30 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

30 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

li Hergün Hataydaki Seçim — Yazan: Muhittin Birgen zun münakaşalardan ve müca - delelerden sonra nihayet Hatay Antihabat devrine girdi. Bu devir hayli — mzun sürecek, enternasyonal bir komis - — yonun nezareti altında Hataylılar ken - “dilerini, cemaat cemaat, intihab listele- Tine kaydettireceklerdir. Ulus arkadaşı - “mızın bir makalesinde haklı olarak söy- lediği gibi, intihabatın bu devresi en mü- — him devrelerini teşkil ediyor. Cemaatle - O rin adedi, kuvvetleri bi da meyda- ve Fransanın, Türkiyeye ver- diği sözleri tutup tutmıyacağı bu sırada Canlaşılacak. Ulus arkadaşımız ümidlidir; — yani, Hatayda bugün işlere hâkim olan Fransız müstemleke memurları, dürüs - " tiden ayrılmıyacaklar, bu işte olsun eski “üsüllerini ve itiyadlarını terkederek, 'Türkün hakkını Türke, Arabın hakkını Araba vermek bakımından hakkaniyet — ve adalet vazifesini yapacaklardır. Bu- — nunla beraber arkadaşımızın nikbinliği, “Ölçüsüz değildir; satırlar arasında görü- lüyor ki onun da henüz şüphe ve tered - — düd içinde mütalea ettiği noktalar var. — Bu tam dürüstiye inanmak için, Ulus “gene haklı olarak neticeyi ve filli eser- “ leri görmek istiyor. Bize gelince, bu bahiste, biz daha ziya- — de ihtiyatkâr ve daha az nikbiniz. Ka - ' naatimize göre asır görmüş itiyadlar, ar- fik damardaki kana karışmış huy, kolay kolay bırakılmaz. Önümüzdeki bir kaç bafta içinde Hataydan hâyli şikâyet gel- — diğini göreceğimize şimdiden inanmak - * ta tereddüd etmiyoruz. B * — Bizi böyle düşünmeğe ve böyle gör - meğe sevkeden sebebler bir veya iki de- — ğildir. En yakın misali alalım: — BSuriye ve Lübnan gözümüzün önünde — gduruyor. Fransa müstemlekecileri, bu — memleketleri, güya orada yaşıyan insan- — ların hayır ve selâmetleri namına, huzur — ve sükün içinde idareye Milletler Cemi - yeti tarafından memur bir mandanın “mümessilleridir. Ellerine bir makas al - — mışlar, bu iki memleketi parça parçâ ke- sip onu oraya, bunu buraya eklemek işi- le meşguldürler. Suriyede bir hükümet war; Fransa bu hükümetle bir muahede — akdetmiş ve bu muahedeyi akd için de — kimse kendisine bir cebir ve zor - tevcih — etmemiş. Bu muahedenin tasdiki için, — PFransa parlâmentosunun beş dakikalık vakti kâfidir. Halbuki muahede iki se - — nedir uyuyor; sonra, Şamda bir hükümet — yvar; bu hükümet El Cezire'ye bir vali — gönderiyor; Fransanın öz çocukları olan — katolikler onu dağa kaldırıyorlar, ailesi- — Je beraber köy köy dolaştırıyorlar; Suriye — hükümeti, valisine karşı bunu yapan a- damları muhakeme bile edemiyor. Daha — sonra, bir hafta evvel gene bir vali, halk — tarafından taşla, sopa ile, yolundan geri — çevriliyor da Suriye hükümeti bunu ya- panları cezalandırmak için, bir hükümet Bibi, serbestçe hareket edebilmek hak - — kından mahrum bulünüyor. Buü işlerin — bu tarzda idare edilmesini kim — istiyor? — Paris mi? Berut mu? Burası bizi alâkadar etmez; fakat, yanıbaşımızda, gözümüzün önünde cereyan eden hal budur. Hataya gelelim. Hatay bahsinde Tür - — kün hakkını teslim eden bir muahede — vardı; bu muahede ahkâmının yerine ge- tirilmesi için Türkiyenin sarfettiği cme- Bi, uğradığı müşkülâtı ve aldığı red ce- vablarını hatırlamak, bize kimin karşı - sinda bulunduğumuzu göstermeğe kâfi- dir. Fransa, cemaatin azlığına veya çok- luğuna bakmaksızın hep bildiğini oku - “ — makla meşgul bir imam rolünü oynadı. Son dakikada, Türkiyenin artık taham - O mülü kalmadığını Cenevrede ” bizimle kâğıd üzerinde bir anlaşma yap- ” h ve bu kâğıdı Beruta, Berutlan da İs- © kenderuna havale etti. Bu kâğıdda yazı- — h şeyleri, bilmem, bay mümessil okumak ni ne derece ihtiyar etti; fakat, v sarih olarak gördük: Hatay iyeden ayrıldı; Türkiyeye bağlanma dı; Hataylıların hiç oalmadı, Fransa orada daha rahat, dahâ geniş oturma yolunu futtu. *Şimdiye kadar vâksalar bunlardır. Son — Bsafhasında, Fransa- Türkiyeye, bu işle - | — Tin bundan sonra olsun bu ruh içinde ida- Te edilmiyeceğine dair söz verdi; Pari - sin bu sözü tutacağını farzedelim; acaba Berut tutacak mı? Berutun da tutacağını » biraz güç to olsa - gene farzedelim."Aca- ba Antakya ve İskenderun tutacak mı? Bütün tecrübelerden sonra, biz bu Pa v . görünce, Amerikanın en büyük ötomobil fabrikalarından birinin sahibi müşterek bir teşebbüste bulunmak üzere mühim bir grupla temasa girişmişti. Müzakere aylarca sürdükten son- ra neticelendi, mukavele yazıldı, imzalanacaktı. Fakat son daxıkada fabrika sahibinin vazgeçmesile yarıda kaldı. Ada- ma sebebini sordular. Şöyle anlattı: — Müukaveleyi imzalamak üzere grupun merkezine git - miştim. Girdiğim odayı gürültü ve tütün dumanı içinde buldum, Düşündüm ki iş başında konuşulan ve sigara içilen bir yerden hayırlı bir iş çıkmaz, müşterek bir iş yapmaktan vazgeçtim. SÖZ AR Tren makinistliği Yapan Başvekil Rızayı görmiye gel bancı ziyaretçinin Ziyaretçi: . — Ben, dedi, meşi zalarını toplar, koleksiyon — yaparım. Bir kâğıda imzanızı atıp vica edecektim. Vasfi bir kâğıd aldı. İmzasını attı, verdi. Ertesi gün ru Vasfiyi gördü: — Dün bir mektu Vasfi sordu: — Nasıl mektub, HERGÜN BİR FIKRA İmza koleksiyoncusu Bir gün tanımadığı biri aktör Vasfi tiyatronun gişe memu- diğiniz arkadaşınıza bir loca açtam. İnsan makine değildir, zenbereği kurulduktan — sonra durup dinlenmeden fasılasız çalışamaz, biraz hava almıya, biraz eğlenmiye, biraz da dinlenmiye muhtaçtır. Konuş - mak ise muhit değiştirmek, yeni yeni ufuklar görmek de- mektir, fakat hgr şeyin bir zamanı vardır ve o çey. dalma © zamanda yapılmalıdır. İşinize erken geliniz, vazifenizin başında yalnız vazifenizi düşününüz ve o güne İsabet eden işi mutlaka o gün bitiriniz. Vazife başında yemek yemek, sigara, kahve içmek başka işe aid olan vakitten ihtilâs ei- —mek demektir, Ancak bunu yaptıktan sonradır ki dinlen - mek, gğlenmek, konuşmak hakkınızdır, hattâ vazifenizdir, onları da yapınız. ASIN A 'ı Şekspirin yıldönümü Nasıl kutlulandı? EEL mişti. Vasfi, ya » arzusunu — sordu. hur insanların im- vermenizi ubunuzla gönder - masıl arkadaş? İngiliz başvekili Çemberlayn de Bul- garistan kralı Boris gibi iyi bir makinist- tir. Geçenlerde, tatillerini geçirdiği köy- de Sutherland dükünün trenine binmiş 've.treni 20 kilometre kadar bizzat idare etmiştir. Hırsızlık mütehassısı hapisten çıktı 20 senede, mütehassıs bir hırsız sıfati- le, 1,200,000 İngiliz liralık mücevher ça- lan ve işlediği cinayetler yüzünden sene- de 60 bin lira kazanan, hırsızlar - krı rar hürriyetine katuşmuştur. Şimdi 43 yaşında bulunmaktadır. seeeee suallere müsbet cevab vermekte tered - düd etmek için çok baklıyız. * Her ne olursa olsun, Hatay Türkleri ve onların arkalarında Türkiye, müca - deleye girişmişlerdir. Bu mücadeleden elbet muzaffer çıkacaklardır. Türk —bu nevi mücadelelerin hiç birinden mağlüb olarak çıkmamıştır; bu defa da öyle ola- caktır. Hataylıların gözlerini dört açma- ları, haklarını müdafaa hususunda elele verip vazifelerini tam yapmaları lâzım - dür, Eğer, bu esnada, bir mucize kabilinden, Gişe memuru mektubu gösterdi. Vasfi bir gün evvel imza koleksi - yoncusuna verdiği imzasını — tanıdı. İmzanın üstünde şu satırlar vardı: «Arkadaşıma en iyi localardan bi - rini açınız ve bedelini hesabıma kay- dediniz!. l. Fasılasız 178 saat Uyku çeken adam Belçikalının biri 178 saat deliksiz bir uyku çektikten sonra uyanmıştır. Kendi- sini muayene eden doktorlar, adamı ga- Makkrey üç senelik hapisten sonra, tek-| yet sıhhatli bulmuşlar ve hiçbir yerinde | tek bir arızası olmadığını hayretle gör- müstemlekeciler de dürüstlük ve dostluk bahsinde bizi tekzib edecek olurlarsa Ha- tay davası denilen*bu mesele de sük ve huzur içinde halledilen meseleler & - rasına karışır. Bu satırları imza eden k gazetecisinin, en büyük temennisi | Hatay işlerinin bu yeni safhasında Pr: sız dostlarımızın — kendisini (i tekzib ettiklerini görebilmektir nu görebilirse, o zaman İ nunda, bütün bu sitemli ya: turacak bir makale ile aldandığını itiraf etmeği ve Fransa dostluğu için bir kasi yazmayı şimdiden taahhüd eder, Muhittin Birgen Bütün İngilterede Şekspir'in 874 üncü doğum yılı tes'id edilmiş; bu vesile ile de her yerde konferanslar verilmiş, piyesle- ri oynamıştır. Suthwark'da da açık ha- |vada bir kamyon üzerinde kurulan sah- nede Globe tiyatrosu artistleri tarafın- dan «12 nci Gece» piyesi oynanmıştır. Kadınsız bir şehir ölmek üzere bulunuyor | Kadınlardan mahrum bulunan bir şe- hir ölmek üzeredir. Bu şehir hükümete Jelli milyon İngiliz Nirasına malolan Avus- tralyanın merkezi Kaberandır. Yüz bin kişiyi istiab edecek derecede mükemmel binaları bulunan bu şehrin ahalisi an- cak B bine baliğ olabilmiştir. Bunların da ekserisi hükümet memurlarıdır. Kabe- ran inşa edildiğindenberi yirmi beş sene geçtiği halde ahalisinin neden artmadı- "|&ımı belediye reisi keştetmiştir: Burada kadınlar pek azdır. Ancak aha- lisinin yüzde beşi kadarı kadın bulunu- Bunun için hayat pek yeknesaktır. Hariçten gelip tavattun edenler bulun- muyor, İşte bu hali gören belediye reisi e| Kaberana gelip tavattun edecek kızlara |meccanen ikametgâh vereceğini ve ken- İdilerini himaye edeceğini ilân etmiştir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Bir arkadaşımız anlattı: Harbiye semtinde bir ev veya Caddedekileri keseme göre çok pahalı raftakilerin yarı yarıya ucuz olduğunu eden Osmanbeye giderken sol sokak vardır. Bu sokaklar Hamamdan Kurtuluşa tramvay caddesinin solundan ayrılan sokaklarla yekdiğerini * bir hastanız olsa çağır: mti hiç bilmiyordum. Ev ara- | üm ve şurasında burasında amuden katederler. Ben bu mak vesilesile ilk defa gön İSTER apartıman mevklin sapalığından ümid edilmiyecek kadar güzel, yep- arıyordum. rak ediyordu: — Bu sokak ; | vüd kaldırım tarafta üç beş lana | — e L giden gördüm, biraz iç ta- | söylediler. İNAN, İSTER Bu sokakların B: | rine uzaklığı vasati 50 metredir. İNANMA! yeni evlerle bezenmiş buldum. Ucuzluğunun sebebini me- in bazıları 50 yıl evvelinden kalmış Arna- ile aldırımlı olsun veya olmâasın o derece çukür- larla doludur ki hemen hiç birine otomobil giremez, Gece gelidir, bazılarında ise sadece toprak mazsınız, dediler. rbiye veya Kurtuluş tramvay caddele- Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Bn_ğün Konamadı Başvekil dönüyor Atina 29 (Sureti mahsusada giden ar- kadaşımızdan) — Başvekil Celâl Bayar, l Metaksas ve Tevfik Rüşdü Aras n Sunyona giderek bir gezinti yap - mışlar ve akşam Bayan Çaldarisin ça - yında hazır bulunmuşlardır. Başvekil gece kral tiyatrosunda ter edilen gala müsameresinde bulunmuş'ür, Celâl Bayar cumartesi günü kara yo - lile saat 19 da buradan hareket edecek, Selânikte bir müddet tevakkuf ederi Büyük Önder Atatürkün doğduğu evi yaret edece! r 'Türk gazetecileri bugün sigara fabri - kasını, Maraton barajını gezmişler, ak - şam gala müsameresinden e' , Elen basın birliği tarafından verilen ziyafetta hazır bulunmuşlardır. Ziyafet son dere- ce samimi bir hava içerisinde dostanc hasbiballer arasında geçmiştir, Ercümend Ekrem Talu Matbuat müsteşarının nutku Atina 29 — Matbuat müsteşarı Nikola- disin Türk gazetecileri şerefine verdiği öğle ziyafeti kardeşçe bir hava içinde geçmiş ve buna bir çok Yunan gazeteci - leri de iştirak eylemiştir. Niköladis söylediği nutukta Türkiye ile Yunanistan arasında ve Balkan antantı gerçevesi içinde imzalanan yeni dostluk vesikasının akdinde bulunmak üzere 'Türk gazetecilerinin Yunanistana gel - miş olmalarından dolayı gerek Başvekil Metaksasın gerek kendisinin duydüukları derin sevinci izhar etmiştir. Ercümend Ekrem Talu'nun cevabı Nikoladisin bu nutkuna cevab veren Etcümend Ekrem Talu, Türk « Yunan y olmadığını, çünkü iki milletin birbirine olan duygularının dostluk hududlarını aşarak samimi bir kardeşlik haline geldiğini söylemiştir. Ercümenüâ Ekrem Türk gazetecilerini hayran bırakan Başvekil Metaksasın bü - yük eserini hürmetle anmış ve sâı'l(rl:*.i' şöyle bitirmiştir: «Yunanistanı 14 aylık bir fasıla ile z yaret eden ecnebiler Yunanistanın her ta rafında gördükleri kalkınma ve refah karşısında hayret içinde kalıyorlar ve onların gözleri kamaşıyor.» Arkadaşımızın Selânikde beyanatı Son gelen Atina gazeteleri Türk mat- buat heyetine ald tafsilât vermektedirler. Gazeteciler Selânikte son derete samimi bir surette karşılanmışlar” ve istasyon büfesinde düstane basbıhallerde bulun -, muşlardır. Trenin hareketinden evvel ar« md Ekrem Talu şu bös, nmuştur: «Ben ve Türk meslekdaşlarım Başve- kilimizin dost ve müttefik memleketi ve muhterem Metaksası ziyareti vesilesile güzel memleketinizi ziyarete fırsat bul * duğumuzdan dolayı bahtiyarız. Burada tıpkı kendi memleketimizde bulunduğu” 'muzu hissediyoruz. Her iki millet tarih huzurunda mü “ savi büyüklük ve şöhrete maliktirler. Burada Selânikte iki katlı heyecan duYy“ maktayız. Çünkü Ulu Önderimizin doğ* duğu ve müttefikimiz Yunanistanın ikif” ci şehrinde bulunuyoruz. , Misafirperverliğinize karşı teşekküt * ler eder ve sizin vasıtanızla necib Yü * nan milletini selâmlarız.» Gazeteler ne diyorlar? | Atina 20 — Atina ajansı bildiriyor: Bu sabahki gazeteler, B. Bayâr ve Melâk* Bas arasında teati edilen nutuklardan Ç sulh fikirlerini tebatüz etlirmektedirler. — | Elefteran Vima diyor ki: Ba nutukların tarih! ehemmiyeti yardik Bu sebebden bunların tahlili üzerinde kere daha durmak icab eder. Ayni zamar” | Elen - Türk İşbirliğinin genişlemiş olduğU Vau da bir kete daha kaydeylemek Hüzımdifi Profa diyor ki: d Yunanistan, Türkiye ve Balkan Antal nin kat'i sulh azimleri, son Elen - Türk PA”| ti ile bir kere daha teyid glunmuştur. — Rtnoz gazetesi, Ulus gazelesinin IKi m::m leket arasında artık hudud — kalmami cümlesini tahlil ederek diyor ki: 4 Bu veciz eümle iki memleket efkâri * ( — k hissiyatına tam olarak tert” | man olmaktadır. K Vradini diyor ki: Ulusun bu sözleri Elen efkârı umun”* 4 ve Elen matbuatının hisalyatına da AT larak tercüman olmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: