25 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ün 1 arkiye ile Suriye Arasında yalnız dostluk Hüküm sürmelidir Yazan: Muhittin Birgen ahili vaziyetindeki fecaati ve & fendisi mevi a ile 'stiklâl meselesine dair münasebet- lerini geçen gün tasvir etmiş olduğum Suriyenin bugünkü hali bir yürekler ac» sıdır. Osmanlı imparatorluğundan ayni zamanda ayrılmış olan Arab memleketle- olan Irak ile Suriye-arasın - a bakacak olursak aradaki u - u pek güzel görebiliriz. dinde bulunan Fran- takildir; Irak parçalanmamış- Iraklılar, diledikleri gibi idare r ve kuvvetlerinin yettiği dere- cede çalışarak memleketlerini imar ile meşgul bulunuyorlar. Irak, komşularile dosttur ve arala leri bulunan dö: tedilmiş bir &k yor. Halbuki Suriye öyle değildir. Onun hayatı hâlâ Paristen idare ediliyor. Kâ- İıd üstünde, henüz imzası tamamlanma- müş bir istiklâle sahib olmakla beraber fiilen parçalanmışlır ve daha da parça- lanmıya mahküm görünüyor. Şark pak- tına pekâlâ iştirak edebilir ve etmesi lâ- zım gelirken, böyle bir pakt Suriyeye her şeyden fazla bir harict emniyet vererek mahiyette iken, müstakil olmadığından dolayı, Suriye bunu da yapamanuştır. İşin Suriyenin,; Türkiyenl tluğu- e bir dostluğun kendişine te- hesahsız. faydaları henüz ir. Bunun için, aramızda Hatay meselesinin, alttan alta devam eden dargınlığıdır. Halbuki, Irak ile aramızda hiç bir me- sele yoktur; çünkü Hakkâri meselesinde 'Türkiyenin hakkını teslim eden Irak, bü- yük bir siyast görüş kuvveti lermiş, bu meseleyi, çoktan, aramızdan söküp at- mayı l etmiştir. Bugün iki memle - ket arasında yalnız dostluk ve kardeşlik münasebetleri vardır ve Türkiye Irakın sandetinden başka hiç bir şey istiyecek vaziyette değildir. tarafından ök- an bulunu - fenası, nu ve bö; min ed i anlamamakta ısrar etmesli * Türkiyenin Suriyeye karşı olan vazi - yetinde Trak bir misaldir. Kendi işlerine kendisi hâkim, iradesine " kendisi sahib bir Suriye ile dost ve kardeş ruhu içinde samimi bir komşuluk yapmak Türkiyenin gn büyük emelidir. Sancak meselesinde ısrar edişimizin, iki mühim sebebinden biri de budur. Aramızda - Irak ile Hak- kâri meselesinde olduğu gibi - Hatay me- selesi gibi pürüzlü bir dava kalmamaz.nı istedik. Ve ondan dolayı ısrar ettik. Bu mesele halledildikten sonra, arlık, Tür- kiyt ile Suriye arasında yalnız dostluk ve kardeşlik hüküm sürmelidir. Suriyeliler anlamalıdırlar ki Türkiyı kardeşlerinin bir koloni hayatı yaşama - larına razı olamazdı. Bu meselede ısra - rımızın ikinci mühim sebebi de bunun olduğunu Suriyenin devlet ve siyaset a- SON POSTA - İkinciteşrin »25 Sabahları şehrin yakm tayfiyelerinden çenrin İş merkez- lerine inen tren, vapur veya tramvay ediniz, bir kısmının uyuklamakta olduklarını görürsünüz, bunlar gece dinlenmesinden kâfi derecede nasib almamış, yorgun kimselerdir. Yeni bir güne yorgun bir kafa, yorgun bir vücud ve bözük bir sinirle girecekler, mutlak surette önlerine çıkan ilk mânlada mağlüb olacaklardır. Sabahtan akşama tini tüketmiştir, o yolcularına dikkat düşünme, kabiliyeti damda si: nuz, değilseniz o işi kadar çalışan bir adam çalışma küvve- gece dinlenmiye; dinlenmede yeni bir kuvvet bulmıya muhtaçtır. Fazla düşünen adamda artık kalmamışlır, kafası tekrar işliyebilmek İiçin iştirahate muhtaçtır. Şiddetli bir mücadele geçiren a- r bozuktur. O da dinlenmek ıztırarındadır. Yeni bir işe başlarken vücudca kuyvetli olup olmadığınıza bakı- tehitr etmek müreccahtır. SÖZ ARASINDA 71 yaşında olmasına Rağmen spor Yapan atlet 7! yaşında olmasına rağmen bu se- ne de, 14 kilometrelik kır koşusuna gi- recek olan Davis, en usta koşuculara taş çıkaracak bir şekilde —idmanlarım yapmaktadır. Bu koşusile 51 inci bey - nelmilel müsabakasını kutlulayan Da- vis, ölüme bile koşa koşa varacağım de- mektedir. riyede başka bir siyaset tutmalıydı. Na- sıl İngiltere, Iraka istiklâlini verdi ise, Fransa da Suriyeye istiklâlini vermeliy- di O takdirde Suriye, Fransa ve Türkiye arasında, tıpkı İrak, İngiltere ve Türki- ye arasında olduğu gibi sağlam, hakiki ve sımimi bir dostluk kurulurdu Filistin vaziyeti gözönünde — duruyor. Yahudi meselesinden dola; orada Trak- İtaki siyaseti tatbik edemiyen İngiltere - nin uğradığı müşkülât meydandadır. Ay- ni meselenin, ayni müşkülâtın günlerden damları pek güzel takdir edebilirlerken | bir gün Suriyede de çıkmıyacağı nasıl te- bunu yapmıyarak büyük bir bataya düş- tüler. Düşünmediler ki, Türkiye bu ka- dar büyük Türk nüfusu taşıyan bu Ha - tayı kendisine ilhak etmek istemesine hem haksız olmaz, hem de arzusunu yeri- ne getirebilirdi. Halbuki biz böyle yap- madık.. hem Suriyeyi gücendirmemek, hem de Hatayda Suriyeyi Türkiyeye kar- deşçe bağlıyacak bir nevi tampon devlet vücuda getirmek için bugünkü şekli kabul ettik. Kendisi henüz bir koloni rejimi içinde bulunan, 'Lübnanı, Cebeli, Lâzi- kiyesi ve Ceziresi ile parça parça edilme- gine Mâni olamıyan bir Suriye, Hatayın olsun kurtulup Türkiye ile Suriye a_ra— gında bir dostluk halkası vücuda getir - mesi fikrine neden lâkayd kaldı? Hata, Suriye devlet adamlarınındır. * Ayni hatayı, sade Suriye devlet adam- Tarı değil, Fransızlar da yapıyorlar. Bü- vük bir tarihi olan ve bugün uyanmakta bulunan bir memlekette bir takım tav - şanlarla bir takım tazıları bir araya top- layıp, bunların bir kısmına «kaç!», öteki- ne «tut!» diye siyaset yapmak elbet ha- yırlı bir oyun değildir. Böyle bir memle- kette, günün birinde tavşanlar da, tazılar da bu oyundan bıkarlar ve hep birleşip kendilerine bu oyunu oynıyanların aley- hine dönerler. Bunun için Fransa da Su- Lmin edilebilir? İşin bu tarafını düşün - mez görünen Fransanın Suriyeye karşı siyasetini anlamak bizce mümkün değil- İdir. Tıpkı, Hatay Türklerinin de koloni sekenesi olarak kalmasını istiyen Suriye ricalinin siyasetlerini anlamıya imkân olmadığı gibi! Bizim için Hatay Suriye - den koparılacak bir parça değil, koloni olmaktan kurtarılacak bir Türk memle - keti idi. Biz bunda muvaffak olduk. 'Te- menni ederiz ki Suriye de şu istiklâl mua hedesinin hayata geçtiğini görmekte ge- cikmesin ve bilhassa, Lübnan iftirakından sonra, bir de Cebel, Lâzikiye, Cezire muh- tariyetleri gibi Suriye Arablığının par - çalanması demek olan hâdiselere şahid olmasın! Muhittin Birgen aai v ” İSTER İNAN, «Belediye şehirde yangın tehlikesinin önünü almak üze- re gayet mühim bir karar verdi. Şehir hududu içinde ne ka- dar dükkân, mağaza, fabrika ve müessese varsa hepsini ted- kik edip muhtemel bir yangma karşı bulunduklarını araştıracak, yangını söndürmek İçin vasıta- lar teminini mecburf kılacaktır.» Biz gazetelerde Intişar eden bu satırları okuduktan sonra düşündük: Yangın ya gece çıkar, yahud da gündüz. Gece çı- İSTER | HERGON BİR FIKRA | Köse Ragıp Paşanın || berberi Köse Ragıp Paşa bir akşam evine gıp p Şi » çok yorgun dönmüş. Kendisini karşı- iiyan kühyasına: — Çok yoruldum, demiş, düşünü - yorum: Acaba dünyada yorulmadan, iç görmeden yaşıyan insan var mıdır? Kâhya, paşanın sakalıız yüzüne bakmış: — Vardır paşam! Demiş. Paşa sormuş: — Acaba kim? — Husus! berberiniz. — Karılarını hapse Gönderen kocalar Kumar oynadıkları için Singapurun zengin allelerine mensub on evli ka - dın kalanarak mahkemeye gönderil- |maişle ve her biri onar gün hapis ceza- nisbette nakdi ceza ile mahküm edilmişlerdir. sile o | — Bu kadınların yakalanması kendi |kocalarının ihbarı üzerine vaki olmuş- |tu. Kocaları hastalık derecesinde ku - mara iptilâ pösteren karılarını bu fena huylarından vazgeçirmeğe bir hayli uğ mışlar ve bu arada kumarda kay - bettikleri büyük paraları da vermekte devam etmişlerdi. Nihayet karılarının kumazr iptilâsını terketmedikten maada her gün daha büyük paralar kaybet - meğe başladıklarını gördükleri için hü- kümete haber vermişlerdir. Bu memleketin kanunlarına göre böyle hafif hapis cezaları mahkümun talebile paraya tebeddül etmekte mah küm da hapisten kurtulmaktadır. Fa kat kumarbaz kadınlar, — kocalarının muhbirlik yaptıklarını öğrendikten son ra hiç olmazsa on gün kendilerinden mahrum bırakarak öç almak için ha - yatmağı tercih etmişlerdir. pisti İST ne derece hazırlıklı cu sen: İNAN, İSTER Hayvanlara İstediğini öğreten İpatlıyan genç kız 16 yaşındadır. Mehareti, hayvanlara istediğini öğrete- bilmekdir. Resimde de gördüğünüz gi- bi, köpeklerinden birine ip atlaması - mı talim etmiştir. Şimdi beraberce eğ- lenmektedirler. 4,300 yaşında ağaç Dünyanın en yaşlı ağacının Meksi- kada Santamaryada bir seivi ağacı ol- duğunu bir Alman mecmuası haher ver mekedir, Nebatat mütehassısları tara - fından yapılan bir çok Muayenelerden sonra bu ağacın 4,300 senelik olduğu tesbit edilmiştir. Bu selviden sonra en yaşlı ağaç Amerikanın Montana eya - letinde yetişen ve kırmızı iszmi verilen ağaçlardır. Bunlar 2,500 sene yaşa - maktadırlar. — — ER İNANMA! karsâ çıktığı yerde mevcud vasıtaları kullanacak adam yok- ftur, gündüz çıktığı takdirde ise itfaiye bir dakika sonra haberdar edilir, beş dakika sonra yetişir. Binaenaleyh içinde gece gündüz çalışan büyük müesse- seleri istisna ederseniz küçük dükkânlarda bulundurulacak söndürme vasıtalarının bu vasıtaları satanlardan gayrisine faydası dokunabileceğine biz inanmadık, fakat ey okuyu- İNANMA! Sözün Kısası Alemdardaki E. Tala kuyucularımızdan biri gazeteye mektub yazmış; si üzerindeki meşhur u oradan kaldırılmasını — Ağaç kesmenin ben de bilirim. F: ne gölgesinden dir; ne de güzellik temin e vaziyette, Kaldı ki se' e bir hem- i yaptığımı sanıyorum. yıllık tarihi, iri gövdes ında ftaşıyan bu gün görmüş ağacın, bir zaman gelip de böyle idamını istiyeçek bir İstanbullunun — çıkacağını tahmin etmezdim. Onun Son Posta- okuyunca yüreğimin sızla- nilm ve bur şeri vazilı gölgesinden istifade edilmiyor, i de kalmamış, üstelik de gelip geçen nakil vasıtalarına engel oluyor di- ye vücudunun ortadan kaldırılması zum gösterilen bu tarihi yadigür, dar caddesi henüz dapdaracık bir ken gene orada duruyordu. Uzun mazinin en önemli vak'aları onun de cereyan etti. Alemdar, Kabakçının is- şarken onun önün- anı kaldırmağa.. De- erindeki tasallutun- a lü Aleme geçid. bir önün. nde kaynaştı.. Her zaferi mü- teakib tertib edilen slayların geçişini, © devirlerin çocukları bu çınarın tepesin« den seyrettiler.. Asırlarca, gelip geçen devirler, parlayıp sönen ikballer, tutuşturduklarını kü! e « dinciye kadar yakan ihtiraslar, feci sah- neler, samimi heyecanlar, mes'ud gelin alayları, hazin cenaze mevkibleri.. hep, hep bu çınatin kadim âşinalarıdır. Onun, zamana rağmen dimdik duran gövdesine vurulacak her hangi bir balta darbesi, uzun bir mazinin acı, tatlı bütün hatıralarına tecavüzden başka bir şey ©- lamaz. Biliyorum: Onun kabahati ihtiyarlığın- dadır. Kocayan kim ve ne olursa olsun, vücudu göze batmağa başlar. Fakat öyle fhtiyarlıklar vardır ki, insanlık onlara hürmet etmekle yükselir. Alemdardaki çınar bu saygı değen ihtiyarlardandır. Seyrüsefere engel oluşu kuru bir id - diadan ibarettir. Şehrin bu moktasında henüz hiç bir kaza olmaması buna delil- dir. Güzelliği yokmuş.. Bu da telâkki; bağlı bir rivayettir. Bazı insanlar, na » zarlarında tarihi canlandıran âbidelerin önünde bayatlarının en tatlı ve en de- rin heyecanlarını duyarlar, ölge etmiyormuşa gelince.. büyük nimet ne nimet olabilir? Birakın zavallı çınarı! Koskoca İstan- bulda, göze batacak başka aksaklık kal - TAKVİM Bundan Hastalık iğne deliğinden girer, han kapısından çikar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: