22 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

22 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« Ben bir tımarhane kaçkınıyım!,, Deli mi,yoksa gardiyanmı Deli desek elinde bi'r deste anahtarla neye geziyor, lolarak gardiyan desek “Ben Yusuf Peygamberim,, diye saçmalaması ne oluyor? Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuadur) —59— Fotografcı ince, u- Kun, zayıf bir adam Başı da biraz büyük- &. Makinesinin arka- mna geçti, baktı. İleri Hiti, geri çekti, söylü yor: — Başınızı kaldırı- Bız! Tamam, biraa Rgülün. gülün canım. Allah, Allah; he di- ye gülecekmişim? Damad rezmi - çıkar- Miyorum a.. inadıma somurtacağım. — Kaş- larımı çatıyorum. — Olmadı.. canım kaşlarım çatmasa- ha! Böyle suratla resim çıkar mı? Öfkeleniyorum. — Sana ne, suratımı nasıl yaparsam yaparım, keyif de benim, tesim de be- nim, surat da benim. Sen çok söylenme, çek resmi yaksa fotograf makinesini de seni de parçalarım ha!. Deli bu, şakası olur mu? Fotografçı: — Peki, peki, diyor. Çıt, elektrik düğmesini çeviriyor. — Dikkat çekiyorum, bir., Ben deli değil miyim? Ne istersem yaparım. Ve madem ki tehlikeli deli- yim.. uslu akıllı resim çıkartmak doğru olmaz. O sayıyor: — di üç. Ben gözlerimi kapıyor.. kafamı eğiyorum. Fotografeı öfkeleniyor. Fakat hidde- tini belli etmek istemiyerek: — Olmadı, olmadı 1646, olmadı. Ca- mı berbad ettin.. bir daha alayım.. di- yor ve küçük odaya girip çıkzyor, Camı ftekrar makineye geçiriyor, yeniden sa- Yıyor. Başınızı ağrıtmıyayım. Zavallı fo- toğrafcı tam dakuzuncu camda resmimi almağa muvaffak oldu. Mendilini çıkardı.. terini sildi: — Ai İzzet efendi, dedi, şu herifi gö- tür, Anamdan emdiğim südü burnum- dan getirdi. Ne malmış yahu., ne malın Hastala: yana Bö: İzzet gülerek bana döndü; — Yürü bakalım, malın gözü. Odadan çıktık. Koridordan bahçeye geçtik. Çakıl taşlı bir yoldan ilerlemeğe başladık. Sağda sokla müstakil paviyon- lar var, Keten bahriye elbiseli, kabak kafalı, çıplak ayaklı adamlar gelip ge- Çiyorlar, Soruyorum: — Bunlar kim? — Hastalar.. — Peki, neye çıplak ayak geziyor- lar? Ayakkabıları yok mu bunların? — Çeneni kıs bakalım.. her şeye ka- Yışma. Dikkat ediyorum, bir tane bile ayak- kabilı hasta yok: Acaba bu hastalara niçin ayakkabı vermiyorlar? Nihayet bir kapının önüne geldik.. gardiyan cebinden bir anahtar çıkar- dı.. demir kapıyı açtı, Sinemalarda gördüğümüz Amerikan hapishaneleri gibi bir yer burası.. Kapıdan girince küçük bir antre var. Bir merdiven yukarı çıkıyor, bir mer- diven aşağı iniyor. Gerek aşağı inen, gerek yukarı çıkan merdivenlerin ilerisinde tavandan ye- re kadar demir çubuklarla örülmüş ge- hiş bir hol var. İçeride bir gürültüdür gidiyor. Şarkı- lar, ezanlar, gürültüler... Âdeta gürül- tülü bir mekteb teneffüshanesi gibi. Her kafadan bir ses çıkıyor. Aşağı merdivenden iniyoruz!: İzzet demir kafesli kapıyı da açıyor. Oradan içeri giriyoruz. Karşımıza uzun, ama pek uzun boylu, Pala bayıkbı, yeşil takkeli, keten bahri- Yye elbisesinin üstüne hâki bir cübbe Biymiş, belinde kocaman anahtar des- tesi sallanan bir adam çıktı. Kalm bir Besle: — Ne o, dedi, yeni bir hasta mı? r otobüslerle naklediliyorlar Yanlarda da bir sürü kapılar, var. Gardiyan İzzet ben! beyaz gömlekli, ta dondurmalı kahve istiyen, Amma da meşhurmuşum ha.. kendim Ali: — Ha, Faruk değil mi? 'Tashih ettim: — Franka.. Yeşil takkeli yanımıza gerat: — BSenin adın Franko mu? — Evet.. — Franko, yani Frenk.. demek sen Müslüman değilsin? — * — İman et, İman et.. benim 41 jnci peygamber Hazreti Yusuf olduğuma, iman et! Bu adam kimdi? Deli mi? Yoksa gar- diyan mı? Deli desek, elinde bir deste anahtar neden geziyor? Gardiyanlardan biri de |sek bu saçmalar ne? Yoksa buraya ge- len hastalar böyle tecrübe mi edilir? Ali söze karıştı: — Haydi Yusuf peygamber, sen işi- ne bak, Hastayı şimdi hamama götürü- yorum. Yıkansın, sonra senin peygam- berliğine iman eder. Ben kefil oluyo- Tüm, — Pekâlâ., Sağ taraftan bir kap: açtı.. içeri gir- |dik. Burası hamamdı.. karşılıklı iki be- |yaz banyo var.. köşede kocaman termo- sifon bir kazan. İçerde iki hastabakıcı ve otamobi- de beraber geldiğimiz gri elbiseli adam var... İki hastabakıcı gri elbiseliyi soyuyor- lar, O, bu işe razı değil. Afyon yutmuş sesile: | KA EAk ee — Ama, diyor, neye soyuyorsunuz beni? Neredeyim ben? Ne oluyor? Aliyi görünce hastabakıcılar sordu- lar: — Bu da yeni mi?.. — Evet, — Gel yardım et, şunu soyalım.. Bir köşeye büzüldüm. Şaşkın şaşkın, olan biteni seyretmeğe başladım. 3 has- tabakıcı gri elbiseli hastayı anadan doğma çırılçıplak soydular. Sonra bir iskemleye oturttular, Çi- çek bozuğu hastabakıcı bir makine al- dı, hastanın canım - saçlarını kesmeğe başladı. Ama ne kesiş, ne kesiş. Buna, kesmeden ziyade, kırkmak demek da- ha doğru olur. Sonra banyoya soktular.. ve yıkama- Ba başladılar. Hasta söyleniyor: — Ne oluyor? Ben neredeyim? Gri elbiseli hasta, banyoya girdikten sonra, çiçek bozuğu bana döndü: — Sen ne duruyorsun? Soyunsana! İşi abdallığa vurmaktlan iyi şey var mı? Cevab vermiyorum: — Hey, sana söylüyorum, soyunsana! ç | — Sana soyun di —. L Forum, sarı dişli, başı kapelâlı birisine teslim — Al, Ali, yeni hasta, Hani Haylayf- |" gelmeden şöhretim buralara kadar gel- k SON “POSTA - | Dün Avam kamarasında İngiliz Başvekili dünya işlerinden bahsetti (Baştarafı 1 inei sayfada) de zâf teşkil ettiğini ilâve etmiştir. Bunun üzerine kürsüye gelen başvekil Chamberlain uzun beyanatta bulunmuş ve ezcümle demiş!. Halihazır itibarile harici siyasete i- yilik edecek tarzda söz söylemek çok güç, fenalık getirebilecek söz bulmak ııze çok kolaydır.» | Mr. Chamberlain bir porslen mağa- aşının eskrim talimleri yapmak — için hesiz en müsaid bir yer addedilmi - hükümetin ta- gülüşleri ile tir, ç undan sonra: «Beynelmilel münasebetlerin bu ka dar acı ve bü kadar karışık olduğu bir devirde kendimizi yanlış bir şekilde herkese tanıtmaktan tevakki edecek tedbirleri itlihaz etmemiz — iâzımdır.» demiştir. Lord xın Almanya Başvı Hitlerle ölan konuşmalarına geçen ili “hamberlain bü konuşmaların mâahte - niyetini kaydettikten sonra hiç bir va- kit İngiltere hükümetinin derhal islih- sal olunacak neticelere intizar etmemi, olduğunu söylemiş ve bunların müza - 1 nihayet hir mükâlemeden i- baret olduğunu bildirer «Yapılmış hiçbir tek taahhüd, bitirilmiş tur» demis'ir. Başvekil şunları ilâve etmiştir: «Vaziyeti veyahud ortaya konulabi cek mantıki sıkâyetleri bilmeyi umumi bir anlaşmaya varmak için yapılabilecek umumi gayrete doğru ilk adım olarak te- lâkki etmek icab eder » Fransız - İngiliz görüşmeleri Müteakiben B. Chamberlain — Fransız nazırlarile yapılan görüşmelerden bahse- derek, müzakere edilen bülün meseleler hakkında iki hükümet arazında mevcud elduğu görülen ahengi bilhassa kayd ve işaret etmiş ve bu ahengin İngiliz hükü- K ç içbir pazarlık yok- meti için derin bir men et kaynağı olduğunu bildirm'ştir. İspanya meselesi Bundan sonra İspanya mezelesine te- mas eden Chamberlain, İngiliz plânının İtalyadan Sovyetler Birliğine kadar bü- tün devletler tarafından kabul edildiği- ni ve ümid edildiği veçhile, yakında ko- misyonun İspanyaya hareketine imkân bulunduğu takdirde bu komisyonun mez- kür plân esasına göre hareket edeceğini söylemiş ve gözlerine Şu suretle devam İki taraf arasında müvazene Muhalefet İspanyada bir taraf lehine müdahaleyi istiyor. Halbuki hükümet iki taraf arasında müvazenerin muhafa- zasına çalışmaktadır. Şunu haklı olarak iddia edebiliriz ki, son altı ay zarfında Avrupa gerginliğinde hissolunur bir 2- zalma mevcud olmuştur ve bu da İspan- ya meselesinin daha az hâd bir hale gel- mesi sayesindedir. Uzakşark meselesi Başvekil, müteakiben, Uzakşark mese- lesinden bahsederek felâketli uzak doğu vak'alarının İspanya meselesini unuttur- duğunu kaydetmiş ve bugün yalmız ismi müstesna olmak üzere bü heyetile büyük barb haline gelmiş clan uzak doğu ihtilâfının sebebini tedkike girişmek ni- yetinde olmadığını söyledikten sonra de- miştir ki: Çini Japcn kuvvetleri harbe mecbur etmiş olmakla beraber Japonyanın mü- dafaasını yapanlar bu memleketin Çin taarruzuna karşı müdafaaya mecbur kal- dığını bildirmek istiyorlar. Şurası bir vakıadır. ki, Japonya muslihane vasıta- larla bir tarzı hal bulmak için hiçbir za- man hiçbir teşeobüste bulunmamıştır. Ja- ponya Brüksel konferansında hazır bu- lunmaktan imtina cttiği gibi daha sonra da konferans dışında gayri resmi görü melere girişmekten de imtina etmiştir. Bunun neticesi y olmuştur; Konferans, anlaşmazlığa muslihane Çarelerle nihayet ver maek olan gayesine erişememiştir. Bu netice felâketli bir netlcedir. Fakât konferansının şe refini lekeliyon bir netice değildir. İhtilâfn nihayet vermek için tek bir çare vardır: Kuv vet. Fakat küvvete müracaat, dokuz devlet mu ir Metçi bataryalar, çok şiddetli bir ateş aç- - |ifa edebileceğini kaydetmiş ve: ingiliz siyaseti | Ispanyada hükümetçiler “ Akıntıya tâbi gitmiyoruz,, Terruel şeh İngfliz muhalefet partisi reisi Attleenin İs (Baştarafı 1 tnci sayfada) “jlerinin tazyiki mütemadiyen artmaktadır. Frankocuların yüzde kırk nişbetle ze- ylalı olduğu bildirilmektedir. | Terruel cebhesi 21 -- 'Terrüeli şarktan müdafsa edcn Puerte d'escandon'un düş- mesini müteak'p, hükümetçiler, ileri ha- Teketlerine devam — etmişlerdir. Hükü- mışlardır. Dün öğle üzetindenberi Ter- ruel-Saragosse yolu kesilmi; |kineli tüfek mermileri kadar düşmeğe baş'amıştır. malde ve cenubda, umumi hücüm inkişaf elmiş ve mücadele sohası varuşlara Ka- dar dayanmıştır. Muhasara halindeki asi- ler birçok defa, çenberi kırmak için mu- kabil taarruza geçmişlerse de hiç birin- de muvaffak olamamışlardır. Şehrin ce- nub varuşlarında şiddetli silâh ateşi tea: ti olunmaktadır Bir san'at jüri hey'eti Teşkil ediliyor (Baş tarafı T inct sayfada) lekette Âbide ve heykel işlerine sarfe - dilen paranın tamamen mahalline mas- ruf olabilmesi için Güzel San'atlar A- kademisinin mimari heykeltraş ve 1e -| sim şubelerine getirilen beynelrnilel şöhreti haiz üç mütehassıs ile bu Aka - deminin şehircilik mütehassısları ve Maarif Vekilliğince tensib edilecek iki ve Nafia Vekâleti ile Parti Genyönku- rulunca seçilecek birer üzadan toplu dokuz kişilik bir san'at jürisi teşkili hak kında Maarif Vekâletinin teklifi Vekil. ler Hey'etinde görüşülerek dikilecek â- bide ve heykel işlerine estetik ve tek- nik bakımından tedkik üzere ve dahi - liyece de bir âza iştirak ettirilmek sure- tile jüri hey'etinin teşkili kabul edil - ahedesinde yazılı değildir. “Tazyik ve cebir teklifi Brüksel konferansının hiç bir âzast ta- rafından tasvibe mazhar olmuyacaktır. Memnüniyeti muelb bir noktası vardır ki ©o da, müzakere edilen bütün meseleler hak- |kında Amerika deleyelerile tamamen muta- |bik buluumuş olduğumuzdur. | 8. Chamberlair bundan — sonra son Çin |vakaylinden ve bu arada da Yangise tüdise- lerile İngilterenin Japanya nezdinde yaptığı teşebbüslerden bahsetmiş ve demiştir ki: Şimdi yaptığımız şey, Japon hükümotinin bu hâdiselerin tekerrürüne mani olmak axim ve kabiliyetini ibat etmesini beklemektir. | Milletler Cemiyetinden bahseden B. Cham- | |berlain, İtalyanın çekileceğine dair — yaptığı | tebliğatın filhakika vaziyetle hiç bir deği -| #iklik husule getirmediğini, şimdiki şartlar 1- çinde Milletler Cemiyetinin ihdası smrasında | kendisine verilen vazifelerden bazılarını gap- mayacağını, bunun beynelmilel tegrikt me -| aüiye imanı olanlar nesdinde endişe uyan -| dıracağını ve fakat Milletler Cemiyetinin dün ya işlerinde rolünü oynayabileceğini ve bu -| nu vaziyetin realitesine ne kadar açık su -| rette bakarsa o derece müessir — bir suretta Milletler Cemiyetine en hararetli bir su - müzaherete devam edeceğiz. Bizim ina- nımuza göre, bu cemiyet, barışın muhafasası için Tüzumlu addettiğimiz daha iyi ve daha geniş bir teşkilâtın nüvesini toşkil edebilir. B. Chaxmberlaln aözlerini şu suretle bitir - miştir: Villa Espesa mevzileri dün akşam dikl |bizce bu teklifler ölmüştür ve bun! rine girdiler Hükümetçilerin taarruzu inkişaf ediyor Frankocular şehrin merkez mahallelerinde mukavemet ediyorlar panyada tedkikatı esnasında çekilen resim: bükümetçiler tarafından — zaptedildiği: bildirilmektedir. ! Hükümetçiler bir çok malzeme ele /geçirmişlerdir. İ Teruelde şimakden ve batı şimalin « den hücum eden kıtaat bazı evleri ele geçirmişler, demir yolu köprüsüne ka - dar İlerlemişler ve mezarlığı tamamen işgal etmişlerdir. Cumhuriyetçi kıtaat kismen Teru - elin merkez mahallelerine varmışiar - dır. Dört Alman tayyareci Madrid 21 (AA.) — Tebliğ: Cumhuriyetçi tayyareler, Guadala - jara eyaletinde bir âsi tayyareyi ye inmeye mecbur etmişlerdir. Bu tavya- müret « tebatı, bugün ele geçirilmiştir. Bunla - rın dördü de Almandır. Bu . manyada askeri pilot olduklarını hükümetlerinin emrile İspanyaya gek ini bikdirmişlerdir Gümrükler kanununda Tadilât için hazırlık (Baştarafı 1 inci sayfada) ğin önüne geçilmesi için de bazı hazırlık. lara başlanmak üzeredir. Kırtasiyeciliğin tamamen kalkmasi için, teletonla vesatr suretlerle halli kabil clan işler bu şekil: lerde halledilecek, ancak, kırtaziyeye kat'i ihtiyaç bulunan işler için kâğıd kul Tanılacaktır. Bu suüretle, bazı işlerin daha çabük ve kolaylıkla çıkması da mümkün olacaktır. Kırtasiyeye kat'i ihtiyaç bulu: nan işler tesbit edileceklir. ç Alman filosu Napol de Napoli 21 Ç(AA.) — Deutschland, Falke, Möwe, Zreif, Kondor ismindeki Alman harb gemilerile Vollin Sahrinç gemisi Cagliari'den Napoli'ye gelmiş - lerdir. İkincikânunun 2 sine kadar bu- rada klardır. yetlerini harbe müracaat etmeden umumi bir surette halletmektir. Buna erişmek için bu tarz tehdidler sa * vurmak değil şahsl temaslar tesixine çalış « maktır. Ruhlarımızda endişeleri bir kere da- ha korabileceğimiz bir vaziyete erişmeyi & « İmld edebileceğimiz yeğgâne yol, Miülletler a- rasında dostca ve açıkça müzakere yoludur. Edenin beyanatı Londra 21 (AA) — B. Eden Avam Kâ « marasında müzakeralı kapatırken — ezclmle u beyanatta bulunmuştur: Bazı mahfellerde, İngiliz hükümetinin Al- manya İle müstemleke meselesinde — diğet müstemleke devletlerine zarar — verecek biz muamele esasına dayanan bir tarzı hal bul- mak niyetinde olduğu hakkında — iddialâi meveud olduğunu gördüm. İngiliz hükümeti- nin hedefinden bunun kadar hiç bir şeyin uzak olmadığıniı ve hükümetin bu neviden herhangi bir teklif ileri sürmemiş olduğu Bgİ- bi berhangi bir teklifi de teşci etmemiş ol « duğunu alenen ve kat'1 olarak bu vesile iM bildirmek isterim. Bühassa, Portekiz arazis! hakkında ha bden evvelki bazı müstemlekelerin tekrar ele alınmasını düşündüğümüzden bahsediliyoz Bu hususta şunu açıkça söylemek isterim K Ttat'l yer diriltmeye teşebbüs niyetinde değil Van Zesland meselesri hakkında da B. E- den şunları söylemiştir: Buna çok büyük bir ehemmiyet atfediyo rüz ve İngiliz hükümeti Van Zeeland cae - Akıntıya tabi olarak gitmiyoruz. Muüyyen bir hedefimiz vardır ki 6 da dünyanın şikâ . | rini pratik neticelerin takib etmesi elin. den geleni yapacaktır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: