3 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Artık Suriyenin Ve Parisin Müstemlekecileri değil.. Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayjada) tay hükümetini de diğer müstemlekele- rinde olduğu gibi, elinde birer kukla yapmıya çahşacağı amlaşılan Fransız müstemlekeetleri, bu davayı birdenbire en hâd şekline tekrar iade etmiş bulu - nuyorlar. Artık apaşikâr görülüyor ki, Hataydaki Fransız mümessili, owun Ümi- Ti bulunan Beruttaki Yüksek Komiser, elbirliği ile Hatayı yemi bir müstemleke Ooyununa sahne yapmak fikrindedirler. Bu oyunu onlar, istedikleri yerde oynı - yabilirler; fakat, bizim hududlacımızın yanıbaşında, Milletler Cemiyetimin ka - rarlarına ve 'Türkiyenin gayet sarih ola- rak çizdiği siyasete rağmen, böyle bir oyuna müsaade edemeyiz. Bu oyun ni - hayet bulmalı, ya dümdüz müstakil bir Hatay rejimi tatbik edilip bu iş tam mecrasına girmeli, yahud ortadaki oyun ve iki yüzlü siyaset bütün çıplaklığı ile meydana konularak, Türkiye davasını dilediği gibi müdafaada serbest kalma - hdir. * Hangi taraftan baksak, Hataydaki işle- rin Türklüğü ve Türkiyeyi memamun et- mekten uzak bulunduğunu görürüz. İs - tiklâllerini elde ettiklerinden dolayı şen- HEk yapmak istiyen bir halk kütlesi bun- dan menedilemezdi; bunu bilhassa ora - daki Fransız memurüunun menetmek sa - lâhiyeti hiç yoktu. Hatay rejimine naza- ran, Hataydaki memur, Fransanın değil, belki de Milletler Cemiyetinin memu - rudur. Bu memurun Franmsız olması meş- rut ise de, bu şart, onun «<Franas memu- ru» olması demek değildir. Oradaki mü- messil, Fransanın mümessili olamıyacağı için Fransız gibi düşünmek, Fransız gibi iş görmek hakkını haiz olamaz. Halbuki Müösyö Garesu, sade bir Fransır gibi de- Bil, sade Fransa hükümetinin memuru ©- larak değil, belki de Fransanım bit müz- temleke memuru gibi hareket ediyor. Biz buna müsmade edemeyiz. Türklüğün, bir takım Fransız müstemlekecilerinin Türk- Küğün menfaatlerini ve haklarını gözü - mürün önünde ayaklar altına almalarına razı olamayız. Eğer bu oyunlara, henüz işin başında iken bir mihayet vermiyecek olursak bir müddet somra, bir emri vaki diğerini takib edecek ve nihayet Hatay işi halledilmez bir zenci saçına Gönecek- tir. * Bütün bu işlerin mes'uliyet'ni Suriye- nin ve Hatayın müstemlekecilerile izah etmek te kâfi değildir. Pariste de müs - temlekeciler vardır. Fransa hsriciyesin'n | muhtelif servislerinde hâkim ve nafiz| bir rol oynumakta bugün dahi devam e- den müstemlekecilerin bu meseleyi ne suüretle tutmuş olduklarını, daha mesele. nin başında iken görmüştük. Kâh vur - dum duymaz oldular; kâh ipe un serdiler; kâb hukuk meselelerini eski Pransız iskolastiklerinin gözlerile gördüler; bü- tün bunlara karşı, uzun müddet sabırla mukabele etmiş olan Türkiye, nihayet ko- nuşma usulünü değiştirmeğe mecbur ol- muştu. Eğer © zaman böyle yapmasaydı, bugün Milletler Cemiyeti kararı çıkmış bulunmazdı. Şimdi ayni unsur, ayni ka - rar ile dilediği gibi oynamak isteyince, artık Türkiyenin de tekrar başka usul - lere müracaat etmesi ve başkı türlü ko- nuşmâsı zaruri olmuştur. * Demek oluyor ki şu dakikada 'Türki - yenin muhatabları Suriye ve Hataydaki müstemlekeci unsurlar değildir. Pariste de müstemlekeciler vardır ve bunların Suriyedeki mümessilleri asıl kuvvetlerini Paristekilerden- alıyorlar. Bunun içindir. ki Ankara hükümeti, bu defa da onların Yüzlerindeki maskeyi düşürmek üzere, ni bir nota ile Fransız hükümetine müracasta mocbur olmuştur. Bugünkü Fransız hükümetine karşı henüz bır töh- met tevcih edecek yaziyette değiliz. Biz biliriz ki, Blum hükümetini iktidar mey- Müne getiren sol cenah muyvaffakiyetle - rinden biri sol kartelin iki hükümeti de bizzat bu müstemlekecilerle, sade Hatay bahsinde değil, daha bir çok müstemleke meselelerinde, sık sık mücadele etmeğe mecbur olmuştur. Framsız hariciyesinin | muhafazakâr dairelerinde, Fransa parlâ- mentosunun sağ muhilinde büyük ve küvvetli tarafdarları bulunan müstemle- kecilerle mücadele bakımından, Türkiye, Resimli Makale: BON POSTA D Başkasının neş'esini söndürmemeliyiz 38 Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Müstemlekecinin içyüzünü anlatan bir vesika (Baş tarafı 1 inci sayfada) PFeunsa Suriyeden ayrılmamalı idi. Bu bir defa bir prestij hatası oldu, diyor - u. Sonra biz oraya çok emek vermi İyi bir eser meydana getirmekle ifti edebilirdik. Halbuki böyle yapılmadı gçok alın teri, insan canı ve millet serve pahasıma elde edilen, bir çok iyi net ler, bir kalemde silinip rüldü. Eğer, Arab adı verilen kimsede bir zerre dahi Hayata tüsmüş sâamilar vazdır, beylik bir cümleyi di- — — Sevinç olduğu gibi keder de saridir. Birinin kahkaha- |iyiliğe karşı minnet besleme duygusu ol- lerine dolıyarak: — Bana bayramın, seyranın ne İüzumu var, derler, somurtup dururlar, Bu gibi adamlar, ları vücude münhasır kalmayıp etrafa sirayet eden mik- roba benzarler. Dünyanım en küçük kemanı, bir Vi - yanalı tarafından yapılmıştır. Boyu altı santimdir. Bir çok büyük milletler ken- disine müracsat edip yüksek Matlar tek- Hif ettikleri halde sahibi satmamaktadır. Talebeyi çalışmağa sevk için yeni bir usul İngilterede Bormuiç kasabası mektebi direktörü talebeyi çalıştırmak için yeni bir usulü tedris tatbik etmeğe başlamışlır. Bir hafta içindeki derslerinde çalışkanlık göstermiyen talebeye garib bir ccza ve- riliyor. Bu talebe cumartesi günü futbol maçına gitmek hakkımdan mahrum olu- yor, Bilâkis çalışan talebeye en iyi bır maçı seyretmek için meccanen bir bilet veriliyormuş. Gazetelerin yazdıklarına göre bu yeni tedris usulü çok parlak meticeler — ver- mekte imiş. bhenüz ümid edebilir ki Blum hükümeti He olduğu gibi Chawtemps hükümeti ile de müttefiktir; eğer böyle ise, bu ümi - dimiz boş değilase, Ankaranın hazırladığı mota Framsız müstemlekecilerinin mağlü- biyetlerini temin etmekte gecikmiyecek- tir. Eğer bu noktada aldanıyorsak, yani her hangi dahili ve harici sebehlerle, Pa- risteki sollar hükümeti de, binbir defa ilân etmiş olduğu sol fikirlerini inkâr e- derek müstemlekecflerle ayni fikirde bu- İamuyorsa o zaman Türkiyenin yaptığı Türk milletine sabır ve sükün tavsiye ederiz. Sulh dostluğunu şimdiye kadar bin deli! ile isbat etmiş bir millete mah- İSTER İNAN, İzmir gazetelerinde okuduk: Adliye Vekâletinden gelen bir emir üzerine, müşte- ki, mazmum ve şahidler mahkemelerde soyadlarile çağı- rılmağa başlandılar. Dün, Elhamra sinemasında yapılan bir harsızlığı ald davada hâkim B. Naci Erol mübaşire emretti: — Hasekmek gelmiş mi bak bakalım? — Nereye bakayım? — Nereye olacak, dışarıya! Mübaşir dolaştı, geldi: — Gelmemiş bayım. İSTER zararı bulunduk. — Ninkini de akıtır. B Ötekininkini celbeder, birinden gelen gözyaşı öteki- Bayram umuml bir şenlik günüdür, kederin varsa kendine sakla, başklasınım tebessümünü söndürmeye hakkın yoktur. HERGÜN BIR FIKRA Radyosu da vardır Yemi zengin bayramda kart bırakıl- dığını öğrenmişti. Kart dö vizit basan bir kırlasiyeciye girdi. Adımı söyledi. Kırtaşiyeci sordu: — Telefonunuz var ma? — Var ne olacak? — Telefonunuz varsa numarasımı karta yazalım. — Neye? — Telefonu olanların hepsi kartla - tına yazarlar, — Pekâlâ, öyleyse yaz, oltıma da, «Ayrıca bir tane de radyosu vardır. dersin! W Dünya küçük yazı Rekoru kırıldı Gulielmo Hoberg isminde bir adam, ye- ni bir küçük yazı yazmak rekoru tesis etmiştir: Alelâde bir kartpostalın bir vü- züne 264 satırda 29,423 kelime yazmağı muvaffak olmuştur. | Hobergder: evvel bir İngilir de ayni büyüklükte bir kâğıd üzerine bu kadar kelime yazmıştı. Fakat İngilizin yazdığı kelimelerin bir çokları ihtisar edilmiş olduğu halde Hobergin yazdığı kelimeter tam ve kat'iyen ihtisar edilmiş Lulunma- maktadır. sus vakar ve temkinle hükümetimizi ha- reketinde serbest bırakmamız lâzımdır. İstediğimiz şey, Hatayda Milletler Ce - miyeti kararlarınn tatbikıdır. Türkiye cumhuriyeti bu kararların tamam tat - bikini temine her suretle muktedirdir. Hiç bir endişeye, telâşa ve asabiyete lü- zum yoktur. Fransa ya bizim dostumuz- dur, yahud geğildir. Dostsa Türklüğün bakkını teslim edecektir; değilse bunu bilmemiz de bizim için kâfidir. Fransa - mın karşısında 920 de yılmamış olan bir millet, 988 de yılacak değildir. Biz me ka- dar sakim olursak © kadar kuvvetliyiz ve ne kadar kuvvetli olursak, o kadar da hakkımızı kolay muhafaza ederiz. Bitip tükenmek bilmiyen hatalarile bütün dün- ya politikasında iflâs halinde bulunan Framsa, isterse Hatay meselesinde de ha- ta edebilir. Bu, onun bileceği bir şeydir. Elbet bizim de bildiklerimiz vardır! Muhkittir Birgen SÖOÖZ ARASINDA Şimdiye kadar yapılan Kemanların en küçüğü Şişenin içine Elma nasıl sokulur ? | Olmaz demeyiniz. Evet gördüğünüz gibi şişenin içindeki elmadır. Ağzından nasıl girmiş, hayret değil mi? Fakat ce- ( vabı pek basittir. Şişeyi, dala bağlamışlar ve elma da içinde olmuştur. İnanmazsa - nız, &iz de bir kene tecrübe ediniz. Gördüğü rüya tesirile çıldıran kadın İtalyan gazeteleri bir rüya neticesi 0- larak antızın zuhur eden çok garib bir çıldırma — hüdisesinden — bahsediyorlar. Bengolance'da Allina isminde genç bir köylü kadm, şimdiye kadar çılgınlığına air hiçbir eser göslermemiş ve bilâkis azamı bir alle kadını hal ve va- ziyelinde yaşamıştı. Allina birkaç gün evvel rüyasında evlerinin içinde bir ar- kadaşı ile kocasının seviştiğini ve onu evde alıkoyarak kendisini kovmağa ha- zırlandığını görerek birdenbire yalığın- dan fırlamıştı. Biçare kadın gördüğü bu rüyayı haki- kat zannederek hemen mutfağa — koşup eline geçirdiği bir satırla güya sevgilisi ile yatmakta olduğunu zannettiği koca- sının kafasına öyle bir şiddetle indirmiş ki adamcağızın başı gövdesinden ber an içinde ayrılıvermiştir. Bunun üzetine bir satri filmenam vaziyetinde sokağa çıka- rak dolaşmakta ölen Allina iki jandarma tarafından yakalanmıştır. Doktotlar ta- rafından yapılan muayene kadınım aal- dırdığı tesbit edilerek tımarhaneye gön- derilmiştir. İSTER İNANMA! — Kim gelmemiş? — Hasekmek! — İşi neden uzatıp duruyorsun. Ekmek istediğim yok. Ben şahid Hasekmeği istiyorum. Üç defa bağırsanal, Mübaşir üç defa de Hasekmeğin işi babı ve avukatlar Hâkim ve Hasekmek diye bağırdı. Mahkeme- ne diye koridorda dolaşan mesalih er- etraflarına bakındılar. Mahkeme kapısından içeriye bir geocin girdiği görüldü. Si — Soyıdm’ nedir? Hasekmeki, İNAN, İSTER İNANMA! duğunu bilseydim, nihayet kendimi te - selli edecek bir sebeb bulmuş olur, buna, sudan bazı vesileleri de bulup katarak kendimi avutabilirdim. Halbuki S: L Arab kadar nankör, onun kadar becer.k- siz, gene onun derecesinde mağrur bir kimseye hiç rastlamadım ve ilh...> Ana hatlarını yukarıya naklettiğ'm bu mülâkatı, benim gibi pek çok Suriyeli de okumuş olmak gerektir. Bu sebeble, böy! bir yazıyı karihamdan çıkardığıma hük molunamaz. Şu halde, düşüncemizin uf- kunu bir parça genişleterek bugün ismi- ni hatırlıyamadığım bu Fransız müstem- jekecisine mesclâ Garo adını verecek ©- karsak Suriyeli Arah hakkında, termn- lekeci Fransızın görüş ve düşünüşünün meden ibaret bulunduğunu tebarüz ettir- miş oluruz. Buna üğâveten gu noktaya da işaret et- meliyim ki, mülâkatı veren adam, hus Ben Hataylı Türk, umumen de bütün yurddaşlarım hakkında kaydına Tüzum görmediğim çok sitayişkâr bir lisan kul- lanmıştı. Türkü, çok Iyi bir idareci de - Bilse bile, pek mükemmel bir teşkilâtçı saydığını söylemekten çekinmemişti. Şu halde: Fransız müstemlekecisi, Hat a. vası önünde kendi samimi hükmünü ver- miş olmuyor mu idi? Fakat Tür- kün — maksadı, Suriye ve — Suri « yeli hakkında ne onun gibi dü- şünmek, ne de bir fırsat zuhurun-, da Suriyelinin malına el atmak olmadığı- na göre, bütün bu yazılan ve söylenenle- ri kendi davasını teyid eden birer delil gibi ele almak istemedi. Çünkü bu dava, güneş gibi aşikâr haklı bir dav müdafaaya, gösterdiği zaruret, ye getirilip iskat olunmak istenmit: bir kötü hareketin davet ettiği tabil bir mukabeiedir. Suriyeliyi sevmiyen, - onu bu derece bakir gören Fransız müstemle- kecisinin Hatay Türklüğü karşısında gös terdiği bu asabiyet neden? et, hükümran olduğu hıtta- min elden gittiğini gören her müstebid ruhun tutulması tabil olan ruhi hezeya - nından başka bir şey değildir. Onu kız - dırıp kudurtan, Hataylıya en yüksek bay- ramını dahi bir kara gün yaptıran çey, işte budur. O, Suriyeliye düşmandır: Çünkü Sü- riyeden âyrılır istemez. O, Hataylıyı ezmek ister: Çünkü Hataylı hakkırı ah mak ister. Ve nihayet o, kendisinden başkasımı sevmez: Çünkü insan sever de- #idir. İşte Hatay davası böyle bir da - wadır ve onun karşısında vaziyet almak istiyen Fransız müstemlekcecisi böyle bir adamdır. Eğer Suriyeli, onun bu sarih durumuna rağmen gene ondan medee . marsa buna, biz, bir diyecek bulam:ayız. Fakat hüsnü niyetimizi isbat etmek için, onu, düştüğü hatadan tahzir etmek'le be- raber kendi bildiğimizden ve çizdiğimiz yoldan şaşmayız. Çünkü hak ve hakikat yolu bu yoldur. — Selim Ragıp Emeç TAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: