at âleminde pek sevilen tabirlerden değildi Şiir, san'at, herkesi, bir milletin mu kadderatını alâkadar eden sev oT bakkında güzel eserler, i şiirler, tablolar, besteler vücude ge- diği gün kurtulacaktır. Hayatâ katrış- madıkça, yalnız bir ferdin hülyasını lemekte devam ettikçe.bir süs diye ka cak ve ancak süsün gördüğü parlak, fa- kat devamsiz rağbeti görecekti San'at hayattan ayrıldığı mazın büyük heccavı da yok. O nükteye, salan şakalarına hiciv d yo - ruz, elemin, Romanı unutmuyorum: onda, ummumu alâkadar eden heyecanlara, hicve yer ve- iliyor. Zamanımızın şiiri - bu bakımdan - romandadır. Fakat rommanın asaleti nüz herkes tarafından kabul edilme tir. Hattk onu yazanlar da, bir san'a: ©- seri olduğunu daima kabul etmiyorlar. Kabul etseler bile ancak hiç bir içtimaf gayesi olmıyana san'at eseri, Ölmez eser Ciye bakıyorlar. Yani san'atin hayatla a- lâkası olmaması lâzım geldiğinde hemen herkes müttefiktir... * Bazı şairler, muharrirler tanirim, edo- biyattan bahsetmeği sevmezler. Memur dairesinden, işçi fabrikadan çıktıktan son ra İşlerini değil, bilâkis onu bir derece. ye kadar unutturacak şeyleri düşündük. leri eğlenm alıştıkları gibi, onlar da herkesin yanında bir şair, bir muharrir aolduklarını unutmak isterler. Edebiyat - onlar için - ancak masabaşında düşü - nülecek bir şey, bir iştir... Belki hakları var. Her yerde, her z - man edebiyatlan bahsetmeleri belki kuv- vetlerini harcamalarına, heyetanlarır.m soğumatına sebeb olur. İstirahat za Tarımızda işimizden a şeyleri düş mek - iş başına ( bizde taze bir heves uyandırabilir. Fakat itiraf edeyim ki ben o muhar - irlerin, şairlerin edebiyatı gerçekten evdiklerine inanamıyorum, Bana öyle geliyor ki onlar edebiyatı içten yaşamı- yorlar, kendilerine antak bir meslek diye edinmişler, tekaüd hakkını kazanacak - Jarı yaşı bekliyorlar. Ondan sonra da e- debiyatla hiç uğraşmıyacaklar... Söylüyoru! ben günün yirmi dört saatinde şair, gü- gümüz zaman - | , yeniden m €& kadar sahnemize çıkan eser- bir tasnife tâbi tutabiliriz: 1 — Telif eserlef. 2 — Tercüme eserler. 3 — Adapte eserler. Bizde tiyatronun kuruluşundanberi en az görüleni telif eserlerdir. Adapte eser- ler telif eserlere nisbetle daha fazla oy- nanmıştır. Tercüme eserlere gelince Gül- â Agoptan bugünkü Şehir tiyatrosuna kadar bütün tiyatro teşekküllerinde yer bulmuştur. Telif eserden bahsedecek değilim. İyi veya fena ne kâdar fazlalaşırsa tiyatro - muzun bugünü. için olmasa bile yarını cin o kadar faydahdır. Adapte eşerler eski Darülbedaylin -en fazla ehemmiyet verdiği eserlerdi. Da - |rülbedayide tercüme eser hernen hamen hiç sahneye konulmazdı, Şehir tiyatro- gn ise kuruluşundan geçen bir iki seneye kedar tercüme eserlere rağbet gösterdi. Adapte eserlere karşı kapılarını kapa - mıştı. Evvelki sene nasılsa bir adapte vodvil çıkardı. Geçen sene ikinci bir vod- vil bunu takib etti. Bu mevsimde operetin lüğvı ve ope - ret kısmının bir vodvil Üyatrosu şekline konulması üzerine ilk ve ikinci defa oy- nanan eserlerin ikisi de adapte vodvil- lerdi. Başlangıca bakılırsa adapte eserlerin İ 'arkası kesilmiyeceğe benziyor. Bu mü - nasebetle bu sene oynanan iki vodvil ara- |sında ufak bir mükayese yapmak isterim. İkinci olarak oynanan «İntikam maçı» ilk oynanan «Toka>-dan daha fazla rağ - bet gördü. «Toka» hakkında düşündük- lerimi evvelce yazmıştım. Ve netice olarak lisan adaptasyonunun iyi olduğunu, fakat eşhasın adapte edi - lemediğini söylemiştim. «İntikam maçı» için böyle bir şey söy- lenilemez. Çünkü eserde mahalli hiç bir şey yoktur. Eşhas karakter, görüş ve dü- ünüş itibarile her yerde bulunabilir. İsimlerin ve mevkilerin değişmesile li - sandan lisana adapte edilebilir. Nitekim türkçe adaptasyonunda hiç bir yabancı koku ve renk yoktu. Aktör kendi kalıbına uygun bulduğu eserin temsilinde muvaf- fak oldu. 'Tam bir vedvil olan «İntikam maçı» n- dan uzun uzadıya bahsetmek istemiyo - rum. Yalnız şöyle bir sual varid olabilır: — Adapte edilecek eserler «İntikam maçı» tarzında eserler mi olmalıdır? Me- selâ Toka tam manasile adapte edile - |mez miydi? | Bu suale cevab vermeden evvel bizde ın en kuvvetli adaptasyon san'atkârı- n gözönüne getirmek lâzımdır. On yedin- ci asırda yetişen Molyer'in hemen bütün eserlerini Ahmed Vefik Paşa adapte et- miştir. Molyerin eserleri kıymetli eser- lerdir. Fakat bizim kütüphanemizin malı olan Ahmed Vefik Paşanın adaptasyon- Tarına da büyük bir kıymet atfetmek lâ- zımdır. Vefik Paşa, lisanı, hayatı, eşhası heyeti umumiyesile yerlileştirmeyi bil - miştir. eree aa seemeeen nn belki onlar haklı, belkiİnün yirmi dört saatinde muharriz, ede- | bir balıkçı! kuşuna yağı İ daha iyi ediyorlar, Fakat ne yapayım ki| Liyatçı olanları severim. İsterse eserleri | yorsunuz. Balıkçıl kuşu bi Btekilerinki kadar güzel olmasın! Bacaksızın maceraları : ht olursun, bedbaht Tiyatromuzda vodville oda oluyor Şehir Tiyatrosunun sabık operet kısmının “Tokan sonra sahneye koyduğu “ İntikam maçı ,, vodvili birincisnden daha fazla muvaffak old İkinci bir adaptasyo nirrefik Ahmed Nüriü şen ve sahnede ölen bu tek eserini meselâ lalım. Oradaki evkaf kâ kadar yerli bir tipi & Bil, telif eserlerde bile görmek Büu gösteriyor ki, hi pek çok eserler ada Fakat bü işe bir Ahmed veı.ı_?ı’*: bi, bir İbnirrefik Ahmed Nuri giP 4 lacaklar, ve bu işi onlar gibi baş4”” cekler bulunsun! : İsmet Huk Beyoğlu Halkevinde konfğf'! Boyoğlu Halkevinden: — Salı '“'":“, 1820 da Evimizin Tepebaşındaki MAf 5L nasında (Yeni Fizik bakkında) profo€'| lih Murad tarafmdan bir konferani cektir. Bu konferansa herkes gelebili” K EMAARA S Ka L Balıkçıl kuşu Zeytinyağına baH A Londra hayvanat mçedn“; van için ayrı bir gıda şekli yart e kim balıkçıl kuşlarına da | hktan maada zeytinyaği :;m Yukarıdaki resimde bir mem' unü pek memnun görünüyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: