12 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

12 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zanlamID” “Son Posla,, nın Hıkâyesı NMN LNDKUN VNDK 0N B " li ODUN HIRSIZI IZCI NNN AAA Crscadan çevirem: E. Alaz ol Bu anlatacağım hâdise nocl yortuların-. da olfu. Gazeteler, küçük harflerle <za- bıta sütunu» nda bundan bir kaç kelime ile bahsettiler.. Halbuki ben sinirli ve meraklı bir a - damım.. Gazetelerin bu kısa yazılarile kanaat edemedim. Gazetelerde ismi ge - çen adrese gittim. Vak'anın kahramanını buldum. İtimadını kazandım. Bana bu hâdiseyi mufassalan anlatmasını rica et- tim. Rakı masası başında hüdiseyi etraflıca dinledim. ucu, itimadsız bir mahlüktur. Be- satırlarımı okur okumaz: Gene ladı diye düşünür. oyucu! Ben yalan söylemiyo - n. Ben, aziz okuyucu, şimdi bile senin gözlerinin tâ içine bakarak cesa « «Yalan söylemiyorum!'» diyebi « | nim bu sasen ben hiç bir zaman yalan söy - edim. Uydurmadan yazmağa gayret ederim. Fantezi ile başım hoş değildir. Bunun için de kıymetli vakitlerimi uy- durma işlere bağlamağı hiç sevmem, A - ziz okuyucu, ben hayatın edebiyattan da- ha mühim olduğunu her vakit bilirim. ukaddemeden sonra, şimdi de, an- larımı dinleyin! Rakı masası başındaki muhatabım: — Odun, diye söze başladı. çok mültim tli bir nesnedir. Bilhassa soğuk- rıp kar yağmağa başladığı zaman odundan kıymetli ne olabilir?.. Odun öyle bir şeydir ki, insan çekin - eden isim gününde bir dostuna bile he- iye olarak g n Meselâ ben, görümcem Lizanın isim kadıncağıza bir yük odun he - tim, Halbuki görümcemin ser- inirli kocası Petr Semeniç bu -| iymetini takdir etmediği için ka -| fama odunla vurmuş: | — #*Ulan abdal, demişti, şimdi 1919 se- ,hesi mi ki odun liye ediyorsun!» | kafama bir odun yemiş olmama en odun hakkındaki kanaatimi de - Odun mukaddes ve kıymetli bir kış günü bir tahta parmak - nından geçerken insan. ihtiyari haricinde parmaklığı okşamak arzuları -| na kapılır. | hığı, odunun kıymetile mü- | , büyük bir hünerdir. Bu, | diğer çeşid hırsızlıklara, yankesitiliğe falan kat'iyyen benzemez!. Sizin anlıya cağınız ledun hırsızları pek yaman ölü"- Onları ele geçirmek de ciddön güç bir iştir. Biz böyle bir hırsızı oldukça entere - b le ele geçirdik ve müşterek bir evde otu - — Tüyorduk. Ev halkına aid müşterek odun- o lar da evin umumt avlı ıı<undı bir yığın halinde duruyordu. Fakat günün birinde tmuma bu odunların esrarengiz bir «Son Postar nin edebi romanı: Hemen hemen her gün bir iki kucak o - dun eksiliyordu.. Odunların çalınması işinde en çok has- sasiyet gösteren 4 numaradaki kiracı Se- reja Pestrikov oldu. Hepimizin kapısını ayrı ayrı çalarak: — Kardeşler, dedi, odunları nöbetleşe beklemekten başka çare yok. Aksi tak - dirde hırsızı yakalıyamayı Herkes bu teklife razı oldu. Nöbetleşe odunları beklemeğe başladık. Fakat gel gelelim hırsızlık gene devam etti. Aradan bir ay kadar bir zaman geçti, Bir gün bana yeğenim Mişka Vlasov gel- di: — Benim kimyac!lar bizliğinde âza ol- duğumu tabil biliyorsunuzdur, dedi, Ak- rTaba olmamız dolayısile size ucuz bir fiat- la dinamit tedarik edebilirim. Siz bu di - namiti odunlardan birinin arasına sikiş - tırınız Ve neticeyi bekleyiniz!, Bizim o - ordu.. Bu u- sul sayesinde hırsızlığın önüne geçtik. Ben bu teklife çok sevindim: — Getir, dedim, hemen bugün koruz. Yeğenim dinamiti getirdi. Odunlardan birinde usturuplu bir yarık açtım. Dina « miti oraya yerleştirdim. Merakla neti - ceyi beklemeğe başladım. Geceleyin evin içinde oldukça şiddetli bir infilâk oldu. Bütün kiracıların ödü patladı. Yeğenimle benden başka mese - leyi bilen yoktu. İnfilâk 4 numaradaki Sereja Pestrikov larda olmuştu. Ben tabil Serejaya hiç bir şey tınma - dim. Yalnız onun alçak suratına, harab olmuş odasına, bir yığın toprak haline gelmiş sobasına, kırılmış kapısına bir göz atarak, sessiz odasından çÇıktım. sizdeki çalınıp du turduğumuz müşterek evdeki odunlar da, | Odunların çalınmasında en çok hazs asiyet gösteren £ numarada Sereja Pestrikovdu sürette eksilmekte olduklarını farkettik.. | kiracı İnfilâk bir. kişinin hayatına maloldu. Güsev isminde malül bir kiracının ödü patladı. Adamcağız rahmeti rahmana ka- vuştu.. Sereja Pestrikova gelince, annesile be- raber hâlâ o harab odada oturmaktadır. Tabit bunlar, odun hırsızlığından ötürü, ailece mahkemeye sevkedildiler.. Yalnız canı sıkan bir nokta v Benim Mişka Vlasov hırsızın mi çıkarılması muvaffakiyetini — kenı mületmek istiyor. Ben enayi değ Mahkemeye çıktığımız zaman odunu y miti yerleştirenin ben olduğ öyliyeceğim.. Âdil mahkeme dinamiti yerleştirme şe- refinin kime aid olduğunu elbette der. YARINKİ NÜSHAMIZDA: ı Garajdaki cesed Yazan: Mark Hellinger Çeviren: İbrahim Hoyi le - Hidirellezde Konyaya yıldıdırım düştü Konya (Hususi) — Hidirellez müna- sebetile halk kırlara dökülmüştü. Ak. şam üzeri başlıyan şiddetli yağmur yü- zünden herkes evine dönmeğe mecbur kalmıştır. Maamafih çiftçi bu bereketli yağmurdan sevinmiştir. Hükümet dai- resine yakın bulunan' Pürcüklü mahal- m isabet et « iniz baca yıkılmış nüfusca viat olmamıştır. miş ise de bit z Orman Koı'uma Genel Komutamı metre yazlık elbise kumaşı kapalı zarf u yapılacaktır. kuruştur. alınabilir. 4 — İsteklilerin şartnamesinde yazılı ihale saatinden bir saat evveline kadar gülâtörden itibaren takriben mali ve imi 2 — Eksi usuliyle yapılacaktır. $ — İstekliler: Eksilime şartnamesi, nel şartnam ahbhitlik vesikası ibraz etmesi. Bugyünkü program İSTANBUL 12 Mayıs 1938 Perşembe Öğte neşriyatı: 30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- Plâkla 'Türk musikisi, 13.30: Muh- bayramı: Konferans rgut Kaya, Hukuk Fakültasindün. 1846: a dana musikisi, 19.15: Spor müsahubes Eşret Şefik, 19.55: Borsa haberleri. 20: Sadi Hoşses ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2046: Hava raporu. 20,68: Ömer Rıza tarafından arabca söyler. a: Radife Neydik ve arkadaşları tarafın- dan Türk T , (esat ). 2145: Orki leri, 23.30: Plâkla parçaları. 2250: Son haberler ve ertesi gü- nün programı. e ANKARA 14 Mayıs 1838 Perşembe Ökle neşriyatı: 1230: Karışık plâk neşriyatı. 1250: Plâk: 'Türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15: Dahi- N ve barici haberler, 1730: — Halkevinden naklen inkılâb dersi. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâka dans musikisi, 19.14: 'Türk müsiklei ve halk şarkıları: (Servet Adnan ve arkadaşları), 20: Sant âyam ve Arabca neşriyat, 20.15: Radyofonik temali; (Gengler gevpu), 21: Konferans: (Cemal Gökdağ; Kül tür Bakanlığı beden terbiyesi Direktörü), 91.15: BStüdyo salon orkestrası, 22: Ajans ha- berleri, 2216: Yarınki program. 1 — Orman Koruma Genel Komutanlık kıt'aları 15 da Ankarada Yenişehirde Komutanlık kâleti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme Komisyonu Umum Müdürlüğünden alabilirler. Eksilt at terninat vermesi, 50,000 liralık Nafia Su İşlerini işlerini taahhüd edip muvaffakiyetle bitirdiği ve bu & işlerini başarmakta kabiliyeti olduğuna dsir Nafia Vekâletinden alınmış mütes | Satınalma Komisyonundan : acı için 34909 lâ i'.ııl! ulile ihalesi 17/Mayıs/938 Salı g'nü sazk | masındaki Satınalma Komisyonunda 8 — Şartnameler blr Jira kırk beş kuruş mukabilinde Satınalma komisyo: oNUNdAN | vesikalarla beraber teklif mektublarıni | komisyona vermeleri ilân olunur. «26128» Nafıa Vekâletinden : 1 — Eksiltmeye konulan iş: Malatyada Sürgü Regü 12.200 metre uzunluğundaki Sürgü kanalının ik- âtı sınaiyesi, keşif bedeli 128,600 liradır. 4 me 24/Mayıs/938 tarihine rastlayan Salı günü saat 15 de Nafia Ves | tevsli inşaatı ile Re- odasında kapalı zarf mukavele projesi, bayındırlık fenni şartname ve projeleri 6 lira 43 kuruş mukabilinde Sular ”sx0 İ meye girebilmek için” isteklile bUna, nafitt veya 4 — İsteklilerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat ev- weline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukablinde vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. «2416> Bütün neş'esile gülüyor Çünkü ağzında şiir kadar Güzel dişleri var ! S YD CSTRE En kısa zamanda size de aynmı parlak neticeyi kazandırabilir. Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra RADYOLİN ÇINARALTI i adamların çoğu böyle — rine kadar y nmryorlar. Babam da son günlerine kadar neş'esini ve iştiha- Bını kaybetmemişti. Babamın çapkınlıklarını da amcam- —dan dinlemiştim. Rahmetli cesur bir adamdı. İstan- “buldan çiftliğe araba araba kadın taşı- dığını söylerler. Bu misafirler çiftlik- — te haftalarca kalırlarmış, Kim bilir yat- — tığım şu odada ne eğlenceler, ortadaki — büyük silâh salonunda ne âlemler ol- — Müş. Babamın çiftliğe her gelişinde be- Hi gelirmemesinin sebeblerini sonradan anladım. Yemek odasındaki dolablarda hâlâ eski sarab şişeleri olması da anlatıyor — ki rahmetli burada tam bir derebeyi — gibi yaşamış. Çapkınlıkta ben de babam ve amca- — Ma çekmişim ama aramızda ne derin l’hrklzr var. Onlar ömürlerinin sonuna — kadar iyi marka bir saat gibi işlemişler. — Ben daha yarı yolda âyarımı şaşmağa — başladım. — Muhakkak ki şehir hayatı, gece ha- mle- | Bürhan Cahid yasna. yatı insanları, belli etmeden için elma ağaçlarını kemiren kurd gibi için- den böoşaltıp kurutuyor. Altı ay evvel beni birdenbire yatağa düşüren hasta- lhığın uzun sefahat âlemlerinin neticesi olduğunu ben anlamıştım. İçinde ciddi bir meşgale, muntazam bir spor hare- keti olmadan geçen bu hayat gençlik u- sarelerini bir tırtıl gibi sömürüp götür- müş. İçki, kadın ve gece âlemleri en dayanıklı bünyeyi yatkın bir kumaş gibi çürütüyor. Günün birinde küçük bir hareketle insan ne kadar boşahp kofaldığını anlıyor. Babamla, amcam hesablı ve ölçülü hareket etmişler. Dağ havası, çiftlik hayatı onları gövdeleri kurumuş görün- düğü halde mevsimi gelince genç fi - danlar, dalları yeşeren ulu çınarlar gibi herdem taze bırakmış. Nihayet ben de çiftliğe geldim. Ban de onlar gibi yaşamağa başladım ama bilmem pek geç mi kaldım. e Bu sabah gezintisinde köye kadar u- zandım, Çocukluğumda çiftliğe geldiğim za - manlar köy daha küçüktü, Hasan dayı iki yıl evvel Şumnunun varlı çil lerinden on hane daha geldi, lüyordu. Bunlar çiftlik hudud şında, arazi nmişler. Fakat hemşe -- rileri burada olduğu için evlerini bi- zim köyde yapmışlar. Bizim çiftlik işle- rine bakan avukat Sedadın bana bun- dan bahsettiğini hatırlıyorum, Galiba onların köye yerleşmeleri için £ müsaademiz lâzımmış, o Zamanlar böy- le masallar dinliyecek vaziyette değil- dim. Kadıköyünde Nevin hanımla balayı yaşıyordum. Bir hafta peşimde koştuktan sonra beni nihayet bir gece tiyatrod kalıyan avukatım elime bir takım küğıdlar tutuşturmuştu. İmzala- dım, o kadar, Ah o Nevin., ne çapkın, ne hırslı ka- dındı, yarabbi. Zengindi, kocasını uşak gibi kullanırdı. Benimle bir zaman yal- nız kalmak için onu İzmirdeki emlâk | işlerin! takibe göndermişti. Çifte havuzlardaki köşkünde üç haf- ta mahpus kaldım. İzmirdeki işlerin bittiğini haber veren telgraf biraz da- ha geçikseydi havası alınmış balon gibi sönüverecektim. Bereket adamcağız iş- leri çabuk bitirdi. Köşkten ayrıldığım klı çifta|külen bir vü ni sÖyejşil gözleri şikârına atlıyacak bir şahin di-| g Civa gibi ele avuca sığmaz bir mah - lâktu. Yılan gibi daima kıvrılan, bü - udü vardı. İri bebekli ye- il alev saçardı. Sonra İz- mirli bir genci sevdi. İstanbuldan ayrıil- dı, şimdi de, ne hâlde bilmem. Onun da benim gibi bir çiftliğe çekile- ceğini hiç zannetmem. Çünkü o ka - dında öyle bir lüm söndürebilir!, * Hasan dayının bazı hallerine si - nirleniyorum. Köye geleceğimi ona söylemekte hala etmişim.. benden ev- vel atlı çıkarmış, Köye yaklaşırken mek teb mualliminin çocukları önüne katıp yolumuza çıktığını gördüm. Çok sıkıd- dıim, Gerçi onların istedikleri küreyi getiriyordum ama böyle merasimle ver- mek niyetinde değildim. Maksadım 3- yak Üzeri mektebe uğrayıp köyü gör- mekti. arıl pi eli Karşıcıları görünce hayvandan in - dim. Çocuklar bir ağızdan marş oku- yorlar. Muallim, muhtar, köy eşrafı kafile halinde köye yollandık. İlk bah- geler, evler arasında köy kızları, ka- dınları yolumuza sıralanıyorlardı. Çift- lik beyinin köylerini gezmiyo gelmesi gün merdiyenleri inerken gözlerim kararıyordu. * onlar için bir bayram olmuştu. Öyle hissediyordum ki eski beylerinin oğul- teş vardı ki ancak öÖ-|Y köy sokaklara v..ı"nm.ş.:ı' 4 Hasşan dayı arkamda bir teşrilat 2 zut gibi muhtara, muallime- sokululi bir şeyler fısıldayor ve kendine gölü talimat veriyordu. Beni böyle alayla mekteble cami O nündeki söğüdlerin altına götürdülefe |Halılar serilmiş, masalar hazırlanmiğ üzerimde toplandığını fena halde sıkılıyordum. Keşki yaltğ gelseydim. Muallim 5nban armağanı, çam sakif diye üstüste soğuk ayran, koruk şerb ti, kahve, çay ikram ediyor. Yalnız nl! koruk şerbeti içebildim. Bütün köy! etrafımızda halka olmuşlar. Çocukli marifetlerini temaşa eder gibi beni sf$” wediyorlar, Biraz sinirlerim yatıştığı zaman 807 tık sıkılmayı bırakarak ben de onlâ seyretmeğe başladım, Munllim bü mektebten birinci çıkan çocuğu Köy” | ün yardımı ile kasabadaki 1567' D göndereceğini anlatırken ben de ı"l;" fımızı çeviren kızları ve kadın tanbullu bir çapkın gözü ile kon'rol Beçiriyordum. 2 — Muhammen bedeli 28789 lira 75 kuruş ve muvakkat teminatı 2159 lira 21 | köye gelmiş bir cambaz kumpanyasın!” | a) a| (Arkası ver) — | e| ö n EÇE , EEFEERESR

Bu sayıdan diğer sayfalar: