21 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

21 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 İkinciteşrin SÖON POSTA z eee — ee ae ——— ——— —I İstanbulda- gömülü milyarlar etrafındaki gizli haab ——— Ka - ARR Ş eeei keklii0Ni Profesör salondaki genç ve çok güzel kadına beni “ Prens hazretlerine bilmeden iyilik eden tarih muallimi ,, diye tanıttı, bana da kadını göstererek “ Prens hazretlerinin akrabalarından Madmazel Magda ,, dedi Profesör, birdenbire yerinden kalktı. Bir dolabı açtı. İçinden büyücek bir fo- fograf çıkarıp uzattı: — Her profesör! dedi. Şimdiye kadar tetkik ett eserler arasında bu tüş- faki gibi bir işarete tesadüf ettiniz mi? Bu fotograf küçük*bir taşın büyütül- Müş rosmi idi. Üzerindeki işareti tetkike koyuldum. Bu işaret ise Tâtince bir (X) ile avrozdan ibaretti , Bir müd- et tetkik ettikte — Hiç hatırla! Dedim. Pr SİT olmu sör bu cevabıma mütces- öründü. Sonra, büyük bir İ mallimim! dedi. Tarihle meş- Bul olduğunuza pek memnun oldum. Bi- Zans eserlerinin İstanbulun altında h! bit yerde olduğunu keşfetmek herhalde ltden evvel sizi pek çok alâkadar etse Betektir. Bu , bizim Viyanada Mevzuu bahsedilmektedir. Malüm a, Bi- Zahs eşerleri dediğimiz belki milyarlarca lira kıymette şeyler olmak lâzım gelir. mim İstanbulda bir ah vardır. Neue Prele Presse gazetesinin biri- dir. Onun delöletile yarın Kar tivarında bir evin mahzenini geze Mühim izler bulmamız mümkün Tühim işde beraber bulunmanızı rica e- Geceğim. ye camii Hazır bulunmayı hemen kabul ettim. 'ANA Esrarın orada inkişaf edeceği gibi | "T kanaat gelmişti. Filvaki bu hissimde | tırn da. e buluşacağımız saati laştırıp hemen eve d İşte hay Tirada aklımdan geçirmediğim pek bü- Şük ve şümullü olan bu de r mose. E'le, İlk defa o vakit temasa gelmiş buz Tunuyordum . O gece eve bir sarhoş gibi döndüm. Ben he yapıyorum, bu adamlar kim? Bir tren Soygunculuğile profesör Ulştayn denilen | M arasında ne münasebet var? Ttende çalınmış bir sefaret kuriyesile O aete asında ne gibi bir slâka 'abilir? 2000 liralık bir çeki ben hangi Emeğime karşı aldım? Şimdi de banı, Milyarlarca liralık Bizans eserlerini bir-| Ülkte aramak teklif olunuyor. Bu meçhul | Drofesör Ulştayn bana bir çek verirksn :tdvn izzetinefsimi korumak için bu ka-| '&r dikkat ediyor? Niçin bana: j ; rle berabersin, :"* de bir hırsızsın.. Bu parayı da sana | lakkı süküt olarak veriyoruz. Bundan 9Ara da hizmetimizde çalışacaksın. Der yanı or? Bilâkis her şeyden üstü ka- ş*ı' bir Hisanla bahsetmekte neden bu adar n mü: ediyor? ! İşte ertesi gün bu suallerin hiç birine *NÜZ cev: Palasın verememiş bir halde, Pera- yolunu tuttum Z sırlar öğreneceğime, bırdf"b—î Pek büyük, pek bâdiselerin İ- Sine karıştığıma k irmiştim. — | Yolda postahaneye uğradım, şimendifer Umpan servis şefime birkaç | bunlöszin Buri hareket etmek mec” Üriyetinde kaldığıma dair bir mazeret k"zrm çektim, Perapalasa, her ihtimale a bancayla girdim. zlıkla, him yasındaki e cebimde ta k beni b di yetle sıktı. Fakat içeri odaya gir- Rimiz zaman orada, o vakte kadar hiç olgaş ğim. iki yabancının oturmakta “Süğunu gördüm. Ptofesör, zayıf, soluk yüzlü, başında d: aç kalmamış, fakat henüz genç 0'- UĞU ilk bakışta anlaşılan bir zatı elile Bworı-n—k . settiğim Neue Ferie Mühabiri Abraham! takdim etti. Bu, cibilliyetinden h 4 İ r:y'“"“ tey beklenir tipte, yü önden | 'FB"ıu akan bir adamdı. I Olesör, & 1 I| Költuk: sonra, muhabirin yanındak fa olurmakta olan sön derece 2â- _h;îxn'““'h'% uzun bo genç, sarışın bir “Rin önünde derin bir hürmetle eği'di yük hayretler veren kdim etti: en müşkül bir rit | arasında müdhiş bir cür'etle soyan şimhen- Bu cibilliyetinden her türlü şey beklenir “ Son Posta ,, nın sergüzeşt romanı Anında büyük bir iyilikte bulunmuş olan ve size giyaben bahsettiğim muhterı yeni dostumuz tarih muall zaltı Ke n! tanımadan iyilik ettiğim bu «Prens hazretleri» ni duyunca kahkahü- larla gülmemek için kendimi güç tuttüm. Fakat gerek karşımdaki harikulâde gü- zel genç k&dın ve gerek profesör, fevka- lâde ciddi idiler! Semplon spresini Edirne ile İstanbul difer sayguncusunun, bir prens hazretle- ri olabileceğine inanmak mümkün mü- dür? Hipte, yüzünden mel'anet akan bir adamdı Profesör, sonra, âdeta bir asker ciddi- yetile bana dönerek: — Prens Arşidük hazretlerini balarından Madmazel Magda, (*) sizi görmeği pok merak ediyorlardı.. dedi. (Arkası var) (*) Bu dosyaları bir gün açıp okuyacak olanlardan af dilerim. Ne de olsa Avusturya hanedanından asil bir genç kadının bu kir- li vekayle tali sevkile karışmış ulması kadar elemli bir şey Yoktur, Pek çok elemli esrara karıştığı gürülecek olan bu İstm, benim hari- kulâde azablı hayatımda o kadar mukaddes bir rel oynamışlır ki onun hakiki isim ve hüviyetini asla veremiyeceğim. İleride mak- ledeceğim sebeblerden dolayı, dosyalarımı o- |kuyacak olanlar bu isim üzerinde gösterdi. |ğim hassasiyeti mazur göreceklerdir. Nak- [ı.mım vekayi içinde yalnız bu İsimde kü- çük bir tahrifte bulunduğuma ve bu kadı- ı... aai hüviyet ve ismini asin söyliyemiye- ceğimi itiraf ederim. -— .-- Fare ve F Baş, dış, nezie, grip, < ——— —a A R HASAN FARE ZEHiRi ile öldürünüz. Öldükten sonra kat'iyen kokmaz. Kutusu 10, dört misli 25 kuruştur. romatızma nevralji, Duuıul sıçanları kırıklık ve -bütün ağrılarınızı derhal keser. lcabında günde üç kaşe alınabilir. Taklitlerinden sakınmız ve her yerde ısrarla Gripin isteyiniz. akra- | j Hastayı Ziyaret Nakleden: Faik Bercmen ira H aç gee — Nasılsın İhsancığım? Oh, oh, maşallah seni çok iyi gördüm, Hani sevindim doğrusu! Saat sabahın onuydu.. v Hasta delikanlı hir buçuk saattir kür yapmaktaydı. Birden odasının kapısı vu- ruldu ve içeri elli yaşlarında kranta bir dam girdi. Burnu alkolden kızarmış ve leri oldukça seyrekleşmişti. Hasta on altı yah gözlü, delikanlı. yaşlarında bir maşal |vindim doğrusu... Delikanlı bu beklemediği ziyaret kar- şısında canı sıkılır gibi oldu. Yutkundu. İstirahat zamanında, babasıtın bu tanı- dığile konuşmak için hiç de iştihası yok- tu. Kaç gündür bulutlu olan hava bugün açmıştı. Delikanlı bol bol denizi, sahilleri | seyredecek'i. Ziyaretçi sandalyeye iyice yerleştik - ten sonra sordu: — Babar geliyor mu? Hasta yavaş bir sesle: — Haftada bir defa geliyor, diye ce - vah verdi. — Gelmeli, gelmeli.. geçenlerde onu ü.. işleri iyi gidiyor değil mi? ni çıkarmadı. İstirahat zama- İnında çene çalmak istemiyordu. Ziyaretçi sözüne devam etti. — Bak sana kitab getirecektim, unut- tum. Ben işte böyle yalancıyım. Hangi e- İgerleri seviyorsun? İlmi, fenni, edebi İyoksa fantezi ve komik eserleri mi se - versin? İstidadın ne yolda? Delikanlı babasının samimi ahbabına İürkek bir nazarla baktı. Dışarıda yatan Jarkedaşlarını uyandıran bu adama kü - çük bir ihtar yapmak maksadile ancak | » ,işitilebilir bir sesle: ) — Bilmem? diye cevab verdi. Elime ne geçerse onu okurum. Fakat tarihi roman- | lardan daka çok hoşlanıyorum galibe. —| Tarihf ruman adını len ziyaretçi a- detâ yerinden zıplarcasına: — Tarihi roman mı? dedi. Çok iyi ç"kî iyi Tarihi romanlar kadar faydabahş bir şey yoktur. İnsan onlardan neler neler öğrenir efendim, neler.. meselâ (bir ta- rihi ramatı muharririnin adını söyler) ..n romanları ne mükemmel şeyler.. fakat, “(gene bir tarihi roman muharririnin adı- | nı söyler) ... n romanları on para etmez. | saçma şeyler efendim, saçma.. yazdığı ki- tablarla intihar etmiştir o.. sakın onları okuma.. İ Hasta yorgun gözlerini baba dus'uı-..; dikti. Samimf ahliab aralı olmıyarak de- ivlm etti: — Sen Nimet hanımı tanır mısın? An- Talebeler kahvelerde oturamıyacak hani Eski x n m kadındı o ne şen kâ« dındı! Bizi ne kadar eği di değil mi? İşte öldü.. Allah rahmet eylesin.. — Allah rahmet eylesin. — Bana bak İhsancığım, sen neye hep böyle yatıyorsun, dolaşsana canım. İn « > güzel yerlen s“alır, ? çam.. deniz benim ressamlığım da .| vardır. Artık resim yapıyorum. Bu haf- ta boyalar, fırçalar alacağım. Buraya sık sık ge pacağım. Şu manzaraya doyum mu olur? Kalk dolaşsana İh: ğım.? Hasta gene gaycet Şimdi istirahat dedi. Ko« a.. İnsanın Atalette ruh ah şim olsa, canı bozulur, b yerde, maşallah, o hiç Ğ İ ? Buradan çıkınca ne - reye gidecek; — Erenkâyünde ev tutacağız! —E de mi, aman babana söye banın İşi sen ne olâs le.. ev tulmadan evvel beni görsün.. E. renköy mü dedin? Karış karış bilirim. Yizmi sene oturdum orada.. Hasta sözün uzayacağını anladığı için gesini çıkarmaz. — Ahmed harbiyeden çıkacak bu yıl, güzel san'atlere bay ne olacaksın? Hasta biraz düşünür gibi durdu.. canı sıkılınağa başlamı: kadaşları laşıyordu.. biraz sert bir sesle: yacağım, dedi. Hastae Hakkıları mutlaka tanıyacak « sın? On ikı gene evvel İzmitte beraber « dik onlarla.. geccleri ne güzel sandal sa- faları yapârdık. Bu sırada haslayı bir Göğsü daralmıştı. — Sen her vakit böy Öksürük fena.. öksürük - tuttu. e mi öksürürsün? Durdu. Kısa bir süküttan sonra devam etti: — İnsan öksürmemeli. kendini bugünlerde bizim işler iyi gitmiyor. Ka« zarıçlar azaldı. Zahire eskisi gibi para et miyor. Hamburg piyasasındı Hasta bir daha öksü Samimi ziya- retçi mendilini çıkarıb ağzını, burnunu kapadı. Ve biraz yana döndü. Sonta ök- sürüğün kesilmediğini ayağa kalletı: — Üzülme İhsancığım! Ben gene sık sık gelirim. Canın bir şey istiyorsa.. Hasta ses çıkarmadı. tut., görerek Geçen sene talebelerin kahvelerde oturmaları yasağı sıkı bir şekilde tat -| bik ediliyordu. Bu sene yaşağın gev -| şetildiği nazarı dikkati celbetmiş, bu -| 'nun üzerine kahvede oturma yasağının bu yil da ehemmiyetle tat için alâkadarlara emir x ir, Ba- dema kahvede oluran talebelerin hü - viyetleri tesbit edilecek, bunlar mek ; teb idarelerine bildirilecek ve mekte lidareleri tarafından teçziye edilecek » lerdir. k edilmesi Ziyaretçi kapıya doğru yürüdü: Yok, yok mutlaka söyle! Sana ta « ihi roman.. oku.. okumak fay ydir, Hem bel- ki de yapacağım tablolardan bir tane de getiririm sana.. duvara asarsın.. rih? roman getireyli Yarınxgi nüshamızda: Köşe başında.. Yazan : Peride Celâl

Bu sayıdan diğer sayfalar: